-
151.
0açtım, ‘ben Burak. nasılsın’ dedi telefonun diğer ucundaki ses.
+sağ ol iyiyim
- merak ediyorum seni, neler yapıyorsun
+ merak edilecek bir şey yok, ama beni bir daha aramanı istemiyorum. rahatsız etme lütfen
- sadece halini hatırını soracaktım ne var bunda
+ seninle hiçbir şekilde muhabbet etmek ya da konuşmak istemiyorum, kapatıyorum telefonu
diyerek kapattım. Oğuz’un yanında konuşmuştum.
- kimle konuştun, resmen yüzün düştü
+ Burak’tı arayan
- neden aramış ne diyormuş
+ halini hatırını soracaktım dedi, benim dediklerimi duydun işte
- hep arıyor mu
+ hayır ilk defa aradı
- anladım
Burak’ın arayışı bende hiçbir etki yaratmamıştı iyi ya da kötü. yalnızca aramasına şaşırmıştım, çok uzun zaman olmuştu. gerçekten hiçbir şekilde onunla konuşmak ya da görmek istemiyordum. hiç de istememiştim. Oğuz bana yüzün düştü demişti ama benim aklıma takılan hayatımda artık hiçbir sorunun çıkmamasını isteyişimdi.
o an, bulunduğum yeri, yanında oturduğum insanı, şu anki duygularımı sorguluyordum aslında. birine yeniden güveniyordum. birinin sevgisini göğüs kafesimde hissediyordum. bozulmasını istemiyordum bu huzurumun.
Oğuz’un biraz canı sıkılmış gibi görünüyordu. ama bunu sorun haline getirmeyişine sevinmiştim.
benim Burak’a ya da herhangi birine karşı içimde hiçbir şey beslemediğimi de tahammülümün olmadığını da biliyordu. -
152.
0her şeyden önce, Oğuz benim ona nasıl baktığımı görüyordu gözlerimde.
birkaç gün sonra Buket aradı beni. görüşmek istedi, ‘özür diledi telefonda da. izin ver yüz yüze de özür diliyim, senin gibi bi arkadaşı kaybetmek istemiyorum haksızdım’ gibi şeyler söyledi.
görüştük ertesi gün, ona karşı vicdanımı rahatlatmak istiyordum ben de Oğuz konusunda. ama aramız eskisi gibi olmayacaktı elbette. en azından düşman gibi kalmak istememiştim.
o gün, ‘Oğuz’dan da özür dilemek istiyorum. ona da söyle en yakın zamanda üçümüz görüşelim. içim rahat etmiyor bir türlü’ demişti
Oğuz’a anlattığımda Buket’in iyi niyetli olduğuna inanmadığını söyledi. ben de öyle düşünüyordum, ama yine de böyle kalmak da doğru değildi. kızın sevdiği adamı ben kapmışım gibi bir durum gözüküyordu dışarıdan. çözülmeliydi.
Oğuz’la beraber gittik Buket’in olduğu kafeye. hoş-beş merhaba napıyosun faslı da bitmişti ama Buket hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, herhangi bir ciddiyete bürünmüyordu.
kapıya doğru dönüp el sallamaya başladı.
Masamıza doğru gelen Burak’tı.
‘geçenlerde Burak seni bana sormuştu, çağırdım ben de, kötü şeyler geçmişte kaldı’ diyordu Buket.
masayı ters çevirip Buket’in ağzına doğru geçirsem az gelebilirdi. haddi, sınırı, çıtası yoktu ve insanı katil edebilirdi. -
153.
0+ oğlum bu kız tek oturuyo
- hahaha dün ki herifler mi gelecek acaba
+ ne herifi abi tek oturuyo işte ben gidiyorum. gelirlerse de göndermem sarışınımı
- sana noluyo lan göndermezmiş hahaha
oturduğu yerden beni yine görebiliyor ama, masadaki kadar bakmıyordu.
barmenle konuşuyor bir iki falan derken ben gayet soğukkanlılıkla gidip oturdum yanındaki sandalyeye.
ve masasına giderken, nasıl konuşmaya gireceğimin, ne diyeceğimin, nasıl bağlayacağımın hesabını yapmıştım saniyeler içinde.
içki istedim, beklerken döndüm sarışına,
+merhaba
-merhaba
+ Serkan
- Bahar
diyerek tokalaştık
+ okul arkadaşımla tanışmak istedim, memnun oldum Bahar
- ben de memnun oldum ama ne demek istediğini anlamadım
+ xxx Üniversitesi, işletme bölümündeyim, seni geçen gün okulda gördüm de
- aa öyle mi, ben seni sadece burada görmüştüm birkaç kez, onun dışında okulda hiç gördüğümü hatırlamıyorum. hem hazırlıktayım daha alışamadım zaten
+ anladım, yardımcı olabilirim okula alışmanda
- bilmem ki, olabilir
+ seviyorsun sanırım bu mekanı
- aslında burayı ablam seviyor, ama ben de alıştım sık geldiğimizden -
154.
0kahvaltı yaparken burada yaşamamı istediğini ama yine de kararların bana ait olduğunu söyledi.
‘dön kızım istersen evine, baba-kız birlikte yaşayalım olmaz mı’ dedi
üzerimde baskı yaratmaması bi taktikti belki de, ama işe yaradığı doğruydu. Buket’in söyledikleri ise çıkmıyordu aklımdan. hayatımın iyi gittiğini düşünüyordum ama bir şeyleri hep tamamlamayı unutuyordum.
‘olur’ dedim.
‘ama hemen gelemem baba, okulda sorumluluklarım var şu sıra, onları tamamlayıp boşluk yarattığımda geleceğim’
babam bunu duyduğuna çok sevindi, kalktı yerinden sarıldı bana. o işe gidecekti, ben okula döndüm -
155.
0Yazsana bee
-
156.
0aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen Buket’le hiç konuşmamıştık. kendi duygularımı telkinlemiş öfkemi içimde yenmeyi artık öğrenmiştim. merak da ediyordum onu, özlemiştim de.
hayatımı asıl şimdi düzene koymuştum. babamla aramız her gün daha da düzelmişti. birkaç kez dayımı misafir etmiştik. arkadaşlarımı da tanıştırmıştım babamla, bir iki sefer davet etmiştik onları.
Buket’le son bulan bu iletişimimiz çocukça olmuştu. kırmıştık birbirimizi. okuluna gittim, aradım onu ‘şuradayım gel’ diye.
beni gördüğüne mutlu olmuştu, ben de onu gördüğüme aynı şekilde.. gün boyu birlikteydik. hiçbir şey olmamış gibi alışveriş yaptık o gün. araba kullandığımı görünce çok şaşırmış takılmıştı bana.
insanın yıllar geçirdiği arkadaşı hiç eskimiyormuş- diye düşünüyordum… akşam bir yerde oturduk, bir iki bi şeyler içerken konuştuk uzun uzun görüşmediğimiz zamanları. dedikodu yaparken saatleri devirmiştik. -
157.
0reserved
-
158.
0Buket huzurlu ama kafası karışık görünüyordu. bi çocuğa karşı olan hisleri hoşlantıyı geçmiş, aşka doğru yönelmiş. onu anlatıyordu bana, nasıl biri olduğunu sormuştum. anlatıyordu;
‘1.80 boylarında, kumral, saçları alnının bitimine kadar neredeyse. ince burunlu, elmacık kemikleri ve çenesi çok hoş gözüküyor. bi görsen, görünüşünden ve fiziğinden kaynaklanmayan ayrı bi çekiciliği var çocuğun. aynı bölümdeymişiz ama okula pek uğramıyormuş daha önceleri. artık sık geliyor. tesadüfen bile tanışmadık. bi gün öylesine selam verdi ben de anlamadım ne olduğunu kızım. bir iki kez yemeği birlikte yedik okulda kahve içtik. öylesine boş muhabbet ettik ama ses tonunun yavaşlığı bile cezp ediyor insanı. sadece ayak üstü konuşmamız var anlayamıyorum bi türlü hoşlanıyor mu hoşlanmıyor mu. bir de çok konuşkan bir şey değil. sanki hep düşündüğü bi şey varmış gibime geliyor’ diyordu. -
159.
0o bütün bunları anlatırken, iti an çomağı hazırla- ya da iyi insan lafının üzerine gelir deyimiyle, kapının önünden geçtiğini gördü çocuğun. ama çocuk kapıya doğru yönelmişti. ben de merakımdan bakıyordum Buket’in ağzını sulandıran çocuğun kim olduğuna. kız heyecanlandı, el sallayıp zıplayacak ben buradayım diye neredeyse.
girdi çocuk kapıdan. ağzım açık kalmıştı, bu benim pgibologumun dengesiz ürkütücü o solgun yüzlü hastasıydı. sizin ‘mor çocuk’…
Buket’in anlam veremediği hoşlanıp hoşlanmama konusu değildi benim anlam veremediğim. bu tesadüf müydü yani? geldi, oturdu masamıza. Buket ‘görüşemiyoruz yaa’ cilvelerindeydi ama bu sefer ben bakakalmıştım çocuğa.
elini uzattı. Buket’e bakarak arkadaşın öyle degil mi dedi, yine bana döndü ve Oğuz. dedi.
tokalaştık, memnun olduk faslı geçti.. bir şey sorabilir miyim? dedim, xxx pgibologunun hastası mıydınız, benzetiyor muyum acaba? -
160.
0‘evet hastasıydım benzetmiyorsun’ dedi. ‘iyi görünüyorsun’ demiştim boş bulunup. teşekkür etti.
ama gerçekten iyi görünüyordu. sorunu her neydi bilmiyorum ama kendini toparlamışa benziyordu. saç ve sakalı bakımlıydı ve göz altlarındaki morluk kaybolmuştu.
yüzünü de görünüşünü de unutmamıştım çünkü hayli ürkmüş ve meraklanmıştım halinden.
Buket duruma şaşırmıştı ‘aa işte dünya küçük canım’ muhabbeti yapıyor, Oğuz’a doğru kaykılıyordu. ama duruma en çok şaşıran bendim. böyle bi tesadüfün nasıl olabildiğini düşünüyordum. Oğuz’a baktığım da ise onda herhangi bir şaşırma mimiği olmamıştı.
Buket sürekli okul ve derslerle ilgili konular açıyor, bölümlerimizden, seminerlerden söz ediyor, Oğuz’u yakalayabilmişken muhabbeti ilerletmeyi hedefliyordu. hevesli ve heyecanlı tavırlarını kontrol altına alsa daha iyi olacaktı ama... istediği aradığı aşkı bulabileceğini düşünüyordu.
her ne sorulursa sorulsun, Oğuz sürekli bana bakıyordu. Buket konuşurken gözleri benim üzerime oluyor, Buket lafını bitirdiği anda bana yöneliyordu. göz teması kurarken yüzümü incelediğini de görüyordum. ben konuşurken bile ürküyordum onun böyle bakmasından. o pek konuşmuyor, konuşması gerektiğinde kısa cümlelerle lafını bitiriyor, Buket’in her söylediği şeye de bir kulp buluyordu -
161.
0bu durumun böyle oluşu beni tedirgin etmişti. Buket Oğuz’un hep bana baktığını fark etmiş, durumdan rahatsız olmuş gibi gözüküyordu. Buket’i de böyle hevesli görüşümden sonra çocuğun beni incelemesi bana kendimi kötü hissettirmişti.
çok geçmeden ‘benim evde işlerim var, kalksam iyi olacak’ gibi bi cümleyle kalkmak istedim.
Oğuz ‘daha yeni oturdum ben masanıza, acelen yoksa otur muhabbet ediyoruz işte’ dedi
Buket bana fırsat vermeden ‘işim var diyor kız, git canım sen bugün yeterinde oyaladım seni’ demişti. iyi de yapmıştı, beni cevaplandırmaktan kurtarmıştı o an. bukete bakarak görüşürüz dedim, Oğuz ise elini uzattı ‘memnun oldum’ diyerek. tokalaşırken elime bakmıştı. ayrıldım yanlarından. -
162.
0eve döndüm, yemekleri ve temizliği ben hallediyordum artık evde. babamla yaşamak ikimize de keyif verir hale gelmişti. yemek ve temizlik işlerini işe ilerde tek yaşarsam ya da evlenirsem ihtiyacım olur diye üstlenmiştim.Tümünü Göster
Buket aramıştı beni. benden sonra çok oturmadıklarını, onların da kalktıklarını söyledi. Oğuz’un Buket’ten hoşlanmadığı ortadaydı. ama buketin hala inancı var gibi görünüyordu.
pgibolog tedavisi gördüğünü bile masada ben sorunca öğrenmişti. telefonda sordu bana neden gidiyordu diye, bilmediğimi birkaç kez karşılaştığımızı ve bana duraksayıp baktığını söyledim ona.
hayli bozulmuşa benziyordu. ama benim hatam ya da sorunum değildi ki bu. yanlarında bile durmaya devam etmek istememiştim.
iki-üç gün sonra, pgibologumdan randevu alarak yanına gittim.
Buket’le görüştüğümüzü ve aramızı düzelttiğimizi anlattım. buna sevinmişti, birbirimize yardımcı olduğumuza inanıyordu. bir de öfkemin geçtiğini görmeyi her zaman taktir etmişti.
‘huzursuz gördüm seni’ dedi
- birkaç gün önce burada karşılaştığımız hastanızla tanıştım
+ anlamadım
- Oğuz ile
+ nasıl tanıştınız, nerede gördün ki
- Buket’le okuluna yakın bir yerde oturuyorduk. Oğuz gördü dışarıdan yanımıza geldi. Buket’le aynı bölümdelermiş ama oğuz önceden okula gitmiyormuş pek. arkadaşlarmış şimdi. ‘tesadüfen tanıştık yani’ ama Buket ondan çok hoşlanıyor, aralarında bir şeyler olabileceğini düşünüyor
+ olabiliyor böyle şeyler
- iyi gördüm ama onu toparlamışa benziyordu
+ herkes zamanla toparlar
- doğru söylüyorsunuz
+ babanla aranız nasıl, neler yapıyorsunuz
- huzursuz göründüğümü sormuştunuz ama şimdi babamı soruyorsunuz
+ bi an aklımdan çıkmış özür dilerim ben de dalgınım bugün sanırım. evet küçük hanım, neye takıldı kafanız
- Oğuz masadayken sıradan şeyler konuştuk ama öylesine bi tanışma diyemeyiz. beni her gördüğünde öyle bakıyor ki, merak etmekten ve korkma hissinden başka bir şey düşünemiyorum. üstelik Buket de rahatsız oldu. ondan hoşlanıyor ama çocuk ben masadan ayrıldığımda oturmamış bile kızla.
+ neden bakışlarına takıldın anlamadım küçük hanım, sorunları olan insanlar tuhaftırlar yine mi unuttun. belki sen de ona tuhaf gözüküyorsundur. bilemeyiz ki, Buket ile arkadaş olduklarını sen söyledin, arkadaş gibi görüyor demek ki. fazla önemsememiş misin sen bu konuyu. Oğuz yalnızca benim bir hastam, durumu iyiye gitse de netice de hala sorunları var, senin de olduğu gibi..
- Buket’e bakmıyordu bile. üstelik yalnızca bana bakarken dikleşiyordu bakışları. bunu anlayabiliyorum. ama haklısınız bu söylediklerinizde. bana öyle geliyordur belki… -
163.
0diye devam etti o seans. çok geçmeden pgibologum yine konuyu değiştirmişti.
pgibologum benden bir şeyler saklıyordu artık emindim. üzerini örtmeye çalışıyordu sanki Oğuz konusunun. tanıştığımızı söylediğimde ise şaşkınlıktan daha ziyade, normal karşılar bir tavrı vardı sakin görünmeye çalışmıştı.
ama emin olduğum bir şey daha vardı. o da pgibologumdan bana herhangi bi bilgi çıkmayacağı.. oysa ben yalnızca merak ediyordum. tanışmış olmamız bir gariplikken, Oğuz’un üzerimdeki baskın bakışları ayrı bir gariplik doğurmuştu.
dahası Buket ondan hoşlanırken, beni tanıştırdığına pişman olmuştu kız. ve bir şey daha vardı, Buket tanıştırmamıştı bizi aslında. Oğuz oradan geçiyordu, ya da kafeye tek gelecekti bizi görünce yanımıza gelmişti…
sorular niyeyse aklımda dönüp duruyor, huzursuzluğumu dizginlemekte güçlük çekiyordum.
paranoyakça düşünüyordum hatta. sanki her yerde her durumda izleniyormuşum gibime geliyordu.
birkaç gün sonra Nuray aradı beni. -
164.
0‘arayıp sor, sana ihtiyacı varsa yalnız bırakman doğru olmaz’ dedi
bana ihtiyacı olsaydı, beni bulurdu muhtemelen. kulak asmamıştım buket konusuna.
sene sonuna yaklaşıyorduk artık. araba kullanmayı öğrenmiş, ehliyet almıştım. arkadaş grubumla hep bir aradaydık yine. ara sıra onlarda kalmaya devam ediyordum. ders çalışacağımız zamanları, eğleneceğimiz zamanları ikinci dönem daha iyi kararlaştırmıştık. en azından ben bunu yapmıştım
öğrenci görgüsüzlüğümüzü atlatmıştım kendi içimde… -
165.
0evime döndüğümden birkaç hafta sonra, pgibologumla yeniden görüşmeye gittim.
çok seviyordum ben bu adamı. görünüşe göre o da beni çok seviyordu. ‘küçük hanım’ dedi, ‘evine döndüğüne çok sevindim. olgunlaşıyorsun. gözlerimi yaşartıyorsun benim’ diyerek güldü. ‘Buket’le ne yaptınız peki, son durumunuz ne’ diye de ekledi.
‘Buket’i suçlu buluyorum. hem kendi yapıp ediyor, hem de bana laf etmeye çalışıyor. ben ona çok kırgınım bana söyledikleri yüzünden. o kötü durumda olduğu halde ben ona yardımcı olmak istemiştim onun yaptıklarını yüzüne vurmadım hiç’ dedim -
166.
0. hoşuma gitmişti. çok sevinmiştim arabamın oluşuna. hala gezmeyi ve eğlenmeyi düşünüyordum belki ama sonuçta rahatlık söz konusuydu. ‘baba’ dedim ‘büyük bi sorunumuz var’ baktı bana, yine bi memnuniyetsizlik edeceğim sandı heralde.
‘benim ehliyetim yok’ dedim, gülümsedi. ‘en kısa zamanda alırsın, ben seni çalıştıracağım, yazdıralım seni’ dedi.
öyle de yaptık. -
167.
0Nuray’a yurttan ayrılacağımı anlattım. bizim çocuklara da evden. üzülmüşlerdi biraz ama neticede okul dışında daha az görüşecektik. Nuray artık en yakınımdaki insan olmuştu. hem kafa dengimdi, hem de kız nerde durması gerekeceğini biliyordu. idareli dostluğumuz oluşmuştu.
Buket’in de yokluğuyla, Nuray’ı kaybedemezdim.
pgibologumu aradım o hafta içi. iki saat sonrası için randevu aldım, gittim.
‘az görüşüyoruz artık, yüzünü gördüğüme sevindim. böyle olacağını bilseydim seni çabuk iyileştirmezdim’ diyerek takıldı bana. -
168.
0son olanları anlattım ona önce. Buket’le tartışmamızı ve babamın dün akşam şahit olduğum halini.
‘peki Buket neye dayanarak senin de mutsuz olacağını düşünüyor, neden kendine çeki düzen ver diyor, sen neler yapıyorsun ki’ diye sorular sorarak benim halimi anlamaya çalışıyordu
arkadaş ilişkilerimi, yaşayış biçimimi, okul hayatımı en ince ayrıntısına kadar anlattım. şaşırdı.
‘birazını tahmin ediyordum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu’ dedi -
169.
0Dinliyoruz
-
170.
0devaamm
-
senin derdin ders çalışmak değil
-
tyler dursun annesinin namuusnu koruyor
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 09 01 2025
-
chatgptye apo hain midir diye soruyorum
-
yksde 1 milyonuncu olmuş birinin
-
bi uykumuz vardı onuda
-
benim beddualar tutar 2016 da bahiste
-
nerde o eskiden sex purna hikayesi yazanlar
-
telegramda her kitabin pdfsi var
-
gldm suku icin adlı yzrn mehdi iddiası üzerinee
-
madem tivanx sin
-
alfa kuşağı
-
ulam bir meme la
-
sözcü gastesi okumadan güne başlayamayanlar
-
gwanypline cami say lan orosbunun cocgu
-
geypelin niye hep sozluktesin dostum
-
fakir adam da alkol sigara içmesin amk
-
duyduğunuzz en iyi küfürrler
-
ekşide türk değil türkiyeli basligini trende
-
vucudumda cok fazla ben çıktı
-
goriller insan olursa ne olur
-
evlat diye kucagina aldigin
-
kadin dovmek
-
neden tüm muhalefet birleşip erken seçim mitingi
-
nba deki kiss cam
-
mobil uygulamamıza ne oldu
-
lightbringer1881 günaydın nasılsın
-
alalhkn fotosu bende acilmafi
-
jose morarinyo
-
arap milleti üstündür arap milleti allahtır
- / 1