+104
-12
ah yine o şeytan icadı oyun...
championship manager, football manager dedin mi ben durur, uzaklara bakar bir sigara yakarım. öyle bir oyun düşünün ki bir insanın hayatında derin travmalara sebep olmuş, tüm şirazesini kaydırmış, hayatına direkt etmiş ve yaş oldu 25 hala da bunlara devam ediyor.
yine üniversite yılları, yine yaz okuluna kalmışım başka bölümlerde sığıntı gibi derse girip çıkıyorum ama tüm bunlara rağmen uslanmayıp yine dünyanın en güzel oyunuyla gecemi, gündüzüme katıyorum. buluşmalara, derslere geç kalıyorum. bu sefer sınav var. geceden güya biraz çalışmışım sonra sabah erken kalkar biraz çalışırım demişim yine. baktım olacak gibi değil yeter deyip açtım oyunu sınavdan önce 1-2 saat oynayayım da stres atayım sanki çok stresliymişim gibi dıbına koyim. shakhtar donetsk kariyerim var, yıl olmuş 2030 küsur. ben almış başımı gitmişim. 25 lig şampiyonluğu, üst üste 12-13 defa şampiyonlar ligi şampiyonluğu, takımın transfer bütçesindeki sıfırları saymak için hesap makinesi lazım o derece. dünyanın en iyi futbolcuları kapımda yatıyor "aman hocam bizi de al takıma yedek kulübesinde yanınızda otursak bize yeter, gerekirse aldığım altın top ödüllerini bozdurup paramı ben vereyim. size dokunmak ibadet bence." diyerek yalvarıyorlar bana. ukrayna'da karı-kız ortamlarımın haddi hesabı yok.
neyse ben kendimi bu büyülü dünyaya kaptırmış gidiyorken, deplasmanda real madrid'e ilk yarım saatte 4.golü atıp rakip teknik direktöre "nasıl koyduk" işareti yaparken sonra gözüm saate takılıyor. benim için saat akşam 10.30 civarı çünkü oyunda öyle ama gerçek saate bakınca sınava 15 dakika kaldığını görüyorum. hagibtir! "neyse gençler siz devam edersiniz koymaya" diyerek maçın 40. dakikasında stadyumdan ayrılıyorum ama bir bakmışım ki stad çıkışı değil burası bizim evin sokağı dıbına koyim. kısa kollu gömlek cebimdeki sigara paketimi tutarak taksi durağına koşuyorum. oyunda senelik kazancım 50 milyon euro'yu bulurken cüzdanıma bakıyorum ki 10 tl var sadece. taksici abiye rica ediyorum "abi ben shakhtar donetsk teknik direktörüyüm mutlaka tanırsın zaten de sınava yetişmem lazım benim tüm param isviçre bankalarında olduğu için yanımda sadece 10 tl var benim bir atıversen okula ha?" diyerek. taksici abi de "anaa manyağa bak bulaşmayayım bari zütüreyim" der gibi boş gözlerle bana bakarak bindi taksiye ama bence kesin tanıdı olm ondan kabul etti.
okula geldik. sınav başlayalı 15 dakika olmuş. yardıra yardıra gittim sınıfa, bir tane züt asistan var.
- hocam geç kaldım kusura bakmayın. girebilir miyim sınava lütfen?
+ yok alamam. 15 dakika oldu başlayalı.
- hocam ben x bölümünden geliyorum girmem lazım bu sınava.
+ beni ilgilendirmez alamam. geç geldiysen giremezsin kim olduğun beni ilgilendirmiyor, ben seni tanımıyorum.
bak bak lafa bak!
- ne dedin sen? bak bak beni tanımıyormuş. ulan ukrayna'da 120 bin kişilik stadyumda benim ismim var, şehrin her yanında heykellerim var, ukraynalı vatandaşlar "ulan biz ukraynalıyız bu ne biçim isim" demeden erkek çocuklarına benim ismimi koyuyor. benim tek emrimle 10000 dinamo kiev'liyi yok edecek 1000 tane shakhtar donektsk'li yığarım lan buraya ben! donetsk'te bastığım yerleri direkt müze yapıyorlar zütoş!
diyemedim tabi, kuyruğumu kıstırıp tıpış tıpış eve gittim. çok koydu agalar nasıl tanımazlar beni? beni beni desperadoyu?
eve tekrar girmemle pardon madrid'e tekrar dönmemle dünya değişti tabi hemen. baktım bizimkiler 7 tane çakmış real madrid'e, dizilmişler beni bekliyorlar basın toplantısı için. toplantıda "bu attığımız 7 gol x üniversite y bölümünde asistan olan huur evladı z'nin anasının dıbına girsin" dedim, kimse "ne diyo la manyak" demeden alkışlıyor tabi. beni tanımazsa olacağı buydu, kimse kusura bakmasın!
- alo? oğlum noldu sınav?
+ ııı baba kaldım.
- iyi halt yedin. sen okumayacan dimi?
+ baba ama şampiyonlar ligini aldım ben bilmiyor musun?
- sus allasen iyice yaratık gibi bir şey oldun sen ya.
+ ama baba şamp...
- (dıııt dıııt dııt)
+ nasıl tanımaz ya beni beni oğlunu? :(