1. 26.
    0
    sen gidince adın
    nazımın mavi gözlerinde
    saklı kaldı”

    binlerce kez utansın deniz’im
    seni asan kement
    utansında boynuna takıldığı için
    kendi kendini assın

    denizim gemerek’ten mi
    çevirdiler yolunu?
    biliyor musun?
    hiç ama hiç yakışmadı
    kürklü boynuna ölüm

    binlerce kez utansın deniz’im
    seni asan kement
    utansında boynuna takıldığı için
    kendi kendini assın

    sen uzak hayallerimin duasısın
    biliyor musun?
    o güzel boynuna
    i̇nce ve narin gülüşler yakışır

    binlerce kez utansın deniz’im
    seni asan kement
    utansında boynuna takıldığı için
    kendi kendini assın

    sömürülmemiş gözlerine
    kurban olduğum
    seni yakalayıp astılar mı?
    bir köşede

    binlerce kez utansın deniz’im
    seni asan kement
    utansında boynuna takıldığı için
    kendi kendini assın

    adımların da umut büyüttüğüm
    duygularımda yitirilmemiş
    gözlerini düşündüğüm
    aydınlığı seviyordun
    karanlıkta mı astılar seni?

    binlerce kez utansın deniz’im
    seni asan kement
    utansında boynuna takıldığı için
    kendi kendini assın.

    altı mayıs neyi hatırladır
    öldüğünü mü?
    ölümsüzlüğünü mü?
    sende biliyorsun ki deniz’im
    ölmedin.

    binlerce kez utansın deniz’im
    seni asan kement
    utansında boynuna takıldığı için
    kendi kendini assın
    ···
  2. 27.
    0
    umudum var benimde .
    herşeyin tersine kadar dolu
    bir gelecek için,
    umudum var benimde
    tam laik bir ülke için
    umudumuz var, bizim daha fazla
    deniz gezmiş’ler ölmemesi için .

    el ele verelim arkdaşlar laik bir cumhuriyet için..
    ···
  3. 28.
    0
    ne zaman?, dedi ay gökteki yıldızlara
    yakında, dedi onu evine kadar izliyiyen rüzgar
    kim?, dedi ağlamaya başlıyan bulut
    ben, dedi deniz ve bu sessizliğim daha nereye kadar

    nasıl ?, dedi yeri eriten güneş
    neden? dedi akmayı rededen kızıldere
    nerede?, nerede dedi sessiz gök gürültüsü
    burada, dedi deniz ve artık buraya kadar

    deniz, dedi ağacın dalındaki kuş
    elveda, dedi yılan batan güneşe
    deniz, dedi uyuyan gölgedeki balık
    hoşçakal, dedi hoşçakal ve iyi geceler

    hayır, dedi yıldızlar gökteki ay’a
    hayır, dedi iniltiye başlayan ağaçlar
    hayır, dedi gözlerini kör eden toprak
    evet, dedi deniz ve idam edildi çünkü köle olarak yaşamak istememişti

    ’hoşçakal deniz, devrimciliğimin olanca ateşi ile seni anıyor ve kucaklıyorum’
    ···
  4. 29.
    -1
    esirgemem sözümü çıkıp gelse de ölüm
    geri zütüremez adımlarımı
    ve yıldıramaz hiçbirsey, gülüm
    ne dikenler bıraktım ardıda ne dikenler
    ki uçları hala kanıyor ayaklarımda,
    oysa karanfiller ekmiştim yollara,
    aşk ile mızrap vurup sevdalı sazıma,
    kavgamı türkülemiştim, yarın bakışlı çocuklara
    ve semahlar dönmüştüm turnalar gibi hak aşkına halk aşkına,
    kim söyleyebilir öldüğümü kim,
    siz türkü gibi dağılırken dağ yollarına
    ve toprak gibi yeşerirken memleketim,
    kim söyleyebilir solduğumu kim...
    ben ölmedi̇m ki̇...

    denizlerin dalgasıyım
    ben halkımın kavgasıyım
    yarınların sevdasıyım
    yeni̇lmedi̇m ki̇
    ···
  5. 30.
    -2
    bugün onların ölüm günü değil ideolojilerinin sonsuza ulaşma günüydü bugün aslında onların ölümsüz olduğu gündür
    ···