1. 47.
    0
    devdıbını merak eden varsa şuradan okuyabilir benim hikaye bu
    http://www.wattpad.com/st...640670-cinler-ve-insanlar
    ···
  2. 46.
    0
    devam et yarram
    ···
  3. 45.
    0
    devam panpa
    ···
  4. 44.
    0
    aksam devam edicem
    ···
  5. 43.
    0
    Yaz amk hadi bekliyoz
    ···
  6. 42.
    0
    gece yaz şunu sıçırtırsın
    ···
  7. 41.
    0
    ses 12 3 deneme ses
    ···
  8. 40.
    0
    Cumartesi günü saat 11.30'a kadar evde bilgisayar takıldım. Küçük bir araştırma sonunda cinlerle ilgili az biraz bilgi edindim.. işte, onların da bizim gibi Allah'a ibadet etmekle yükümlü olduklarını, iyi ve kötü cinlerin olduğunu, sizinle iletişim kuran bir cin varsa bunun kötü bir cin olduğunu vs. okudum. Biraz da cin çağırma hakkında nete bakındım, el ele tutuşup kendi kendine bağırmalar, kağıtlara dua yazıp yakarak çağırmalar, yere çizilen ayin çizgileriyle değişik amaçları olan cinlerin çağrılabilmesi vs. Dediğim gibi 11.30 da bilgisayardan kalktım, hazırlanıp çıktım. Tabii ki okula, Furkan'la buluşmaya gidiyordum. Yapmamız gereken bir ziyaret vardı..

    Saat 12'ye gelirken ben okula anca varabilmiş, bina girişinin önünde oturmuş bekliyordum. Saate baktım, daha 10 dakika vardı, mecbur Furkan'ın gelmesini bekleyecektim. Kimi getireceğini de merak ediyordum, açıkçası bizim sınıftaki herhangi birinin bu işi ciddiye alabileceğine pek inanmıyordum. Sonunda Furkan geldi, fakat arkadaşı yanında değildi. Birini getirmekten vaz mı geçmişti acaba, tam da bu fikre kendimi alıştırmışken. O yanıma vardığında ayağa kalkıyordum, konuşmayı başlatan ilk ben oldum:
    -Selam.
    +Selam, hazır mısın?
    -Ben hazırım da, arkadaşını getirecektin... o nerede, vaz mı geçtin?
    +Onu önden gönderdim, biz gidene kadar etrafı araştıracak.
    Onu önden mi göndermiş? Kim acaba bu çocuk?
    -... neyse gidelim artık.
    Biz tam gidecekken bahçeye biri girdi.
    ···
  9. 39.
    0
    anlatacağın hikayeyi gibeyim down amk
    ···
  10. 38.
    0
    More pls
    ···
  11. 37.
    0
    Bugün 5. gündü, cuma günüydü, yarın o eve gidecektik, en azından Furkan bir ev olduğunu söylemişti. Bir ev... eski bir ev.. niye? Orada ne bulacaktık? Ama kafamdaki asıl soru, o "geldik" yazısının kim tarafından yazıldığıydı. Ayrıca "kim" gelmişti. Niye gelmişti. Düşünerek cevabını bulamayacağımı anladığım bütün bu soruları bir kenara bırakıp sırama geçtim. Zaten çok geçmeden hoca da sınıfa gelmişti. ilk günler bizi pek sıkmak istemeseler de hocaların ders işlemeye yavaş yavaş başlaması gerekiyordu. Sonuç olarak bugün ders ve diğer gereksiz şeylerle geçmişti. Günün sonunda diğerlerinin çıkmasını bekledikten sonra nihayet Furkan'la yalnız kalabilmiştik. Yarın saat 12 de okulun önünde buluşacaktık. Furkan bir arkadaşını daha getirmeye ısrar etti. Onu vazgeçirebileceğime olan inancımı çürüttüğü yaklaşık 5 dakika sonunda kabul ettim. Ve vedalaşıp evlerimize dağıldık.
    ···
  12. 36.
    -1
    "Sana da günaydın.." Ben bir şey diyemeden "Evet, niye bir sorun mu var?" dedi, hala gülümsüyordu. "Birinin (o biri "biz"dik) oraya girdiğini anlayacaklar."dedim, o ise şöyle cevap verdi: "Ben düşünmedim sanki bunları. (Güldü) Bak, bizim girdiğimiz anlaşılmasın diye hocayı oraya ben çağırdım... Kantine gittiğimi söylediğim teneffüste. Böylece bizim arkamızdan orayı dağıtıp bizim izlerimizi silecekti. işe yaradı da." Diyecek bir şey bulamadım. Benden habersiz böyle bir şey yapmasına kızmıştım. Ama üstüne biraz düşününce haklı olduğunu anladım. Aramızda başka bir diyalog gerçekleşemeden göz açıp kapayana kadar sınıf dolmuştu.
    ···
  13. 35.
    -1
    Yeterince incelemiştim burayı zaten, bu yüzden kapıyı kapatıp okula gitmek için arkamı döndüm. Dünkü hoca karşımda duruyordu, aramızda 2 metre ya var, ya yoktu. ilk konuşan hoca oldu:
    +Günaydın
    -Günaydın hocam
    +Aklın burada kaldı dimi?
    -Aslında... mm..evet.
    +Merak etme kızmayacağım. Ben de buradaki şeyleri düşünüyordum... Bunları kim yapar ki? Etrafı biraz aradım ama bir ipucu bulamadım. Siz buldunuz mu?
    -Yok...
    +Tamam gidebilirsin, panik olma bu kadar evladım. Ben de senin gibi meraklı biriyim o kadar.
    -Peki...
    Bu konuşmadan sonra hızlı adımlarla bina girişine doğru yürüdüm. Aklımda sorular vardı: "Bu hoca da kim böyle?", "Niye kimseye bir şey söylemedi?", "Bulduğumuz haritayı o niye bulamadı?"..Durdum. Haritayı Furkan mı almıştı? Niye bana söylemedi? Daha hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Sınıfa girdiğimde biri beni bekliyordu: Furkan. Beni görünce hafifçe gülümsedi. Bense direk konuya girdim; "Haritayı sen mi aldın?", vereceği cevabıysa beklemiyordum.
    ···
  14. 34.
    0
    Sonra panpa
    ···
  15. 33.
    -1
    içeri girecekken oraya gidecek miyiz diye sordu Furkan. Bir yandan korkuyor, bir yandan da bu olanlar ne diye meraktan ölüyordum. Sonundan kararımı verdim ve Furkana "Ben gideceğim, sen geliyor musun?" dedim. O da tamam geliyorum dedi. Sonra sınıfa çıktık. O gün başka bir şey olmadı. Çıkışta bu ziyareti cumartesi günü yapmaya karar verdik. Yani 2 gün sonra.
    5.gün yani cuma günü sabah erkenden okula gittim. Bahçe kapısından geçer geçmez barakanın olduğu arka bahçeye geçtim. Kimse yoktu. Barakanın kapısı kapalıydı, etrafta bir değişiklik filan yoktu. Yanına gittim. Kapıyı açıp içeri baktığımda hiçbir değişiklik olmadığını gördüm
    ···
  16. 32.
    0
    Güzelmiş panpa
    ···
  17. 31.
    -1
    Kapıyı açıp çıktım, Furkan da peşimden gelip kapıyı kapattı. Temiz havanın ciğerlerime işlediğini hissettim. Tam sınıfa gidiyorduk ki biri arkadan "Çocuklar ne yapıyordunuz orada birden çıkınca korktum"dedi ve güldü, ikimiz de olduğumuz yerde sıçrayıp arkamıza döndük. Arkada bir hoca vardı, ama hangi dersin hocası, adı ne falan bilmiyorum, bize girmiyordu zaten. Ağaçların arasında ayakta dikiliyordu. Refleks olarak hiiç, dedim. Furkan ise aslında hocam biz bir şey buşduk burada ne yapacağımızı bilmiyoruz dedi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ya hoca kızarsa diye düşündüm. Aslında ona söyleyen bizdik ne kızsın oğlum dedim kend kendime. Hoca neymiş o diye kapıya yöneldi. Kapıyı açtı, içeriye uzun uzun baktı ve sonra siz gidin, ben bunu müdüre söyleyeyim dedi. Biz tam gidecekken "Siz bunları yapanla ilgili bir şey biliyor musunuz?" diye sordu. Yok hocam deyip hızla uzaklaştık. Arkama şöyle bir baktığımda hocanın içeri girdiğini gördüm, Furkan da benim gibi yapıp durumu görmüştü. Öğrenci girişine doğru yürüdük.
    ···
  18. 30.
    0
    Devam panpa okuyoz
    ···
  19. 29.
    0
    Kimse okumasada ben okurum pnp devam
    ···
  20. 28.
    -1
    Furkan hiç tepki vermeden hala duvara bakıyordu. Kanka gel dedim, yavaşça bana döndü ve oha amk dedi (ondan duyduğum ilk küfürdü). Ne oldu dedim, orada yazanları anlıyor musun; hıhı dedi, yanına gittim, ee ne yazıyormuş diye sordum, cinli minli değişik bir şey dedi, kabile falan mı dedim, orada da mı yazıyor diye sordu, ben de evet dedim. Kim uğraştı bunlara lan bunların amacı ne bu hikaye neyin nesi diye hızla sormaya başladı. Ben de ne bileyim senden daha fazla şey bildiğim mi var dedim. Bir şey demedi. Ben de demedim, merakla kapının karşısındaki duvara yöneldim.

    Bu duvarda diğerlerinin aksine yazı dolu kağıtlar yoktu, aslında bu duvardaki tek şey siyah mürekkple yazılmış gibi duran bir yazıydı. Ama elimi sürdüğümde elim is olmuştu. Şöyle yazıyordu:
    geldik
    ... Bu da ne demek şimdi? Arkamı döndüğümde Furkan'ın yazıyı gördüğünü anladım. Tekrar yazıya döndüm ve uzun bir süre duvardaki bu yazıyı izledim... Furkan'ın beni dürtmesiyle kendime geldim, ne kadardır öyle durduğumu bilmiyordum. Elinde üstü is olmuş bir kağıt parçası vardı, bir A5 kağıdından çok da büyük sayılmazdı. Kağıdı bana doğru tutarak bir şey buldum dedi. Sonra da üstünü temizledi. Eli is olmuştu. Bu bir haritaydı. Ben neresi olduğunu çıkartamadım, zaten bir mahalleyi anca kapsıyordu. En aşağıda yazan koordinatları farkettim. Telefonumu çıkartıp okul internetine bağladım, ben koordinatları girmeye çalışırken Furkan beni durdurdu, ben burayı biliyorum galiba dedi. Onların evlerine yakın bir yermiş. Haritada işaretli bir ev vardı, onu göstererek; bu ev kendimi bildim bileli terkedilmiş eski bir evdir. Bu hiç değişmedi dedi. Öksürdü. Ben de öksürdüm, taze havaya ihtiyacımız vardı. Çıkmalıydık. Deliklerden birinden dışarıya baktım, kimse görünmüyordu. Furkan'a bunu da çek çıkalım artık dedim. O dediğimi yaparken ben de kapıya yöneldim.
    ···