1. 26.
    +2
    @42 hemen panpa, en azından bir kişinin bile okuduğunu görmek sevindirici
    ____________________

    Artık günlerim hep onunla beraber geçiyordu, seviyorduk sanırım birbirimizi. aslında güzel de bir kızdı, internetim de olmuştu artık msnden de görüşüyorduk. 7/24 onunlaydık ve bıkmıyorduk birbirimizden. sanki 16 yıldır onu arıyormuşum, sonra bulmuşum da. biriktirdiğimiz şeyleri yaşıyormuşuz gibiydi. sanki hiç bıkmayacaktık. lisede ne kadar aşk yaşanabilir bilmiyordum. herneyse.

    birkaç hafta sonra yine okula gittim. sınıfa çıktım, zaten kafamı uzattığımda ilk yağmura bakıyordum. kafamı uzattığımda şok oldum, sinirlendim, ilk ne olduğunu anlamaya çalıştım. ama konuşmalarını duyamıyordum. yağmur zaten böyle birşey yapmazdı, beni seviyordu. geriye tek bir seçenek kalıyordu. o 2 şerefsiz yağmurun yanındaydı, mehmet yanında oturuyordu diğeri ellerini sıraya koymuş yağmura bakıyordu. asilkan yoktu ortalıkta, yağmur gerçekten tiksiniyor gibi bakıyordu onlara, kur yapmaya çalışıyorlardı sanırım. çok sinirlendim, aşırı sinirlendim. beni daha görmemişlerdi ne yapacağımı planladım, sonra hızla içeriye doğru koştum. ayakta duran, elleri masadaki bine doğru koştum, yan döndüm sağ omzumla çarpacaktım, onlar beni çok geç farketti. yağmur yine çığlık attı, ona omuz atarken de sol elimi yumruk yapıp mehmet bininin yüzüne savurdum geçerken. burnuna gelmişti, emindim. sonra arda duvara doğru giderken çekildi, duvara ben çarptım. bayağı bir yalpaladım sonra zaten. mehmet yüzünü tutuyordu, ama kalkacaktı illa ki, kalkmadan ardayı halletmem lazımdı. arda bana bir yumruk attı, harbiden eli sertti bir daha yersem gibilirdim oracıkta. duvar vardı arkamda birdahaki yumruğunu bekledim, daha hızlı savurdu kaçıldım o sırada duvara vurdu. bam diye bir ses çıktı zaten gibildiği belliydi elinin.
    "Laan" diye bağırdı arda. o sırada ben de birkaç tane vurdum serdim bunu yere zaten. mehmet kalktı o sırada, bana doğru geliyordu, çok mesafe yoktu zaten. iki adım sonra yanımdaydı, bir adım atsa zaten yumruğu ulaşırdı, ikinci adıma gerek bile yoktu. topladım kendimi, hazırdım şimdi o görecekti, bir yumruğu atmayı denesin gibecektim belasını, hazırdım. he sonra ne oldu yavşak tekme attı, işte bunu hiç beklemiyordum, tekme atabileceğini hiç düşünmemiştim. en azından gibime gelmemişti, bacağıma gelmişti, ama krampon gibi yırtmıştı derimi hissediyordum, pantolon nasıl parçalanmadı anlayamıyorum hala. ben sıraya düştüm o sırada, yaklaşıyordu, yumruk atacaktı sıradayken, kaldırdım ayağımı karnına tekme geçirdim, yere düştü. yine boşluğuna vurmayı başarmıştım, doğrulurken arda ya da baktım halsizdi zaten umursamadım onu mehmete yerde birkaç tekme attım. kafasına attım birkaçını, ikisinin de suratı kanıyordu, benimki kanıyor mu diye baktım. elim kan içinde kaldı, herhalde ardanın geçirdiği yumruktandı, ama acı hissetmiyordum. ilk defa böyle kavga etmiştim, zaferimi kutlayacak değildim, zaten sersemdim. çocuklarlar neden kavga ettiğimi öğrenmek istiyordum, yağmura baktığımda ağlıyordu, gittim sarıldım, o da sarıldı. şimdi tüm sınıf öğrenmişti işte. hiçbirşey sormadım, dışarıya çıktık çantalarımızı alıp. okuldan kaçtık yani, parkta oturduk hep sarılarak bir ara uyumuş bile olabiliriz bilmiyorum. ama sıkıca sarıldık birbirimize hep.
    gerçekten çok güzel bir histi, sana değer veren birisine sarılmak. burnumun acısı çıkmaya başlıyordu, en azından kırılmayacağını bilmek içimi rahatlatıyordu. burnum üç yerden kırıktı dediğim gibi ama, çok az bir çıkıntı var. küçükken kırılmıştı, çok iyi bir doktora zütürmüşlerdi beni ailem. düzgün kaynatmıştı ve şekil bozukluğu yoktu çok. herneyse o gün öyle geçti, ilk defa yağmurun evinin yerini öğrendim, onu evine bıraktım. mahallesinde bile el ele tutuştuk, kimseyi umursamadık. o evine çıktı, ben de evime gittim. evin kapısında üstüme baktım, annem görürse yüreğine inerdi. vazgeçtim eve girmekten. çıktım dışarıda oturdum biraz. sonra annemin çıktığını gördüm, gizlenmeye çalıştım, eve girerdim, anahtarım vardı. ama ne oldu, beceremedim gördü beni, çığlık attı sokağın ortasında. koştum yanına gittim, korkma dedim, zar zor eve soktum. dayak yedim falan dedim anneme, annem çok üstüme geliyordu dayanamadım bağırdım. hayvandım ben harbiden hayvan, kadın endişeleniyordu, şimdi üzülmüştü de. bağırdığıma üzüldüm ama yapacak birşey yoktu. elimi yüzümü yıkadım odama geçtim direk. başım belaya girecekti, biliyordum...

    ____________________________
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +1
    @44 panpa geliyor birazdan başlıyorum.
    @45 adamsın panpa
    @47 panpa resmi şantiye şefi değil, resmileri 5 bin lira falan alıyor. yanında resmiyetten bir şantiye şefi var resmi.
    @48 yazıyom panpa şimdi.

    beyler geliyor şimdi yeniler
    ···
  3. 28.
    +1
    ertesi gün okula gittiğimde yağmur yoktu okulda. zaten tereddüt ederek gitmiştim, o şerefsizler de zaten tip tip bakıyordu. oturdum sırama yağmuru bekledim, gelmedi. merak ediyordum, dedim birşey olmuş olmasın o kadar ulu orta el ele tutuştuk. abisi de vardı 4 yaş büyük. çıktım sınıftan, okuldan çıkıcam kafamda var. aşağı indim bi baktım önümü kesti birisi. tanımıyorum, daha önce görmedim.
    "Sen yağmura mı sarkıyon lan yavşak" dedi bir tane geçirdi. feleğim şaştı zaten. yere düşmedim ama sersemledim, yağmurun abisi olduğunu anladım, karşılık veremezdim, versem de giberdi zaten.
    "Yok abi, sarkmıyorum vallaha bak, sevgiliyiz biz." dedim, daha mı kötüleştirmiştim durumu bilmiyordum. yağmur geldi aklıma, okula gelmedi, birşey mi yaptı ona da diye. bir yumruk daha geçirdi zaten onu duyunca sinirlenip sonra birşey soramadan hocalar ayırdı, okuldan falan attılar. ben de çıktım o arada okuldan o gitmeden koştum önden, yağmurların evine vardım. çaldım kapıyı, yağmur açtı, ağzımı burnumu kan içinde gördü, onun birşeyi yoktu, rahatladım. yağmur telaşlanmıştı hemen içeri çekti beni.
    "Abim mi yaptı?" diye sordu telaşla. başımı salladım.
    "Biliyordum, böyle yapacağını. Nefret ediyorum ondan!" ses tonunda hem üzüntü hem nefret vardı.
    içeriye gidip ıslak bir bez falan aldı, geldi yüzümü sildi sonra yanıma oturdu. abisi gelebilirdi her an, gitmem gerektiğini hissediyordum.
    "Ben, sana birşey yapıp yapmadığına bakmak için gelmiştim." dedim,
    "Hayır yapmadı, yapamaz da zaten, ama eğer seni burada görürse bu sefer öldürür. komşular söylemiş akşam anneme o da yetiştirmiş hemen."
    Doğruldum, "tamam ben gideyim o zaman." dedim, o da doğruldu ben kapıya doğru giderken elimden tuttu döndürdü beni. direk dudaklarıma yapıştı, ilk kez öpüşmediği belliydi ama umrumda da değildi. sonra geri çekildik, ileri gitmedik. ben de çıktım dışarı, okula gittim tekrar. sonra vazgeçtim eve gittim. bu sefer annem anlamadı kavga ettiğimi, ders boştu geldim dedim. yattım sonra da. ertesi günlerde pek birşey olmadı yağmur görüşmüyorum artık onunla demiş. okulda buluşuyorduk başka zamanlarda dışarı çıkartmıyorlardı artık. okul çıkışlarında da bir yarım saat takılmaya başladık. tabi bu sırada serserilerle bakışıyorduk, ufak tefek tartışmalar yaşıyorduk zaten kin dolulardı bana. ama asilkan sanki bana hak veriyordu. bir gün yağmur okula gelmediğinde ders boştu yine, kantindeydim. gizem çıktı geldi ben baktım ona o da beni gördü. çekti sandalyeyi oturdu karşıma, şaşırdım. poğaça yiyordum yine, kağıdı ortaya sürükledim. üstünde poğaçalar vardı, aldı bir tanesini ucundan ısırdı sonra tekrar bıraktı kağıda. bana bakıyordu, birşey demesini bekliyordum. şunu ekliyeyim gizem yağmurdan kat kat güzel bir kız. ama nasıl biri olduğu belli değil, yağmurun iyi birisi olduğundan emindim. gizem lafa başladı,
    "gözükmüyorsun uzun zamandır?" laf açmak için söylediği belliydi, neden gözükecekmişim? çok mu muhabbetimiz vardı sanki? hem hep okuldaydım. herhalde kızla takıldığımı farketti ondan diyordu.
    "Buralardayım hep?" dedim.
    "Ben de buralardayım hep." dedi, muhabbetin ilerlemeyeceğini anladı. derince nefes aldı, devam etti.
    "Aslında okula geldiğinden beri ilgimi çekiyorsun. aslında o günden beri." dedi, o gün derken neyi kastettiğini ikimiz de biliyorduk. sevgilim olduğunu bildiğine emindim, birşey mi planlıyordu? ben ne diyeceğimi bilemedim öylece kaldım. o devam etti,
    "açıkça konuşmamı mı bekliyorsun?"
    "Hayır, şaşırdım açıkçası." söylediklerine bir iki saniye geç cevap veriyordum, düşünerek konuşmak istiyordum. bir hata yapmamalıydım.
    elindeki poğaçayı bıraktı, elimdekini aldı ve ısırdığım yerden ısırdı. bir an gerçekten ergenler arasındaki biyolojik öpüşme muhabbetini yapacak sandım. neyse ki yapmadı. yürüyordu resmen bana kız. tabi onu yaptıktan sonra kendine güvenen bir tavırla kantinden çıktı. daha önceki yürüyüşünü biliyorum, zütünü bu kadar abartılı sallamazdı. amacı neydi bu malın? benim beyin yine karıştı zaten. aslında kolay yolu vardı, aşağıdaki beyinsize devredebilirdim olayı. ama o zaman daha da taka saracaktı sanırım. erkeğiz biz düşünmek zorluyor arkadaş işte. yapmayın şöyle şeyler. bizim yerimize seçimleri başkası yapsa olmuyor mu? ya da seçme hakkı tanımasanız? okul bitişine kadar sınıftaydım, bir daha dışarıya çıkmadım. çıkışta gördüm, arkadaş grubuylaydı bana bakıp kikirdediler falan. umursamıyormuş gibi davrandım yoluma devam ettim. "kuğul" görünme çabalarına bürünmedim ama. benim doğamda vardı, umursamaz gibi görünürdüm, en değer verdiğim kişilere bile. sonra da eve gittim yattım. normalde aşk acısı çekince uyunmaz mıydı çok. ben ikilemde kaldımmı uyurdum. rüyalarım yardımcı olacak sanıyordum herhalde, ak sakallı dede çıkıp bir yol gösterse fena da olmazdı ha. e tabi olmadı, zaten bi kere rüyama girdi, at ismi verdi bi tane. at yarışıyla, iddaayla falan hiç alakam olmazdı. gittim ata verdim parayı. sakalını gibtiğim cenabeti nasıl bir at beğendiyse at sondan ikinci geldi. gitti tüm para. o günden beridir eminim zaten girerse dediklerinin tersini yapıcam.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    0
    @51 sağol panpa

    _______________________

    Ertesi sabah uyandığımda evde değişik bir ses daha vardı. kız sesiydi sanırım, benim yaşlarımda sanki, ama emin olamadım. sonra gibtiri bastım, okula geç kalmıştım. kalktım hemen elimi yüzümü yıkadım, içerideki yabancı aklımdan çıkmıştı bile. çantayı topladım bir gariplik vardı ders programı dününkiyle aynıydı, pek üstüne varmadım. telefonu aldım masaya bırakacam bir an tarihe baktım. cumartesi yazıyor sonunda. küfürü bastım bıraktım telefonu, soyundum tekrar giydim ev kıyafetlerini. saçı başı da düzeltmiştim çıkacağım için. yürüdüm salona, salona girdiğimde züt gibi kaldım. benden birkaç yaş büyük ama taş gibi harbiden taş gibi bir kız. göğüsler falan böyle uçacak. iyiki saçları düzeltmiştim. orda bir kaldım, annesi de vardı sonra ona kaydı gözüm bakışlarımı falan kaçırdım. annem geldiğimi anladı,
    "Bak igu yeni komşularımız." dedi, gülümsedi.
    ben de zoraki gülümsedim, "memnun oldum, ben igu.". isimlerini falan söylediler işte benim bakışlar kızın göğüslerine kaçıyor arada. kaplan ayaklanıyordu pijama da var, kız da ev kıyafetiyle gelmiş askılı, göğüsler dekolteli. direk içeri gittim işim var deyip. tuvalete girdim, attıracaktım sonra vazgeçtim. e liseli ergendik sonuçta o kadar dalgalanmalar olacaktı. onlar gidene kadar odamdan çıkmadım. gittiklerini duyunca mutfağa gittim, kahvaltı yaptım. sanırım cumartesi sanmamın sebebi, cuma günü istiklal marşı okunmamasıydı. yok o değildi, okunmak zorundaydı. sonra hatırladım girişte okumuştuk, hava sorunlarından dolayı. ondan kafam karışmıştı. evde mal mal oturuyordum, açtım bilgisayarı. msn açıldı zaten otomatik olarak, tedbir olsun diye otomatik oturum açmayı kapattım. bizimkiler girebilirdi. yağmur açıktı, yazdım.
    igu: Nasılsın
    ..
    ..
    ..
    ..
    ..
    ..
    igu: Yağmur?
    ..
    ..
    ..
    ..
    ..
    igu: Peki.(Nyse tmm mşglsn gliba .s.s)

    kısacası cevap vermedi işte. benim de canım sıkılıyordu çıkayım dedim dışarı. bir duş aldım giyindim dışarı çıktım, ilk amacım dolaşmaktı. sonra nasıl oldu bilmiyorum evinin önünde buldum kendimi. ama kafamda hala sabahki kız ve gizem de vardı. ne yaptığımı bilmiyordum açıkçası sadece duygularıma ve anlık isteklerime göre hareket ediyordum. gittim çaldım kapısını. yağmur açtı, ağlıyordu. "Yağmur ne oldu?!"
    Bana bir tokat patlattı ki hala acısı durur yanağımda. hızlı vurduğundan değildi ama duygularım parçalandı lan. ilk defa kendimi sorguladım o tokatta ben, ilk defa hatayı kendimde aradım. olgunlaştırdı sanki o tokat beni. Allah benim belamı versin dedim çok içten ben. Konuştu sonunda, ağlıyordu sesi boğuktu;
    "Sen yapmazsın sanmıştım," konuşamıyordum, ne diyeceğimi bilemiyordum, onun konuşmasına izin vermekten başka çarem yoktu.
    "Ben olmadığım gün rapor vermeye gelmiştim okula. sizi gördüm gizemle, kantindeydiniz... konuşmalarınızı duydum." dedi. benim elim kolum birbirine karışmıştı, birşey diyemedim. demeye de hakkım yoktu. ben birşey yapmadığım halde kendimi suçlu hissediyordum. sadece kız bana açılmıştı. ama ben bunların hepsini sabah evdeki kıza baktığım için kabullendim. onun için lanet okudum kendime.
    kapıyı yüzüme kapattı, birşey demedim. biraz daha bekledikten sonra döndüm arkamı gittim. ben hata yapıyordum sanırım. hem de bir yerde değil, birçok yerde...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    @56 panpa sigarayı çok az içerim. ben taktiğini buldum. istediğim kadar içiyorum, bırakma diye bir durumum yok. istediğim zaman başlarım, elimin altında diyorum. yani bir daha başlamıcam diye zorlamıyorum. 2 ay içip 5-6 ay içmiyorum. 2 yıl düzenli içip, tiryaki olmamışlığım var. paket taşıyıp 3 günde 2 sigara içmişliğim var düzenli olarak. kasmıyorum yani. son 1 yıldır da içmiyorum. ama eserse başlarım yine
    ···
  6. 31.
    +1
    beyler hikayeyi bitirebileceğimden şüpheliyim, biliyosunuz yemişincilerle ilgili duyuru var. bu yüzden yarın hızlı yazma kararı aldım. ama sanmıyorum sileceklerini pm si açık değil, iki tane 2. entry var. ve akıllıları entry no sonuna göre eleyemezler sazan avi.dir yüksek ihtimal. bu arada ilgi huurlarına dönmem merak etmeyin. şuku falan da beklemiyorum. yarın silinme ihtimalime karşı hikayeyi bitirmeyi düşünüyorum tüm gün yazıcam saat 23.00 a kadar. birazdan bir entry daha yazıcam sonra yarın artık.
    ···
  7. 32.
    +1
    @60 aynen panpa. benim arkadas var sporcu, ama sigara da içiyo vücudunu dengeledi, diyoz bıraksan daha iyi olcaz da farketmiyo adama.
    ···
  8. 33.
    0
    @64 tam girdim buraya yazmak için gördüm panpa şimdi başlıyorum yazmaya bir sonraki entry en geç 10 dakika sonra burada
    ···
  9. 34.
    +2
    Eve gittiğimde geçti, bira içmiştim bikaç tane liseli kafası tabi kafa biraz güzeldi. annem ağlıyordu kapıyı açtığında odasına geçti, içeri geçtim babama baktım oturuyor öylece. birisi mi öldü falan dedim ilk, anlayamadım. ailem olunca söz konusu kendi dertlerimi unuturdum. annemin yanına gittim teselliye. babam gençken annemi aldatmıştı birkaç kere. sonuçta öyle bir dedem vardı ki... buna da şükür. annem başladı lafa;
    "yine oldu." dedi, ağlıyordu, daha fazla konuşamadı. çok sinirlendim, yapmayacağını söylemişti, ikimize de söz vermişti.
    gittim içeriye direk, açtım kapıyı çarptım, babam bana baktı. babam da sarhoştu, ama o harbiden sarhoştu. ayağa kalksa duramayacaktı ayakta, bağırmaya başladım;
    "söz vermedin mi sen bize, şerefsiz bir baba olmayacaktın hani?! Bir daha olmayacak diyordun hani ne oldu yaptın yine?!" çok sinirliydim, sesim tüm mahallede yankılanıyordu, yanımızda balkon kapısı vardı, açıktı. babam birşey diyemiyordu, yüzüme de bakamıyordu, sanki çocuğummuş gibi kızıyordum, bağırıyordum ona. sonra ben de duraksadım, sesim sakinleşti. ben de o kadar iyi biri değilim, "bugün ben de aynı taku yemedim mi?" diye sordum kendime. babama çekmekten korkuyordum açıkçası. ama birçok özelliğini de seviyordum, babalık yapmıştı. babalıkla kocalık aynı şey değildi sanırım. anlayamıyordum. hiçbir insan tamamen iyi olamaz, tamam kabul ediyorum. ilkokul mezunu bile olmayan birisine göre çok gelişmişti. ama neden bunu yapmıştı, en son düşüncelerimi kafamdan attım ve;
    "senden nefret ediyorum, şerefsiz, yavşak, gibeyim senin gibi babayı!" dedim. en son alkol alıp sorumsuzca ralli yapmıştı. mıcıra giren arabanın arkasını toplayamayınca kayaya çarpmıştı, uçurumdan yuvarlanıp 3 takla atmıştık. beni tutan adamın kolu kırılmıştı. o olmasa uçup gitmiştim, rahmetli şuan öldü nur içinde yatsın. araba yan durmuştu, beni çıkartmıştı, işte orada ona sövmüştüm. durmak bilmiyordum, "haklısın oğlum" deyip duruyordu. aynı şekilde sövdüm ona burada da. ama buradaki cevabı haklısın oğlum olmadı. kalktı, bir tane tokat geçirdi, sonra bir tane daha, ama yorgundu, sallanıyordu. tokatları yumruğa döndü, bir yandan ayakta zor duruyordu, düşmesin diye tutmaya çalışıyordum. bir yandan dayak yememeye çalışıyordum. kötü bir durumdaydım açıkçası. sonra dayanamadı oturdu koltuğa, çarptım kapıyı çıktım. ağlıyordum ama yediğim dayaktan değildi, sinirdendi. salondan çıktığımda annemin hıçkırıklarını duydum. direk yanına gittim, yatakta oturmuş ağlıyordu. hiç düşünmeden söyledim;
    "neden ayrılmıyorsun?"
    "sen varsın, okuyorsun, ayrılamam. çalışmasına çalışırım ama bugün üniversite mezunları bile iş bulamıyor oğlum. ben sana nasıl bakayım?" dedi. kız lisesini bitirmişti annem, dokuz eylülü mü ne kazanmıştı. hemşire olacaktı o zamanlar dar görüşlüymüş herkes. babam bir de üniversiteni bekleyemem, doktorların *** mu olacaksın demiş, göndermemiş. zaten annemin son söylediğinden sonra anladım ben hayatın o kadar kolay olmadığını. benim çektiğim acı neydi ki? yıllarını ada sonra sevilme, boşlukta kal. yapacak birşeyin de yok. sanırım ben olsam atlardım camdan. sonra kapının çarpma sesini duydum, anneme baktım.
    "gibtir oldu gitti." dedim. gittim peçete getirdim, yanına bıraktım. tüm akşam yanında durdum. ertesi gün de pazardı zaten. annemin uyumasını bekledim, ağlaması kesildiğinde uykuya dalmış olacaktı, bekledim... bekledim... o kadar kısa sürmedi bu ağlama sanırım. ama en sonunda uyudu. ben de gittim açtım bilgisayarı, boşanmadan sonra tazminat olaylarını falan araştırdım, yattım sonra. yatınca kendimi düşünmeye de fırsat buldum. ona mı benziyorum diyordum, ortak yönlerimizi buldukça, yağmuru, gizemi düşündükçe. o tokatın beni yıktığını görünce, kendimden daha da nefret ettim. sanki kendimi sevmiyordum. sanırım bir insanın intihar girişimi sadece üzüntüden, terkedilmekten olmuyormuş. o gün anladım en büyük intihar sebebinin kendinden nefret etmek olduğunu. kendinden başkalarını kurtarma isteği olduğunu...
    ___________________________
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +2
    beyler yarın devam ederim artık, siz bu akşam için beklemeyin daha fazla. takılın başka konulara. kitap okurum ben de azcık. hadi iyi geceler
    ···
  11. 36.
    0
    @71 panpa geliyor birazdan bir iki tane daha. ama aksam arkadasım var ben de 23.00 ı beklicem zaten silinme olayı falan var ya. o zamana kadar 2 entry girerim, biri birazdan gelecek.
    @73 panpa o nick benim ruh halimi yansıtıyo, cidden bak. seninki ruh halini yansıtmıyordur inşallah o.O (iguana değil kaplumbaga gibiyo. kaplumbaga benim orada)
    ···
  12. 37.
    +1
    Ertesi sabah uyandım, gittim elimi yüzümü yıkadım. Pazar günlerini severdim, çünkü babam evde olurdu. şimdi sevmemin sebebi babamın evde olmamasıydı. bir anneme bakayım dedim, yatağında yoktu. baktım tüm odalara yok. mutfağa baktığımda kahvaltıyı hazır gördüm, not falan aradım evde ama bulamadım. aldım telefonu aradım, açmadı. birkaç kere daha aradım açmadı. endişelenmeye başlamıştım, tanıdıkları falan aradım, dedemi (annemin babası olan), teyzelerimi falan aradım. ama olayı çaktırmamak için hal hatır soruyordum sadece. belki de annem bilmelerini istemeyecekti. hiçbirinden annemle ilgili birşey duyamadım, kapattım telefonu. giyinmeye başladım, dışarı çıkacaktım, nereye gideceğimi bilmiyordum tabi, ne yapabilirdim ki nasıl bulacaktım? o sırada telefon çaldı, baktım annem arıyor. açtım;
    "Alo, anne?"
    "Alo, duymadım ben aradığını, şimdi gördüm."
    "Boşver, nerdesin anne sen?"
    "Alışverişteyim, birkaç saate eve gelirim." Yalan söylediğini anlıyordum, alışverişte değildi. ama en azından eve gelirim dediğine inandım.
    "Tamam anne, görüşürüz." dedim, kapattım.
    Sonra kahvaltı yaptım, dışarıya çıktım. yürürüm biraz falan demiştim kendi kendime ama. gibtiğimin ayakları yine beni yağmurun evine zütürdü. yine tokat yiyip, yine onu üzmek mi istiyordum? beni görünce üzülüyordu sanki. frenledim kendimi, kapısını çalmaktan vazgeçtim. ama o sırada perdenin kıpırdadığını gördüm, kapanıyordu. ama kapanmadan önce yağmuru çok net görmüştüm, ağlıyordu. yüzüne bakamazdım, kapıyı açmaya geliyorsa dayanamazdım. arkamı döndüm, hızlıca yürümeye başladım. kapının açılma sesini duydum. yoluma devam ettim, yol boyunca sanki birisi beni takip ediyormuş gibi geldi. duygularım o kadar yoğundu ki, düşünmekten beynim yorulmuştu. en son eve vardım. yol boyunca takip edildiğim hissi gitti bir anda. 'sadece öyle olmasını istiyorum, beynim beni yanıltıyor.' diye düşündüm. evet kim istemezdi tekrar kavuşmayı, takip edip gelmesini, kucaklaşmayı. eğer şimdi kapıyı çalarsa, açardım kapıyı, hiçbirşey demeden sarılırdım zaten. dolabı açtım, bir iki bakındım, yorgundum yemek yiyecek bile halim yoktu. gözüm alttaki siyah poşete ilişti. meyvelikteydi, açtım baktım 3 tane bira var. aldım hepsini, bir de açacak kaptım, odaya gittim. biranın birini açtım, koltuğa uzandım. oda çok aydınlıktı kalktım siyah perdeyi çekip tekrar yayıldım. odamın en sevdiğim eşyası bu koltuktu, ne bilgisayarım, ne başka birşeyim. gitarımdan bile öne geçmişti önem sırasında. rahatça arkama yaslanıp düşünebiliyordum. uyusanız bile rahatsız etmiyordu. birayı açtım, kucağıma koydum. arkama yaslandım, tavana baktım. düşünüyordum, yağmuru düşünüyordum. bu sefer diğer kızlar yoktu aklımda. sadece ona yoğunlaştım, tavantaki çatlaklardan yüzünü çizmeye çalışıyordum. ilk ağzını çizebildim, sonra kulağını ama bir türlü birleşmiyordu. mücadele ediyordum kendimle resmen, birleştirmek istiyordum. her birleştiremediğimde biradan yudum alıyordum, öyle ki 2 bira bitmişti hemen. son birayı da içerken rahatladım artık. birleşmişti, oradaydı ama biliyordum gözümü ayırdığım anda kaybolacaktı. çok yorgundum ama gitmesin diye gözümden uyumamaya çalışıyordum. birayı tekrar kucağıma koydum. yüzüne bakmak çok güzeldi, çünkü bir daha hiçbir zaman bana böyle sevgiyle bakmayacaktı. zil çaldı, şekli bırakmak istemiyordum. ama sonra içime doğdu sanki o yüzü birazdan kapıda görecektim. hızlıca koştum bir anda kapının önünde buldum kendimi. sanki ışınlanmıştım, çok garip hissettim. kapı kendiliğinden açıldı, sanki birleşmemizi istiyormuş gibi. kekeledim;
    "Ya..yağmur?.." yüzümü bir tebessüm kaplamıştı.
    sonra elini gördüm, yine o nefret dolu bakışını gördüm. sonra yanağımdaki acıyı hissettim, artık bakışım duvardaki tabloya dönmüştü tokatın etkisiyle. çat sesi sanki apartmanda değil, kafamın içerisinde yankılanıyordu. Yağmur'un sesini duydum en son;
    "Senden nefret ediyorum!" dedi, sonra arkasını dönüp gitti. tam kapıdan çıkacaktım bir anda kapıyı demir parmaklıklar sardı, kendimi hücrede gibi hissettim.
    ...
    ...
    Yerimde zıplayarak uyandım, elimdeki bira üzerime dökülmüştü. koltuğun yüzümde bıraktığı izi hissedebiliyordum. bir an sersemledim, inception mu yaşıyorum dedim kendime. birayı yere bıraktım, ayaklandım. tişörtüm rahatsız ediyordu artık beni, ıslaktı. kapıya büyük bir umutla, beklentiyle yaklaşıyordum. kapıyı açtım, annemi gördüm karşımda. Bakakaldım bir süre.
    "Ho..hoşgeldin anne." dedim,
    "hoşbuldum." dedi, üzerimdeki ıslaklığa bakıyordu, kokumdan anlamıştı herhalde içtiğimi, birşey demedi.
    elinde hiç poşet yoktu, alışverişe gitmediğini anladım, sesimi çıkartmadım. odama yöneldim, sonra duraksadım. salona gittim şu iç içe geçen sehpalar varya. işte en büyüğün bir küçüğünü aldım odama taşıdım, koydum. bir işi sonraya bırakmayı hiç sevmezdim.

    ___________________________
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    0
    @75 panpa silinirsem nasıl yeni konu açayım başka hesap yok. -.-
    edit: sanırım konu silinmiyor zaten hesap silinince ikinoktagülücük
    ···
  14. 39.
    0
    @78 panpa yavşadım ben ona ileride anlatırım zaten. bir ön sevişmemiz oldu da, önü diyebileceğimiz bir sevişme olmadı. :( sonra da ablanım edalarında takıldı zaten.
    ···
  15. 40.
    0
    @82 panpa arkadaş var ama akşam giricem yine 3 entry.
    @83 sen git cin ali oku amk
    ···
  16. 41.
    0
    @86 gerizekalı iyi okursan görürsün aradaki birkaç gün birşey olmadı dediğimi.
    edit: senin gibi gerizekalılar anlamaz, açıklayım daha da aradaki birkaç günü atladım yani onu yazıp.
    ···
  17. 42.
    +1
    @88 panpa en ciddi takipçim sensin, iyiki varsın. kusura bakma arkadaş var yazamıyorum. yarın telafi ederim.
    bu arada özür diliyorum hepinizden.

    ______________________

    Ertesi gün annem beni uyandırdı, kahvaltı hazırlamıştı. kahvaltı yaptım giyinip çıktım evden. otobüse binip okula gittim, biraz geç kalmıştım. kapıda müdür azarladı istiklal marşını kaçırdın falan diye. pek oralı olmadım, anlayınca sustu o da. sınıfa yöneldim, kapıyı çaldım girdim içeriye.
    "Pardon hocam." bir yandan yağmura bakıyordum, oradaydı, oturuyordu ve yanı boştu. onun dışında birkaç boş sıra daha vardı.
    "Nerede kaldın evladım?"
    "Otobüsü kaçırdım da hocam, bir de bazı sorunlarım var." dedim, bunu derken göz ucuyla yağmura baktım.
    "Peki geç yerine." hoca uzatmadı, ben de sıraya doğru yürümeye başladım. yağmurun bakışlarında hangi duygu var çözemiyordum, onun da kafası karışıktı. yanına oturmak istiyordum, bir güç te beni başka sıralara itiyordu. en son düşüncelerimi topladım, bu kızı seviyorum ben dedim. gizem bana açıldı, ben birşey yapmadım zaten diye düşündüm. eğer sorun o kızsa bir daha da bakmazdım. sanırım kendimi avutuyordum, kendime söz verip tutmadığım durumlarla çok sık karşılaşıyordum ergenken. cesaretimi topladım, gittim yağmurun yanına oturdum. bu sefer çantasını çekmemişti, ben kaldırmak zorunda kalmıştım. çantasını onun kucağına ben bıraktım. yağmura bakamıyordum, kafamı çevirecektim ama yapamıyordum. önümdeki deftere birşeyler karalamaya başladım, bir süre devam ettim, kendimi kaptırmışım. en son yağmurun elini elimde hissettim, irkildim. elini elimin üstüne koyup durdurmuştu, rahatsız olmuştu. bir an düşündüm, iyiye gidiyor gibiydi. yapma şunu da diyebilirdi. salak salak sırıtmaya başladım, o da bana mal mısın gibilerinden baktı. tenefüs zili çaldı, yağmur yerinden kalktı, kapıdan çıktı. ben biraz düşündüm, biraz daha düşündüm. biraz daha düşünürsem artık yetişemeyecektim. kalktım gittim arkasından, bahçeye indi. bizim okulun bahçesinin kömür deposu vardı. ama bu depo açıktı, parmaklıklarla çevriliydi. tabi ilkokul olmadığı için kilitlemiyorlardı kapısını. onun önünden geçerken tuttum kolundan, çektim oraya doğru. dikkat çekmemek için birşey demedi. yeterince tenha olduğunu hissettiğimde bıraktım kolunu.
    "Yağmur." derken gözlerine bakıyordum, ama o benim gözlerime bakmamakta ısrarcıydı.
    "Yağmur bak ben birşey yapmadım, cidden bak." dedim, konuştuklarımı kafamda toparlamaya vaktim yoktu. öylece çıkıyorlardı kafamdan, engellemedim.
    "Ben seni gerçekten çok seviyorum, sana zarar gelmesini istemiyorum. sana sarılıp saatlerce bırakmak istemiyorum, geceleri seni düşünüyorum. Bak Yağmur benimle gizem konuştu, konuşmaları yanlış anladın, ben birşey demedim orada rencide olmasın diye. yoksa ben öyle birisi... " . Yağmur sözümü kesti;
    "biliyorum, öyle birisi olmadığını."
    "e o zaman neden vurdun bana? neden ayrıldık biz?"
    "şuan ayrı değiliz biz" dedi, yüzümde bir tebessüm belirdi, yağmur devam etti "sadece o an bilmiyordum öyle birisi olmadığını."
    "Nasıl yani, ne zaman öğrendin?"
    "Daha sonra, başkasından öğrendim."
    "Kimden öğrendin yağmur?"
    "Kimden öğrendiysem öğrendim, sanane?"
    "Yağmur yapma böyle, ben senden birşey saklamıyorum, aramızda gizli saklı olmasın bak."
    "Aramızda gizli saklı yok, sadece şuan bilmene gerek yok."
    "bir gün bilmeme gerek olacak mı?"
    "Hayır."
    iyice sinirlenmiştim, "bırak ya" dedim, arkamı döndüm gidecektim, yağmur tuttu bu sefer.
    "igu bana bak, ben de seni seviyorum tamam mı? herşeyi kendi açından düşünmeyi bırak."
    "Söylediklerin hiçbirşey ifade etmiyor Yağmur!" artık bağrışmalarımız duyulabilirdi, birazdan damlardı ergenler.
    "Çok mu istiyorsun kimin söylediğini bilmeyi?"
    "Hayır, vazgeçtim zaten, söylemeyeceğini biliyorum!"
    "Asilkan söyledi!"
    "Ya bırak ya!" dedim, dönüp gitmeye yeltenmeden duraksadım zaten. mal mal baktım yağmurun yüzüne. doğru olamazdı duyduğum, tekrar sormak istiyordum. asilkan mı? demek istiyordum. ama yağmurun gözleri izin vermiyordu. Yağmur devam etti;
    "Değdi mi şimdi bu kadar bağırdığına, kırdığına?"
    "Ben seni kırmak istemedim."
    "Ama bu kırdığın gerçeğini değiştirmiyor." dedi ve çekti gitti. bu sefer tutamadım kolundan. zaten asilkan kurcalıyordu beynimi, çocuğun iyi birisi olduğunu orada anladım. ama nereden tanıyordu beni, neden bana yardım ediyordu? ilk önce kafam çıkar ilişkisine gitti, belki gizemi o da seviyordu. arkadaşının eski sevgilisiydi ama olabilirdi. belki yağmuru bana daha düşkün yaparak, gizemle ilgilenmemi engelleyecekti. hiçbir taku anlayamıyordum. sonraki birkaç ders sessiz kaldım, yine rutin bir yolculukla eve döndüm. sonra tekrar düşüncelere daldım. sanırım birgün ölürsem, düşünmekten ölecektim...
    _____________________________
    Tümünü Göster
    ···
  18. 43.
    +1
    sabah yine uyandım, okula gittim. kararlıydım bugün asilkanla konuşacaktım. yağmurla konuştum, konuşacağım dedim asilkanla, ilk hayır konuşma falan dedi, sonra kabul etti. asilkanın yalnız kalmasını bekliyordum, diğerlerine gıcıktım zaten. birkaç tenefüs fırsat kolladım, sonunda fırsat buldum, gittim önündeki sıraya ters oturdum. asilkan bana 'ne var' der gibi bakıyordu. bakış atmaktansa lafa girmenin daha iyi olacağını düşündüm.
    "asil."
    "asilkan" diye düzeltti. bozuntuya vermedim.
    "asilkan, sen yağmurla mı konuştun?"
    "igu yağmur benim sınıf arkadaşım, bunda ne sorun var?"
    "yok lan, yanlış anladın. ben benimle ilgili olarak bahsediyorum."
    "hayır."
    "yalan söyleme, iyi çocuk falan demişsin."
    "evet dedim, iyi çocuk dedim diye kızacak mısın?"
    "Lafı uzatıp zaman kazanıyorsun, belki diğerleri gelir diye."
    "Alakası yok, ayrıca sadece iyi çocuk demedim hakkında birkaç şey de söyledim.
    "Nereden biliyorsun?"
    "Kardeşimin eski sevgilisisin." dedi. orada kaldım, biraz düşündüm. lafı başka yere çekmem gerekliydi, kardeşi ile ilgili abisiyle konuşamazdım.
    "peki onu geçtim neden iyi çocuk dedin? ne çıkarın var?"
    "Herşey çıkar ilişkisiyle olmuyor igu, o sadece kötü insanlar için geçerli. senin hakkında düşüncelerim değişmeden bence konuyu kapatalım, yağmurla konuştum çünkü, sana haksızlık yaptılar önceki konularda, dayanamadım, kendimi kötü hissettiğim için söyledim."
    daha soracak sorularım vardı, o da anlamıştı bakışlarımdan.
    "peki ya" diye başladım, sözümü kesti;
    "bu kadar yeter, birazdan gelirler."
    "Tamam." dedim, kalktım sıraya gitmeden bir daha baktım,
    "sağol asil." birşey demedi, ama en azından asil dememe kızmamıştı bu sefer.
    ···
  19. 44.
    0
    beyler 1 tane daha geliyor az sonra
    ···
  20. 45.
    0
    artık bir yakın arkadaşın yoluğunu iyiden iyiye hissediyordum. bir kardeş lazımdı bana, bu kardeşin asilkan olma olasılığı kaçtı acaba? evet konuşmam lazımdı, acaba asilkan bu salaklardan korkuyor muydu da benimle gizli gizli konuşuyordu. asilkan'ı okul çıkışında takip ettim, serserilerleydi, ayrılmalarını bekleyecektim, beklediğim gibi oldu. yaklaşmaya başladım, konuşacaktım. sonra ileride gizemi gördüm, bankta oturuyordu. bir an şaşırdım, tekrar saklandım. asilkan gitti ve gizemin yanına oturdu. fotoğraflarını çekmek istedim ama telefonum yanımda değildi, ben de izlemekle yetindim, sonra pandomim aklıma geldi. Çantamda tembel olduğumdan hesap makinesi olur. çıkardım, en azından elimde birşey olmalıydı, fotoğraf makinesiyle hiçbir benzer yanı yoktu. ama uzaktaydım, benzetebilirdim sanırım. elime aldım, gözüme yaklaştırdım, çalılara tekme attım sallandılar, biraz açığa çıktım, asilkan beni görünce makineyi arkama saklar gibi yaptım. elini hemen gizemin omzundan çekti, "Geç kaldın!" diye bağırdım. gelip makineyi almak isteyebilirdi o yüzden koşarak uzaklaştım oradan. şimdi kozlar benim elime geçiyordu, asilkan benim dediklerimi yapacaktı artık. bu kesindi, yapmazsa, herşeyi anlatmazsa fotoğrafları vermekle tehdit edecektim onu. dayak yersin diyecektim, arkadaş ortdıbını kaybedersin diyecektim. kafamda planlamıştım herşeyi, eve vardığımda yine düşüncelere daldım. kötü biri mi olduğumu tartışıyordum içimde. kafam o kadar karışıktı ki artık dilime de vuruyordu söylediklerim. mırıldanarak kendimle tartışıyordum.
    acaba hesap makinesi olduğunu anlamış mıydı?
    Annem odanın kapısını açtı,
    "yemek yiyecek misin?"
    "Hayır anlamamıştır salak." dedim, yorgunluktan düşündüğümü söylemiştim.
    "Efendim?"
    "Yo.yok aç değilim."
    "iyi, tamam." dedi iç çekerek, kapıyı kapattı. ben de tavana bakıp o enfes oyunuma tekrar başladım. sanırım işsiz kalırsam ileride kahve falı bakarak geçimimi sağlayabilirdim. biraz sakal uzatırsam, kaşıma çengel takarsam, saçma sapan giyinir ve yalan söylerkenki inandırıcılığımı geliştirirsem olacaktı sanırım.
    ···