/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +11 -2
    http://imgim.com/o8d2lq.jpg

    Bundan 2 yıl önceydi. temmuz ayının ortalarında sıcak günleri yaşıyorduk. yaz boyu gezmiş, yüzmüş çeşitli maceralar yaşamıştık. yakın arkadaşlarım burak ve ibrahim ile birlikte tatilin keyfini çıkarıyor, eğleniyorduk.

    canımızın sıkıldığı bir gün yeni yapacaklarımız için planlar kurarken aklıma, babamın şehrin dışında ormanlık alandaki villa tarzı dağ evi geldi. (babam ticaretle meşgul olduğu için varlıklı bir aileyiz.) ahşaptan yapılmış olan bu lüks binaya yakın arkadaşlarla gitmek, evin yakınındaki dereden balık tutmak geceleri kamp ateşi yakıp etrafına kurulup balık yemek, ay ışığında yıldızları seyretmek, şöminenin karşısında çay içip muhabbetin dibine vurmak güzel olmaz mıydı?

    fikrimi söylediğimde zaten kafa dengi olan arkadaşlarım hemen kabul etmişlerdi. heyecanla hazırlıklara başladık. tabi bu harika görünen birkaç günlük kaçamağın bizim için bir kabus haline geleceğini bilmiyorduk.

    ---okuyan olursa devam edeceğim.
    ···
  2. 2.
    +6
    Yiyecek içecek ve temizlik malzemeleri gibi gerekli şeyleri tedarik edip arabaya atladik. Güzel bi yolculuğun ardından ikindi civarı villaya varmıştık. O gün hava yağmurluydu. Bilirsiniz yaz yağmurları güzel olur. Ayrıca doğanin içinde olmak, kuş civiltilarinin eşliğinde toprak kokusunu teneffüs etmek bir yandan şahane orman manzarasını izlemek insana yaşadığını hissettiriyordu. Burak şakacı heyecanlı ve tezcanli biri, ibrahim ise saf kalpli hafif tirsak ama eğlenceli biri. Buraya neden daha önce gelmediğimizi kendimize sorduk. Tahminlerimizden de keyifli olacaktı. Hemen malzemeleri indirip eve koyduk.
    ···
  3. 3.
    +5
    Uzun süredir kullanılmayan binanın içi tozlanmıştı. içeride havasızlıktan ötürü kesif bir koku vardı. Camları açıp havalanmasını sağladık. Eşyaların üzerindeki çarşafları kaldırdık. Sonra temizlik işine giriştik. Günün sonunda her taraf pırıl pırıl olmuştu. Sağolsun arkadaşlarım canhıraş bir sekilde çalişmişlardi. Bu yorgunluğun üzerine bir kahve iyi gider diye düşündüm. Arkadaşlarımın misafirim olmasından ötürü onlara bi kıyak yapıp kahve pişirdim. Şömineyi yaktım. Minderleri çekip karşılıklı şömine karşısında oturduk. Malum bir araya gelince muhabbet muhabbeti açar. Bizim Burak ın okuldan sevdiği bir kız vardı. ismi zehra. Bu ondan bahsetmeye başladı. Senenin başından beri seviyorum ama bana bakmıyor diye. Tabi derdine çare olmaya çalışıyoruz ama kar etmiyor. Neyse bu kadar efkar yeter deyip konu değiştirdik. Gene malum arkadaşlar arası toplanınca bazen korku hikâyeleri anlatılır filmler izlenir. Bizde konu değiştirmek kafa dağıtmak için birbirimize korkunc olaylar anlamaya basladik. Ama herkeste bir ani bir hikaye var. Bacaklari olmayan kadinlari tarla ortasinda gorenler, musallat olan cinler, tuvaletlerden cikan domuz basli buyuler, köy yerindeki pınarlardan gece vakti gelen çalgı sesleri.. Hepimiz gerçekten korktuk. Ama erkekliğe laf getirmemek için caktirmadik. Sonra uyku tutmayınca vakit geçsin diye yanımizda getirdiğimiz laptoptan film izleyelim dedik. Baktık hep aşk filmi. Zehra hatirimiza gelmesin diye hadi korku izleyelim dedik. Dabbe cin çarpmasını izlemeye koyulduk. Tabi bizim saf kalpli arkadasımiz ibrahim bir yandan korkup bize sarılıyor bir yandanda izlemek istiyor. Biz ne kadar korksakta ibrahime gülüp bir yandan film izliyoruz. Bu arada cama vuran yağmur taneleri de bizim korkularımiza tuz biber oluyor. Filmi bitirdigimizde gün dogmak üzereydi. Artık korku geçmeli olduğu için uyumaya karar verdik. Bu günün yorgunluğunu atmalı bi daha kendimizi korkutmamaliydik. Ama yarın beklemediğimiz şeyler olacaktı.
    ···
  4. 4.
    +4
    Okuyor musunuz dostlarım ?
    ···
  5. 5.
    +5
    sabah uyandığımızda geceki korkularımızın hafiflediğini, güneşin adeta karanlıkla beraber korkularımızı da bertaraf ettiğini hissettik. hatta dün gece ile ilgili şaka bile yapıyorduk. nedense gece bizim uykumuzu kaçıran şeyler gündüz önemsiz gibi geliyordu. sonra dünden hazırladığımız nevaleleri çay eşliğinde mideye indirip leziz bir kahvaltı yaptık. ardından dışarıda dolaşmaya etrafı tanımaya çıktık. ben buraları bildiğim için onları zütüreceğim yerleri tayin ediyordum. önce evin etrafını gezdik. ilerideki terk edilmiş barakaları süzdük. sonra aşağıdaki dereye indik. derenin sesi bizi ferahlatmıştı. derken ibrahimin çığlığı ile irkildik.

    yılaaannnn!

    kalın siyah pullu bir yılan tehditvâri bir vaziyette başını kaldırmış ardımızda sağa sola sallanıyordu. yüzünde adeta nefret ve alaycı bir ifade vardı. biz hışımla yılandan kaçmaya başladık. ama işin garip tarafı yılan bize sokulmuyordu. sakin sakin bizim evin istikametine doğru gidiyordu. biz de şuan için gidecek başka bir yerimiz olmadığından dolayı eve doğru yürümeye başladık. yılanı öldürmeliydik, yoksa bize buralarda rahat vermezdi. hemde bulunduğumuz evin yakınlarında bizim için her zaman bir tehditti. yılanı takip ettik. yılan ısrarla bizim evin oraya gidiyordu. tam evin önüne gelmiştik, ben arkadaki odunluktan baltayı alıp yılana vurmayı planladım. yılan da istikametini odunluğa çevirdi. allah'ım delirecektim. adeta başımıza bela olmuştu. ben atik davranıp koştum, baltayı aldım. yılan ise odunluğun duvarındaki tahta ile kapatılmış çekmece tarzı oyuğa gidip geliyordu. Burak, kanka bunun burada yuvası falan var herhalde bi bakalım. içerde yavruları falan büyürse iyice etrafını sararlar evin şimdiden başlarını ezelim dedi. ibrahim de ya kanka gidelim ben korkuyorum eve girelim dedi. Ama buragin dediği bana mantıklı gelmişti, yılanları öldürmesek bile yerlerini bozup yavruları dışarı çıkarıp oyuğu kapatabilirdik. Böylece bu davetsiz misafirlerden de kurtulmuş olurduk. O ara siyah yılanın hızla dereye geri indiğini gördük. En azindan rahat bir nefes aldık. Macerasever arkadasim burak, kanka ver baltayı dedi. Bende tamam yılanlar varsa öldürme dedim. Tamam kanka dedi aldı baltayı. O ahşap çekmeceyi zorlayıp acti. Bizim asıl sasirmamiz da o sıra oldu. Burada yılanlar değil eski bir kitap vardı. Burak, kanka bu ne dedi ve kitabı aldı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      ibrahim ılık bunlara ilerde vurdurucak kesin rez..
      ···
  6. 6.
    +3
    Kitap gayet eskiydi. Daha önce hiç görmemiştim. Burada ne aradığı hakkında bir fikrim yoktu. ver bakalım kitabı dedim. arap harfleri ile yazılmıştı. osmanlı türkçesi olduğunu anladım, çünkü kuranı kerim okumayı biliyorum. yazının nesih hat ile yazılmış olması da okumamı kolaylaştırıyordu. dikkatle bakıp okudum. "kenzul havas" yazıyordu. buna bir mana verememiştim. çünkü bilmediğim kavramlardı.

    herhalde dededen kalma unutulmuş bir kitap diye düşünüyordum. içeriğini de merak etmiştim. sayfaları karıştırdığım zaman eskimiş yapraklarda şekiller, resimler, uzun yazılar vardı. başlıklar bablar halinde tashih edilmiş, ayrılmıştı. dikkat kesilip birkaç başlığı okuduğumda öldürme büyüsü, savunma vefki, intikam büyüsü, ayırma büyüsü, aşık etme-bağlama büyüsü diye başlıkların olduğunu gördüm. beni dikkatle dinliyorlardı arkadaşlarım. burak, aşık etme büyüsünü duyduğu zaman her zamanki macera arayışı ile "kankaa bu süper bir şey lan" dedi. zehrayı ne kadar çok sevdiğini biliyordum ama bu kadarına girişeceğini de tahmin etmezdim. "oğlum şaka yapıyorsun heralde saçmalama" dedim. o ise "kanka ne olur şunu oku bakalım, nasıl yapılıyormuş merak ettim" dedi. ibrahim korkuyla araya girdi. "lan manyak başımıza bela mı alacaksın, ben korkarım böyle şeylerden sıçarım yapacağın işe"

    burak ise coşkusundan hiç bir şey kaybetmemişti. "kanka tamam büyü müyü yapmayacağım. ama nasıl oluyormuş merak ettim. hayatımda ilk defa büyü kitabı görüyorum. merakımı gider ne olur. ben okuyabilsem okuyacağım ama, işte." dedi.

    bende "bak oğlum tamam, bende merak ettim. okuyacağım ama yapmaya kalkışmayacağına söz ver. hem bu haram bir iştir" dedim.

    "tamam kanka neden yapayım sen oku" dedi.

    iyi tamam dedim. ibrahim ise endişe dolu gözlerle beni izliyordu. kitabı alıp okumaya başladım.

    "eğer bir hatun kişiyi nefsine aşık etmek istersen dediklerimi iyi belle. bir ip bul. bu ipi yanına al. bir balık kes. bu balığın kanı ile ipi boya. sonra sevdiğin hatunu düşünürken her seferinde bir fatiha okumak üzere ipe 40 düğüm at. sonra bu ipi gece ay ışığında akan bir suya bırak. o kız sana düğüm düğüm aşık olur"

    burak dediklerimi öyle dikkatle dinliyordu ki, sanki kelimeleri ağzımdan çıkmadan kapacak gibiydi. ibrahim ise, bismillah destur bismillah destur diyordu. sonra bu kitabın hayırlı bir şey olmadığına kanaat getirdim. akşam şöminede yakmak üzere yanıma aldım.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +3
    yazacağım inşallah dostlarım.
    ···
    1. 1.
      +2
      Betimlemelerini beğendim devam etmen iyi olur ki bu hikayenin de aynı şekilde gerçek olma olasılığı %30 bütün hikaye sonunda fikrimin değişeceğini zannetmiyorum
      ···
  8. 8.
    +4
    kitabı yanıma aldım ve eve doğru yola koyulduk. içimde nedenini tarif edemediğim bir acı-heyecan vardı, diyaframdan başlayıp göğüs kafesine uzanan bir titreme geliyordu. bu kitaptan kurtulmak istiyordum. büyüyle müyüyle bizim ne işimiz olurdu? biz buraya eğlenmeye kafa dağıtmaya gelmiştik. eve varıp içeri girdik. ahşabın o zarif dokusu beni rahatlatıyordu. ama ibrahimin sözleri ürpermeme neden oldu. "kanka çatıdan tıkırtılar mı geliyor?" burak sağlam bir kahkaha patlattı. "hahaha oğlum amma tırsaksın be kedidir kedi" ama ibrahimin içi rahatlamıyordu. bende de nedenini bilemediğim bir sıkıntı başlamıştı. nereden çıkmıştı dün kendi kendimizi korkutmak, cinlerden bahsedip onları başımıza toplamak? canım sıkılmıştı. bu tatilin keyfini yaşamak yerine zulmünü çekmek istemiyordum.

    güneş yamaçların ardına saklanıp ortalığı yine karanlığa terk ettikçe içime dün geceki korkular gene hülul ediyor yerleşiyordu. her bir ayrıntıda dün konuştuklarımız izlediklerimiz zihnime hücum ediyordu. bu kadar abartmamalıydım. ben hiç korkmazdım ki. ama bu dağ yerinde uzun süredir gelmediğim ev bana güvensizlik aşılıyordu. acaba uzun süre kullanılmayan metruk yerlere cinlerin yerleştiği doğru muydu? şimdi camdan baksam bacakları kegib korkunç kadınları ayin yaparken görür müydüm? acaba o köylerde pınarlardan gelen çalgı sesleri kulağıma burada gelir miydi? şimdi tuvaletim gelirse tuvalet başında hahura kabilesinin cinleri gerçekten sohbet ediyor mudur?

    allahım neler diyordum ben böyle. saçmalamamalıydım. ama işin garibi burak daki aşırı pervasızlıktı. dün gece o da bizimle beraber çok korkmuştu. ama şimdi o burak dünkü ile aynı değildi sanki. gereksiz bir rahatlık vardı üzerinde. siyah yılan onunda aklına gelmiyor muydu acaba?

    üzerimizdeki gerginliği birbirimize belli etmemeye çalışıyorduk. bu gece öyle veya böyle geçecekti. ama inşallah yarın gene bir şey çıkmaz da bu korku bizden gider bizde keyfimize bakabilirdik.

    kitabı alıp şömine de yaktım. içim az da olsa rahatlamıştı. ama bu gece nasıl uyuyacaktım bilmiyordum. ibrahim'in sessiz hıçkırıkları beni üzüyordu. yatakta bildiğim bütün duaları okumaya başladım. o sıra uykuya dalmışım.
    ···
  9. 9.
    +2
    kankalar burdaysanız belli edin şevkle yazayım.
    ···
  10. 10.
    +1
    inşallah yarın devam edeceğim dostlarım.
    ···
    1. 1.
      0
      Ne yarını ya bitir bu gece korkma erken bitirirsen trendden düşmezsin
      ···
  11. 11.
    +1
    Sabah ibrahim'in çağrısı ile uyandım. "Hacim kalk kalk "

    "Hayırdır ibrahim bu telaş ne " dedim

    "Kanka Burak yok. Ne zaman gitti bilmiyorum ama yok" dedi.

    Dün gecenin uykusuzlugu ve pgibolojik yorgunluğu ile bugün öğlene değin anca uyanmıştık. Kendimi hala uykulu hissediyordum. Ağır ağır yataktan kalktim. "Kanka dur şimdi bakarız, buralardadır nereye gidecek. Hele bi giyineyim" dedim.

    ibrahim ise evin içinde volta atıyor " aptal çocuk haber vermeden nereye gitti" diye söyleniyordu.

    Kalkıp giyindim. Evde odaları dolaştık ses seda yoktu. Telefonla aradık çekmiyordu dağ başında. Gel dışari çıkalım dedim. Evin etrafına bakindik. Odunlugun oralara, ormanın iç tarafına baktık hatta dereye kadar inip baktık yoktu. geri eve dönüp unuttuğunuz çatı katına baktık, yoktu. Bu sefer benimde içinde bir kurt düştü. Telefon çekmez ya hadi bir daha arayalım dedim ama bahtsizligimizdan çekmiyordu telefon. Biz böyle ararken aksam olmuştu vakit. ibrahim "la oğlum olum sakin cinler kaçırmış olmasın Burak i" dedi. "yok daha neler yahu" diye karşı çıktım ama içten içe benimde zihnimi kemirip duran bir evhamdi bu. Yoksa dün gecenin korkusundan dolayı sacmaliyor muyduk. Ama nerede olabilirdi. Haber vermeden nereye giderdi. Bu saat oldu neden dönmedi. Ya gelmezse, napacagiz ailesine ne diyeceğiz. Allahım tatil kabusa dönüyordu. O sıra gözüm kapının çaprazındaki askiliga takıldı. Gelirken balık tutmak için getirdiğimiz olta yerinde yoktu. Sinirden gözlerim kan çanağına döndü "Ulan Buraak" diye hançeremi yırtarcasina bağırdım.

    Burak büyü yapmaya gitmişti.
    ···
  12. 12.
    0
    Akşam üzeri olmuştu. Gene cinlerin ortalığa çıkış vakti gelmişti. Bu vakitte evden çıkmak hele hele dereye gitmek bana gore bir delilikti. Hiç istemiyordum ama Burak başına bir bela alabilirdi. Geri zekalı bizi de peşinden sürüklüyordu. Dun söz vermişti halbuki büyü yapmamaya. Ama o an aklıma daha beter şeyler geldi. Ya Burak oltayi alıp büyü yapmaya gitmediyse ya daha vahim şeyler varsa. Burak i cinler kaçırmış olabilir mıydı ? oltayi hakikaten oraya mi koymuştum belki başka yere koydum da onun günahını mi aliyordum. Burak şimdi hakikaten derede mıydı. Bugün gidip baktığımızda yoktu.O sira aklima en am suresi 71 ayetinde ki " seytanin kapip kactigi col ortasinda saskin birakilan kimse gibi" ayeti geldi. Delirecektim. Ama mecbur bir şeyler yapmam lazımdı. Şimdilik yapılacak tek şey dereye inmekti. Akşam oldu gelmemişti gece de gelmezse Allah korusun ölüsünü bulabilirdik. Yahut hiç haber alamayabilirdik bir daha.

    ibrahimi kolundan tutup zorla beraberimde zütürmeye başladım. Yoksa ona kalsa korkudan evden cikmayip beni tek yollayacakti. "Oğlum evde tek başına kalırsan belki başına bela gelir yanında gel de ne olursa beraber olsun" deyince zar zor ikna oldu. Ürpere ürpere yola koyulduk. Her adım atisimizda çıkan sesler bizi urkutuyordu. Elimizdeki fenerle kısıtlı bir görüş alanımız vardi. Zar zor derenin oraya vardık. ibrahim kolumdan sımsıkı tutmuştu. Korka korka etrafa bakındık. her ayrıntı aklımıza cinleri getiriyordu. zaten hiç çıkmıyordu ki. sessizce burak, burak diye seslendik. yanıt gelmiyordu. iyice endişelenmeye başladım. ben burak ı burada bulacağımızı hesap ediyordum. bulamazsak ne olacaktı. hiç bir fikrim yoktu.

    o ara hayatımda hiç unutamayacağım tiz ve korkunç bir kahkaha duyduk. "hahahaaaaahaha" öyle iğrenç öyle korkutucu bir kahkahaydı ki bu. ibrahime baktığımda bembeyazdı. insan korkunca yüzü kireç gibi olur mu? oluyormuş. bu bu bub u bubu ne diye kekelemeye başladı ibrahim. ben allahım yardım et allahım yardım et diyordum. o ara siyah kalın pullu yılanı gene alaycı bir ifadeyle yanımızda bulduk. korkudan bayılacaktım. böyle bir şey nasıl olabilirdi. bu kahkaha neydi. yoksa yılandan mı geliyordu. ibrahimle beraber sanki önceden anlaşmış gibi koşarak eve doğru uçuyorduk resmen. bir yandan alllaaah bismillaaah diye bağırıyorduk. eve yaklaştığımızda müthiş bir ses daha duyduk.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +2
    okuyorsanız kendinizi belli edin.
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    Kalbimiz göğsümüzden fırlayacak gibiydi. Koşarken ayaklarımız birbirine dolaşıyordu. Yılan arkamızdan kahkaha ile geliyor gibi hissediyorduk. Koşmaktan midemizin sol yanında korkunç bir sancı başlamıştı. Eve yaklaştığımızda müthiş bir ses daha duyduk. "ibrahiiimmm ! Dolunay gecesiiii!"

    Bu ses.. bu ses... Burak ın sesiydi. O da eve doğru koşmaktaydı. Bizi görünce durmuş bize korkuyla sesleniyordu. Onu görünce Burak i kaybetmediğimiz için memnundum. Ama neler oluyordu böyle. O kahkaha ve yılan unutulabilir mıydı? Burak i böyle korkutan neydi?

    Burak koşa koşa yanımıza geldi. "Oğlum vallaha billaha taku yedik. Peşimizdeler. Kaçalım çabuk. Eve kaçalım çabuk" diyordu. Merak ve heyecanla sordum " kim peşimizde oğlum neler oluyor, neredeydin?"

    "Cinler peşimizde anlamıyor musun cinler" dedi. ve kolumdan hızla çekti. Baştan aşağı ürpermiştim. Demek o kahkahalar cinlerden mi geliyordu. Yoksa gördüğümüz yılan, kara yılan şeklinde bürünmüş bir cin mıydi? Çabuk o zaman koşun eve diye bağırdım. ibrahim ise hıçkırıklarla ağlıyordu. Koşa koşa eve gittik. Artık hiçbirimiz güvende değildik.
    ···
    1. 1.
      0
      Eve girerek cinlerden etkili bi kaçışta bulunmuşunuz tebrikler. Yanlış hatırlamıyorsam hatunlar vardı noldu onlar.
      ···
    2. 2.
      0
      Kanka nereye kaçalım başka, arabada evin orada. Burak zehrayi seviyor ve biz ona aşk büyüsü yaptığından şüpheleniyoruz daha devdıbını yazacağım.
      ···
  15. 15.
    0
    https://pbs . twimg.com/media/CBhE3URUUAAzmix.jpg

    Telaşla evin kapısına varmıştık. Kapıdan girerken birbirimizi ezercesine giriyorduk. Sanki geride kalsak cinlerden biri gelip birimizi kaçıracak gibi geliyordu. Zihnimde ise hep enam süresi 71. Ayet "şeytanın kapıp kaçtığı çölün ortasına bıraktığı şaşkın adam gibi" ayeti vardı.

    Eve girmeden önce beni en çok korkutan şey ise evin 10 metre ilersindeki ağaçtı. Garip olan ağacın üzerinde tünemiş 6-7 civarında kuş vardı. Bu ise cinlerin o ağacı mesken tuttuğu anldıbına geliyordu. akşam dere kenarına gitmemeliydik. Cinler dere kenarindaki curumus otlar ve piknikten sonra atılan kemiklerle beslenirlerdi. Burak icin bunu goze almistik. Ama şimdi hemen evimizin yanındaki ağaçta mesken tutulmuştu. Fena halde sıkışmıştık. Eve girdiğimizde ilk işimiz ışığı açmak oldu. Çünkü cinler Işığı sevmezlerdi.

    Hemen birer soğuk su içtik. Yoksa korkudan dilimiz tutulabilir bir daha hiç konuşamayabilirdik. ibrahim zaten şimdiden kekelemeye başlamıştı. Hemen Burak a sordum "ne tak yedin geri zekalı neler oluyor peşimizde kim var"

    Burak nefes nefese yutkunarak anlatmaya başladı bir yandan ağlıyordu. "Valla kötü bir niyetim yoktu valla. istemeden oldu" dedi.

    "Anlat gerizekali sonra defolup gidelim buradan" dedim.

    Burak ağlayarak anlatmaya başladı. " ben, ben sana söz verdim ama dayanamadım. Zehrayi çok seviyorum o büyüyü yapmak istedim. Ona kavuşmamin tek yolu buydu. Sabah oltayi alıp dereye gittim. Öğlene anca bir balık yakaladım. Balığı kestim. Ayakkabımin bagcigini çözdüm. baligin kanini bagciga buladım. Sonra her düğümde bir fatiha okuyup 40 düğün attım. Sorun yok gibiydi. Hiç korkmuyordum. Büyüyü tamamlamak için gece olmasını bekledim. Ay ışığında dereye bırakacaktım. Akşam siz geldiniz. Çalıların ardına saklandim. Size görünmemem lazımdı. Yoksa büyüyü tamamlayamazdım. Siz etrafa dolaşırken akşam ilerledi ay çıktı bende ipi suya bıraktım. işte ne olduysa o ara oldu. Tiz ve igrenc bir kahkaha duydum. O siyah pullu yılan yanımda belirdi. Karşıda ağacın arkasında ise siyah bir gölge vardi. Bana " aptall o büyü kitabının yerini size ben bilerek gösterdim" deyip bir kahkaha daha attı. Korkuyla koşarak uzaklaşmaya basladim. Arkamdan hala bağırıyordu. "Artık kurtuluşun yok Burak o büyüyü yapmayacaktın.".

    Burak a sağlam bir tokat attım. Yere yığıldı. Aptal diye bağırıyordum. Burak yerde ağlamaya baslamisti. O sıra dışarıdan çıngırak sesine benzer zil sesleri geliyordu. Burak yerden kalktiginda yüzünde dehşet verici bir ifade vardı. Ağzı açılmış tükürükleri akmış gözleri kızarmış sabit bir noktaya bakarak kahkaha atıyordu. ibrahim le yuzyuze geldik birbirimize baktık. Buraka bağırdım. Gerizekalı şaka yapmanın sırası mi yuru arabaya binip gidelim.

    Burakta hiç bir değişiklik olmuyordu. Bu sefer hakikaten şaka yapmadığını anlamıştım. Burakin içine cin girmişti. Emin olmak için ezan okumaya başladım. Burak bağırmaya suss suss diye bogurmeye başladı. ibrahim ve ben artık ağlıyorduk. Ama ezanı kesemedim. Eshedu enne muhafazid en derken Burak acı çekermiş gibi kendini yerden yere atıyordu. O sıra dış kapı şiddetle vurulmaya başladı.

    ... Okuyorsaniz şuku ve yorumla destek olun arkadaşlar.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      kardeşim yazsana niye yazmıyon amk hade yaz seni bekliyoz
      ···
    2. 2.
      0
      Bugün akşam yazacağım inşallah
      ···
  16. 16.
    0
    Şimdiye kadar ki en heyecanlı bölümü yazıyorum korkuya hazır olun dostlarım.
    ···
    1. 1.
      0
      Dostum yaz istersen be hadi gülüm
      ···