1. 26.
    +1
    - evde misin?
    + sen kimsin
    - evde misin
    + evet, kimsin
    - Oğuz

    ne cevap vereceğimi düşünürken bi mesaj daha geldi üzerine.
    - seni bir yere davet edebilir miyim?

    duraksadım yalnızca. Buket aklıma geç dahi olsa gelmişti. kız bu çocuktan fena halde hoşlanıyordu. bense yalnızca merak ediyordum.
    Oğuz’un bana olan tavrı ve bakışları ise ortaydı.
    benim atacağım bir adımla en yakın arkadaşıma ihanet etmiş gibi gözükebilirdim. Buket’e ‘yalnızca merak etmiştim’ desem bile öğrendiğinde haliyle yanlış düşünecekti.

    bir mesaj daha geldi
    - yalnızım, biraz konuşabilirsek?

    bu konuşmadan ne çıkacağını bilmiyordum.
    ama Buket için kabul etmemeliydim.

    + ders çalışıyorum, üzgünüm ama zamanım gerçekten çok kısıtlı, konu neydi?
    - ohoo, hem değerli zamanını paylaşmıyorsun, hem konuyu söylememi istiyorsun
    + merakımdan sordum

    cevap gelmedi mesajıma. ‘sadece ben istediğimde’ gibi bir tavır sergilemişti sanki.
    bu beni rahatsız etmişti. aslında beni rahatsız eden şey bu kadar merak ederken ve anlam veremezken Buket’le aramın bozulmaması için hiçbir şey yapmamamdı.

    ders de çalışamamıştım. odaklanamadım tekrardan, aklım hep dağılıyordu. dayanamadım, mesaj attım Oğuz’a.
    + ne konuşacaktın, mesaj atıp cevap vermiyorsun?
    - davet edecektim gelemeyeceğini söyledin
    + ders çalışıyordum
    - şimdi çalışmıyor musun
    + ara verdim
    - peki şimdi davet edebilir miyim?
    ···
  2. 27.
    +1
    hikayenin sonu dayı babayı vurup hapse giriyor, kız okulu bırakıp önce volkana sonra buraga verip buketle beraber huur oluyor şimdi dağılın
    ···
  3. 28.
    +1
    bir sonraki seansta pgibologuma o çocuğu sordum. ne sorunu olduğunu, neden öyle baktığını, niye çok kötü göründüğünü..
    ‘sana herhangi bir hastamı anlatıp, hastalarımla görüşmelerimin gizliliğini ifşa edemem. başta bu benim prensiplerime aykırı. unutma buraya sorunları olmayan iyi insanlar gelmiyor. ben pgibologum ve burada bir çok çeşitli hasta görebilirsin, önemsenecek bi durum yok, hasta olduğuna ve seanslara geldiğine göre, anlayabilirsin ki ruh hali iyi değil’ dedi.
    ···
  4. 29.
    +1
    içim içimi yiyordu. bu konuşmanın hem daha fazla uzamasından korkuyordum. hem Buket için vicdan azabı çekiyordum. hem de merakımdan çatlıyordum

    şimdi de ben cevap vermemeyi seçtim. o da cevap vermeyişime cevap vermemişti. teklifine tepki vermemekle naz yapıyor gibi görünmüştüm beklide. ama bu naz yapmak değildi.
    ama belki başka bir şey vardı, belki korkulan bi konuşma yaşanmayacaktı, belki bir derdi sorunu vardı. neticede biz aynı pgibologun hastalarıydık.
    Buket’ten gizlenecek bir şey bile olmayacaktı belki.
    olayı bilmeden böyle davranmam olası durumlardan korumaktı kendimi. ama bu şekilde de öğrenemeyecektim.

    o hafta Buket’le az konuştuk, bizimkilerle okul dışında hiç görüşmedik, hepimizin sınavları vardı, ders çalışıyorduk kendi halimizde. ben grupça çalışılan derslere katılmak yerine evde kendim hallediyordum. benim için daha verimli oluyordu.
    biraz insanlardan uzak kalmak da oldukça rahatlatıyordu artık beni, babamla daha sık vakit geçirmemizi seviyordum. baba-kız destek oluyorduk birbirimize.
    ···
  5. 30.
    +1
    verilen kayıplar, çok acıtıyor insanı, çaresiz ve yapayalnız hissettiriyor. yanlış şeyler yaptırıyor insana. yanlış konuşturuyor, isyan ettiriyor. çok ağlatıyor. ama insan ölüme de alışıyor bu hayatta.
    ölüm kadar korkutucu bir şey yoktur belki de. çünkü hastalık gibi değil.
    ölünce iyileşmiyorsun.
    ölünce uyanmıyorsun
    ölünce gelmiyorsun geriye
    ölünce terk ediyorsun istemeden

    her şeyle yüzleştim. annemi kaybettim, babamdan nefret ettim, aldatıldım. zor zamanlar geçirdim. sorumsuz biri olup çıkıverdim, eğlenceyi kendime çıkar yol buldum, sigaraya başladım, alkol almadan duramadım.
    ama toparlandım.
    annemi artık hatırladıkça yalnızca gülümsemeye çalışıyor, mezarını ziyaret ediyor, dua ediyordum onun için. babamla yapıyorduk bunları aslında. ikimiz destek olup yapıyorduk.

    ama bir şeye alışmak, çok acımasızca oluyor. ölünce; varlığına alıştığın için isyan ediyorsun. ölümüne alışınca da, içinde sadece iyi hatıralar kalıyor.

    insan olgunlaşıyor, ben de olgunlaşıyordum her geçen gün.

    sınavlarımız bittiğinde, Nuray Sinop’a gitmeden önce, son kez topluca dışarı çıkacaktık. Buket’i de davet ettim. Caner’le konuşmayı kabul etmişti.
    biraz gecikeceğini, son bir sınavının olduğunu söylemişti.
    biz otururken iki kişi geldiler içeri.
    Oğuz da vardı yanında. Buket’in Caner’le aynı ortamda bulunacağı bir akşamda Oğuz’u neden çağırdığını anlamamıştım.

    oturdular, hoş beş derken Caner teklif etmiş olacak ki Buket’le kalkıp konuşmaya gittiler. çok geçmeden de geri döndüler. herkes sorunun ne olduğunu bildiği için ve yakın arkadaşlar olduğumuz için kalkıp konuşmaya gitmelerini önemsemedik.
    ···
  6. 31.
    +1
    Oğuz’un da önemsemeyişini Buket fark etmiş olacak ki, tuvalete çağırdı beni. yine kritik yapacaktık anlaşılan. anlatmaya başladı.

    ‘ben okuldan çıkacaktım sınavdan sonra, karşılaştık, işin var mı diye sordu, sizin yanınıza geleceğimi söyleyince takıldı peşime iyi ben de geleyim diye. yolda Caner meselesinden bahsettim sorun olmasın diye, çocuk seviyor demek ki seni konuşmaya karar vermekle iyi etmişsin dedi’

    ‘beni yanlış anlama ama mezhebi çok geniş birine benzemiyor. sana karşı da ilgili davranmıyor çocuk Buket, boşuna hevesleniyorsun, üzülmeni istemiyorum’ diyiverdim.

    bunları farklı cümleler seçerek anlatmadığıma çok pişman olmuştum. ağır olmasından ziyade, düşüncelerim çıkıvermişti ağzımdan. utanmıştım.

    ‘ Caner’le ne yaptınız, ne söyledi’ diye sorunca geçiştirdi konuyu, barıştık işte ya önemli bir şey yok dedi.

    grupça muhabbet etmek zor oluyordu. bir konu açılıyor, herkes yorum yapıyor, ama gürültünün de etkisiyle herkes en yakınındakiyle ikili muhabbete başlıyordu.

    insanlar boş alanda dans ediyor, ortam loşlaşıyordu. bizimkiler de çakırkeyifliğin etkisiyle dansa kalktılar. masada Oğuz-ben-Caner-Buket kalmıştık.

    ben çok içmemiştim ve bunalıyordum eğlence mekanlarında. dansa kalkmamıştım. Buket Oğuz masada diye kalkmamıştı büyük ihtimalle. Caner ise muhtemelen Buket’i ayarlamak istiyordu, ciddi olduğunu belirtmişti.
    ···
  7. 32.
    +1
    aynı türk dizileri amk
    ···
  8. 33.
    +1
    - hoşlanıyor musun Oğuz’dan
    + hayır tabiî ki, davranışlarının sebebini merak ediyorum hepsi bu
    - merak düşüncesini, duygularına perde yapmış olabilir misin
    + hayır, bir şey hissetmiyorum eminim. neden böyle bir şey sordunuz ki
    - eğer böyle bir hissin varsa dizginlemeni tavsiye ederim. Buket fevri ve haksız yere böyle davransa da, birlikte olmayı istediği çocuğun en yakın arkadaşıyla ilgilendiğini fark etmek onu haklı yapar. Buket’e bu kadar sinirlenmemen gerekirdi bunları düşünüp, senin sinirin Buket’in böyle davranmasına mı, yoksa onun varlığına mı
    + ben Buket’in iyiliğini isteyerek ve onu düşünerek birlikte olmak istediği insandan uzak durmaya çalıştıkça, bir şekilde bir araya geliyoruz. telefon numaramı nasıl aldığını bile bilmiyorum. Buket benim en yakın arkadaşım, sevdiği çocuğun bana mesaj attığını bile bilmiyor. rahatsız olduğunu biliyorum ama bunu onun düşünmesi ve bizi bir araya getirmemesi gerekir. üstelik çocuğun o kadar dibine giriyor ve kendini küçük düşürüyor ki erkek olan kendisi sanki. Oğuz’un Buket’le ilgilenmediği çok belli. madem Buket şansını zorlamak istiyor, kartlarını açık oynasın. Oğuz’la baş başa dışarı çıkmayı teklif etsin en azından daha cesur görünür.
    ···
  9. 34.
    +1
    hikayenin devam etmesini isteyen pampalarimin isteklerine gore devam ettirecegim yazarsanız baslıga memnun olurum
    ···
  10. 35.
    +1
    + ne istiyorsun Burak ne işin var senin burada
    ^ seni çok özledim, konuşmak istiyorum
    + konuşacak bir şey yok, benim bi erkek arkadaşım var. ne seninle konuşmak istiyorum, ne görmek. bu yaptığın şey rahatsız edici. lütfen git, sorun çıksın istemiyorum
    + sen benimle konuşmayı kabul edene kadar gitmeyeceğim

    eve çıktım, ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. bildiğim tek bir şey vardı, o da Burakla konuşmak istemediğim.

    Oğuz aradı, gelip alacaktı beni. gelme diyemedim, Burak aşağıdaydı onu da söyleyemedim…

    ben hazırlandıktan sonra balkonda beklemeye başladım Oğuz’u. geldiğinde Burak’ı görmüştü.
    bir şeyler söylüyorlardı ama duyamıyordum ne dediklerini, hemen aşağıya indim.
    ···
  11. 36.
    +1
    bir sürü çiçek fidanı alıp gittik.. hiç aglamadım, annemin toprağını koklamak istedim. ama annem gibi kokmuyordu, aldığımız çiçekleri ektim üzerine. annem severdi çiçekleri. çiçek kokularını. bu mevsimde yaşamayacaklardı belki ama, o seviyordu
    toprağını açmak istedim
    annemi de alıp evimize dönmek istedim, bu tatil sana yeter diyebilmeyi hayal ettim ama;
    bu yokluk bana yeter diyebildim..

    o akşam, pgibolog yardımını kabul ettim ...
    ···
  12. 37.
    +1
    Ulan hikayeyi gecen sene yazmislar yedirdin tamam da niye bu kadar beklettin allahsiz
    ···
  13. 38.
    +1
    babama Burak’ı anlatmıştım. hiçbir şey için ne bana kızmaya, ne de karışmaya hakkı vardı. hem zaten kızılacak hiçbir şey yapmamıştım. hatalarda bulunmamıştım. sanırım beni de mutlu etmek için, Burak’la tanışmak istediğini söyledi. bana zarar gelmesin diye, kontrolü eline almaya karar vermişti babam.
    akşam yemeğine çağırdık Burak’ı birkaç gün sonra. heyecanlanmasına rağmen ben yatıştırdım, kabul etti. geldiğinde ikimiz de gülüşüyorduk. babam mutfakta yemek hazırlıyordu ve bu görüntü Burak’ın garibine gitmişti. babamın da sevecen yaklaşımıyla ve bu görüntüyle beraber gerginlik ortadan kalkmıştı.
    ···
  14. 39.
    +1
    yemek hazır olana kadar, Burak’la odama geçmiştik. ona önce evi gezdirmiştim, daha sonra odamı. telefonundan mesaj sesi gelmişti. telefona baktığında yüzünde bir gariplik vardı. kim olduğunu sormadım. daha önceleri gereksiz triplerim ve kavgalarım yüzünden onu bunalttığımı kendisi de söylemişti ve artık böyle şeyler yapmama kararı almıştım.
    ···
  15. 40.
    +1
    öperken öyle yavaşça öpüyordu ki, zamanı durdurmak istiyordum.

    onu hissediyordum…

    gözlerine baktım, bir iki damla yaş düşmüştü. çok şaşırmıştım, beni öperken ağlayan bi erkek sevgilimdi benim. çok garipsemiştim, anlam veremedim aslında.
    noldu diye sordum.. ‘uzun zamandır hiç bu kadar mutlu olmamıştım. sevgiden..’ demişti. sonra tekrar öpmeye başladı, gülümseyerek öpüyorduk birbirimizi.

    kalkmıyorduk yerimizden, bazen yine konuşuyor, bazen susup omzuna koyduğum başımı tutarak saçlarımı seviyordu.
    ···
  16. 41.
    +1
    ertesi gün, öğleye doğru uyanmıştım. ben uyandıktan bir iki saat önce atılmış iki mesaj vardı telefonumda. ‘günaydın’ - ‘birlikte kahvaltı yapalım mı’

    ikisini de Oğuz atmıştı..

    ‘günaydın, şimdi uyandım’ diye cevap verdim
    - kahvaltıyı kaçırdın… dedi.

    aklımda bir sürü soru işareti… yine bir sürü soru… Buket…
    benim bütün bunlardan kurtulabilmem için, teker teker çözmem gerekiyordu her şeyi. Buket’in öğrenmemesi gerekiyordu, Oğuz’u uzak tutmam gerekiyordu, hatta Oğuz’la açıkça konuşmam gerekiyordu.
    olacakları beklemek istedim ama uygun zamanlar için.

    arabamı almış, eve dönüyordum. o gün için işim yoktu, evde olacaktım. Oğuz’a işim var demiştim ama, ben eve girecekken sesini duydum.

    -evde pineklemek bence yapılmasa da olacak bir iş’ diye seslendi
    + güldüm. babam yardım etmemi istemişti, evdeki dosyalarını düzenleyeceğim dedim bozuntuya vermeden
    - sonra yaparsın, kahvaltıyı kaçırdın ama yemek için acıkana kadar gezdireyim seni
    + teşekkür ederim ama üzgünüm, halletmem gerekiyor gerçekten, akşama kadar ancak bitiririm
    - benden kaçıyorsun
    + hayır, neden kaçayım senden
    ···
  17. 42.
    +1
    Buket’le de çıkmıştı dışarıya ama, herhangi bi yakınlaşma taşkınlık ya da lakayitlik yapmamıştı. her bulduğuna asılan, her bulduğunu tavlama çalışan bi kişilik sergilememişti. böyle davranmıyordu ve onda farklı bi ağır tavır vardı..

    bütün bunları düşününce öpme isteğine niye kızmadığıma anlamlar yüklemiştim. ki böyleydi de.
    kızmamıştım ama yine de rahatsız olmuştum. ben başımı eğince kendini geri çekti, ‘afedersin’ dedi. çenemdeki eliyle yanağımı okşadı.
    daha fazla gözlerine bakmamalıydım, güzel bi tebessüm vardı yüzünde..ne oluyordu böyle…

    sessizliği bozmalıydım

    + beni otoparka bırakır mısın, arabamı alalım
    - bu saatte arabanı almamıza gerek yok, ben bırakırım seni eve
    + tamam, kalkalım mı
    - kalkalım

    arabadayken, araba kullanmayı nasıl öğrendiğimi, babamla neler yaptığımızı, babamla yaşamanın nasıl gittiğini sormuştu.
    onun da sessizliği bozmak istediği belliydi… evin önüne geldiğimizde, ‘seni yarın otoparka bırakmamı ister misin’ dedi. teşekkür ettim, ‘kendim giderim, yarın yapmam gereken şeyler var’ diyerek uzak durmaya çalışıyordum ondan.

    - bugün için teşekkür ederim hanım efendi, bütün gün çok hoş gözüküyordunuz ayrıca, lütfettiniz gününüzü diyerek takılıyordu bana. aramızda gerginlik olmamasını istiyordu belki de
    gülümseyerek ‘rica ederim, ben de teşekkür ederim bugün için, iyi geceler’ diyerek kapattım arabanın kapısını. ben içeri girene kadar gitmemişti
    ···
  18. 43.
    +1
    başımı eğdim. hislerimden emin değildim, aramızda bir şey de yoktu. üstelik Buket’e karşı o an çektiğim vicdan azabının ya da suçluluk duygusunun haddi hesabı yoktu.
    Oğuz,ne istediğini bilmeyen dengesiz biri değildi. üstelik onu tanıdığımdan beridir, yanında hiçbir kızla da görmemiştim. yan yana geldiğimiz zamanlarda mesajlaştığına, telefonla konuştuğuna hiç şahit olmamıştım.

    şimdiye kadar Buket’le de bir yakınlaşmaları olmamıştı. görüştüklerini ve dışarı çıktıklarını biliyordum ama, değil öpmeye yelteniş, Buket hiçbir fiziksel yakınlaşmanın olmadığını söylüyordu (yan yana değil de karşılıklı oturmak gibi)

    ama anlam da veremiyordum olanlara.
    Oğuz beni gördüğünden beri garip bakışlarını sürdürmeye devam etmişti, mesaj atmıştı, bardan sıkıldık diye çıkmak istemişti. ama o günden sonra ne karşılaşmıştık, ne mesaj ya da ne arama olmuştu.
    pgibologda karşılaşınca ise günü birlikte geçirdik, ve öpüşmemize ramak kalmıştı.
    dengesizlikten daha çok, temkinli olduğunu düşünüyordum onun hakkında. ama neyin temkini, ne için onu anlamakta zorluk çekiyordum.
    ···
  19. 44.
    +1
    + acıktın mı diye sordum
    - kalkmak istemiyorum buradan
    + hadi daha yemek yapacağım sana
    - yap not vereceğim sana demişti, gülerken hep bana baksın istiyordum

    mutfağa geçtim, peşimden geldi, oturdu sandalyeye. ‘seni seyredeceğim’ dedi.
    bir yandan yardım da ediyordu bana. salatayı o yaptı, yemekler pişerken karşısındaki sandalyeye oturdum ben de. hiç konuşmadık, bakıyorduk sadece birbirimizin yüzüne. inceliyor, gülümsüyor, öpücük atıyorduk. elime uzanıp yanağına koyduğunda, ben de unutmuştum her şeyi. ikimizin dışındaki her şeyi, herkesi…
    ···
  20. 45.
    +1
    sözlük hikayeleri candır. reserved.
    ···