1. 1.
    +4
    bir kafeye giriyorsun. ortamda kesif bira kokusu. tıklım tıklım dolu masalar birbirine yakın.
    garsonlar koşturuyor. üstlerinde tek tip kıyafet sana bağırıyor : biz hizmet etmek için varız !
    arkadaşların sana bakıyor sen onlara. tanıdık gözler çağırıyor masaya. sıkışık sandalye ve masa aralarından bir kaç adımda yanlarına gidiyorsun.
    lüzumsuz selamlaşma ve tanışma faslından oturup kendine gelmeye çalışıyorsun. herkes bulunduğu ortamdan mutlu.
    arkada elinde gitar olan çocuk abuk subuk şarkılar söylüyor. abuk subuk insanlar da ona eşlik ediyor. herkes mutlu.
    birazcık nefeslendikten sonra girdiğin ortamı tanımaya çalışıyorsun. alımlı hoş kızlar, iyi giyimli oğlanlar.
    kalabalık onları seni rahatsız ettiği kadar etmiyor.. çünkü bu kalabalığa alışmışlar.
    hatta seviyorlar. istenilen yerdeler. boş, kimsenin gitmediği bir yer onların ilgilerini çekmiyor. tıklım tıklım olması daha çekici belki de.
    isminin hiçbir önemi yok. tek önemli olan insanların o mekana bakış açısı. içtikleri içkinin de önemi yok.
    öyle olsa 12 metre ileride aynı içeceği yarı fiyatına alabilecekken burada olmazlardı.
    ahşap masanın üzerinde sıra sıra telefonlar anahtarlar.. neden masanın üzerindeler ?
    rahatsız ettiği için mi ? yoksa gelen aramayı duyamama tehlikesini gözle alamadıkları için mi ? sanmıyorum.
    zaten masanın üzerinde durması için alınmış gibi görünüyorlar.
    bir elinde ederinden 3 kat fazla para ödediği birası, diğer elinde sadece mesajlaşmak ve birilerini aramak için 2.000 türk lirası verdiği markalı telefonu.
    iki elinin ortasında bir anahtar. fazlasıyla çekici görünüyor. hemen yanında saçları düzleştirilmiş beyaz teni ve dudaklarında kırmızı rujuyla son derece asil bir kız.
    lakin sırf kadınların güzel olduğu için eve doldurduğu süs eşyalarına benziyor. güzel görünüyor.. tüm nitelikleri bundan ibaret.
    kafasını yorduğu tek şey hangi erkekle daha havalı göründüğü. bir erkekle parkta oturarak havalı görünemez ya ?
    onun için değerlendirmeye alınacak bir şey bile değil bu. o güzel alımlı kırmızı rujlu kız kafasını kaldırıyor.
    sana bakıyor. gözlerinin içine. inceliyor.sonra gözleri masanın üzerine kayıyor. bir daha bakmıyor. ilgisini çekecek bir şey bulamamış gibi.
    masanın üzerine koyacağın bir telefonun yok. bunun için kendince güzel bir felsefe bulmuşsun.
    ama o masanın üzerine koyabildiklerine bakıyor.2. birayı içerken ona bakıyorsun.
    3. birayı içsem mi diye düşünürken suçluluk duygusu hissediyorsun. ya o hafta aç gezeceksin,
    ya da arkadaşının kartına gireceksin. ikisi de hoş değil. kıza bakıyorsun.
    o sana bakmıyor.3.birayı içmiyorsun. vakit geçiyor. iyi giyinimli çocuk masanın üzerinden apoletlerini topluyor.
    sonra elleri kırmızı rujlu kızın ellerine uzatıyor. eller kenetleniyor. gözlerini ayırmadan bakıyorsun.
    hala aklında 3. bira var. sonra kendine kızıyor ve kafanı kaldırıp masaya bakıyorsun.
    kimse aklından geçenlerin farkında değil. herkes bir şeyler anlatıyor. gitarlı çocuk gitmiş ses sisteminden saçma sapan müzikler çalıyor.
    hangisi daha kötü diye düşünürken aklın 3. birayı içememenin yıkımıyla dolup taşıyor. geldiğin gibi dolmuşla gidecek, sefil hayatına devam edeceksin.
    iyi giyinimli çocuk kırmızı rujlu kızın kıyafetlerini çıkarırken sen evine yeni giriyor oluyorsun.
    elini yüzünü yıkayıp kahve içmek için ocağı yaktığında büyük ihtimalle yatakta çıplaklar.
    çocuğun elleri kızın bedeninde geziyor. dudakları boynunda izler bırakırken elinde kahve bardağı karanlık şehre bakıyorsun.
    kız, çocuğun üzerinde. artık ruju eskisi kadar kırmızı değil.iç çekişleri ve nefesleri hızlanıyor.
    yavaş yavaş odana yürüyor, yatağa yatıp tavanı inceliyorsun.
    bedenleri terden ıslanan çift tek vücut halindeler. kız inliyor.
    elin lambaya uzanıyor. yorucu gününü gözden geçirip kırmızı rujlu kızı hayal ederek uykuya dalıyorsun..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    (bkz: şöyle bir olay molay çıksa iç savaş da olur/#145318561)
    ···