cinsiyetsizler

sezon 1 part 4
..
peter: hey, dostum sakin ol... yoluna girecek
adam: sanmıyorum dostum, lütfen üzerine alınma ama lanet amerikalılardan nefret ediyorum
peter: ben alman'ım.
adam: memnun oldum, adım kwon...
peter: memnun oldum kwon, gel seni ailemle tanıştırayım...

peter: catherine bak bu kwon
kwon: merhaba
catherine: merhaba kwon, neye sinirlendin
kwon: çünk...

o sırada içeriye 11 kişi daha girer. hepsi sinirlidir ve hepsi birilerine bağırıyordur

peter: işte... yeni dostlarımız geldiler
kwon: sanırım onları da almadılar
peter: gidip bir bakalım...

peter onlarla da tanışır... 3 aile... smith, salvage ve dirk aileleri. peter'ın ailesi ve tek başına kwon beklemektedirler. vakit geçtikçe iyiden iyiye bir açıklama yapılmadığı için ortam gerilir.

michael salvage: ben gidip şu lanet huur çocuklarına günlerini bildiricem.
kate salvage: dur, dur nereye gidiyorsun

michael kapıya doğru yönelir, kapıyı zorlar ama açamaz, kilitlidir

michael: kilitli!
david dirk: şaka yapıyorsun? kırmayı dene lütfen
arnold smith: kıramazsınız
michael: nereden biliyorsun?
arnold: o taktan kırılmaz kapıları üreten fabrikanın sahibiyim ben... onu kırmak için 1 vinç çağırman gerekir.
peter: peki, tamam, tamam... beyler sakin olalım, sizce bizi buraya neden kilitlemiş olabilirler

6 saat sonra

catherine: bu da neydi?
jane: babaaaaaaaa, babaaa korkuyorummmmmm

-yer sallanmaya başlar-
-herkes panik içinde nereye kaçacağını bilemez-
-çığlıklar-
-dua-
-ağlama sesleri-
-taşlar düşer-
-yapı yıkılır-
-ekran kararır-

jane gözünü bir anda suyun dibinde açar. panikler ve nefesini tutarak yukarı çıkmaya çalışır ama bir türlü en yukarı ulaşamaz. tam boğulacağı sırada yukarıdan babası peter onu suyun yüzeyine doğru çeker

peter: kızım! jane! aç gözlerini! janeee!

jane kırpıştırarak açar. bir gökkuşağı görür. Hemen sonrasında babasının elleriyle başını okşadığını görür, huzurla gözlerini tekrar kapatır ve sonra...

arnold: herkes iyi mi (diye seslenir)

hep bir ağızdan herkes "iyiyiz" der. ancak bir terslik vardır. etrafta hiçkimse hiçbir canlı ve bina yoktur. Kuş, köpek, böcek, sinek, insan, bitki vs hiçbirşey yoktur

david: lanet olsun burasının california olduğuna inanabiliyor musunuz? Burası dümdüz bir ova olmuş
arnold: bu tanrının laneti dostum...
peter: saçmalamayın, bir göktaşı çarpmış olmalı ya da ne bileyim onun gibi birşey!
kwon: 世界の終わり
peter: anlamadım?
arnold: bu dilimizi konuşamıyor mu?
kwon: bu dünyanın sonu... Madem göktaşı çarptı, peki enkaz nerede? insanların cesetleri nerede? dünyanın sonu dedikleri bu sanırım...
peter: peki ama biz neden hayattayız?
kwon: onu zaman gösterecek. hayatta herşeyin bir sebebi vardır.

-o sırada-

catherine: aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaağğğğğğğğ!!! peteeeeeeeeerrrrrrrrr

peter: catherineeeeeeee (eşinin çığlık atmasıyla aşırı derecede paniğe kapılan peter koşarak onun yanına gider, tabi arkasından bütün herkes... Sadece jane uyuyordur)

catherine: aaaaahh (hıçkırarak ağlar)
peter: ne oldu neyin var?
catherine: (eşi hariç herkese, güçlükle) lütfen bizi yalnız bırakır mısınız? (der)

catherine pantolonunu indirir

peter: ne yapıyorsun?

catherine kilodünü indirir ve ağlamaya devam eder

peter: amann tanrım!

catherine'nin cinsel organın olduğu yerde hiçbir şey yoktur.

peter bunu gördükten sonra yavaşça elini kendi pantolonundan içeri sokar ve...

peter: ooo aman tanrım lanet olsun, sanırım artık erkek değilim

peter'in de cinsel organın olduğu yerde hiçbirşey yoktur.

sezon 1 part 3

jane: baba, baba iyi misin? baba?
peter: ha, ne, ha iyiyim kızım, biraz yorgunum sadece...

jane, babasına acımaklı gözlerle bakar ve diğer odaya geçer. kırık bir aynada yüzüne bakar, güzel gözlerinin dışında tüylü yüzü, kalın kaşları ve saçsız başını eliyle okşar, üzgündür. diz çöküp iki elini başının arasına sıkıştırır. ağlamaya başlar... hıçkıra hıçkıra...

peter: kızım, jane! kızııımmm neyin var, iyi misin?

jane hala ağlamaya devam eder.

jane: neden baba, bu lanet neden bizim üzerimizde, neden ölmüyoruz biz
peter: çünkü senin baban bir tanr..
jane: kes! yalvarırım bu saçmalıklarından vazgeç artık baba! madem tanrısın neden suyun yüzüne çıkıp hava ile yüzleşmiyorsun!

peter, susar...

jane: ne oldu, sustun? işte senin tanrılığın bu kadar anlıyor musun? kafayı yedin artık bıktım senden de!
peter: beni üzüyorsun jane...
jane: baba! ben yer yüzüne çıkıcam ve buna siz engel olamayacaksın
peter: saçmalama! (der ve bir tokat atar) ve (sonra başını öne eğerek konuşmaya başlar)anneni kaybettikten sonra böyle maceralara girmek istemiyorum jane. seni de kaybedemem...
jane: baba! annemin neden öldüğünü bilmiyoruz!
peter: onu hava aldı, gökyüzü aldı.
jane: hayır, baba bilemezsin... ayrıca sence çok fazla yaşamadık mı? öleceğimiz varsa da ölürüz bu taktan yerde taktan şeyler yiyerek yaşıyoruz. ama baba... baba, eğer yeryüzüne çıkabilirsek ve ölmez de hayatta kalabilirsek yukarıda bizi bambaşka bir yaşam bekliyor olabilir. neden bu taktan yere kısılıp kaldık yüzyıllardır!
peter: çünkü havadaki lane...
jane: çünkü havadaki lanet annemi aldı değil mi? baba böyle birşey yok. ama tamam sana süre vereceğim, hemen gitmeyeceğiz sen kendini hazır hissettiğinde buradan çıkıcaz olur mu?

jane ve peter birbirlerine sarılırlar

-peter geçmişe dalar-

3 mayıs 2034 - yer altında bir sığınak -

görevli: bayım siz C458 kapısından gireceksiniz, bayan siz de XR1100'desiniz
kadın: beyefendi biz? biz hangi kapıdayız?
görevli: isminiz neydi efendim?
kadın: catherine, catherine nash
görevli: ah, beni mazur görün profesör sizi tanıyamadım, özür dilerim. Y447'desiniz efendim.
kadın: önemli değil, teşekkür ederim.

peter: hey, dostum biz?
görevli: tam isimleri alabilir miyim efendim?
peter: peter walsh, jane walsh ve helga walsh

görevli listeyi kontrol eder

görevli: aaa, şey efendim biraz beklemeniz gerekiyor.
peter: neden ne oldu?

görevli, telsizden birileriyle konuşur.

görevli: aa efendim ufak bir problem var ama çözülecek sizi bekleme salonuna alabilir miyiz?
peter: neden ne oldu? sorun ne?
görevli: lütfen bayım zorluk çıkarmayın, açıklama yapılacak

peter, jane ve anne helga kendi aralarında bu konuyu tartışarak bekleme salonuna giderler. o sırada içeri biri bağırarak girer.

adam: それを畜生! それを畜生!

peter hemen adamın yanına gider.

peter: hey, dostum sakin ol... yoluna girecek
adam: sanmıyorum dostum, lütfen üzerine alınma ama lanet amerikalılardan nefret ediyorum
peter: ben alman'ım.
adam: memnun oldum, adım kwon...
peter: memnun oldum kwon, gel seni ailemle tanıştırayım...