1. 26.
    0
    rezbiyen
    ···
  2. 27.
    0
    başlık kurutma servisi girdiğim başlık kuruyor
    (bkz: girdiğim başlığı kurutuyorum giberim)
    ···
  3. 28.
    0
    Hadi lan bin devam
    ···
  4. 29.
    0
    gece yaz şunu sıçırtırsın
    ···
  5. 30.
    0
    rezorvazseyon
    ···
  6. 31.
    0
    benim hikayemi yaz panpa
    ···
  7. 32.
    0
    sen yaz takip ediyorum ben
    ···
  8. 33.
    0
    direk alıntı yaptığın siteyi ver ve uzaklaş
    ···
  9. 34.
    -1
    istek olursa yazıcam alıntı olucak ama eglenceli ve sürükleyici
    ···
  10. 35.
    -1
    part1 geldi
    ···
  11. 36.
    -1
    Beyler arada ses verinde kendi kendime yazmıyayım
    ···
  12. 37.
    -1
    "Sana da günaydın.." Ben bir şey diyemeden "Evet, niye bir sorun mu var?" dedi, hala gülümsüyordu. "Birinin (o biri "biz"dik) oraya girdiğini anlayacaklar."dedim, o ise şöyle cevap verdi: "Ben düşünmedim sanki bunları. (Güldü) Bak, bizim girdiğimiz anlaşılmasın diye hocayı oraya ben çağırdım... Kantine gittiğimi söylediğim teneffüste. Böylece bizim arkamızdan orayı dağıtıp bizim izlerimizi silecekti. işe yaradı da." Diyecek bir şey bulamadım. Benden habersiz böyle bir şey yapmasına kızmıştım. Ama üstüne biraz düşününce haklı olduğunu anladım. Aramızda başka bir diyalog gerçekleşemeden göz açıp kapayana kadar sınıf dolmuştu.
    ···
  13. 38.
    -1
    Yeterince incelemiştim burayı zaten, bu yüzden kapıyı kapatıp okula gitmek için arkamı döndüm. Dünkü hoca karşımda duruyordu, aramızda 2 metre ya var, ya yoktu. ilk konuşan hoca oldu:
    +Günaydın
    -Günaydın hocam
    +Aklın burada kaldı dimi?
    -Aslında... mm..evet.
    +Merak etme kızmayacağım. Ben de buradaki şeyleri düşünüyordum... Bunları kim yapar ki? Etrafı biraz aradım ama bir ipucu bulamadım. Siz buldunuz mu?
    -Yok...
    +Tamam gidebilirsin, panik olma bu kadar evladım. Ben de senin gibi meraklı biriyim o kadar.
    -Peki...
    Bu konuşmadan sonra hızlı adımlarla bina girişine doğru yürüdüm. Aklımda sorular vardı: "Bu hoca da kim böyle?", "Niye kimseye bir şey söylemedi?", "Bulduğumuz haritayı o niye bulamadı?"..Durdum. Haritayı Furkan mı almıştı? Niye bana söylemedi? Daha hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Sınıfa girdiğimde biri beni bekliyordu: Furkan. Beni görünce hafifçe gülümsedi. Bense direk konuya girdim; "Haritayı sen mi aldın?", vereceği cevabıysa beklemiyordum.
    ···
  14. 39.
    -1
    içeri girince direk tıkandım o nasıl bir kokudur arkadaş. Hemen dışarı attım kendimi, kısa bir şokun arkasından (kısa diyorsam kısadır 10 sn falan ) Tamam eski de kaç asırlık lan bu çürümüş resmen. Neyse işte, kısa bir aralıktan sonra mide bulantımla olan savaşını merak kazandı ve içeri girdim. Bu sefer pek etkilenmedim kokudan. Çok büyük bir şey değil 2 taş çatlasa 3 metrekare bir yer burası. Pencereleri tahtalarla kapatılmış, farkedilmemek için girince direk kapıyı kapattığımdan ortam karanlık pek bir şey göremiyordum başlarda (deliklerden sızan ışığı saymazsak tabi). Gözlerim ortama alışınca kokunun sebebini görme şansım oldu.
    ···
  15. 40.
    -1
    içeri girecekken oraya gidecek miyiz diye sordu Furkan. Bir yandan korkuyor, bir yandan da bu olanlar ne diye meraktan ölüyordum. Sonundan kararımı verdim ve Furkana "Ben gideceğim, sen geliyor musun?" dedim. O da tamam geliyorum dedi. Sonra sınıfa çıktık. O gün başka bir şey olmadı. Çıkışta bu ziyareti cumartesi günü yapmaya karar verdik. Yani 2 gün sonra.
    5.gün yani cuma günü sabah erkenden okula gittim. Bahçe kapısından geçer geçmez barakanın olduğu arka bahçeye geçtim. Kimse yoktu. Barakanın kapısı kapalıydı, etrafta bir değişiklik filan yoktu. Yanına gittim. Kapıyı açıp içeri baktığımda hiçbir değişiklik olmadığını gördüm
    ···
  16. 41.
    -1
    Bu kandı, evet kan! Bunu renginden anlamıştım. Korkuyla aniden geri çekildim, hemen arkamdaki Furkan a çarpıp onunla yere düştüm. Furkan noldu olum dedi, ben de gel kendin gör, dedim. Yaklaştı, şekilleri incelerken ışığı oraya doğru tutunca bir an öylece kaldı, sonra yavaşça (ve hafif korkarak) doğruldu. Burası nasıl bir yer hele okulun yanında dedi, ben de ben ne bileyim gel şunu da çek gidelim dedim kekeleyerek. O çekerken gözüm duvarlara takıldı, ışığı duvara tuttuğumda şok oldum. Duvarlar boydan boya kağıtlarla kaplıydı, üstelik her kağıt baştan sona yazılarla doluydu. Sağ taraftaki duvara yaklaştım.
    ···
  17. 42.
    -1
    Buradaki kağıtlar belki arapça belki latince ya da ibranice; bilmediğim bir dilde yazılarla doluydu. Bunlar da kanla yazılmıştı.. Furkana bunları gördün mü dedim, neyi dedi, duvarı gösterdim. Yaklaştı, oğlum flaş çakarken farketmedin mi dedim, yok yere tutuyordum dedi. Neyse o bunları çekmeye başladı, ben de sol duvara yaklaştım. Burada da yazı dolu kağıtlar tüm duvarı istila etmişti, ama beni asıl şaşırtan duvarın üst yarısının yukarıdan aşağıya sağdan sola komple kağıt dolu olmasıydı, diğer duvarda da aynı şekildeydi. Ama buradaki kağıtlar arasında Türkçe yazılı olanlar da vardı. Şaşkınlığım gittikçe artıyordu, bir barakayı kim (ya da kimler), neden böyle döşesinlerdi ki. Amaçları neydi, niye kanla bu kadar takıntılılardı, neden tuhaf şekiller kullanmışlardı ve bilmediğim dillerle sayfalarca şeyler yazıyordu? Tüm duvara bakınca sadece 2 sayfa Türkçe yazı bulabildim. Okumaya başladım.
    ···
  18. 43.
    -1
    dabuıl part d

    Furkan kapıyı kapattığı gibi içeri kustu. Bu kadar çabuk koyvermesini beklemiyordum, yine de haksız sayılmazdı. Ben de kusacak gibi oldum ama artık az da olsa alışmıştım ortama (marifet sanki) etkisi çabuk geçti. içerisi bıraktığım gibiydi, ama bu sefer ilk girdiğimde farketmediğim şeyler olduğunu gördüm

    Devam ediyorum. Önceki ziyaretimde bazı çizgiler dışında zeminin tertemiz olduğunu görmüştüm. Ama kısmen yanılmışım. Zemindeki tek şey çizgiler değildi. Tam ortada yaklaşık 1 metre çapında bir çember, onun içinde de (bir cetvel kadar) daha küçük bir çember vardı. Onun da tam ortasında simsiyah, krem kutusu kadar geniş bir leke vardı. Leke diyorum da aslında çok düzgün bir daireydi diyebilirim. Bu şekli zihninizde canlandırın, buna ilaveten ortadaki lekeden dıştaki çemberi de aşıp yine krem kutusu kadar geçip orada duran çizgiler düşünün. Ama bu çizgiler bir çarpı işareti oluşturuyordu, çarpının ortasında da bu çizgilerden daha geniş olan şu bahsettiğim düzgün leke vardı. Zemin taş demiştim, ama düzgün bir zemindi, dediğim gibi bu çizgiler dışında hiç bir yerde leke yoktu. Bir şey daha hariç...
    ···
  19. 44.
    -1
    upupuppupupupuppuup
    ···
  20. 45.
    -1
    devam
    Öğle arasına girdikten sonra Furkanla barakanın yanına kadar gittik. Ben kapıyı açmaya yeltendiğimde Furkan beni durdurdu. Oğlum mal mısın önce bir etrafa bakalım falan sonra girelim dedi. Sonra telefonunu çıkarıp gülerek bana gösterdi. Ekran kapalıydı, maksat eğer birileri bizi görmüşse sadece takılmak için boş bir yer aradığımızı düşündürmekti. Adam haklıydı, sonra ben de telefonu çıkarıp ön kamerasıyla bizi çekiyormuş gibi yapıp etrafa bir göz attım. Kimsecikler yoktu. Telefonun flaşını açıp kapıyı açtım, ve ben önden Furkan arkadan içeriye girdik, Furkan girer girmez kapıyı kapattı.
    ···