1. 1.
    +1 -7
    34 yaşındayım,35 yani yolun yarısına az kaldı.şu sıralar mecburi olarak akdeniz bölgesinde yer alan bir ilimizde yaşıyorum. bekarım ve bekar kalacağım, sebebini hikaye içinde bulacaksınız...

    kimseyi kolundan çekip ne olursun oku demiyorum... bu hususta anlaşalım. takip edenler olursa devam ederek ilerleyeceğim, alakasız kaldığınız anda yazmayacağım.3 günüm boş ve lanet olasıca sebebpler ( bunları açıklayacağım) yüzünden normal bir insan gibi dışarı çıkıp eğlenme lüksümde yok...

    quantum vs hikayelerinden gerçeğe dönmek istiyorsanız, şimdi başlıyorum...
    ···
  2. 2.
    -3
    şunu da belirteyim,bu mesele 3-4 gün de sürebilir ... tahminen yazdıklarım 5-6 sayfa tutar. olay çocukluktan başlıyor, daha sonra ergenlik dönemimde yaşadıklarım ve akabinde bu işin içinde kendimi bulup bedeller ödemem,son olarak da şu anki hayatım ...

    tek kelimesi yalan değildir... kimseyi ikna edemem
    ···
  3. 3.
    0
    1978 yılında geldim dünyaya. ilkin aramızda pek bir sorun yoktu bu kahpe gezegenle, nereden bilebilirdim ki; her saniyemi kabir azabına döndürecek ve beni derin yalnızlıklara, bunalımlara gark edeceğini
    ···
  4. 4.
    0
    babam devlet memuruydu ,o zamanlar babanın kravatlı olması büyük bir ayrıcalıktı. fakat her aile gibi kıt kanaat geçinen bir aileydik bizde.bir güneydoğu şehrinde, merkezden uzak kasabayı andıran bir mevkisinde oturuyorduk. evimiz lojmandı. arka balkonumuz ve salonumuz aynı istikamete bakardı. pencereden 4-5 m uzaktaki kavak ağaçları, bitkisiz toprak bir bahçe ve ardı uçsuz bucaksız boşluk. kendi halinde sessiz sakin bu çiftin 5 yaşlarındaki tek çocuğuydum...
    ···
  5. 5.
    0
    aslında tek çocuğu olduğumu uzun süre bilmiyordum : ) 3 kişi için ziyadesiyle büyük ve sobalı evimizde hiç kullanmadığımız oda da 2 arkadaşım daha vardı ve işin ilginç yanı bunları aileminde bildiğini sanıyordum. beyniniz yanmasın hemen sabır edin. kocaman bir salon ebatındaki odamızda küfeler, misafirler adına yatak yorganlar ve kuru erzaklarımız yer alırdı.
    ben ev oyunlarımı hep orda oynardım, lojmanda çok fazla yaşıtım çocuk vardı ancak o odada yaşayan 'erumi'ile 'sakil'
    ···
  6. 6.
    0
    'erumi' ve 'sakil' bahsettiğim o odanın dışına çıkmayan,kâh büyük gardrobun kâh misafir döşeklerini koyduğumuz hurcun üstünde oturan 2 varlıktı. insan değillerdi, eruminin vücudu toprak renginde el ve ayak parmak kıvrımları olmayan kırmızı dudaklı ve iri siyah gözlü idi. sakil ise yeşille gri arası bir renkte erumiye göre daha heybetli gözlerinde beyazı olan ancak kalan yüz hatlarını hatırlamadığım bir varlıktı... bunları aileminden bildiğinden emindim, nasıl ki gidip baba evde annem var demiyorsam yani bu olay olağanüstü gelmiyorsa, erumi ve sakilden de hiç bahsetmemiştim.ta ki 7 yaşıma kadar.o kısma değineceğim.. ancak merakınızı gidermek adına bu iki canlı ile aramdaki ilişkiden bahsedeyim
    ···
  7. 7.
    0
    ne zaman odaya girsem uzandıkları yerde bana doğru doğrulurlardı,bir iki gündelik sohbet ederdik. benimle oyun oynamalarını istediğimde oynamazlar beni izlemeyi sevdiklerini söylerlerdi. bizim evin koruyucularıydı bunu kendileri söylemişti. aramızda diyalogdan çok telepatik bir iletişim mevcut gibiydi saf sevgi ve korunma hissini alıyordum onlardan. çok yüz göz olmazları benimle. hatta bizden öncede orda olduklarını buranın onların da evi olduğunu vs söylemişlerdi bir kez. bazen seni falanca yere zütürelim mi derlerdi,ben de annem izin vermez ki biraz büyürsem gelirim derdim. başlarını sallar gülümserlerdi. asla bir korkutma vs olmadı aramızda. isimlerini nasıl öğrendim hatırlamıyorum ancak erumi ve sakil şeklinde hitap ederdim... hatta bir keresinde oyuncak robotum (ilkel olanlardan) bozulmuştu ve erumi onu tamir etmişti, içeri geçip oyuncağımla oynadığımı gören babam bayağı şaşırmıştı nasıl yaptın dediğinde ,erumi kurcalarken gördüğüm, robotun içindeki dinamo benzeri yapıyı vs kastederek birşeyler anlatmıştım... yine ikna olmamıştı, ancak bilirsiniz çocukların bu meseleleri üstünde fazla durulmaz.
    ···
  8. 8.
    0
    1-2 yıl içinde kardeşim olacağı müjdesini aldım, dünyalar benim olmuştu.o süreler bahsettiğim odaya hiç girmedim diyebilirim belki 1-2 kez daha, kardeşim doğduğu gün biraz bebeği sevdikten sonra onlarla sevincimi paylaşmaya gittiğimde 'biz artık gidiyoruz' dediler, asık bir suratla... ağladım, gitmemelerini istedim ancak sen bizi artık sevmiyorsun dediler... ertesi gün odaya girdiğimde artık yoktular... aileme erumi ve sakilin gittiğini çok üzgün olduğumu söyleyip geri getirmelerini rica ettim... ilkin kardeşi oldu herhalde ilgi istiyor gibisine yaklaştılar, ardından babama robotumu da erumi yaptı dediğimde bildiğiniz şok olmuşlardı. beni esas işi ruh sağlığı olmayan bir hekim tanıdığın yanına zütürdüler, adam çocukken olur bunlar ilgi istiyor pışpışlayın vs deyip yolladı. çocuksun ama ne dendiğini anlıyorsun aq bu da tuhaf bir iş beyler. çocuktur anlamaz diyerek adam resmen bana ilgi fukarası muamelesi yapmıştı.
    ···
  9. 9.
    0
    evimizin bulunduğu yer hayli ıssızdı ve o dönemler terör örgütü bu amaçla olmasa da yine eşkıyalık vs durumları oluyordu. bizim bulunduğumuz bölgede bir nevi onların kaçış yolları üzerindeydi. babam teftiş için turneye gittiğinde annemle beraber korka korka geçirirdik geceleri. işte bu zamanlarda yan dairemize babamla aynı kurumda çalışan genç bir adam ve hanımı taşındı... çocukları yoktu... o zaman televizyon falan bu kadar dolu dolu değildi, haliyle kadının da evde canı sıkılıyordu bize geliyordu çocuk niyetine benle kardeşimle ilgilenip hasretini gideriyordu az da olsa
    ···
  10. 10.
    0
    dediğim gibi orta halli ailelerdik, hatta ekonomi o zamanlar daha kötüydü... 'kemer sıkma ' sloganı ile yetişmiş sayılırız kısmen... şimdi ki gibi her önüne gelen lokanta evlere paket servis yapmıyor, kebap falan da bu kadar ele ayağa düşmemiş... sabah kahvaltılarında biraz kıymalı biraz peynirli iç malzeme hazırlardı,bu bahsettiğim komşumuz aynur abla... sabah babamlar işe gidince bu malzemeleri getirirdi ,beni fırına yollarlardı yaptırıp getirirdim beraber yerdik vs.çocuğu gibi de ilgilenirdi bizlerle aşırı samimi olmuştuk... sonra babam birgün huysuzlandı, misafirdir gelsin gitsin ancak ne bu her gün evin içinde vs dedi... adamda haklı o sıcağın altında arazi denetliyor vs,evine gelince insan donunu pijamasını çekip bir oh demek istiyor... annem bana sen biraz dışarı çık dedi
    ···
  11. 11.
    0
    koridorlu bir yapıydı evimiz, çocukluk işte beni göremeyecekleri noktadan dinliyorum... annem babama bu kız evde birşeyler görüyormuş ondan pek kalamıyor dedi... babam işte sordu soruşturdu kocasının haberi var mı gibisine... adamda biliyormuş meseleyi ancak zaten çocukları olmuyor diye kızı ailesi istemiyormuş,bir de bu mesele dillendirilirse aynı bana küçükken yaptıkları gibi 'ilgi fukarası' yaftasını yapıştırırlar diye çekiniyormuş. haliyle küçük yer, başında ağrısa, gibinde kopsa, delirsen de aynı doktora gidiyorsun. adamın ailesi de o şehirde olduğundan pek sıcak yaklaşmamış... annemin anlattığına göre kadın yatak odalarında 'gelin ve güvey ' görüyormuş... oturuyorlar ve ona bakıyorlarmış... tabi o zaman gelin nedir biliriz de güvey hiç anlamamıştım
    ···
  12. 12.
    0
    beyler belirli olayları ve tetikleyici etkenlerini de anlatmam gerektiğinden bazı kısımlar az da olsa 'ne alaka dedirtmesin' hepsi arasında bir bağlantı var, sabredin ana konudan sapılmayacak sadece neye neden yaklaştım, nasıl girdim gibi aşamaları daha sonra sormamanız adına detaylıca açıklıyorum... ister gerçek, ister hikaye deyin ama dilerim okursunuz... devam ediyorum...
    ···
  13. 13.
    +1
    gelin ve güvey kelimeleri kafama fazlaca takılmıştı ancak diyorum ya çocuksun henüz. fakat şu günkü çocuklardan daha olgun olduğumuzu söyleyebilirim. saksı çocuğu değildik. ortaokula giden çocuğu ay araba çarpar diye servise bindirip, dönüş saatinde servisin gelişini beklemezdi kimse. tüm vaktimiz dışardaydı, arkadaşlarımızla gider fırından yarım açık ekmek alırdık yanına da herkes evinden birşeyler getirdi mi al sana aktivite.bir de o yaşlarda kız tavlardık ancak kafaya 5 kilo jöle süremediğimizden suyla : ) bizden daha büyüklerle takılırdık bu kız tavlama merasimlerine, tabi kız mız tavlayamadığımızdan döner dolaşır lojmanın altındaki sur dibini anımsatan su deposu çevresine konuçlanırdık... millet anlatırdı işte cin, peri, hortlak... çokça düşündüm ilerleyen yaşlarımda acaba onların etkisi miydi erumi ve sakil diye... hayır sanmam, çünkü ben erumi ve sakil'i haşa ezelden tanıyor gibiydim... şu gün tanıştım diyemem tek bildiğim gittikleri dönemdi... hadi hepsini geç bir elinde gibik bir balta diğerinde kılıç olan tek taku 2 adım ileri gitmek olan robotu ben mi tamir etmiştim ? içi açılmasa dinamo tarzı yapıyı nasıl anlatacaktım babama. koruyucu meleklerdim dedim geçtim o meseleleri zamanla... kısa sürede de hafızadan kayboldu... ya da ben kaybolduklarını sandım belki de tüm bunlar bir felaketin, benim felaketimin başlangıcıydı
    ···
  14. 14.
    +1
    bahsettiğim şehirden terör bölgesi olması hasebiyle tayin istedik.her türden insanın yaşadığı ancak bütçemizi sarsmayacak küçük bir ile taşındık. yavaş yavaş bilincim oturmaya başlıyordu, artık her insanda olan hortlaktan periden cinden korkma meseleleri bende de baş gösterdi. çocukken ölmeyeceğime inanırdım mesela ben, azrail gelince gözlerimi iyice açarım ölmem ki derdim... bilinçten kastettiğim nokta, hani bazı gerçeklerin farkına varıyorsun ve kafanda oluşan tabular, çizilen ürkütücü tablolar var... erumi ve sakil'in hemen hemen hayal olduğuna inanmışsın, inandırmışlar seni... robot olayı mı gibtir git, belki hiç bozulmamıştı bile diyorsun kendine... artık hayatında erumi ve sakil yerine al karısı, karabasan, ters domaltıp düz giben yaratıkları var... onların anlattığı hiçbir yaratık sevecen değil mesela,o halde erumi ve sakilinde gerçek olma ihtimali düşük... ya da onların gerçekliğini kabul etmek, diğer anlatılanların da gerçekliğini kabul etmek anldıbına geldiğinden korkuyorsun : )
    ···
  15. 15.
    0
    yıllar geçti bu şekilde, ortaokula başladım. takım elbisemi çekince benden kralı yok.az çok durumumuz daha iyileşmiş, babam girdiği sınavı kazanmış, yeni ve daha iş görür bir maaşla göreve atanmış... o devirde okuyabilmek eskiye kıyasla çok zor olmasa da bugüne kıyasla zordu be kardeşim. çoğu arkadaşım ilkokulu bırakıp berber, kasap bilmem ne oldu... yani bu imkanı kullanmak lazım artık ne kadarına güç yetiyorsa, zekan yetiyorsa okuyup bir meslek edinmek lazım. erkendi belki bu kadar uç planlar adına fakat, dediğim gibi senaryo sana yapman gerekeni yeterince sunuyor...
    ···
  16. 16.
    0
    ortaokulda bir arkadaş edindim, adı muhafazid di... babası vefat etmişti, sadece annesi ile yaşıyorlardı... muhafazid'de dönemin modası olarak cinlerden perilerden avratgiben yaratıklarından bahsediyordu... ben ona ne erumiden ne sakilden bahsettim... erumi ve sakil, onun anlattıklarının yanında teletubies gibi kalırdı... muhafazid işi ileri zütürdü ve babası sağ iken bu varlıklarla görüştüğünden vs bahsetmeye başladı...
    ···
  17. 17.
    0
    açıkçası inanmadım,o dönemleri hatırlayan bilir 'konuşan kedi' meseleleri falan, hani her kedi konuşabildiği gibi herkeste muhakkak bu olaylarla içli dışlıydı. kendi görmese de amcası halası eniştesi baldızı görümcesi dedesi falan görmüş oluyor ya : ) dedemin dedesi birgün gece geç vakitte köyden dönüyormuş,bir düğün görmüş türü zırvalar : ) anonim meseleler
    ···
  18. 18.
    0
    devam ediyorum,

    zamanında benim için düşündüklerini bende muhafazid için düşünüyordum, babasını kaybetmiş durumu iyi değil ve bu çocuk bir çeşit ilgi istiyor tarzında... şu anda bazılarınızın benim için düşündüğü gibi kardeşlerim... buraları biraz kısa geçeyim, o dönem elif ve esen adında 2 kız arkadaşla,'arkadaş' adı altında ergenliğin gereklerini uyguluyor, bacım ayağına yavşıyoruz...
    ···
  19. 19.
    -1
    o dönem her önüne gelen vermediği için, hatta bu işler kanla bittiğinden en fazla kazayla memeye dokunmak türü işler... benim doğum günüm için bizde toplandık, annnemi evden yolladım biz bizeyiz... tatlılar, börekler, limonata vs keyfimiz yerinde o sırada muhafazid tribe girdi... size birşey anlatacam diyerek, gözleri dolmuş bir vaziyette...
    ···
  20. 20.
    0
    kızlar 'aaa noldu anlat tabi' ye bağladılar... ben de aha gene ilgi çekmek adına ortaya ölmüş babasını falan koyacak duygu sömürüsü yapacak diye düşünüyorum... bana görünüyorlar dedi ve yere baktı, hani muallak olaya gizem katıyor bana kalırsa pek giblemiyorum... yine kızlar aaa nasıl,ne görünüyor diye bu nazlı gelini oynamaya davet ediyorlar adeta... bu da benim penceremden gözlemlediğim kadarı ile, anlatmak için can atıyor ancak hala hafif nazlarda... en son döküldü... babama bir cin musallatmış sağken, geceleri babam yatarken yatağını yorganını kaldırırmış, işte çimdiklermiş... en sonunda babamı korkutup kalp krizi geçirmişler öyle ölmüş... tabi bu esnada ağlıyor, kendini triplere sokuyor : ) baba acısı ile dalga geçmem, benimki de rahmete gitti allah olanlarınkine ömür versin lakin bunun yaptığı tarzı az çok anladınız, hepimizin eleştirdiği bu tip olaylar olmuştur : )
    ···