+3
Allah için olmayacaksa olanların hiç bir önemi yok ;
Yolda ilerliyordum ilerde zar zor yürüyen bir ihtiyar gördüm ;
Kaldırımda oturur vaziyette el etti ihtiyar..
iki büklüm beli, elinde asası.. Yüzünde derin çizgiler..
Durup, arabaya aldım.
-Nereye gidiyorsun dede ?
-Az ilerdeki kurban kesilen yere bırakırmısın oğlum .?
- Ne yapacaksın orda dede ?
- Belki biraz et verirler..
- Evin nerede ?
- Zafer mahallesinde..
- E nasıl gideceksin uzak oralar..
- Biraz et bulalımda Allah kerim..
Kısa yol boyu bi kamyon dua etti..
Dedeyi bıraktıktan sonra aklıma takıldı.. Gideceğim yerdeki işimi alel acele halledip pazara geri döndüm..
Ethem dede pazarın sütünlarından birinin dibine koyduğu çuvala bir poşet koyup, boş başka bir poşetle elinde asa ağır aksak tekrar pazarı turluyor..
Öbek öbek insanlar karınca misali etleri kesip biçip tasnif ediyor.. iyiler çil çil leğenlerde.. Kemikliler ayrı bir yere yığılmış.. Kantarlar ortada belliki işler sona yaklaşmış.. Birazdan ne var ne yok paylaşılacak..
Yanına yaklaştığı yerlerde kaçamak bir göz teması kuruyor Ethem dede ..
Bu çok kısa tedirgin " bana verecek bişeyiniz var mı? " sorusu..
Bu göz temasına çok yerde karşılık alamayıp ürkek adımlarla çekilip bir diğerine gidiyor..
Bu naif sorunun cevabı hiç o çil çil etler olmadı kaç yere gittiyse..
Kimi göz ucuyla iç yağları işaret etti, bonkör olan bir ikisi bol kemikli birkaç parçayı..
Eliyle lütfedip veren olmadı..
En son yerde herkesten uzak sahipsiz olduğu belli olan bir işkembeyi cebinden çıkardığı çakı ile kabaca temizleyip poşete koydu..Ben yarım saate yakın onu farkettirmeden izledim..
Serde işgüzarlık var.. Bir iki yere " Şu amca yardıma bakınıyor galiba" dedim.
Pek kimse oralı olmadı..
Sana ne? Senin menfaatin ne türünden bakışlar attılar sadece..
Birkaç kare de fotoğraf çektim..
Bunun dışında hiç müdahil olmadım.
Onun ve çevresindekilerin yaşadığı sessiz diyaloğu, olup bitenleri bir mimik bile kaçırmadan gözlemeye çalıştım..
Epey sonra, dolaşmaktan yorgun olarak güzgüneşine nazır bir kaldırıma oturunca yanına gidip oturdum..
- ne yaptın dede ?
Beni tanıdı .. Tekrar gördüğüne mi sevindi, haline mi hüzünlendi bilmem ağlamaya başladı !
- Çok şükür toparladık bişeyler.. dedi
- hadi o zaman seni evine bırakayım dedim..
Yol boyu bir tır daha dua etti..
Hikayenin ana fikri ben ne iyi bir insanım değil.. Nefsimiz işin içine bulaşık ettiyse affola..
Bu yaşadığımı paylaşıp paylaşmama konusunda çok tereddüt ettim..
Ana fikir şu ki bu bayram biz bol et yiyelim diye emredilmemiş.. Kurban kesme imkanı bulanların büyük bir kısmı zaten normal zamanda da evine et alıp zütürme imkanına sahip..
O dedeye parça kalıntı etleri göz ucuyla işaret edenlerin buğazından kendilerine ayırdıkları löp etler nasıl geçecek bilmiyorum..
ibadet şuuruyla kurbanlarını kesenler nizami olarak emredildiği gibi üçe tasnif edecekler mi ?
Hassas Dijital tartı ile etleri aralarında paylaşanlar aynı hassasiyetle ondan ihtiyaç sahiplerinin hakkını ayırmalı değil mi ?
Çevremizdeki Ethem amcalara dikkat edelim..
Bu yazıyı sonuna kadar okuyup ta paylaşan herkesten allah razı olsun kurban bayramı hassasiyetini herkese aşılamamız lazım . bu yüzden paylaşmakta fayda var . .
Tümünü Göster