1. 201.
    0
    kitabın sonlarına geldiğimde, iki defa yemek yemiş gözlerim artık yanıyordu. uzun süredir oturduğum yerden sadece kitapta yazanları okuyordum. sayfayı çevirdiğimde,

    musa dedenin bir şefaat yağmurundan bahsettiğini, ufak bir çocuğun boğularak öldüğünü yazdığını gördüm.

    edit: diğer hikayeyi merak edenler. musa dedenin tuttuğu kitaptan yazılmıştır

    (bkz: daha önce okuduğunuz tüm hikayeleri unutun)
    ···
  2. 202.
    0
    *musa dede her gece imsak vakti uyanır, şükür namazı kılarmış. yine yağmurlu bir gece uyanıyor, abdest almak için bahçedeki lavaboya gidiyor. (o zamanlar tuvaletler ev içinde değil , evlerin bahçelerinde yapılırmış. )

    yaz günü, başına gelen yağmur damlalarının sıcak aktığını hissediyor. eve girecekken, kafasını çevirip dastiye bakıyor. dastinin kulubesinde olmadığını farkediyor
    ···
  3. 203.
    0
    abdestinin bozulmaması için namazdan önce dastiye bakmaya gitmiyor. şükür namazını kıldıktan sonra bahçeye iniyor. dasti ahırın içinde, duvardaki çiviliğe bağlı. cennattis babanenin yağmur yağdığı için dastiyi içeri aldığını düşünüyor. yanına eğilip, bakıyor. dasti başını toprağa bırakmış halsiz bir şekilde yatıyor.
    ···
  4. 204.
    0
    o günlerde kuraklık hakim. çeşmeden su akmıyor. köy çeşmesinden bidonlara su doldurulup evlere taşınıyor. su az, dastiye her gece temiz su konuluyor. musa dede su kabına eğilip bakıyor. kap ağzına kadar su dolu. suyuda cennattis babanenin koyduğunu düşünüyor. ayağı kalkarken kafasına yağmur damlası geliyor. tavana baktıyor.

    birkaç yerden su kaçağı olduğunu görüyor. dastinin kabındaki suların yağmur damlası olduğunu anlıyor.
    ···
  5. 205.
    +1
    suya dokunduğunda suyun ılık olduğunu anlıyor. bu kuraklıkta ılık yağan yağmurun ne olduğunu düşünmeye başlıyor. eve döndüğünde istihareye yatıyor. gece rüyasında, yağmurun bir gün boyunca süreceğini , ertesi günün akşamında dere yatağının taşıp köyü sel basıcağını görüyor.
    ···
  6. 206.
    +1
    köylüyü toplayıp ayıklıya çıkıyor. dere yatağının köye bakan tarafına set ördürüyor. traktörlerle büyük taşlar koyduruyor. o gece sonuna kadar sürekli yağmur yağmaya devam ediyor. sabah, bütün köy sela sesiyle uyanıyor.

    güğümcü ibrahimin torunu, ayıklıda yön değiştiren dere sularında boğuluyor. güğümcü, tüm bu olanlardan musa dedemi suçlu buluyor.
    ···
  7. 207.
    0
    o günün öğle namazında camide, musa dedeye tehditler savuruyor. hurafeci olduğunu, insanları kandırdığını, torunun ölmesi için böyle bir plan kurduğunu söylüyor. köylü iki arada kalıyor. güğümcü çeşmenin yanındaki evine kilit vurup torunun öldüğü süthaneye taşınıyor. bir kaç gün sonra, köyden gidiyor
    ···
  8. 208.
    0
    diğer sayfaya geçmeden hemen üst kata çıktım. dedem ve babam hala uyuyorlardı. kapıyı vurup içeri girdim. dedemi uyandırıp bulduğum sayfayı ona okuttum.

    " hemen babanı kaldır" dedi.

    odaya girdiğimde pencerenin açık olduğunu gördüm. babam, üstüne birşey örtmeden yatmış soğuktan kıvrılmıştı. yanına gidip kaldırdım. dedemin çağırdığını söyleyip alt kata indim. dedemn ikinci sayfayı okuyordu.
    ···
  9. 209.
    0
    *ertesi gün musa dede bahçedeki tarlaya indiğinde, tüm solan bitkilerin yağmur ile tekrardan canlandığını görüyor. köylünün mahsülleri kurumaktan kurtuluyor, eğer set yapılmasaydı, köyün sular altında kalıcağı öğreniliyor. devrilen ağaçlar, uçan çatıların olduğu 20 saatlik yağmur sonunda köylü, kötü günlerinden kurtuluyor. musa dede, köy toprağının şefaat yağmuruyla can bulmasının ardından grimoire kitabını açıyor ve köydeki bereketsizliği araştırıyor
    ···
  10. 210.
    +1
    bir avuç toprağı, yine aynı topraktan bulduğu haşereleri bir kavanoza koyup, üstünü kapatıyor. taş ocağı yakıp, kuruyan ağaç dallarından bir parça alıyor ve ıslatıp ateşe atıyor. kitaptan okuduğu bir kaç duanın ardından ateşten dumanlar çıkmaya başlıyor. kavanozun kapağını açıp dumanları içine hapsediyor. ateşi söndürüp, dumanla kaplı kavanozdaki haşerelerin ölmesini bekliyor.
    ···
  11. 211.
    0
    haşereler öldükten sonra, dumanla dolu kavanozu açıyor. kuruyan toprağı bir yemeniye sarıp, kitapta yazanları uyguluyor. bir kağıda kitaptaki şekli nakşedip, ölü haşereleri kağıdın ortasına koyuyor. eline bir kalem alıp , haşerelerin ölüm nedenini , cinin kağıda nakşetmesini istiyor. köyde aylardır süren kuraklık, toprağın bereket kaybetmesi, büyükbaş hayvanların ölmesi güğümcü ibrahimin yaptığı kara büyüyünün neden olduğu öğreniliyor.
    ···
  12. 212.
    0
    güğümcü ibrahim tüm köye kuraklık verip, köylünün hayvanlarının ölmesini sağlıyor. bu sırada, el arabasıyla başladığı sütçülükten , süthane açıcak kadar para biriktiriyor. ayıklıdaki tarları verimini koruyor, el basmalı çeşmesinden su akmaya devam ediyor. musa dede köylüye bunları anlattıktan sonra, ayıklıdaki süthaneye çıkıyor. güğümcü ibrahim duvara kanla " elmaut" yazdığını görüyor.
    ···
  13. 213.
    0
    musa dede, güğümcü ibrahimin karabüyüyü yaparken, torunun kanını kullandığını öğreniyor. torunun ölümünün ardından, köye şefaat yağmuru yağıyor. toprak, mahsul tekrardan eski haline kavuşuyor. dedem kitapta yazanları okuduktan sonra, babama dönerek

    " güğümcünün nerde gömüldüğünü öğren" dedi.
    ···
  14. 214.
    +2
    yemek molasının ardından dışarı çıkıcam beyler. geldiğimde yazmaya devam .

    reserveleri alın. diğer bitmiş hikayeyi okumak isteyenler

    (bkz: daha önce okuduğunuz tüm hikayeleri unutun)
    ···
  15. 215.
    0
    traktöre binip süthanenin olduğu yere gittik. bir traktör, iki araba süthanenin yanına park etmişti. babam inip kapıyı çaldı. açan olmadı.
    " arabaları burda, duymuyorlardır" dedi.

    beni arka kapıya yolladı. beyaz şeffaf nalyon tutuyordu kapıyı. aralayıp içeri baktım. 1.60 boylarında yaşlı bir adam küçük ofiste oturuyordu. geri dönüp babamı çağırdım.
    ···
  16. 216.
    0
    içeri girdiğimizde yaşlı adam ofisinden topallayarak çıktı.

    "buyur beyim"dedi.

    "eski sahiplerinden haberiniz varmı? diye sordu babam.

    yaşlı adam bizi içeri davet etti. ofisteki eskimiş koltuklara oturduk. kapıyı kapattı. çekmeceden çıkardığı tozlu not defterine adresi yazdı. babama uzatırken kafasını kaldırıp gözlerinin içine baktı

    " her ne işiniz varsa, dikkatli olun beyim" dedi.
    ···
  17. 217.
    0
    adresi alıp süthaneden çıktık. eve uğrayıp arabayı ve dedemi aldık. yol yaklaşık 40dakika sürdü. köye girdiğimizde meydanda büyük bir çınar ağacı , gölgesine kurulmuş üç köy kahvesi vardı. herbirine girip güğümcü ibrahimi sorduk. ne duyan, nede bilen vardı. dedem "biraz oturup dinlenelim sonra döneriz "dedi.

    kahvede birşeyler içip dinlentik. arabaya binerken, sakat bir adam dedemin kolundan tutarak

    " ğümümcüyle ne işiniz var" dedi.
    ···
  18. 218.
    0
    dedem adama döndü. gözleriyle süzdü. 1.70 boylarında el ve ayakları sakat bir adamdı. ayaklarının yamuk olmasına rağmen, kendi başına yürüyebiliyordu. kafası önde, zayıflıktan ölmesi an meselesiydi. ağzı, şarap elleri tütün kokuyordu.

    "herşeyi anlatırım, yeterki karnımı doyurun" dedi. d

    edem endişeliydi. bir ayyaşa güvenmekten korkuyordu. başka çareside yoktu. elini cebine attı, çıkardığı parayı adama uzatarak

    " vaktimiz yok, tüm param bu al senin olsun. herşeyi anlat dedi".
    ···
  19. 219.
    0
    sakat adam parayı alıp gömleğinin cebine koydu.

    "beni takip edin " dedi.

    çınarın karşısındaki aradan elli adım kadar ilerledik. tek katlı iki göz odası olan taş eve girdik. kapayı açıp,

    " içeri girin " dedi.

    oda rutubet kokuyordu. yerde eski koyun derisinden kilim, yere koyulmuş birkaç koltuk minderi, ve yatak dışında hiç birşey yoktu. kapıdan eğilerek geçtik. minderlere oturup sakat adamı bekledik.
    ···
  20. 220.
    0
    içeri elinde bir haritayla girdi.

    " herşey bununla başladı" dedi. haritayı dedeme uzattı.

    " ne görüyorsun " diye sordu.

    dedem iyice baktıktan sonra "bir gömü haritası olmalı" dedi.

    sakat adam dedeme bakarak kahkaha atmaya başladı. nefes aldıkça gülüyordu. yatağa uzanıp tavana baktı. iç çekti

    " babamda gömü sanmıştı" dedi. ellerinden destek alarak, uzandığı yerden kalktı. haritayı eline alıp işaretlenmiş yeri gösterdi.
    ···