0
Kedilerin enfeksiyöz peritonitisi, (Feline infectious peritonitis (Pleuritis) = FIP), kedilerin bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalıktır.
FIP bilimsel tanısı (adı konulmadan) 1914 yılına kadar görülmüştür, ancak ilk kez 1963 yılında Dr. Jean Holzworth tarafından rapor edilmiştir.
FIP, kedilerin bağışıklık sistemine etki eden bir hastalıktır. FIP adı “feline infectious peritonitis” virüsünün adının ilk harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Feline infectious peritonitis, corona virüsünün mutasyona uğramasından türer.
FIP, kedilerde görülen ölümcül bir hastalıktır, kesin tedavisi yoktur. Kesin tanı otopsi sayesinde konulabilir. Yüksek güvenilirlikli tanı için birçok test yapılması gerekir. FIP'in tanısında kullanılan testlerde bazı durumlarda hatalı sonuçlar alınabilir. Uzmanlar, çok gerekli olduğunda hayvanı "uyutma" kararı verebilir.
FIP hastalığının diğer hayvanlara ve insanlara geçtiği konusunda hiçbir tıbbi bulgu yoktur. Bununla birlikte hastalık kedigilller ailesi içinde bulaşıcıdır, evcil kedilerde görüldüğü gibi vahşi kedilerde de görülmektedir.
Hastalık, kedilerin 6 ile 23 ay arası yavrularında ve 5-13 yaş arası yetişkinlerinde daha çok görülür ve kedi 14 yaşın üzerine çıktığında risk daha da artar. Bununla birlikte her yaşta görülme olasılığı vardır. Kediler arasında bulaşma riski kapsamında bulaşma olasılığı vardır. Kesin bulgu yoktur ama olasılık dahilindedir.
Cinsiyet, hastalık olasılığını etkilemez. Irk açısından bakılacak olursa büyük farklılıklar olmamasına rağmen bağışıklık sistemi güçlü ırklarda daha az görülür.
Coronaviridae ailesinden hayvan ailelerinde bulunan bir RNA virüsüdür. Solunum, sindirim ve boşaltım organlarını etkileyen virüs daha çok ilkbahar ve sonbaharda etkindir. Aslında Corona virüsü kedilerin sıklıkla karşılaştığı bir virüstür. Mutasyona uğramadan öldürücü olma riski neredeyse yok gibidir. Virüs kediden kediye temas yoluyla geçer, yayılma yoluysa genelde dışkıdır. Kedilerin neredeyse yarısı bu virüsle hayatlarında bir kez karşılaşırlar. Bu oran kedilerin toplu yaşadığı yerlerde daha da artar. Tanı testlerinde ise kedilerin metabolizmalarının virüse karşı oluşturduğu metabolik maddeler [antibody düzeyi (titer seviyesi)] ölçülebilir. Belirtiler genelde ateş, ishal ve halsizlik şeklinde olur. Ama neredeyse yüzde yüze varan oranlarda kediler bu virüsün hastalığını yenebilirler. Virüsün yayılması genelde "dışkılama > dışkıyla temas > tüy yalama" şeklinde olur. Düşük bir olasılık da olsa hava yolu da bulaşma yolları arasındadır. Corona virüsünün kedilerin rahatça atlattığı bu hastalığı, virüsün mutasyon geçirmesiyle ölümcül FIP'e dönüşür.
Bilimsel görüşlere göre Corona virüsü %2 ila %10 oranlarında FIP virüse dönüşür (FIPV). Bu mutasyonun nasıl gerçekleştiğine dair viroloji bilimi kesin veri sunamamaktadır. Şu halde Corona virüsünü kapan kedilerin %92-%98'i basit belirtilerle hastalığı atlatırken geri kalanlarda hastalık öldürücü FIP'e çevirmektedir. FIP virüsü FIP hastalığına neden olur.
Belirtileri
FIP'te genel olarak aşağıdaki belirtiler görülür. Ama bu belirtilerin görülmesi FIP tanısının konulabilmesi için yeterli değildir:
iştahsızlık ve kilo kaybı
Ateş
Halsizlik ve durgunluk
Karın bölgesinin şişmesi
Görme sorunları, gözün sulanması ve gözde renk değişimi
Solunum sorunları ve nezle
Denge sorunları
Genel pgibolojik durumda değişme, mutsuz ifade
tanısı
Tanı, otopsi haricinde kesin olarak konulamaz. Ancak birden çok yapılan testlerin herbiri için güvenilirlik artacaktır. En sık kullanılan testler kan testleridir:
Kan testi: Bu test kanda Corona virüsü ile ilgili molekülleri araştırır. Testte, titer seviyesinin 3.200'ün üstünde olması hastalıktan şüphelenme nedenidir. Ancak kan değerlerindeki oynama nedeniyle belli bir süre sonunda test tekrarlanmalıdır. Ayrıca test kedinin Corona virüsü ile bulaşık olup olmadığı hakkında bilgi verir, yani virüsün mutasyon geçirip FIP olduğu ya da geçirmediği hakkında bilgi vermez.
Elisa testi*: Bir tür kan testi
RT-PRC testi*: Dışkı ve ağız içi mukoza testi
FA testi*: Doku ve karın içinde biriken sıvı için test
Karında biriken suyun incelenmesi: Islak FIP'te (bkz.: hastalık türleri) karında biriken sıvıyı inceler. Sıvıda protein oranının 35 g/L'yi geçmesi ve albümin/globulin'in %50'den büyük olması şüphelenme sebebidir. Hastalık sebebiyle karında biriken sıvı karakteristik olarak, kıvamlı, sarı ve bulanıktır.
Röntgen ve ultrason: Karında biriken sıvının ve bölgenin belirlenmesinde kullanılır.
Otopsi: Kedi öldükten sonra kesin tanı için yapılır. Amaç, ölen kediyle birlikte yaşayan kedilerin risk durumunu belirlemek olabilir.
(*Bu üç testte de birinci testte olduğu gibi söz konusu bölgede "antibody (dolaylı: titer)" düzeyi araştırılır.)
türleri
Alyuvarlara yerleşen virüs tüm vücudu sarar. Bağışıklık sistemini çökertir. iki çeşidi vardır:
Efuziv FIP:
Efüzyonlarla karakterize bu form daha öldürücüdür ve kediye daha çok rahatsızlık verir. Kan damarlarında yaptığı deformasyonla sıvının karın bölgesinde ve dokularda birikmesine sebep olur. Akciğer üzerine basınç olduğundan bu sıvı ara ara alınabilir.
Non Efuziv FIP:
Hastalığın, efuziv forma göre daha yavaş ilerleyen, daha zor gözlemlenen türüdür. iştahsızlık, kilo kaybı, tüy renginde kalitesizleşme, burun renginde açılma, belirtiler arasındadır. Belirtiler yavaş geliştiğinden ve nispeten hafif olduğundan tanı zor konur. Gözlerde de hasara sebep olabilir.
Tümünü Göster