1. 51.
    0
    @3 adam haklı beyler
    ···
  2. 52.
    0
    yaşamın kökeniyle ne alakası var, gibik.
    ···
  3. 53.
    0
    @31 hahahah zütümle gülüyorum siz darwinistlere, işte gerçekler:

    Uzun yıllardır üzerinde Darwinistler tarafından spekülasyon yapılan Tiktaalik Roseae hakkındaki Darwinist aldatmaca pek çok yönden tekrar deşifre edildi. Defalarca gündemde tuttuğumuz Darwinist sahtekarlık, yeni yönleriyle bir kez daha ortaya çıkarıldı. Tekrar anlaşıldı ki, insanlar Darwinistler tarafından aldatılıyor; TiKTAALiK ROSEAE, BiR TiMSAH TÜRÜNDEN BAŞKA BiR ŞEY DEĞiL:

    •Tiktaalik Roseae ile ilgili bilinmesi gereken çok önemli gerçekler vardır. Şimdiye dek garip görünümlü kolları ve tüm bedeni ile oldukça kapsamlı şekilde resmedilen, rekonstrüksiyonları hazırlanan ve bu hayal ürünü rekonstrüksiyonları müzelerde sergilenen, yıllarca kitaplarda ara fosil olarak tanıtılan Tiktaalik Roseae fosili aslında YALNIZCA BiR KAFATASINDAN iBARETTiR.
    •Kafatasına eklenen diğer kemiklerin hiçbiri bu canlıya ait değildir ve fosilce zengin olan aynı katmanlarda bulunmuş BAŞKA CANLILARA AiT KEMiKLERDEN OLUŞMAKTADIR.

    •Bu canlı ile bağdaştırılmaya çalışılan yüzgeç parçaları da aynı katmanlarda yaşayan diğer balık fosillerine aittir. BUNLAR KASITLI OLARAK, BULUNAN KAFATASI iLE BAĞLANTILI GiBi GÖSTERiLMEYE ÇALIŞILMIŞTIR. Bu yolla Tiktaalik Roseae sahte bir ara fosil haline getirilmiştir.
    •Dolayısıyla canlının kafatası ve ona yerleştirilen diğer parçalar üzerinden yapılan spekülasyonların tamamı SAHTEDiR.
    •Kafatasına ait tüm özellikler TiMSAHA AiT ÖZELLiKLERDiR: Gözler birbirine yakın ve üsttedir, kafatası yassıdır, kafatası gövdeden ayrı hareket edebilmektedir, keskin dişler ve genel görünüm tam anlamıyla timsaha özgüdür. Canlının görünümü, günümüzde Çin’de yaşayan ALLiGATOR SiNANSiS TÜRÜ TiMSAH iLE BiREBiR AYNIDIR.

    •Nitekim buradaki sahtekarlığı Tiktaalik Roseae’nın rekonstrüksiyonunu hazırlayan sanatçının izahlarından da anlamak mümkündür. Söz konusu sanatçı, fosilin rekonstrüksiyonunu hazırlarken, canlıyı TAMAMEN HAYAL GÜCÜYLE YENi BAŞTAN OLUŞTURDUĞUNU açıkça ifade etmektedir.
    •Dahası aynı sanatçı söz konusu canlının dokularını da kendisinin belirlediğini belirtmiş, tek bir fosil kalıntısından bir canlı görünümü meydana getirebilmek için çok fazla spekülasyona ihtiyaç olduğunu da rahatlıkla ifade etmiştir.
    •Tamamen timsah özellikleri gösteren bir kafatasını, Darwinist bir sanatçının evrim ideolojisi doğrultusunda garip görünümlü sahte bir ara form haline getirmesi, görüldüğü gibi Darwinistler için hiç de zor olmamaktadır. Yıllardır sürüp giden Tiktaalik Roseae aldatmacası, işte bu basit kandırma yöntemi yoluyla milyonlara ulaştırılmıştır.
    •Konu hakkında fazla bilgisi olmayan bazı insanlar, Darwinistlerin bilimsel yollarla hareket ettiği yanılgısına düşerek, gerçekten de bir ara fosilin bulunduğu ve canlının gerçek görünümü ile sergilendiği izlenimine kapılmışlardır. Oysa elde yalnızca bir timsah kafatası, bu kafatasının yakınlarında bulunmuş çeşitli balıklara ve diğer canlılara ait kemik ve yüzgeç parçaları ve bir sanatçının evrim hikayelerine göre yönlendirilen hayal gücü vardır. Özetle insanlar bir kez daha Darwinistler tarafından aldatılmışlardır.
    •Tiktaalik Roseae, Darwinistlerin en çaresiz kaldıkları ve yenilmeye başladıkları bir dönemde acil ihtiyaçtan ön plana çıkarılmış bir sahte ara fosildir. Tıpkı, son dönemlerde Darwinistler açısından büyük bir utanç vesilesi olan ida, Ardive Austrolapithecus Sedibasahtekarlıklarında olduğu gibi.
    •Gerçekte, Tiktaalik Roseae, günümüzde de örnekleri bulunan mükemmel bir timsah türüdür. 375 milyon yıl önce yaşamıştır ve GÜNÜMÜZDEKi TiMSAH TÜRLERi iLE TAMAMEN AYNIDIR.
    •Bu canlı gerçekte, DARWiNiZM’i YERLE BiR EDEN BiR YAŞAYAN FOSiLDiR.

    •Darwinist spekülasyonlar sürdükçe, ara fosil sahtekarlıkları üzerine açıklamalarımız da devam edecektir elbette. Fakat asıl olan Darwinistlerin henüz TEK BiR PROTEiNiN TESADÜFEN ORTAYA ÇIKIŞINI DAHi AÇIKLAYAMAMIŞ OLMALARIDIR. Evrim, daha hayatın başlangıcı safhasında yerle bir olmuştur.
    •DAHA ORTADA TEK BiR TANE PROTEiNiN NASIL ORTAYA ÇIKTIĞINI AÇIKLAYAMAMIŞKEN, HAYATIN BAŞLANGICI AŞAMASINDA DARWiNiSTLER TAMAMEN YENiLMiŞKEN, solungacı kollara dönüşen canlı aldatmacalarını öne sürmeleri Darwinistleri gerçek anlamda zavallı konumuna düşürmektedir.
    •Darwinist sahtekarlığın foyası bir kere daha ortaya çıkmıştır. Aldatmacanın yöntemi tüm yönleriyle deşifre edilmiştir. Darwinistler için artık çıkış yolu kalmamıştır. Ne zaman bir aldatmaca ile ortaya çıksalar mutlaka o aldatmaca yerle bir edilecektir. Ve mutlaka tek bir protein karşısında açıklamasız kaldıkları halkımıza tekrar tekrar hatırlatılacaktır.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    0
    darwinistler nerdesiniz?
    ···
  5. 55.
    0
    darwinistlerin kuyruğunu acıttım sanırım
    ···
  6. 56.
    0
    be am suyu sana tiktalik'i anlatmak icin tum sozluk datbaseini kullanmak gerek yavşağımtırakmısın olm sen herhalde elinin amcığa dönüşmesini bekliyorsun 31 çekmekten çıldırmısın soyle x yna motorlarından tahsis etsin sana got.

    bak bu tiktaalik'in kendi sitesi primitif diyoruz ama senden ileri yani web sitesi var kendine ait once oku senin kitabın ilk lafı degil mi lan oku.

    http://tiktaalik.uchicago.edu/

    bak bu türkçe bunuda bi izle

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    evrim hakkinda dogru yanlış gidelim

    Charles Robert Darwin insan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildiğini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Ancak günümüzde kabul edilsin veya edilmesin evrim teorisi birçok cevre tarafından tartışılmasına rağmen, yanlış bilgiyle donanmış insanlar çoğunluktadır.Bu yazıda kesinlikle evrim teorisi savunuculuğu veya karşıtlığı yapılmamaktadır.Sadece gerçekten Darwin`in söylediği gerçeklerle günümüzde çoğunluk tarafından kabul edilen yanılgıları karsılaştıracağız.

    Charles Robert Darwin insan dahil tüm canlı türlerinin doğal secilim yoluyla bir ya da birkaç ortak atadan evrildigini öne sürmüş ve o günün şartlarına göre bu teoriyi destekleyen pek çok kanıt sunmuştur. Darwin'in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temeli ve birleştirici öğesidir. Evrimin gerçekleştiği gerçeği yaşadığı dönemde, doğal seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olduğu ise 1930'lu yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür. Darwin'in orijinal teorileri modern evrimsel biyolojinin temelini oluşturmakta, hayatın çeşitliliği üzerine birleştirici bir mantıksal açıklama sunmaktadır.

    Size burada evrim teorisi hakkında bilindiği sanılanlarla gerçekleri kolaycı bir yöntemle karsılaştırıp fikir sahibi olmanız için elimden geleni yapacağım.

    Yanılgı: insanlar maymundan gelir.
    Gerçek: insanlar sanıldığı maymundan değil maymunlarla birlikte bütün canlılarla ortak atadan gelirler.

    Yanılgı: evrim mükemmel canlılar üretme yolunda ilerleyen bir süredir.
    Gerçek: evrim mükemmeli değil var olan şartlar altında en uygun olanını hedefler.

    Yanılgı: doğal seleksiyon evrimsel değişimin yaratıcı gücüdür.
    Gerçek: doğal seleksiyon evrimsel değişimin seçici gücüdür. Her değişim yeni bir tür anldıbına gelmez.

    Yanılgı: evrim saçmadır çünkü hücrenin oluşmasını açıklayamamıştır.
    Gerçek: evrim ve hayatın başlangıcına ilişkin kuramlar ayrıdır. Evrim de bu kuramlar da laboratuar ortamında denenemezler. Evrim zaten milyonlarca yıldan bahseden değişimleri anlatır, yaşamın başlangıcına ilişkin kuramlarda da yaşamı oluşturan şartların yani milyarlarca yıl önceki dünya şartlarının bilinmesi gerekir. Bilim adamları, karbon testlerinden şundan bundan bir takım varsayımlarda bulunup, şartları laboratuar ortamında yaklaşık olarak gerçekleştirip, inorganik bileşiklerden organik bileşiklerin oluşup oluşmayacağını incelemiştirler. Bu konuda birçok deney yapılmış, laboratuar ortamında protein ve RNA moleküleri de dâhil birçok organik yapı oluşturulmuştur.

    Yanılgı: evrimin en büyük sıkıntısı ara türleri açıklayamamasıdır. Maymun ile insan arasında ara türler olmalı. Onlar yok.
    Gerçek: ara türlerle ilgili birçok fosil gün geçtikçe bulunuyor. Biraz internette araştırıvermek yeter. Ancak fosil dediğiniz şey öyle "her şeyin fosili olur" gibi bir şey değil. Milyonlarca yıl korunmuş iskelet bulmayı bazıları "mezar kazmakla" özdeşleştiriyor.

    Yanılgı: evrimi savunanlar darwinizm dinine inanır.
    Gerçek: evrimi savunanlar darwinin teorisine inanmaz, teoriyi bilirler. Eğer doğayı daha iyi anlatan bir kuram çıkarsa ona geçeceklerdir. Genetiğin çözüldüğü bu kadar kanıtın olduğu bir çağda, üzerine yeni binalar inşa edilen bir teoridir. Evrim içinde bile bir sürü teori mevcuttur.

    Yanılgı: eh madem evrim var niye şimdiki maymunlar insan olmuyor?
    Gerçek: evrim dediğimiz gibi gerekli şartlar oluştuğunda çok kısa, oluşmadığında milyonlarca yıl alan süreçtir. Tek yönlü bir ilerlemeyi kastetmez. Maymunlar(orangutanlar, goriller... ) artık farklı türler olmuştur. Evrimin "iyiye" gitme gibi bir hedefi yoktur, o maymunlar illa insan olacak diye bir kural yok.

    Yanılgı: darwin allahsız kitapsızdır, ateizmi kanıtlamak adına teori uydurmuştur.
    Gerçek: darwin dindar bir adamdır, kitaplarında tanrı'dan "first creator of everything" diye bahsetmiştir

    Yanılgı: evrime inanan ateisttir.
    Gerçek: evrime inanan pek tabi tanrıya da inanıyor olabilir. Evrim değişimdir, adı üstünde, evrilmedir. Tek başına basit bir terim olmakla birlikte, aslında en büyük, en güzel felsefelerin temelidir.

    Yanılgı: evrim bir teoridir o zaman yoktur.
    Gerçek: evrim bir teoridir yani ispatlanmış bir hipotezdir. Kanun değildir. Ancak evrim izafiyet gibi newton mekaniği gibi bilim dünyasındaki mihenk taşlarından biridir. Nasıl bunlar kısmen doğru kısmen yanlış olup üzerine bir şeyler eklenerek ilerliyorsa, evrim teorisi de aynı yolda ilerlemektedir. Evrim, yanlışlığı kanıtlandığında teori olmaktan çıkar, çöpe atılır. Yerine Osman teorisi gelir. Bilim adamları da onu inceler.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    0
    Karasal omurgalıların yani Tetrapodların (tetra:Dört, pod:bacak), Sarcopterygian bir balık
    atasından evrimleşmesi, canlıların ortaya çıkış tarihlerindeki en önemli olaylardan biridir. Bu,
    canlılar dünyasında solunum, işitme ve hareket ile ilgili pek çok yapısal ve fonksiyonel yenilikleri
    içeren bir değişimi simgeler. Balık ve tetrapod fosillerinin araştırılıp incelenmesi bizlere bu
    değişimin ve canlılar dünyasına katılan yeniliklerin nasıl meydana geldiğini gösterir.
    Jeolojiden ve paleantolojiden elde ettiğimiz bilgilere göre, Tetrapodların kökeni Geç-Devoniyen
    Devri’ne yani bundan yaklaşık 380-350 milyon yıl öncesine dayanır ve bu tarihten itibaren karaya
    çıkan ilk canlılardaki kemik yapısı önceki canlılardan farklı olarak şekillenmeye başlar. Ancak
    unutmamak gerekir ki, bu yeniden şekillenme süreci, önceki ataların kemik yapısının kademe
    kademe farklılaşması biçiminde gerçekleşen bir olaydır. ilkel Tetrapodlardaki bu evrim sürecinde,
    balıklarda bulunan baş ve omuz ile ilgili pek çok kemik yapısı değişmiş ve hatta bir kısmı
    kaybolmuş yerlerine karasal sistemde hareketi sağlayacak ve vücut ağırlığını taşıyacak üyelerin
    ve bu üyelere destek olacak omuz kemeri gibi kemiklerin gelişimi başlamış. Özellikle balıkların
    suda vücut ağırlığını taşıma gibi bir sorunları olmadığı düşünülecek olursa karaya çıkan bu ilkin
    omurgalılar için vücut ağırlığının taşınması ve hareket önemli bir sorundur. Bilim insanları bu
    kademe kademe değişimi ancak yeterli fosil kayıtları bulabildikçe gözlemleyebilirler. Ancak çoğu
    zaman bulunan fosiller arasında geniş boşluklar vardır ve bu boşlukları dolduracak ekgib halkalar
    yani geçiş formları ile ilgili araştırmalar devam etmekte.
    Tetrapoda’nın evriminde bilinen en eski fosiller, Elpistostegalian grubu içinde en bilinen balık
    örneği olan Panderichthys grubu canlılara ait fosillerdir. Ancak bu fosil formun, ilkel Tetrapodlarla
    paylaştığı ortak özelliklerin sayısının az olması ve detaylı morfolojik analizlere olanak
    veremeyecek kadar çok yıpranmış olması nedenleriyle, balıklar ile karasal omurgalılar arasındaki
    ekgib halkayı tam olarak tamamlayamıyordu. Nisan ayında yayınlanan Nature bilim dergisindeki
    bir makaleye göre evrimdeki bu boşluk doldurmuş gibi görünüyor. Makaleye göre, Harvard
    Üniversitesi, Chicago Üniversitesi ve Amerikan Doğa Bilimleri Akademisi’nden bir grup
    araştırmacı, Kanada’nın Novanut Bölgesi’ndeki Ellesmere Adaları’nda 1999 yılından beri
    yaptıkları paleantolojik kazı çalışmaları neticesinde, 2004 yılında Elpistostegalian gruptan olan ve
    Elpistostege ile yakın akraba olduğu tespit edilen yaklaşık 375 milyon yaşında Tiktaalik roseae
    isimli fosil bir balık buldular. Yaklaşık 380 milyon yıl önce yaşamış olan Panderichthys ile ilkel
    Tetrapodlardan olan ve 365 milyon yıl önce yaşadığı tahmil edilen Acanthostega arasında geçiş
    formu teşkil edebilecek bu fosilin keşfi, bilim dünyasına ve dünya basınına, “evrimsel süreçteki
    ekgib bir halkanın daha bulunduğu” şeklinde yansıdı.
    “Ekgib halka” kavramı, başlıca organizma gruplarının evriminde, nadiren karşımıza çıkan ve
    karakterlerin değişimini tam olarak yansıtan bir seriyi bütünleyen fosil kanıtları olarak
    tanımlanabilir. Bunlar evrimsel değişimi tam olarak anlayabilmemizi sağlayan ve canlıların
    filogenisinde en yakın akrabalar arasında değişimin yönünü ve şeklini bizlere bir film karelerindeki
    yavaş değişim gibi resmedebilen bulgulardır. işte bu açıdan balıklar ile karasal omurgalıların
    arasında geçişi temsil eden Tiktaalik roseae fosili, neredeyse kuşların evriminde ikonlaşmış bir
    fosil olan Archaeopteryx kadar önemli bir halkadır.
    Peki neydi Tiktaalik fosilini bu kadar önemli kılan? Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki bu
    fosilin keşfi, tetrapoda’nın evrimi konusunda mevcut fikirleri değiştirmedi. Zira daha önce bulunan
    fosillere bağlı olarak palaentologların ve biyologların ortaya koydukları olası evrimsel gelişim
    hipotezleri Tikaalik fosili ile desteklenmiş oldu. Bu da bizlere palaentolojinin öngörü gücünü
    göstermekte ve palaentoloji’yi saçma bir bilim olarak gören kimi kesimlere en güzel cevap olarak
    karşılarında durmaktadır. Tiktaalik, balık-tetrapod dönüşümünü en güzel şekilde açıklayabilen bir
    fosil örneğidir çünkü fosil kalıntıda morfolojik karakterler çok iyi korunmuş. Fakat şunu da
    vurgulamakta fayda var ki, zorlu çalışma koşullarına rağmen araştırma ekibi başarısını, şanstan
    çok hep doğru bölgelerde arama yapılması ve çok titiz çalışılması gibi faktörlere borçlu.
    Tiktaalik roseae, özellikle küçük pelvik yüzgeçleri, yüzgeç ışınlarının çift üyelerde mevcut olması
    ve iyi gelişmiş solungaç kemerleri ile balık özellikleri taşıyor. Fakat öteki yandan, beslenme ve
    solunum ile ilgili karakterler olarak kemiksi solungaç kapağının yok olması, kafatasının daha uzun
    bir burun yoluna sahip oluşu özellikleri ile Tetrapodaya geçiş özellikleri de barındırıyor. Normalde
    balıklar solungaç solunumu sırasında yaptıkları hareketlerle su içinden besinlerin ağızda
    süzülmesini sağlar. Fakat değişen yapılar neticesinde süzme işlemini etkin olarak kullanamayan
    Tiktaalik’in, avını yakalayarak beslenmiş olabileceği düşünülmekte. Tüm bunlarla beraber, geniş
    kaburgalar, timsah benzeri bir kafatası, pektoral yüzgeçlerin anatomisinde üyelere ve özellikle
    parmak kemiklerine benzer yapıda kemiklerin bulunuşu gibi özellikler Tiktaalik’in Tetrapoda’ya
    benzer özellikleri olarak belirtiliyor. Bu yapılardan özellikle yüzgeçlerdeki kemiklerin fosilde çok iyi
    bir şekilde saklı kalmış olması, bu kemiklerin anatomik özellikleri itibari ile hareketli parmaklara ve
    vücudu taşıyabilecek bir üye yapısına olanak verecek bağlantılar barındırması Tiktaalik’te
    bulunan ve diğer fosillerde olmayan özellikler olarak karşımıza çıkmakta. Tüm bunlar
    birleştirildiğinde Tiktaalik’in, balıklar ve karasal omurgalılar arasında “geçiş formu” ya da diğer bir
    ifade ile “ara form” ya da son günlerin gözde ifadesi ile “ekgib halka” olarak nitelendirilmesi
    kaçınılmaz olmakta.
    Bu keşif her ne kadar çok önemli olsa da, henüz yeterli değil. Bundan sonra özellikle Tiktaalik ve
    ilkin Tetrapodlar arasıda bir geçiş formu bulmaya yönelik çabalar süreceğe benziyor. Bunun
    yanında Dünya üzerinde daha pek çok alanda Geç-Devoniyen ve Erken-Karbonifer yatakları
    keşfedilmeyi beklemekte. Fakat Tiktaalik fosilinin keşfi, benzeri değerlerde yeni bulguların yolda
    olduğu konusunda bilim dünyasını umutlandırıyor.
    Bilim adamları 375 milyon yıl öncesinde yaşadığı tahmin edilen ve
    balıklarla karasal omurgalılar arasındaki geçiş formu özelliği taşıyan yeni
    bir fosil kayıt buldu. Buluş, otoritelerce tarihin en önemli fosil keşiflerinden
    biri olarak nitelendiriliyor. Kanada'nın kuzeyindeki kutup bölgesinde iyi
    korunmuş şekilde bulunan bu fosiller, balıkların kara omurgalılarına evrim
    sürecini belgeliyor. Bir 'evrim ikonu' olabileceği belirtilen bu türe 'Tiktaalik
    roseae' adı verildi. Tiktaalik, Nunavut yerlilerinin kullandığı Inuktikuk
    dilinde, 'sığ sularda yaşayan büyük tatlı su balığı' anldıbına geliyor.
    Neil Shubin, Edward Daeschler ve Farish A. Jenkins Tetrapod evrim
    zincirindeki kayıp halkayı bulmak amacıyla araştırmaya 1999 yılında
    başlarlar ve 2004 yılında araştırmalar sona erer. Araştırmacılar, Canada
    Nunavut’daki Ellesmere adalarında, henüz omurgalı hayvanlar açısından
    araştırılmamış olan Devoniyen dönemine ait kayalıkları incelemeyi uygun
    görürler. Bu bölgenin aşırı soğuk iklimi nedeni ile çok az bitki örtüsü
    içermesi, kayaçların korunaksız olması sayesinde fosillerin tabakalardan
    kolayca ayrılabilmesi ve ayrıca analizler sonucunda bölgenin fosil
    bakımından çok zengin olduğunun keşfi araştırıcılar için bölgenin
    seçiliminde büyük rol oynar. Ancak fosiller bakımından altın madeni
    değerindeki bu alanda çalışmak o kadar da kolay olmaz. Araştırmacılar
    ıssız araziye sadece hava yoluyla ulaşırlar ve hava koşulları çok kötü
    olduğu için bölgede sadece yazın birkaç hafta çalışabilirler. Bu az zaman
    diliminde örnekler toplanıp yine hava yolu ile taşınarak analizler için
    üniversite laboratuarlarına zütürülür.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    0
    bu bin bana mesaj atmış demişki :

    (#24802289)bunlar mı yani 'koca' evrim teorisini kesin kılan kanıtlar?
    ben de sana sorayım: dahi bir matematikçinin anlayabileceği arı kovanı peteklerini arılar kendi akılları ile mi nişa ediyor?
    insanlar neden hayvanlardan zeka olarak açık ara önde?
    hayvanlardaki içgüdünün kaynağı nedir?
    ve darwin'in dediği gibi: neden sayısız ara fosil bulunamıyor?
    ve yine darwin'in dediği gibi: göz, evrim ile gerçekleşmesi çok zor olan bir yapıya sahiptir.

    he demiş bende dedim ki;

    bir daha özelden mesaj atarsan harbi gercek anlamda şahsına söverim bu bir. bak evrim teorisi kesin kılınırsa adı teori olmaz kanun olur termodinamigin birinci yasası gibi olur.

    bak guzel kardeşim bu goz meselesi ile ilgili bir video otur izle.

    http://www.youtube.com/watch?v=aGFR-kFi0c8

    ayrıca ara geçiş forumları bulunmuyor gibi bir argümanla gelme yazdıklarımı oku az biraz x y dışında bir şey olu bunları görürsün. eger bir tartışma yapmak istiyorsan bilimsel olmak zorundasın. her şeyi tanrı yaratmıştır ve eleltrilemez diyebilirsin inancındır saygı duyarım ama farklı dusuncelere tahammulsuz davranırsan giberim.

    arı meselesinide ekşiden alıntılayım kasmıyım yazmaya bak ne demiş eleman..

    arılar sürü hayvanıdır. tek başına yaşayan bir canlı kendine yada yumurtalarına, larvalarına vb. bir kılıf ördüğü zaman bu kılıf silindir şeklinde oluyor. peki bu tek yaşayan canlılar evrim sürecinde sürü halinde yaşamaya geçerlerse ne olur? kılıflarını yan yana, üst üste yapmaya başlarlar. üst üste yığılı silindirlerin alacağı en uygun pozisyon pakette duran sigaraların pozisyonudur. hatta bu uygunluğu daha ayrıntılı şöyle açıklaya da biliriz: birbirine yapışık yan yana silindirik kılıflar olsun. yeni kılıf yapacak arı yana doğru mekan bulamayınca üste kılıf yapacak, ve kanaatimce kılıfını kalkıp alttaki kılıflardan birinin tepesine yapıştıracak değildir, en uygun, dengeli ve sağlam yer iki kılıfın arasındaki girintidir. dolayısıyla üst üste sıralar birbirlerinin çıkıntıları girintilerine uyacak şekilde gelişir. kılıfları kendi salgılarından oluşturan mevzubahis canlılar daima malzemeden ve enerjiden tasarrufa meyilli olacaklarından bir süre sonra aynı malzemeden yapılmış bitişik kılıfların üzerine bir duvar daha örmeyi bırakıp tek duvarı ortak kullanmaya başlıyacaklardır. ve silindirler arasındaki boşluklar ortadan kalkacak, silindirler altıgen prizmaya dönüşecektir. tüm bu olup biten iki cam arasına sıkıştırılan sabun köpüklerinin yüzey gerilimini en aza indirecek şekilde petek şeklini alışlarının milyon yıllara genişletilmiş bir ağır çekiminden başka birşey değildir. zira ister matematiksel, ister fiziksel, isterse evrimsel olsun fayda faydadır, az enerji harcamak, dengede kalmak kuraldır.

    heh şimdi bu mesajı entry olarakta girecem bir tartışma yapmak istiyorsan başlıkta yap özelden yazma.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    0
    @31 şuku
    ···
  10. 60.
    0
    @45 ekşici darwinist
    ···
  11. 61.
    0
    http://incisozluk.tr.cr allahım ya
    ···
  12. 62.
    0
    gibtir git bilimsel bir platformda tartis
    ···