/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 51.
    0
    sabahın karşısında konuşmak ne zor
    incecik kül gibi kalıyorsun
    dağ susmaya giden yolu biliyor
    sen bilmiyorsun.
    ···
  2. 52.
    0
    Çok uğraştım didindim,
    Her şeyi en çok ben bilirdim
    Hiç bi şeyden kaçmadım, biraz zaman
    Hayalde, uykusunda, bazen sigara molasında
    En fazla 10 dakika kendimleyim

    Fazlası zarar, tadını çıkar.
    Beni burdan dışarı çıkar.

    içimde onca insan,
    Hangisi dost? Hangisi Düşman?
    Hangi yanda dursam?
    Kendime artık bir yer bulsam...

    Hayallerim geçmişte kaldı.
    Yol nerde, ben nerde, ev nerde?
    Bilmeden, heyecanım dinmeden koştum
    Yorulmayı bilmem derken,
    Birden bire duruldum.

    ip salla ya da bir şey yap,
    Bir ilaç yaz doktor.
    Ayaklar yere basınca inan her şey çok zor
    Ne kalbim ne inancım her şey taka sardı
    Tedaviyi reddettim, ya şırınga var mı?
    ···
  3. 53.
    0
    sen farketmesen de, vapurda otobüste yanında olmak ne güzel şey bilmemektesin
    güneş her battığında, gözüne düşmüş saçınla, başın yana eğilmiş ne düşünmektesin..
    ···
  4. 54.
    0
    bir kaç saat öncesiydi. varlığın anlamsızlığına, eşyanın tabiatına yenildiğim an, varlık tüm ruhuyla dokundu gözlerimdeki telaşıma. zamanın bir an olsun durmasını bekliyordum. -aşk tabirleri kitaplarda böyle yazardı zira- kendimdeydim, hiç olmadığı kadar hissedebiliyordum yarı karanlık odada beni etkileyen her bir zerreyi. benliğimin derinliklerine, ruhumun hiç inilmemiş patikalarına, ruhumun hiç bir ruhla temas etmemiş renklerine dokundu, çırılçıplak saflığıyla beni kendine çağıran, teni kavruk, kokusu deniz, saçları yosun incecik bir tanrı. hissettiğim şey; onun dilinden çıkan samimiyetinden başka bir şey değildi. odanın kapısının ardı kadar yakındı gözleri, benden biraz uzakta kurduğu dünyanın insanlarını yönetmekle meşguldü. yanına gidip gözlerine bakmak, yanına gidip gözlerinden söz almak istiyordum. odanın kapısını açtım. yavaşça mermer taşların üzerinden geçerek ona ulaştığımda kırmızı yanaklarımız bizi kendimize karşı ele veriyordu. yanından geçerken bir kaç saniye göz göze geldik. ellerimin telaşını yok etmek için bir sigara çıkardım cebimden ve kapının önüne çıkıp titrek ellerimin yardımıyla sigarayı dudaklarımla birleştirdim. camdan içeriye baktığımda gözlerinden akan koyu kahve kokusu sigarama katık oluyordu. tenindeki deniz kokusu genzimi yakıyor, onun varlığını hissetmek kalbimin sınırlarını zorluyordu.
    bir kaç saat sonrasıydı. tanrıyı karanlık odamda el yordamıyla bulmaya çalışıyordum. ona dokunabilme ihtimali bile beni korkutuyordu. artık idrak edebiliyordum. o beni seçmişti aşkına elçi olarak. bu bir irşattı, ruhlarımız arasında köprü. gelecek tek şey çiledir kendimize bunda sonra. aşkı aşk yapan çekilen çilelerin büyüklüğü değil midir? derinliklerimizde kaybolmamızın sebebi bu değil miydi? tanrının bu çağrısı beni yıllardır sürüklendiğim yoldan alıp geniş ovaları, upuzun bitmek bilmeyen kumsalları vaadediyordu. durduramadım içimdeki tanrı korkusunu-sevgisini.
    aşk korkakların işi değildi. bir aptal cesareti de değildi. aşk; uyandığında bedenini yatakta, banyoda, deniz kenarında, cilasını yitirmiş tahtaları çatlak bir bankta unutmaktı. otobüs duraklarında, tren vagonlarında, ada vapurlarında kendini aramaktı. zamanı bir kaç yıl geriye almak, zamanı sensizliğin ötesine taşımak, kaderi sonbahar bulutundan düşen ilk yağmur damlasına yüklemekti aşk.
    ve bir melek parmak uçlarında yürüyerek, sessiz sedasız sağ omzuma başını koyuverdi. çoşkuyla kutladı sevinçli çocuklar muzaffer bayramımızı.
    ve bir zaman sonra mutluluğu kırık bir kadın, kapamıştı yastığı yüzüne. hayalleri mutlak sevgi olan bir kadın taktı mutluluk maskesini. kapı eşiğinden rüzgarla beraber dans ederek çıktı kanserli sevda o odadan. aşk ikiye bölündü. karanlığın saçlarını okşayan kadın karanlık yatakta, ruhundan ayrılmış beden gibi yatıyordu. ben hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey yapmamanın bir şey yapmak olduğuna inanarak öylece bakıyordum.

    hayatım boyunca yaptığım en iyi şey kaybetmekti.
    kaybettim..
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    0
    bir eşi olmalı insanın
    rüzgar onun kokusunu getirmeli,
    yağmur o'nun sesini..
    ···
  6. 56.
    0
    olsa şimdi dizlerin yastık bana..
    ···
  7. 57.
    0
    bana öyle bakma
    anlayacaklar
    ikimize karşı bu dünya
    bizi anlamayacaklar

    bana öyle yaklaşma
    bana öyle dokunma
    ikimize karşı bu dünya
    bizi anlamayacaklar

    bu hayat da bizi böyle
    yakamızdan tutacaksa
    hadi böyle yaşa
    derken kalbimize sormuş mu ?

    benle böyle konuşma
    kapıları kapatma
    ikimize karşı bu dünya
    bizi anlamayacaklar

    beni aşkla aldatma
    gerçeklere kapatma
    böyle kırık da bakma
    beni daha da ağlatma
    ···
  8. 58.
    0
    Oysa ne kadar masumdun önceleri,

    Bir gülerdin dünya gülerdi sanki,

    Kazara göz göze gelsek yıkılırdı içim,

    Öpülesi bir el uzanırdı tenime.
    Dokunurdu içime işlercesine..

    Ne güzeldi eskiden, uzaktan seyreder,
    En yakınlarıma anlatırdım seni,

    Ne masumdun sen bana...

    Aniden çıkınca karşıma,

    Yağmuruna kavuşmuş toprak misali sevindi yüreğim...
    ···
  9. 59.
    0
    son kez sırtını yaslayıp göğüsüme sigaralarımızı yakıp kokuna, tenine doya doya, kulaklarına fısıldayarak okumak vardı bunları sana..

    Biraz değiştim,
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar

    Değiştim
    Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
    Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
    Ben benimle savaşıyorum,
    Seninle değil

    Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın,
    ne kazanabileni ne de kaybedeniyim
    Sorun değil

    Elbet Alışırım
    Biraz alıştım.
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar

    Alıştım!
    Varlığını istemediğim tüm ekgib yanları
    Ve çokluğunu da, yokluğunu da istemediğim
    iki arada bir derede duyguya alışıyorum
    Bir yanım bırak diyor bir yanıma
    Kesin değil! Henüz tanıştık
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar

    Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık
    Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
    Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
    Bir yanım memnun oldum diyor,
    bir yanım tanıyamadım daha
    Samimi değil
    Bir hayli kırıldım
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar

    Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime
    Gözlerimden tut da ciğerlerime kadar kırgınım
    Aslında ne sana, ne olanlara
    Kendime kırgınım!..
    Maziye hiç değil, âna kırgınım
    Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına
    Dinlediğim şarkılarda bana seni anımsatan şarkıcılara
    Beni anladığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşuna
    Bir hayli kırgınım
    Beni ben kırdım oysa
    iyi değilim.
    Galiba yoruldum
    Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar

    Kalbime, kalbimi kanıtlamaktan
    Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan
    Ve dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum
    Aslında ne pişmanım ne de pes ediyorum!..
    Sadece beni kaybettikçe seni kaybediyorum.
    Şu kalp denen, beni bana sorgulatıyor artık
    Ki Seni sorgulamamasını nasıl beklerim?!..

    Toprağa bakan yanım senden zaten ayrı
    Sana bakan yanımsa toprakla aynı
    Hıh! Ne yaparsan yap, gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin!

    Gözlerim yorgun
    Dudaklarım, dudaklarım hissiz
    Dokunulmadan geçen yıllar bana ağır
    Sarılmadan geçip giden uğurlamaların, kavuşmaları hep beklentisiz
    Söyleyemediklerini söylesen de şimdi
    Sesine aşina yanım, onca sessizlikten sonra artık sağır!
    isteyerek değil
    Çok çalıştım

    Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
    Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkiye
    Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
    Daha öncede gitmiştim
    Çok çalıştım
    Paylaştığımız hayatımızda bıraktığın onca üstü kapalı git izine
    Beni yerle bir eden kendince açık olan her tepkine
    Ve bende bana tanımadığım bir adamı göstermene rağmen
    Gitmek için, bitmek için, sana huzur vermek için
    Çok çalıştım

    Daha öncede gitmiştim
    Kendi isteğimle
    Anladım ki daha önce sevmemiştim!

    Çok çalıştım inan
    Değişen yanımın aslında hep aynı olduğunu göstermeye
    Her defasında daha da tozlanan canımı kırmadan korumaya
    Ve alışmaya kendime
    Bu göz gözü görmez dumanlı halime
    Çok alışmaya çalıştım hem de

    Tanıştım seninle doğan yanımla da, ölen yanımla da
    Birini yaşattım! Yaşatıyorum da hala
    Ama diğerinin ölmesine engel olamıyorum da

    Yorulmak, dinlenmekten geçmiyor
    An be an çöküyor, insanın içindeki güç
    Işığı sönüyor
    Beyaza dönüyor rengi git gide
    Hissizleşiyor

    Ne yormak istedim Seni,
    Nede yormak kendimi
    Çok çalıştım
    Gitmeye de kalmaya da
    ikisi de aynı acı, ikisi de rezil
    Daha öncede gitmiştim
    Ama böyle kalarak değil
    Böyle kalarak değil
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    0
    Hep bu son kezler aklimi kacirtacak. Ne zormus senden kopmasi. Seni unutmasi
    ···
  11. 61.
    0
    Yagmur kuşu gibi sen zarifçe salınıyorsun sokaklarında şehrinin
    Ben dolanıyorum etrafında herkes gibi oluveriyorum.
    Ne sen beni görüyorsun
    Ne gözlerim seni bırakmaya muzaffer..
    Takibindeyim. Bi ara alo de bekliyorum hala gel demeni..
    ···
  12. 62.
    0
    Sen bir suydun sen bir ilaçtin..
    Seni bu gece itiraf ettim kendime
    Seni ne kadar sevdigime hala
    Seni unutamadiğima hala
    Zor gercekten zor insanin baska bir insanla oyalanmasina. Basit mi düşünsem diyorum. Herkes gibi. Sen gibi demeye dilim varmıyor ama mış gibi yapmaya devam mı etsem
    Napsam
    ···
  13. 63.
    0
    bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
    çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
    su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
    ···
  14. 64.
    0
    bitmemiş bir ömrün yalanısın
    sen: kabuslarımın tabiri
    çocukluğumun arta kalanısın!
    öldüreceğim kendimi dudaklarınla
    dudakların etle, şehvetle seferber
    sen! bana inen son kutsal kitap
    son fakir yatır
    son aciz peygamber!

    Bu siralar seni bekliyorum. öyle uzaktan görsem yeter. tesadüf bu ya sana bir kahve yapsam sende içip kalksan..
    ···
  15. 65.
    0
    bir şeylerin yerine birbirimizi koyduk. birbirimiz kadar değerli şeylerin yerine. olmadı. artık şimdi kimse sığmaz oraya. şimdi seni düşünmemeyi öğreniyorum. yine de sen iyi misin?
    ···
  16. 66.
    0
    Hangi mumun dilegi oldun
    Nasil gunes dogarsa sancili
    Gozlerinden kimsesizler dusuyor. hepsini topluyorum heybeme. Tek tek sevip oksuyorum. Satirlara dusuyor gecmisleri. onlari sana buyutuyorum. Zamansiz ve igibsiz bir alemde bulusuyoruz. siyah bahar cicekleri tutusuyor parmak uclarimda. Ciceklerin arasindan kokusunu duyuyorsun gozlerinden dusen artik her ne varsa. Kimsesizligin dusuyor dudaklarima. yorgun dusmus atlar nasil kosarsa dort nala. Gocmen kuslar nasil suzulurse sabirli ve uzun. Agir agir yaklasiyorum zamansiz ve igibsiz aleme. yangini daimi. parmak uclarimda ebemkusagi kelebekleri ucuyor zamansiz ve igibsiz aleme ve ben dusuyorum gozlerinden kimsesiz ve ben dusuyorum kucagina doganin. Olum bir cocuk doguruyor, olum bir karanfil getiriyor cenazeme.
    Cism i can
    ···
  17. 67.
    0
    Sana sevgilim demeliyim
    Ismin dokulurken dudaklarimdan
    Yagmurlar fisildamali adini topraga
    Denize dussem kokuna bulanir elim yuzum.
    Seni anlatiyorum ask acisi ceken cocuklara, ismin mahrem bende sevgilim. Hikayemizi okuyorum onlara.

    Gogusumde dinlenen basina alismisken,
    Vapurda uyuyakalan gozlerinin ustundeki kirpiklere sahip cikarken ucusmasinlar diye denizlere ve yorgun dusmusken kosu atlari gibi zarif bedeninde-mabedinde,
    Dudaklarimin izi henuz gecmemisken cocuk gulumsemende
    Ve
    Sabahin korunde kayaliklarda sarhoslugum gecmeden daha
    Ve
    Kirilmamis bi kalp birakip ardinda boyle:

    Gitmeyecektik.
    Tek dogruda kesisen sonsuz noktalardan bir nokta olabileniz. sonsuzu bir noktayla kaciran dogruyu biz yalanlayacaktik.
    Ama
    Lar..

    Cism i can
    2. Yilina
    ···
  18. 68.
    0
    kedersiz bir guvercinin kanadina asilmis perakende acilar. kavruk bir sonbahara hazirlamis kendini dalinda intihar eden yapraklar. cevzesinde kahve pismis sarabini icmis bir sincap saklaniyor cinarin kovugunda.(aşk topraktir ona)
    lavantalar kurumus mor asmali cardakta
    mey
    hazzi dorugunda zincir tutsak aşk eder
    ney
    yagmur damlasi düşmüştür yapraga..
    agla.
    ardindan yol bastirir gunesi geceye
    yaprak kimildamayan sehre
    ınce
    ınce..
    yagmurun solugu avuclarimda sicak tutsulu ve yosun saclarin
    kadin.
    ···
  19. 69.
    0
    Ne gun dogarken haberin vardir gunesin sancisindan,
    Ne sen dogarken gunun senin acilarindan.
    Gunun de onemi yoktur dogumunda.
    Pic gibi birakir hayat seni ortada
    dogdugun gunden itibaren.
    ···