1. 51.
    +1
    sözlük hikayeleri candır. reserved.
    ···
  2. 52.
    +1
    hikayenin devam etmesini isteyen pampalarimin isteklerine gore devam ettirecegim yazarsanız baslıga memnun olurum
    ···
  3. 53.
    +1
    - hoşlanıyor musun Oğuz’dan
    + hayır tabiî ki, davranışlarının sebebini merak ediyorum hepsi bu
    - merak düşüncesini, duygularına perde yapmış olabilir misin
    + hayır, bir şey hissetmiyorum eminim. neden böyle bir şey sordunuz ki
    - eğer böyle bir hissin varsa dizginlemeni tavsiye ederim. Buket fevri ve haksız yere böyle davransa da, birlikte olmayı istediği çocuğun en yakın arkadaşıyla ilgilendiğini fark etmek onu haklı yapar. Buket’e bu kadar sinirlenmemen gerekirdi bunları düşünüp, senin sinirin Buket’in böyle davranmasına mı, yoksa onun varlığına mı
    + ben Buket’in iyiliğini isteyerek ve onu düşünerek birlikte olmak istediği insandan uzak durmaya çalıştıkça, bir şekilde bir araya geliyoruz. telefon numaramı nasıl aldığını bile bilmiyorum. Buket benim en yakın arkadaşım, sevdiği çocuğun bana mesaj attığını bile bilmiyor. rahatsız olduğunu biliyorum ama bunu onun düşünmesi ve bizi bir araya getirmemesi gerekir. üstelik çocuğun o kadar dibine giriyor ve kendini küçük düşürüyor ki erkek olan kendisi sanki. Oğuz’un Buket’le ilgilenmediği çok belli. madem Buket şansını zorlamak istiyor, kartlarını açık oynasın. Oğuz’la baş başa dışarı çıkmayı teklif etsin en azından daha cesur görünür.
    ···
  4. 54.
    +1
    Oğuz bana doğru yaklaşıp ‘e hadi gitmiyor muyduk, Buket’in keyfi yerinde gel biz kalkalım’ dedi
    ‘Buket, ben eve döneceğim, seni de bırakayım mı’ diye sordum. ‘yok ben oturacağım’ dedi.
    Oğuz’a bir şey dememiştim ve eve döneceğimi masadakilere belirtip Nuray’la vedalaştım. Oğuz da kalktı ben henüz Nuray’la konuşurken, ‘ben de eve dönüyorum size iyi eğlenceler’ diyerek. bunu gören Buket iyice sinir olmuştu. fırladı olduğu yerden, Oğuz’dan kendisini eve bırakmasını istedi.

    kapıya üçümüz çıktık, ‘iyi akşamlar’ diyerek ben kendi arabama yöneldim, onlar Oğuz’un arabasıyla döndüler.

    saatin çok geç olmasına rağmen eve varır varmaz Buket aradı. ‘sen ne yapmaya çalışıyorsun’ diye bağırıyordu bana telefonda.
    - ne oluyor Buket, anlamadım napmaya çalışıyomuşum, neyden bahsediyorsun?
    + gözümün önünde Oğuz’la fingirdeşiyorsun
    - saçmalıyorsun. kapat şu telefonu

    diyerek ben kapattım Buket’in yüzüne telefonu. bu davranışına nasıl bi tepki vermeliydim bilmiyordum. ertesi gün birkaç kere aradı, açmadım. mesaj attı, ‘özür dilerim aç telefonunu lütfen’ diye

    durum ortadaydı evet ama ben Buket’in yine bu tavrını hak edecek bir davranışta bulunmamıştım. aksine, buna engel olmaya çalışmıştım. düşündükçe sinirleniyordum. ama Buket’le konuşmak istemiyordum. dün gece alkolün verdiği etkiyle böyle bir şey yaptı- diye düşünsem de hafiflemiyordu kızgınlığım.

    pgibologumla görüşmeye gittim. anlattım…
    ···
  5. 55.
    +1
    yüzüme bakarak gülmeye başladı.
    ‘noldu’ dedim
    - seri katil ya da tecavüzcüymüşüm gibi baktın da
    + seni birden arkamda görünce şaşırdım sadece
    - sıkılmışa benziyordun masada
    + evet fazlasıyla
    - ben de böyle düşünmüştüm. sakin bir yere gidelim mi
    + Buket’e de söyleyelim çıkalım, onunla birlikte geldin ayıp olur kıza. hem ben de bırakamam, ben davet ettim
    - arkadaşıyla oturuyor nasılsa eve bırakırlar onu
    + dedim ya, ayıp olur.

    ben tuvaletten çıkıncaya kadar beklemiş kapıda.
    ‘masada sıkılmaktansa burada seni beklerken sıkılayım bari dedim’ dedi ve gülümsedi. ben de gülümsemiştim.
    masaya dönerken, insanların yanlarından geçerken bir kez belimden tutmuştu hafifçe, birkaç kez de sırtıma dokunmuştu.
    korumacı bir tavırdı bu, arkadaş arkadaşa da yapabilirdi. ama arkadaş gibi davranmıyordu Oğuz. bu barizdi.

    masaya dönerken henüz oturmadan Buket’in yüzünün nasıl değiştiğini fark etmiştim. bozulduğu her halinden belliydi. Nuray ve Filiz de dönmüştü masaya. Gökhan gözükmüyordu, kalabalığın içinde eğlencesine bakıyordu. Oğuz yanıma oturmuştu. bunu gören Buket, elindeki içki bardağını fondip yapmış, yenisini istemişti. bu sinirindendi ya da dikkat çekmek istiyordu. masadakiler Nuray Sinop’a gideceği için seni özleyeceğiz geyiği yapıyorlardı,
    ···
  6. 56.
    +1
    bir sonraki seansta pgibologuma o çocuğu sordum. ne sorunu olduğunu, neden öyle baktığını, niye çok kötü göründüğünü..
    ‘sana herhangi bir hastamı anlatıp, hastalarımla görüşmelerimin gizliliğini ifşa edemem. başta bu benim prensiplerime aykırı. unutma buraya sorunları olmayan iyi insanlar gelmiyor. ben pgibologum ve burada bir çok çeşitli hasta görebilirsin, önemsenecek bi durum yok, hasta olduğuna ve seanslara geldiğine göre, anlayabilirsin ki ruh hali iyi değil’ dedi.
    ···
  7. 57.
    +1
    eve dönmeye karar vermiştim, tuvalete kalktım. Buket’i çağırmadım giderken, üç kişi muhabbet ediyorlardı.
    kalabalığın arasından tuvalete gittiğimde, koluma dokundu biri.
    Oğuz peşimden gelmişti
    ···
  8. 58.
    +1
    Oğuz’un da önemsemeyişini Buket fark etmiş olacak ki, tuvalete çağırdı beni. yine kritik yapacaktık anlaşılan. anlatmaya başladı.

    ‘ben okuldan çıkacaktım sınavdan sonra, karşılaştık, işin var mı diye sordu, sizin yanınıza geleceğimi söyleyince takıldı peşime iyi ben de geleyim diye. yolda Caner meselesinden bahsettim sorun olmasın diye, çocuk seviyor demek ki seni konuşmaya karar vermekle iyi etmişsin dedi’

    ‘beni yanlış anlama ama mezhebi çok geniş birine benzemiyor. sana karşı da ilgili davranmıyor çocuk Buket, boşuna hevesleniyorsun, üzülmeni istemiyorum’ diyiverdim.

    bunları farklı cümleler seçerek anlatmadığıma çok pişman olmuştum. ağır olmasından ziyade, düşüncelerim çıkıvermişti ağzımdan. utanmıştım.

    ‘ Caner’le ne yaptınız, ne söyledi’ diye sorunca geçiştirdi konuyu, barıştık işte ya önemli bir şey yok dedi.

    grupça muhabbet etmek zor oluyordu. bir konu açılıyor, herkes yorum yapıyor, ama gürültünün de etkisiyle herkes en yakınındakiyle ikili muhabbete başlıyordu.

    insanlar boş alanda dans ediyor, ortam loşlaşıyordu. bizimkiler de çakırkeyifliğin etkisiyle dansa kalktılar. masada Oğuz-ben-Caner-Buket kalmıştık.

    ben çok içmemiştim ve bunalıyordum eğlence mekanlarında. dansa kalkmamıştım. Buket Oğuz masada diye kalkmamıştı büyük ihtimalle. Caner ise muhtemelen Buket’i ayarlamak istiyordu, ciddi olduğunu belirtmişti.
    ···
  9. 59.
    +1
    verilen kayıplar, çok acıtıyor insanı, çaresiz ve yapayalnız hissettiriyor. yanlış şeyler yaptırıyor insana. yanlış konuşturuyor, isyan ettiriyor. çok ağlatıyor. ama insan ölüme de alışıyor bu hayatta.
    ölüm kadar korkutucu bir şey yoktur belki de. çünkü hastalık gibi değil.
    ölünce iyileşmiyorsun.
    ölünce uyanmıyorsun
    ölünce gelmiyorsun geriye
    ölünce terk ediyorsun istemeden

    her şeyle yüzleştim. annemi kaybettim, babamdan nefret ettim, aldatıldım. zor zamanlar geçirdim. sorumsuz biri olup çıkıverdim, eğlenceyi kendime çıkar yol buldum, sigaraya başladım, alkol almadan duramadım.
    ama toparlandım.
    annemi artık hatırladıkça yalnızca gülümsemeye çalışıyor, mezarını ziyaret ediyor, dua ediyordum onun için. babamla yapıyorduk bunları aslında. ikimiz destek olup yapıyorduk.

    ama bir şeye alışmak, çok acımasızca oluyor. ölünce; varlığına alıştığın için isyan ediyorsun. ölümüne alışınca da, içinde sadece iyi hatıralar kalıyor.

    insan olgunlaşıyor, ben de olgunlaşıyordum her geçen gün.

    sınavlarımız bittiğinde, Nuray Sinop’a gitmeden önce, son kez topluca dışarı çıkacaktık. Buket’i de davet ettim. Caner’le konuşmayı kabul etmişti.
    biraz gecikeceğini, son bir sınavının olduğunu söylemişti.
    biz otururken iki kişi geldiler içeri.
    Oğuz da vardı yanında. Buket’in Caner’le aynı ortamda bulunacağı bir akşamda Oğuz’u neden çağırdığını anlamamıştım.

    oturdular, hoş beş derken Caner teklif etmiş olacak ki Buket’le kalkıp konuşmaya gittiler. çok geçmeden de geri döndüler. herkes sorunun ne olduğunu bildiği için ve yakın arkadaşlar olduğumuz için kalkıp konuşmaya gitmelerini önemsemedik.
    ···
  10. 60.
    +1
    içim içimi yiyordu. bu konuşmanın hem daha fazla uzamasından korkuyordum. hem Buket için vicdan azabı çekiyordum. hem de merakımdan çatlıyordum

    şimdi de ben cevap vermemeyi seçtim. o da cevap vermeyişime cevap vermemişti. teklifine tepki vermemekle naz yapıyor gibi görünmüştüm beklide. ama bu naz yapmak değildi.
    ama belki başka bir şey vardı, belki korkulan bi konuşma yaşanmayacaktı, belki bir derdi sorunu vardı. neticede biz aynı pgibologun hastalarıydık.
    Buket’ten gizlenecek bir şey bile olmayacaktı belki.
    olayı bilmeden böyle davranmam olası durumlardan korumaktı kendimi. ama bu şekilde de öğrenemeyecektim.

    o hafta Buket’le az konuştuk, bizimkilerle okul dışında hiç görüşmedik, hepimizin sınavları vardı, ders çalışıyorduk kendi halimizde. ben grupça çalışılan derslere katılmak yerine evde kendim hallediyordum. benim için daha verimli oluyordu.
    biraz insanlardan uzak kalmak da oldukça rahatlatıyordu artık beni, babamla daha sık vakit geçirmemizi seviyordum. baba-kız destek oluyorduk birbirimize.
    ···
  11. 61.
    +1
    diğer numaradan cevap gelmeyişi benim Oğuz olması ihtimal düşüncemi artırmıştı. hatta neden bilmem emindim bile diyebilirim. belki iç güdü, belki onunla ilgili sürekli anlamsız şeyler olması.

    finallerim vardı ve ders çalışmaya başlamam gerekiyordu.
    o gün bir de dayım aradı. evime döndüğümü bilmiyordu ve aradığında söyledim. hafta sonu geleceğini belirterek kapattı telefonu. tedirgin olmuştum, babamla bir sorun çıkmasını istemiyordum aralarında.

    okulda dersten çıktığımda bizimkilerle takılmıştım biraz. sık sık telefonuma bakıyordum mesaj var mı diye. hala cevap alamamıştım çünkü.

    eve dönmüş, çalışmaya başlamıştım. telefonumdan bugün için ümidi kesmiştim. ama bir atak daha olacaktı muhtemelen. bunu düşünmeden edemiyordum.
    ama beklediğim atak çabuk gerçekleşti. bir iki saat sonra mesaj geldiğini duydum. baktım, mesajıma cevap vermeyen numaraydı.
    ···
  12. 62.
    +1
    Buket’le de çıkmıştı dışarıya ama, herhangi bi yakınlaşma taşkınlık ya da lakayitlik yapmamıştı. her bulduğuna asılan, her bulduğunu tavlama çalışan bi kişilik sergilememişti. böyle davranmıyordu ve onda farklı bi ağır tavır vardı..

    bütün bunları düşününce öpme isteğine niye kızmadığıma anlamlar yüklemiştim. ki böyleydi de.
    kızmamıştım ama yine de rahatsız olmuştum. ben başımı eğince kendini geri çekti, ‘afedersin’ dedi. çenemdeki eliyle yanağımı okşadı.
    daha fazla gözlerine bakmamalıydım, güzel bi tebessüm vardı yüzünde..ne oluyordu böyle…

    sessizliği bozmalıydım

    + beni otoparka bırakır mısın, arabamı alalım
    - bu saatte arabanı almamıza gerek yok, ben bırakırım seni eve
    + tamam, kalkalım mı
    - kalkalım

    arabadayken, araba kullanmayı nasıl öğrendiğimi, babamla neler yaptığımızı, babamla yaşamanın nasıl gittiğini sormuştu.
    onun da sessizliği bozmak istediği belliydi… evin önüne geldiğimizde, ‘seni yarın otoparka bırakmamı ister misin’ dedi. teşekkür ettim, ‘kendim giderim, yarın yapmam gereken şeyler var’ diyerek uzak durmaya çalışıyordum ondan.

    - bugün için teşekkür ederim hanım efendi, bütün gün çok hoş gözüküyordunuz ayrıca, lütfettiniz gününüzü diyerek takılıyordu bana. aramızda gerginlik olmamasını istiyordu belki de
    gülümseyerek ‘rica ederim, ben de teşekkür ederim bugün için, iyi geceler’ diyerek kapattım arabanın kapısını. ben içeri girene kadar gitmemişti
    ···
  13. 63.
    +1
    ertesi gün, öğleye doğru uyanmıştım. ben uyandıktan bir iki saat önce atılmış iki mesaj vardı telefonumda. ‘günaydın’ - ‘birlikte kahvaltı yapalım mı’

    ikisini de Oğuz atmıştı..

    ‘günaydın, şimdi uyandım’ diye cevap verdim
    - kahvaltıyı kaçırdın… dedi.

    aklımda bir sürü soru işareti… yine bir sürü soru… Buket…
    benim bütün bunlardan kurtulabilmem için, teker teker çözmem gerekiyordu her şeyi. Buket’in öğrenmemesi gerekiyordu, Oğuz’u uzak tutmam gerekiyordu, hatta Oğuz’la açıkça konuşmam gerekiyordu.
    olacakları beklemek istedim ama uygun zamanlar için.

    arabamı almış, eve dönüyordum. o gün için işim yoktu, evde olacaktım. Oğuz’a işim var demiştim ama, ben eve girecekken sesini duydum.

    -evde pineklemek bence yapılmasa da olacak bir iş’ diye seslendi
    + güldüm. babam yardım etmemi istemişti, evdeki dosyalarını düzenleyeceğim dedim bozuntuya vermeden
    - sonra yaparsın, kahvaltıyı kaçırdın ama yemek için acıkana kadar gezdireyim seni
    + teşekkür ederim ama üzgünüm, halletmem gerekiyor gerçekten, akşama kadar ancak bitiririm
    - benden kaçıyorsun
    + hayır, neden kaçayım senden
    ···
  14. 64.
    +1
    ama telefona korka korka bakacaktım. çünkü içimi kemiren bu duygunun doğru olmamasını istiyordum. o ağır, antenli, kumanda gibi telefona baktığımda Burak’tan şüphelendiğim için suçluluk duygusu hissetmek istiyordum.
    ama gördüklerim beni yine yanıltmadı.
    yanılmak istemiştim.
    gördüğüm şeyi unutup, hayal olduğunu sanmak istemiştim.
    öz babam öz annemi aldatmıştı bu hayatta. bir başkası beni mi aldatmayacaktı. içerde babamla aynı masaya oturacak bu çocukla, babamın annemi aldattığını gördüğümde hala yüzümüze bakıyor oluşundaki yüzsüzlük aynıydı.
    kandırılışım tekrarlanıyordu.
    kimseye inanmamam gerektiği yüzüme vurulmuştu.
    ···
  15. 65.
    +1
    http://www.youtube.com/watch?v=IvUEzrQBSeo ( sevdigim bir sakiyi da koydum begenirsiniz umarım *

    o gece, televizyon izledik, film izledik, müzik dinledik, bir şeyler yedik acıkınca. sabah olmuştu uyuduk koltukta birlikte. sabah kahvaltı hazırlamıştım, uyandığı halde kalkmamıştı.
    ‘hoşuma gitti senin evde dolaşıp bir şeyler yaptığını hissetmek’ demişti.
    2-3 gün okula gitmedik ikimizde. birlikte yaşamamızı kutluyorduk.

    birkaç hafta böyle sürüp gitti, memnunduk halimizden. babamın yanına gitmiştim dersten sonra, akşamı birlikte geçirdik, Oğuz’un yanına döndüm sonra.
    ···
  16. 66.
    +1
    ikimiz de çok mutluyduk… sık sık onun evine gidiyor, yemek yapıyor, oturuyorduk. beraber televizyon izlemek bile normal hale gelmişti ve bu tüm bunlar bana hayat veriyordu sanki.
    bazen onu bize davet ediyordum, babam ben Oğuz vakit geçiriyorduk. babam da güveniyordu ona. yüzüklerimiz de vardı, okul bitiminde evlenmeyi düşünüyorduk..

    yaz bitiminde, okullar başladığında, bir karar aldık. zaten sürekli birlikteydik, birlikte yaşamak istiyorduk ikimizde. koca bir günü birlikte geçirip, akşam olduğunda beni eve bırakmasından hoşnut değildik.
    neredeyse 1 sene olacaktı zaten sürekli görüşeli. birbirimize yeterince güven ve sevgi vermiştik.. babamla konuşmuştum bu konuyu. biraz canını sıksa da yine de bana engel olmak istemiyordu. Oğuz’u da tanıyordu üstelik ve sevmişti onu. babam yine yalnız kalmak istemiyordu. ama sık sık görecektim onu ve aramız zaten iyiydi.
    ···
  17. 67.
    +1
    ‘Buket, bir daha seninle ilgili hiçbir şey olmayacak. bu defa yaptığını ödetirim’ diyip kapatmıştı telefonu. tamamen geçmişti sanırım siniri. bunu yapmaya hakkı vardı, iyi de yapmıştı…
    Burak’a niye sinirlendiğini neden onu dövdüğünü sordum ama yanlış anlamasını da istemiyordum. ‘sen boşver, hak etti işte sinirlendirdi’ demişti. üstelemedim, sormadım…

    o günden sonra gerçekten ne Buket’le ne de herhangi bir şekilde hiçbir sorun yaşamamıştık. yaz boyu birlikteydik, birkaç kez havuza, birkaç kez denize gitmiştik ikimiz. zamanımızı sürekli beraber geçiriyor, piknik yapıyorduk.
    ···
  18. 68.
    +1
    pgibologda Buket’in mesaj attığını, eve döndüğümde orada olduğunu, konuşmadan eve çıktığımı, ona da söyleyemediğimi anlattım.

    ‘bana her şeyi söylemeni istiyorum, sakın benden bir şey saklama’ dedi

    bi kafeye gitmiştik, oturduk, sakinleşti, konuşuyorduk. bana kızmamıştı aslında, siniri de yatışmıştı biraz olsun. hiçbir şey saklamamak konusunda anlaşmıştık birbirimizle. telefonumu istedi, verdim. Buket’i arıyordu.
    ···
  19. 69.
    +1
    ben inene kadar, Oğuz Burak’ı muhtemelen yumruklayarak düşürmüş, üzerine çıkmıştı. seslendim, ‘bırak gidelim nolur’ dedim.
    ‘seni bir daha burada ya da bu kızın çevresinde herhangi bi şekilde görür duyarsam yemin ederim öldürürüm’ diyordu Burak’a

    Oğuz’un dudağı patlamıştı. Ama Burak’ın hem kaşı açılmış hem de burnu kanıyordu.

    Oğuz’un dudağını silmiştim arabaya bindiğimizde. sinirinden neredeyse titriyor, direksiyona vuruyordu. ‘ne zaman geldi o, konuştunuz mu, ne dedi sana’ diye üst üste soru soruyor farkında olmadan sesini yükseltiyordu bana da.
    ···
  20. 70.
    +1
    + ne istiyorsun Burak ne işin var senin burada
    ^ seni çok özledim, konuşmak istiyorum
    + konuşacak bir şey yok, benim bi erkek arkadaşım var. ne seninle konuşmak istiyorum, ne görmek. bu yaptığın şey rahatsız edici. lütfen git, sorun çıksın istemiyorum
    + sen benimle konuşmayı kabul edene kadar gitmeyeceğim

    eve çıktım, ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. bildiğim tek bir şey vardı, o da Burakla konuşmak istemediğim.

    Oğuz aradı, gelip alacaktı beni. gelme diyemedim, Burak aşağıdaydı onu da söyleyemedim…

    ben hazırlandıktan sonra balkonda beklemeye başladım Oğuz’u. geldiğinde Burak’ı görmüştü.
    bir şeyler söylüyorlardı ama duyamıyordum ne dediklerini, hemen aşağıya indim.
    ···