1. 451.
    0
    rezerved
    ···
  2. 452.
    +1
    eve girdiğimde, ışığın ayarını düşürmüştü yine, loştu. etrafta birkaç mum yanıyor, atıştırmalık bir şeyler ve içecekler masada duruyordu. Oğuz’un sadece bana özel davranışları beni sevindiriyor, bulutların üzerinde hissettiriyordu. sarılmış bi şekilde oturuyor ara ara öpüşüyorduk.
    kucakladı beni, artık birlikte uyuduğumuz yatağına zütürdü. her şey o kadar güzel gidiyordu ki, ben Oğuz’a ait olmak, ait olduğumu hissetmek istiyordum
    ···
  3. 453.
    +1
    birlikte olduk o gece. birbirimize olan sevgimizi anlatıyor, şakalaşıyorduk. ilk defa yaşamıştım bunu, ve yaşadığım insan Oğuz’du. kusursuz bi ait oluş vardı artık bende ona karşı. evlenmek isteyişimiz bile bağlıyordu beni ona. ben onun hayatındaki tek kadın olarak sürdürmek istiyordum ömrümü. o da söylüyordu, ‘hayatım boyunca yanımda olmanı istiyorum, hayatım boyunca yanında kalacağım’ diyordu. aslında ikimiz de böyle düşünüyorduk.
    ···
  4. 454.
    0
    Aman diyim yine en heyecanlı yerinde bırakıp gitme
    ···
  5. 455.
    0
    dayımla konuşuyorduk, Oğuz’la tanışmak istemişti. bir hafta sonu, Oğuz’la birlikte izmit’e gittik. iyi gitmişti her şey. dayım da sevmişti Oğuz’u, onaylamıştı.
    her ne kadar Dayım da babam da aslında biriyle birlikte yaşamamı doğru bulmasalar da, benim mutluluğumu bildikleri ve istedikleri için, beni engelleyemiyordu. olanlar özellikle babama, engelleme hakkını pek de vermiyordu aslında. kabullenmişti yani herkes ilişkimizi. inanıyorlardı hatta ilişkimize. seneye okul bittiğinde evleneceğiz gözüyle yaklaşıyorlardı
    ···
  6. 456.
    +1
    Oğuz’la hafta içi derslerimiz yakın saatlere denk geliyordu. ya o önce bırakıyordu beni okula, ya da ben onu bırakıp daha sonra okula geçiyordum. yalnızca Perşembe günleri, Oğuz’un öğlen 1-2 saatlik boşluğu oluyordu beni okula bıraktıktan sonra. bu sırada bazen spora gidiyor, bazen eve dönüyor ya da okula giderek değerlendiriyordu boşluğunu.

    film izlemeyi çok seviyordu, birlikte film izliyorduk, bowling gibi iki kişiyle oynanabilen oyun konsollarının olduğu yerlere gidiyor saatlerce vakit geçirip eğleniyorduk.
    ···
  7. 457.
    +1
    ben kitap okuyordum sürekli, o sevmiyordu kitap okumayı. alay ediyordu bazen benimle, bazen anlattırıyordu, ‘ben onun filmini izledim’ diyerek sinir ediyordu beni.
    eve ses kayıt cihazları almıştık. sesimizin kötü olmasına rağmen şarkı söyleyip kayıtları dinlemeden sildiğimiz oluyordu.

    bu şekilde geçiriyorduk zamanlarımızı. dışarı çıktığımızda sabaha kadar dans edip ayılana kadar arabada oturuyorduk.
    sınav zamanlarımızda, ders çalışırken evde kalem atıyorduk birbirimize sinirlendiğimiz zaman. kavga ederken bile durup gülmeye başlıyorduk.

    bir ay kadar zaman geçmişti. babamla da görüşüyorduk, bi kez babamın evinde kalmıştık.
    ···
  8. 458.
    +1
    ama bu süre içinde, anlam veremediğim şeyler de oluyordu.
    koltukta otururken bazen gözü bana dalıyordu. bozmuyordum, dakikalarca bakıyor gözleri doluyordu yine.
    yanına gidip ne olduğunu soruyordum, öpüyordu, seviyorum seni izlemeyi diyordu.
    bazen yanımdan aniden kalkıp banyoya ya da odaya gidiyordu. ya da yemek yerken iştahsız gözüküyordu. çabuk sinirlendiği zamanlar oluyordu, aniden yatışıveriyordu sonra, sarılıyordu.
    ···
  9. 459.
    +1
    sevgili olmakla, aynı evde yaşamak farklı şeylerdi. ne kadar sevgili olursak olalım, artık birbirimizin ev halini de öğreniyorduk. bunları, evdeki davranışlarına yoruyordum. aynı evde yaşamak sorumluluk getiriyordu. bi ev iki kişiden sorumlu oluyordu, haberleşme gibi bi dert olmasa da sürekli iç içe olmak güzel duygular hissettirse de baskı oluşturabiliyordu. ama bunların hepsi bir bütün olarak alındığında, sorumluluklar da güzeldi. tecrübelenmiştim. hatta aynı evde yaşamaya başladığımızdan beri ikimiz de daha da olgunlaşmıştık sanki.
    ···
  10. 460.
    +1
    ama bir şeyi fark etmiştim, daha önce aklıma gelse dahi, meraklansam dahi ona geçmişi hakkında pek bir şey sormamıştım. geçmişi irdelemeyi de, sormayı da sevmiyordum. çünkü geçmişin hep geleceğe zarar verebileceğini düşünmüştüm. kıskanıyordum da. eski ilişkilerini bilmek istemiyordum. benden öncesine dair hiçbir şey duymak istemiyordum. ne yaşanmışsa yaşanmış, artık benimle diyordum.
    ama bu benim bir yandan kendimi avutma, kişisel koruma yöntemimdi belki de. çünkü doğrusu bu değildi, geçmişin öğrenilmesi, merak edilen her şeyin çözümlenmesi, hakkında her şeyi net olarak bilmem gerekiyordu.
    ···
  11. 461.
    +1
    çünkü neredeyse, onun hakkında çok az şey biliyordum. ben onu dayımla ve babamla tanıştırmış, hayatıma tamamiyle dahil etmişken. onun ailesine dair hiçbir şey bilmiyordum, tanıştırma gibi bi konu dahi açılmamıştı.
    bir şey olduğunda bana dalıp bakması, garipsediğim davranışları, hakkında bir şey bilmemem aklımı kurcalamama, bunları hatırlamama neden olmuştu.
    ···
  12. 462.
    +1
    bir yandan kendime de kızıyordum, hiçbir şeyi sorgulamayışım için. yaşadıklarımdan sonra mutluluğu ve huzuru bulmam, beni tedirgin ediyordu. bozulmasından korkuyordum. ama hakkında her şeyi öğrenmek istiyordum artık.
    o pgibologumuzla olan tedavisini bitirmişti. benim tedavim de bitmişti, ama ben ara ara yine telefonda görüşüyor, yanında gitmeye devam ediyordum. birkaç gün bile geçmeden, pgibologumla görüşmeye gittim.
    ···
  13. 463.
    +1
    Oğuz’un neden pgibolojik tedavi aldığını bile bilmiyordum. bunu sordum pgibologuma. başta Oğuz’la bir ilişkiye karşıydı, benim iyiliğimi istemişti, daha sonra ise olumlu yaklaşmıştı ve olumlu yaklaşmaya da devam ediyordu. bütün bunları anlattım ona, bana bildiklerini söylemesini rica ettim, bilmeye hakkım olduğunu düşündüğümü söyledim.
    ···
  14. 464.
    +1
    - geçmiş bu kadar önemli mi sence, mutluluğun için sorgulama bunları. hem ben sana istediğin şeyleri anlatamam, ben doktorum küçük hanım, kuruntu yapıyorsun dedi
    + geçmişi önemsediğimden değil, hakkında daha çok şey bilmek zorundayım, bilmeye hakkım var, merakımdan öğrenmek istiyorum, anlayış gösterin
    - dedim ya küçük hanım, ben doktorum ve anlatamam. sana da bunları kurcalamamanı tavsiye ederim, mutluluğun, iyiliğin için. ama öğrenmek istiyorsan başvuracağın kişi Oğuz olmalı
    ···
  15. 465.
    +1
    ayrıldım oradan, eve döndüm. Oğuz okuldaydı. evi karıştırmaya başladım, gardırobun üzerinde kolisi vardı biliyordum. küçüklük eşyaları olduğunu söylemişti. indirdim onu, lise gömleği, çocukluk fotoğrafları, yine liseden kalma defterleri, lise kravatı vardı, iki-üç oyuncak araba, tuttuğu takımın atkısı, örme bir bebek yeleği vardı. bir de ufak sandığa benzer küçük bi kilidi olan kutu. birlikte yaşasak, hayatımızı birleştirmiş olsak dahi kişisel eşyalarına da kişiselliğine de saygım vardı. saygımız vardı birbirimize karşı.

    lise gömleği imzalıydı, ergenlikten kalma şeylerdi sonuçta. çoğuna baktım, arkadaşlarının manileri, komik görünecek yazıları vardı. gömleğin sol cep yerinde ise, Seni Seviyorum Aşkım – Ece yazıyordu.
    ···
  16. 466.
    +2
    defterlerine baktım, yine sonradan çok komik görünen bir sürü yazı vardı içinde. hatıra defteri tarzı bir şeydi. birkaç sayfasında notlar vardı içlerinde ‘canım’ ‘aşkım’ geçen.

    kaldırıp koydum koliyi yerine. kutuyu da öyle.

    ama artık merakım iyice katlanmıştı. elbette eski sevgilileri olabilirdi, liseden kalma hatıralarını saklayabilirdi. ama bu ‘ece’ ismi hakkında ne düşüneceğimi şaşırmıştım. çünkü birden fazla yerde görmüştüm adını. lisede uzun bi ilişki yaşadığını düşünmüştüm, belki liseden sonra da devam etmişti.

    o ufak kutuda ne olduğunu da çok merak etmiştim. ama açmamıştım ve açmayacaktım.
    Oğuz eve döndüğünde normal davrandım, her zamanki gibi çok iyiydik. gerçekten büyütülecek sorunumuz da yoktu –aklımdakiler dışında-
    ···
  17. 467.
    +2
    biraz zaman olmuştu, sınav haftamız gelmişti, geçmişti hatta. dersler tekrar başlamadan bir iki günlük boşluğumuz vardı.
    akşam hazırlanmamı, beni çok güzel bir yere yemeğe zütüreceğini, bi saat içinde geleceğini söyledi, bi saat sonra geldiğinde birlikte çıktık. yemeğe gidecektik ama gittiğimiz yer, manzarası çok güzel olan bi tepeydi. arabaya geçti, bizim hep dinleyip dans ettiğimiz şarkıyı açtı, kutular getirdi. en sevdiğimiz yemekler vardı kutuda. şarabı bile şişeden içiyorduk.
    ···
  18. 468.
    +2
    öyle güzeldi ki bunlar, izlediğimiz filmleri anımsatıyordu. gece geç saatte eve döndük, yatağın içinde konuşuyor, birbirimize bakıyorduk. çok geçmeden uyuduk ikimiz de.
    gece sayıklamasıyla uyanmıştım. kabus görüyordu, ‘ece’ gibi bi isim söylüyordu.
    su getirdim, uyandırdım. bana o kadar sıkı sarılmıştı ki, omuzlarım acımıştı. o geri uyudu, ama ben uyuyamadım
    ···
  19. 469.
    +2
    sabah kahvaltıda, ‘ece kim’ dedim ona. kutusunda da bu ismi görmüştüm.
    ‘tanımıyorum ne bileyim’ dedi. ama yüzü değişmiş, duraksamıştı resmen, konuşurken yüzüme bakmamış, kahvaltısını yapmaya devam ediyordu.
    ‘rüyanda sayıklıyordun ne demek tanımıyorum’ diye bağırdım
    - rüya işte hatırlamıyorum bile ne gördüğümü diyince, üstelemedim daha fazla. içim içimi yiyordu, sinirden delirecek gibiydim. korkuyordum da aynı zamanda.
    ···
  20. 470.
    +2
    dersler başlayınca, onu takip edecektim gün içinde ne yaptığını bilmek için. Perşembe gününü bekledim ve bir iki saatlik boşluğu vardı. ne yapacağını sorduğumda ‘bilmem bulurum bir şeyler, haber veririm sevgilim’ demişti
    ···