1. 1.
    +4
    Bugünki son Entry - Yarın öğlene doğru iki uzun entry yazıcam, telafi için akşama kadar yokum akşam da uzun entryler yazıcam geceye kadar.

    _________________________________
    Sabah kalktığımda üstümde bir rahatlama vardı, uykumu almıştım. Sonra farkettim, kendim uyandığımı hızla doğruldum bakındım, hava aydınlık pencereden belli oluyor, annem yorgunluktan uyuyakalmış herhalde, saate baktım 2. ders bitecek neredeyse. Attım tekrar yatağa kendimi, 10 dakika sonra dayanamayıp kalktım yine gittim elimi yüzümü yıkadım, anneme baktım uyandırmadım uyusun dedim. bilgisayarı açtım, bizim internet bağlanmadığı için daha bilirsiniz yavaş yapıyor yavşaklar. komşununkinin şifresini aldırtmıştım akşam anneme ona bağlanacaktım. baktım değiştirmiş şifreyi, kapattım ben de bilgisayarı. gideyim bir kahvaltı hazırlayım bari dedim, çangır çungur sesten annem de uyanmış, zaten olayları düşünüyorum farketmemişim ses çıkarttığımı. "Ne yapıyorsun sen?" dedi annem, ürktüm ben tabi, döndüm hızla.
    "Kahvaltı hazırlıyorum."
    "Çekil ben hazırlarım"
    kem küm ettim işte sonra ısrar edince o devraldı işi, geç kalkma meselesini açmadık hiç, gittim çantamı toparladım, öğleden sonra gireyim bari diye. işte kahvaltı falan otobüse bindim gittim okula. öğle tatilinin sonlarına yaklaşmıştı, okulun bahçesinde iki polis arabası vardı. Meraktan gittim baktım bizim serseriler arabada zütürecekler, çok ilgilenmeden süzerek geçtim. Yürürken yolda dedikodu yapan ergen kızlardan duyduğum kadarıyla, bıçaklamışlar herifin tekini kavgada. ondan alıyorlarmış, öğle tatilinde yakalanmışlar dışarıda, okul üniforması falan varken de okul sorumlu oluyormuş falan. ben anlamam pek bu işlerden, sınıfa çıktım, en azından sınıfta olmayacaklardı, rahattım. tabi sonra dank etti kafama, bunlar harbiden pgibopatlardı, ben de sevgilisine bakmıştım. kafamda kuruyordum ikidebirde. Sınıfın kapısından girdim, önceki gün görmediğim birkaç kız dikkatimi çekti, herhalde dün gelmemişlerdi, eski sıram hâla boştu ama ben gelirlerse diye önlerine oturmak istemiyordum. Orta sırada bir kızın yanı boştu, yanına yaklaştım, aslında bayağı utangaçtım bu konularda.
    "Yanın boş mu... " diye sordum, bana baktı söylediklerimin havada kaldığını hissettim.
    Hemen toparladım; "yani şey, oturabilir miyim?"
    Kız kafasını çevirip diğer boş yerlere baktı, ardından bana baktı, şansımı iyice kaybettiğimi düşündüm.
    "Tabi, buyur." dedi, çantasını çekti, kucağına aldı. aslında hoş bir kıza benziyordu, yanına oturdum, çantamı yere koydum. kız çantama bakakaldı, sanırım titiz birisiydi. gelemezdim aslında çok ta öyle tiplere. herneyse ders başladı, arkamda iki kezban oturuyordu, o sıralar kezbanları zaten "oha falan oldum yani" repliğinden tanıyabiliyordunuz. Onların dedikodusuna biraz kulak verdim, bu sırada kitaba bakıyor gibi yapıyordum. Serseriler hakkında konuşuyorlardı ama, benim bildiğim kadarını biliyorlardı. O sırada kızın bana baktığını hissettim, ona baktım. "Ben igu." dedim, yine söylediklerimin havada kalmasından korkuyordum. "Ben de Yağmur, memnun oldum." dedi, aslında bir cevap aldığım için sevinmiştim. Ama şimdi de el sıkışsam mı, sıkışmasam mı bilemiyordum. Elimi uzatmamayı seçtim, önüme döndüm. Hala bana baktığını hissediyordum. "Nereden geldin?" diye sordu. Ona döndüm;
    "Ankara'dan geldim."
    "Belli, soğuksun biraz."
    Kızarmaya başlamıştım; "şey... yani ilk gün diye ölye gelmiştir belki" dedim.
    Gülümsedi, yüzü gülümsediğinde normaldekinden daha hoş gözüktü gözüme. Neden böyle oluyordu, neden bu sefer gördüğüm her kıza bağlılık hissi kazanıyordum anlamamıştım. Konuşmanın bittiğini ikimiz de anladık, önümüze döndük. Bu gün içerisinde de pek fazla birşey olmadı, otobüse bindim eve döndüm. Eve gidince bir duş aldım, ardından babam geldi zaten. Babam odamda mal mal otururken içeriye girdi, ışığı yaktı.
    "Neden karanlıkta oturuyorsun, bir derdin mi var?" yanımdaki koltuğa oturdu, odanın tadilatı zaten daha tam bitmemişti, boya kokusu vardı.
    Işık yandığından gözlerim kısılmıştı, babama baktım; "Yoo, ne derdim olucak ki, işte ilk gün falan... "
    "igu daha önce de böyle ilk günler oldu, ama hiç böyle olmadı, ne oldu bir sorun mu var?"
    açıkçası korkuyordum ama babamı bu işe karıştıracak kadar da salak değildim. olayı öylece geçiştirdim, gittim uyudum. en azından gelecek gün diğer salaklar okulda olmayabilirdi, aslında garantisi yoktu. olabilirlerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +3
    __________________________

    Devam ediyorum beyler - müziği değiştirelim : http://tinyurl.com/c4f4g7
    __________________________

    Akşam eve girdiğimde saat normalden geçti, babam eve gelmişti. içeri baktım, babam sinirliydi.
    "Nerede kaldın sen!!!" dedi, sonra birden duraksadı, yüzümdeki aptal gülümsemeyi farketmişti, yumuşadı.
    "Biraz yürüdüm öyle geldim baba." evet ben kulaklığımı takıp caddeler boyu yürümeye bayılırdım. böyle de bir huyum vardır.
    "Birdaha olmasın, anladın mı?" dedi,
    Kafamı salladım, odadan çıkacaktım, babam;
    "Anladın mı?" dedi, arkama döndüm;
    "Anladım baba" gülümsedim.
    "Üstünü değiştir gel hadi, biz yemek yedik."
    "Tamam baba, geliyorum." arkadan annem seslendi;
    "yiyecek misin birşeyler?"
    "yok anne tokum ben." aslında hayvan gibi açtım, üstelemedi annem tamam dedi geçti.
    ben de odama gittim, çantayı bıraktım, üstümü değiştirdim, içeriye gitmeden koltuğa yaslandım durdum biraz. düşünüyordum, kafam karışıktı açıkçası ama mutluydum, tam olarak neden olduğunu bilmesem de mutlu olmak güzel bir histi. çok üstüne gidersem herşey tak olacak gibi geliyordu, o yüzden nedeni üstünde kafa patlatmadım. içeriye gittim, neler olduğunu falan sordular, bir kız var dedim. detay sordular ama söylemedim. onlar da pek üstelemediler zaten gerektiği kadarını söylerdim herşeyin. sonra yattım zaten, bilgisayara falan hiç bakmadan. birşeyler oluyordu bana, normalde bilgisayarın başından kalkmazdım, değişmekten korkuyordum aslında.

    Annem sabah uyandırdı her zamanki gibi evden çıktım, ama kahvaltı yaptım bu sefer akşamdan açtım zaten. okulda olabilecekleri düşünüyordum, yağmurun yanına oturmalı mıyım acaba, sevgili mi olacağız gibi soruları düşünmekle meşguldüm. yol beklemediğim kadar hızlı geçti, düşünmek için daha fazla vakit lazımdı, ama yok yazılmayı da göze alamazdım. sınıfa yaklaşırken yağmurun olmamasını diledim, en azından o sonra gelip seçimi yapardı, yanıma otururdu veya oturmazdı. sınıftan içeriye kafamı uzattığımda direk sıraya baktım, yağmurla gözgöze geldik. biraz duraksadım, sonra yürümeye devam ettim biraz daha kararlı, çantamı bıraktım yağmurun yanına oturdum. günaydın demedik birbirimize, bakmadık. zaten neden yanına oturduğumu da bilmiyordum. dersin ortasında yağmura baktım, meğersem o hep bana bakıyormuş. artık konuşmam gerektiği baskısını hissediyordum üzerimde. pek yaşamadığım birşey oldu, heyecanlanmaya başladım. artık konuşmanın vakti gelmişti, sessizce başladım;
    "yağmur... " dedim, gözlerine bakıyordum,
    ismini ilk defa bu tonlama ile söylemiştim, kulağa çok hoş gelmişti. sanırım birşey dememi bekliyordu, devam ettim;
    "şey ben tüm akşam düşündüm." , hala birşey söylemiyordu,
    devam edecektim ama kafama birşey takıldı, ilk ben de seni seviyorum diyecektim sonra vazgeçtim, belki de o beni sevmiyordu, sadece hoşlanıyordu belki de, tabiki ben -de- yi aradan kaldırmayı seçtim;
    "ben seni seviyorum." az kalsın sonuna sanırım ekleyecektim, heyecanlıydım zaten iyi yine sıçmamıştım.
    yağmur gülümsedi, ben de gülümsedim, gerçekten gülümsemesine hastaydım, sınıfta olmasaydık onu orada öpmek istedim, sarılmak istedim inanılmaz bir yakınlık hissediyordum. nedenini bilmiyordum, sanki yıllardır sevgilimmiş gibiydi, aradığım kişi miydi acaba uzun süredir? yağmur konuştu;
    "ben de seni seviyorum, anlamış olman lazım artık." , gülümsedi. elimi sıranın altından ona uzattım, elimi tuttu. sıkıca tutuyorduk ellerimizi, dersin sonuna kadar el tutuştuk, başka kimseye bakmadım, o da bakmadı. sadece birbirimize baktık. başkaları görmüş müydü, umrumda değildi açıkçası. uzun zamandır ilk defa bu kadar mutluydum. tabi bu mutluluk ne kadar uzun sürecekti bilinmez...

    ___________________________

    Devam edicem beyler
    ___________________________
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +3
    yarın öğlen kızla tanışmayı falan anlatıcam çocuklar yokken hazır sonra işler kızışacak zaten panpalar. adam gibi okuyanlar beğensin, kendi hayatımın ilk gibilmesini sonra da toplanmasını anlatıcam. eğer aynı durumdaysanız çok yararlı olucak inanın bana. bir kızı unutmak o kadar kolay değil ama ben başardım.
    ···
  4. 4.
    +2
    Okula gittiğimde Asilkan bana endişeyle bakıyordu. Onun için bir tehdit olduğumu anlamıştı artık, onun eline koz verecek halim yoktu. Sanırım arkadaşlarına fotoğrafı gösterip göstermeyeceğimi düşünüyordu. Yağmur ile işleri yoluna koymuştuk zaten, liseli sevgililer işte, biliyorsunuz. Bir ara asilkan yanıma geldi kimse yokken.
    "Tamam ne yapmamı istiyorsun?" derken yüzündeki endişeyi farkedebiliyordum.
    Direk kafamdakileri toparlayıp hücuma geçtim,
    "Şuanlık birşey istemiyorum" dedim, şutu çekmeliydim, "zamanı gelecek." diye ekledim.
    Asilkanın yüzünü tuhaf bir ifade aldı.
    "Bundan zevk alıyorsun değil mi?" dedi.
    Gülümsedim, "aslında evet." ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu aslında. içimden gelenleri yapıyordum.
    "O kız seninle birlikte olduğu için gerçekten çok şanssız, gerçek yüzünü görünce gerçekten çok üzülecek." dedi.
    Hiçbirşey diyemedim, son dakika golünü yemiştim bir kere. O da çekti gitti, kafamda sorgulamaya başladım. Acaba ben kötü birisi miydim?
    Gerçekten o sıralar ne yaptığım hakkında bir fikrim yoktu. elime kozları geçirmiştim, elimde her zaman koz bulundurmayı severdim ama ne için olduğunu bilmiyordum. sanırım zamanı gelince belki lazım olur diyeydi. dahası o kozu ne için kullanmam gerektiğini bilmiyordum. en kötüsü de buydu, yağmur için mi, gizem için mi. yoksa başka şeyler için miydi. aklımı bu sorular kurcalıyordu hep. Sonra Yağmur ile buluştuk zaten, evine gittim boştu. Evlerinde kimse yokken gerçekten çok hoş zaman geçiriyorduk. (Olayların cinsel boyutunu anlatmayacağım hikayemde. Sadece birşeyler yaşadık dediğimde siz anlayın.) Yağmur ile artık birşeyler yaşıyorduk. Yine yaşadık, o güzel ilişkimiz, birbirimize kitap okuyup değer verdiğimiz ilişkimiz taka sarmıştı. çünkü birbirimizi elde etmiştik artık, hiçbir anlamı kalmamıştı. gerçekten bu çok taktan birşeydi. sanırım gerçek aşk cinsellik duygusunu bastırınca, zaaflarına karşı onun için savaşabilince olacaktı. ama bu gerçekten zordu, acaba sevdiğin kişi ile yatmayıp, bir fahişe ile mi yatmalıydım. o zaman sanırım sevgimiz hiç bitmezdi. bu görüşte birisini bulursam sanırım hemen evlenebilirdim. Yağmur ile bir süre sonra ayrılacağımızı hissedebiliyordum. Aslında o da hissedebiliyordu ama, bana söyleyemiyordu sanırım. Benim atak yapmamı bekliyordu, belki de cesaret edemiyordu. Buna bir son vermem gerektiğini anladım fakat, yine kötülüğümü konuşturarak, cinsel açıdan bir süre daha faydalanmayı seçtim. gerçekten kötü birisi olduğum düşüncesi ağır gelmeye başlamıştı artık.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +2
    Evet beyler yazmaya devam ediyorum 2 entry giricem sonra akşam 10 tane falan giricem
    ···
  6. 6.
    +2
    Ben çantayı bıraktım yana pencere kenarı en arkaya geçtim. sevinmiştim, dışarıya baktım, hava kapalıydı ama soğuk ta değildi. güneşten nefret ederdim zaten en sevdiğim havaydı bu. hafif serin hava, güneş yok oh. bir anda kapının açılma sesiyle dikkatimi topladım, kapıya baktım. hoca girmişti dersin ne olduğunu bilmiyordum ama adamı sokakta görsem kasap sanardım. ayağa kalktım, kalkamadım yani yarıda kaldı. dışarıya sadece "ananı" kısmı gitti, bayağı bir sesli söylemiştim. kafayı pencere kenarına çarptık tüm sınıf bize bakıyor. hoca da dediğimi duydu sanırım tip tip baktı, bozuntuya vermedi oturun dedi. yeni geldiğimi farketti ama sesini çıkartmadı, en azından öyle mal mal kendimi sınıfa tanıtmayacaktım. hoca tahtaya birşeyler karalamaya başladı ilk matematik mi geometri mi çözemedim ama sonra anladım geometriydi. derken kapı çaldı, hoca gel dedi. 3 kişilik bi grup içeri girdi, hani böyle internet kafelerde takılan, gerizekalı liseli pgibopatlar vardır ya, hani birkaç faça izi atar böyle koluna o tiptelerdi aynen. birisi hocaya bakarak "hocam yok yazdınız mı?" dedi, hoca evet dedi. "tamam o zaman" dedi ve kapıyı kapatıp 3ü de dışarı çıktı. tüm sınıf kıkırdadı falan, ama benim aklıma takılan çıkarken 3ünün de bana tip tip bakmasıydı. hem tırstım hem şaşırdım, yerlerine mi oturdum diye düşünmeye başladım. yoksa tanımadıkları için mi bakmışlardı. dersi az buçuk dinlesem de bi tak anlamadım zaten. zil çaldı, hoca çıktı bu 3ü sınıfa girdi, ben sıradan kalktım yan yan çıkıyordum baktım geldi birisi masaya iki elini koydu. 3ü de bana bakıyor. birisi dedi "sen yeni mi geldin?" ben çocuğa baktım. "evet yeni geldim" dedim şaşırmıştım, ne istediklerini anlayamıyordum. "bizim sıramızda oturuyon kalk" dedi. ben hiçbir tepki vermeden çantamı sırtladım, sadece benle konuşana baktım "ilk günden bela istemiyorum" dedim. kenarı çekildi, yol verdi ben de çıktım. arkadan "mantıklı olanı yaptı" dediğini duydum birisinin. onların iki sıra önüne geçtim, yine cam kenarındaydım. tenefüs nedense çok kısa sürmüştü, ya da öğretmen mi erken girmişti bilmiyorum ders başladı yine. zaten okulun zili de o kadar salakçaydı ki iki yerden çalıyordu, ikisi birbirine karışıyordu. tımarhanede gibi hissediyordum kendimi. zaten geometriden nefret ediyordum, pencereden dışarıyı süzmeye başladım. he işte orda gördüm kevaşeyi. badminton oynuyordu, ben de çok severdim badmintonu. şöyle bir baktım vücudu gerçekten hoştu, zıpladıkça bir değişiklik farkettim, dalgalanan göğüslerine değil sadece saçlarına ve yüzüne odaklanmıştım. zaten 1. kattaydı sınıf, zeminin bir üstü. rahatça görebiliyordum. açıkçası aşk denmese de değişik birşeyler olmuştu. arkadakiler kızı kestiğimi farketmiş, meğersem birisinin sevgilisiymiş bir tane patlattılar arkamdan enseme, ben de refleks olarak hemen arkama döndüm. kafamdan ihtimalleri hesaplamaya çalışıyordum ama nerde bende o beyin, liseli ergenim işte. sevgilisi bana bakarak "bana bak lan senin kafanı kopartırım yavşak" dedi. sinirliydi belli oluyordu, ben aniden atar yediğimde öyle gık diye kalıyordum o sıralarda. neyse ki hoca müdahale etti, tebeşir fırlattı dıbına koyum o tebeşir de bana geldi. hep bana olsun zaten. şimdi tenefüsün gelmesini hiç istemiyordum işte.
    ______________________________

    beyler devam edicem başlangıçta kişileri de tanıtmaya çalışıyorum hepsine bir takma isim bulucam karışmasın diye.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +2
    @42 hemen panpa, en azından bir kişinin bile okuduğunu görmek sevindirici
    ____________________

    Artık günlerim hep onunla beraber geçiyordu, seviyorduk sanırım birbirimizi. aslında güzel de bir kızdı, internetim de olmuştu artık msnden de görüşüyorduk. 7/24 onunlaydık ve bıkmıyorduk birbirimizden. sanki 16 yıldır onu arıyormuşum, sonra bulmuşum da. biriktirdiğimiz şeyleri yaşıyormuşuz gibiydi. sanki hiç bıkmayacaktık. lisede ne kadar aşk yaşanabilir bilmiyordum. herneyse.

    birkaç hafta sonra yine okula gittim. sınıfa çıktım, zaten kafamı uzattığımda ilk yağmura bakıyordum. kafamı uzattığımda şok oldum, sinirlendim, ilk ne olduğunu anlamaya çalıştım. ama konuşmalarını duyamıyordum. yağmur zaten böyle birşey yapmazdı, beni seviyordu. geriye tek bir seçenek kalıyordu. o 2 şerefsiz yağmurun yanındaydı, mehmet yanında oturuyordu diğeri ellerini sıraya koymuş yağmura bakıyordu. asilkan yoktu ortalıkta, yağmur gerçekten tiksiniyor gibi bakıyordu onlara, kur yapmaya çalışıyorlardı sanırım. çok sinirlendim, aşırı sinirlendim. beni daha görmemişlerdi ne yapacağımı planladım, sonra hızla içeriye doğru koştum. ayakta duran, elleri masadaki bine doğru koştum, yan döndüm sağ omzumla çarpacaktım, onlar beni çok geç farketti. yağmur yine çığlık attı, ona omuz atarken de sol elimi yumruk yapıp mehmet bininin yüzüne savurdum geçerken. burnuna gelmişti, emindim. sonra arda duvara doğru giderken çekildi, duvara ben çarptım. bayağı bir yalpaladım sonra zaten. mehmet yüzünü tutuyordu, ama kalkacaktı illa ki, kalkmadan ardayı halletmem lazımdı. arda bana bir yumruk attı, harbiden eli sertti bir daha yersem gibilirdim oracıkta. duvar vardı arkamda birdahaki yumruğunu bekledim, daha hızlı savurdu kaçıldım o sırada duvara vurdu. bam diye bir ses çıktı zaten gibildiği belliydi elinin.
    "Laan" diye bağırdı arda. o sırada ben de birkaç tane vurdum serdim bunu yere zaten. mehmet kalktı o sırada, bana doğru geliyordu, çok mesafe yoktu zaten. iki adım sonra yanımdaydı, bir adım atsa zaten yumruğu ulaşırdı, ikinci adıma gerek bile yoktu. topladım kendimi, hazırdım şimdi o görecekti, bir yumruğu atmayı denesin gibecektim belasını, hazırdım. he sonra ne oldu yavşak tekme attı, işte bunu hiç beklemiyordum, tekme atabileceğini hiç düşünmemiştim. en azından gibime gelmemişti, bacağıma gelmişti, ama krampon gibi yırtmıştı derimi hissediyordum, pantolon nasıl parçalanmadı anlayamıyorum hala. ben sıraya düştüm o sırada, yaklaşıyordu, yumruk atacaktı sıradayken, kaldırdım ayağımı karnına tekme geçirdim, yere düştü. yine boşluğuna vurmayı başarmıştım, doğrulurken arda ya da baktım halsizdi zaten umursamadım onu mehmete yerde birkaç tekme attım. kafasına attım birkaçını, ikisinin de suratı kanıyordu, benimki kanıyor mu diye baktım. elim kan içinde kaldı, herhalde ardanın geçirdiği yumruktandı, ama acı hissetmiyordum. ilk defa böyle kavga etmiştim, zaferimi kutlayacak değildim, zaten sersemdim. çocuklarlar neden kavga ettiğimi öğrenmek istiyordum, yağmura baktığımda ağlıyordu, gittim sarıldım, o da sarıldı. şimdi tüm sınıf öğrenmişti işte. hiçbirşey sormadım, dışarıya çıktık çantalarımızı alıp. okuldan kaçtık yani, parkta oturduk hep sarılarak bir ara uyumuş bile olabiliriz bilmiyorum. ama sıkıca sarıldık birbirimize hep.
    gerçekten çok güzel bir histi, sana değer veren birisine sarılmak. burnumun acısı çıkmaya başlıyordu, en azından kırılmayacağını bilmek içimi rahatlatıyordu. burnum üç yerden kırıktı dediğim gibi ama, çok az bir çıkıntı var. küçükken kırılmıştı, çok iyi bir doktora zütürmüşlerdi beni ailem. düzgün kaynatmıştı ve şekil bozukluğu yoktu çok. herneyse o gün öyle geçti, ilk defa yağmurun evinin yerini öğrendim, onu evine bıraktım. mahallesinde bile el ele tutuştuk, kimseyi umursamadık. o evine çıktı, ben de evime gittim. evin kapısında üstüme baktım, annem görürse yüreğine inerdi. vazgeçtim eve girmekten. çıktım dışarıda oturdum biraz. sonra annemin çıktığını gördüm, gizlenmeye çalıştım, eve girerdim, anahtarım vardı. ama ne oldu, beceremedim gördü beni, çığlık attı sokağın ortasında. koştum yanına gittim, korkma dedim, zar zor eve soktum. dayak yedim falan dedim anneme, annem çok üstüme geliyordu dayanamadım bağırdım. hayvandım ben harbiden hayvan, kadın endişeleniyordu, şimdi üzülmüştü de. bağırdığıma üzüldüm ama yapacak birşey yoktu. elimi yüzümü yıkadım odama geçtim direk. başım belaya girecekti, biliyordum...

    ____________________________
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +2
    beyler yarın devam ederim artık, siz bu akşam için beklemeyin daha fazla. takılın başka konulara. kitap okurum ben de azcık. hadi iyi geceler
    ···
  9. 9.
    +2
    Eve gittiğimde geçti, bira içmiştim bikaç tane liseli kafası tabi kafa biraz güzeldi. annem ağlıyordu kapıyı açtığında odasına geçti, içeri geçtim babama baktım oturuyor öylece. birisi mi öldü falan dedim ilk, anlayamadım. ailem olunca söz konusu kendi dertlerimi unuturdum. annemin yanına gittim teselliye. babam gençken annemi aldatmıştı birkaç kere. sonuçta öyle bir dedem vardı ki... buna da şükür. annem başladı lafa;
    "yine oldu." dedi, ağlıyordu, daha fazla konuşamadı. çok sinirlendim, yapmayacağını söylemişti, ikimize de söz vermişti.
    gittim içeriye direk, açtım kapıyı çarptım, babam bana baktı. babam da sarhoştu, ama o harbiden sarhoştu. ayağa kalksa duramayacaktı ayakta, bağırmaya başladım;
    "söz vermedin mi sen bize, şerefsiz bir baba olmayacaktın hani?! Bir daha olmayacak diyordun hani ne oldu yaptın yine?!" çok sinirliydim, sesim tüm mahallede yankılanıyordu, yanımızda balkon kapısı vardı, açıktı. babam birşey diyemiyordu, yüzüme de bakamıyordu, sanki çocuğummuş gibi kızıyordum, bağırıyordum ona. sonra ben de duraksadım, sesim sakinleşti. ben de o kadar iyi biri değilim, "bugün ben de aynı taku yemedim mi?" diye sordum kendime. babama çekmekten korkuyordum açıkçası. ama birçok özelliğini de seviyordum, babalık yapmıştı. babalıkla kocalık aynı şey değildi sanırım. anlayamıyordum. hiçbir insan tamamen iyi olamaz, tamam kabul ediyorum. ilkokul mezunu bile olmayan birisine göre çok gelişmişti. ama neden bunu yapmıştı, en son düşüncelerimi kafamdan attım ve;
    "senden nefret ediyorum, şerefsiz, yavşak, gibeyim senin gibi babayı!" dedim. en son alkol alıp sorumsuzca ralli yapmıştı. mıcıra giren arabanın arkasını toplayamayınca kayaya çarpmıştı, uçurumdan yuvarlanıp 3 takla atmıştık. beni tutan adamın kolu kırılmıştı. o olmasa uçup gitmiştim, rahmetli şuan öldü nur içinde yatsın. araba yan durmuştu, beni çıkartmıştı, işte orada ona sövmüştüm. durmak bilmiyordum, "haklısın oğlum" deyip duruyordu. aynı şekilde sövdüm ona burada da. ama buradaki cevabı haklısın oğlum olmadı. kalktı, bir tane tokat geçirdi, sonra bir tane daha, ama yorgundu, sallanıyordu. tokatları yumruğa döndü, bir yandan ayakta zor duruyordu, düşmesin diye tutmaya çalışıyordum. bir yandan dayak yememeye çalışıyordum. kötü bir durumdaydım açıkçası. sonra dayanamadı oturdu koltuğa, çarptım kapıyı çıktım. ağlıyordum ama yediğim dayaktan değildi, sinirdendi. salondan çıktığımda annemin hıçkırıklarını duydum. direk yanına gittim, yatakta oturmuş ağlıyordu. hiç düşünmeden söyledim;
    "neden ayrılmıyorsun?"
    "sen varsın, okuyorsun, ayrılamam. çalışmasına çalışırım ama bugün üniversite mezunları bile iş bulamıyor oğlum. ben sana nasıl bakayım?" dedi. kız lisesini bitirmişti annem, dokuz eylülü mü ne kazanmıştı. hemşire olacaktı o zamanlar dar görüşlüymüş herkes. babam bir de üniversiteni bekleyemem, doktorların *** mu olacaksın demiş, göndermemiş. zaten annemin son söylediğinden sonra anladım ben hayatın o kadar kolay olmadığını. benim çektiğim acı neydi ki? yıllarını ada sonra sevilme, boşlukta kal. yapacak birşeyin de yok. sanırım ben olsam atlardım camdan. sonra kapının çarpma sesini duydum, anneme baktım.
    "gibtir oldu gitti." dedim. gittim peçete getirdim, yanına bıraktım. tüm akşam yanında durdum. ertesi gün de pazardı zaten. annemin uyumasını bekledim, ağlaması kesildiğinde uykuya dalmış olacaktı, bekledim... bekledim... o kadar kısa sürmedi bu ağlama sanırım. ama en sonunda uyudu. ben de gittim açtım bilgisayarı, boşanmadan sonra tazminat olaylarını falan araştırdım, yattım sonra. yatınca kendimi düşünmeye de fırsat buldum. ona mı benziyorum diyordum, ortak yönlerimizi buldukça, yağmuru, gizemi düşündükçe. o tokatın beni yıktığını görünce, kendimden daha da nefret ettim. sanki kendimi sevmiyordum. sanırım bir insanın intihar girişimi sadece üzüntüden, terkedilmekten olmuyormuş. o gün anladım en büyük intihar sebebinin kendinden nefret etmek olduğunu. kendinden başkalarını kurtarma isteği olduğunu...
    ___________________________
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +2
    @21 panpa elimden geldiğince yazıyorum, daha hızlanmaya çalışırım, ama bu gece 1 entry daha girer yatarım, yarın öğlen girerim bir iki sonra evden çıkıcam zaten akşama gelirim. ama telafi etmek için uzun uzun yazarım onları.
    ···
  11. 11.
    +1
    iyi tamam siz gidin baştan sona yalan sex hikayelerini okuyun dıbına koyım, bikaç adamakıllı yemişinci hariç bıraksak adamlara ferre sitesine dönüştürecekler burayı
    ···
  12. 12.
    +1
    beyler hikayeyi bitirebileceğimden şüpheliyim, biliyosunuz yemişincilerle ilgili duyuru var. bu yüzden yarın hızlı yazma kararı aldım. ama sanmıyorum sileceklerini pm si açık değil, iki tane 2. entry var. ve akıllıları entry no sonuna göre eleyemezler sazan avi.dir yüksek ihtimal. bu arada ilgi huurlarına dönmem merak etmeyin. şuku falan da beklemiyorum. yarın silinme ihtimalime karşı hikayeyi bitirmeyi düşünüyorum tüm gün yazıcam saat 23.00 a kadar. birazdan bir entry daha yazıcam sonra yarın artık.
    ···
  13. 13.
    +1
    @60 aynen panpa. benim arkadas var sporcu, ama sigara da içiyo vücudunu dengeledi, diyoz bıraksan daha iyi olcaz da farketmiyo adama.
    ···
  14. 14.
    +1
    ertesi gün okula gittiğimde yağmur yoktu okulda. zaten tereddüt ederek gitmiştim, o şerefsizler de zaten tip tip bakıyordu. oturdum sırama yağmuru bekledim, gelmedi. merak ediyordum, dedim birşey olmuş olmasın o kadar ulu orta el ele tutuştuk. abisi de vardı 4 yaş büyük. çıktım sınıftan, okuldan çıkıcam kafamda var. aşağı indim bi baktım önümü kesti birisi. tanımıyorum, daha önce görmedim.
    "Sen yağmura mı sarkıyon lan yavşak" dedi bir tane geçirdi. feleğim şaştı zaten. yere düşmedim ama sersemledim, yağmurun abisi olduğunu anladım, karşılık veremezdim, versem de giberdi zaten.
    "Yok abi, sarkmıyorum vallaha bak, sevgiliyiz biz." dedim, daha mı kötüleştirmiştim durumu bilmiyordum. yağmur geldi aklıma, okula gelmedi, birşey mi yaptı ona da diye. bir yumruk daha geçirdi zaten onu duyunca sinirlenip sonra birşey soramadan hocalar ayırdı, okuldan falan attılar. ben de çıktım o arada okuldan o gitmeden koştum önden, yağmurların evine vardım. çaldım kapıyı, yağmur açtı, ağzımı burnumu kan içinde gördü, onun birşeyi yoktu, rahatladım. yağmur telaşlanmıştı hemen içeri çekti beni.
    "Abim mi yaptı?" diye sordu telaşla. başımı salladım.
    "Biliyordum, böyle yapacağını. Nefret ediyorum ondan!" ses tonunda hem üzüntü hem nefret vardı.
    içeriye gidip ıslak bir bez falan aldı, geldi yüzümü sildi sonra yanıma oturdu. abisi gelebilirdi her an, gitmem gerektiğini hissediyordum.
    "Ben, sana birşey yapıp yapmadığına bakmak için gelmiştim." dedim,
    "Hayır yapmadı, yapamaz da zaten, ama eğer seni burada görürse bu sefer öldürür. komşular söylemiş akşam anneme o da yetiştirmiş hemen."
    Doğruldum, "tamam ben gideyim o zaman." dedim, o da doğruldu ben kapıya doğru giderken elimden tuttu döndürdü beni. direk dudaklarıma yapıştı, ilk kez öpüşmediği belliydi ama umrumda da değildi. sonra geri çekildik, ileri gitmedik. ben de çıktım dışarı, okula gittim tekrar. sonra vazgeçtim eve gittim. bu sefer annem anlamadı kavga ettiğimi, ders boştu geldim dedim. yattım sonra da. ertesi günlerde pek birşey olmadı yağmur görüşmüyorum artık onunla demiş. okulda buluşuyorduk başka zamanlarda dışarı çıkartmıyorlardı artık. okul çıkışlarında da bir yarım saat takılmaya başladık. tabi bu sırada serserilerle bakışıyorduk, ufak tefek tartışmalar yaşıyorduk zaten kin dolulardı bana. ama asilkan sanki bana hak veriyordu. bir gün yağmur okula gelmediğinde ders boştu yine, kantindeydim. gizem çıktı geldi ben baktım ona o da beni gördü. çekti sandalyeyi oturdu karşıma, şaşırdım. poğaça yiyordum yine, kağıdı ortaya sürükledim. üstünde poğaçalar vardı, aldı bir tanesini ucundan ısırdı sonra tekrar bıraktı kağıda. bana bakıyordu, birşey demesini bekliyordum. şunu ekliyeyim gizem yağmurdan kat kat güzel bir kız. ama nasıl biri olduğu belli değil, yağmurun iyi birisi olduğundan emindim. gizem lafa başladı,
    "gözükmüyorsun uzun zamandır?" laf açmak için söylediği belliydi, neden gözükecekmişim? çok mu muhabbetimiz vardı sanki? hem hep okuldaydım. herhalde kızla takıldığımı farketti ondan diyordu.
    "Buralardayım hep?" dedim.
    "Ben de buralardayım hep." dedi, muhabbetin ilerlemeyeceğini anladı. derince nefes aldı, devam etti.
    "Aslında okula geldiğinden beri ilgimi çekiyorsun. aslında o günden beri." dedi, o gün derken neyi kastettiğini ikimiz de biliyorduk. sevgilim olduğunu bildiğine emindim, birşey mi planlıyordu? ben ne diyeceğimi bilemedim öylece kaldım. o devam etti,
    "açıkça konuşmamı mı bekliyorsun?"
    "Hayır, şaşırdım açıkçası." söylediklerine bir iki saniye geç cevap veriyordum, düşünerek konuşmak istiyordum. bir hata yapmamalıydım.
    elindeki poğaçayı bıraktı, elimdekini aldı ve ısırdığım yerden ısırdı. bir an gerçekten ergenler arasındaki biyolojik öpüşme muhabbetini yapacak sandım. neyse ki yapmadı. yürüyordu resmen bana kız. tabi onu yaptıktan sonra kendine güvenen bir tavırla kantinden çıktı. daha önceki yürüyüşünü biliyorum, zütünü bu kadar abartılı sallamazdı. amacı neydi bu malın? benim beyin yine karıştı zaten. aslında kolay yolu vardı, aşağıdaki beyinsize devredebilirdim olayı. ama o zaman daha da taka saracaktı sanırım. erkeğiz biz düşünmek zorluyor arkadaş işte. yapmayın şöyle şeyler. bizim yerimize seçimleri başkası yapsa olmuyor mu? ya da seçme hakkı tanımasanız? okul bitişine kadar sınıftaydım, bir daha dışarıya çıkmadım. çıkışta gördüm, arkadaş grubuylaydı bana bakıp kikirdediler falan. umursamıyormuş gibi davrandım yoluma devam ettim. "kuğul" görünme çabalarına bürünmedim ama. benim doğamda vardı, umursamaz gibi görünürdüm, en değer verdiğim kişilere bile. sonra da eve gittim yattım. normalde aşk acısı çekince uyunmaz mıydı çok. ben ikilemde kaldımmı uyurdum. rüyalarım yardımcı olacak sanıyordum herhalde, ak sakallı dede çıkıp bir yol gösterse fena da olmazdı ha. e tabi olmadı, zaten bi kere rüyama girdi, at ismi verdi bi tane. at yarışıyla, iddaayla falan hiç alakam olmazdı. gittim ata verdim parayı. sakalını gibtiğim cenabeti nasıl bir at beğendiyse at sondan ikinci geldi. gitti tüm para. o günden beridir eminim zaten girerse dediklerinin tersini yapıcam.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +1
    @44 panpa geliyor birazdan başlıyorum.
    @45 adamsın panpa
    @47 panpa resmi şantiye şefi değil, resmileri 5 bin lira falan alıyor. yanında resmiyetten bir şantiye şefi var resmi.
    @48 yazıyom panpa şimdi.

    beyler geliyor şimdi yeniler
    ···
  16. 16.
    +1
    Ertesi sabah uyandım, gittim elimi yüzümü yıkadım. Pazar günlerini severdim, çünkü babam evde olurdu. şimdi sevmemin sebebi babamın evde olmamasıydı. bir anneme bakayım dedim, yatağında yoktu. baktım tüm odalara yok. mutfağa baktığımda kahvaltıyı hazır gördüm, not falan aradım evde ama bulamadım. aldım telefonu aradım, açmadı. birkaç kere daha aradım açmadı. endişelenmeye başlamıştım, tanıdıkları falan aradım, dedemi (annemin babası olan), teyzelerimi falan aradım. ama olayı çaktırmamak için hal hatır soruyordum sadece. belki de annem bilmelerini istemeyecekti. hiçbirinden annemle ilgili birşey duyamadım, kapattım telefonu. giyinmeye başladım, dışarı çıkacaktım, nereye gideceğimi bilmiyordum tabi, ne yapabilirdim ki nasıl bulacaktım? o sırada telefon çaldı, baktım annem arıyor. açtım;
    "Alo, anne?"
    "Alo, duymadım ben aradığını, şimdi gördüm."
    "Boşver, nerdesin anne sen?"
    "Alışverişteyim, birkaç saate eve gelirim." Yalan söylediğini anlıyordum, alışverişte değildi. ama en azından eve gelirim dediğine inandım.
    "Tamam anne, görüşürüz." dedim, kapattım.
    Sonra kahvaltı yaptım, dışarıya çıktım. yürürüm biraz falan demiştim kendi kendime ama. gibtiğimin ayakları yine beni yağmurun evine zütürdü. yine tokat yiyip, yine onu üzmek mi istiyordum? beni görünce üzülüyordu sanki. frenledim kendimi, kapısını çalmaktan vazgeçtim. ama o sırada perdenin kıpırdadığını gördüm, kapanıyordu. ama kapanmadan önce yağmuru çok net görmüştüm, ağlıyordu. yüzüne bakamazdım, kapıyı açmaya geliyorsa dayanamazdım. arkamı döndüm, hızlıca yürümeye başladım. kapının açılma sesini duydum. yoluma devam ettim, yol boyunca sanki birisi beni takip ediyormuş gibi geldi. duygularım o kadar yoğundu ki, düşünmekten beynim yorulmuştu. en son eve vardım. yol boyunca takip edildiğim hissi gitti bir anda. 'sadece öyle olmasını istiyorum, beynim beni yanıltıyor.' diye düşündüm. evet kim istemezdi tekrar kavuşmayı, takip edip gelmesini, kucaklaşmayı. eğer şimdi kapıyı çalarsa, açardım kapıyı, hiçbirşey demeden sarılırdım zaten. dolabı açtım, bir iki bakındım, yorgundum yemek yiyecek bile halim yoktu. gözüm alttaki siyah poşete ilişti. meyvelikteydi, açtım baktım 3 tane bira var. aldım hepsini, bir de açacak kaptım, odaya gittim. biranın birini açtım, koltuğa uzandım. oda çok aydınlıktı kalktım siyah perdeyi çekip tekrar yayıldım. odamın en sevdiğim eşyası bu koltuktu, ne bilgisayarım, ne başka birşeyim. gitarımdan bile öne geçmişti önem sırasında. rahatça arkama yaslanıp düşünebiliyordum. uyusanız bile rahatsız etmiyordu. birayı açtım, kucağıma koydum. arkama yaslandım, tavana baktım. düşünüyordum, yağmuru düşünüyordum. bu sefer diğer kızlar yoktu aklımda. sadece ona yoğunlaştım, tavantaki çatlaklardan yüzünü çizmeye çalışıyordum. ilk ağzını çizebildim, sonra kulağını ama bir türlü birleşmiyordu. mücadele ediyordum kendimle resmen, birleştirmek istiyordum. her birleştiremediğimde biradan yudum alıyordum, öyle ki 2 bira bitmişti hemen. son birayı da içerken rahatladım artık. birleşmişti, oradaydı ama biliyordum gözümü ayırdığım anda kaybolacaktı. çok yorgundum ama gitmesin diye gözümden uyumamaya çalışıyordum. birayı tekrar kucağıma koydum. yüzüne bakmak çok güzeldi, çünkü bir daha hiçbir zaman bana böyle sevgiyle bakmayacaktı. zil çaldı, şekli bırakmak istemiyordum. ama sonra içime doğdu sanki o yüzü birazdan kapıda görecektim. hızlıca koştum bir anda kapının önünde buldum kendimi. sanki ışınlanmıştım, çok garip hissettim. kapı kendiliğinden açıldı, sanki birleşmemizi istiyormuş gibi. kekeledim;
    "Ya..yağmur?.." yüzümü bir tebessüm kaplamıştı.
    sonra elini gördüm, yine o nefret dolu bakışını gördüm. sonra yanağımdaki acıyı hissettim, artık bakışım duvardaki tabloya dönmüştü tokatın etkisiyle. çat sesi sanki apartmanda değil, kafamın içerisinde yankılanıyordu. Yağmur'un sesini duydum en son;
    "Senden nefret ediyorum!" dedi, sonra arkasını dönüp gitti. tam kapıdan çıkacaktım bir anda kapıyı demir parmaklıklar sardı, kendimi hücrede gibi hissettim.
    ...
    ...
    Yerimde zıplayarak uyandım, elimdeki bira üzerime dökülmüştü. koltuğun yüzümde bıraktığı izi hissedebiliyordum. bir an sersemledim, inception mu yaşıyorum dedim kendime. birayı yere bıraktım, ayaklandım. tişörtüm rahatsız ediyordu artık beni, ıslaktı. kapıya büyük bir umutla, beklentiyle yaklaşıyordum. kapıyı açtım, annemi gördüm karşımda. Bakakaldım bir süre.
    "Ho..hoşgeldin anne." dedim,
    "hoşbuldum." dedi, üzerimdeki ıslaklığa bakıyordu, kokumdan anlamıştı herhalde içtiğimi, birşey demedi.
    elinde hiç poşet yoktu, alışverişe gitmediğini anladım, sesimi çıkartmadım. odama yöneldim, sonra duraksadım. salona gittim şu iç içe geçen sehpalar varya. işte en büyüğün bir küçüğünü aldım odama taşıdım, koydum. bir işi sonraya bırakmayı hiç sevmezdim.

    ___________________________
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +1
    @35 napıyım?
    Beyler bu arada yazmaya başladım kahvaltı bitti
    ···
  18. 18.
    +1
    @88 panpa en ciddi takipçim sensin, iyiki varsın. kusura bakma arkadaş var yazamıyorum. yarın telafi ederim.
    bu arada özür diliyorum hepinizden.

    ______________________

    Ertesi gün annem beni uyandırdı, kahvaltı hazırlamıştı. kahvaltı yaptım giyinip çıktım evden. otobüse binip okula gittim, biraz geç kalmıştım. kapıda müdür azarladı istiklal marşını kaçırdın falan diye. pek oralı olmadım, anlayınca sustu o da. sınıfa yöneldim, kapıyı çaldım girdim içeriye.
    "Pardon hocam." bir yandan yağmura bakıyordum, oradaydı, oturuyordu ve yanı boştu. onun dışında birkaç boş sıra daha vardı.
    "Nerede kaldın evladım?"
    "Otobüsü kaçırdım da hocam, bir de bazı sorunlarım var." dedim, bunu derken göz ucuyla yağmura baktım.
    "Peki geç yerine." hoca uzatmadı, ben de sıraya doğru yürümeye başladım. yağmurun bakışlarında hangi duygu var çözemiyordum, onun da kafası karışıktı. yanına oturmak istiyordum, bir güç te beni başka sıralara itiyordu. en son düşüncelerimi topladım, bu kızı seviyorum ben dedim. gizem bana açıldı, ben birşey yapmadım zaten diye düşündüm. eğer sorun o kızsa bir daha da bakmazdım. sanırım kendimi avutuyordum, kendime söz verip tutmadığım durumlarla çok sık karşılaşıyordum ergenken. cesaretimi topladım, gittim yağmurun yanına oturdum. bu sefer çantasını çekmemişti, ben kaldırmak zorunda kalmıştım. çantasını onun kucağına ben bıraktım. yağmura bakamıyordum, kafamı çevirecektim ama yapamıyordum. önümdeki deftere birşeyler karalamaya başladım, bir süre devam ettim, kendimi kaptırmışım. en son yağmurun elini elimde hissettim, irkildim. elini elimin üstüne koyup durdurmuştu, rahatsız olmuştu. bir an düşündüm, iyiye gidiyor gibiydi. yapma şunu da diyebilirdi. salak salak sırıtmaya başladım, o da bana mal mısın gibilerinden baktı. tenefüs zili çaldı, yağmur yerinden kalktı, kapıdan çıktı. ben biraz düşündüm, biraz daha düşündüm. biraz daha düşünürsem artık yetişemeyecektim. kalktım gittim arkasından, bahçeye indi. bizim okulun bahçesinin kömür deposu vardı. ama bu depo açıktı, parmaklıklarla çevriliydi. tabi ilkokul olmadığı için kilitlemiyorlardı kapısını. onun önünden geçerken tuttum kolundan, çektim oraya doğru. dikkat çekmemek için birşey demedi. yeterince tenha olduğunu hissettiğimde bıraktım kolunu.
    "Yağmur." derken gözlerine bakıyordum, ama o benim gözlerime bakmamakta ısrarcıydı.
    "Yağmur bak ben birşey yapmadım, cidden bak." dedim, konuştuklarımı kafamda toparlamaya vaktim yoktu. öylece çıkıyorlardı kafamdan, engellemedim.
    "Ben seni gerçekten çok seviyorum, sana zarar gelmesini istemiyorum. sana sarılıp saatlerce bırakmak istemiyorum, geceleri seni düşünüyorum. Bak Yağmur benimle gizem konuştu, konuşmaları yanlış anladın, ben birşey demedim orada rencide olmasın diye. yoksa ben öyle birisi... " . Yağmur sözümü kesti;
    "biliyorum, öyle birisi olmadığını."
    "e o zaman neden vurdun bana? neden ayrıldık biz?"
    "şuan ayrı değiliz biz" dedi, yüzümde bir tebessüm belirdi, yağmur devam etti "sadece o an bilmiyordum öyle birisi olmadığını."
    "Nasıl yani, ne zaman öğrendin?"
    "Daha sonra, başkasından öğrendim."
    "Kimden öğrendin yağmur?"
    "Kimden öğrendiysem öğrendim, sanane?"
    "Yağmur yapma böyle, ben senden birşey saklamıyorum, aramızda gizli saklı olmasın bak."
    "Aramızda gizli saklı yok, sadece şuan bilmene gerek yok."
    "bir gün bilmeme gerek olacak mı?"
    "Hayır."
    iyice sinirlenmiştim, "bırak ya" dedim, arkamı döndüm gidecektim, yağmur tuttu bu sefer.
    "igu bana bak, ben de seni seviyorum tamam mı? herşeyi kendi açından düşünmeyi bırak."
    "Söylediklerin hiçbirşey ifade etmiyor Yağmur!" artık bağrışmalarımız duyulabilirdi, birazdan damlardı ergenler.
    "Çok mu istiyorsun kimin söylediğini bilmeyi?"
    "Hayır, vazgeçtim zaten, söylemeyeceğini biliyorum!"
    "Asilkan söyledi!"
    "Ya bırak ya!" dedim, dönüp gitmeye yeltenmeden duraksadım zaten. mal mal baktım yağmurun yüzüne. doğru olamazdı duyduğum, tekrar sormak istiyordum. asilkan mı? demek istiyordum. ama yağmurun gözleri izin vermiyordu. Yağmur devam etti;
    "Değdi mi şimdi bu kadar bağırdığına, kırdığına?"
    "Ben seni kırmak istemedim."
    "Ama bu kırdığın gerçeğini değiştirmiyor." dedi ve çekti gitti. bu sefer tutamadım kolundan. zaten asilkan kurcalıyordu beynimi, çocuğun iyi birisi olduğunu orada anladım. ama nereden tanıyordu beni, neden bana yardım ediyordu? ilk önce kafam çıkar ilişkisine gitti, belki gizemi o da seviyordu. arkadaşının eski sevgilisiydi ama olabilirdi. belki yağmuru bana daha düşkün yaparak, gizemle ilgilenmemi engelleyecekti. hiçbir taku anlayamıyordum. sonraki birkaç ders sessiz kaldım, yine rutin bir yolculukla eve döndüm. sonra tekrar düşüncelere daldım. sanırım birgün ölürsem, düşünmekten ölecektim...
    _____________________________
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    +1
    @28 gibiş oldu panpa ama başka bir kızla aradan çok net anlatmadan çıkartabilirim, sevmiyorum pek öyle şeyleri anlatmayı. ama anlatırım bu akşam onu da. okulun huursuymuş zaten başım belaya girdi onun yüzünden
    ···
  20. 20.
    +1
    Evet devam beyler. Müzük isteyeniniz varsa - http://tinyurl.com/ylnsg3e
    __________________
    Sınıfa girdiğimde değişik birşey vardı sanki. ama ne olduğunu çözemedim. tabi çözmem uzun sürmedi. bizim yavşakların ikisi gelmişti gizemin eski sevgilisi yoktu. ben yine yağmurun yanına oturdum, bunlar bana baktılar falan. asilkan var aralarında aslında iyi çocuğa benziyor o. bana az kıyağı da geçmedi adamın da aslında. ama o zamanlar bilemiyordum tabi, içimde 3'üne de bir kin vardı. neyse önüme döndüm, yağmurla iki üç konuştuk. yağmur kafa kızdı aslında, hem bana olanları öğrenmemde yardımcı olabilirdi, fena bi kız değildi, kanka olurdum güzel olurdu. zaten ders boyunca hoca bizi defalarca uyardı konuştuğumuz için, muhabbeti güzeldi. iyi arkadaş olduk onunla da zaten. herneyse zil çaldı falan biz gülüşüyorduk bu arda bana bakarak geçti siniri bozuktu sanırım geçerken de,
    "çok konuşma lan yarram" dedi, bunu zaten hep duyuyordum herkese heryerde yarram diyor. ben de tutamadım kendimi geçirdim lafı,
    "yarram da ağzından düşmüyo bakıyorum." dedim. sonra bu ilk lafı anladı herkes gülmeye falan başladı, bu benim üstüme yürüdü sinirle. yağmur tabi o sırada kenarıya kaçıldı, biz kavgaya tutuştuk. yağmur çığlık falan attı, hocalar duymuştur geliceklerdir dedim, ya şimdi geçiririm ya da gelirlerse yediğim dayakla kalırım dedim. aldım sonrası böyle zaten - http://tinyurl.com/bu4zcfv . hehe şaka lan bu ben buna bir yumruk attım, çenesine geldi. asilkan nedense kavgaya hiç karışmamıştı, biz arda ile kavga ediyorduk. ben çok soğuk kanlıyımdır, kavgada bile sinirlenmem düşünerek kavga ederim. ama ben bu arda malını anladım sinirden kıpkırmızı olmuştu ben omuzlarından tutup uzaklaştırıyom bu kafa falan atmaya çalışıyo. o sırada karnına dizimle geçirdim bi tane, boşluğuna geldi herhalde öksürmeye başladı. o yere yığıldı, asilkan da dayanamadı bana daldı, bayağı bir de daldı harbiden yapılı çocuktu. birşey yapamadım ona, ağzımı burnumu elime verdi. herneyse sonra hocalar geldi falan disipline aldılar, ceza aldım, onlar uzaklaştırma aldılar daha önceden kavgaları olduğu için. tabi haber benim eve gidecekti, ne diyeceğimi düşünüyordum. tabi bir yandan da bunlarla kavga büyüyecek mi diye tırsıyorum. zaten burnum falan kanamış ama daha önce 3 yerden kırılmıştı zaten kırılmadı. sonra ben çıkışı beklemeden okuldan çıkmayı düşündüm. sınıfa gittim çıkınca çantamı falan aldım. yağmur nasıl olduğumu sordu, sanki değer veriyor gibiydi. üzülmüştü, yüzüme falan dokundu, bakmak için böyle. ben bir garip oldum neden bilmiyorum. sonra da zaten çantamı aldım eve erkenden gittim. annem eve erken gittiğimi ve gömlekteki kanı görünce sordu falan. ben de kavga ettim falan dedim. ilk günden ne bu kavga falan dedi kızdı biraz ama üstelemedi. sinirli olduğumu görünce. odama gittim, müzik dinledim yattım, sonra nedense yağmuru düşündüm, onu seviyordum da, gizem de ulaşılmaz olduğu için dikkat çekiyordu sanki. değişik bir durumdaydım ikisinden birisini seviyordum bunda emindim. ya da gizemi seviyordum, yağmur ilgi gösteriyor diye bağlanıyordum. bu kafa karışıklığıyla zaten beynim gibilmişti. akşam babam geldi, bizim aile bayağı bir alkol alır, hani ayda 2 kez ailecek oturur içeriz. akşam babam içki getirmiş ne olduğunu şuan hatırlamıyorum içtim bayağı zaten. sonra sökülmüşüm bunlara olayı gece. ertesi sabah kalktığımda anladım bunu zaten. sonra babam tabi işi büyütmek falan istedi, gidip konuşayım dedi. ama beni çok iyi anlıyordu, babasını karıştıran çocuk konumuna düşmek istemediğimi anlamıştı. her zaman arkanda olduğumu bil falan demişti, sabah benimle konuşmak için işe bile geç gitmişti. bende çantamı falan topladım sonra, annem yeni gömlek verdi giydim. kahvaltı yapmadan evden çıktım. kahvaltı yapmadığım için erken çıkmıştım zaten, gittim aldım bir sigara onu içmeye başladım. okula gitmeden, ailem bilmiyordu içtiğimi, ergendim o zamanlar ama sigara konusunda ergen kafası yoktu bende. kimseye göstermek için içmezdim, konuşmazdım hakkında görseler bile boşver derdim. herneyse içtim sonra okula doğru yola koyuldum.
    ___________________________

    Beyler işim var duş alıp evden çıkıcam. akşama 10 entry ile geliyorum.

    Akşam anlatacaklarım arasında - gizem yüzünden kavga etmem falan olucak. sonra yağmurun kıskanması olucak, bunların ikisi arasındaki kafa karışıklığım falan. söyleyim de merak etmeyin.
    Tümünü Göster
    ···