1. 101.
    +4
    dediğim gibi sebebi aslında basit. avrupalı sömürgecilerin örnek vermek gerekirse fransızların zencileri hayvan gibi getirip köle olarak kullanması gibi. vahşi bir atı ehlileştirip üzerine binmek gibi.bir eşeği deh ,çüş giderek arada sopalayarak yük taşıtmak gibi... kim üstün gelirse diğerine hükmediyor bu işlerde. majisyen aslan ise ve karşısındaki varlıklar onun heybeti karşısında ceylan gibi ürkekse, hiç ithimal yok ki o majisyene boyun eğmesinler... lakin bir tehlikesi yok değil... ya bir gün bu hoca, majisyen (adına ne dersen de ) zayıf bir konuma düşerse ve o ceylana bile yem olacak pozisyona kadar alçalırsa... işte o ihtimal içinde yanında yavru bir aslan yetiştirir... bu yetiştirme olayını bu işlerle uğraşan herkes yapar... sen yıllarca bir varlığı kendine köle etmişsin,'senin hükmettiğin' bakın bu kısma dikkat senin hükmettiğin hiçbir varlık kolay kolay senden razı gelmez... şunu yap diyorsun ve yapmazsa ona çile çektiriyorsun, itiraz etme şansı yok çünkü bu işler katıdır onu kendi yaşamsal formu içinde ölüme terkedersin
    ···
  2. 102.
    +9
    yaşattığın şey bir kölelik hayatı bir kafes hayatından ötesi değildir onlar için. gün gelince öcünü almak ister, zira senin ömrünün kat be kat üstünde yaşamaktadırlar. aslında seni zayıflatan ihtiyarlık sadece kemiksel, fiziksel olarak değil aynı zamandan hükümsel ve enejisel olarak yok eder. enerji kısmı çok önemlidir,bu işin birbirine galip gelme kısmına sebep olan enerjidir. tüm majisyenler belirli günler ya da saatlerde kendini kuvvetlendirmek adına okumalar yaparlar, işlemler uygularlar. insanlar zanneder ki ; bir kere ele aldın mı ötesi kolay... hiç değil... bazen bilsen de susman gerekir, bazen görsen de anlatmaman... nasıl ki küçük bir çocuğu kızdırırsan, son çare olarak sana tükürür ve aslında bu daha onur kırıcıdır... onlarda aynısı yaparlar... haşa ve haşa rüyanda en kıymetli insanları iğrenç haller altında görürsün, ölümleri haber alırsın, rüya ile gerçek birbirine karışmıştır. sıradan hayatı olan insanlara imrenirsin. kıskançtır bazıları, gönül eğlendirmene müsade eder de saadeti çok görür sana... yılmazı emesenden sileeecesin diye zırt diye çıkabilir sevgilinin önüne...
    ···
  3. 103.
    +2 -2
    beyler takipçiler yok mu ? ortalık yine yalanına sokuyumcu zütveren ergenlerle dolmuş...

    kimse yoksa sonra atayım
    ···
  4. 104.
    +4 -1
    ah ah hele ki bu sevgili olayı... kaç kez gözümü kapadığım an hologram gibi yüzler belirdi önümde. kaç kez onu alamazsın diye direttiler önümde... (zamanı var sadece trailer... son falan söylemek değil )
    ···
  5. 105.
    +1 -1
    şimdi bazılarınızın merakına kısmen açıklamalar getirip,hem de hikayeki(bence gerçek : ) ) meselelerin iç yüzü hakkında bilgi verdikten sonra mustafa ile usta-çırak ilişkisinde yaşadıklarımıza değinelim... direkt kendimden bahsetmemin hiçbir anlamı yok şu zamana kadar 100 olay gördü isem çoğu mustafa iledir...
    ···
  6. 106.
    +5 -1
    dernekten haber geldi birgün, falanca ilçede bizden olan bir amcanın oğlu evlenecek. topluca gideceğiz düğüne kendi derneğimizle. mustafa ile ben oturduk otobüsün en arkasına (tam otobüs sayılmaz yarı minibüs gibi) sohbet ede ede yolu çekiyoruz. mustafa gideceğimiz yerde güzel bir kadın olduğundan bahsetti. muhtar lakaplı birinin karısı.bu muhtar denilen adam, düğün sahibinin kardeşi. mustafa bunun karısının çok güzel olduğundan işte mustafaya bir kaç kez iş attığından bahsetti. açıkçası ben utandım,hem evli bir kadın hem de bu meselenin ucu bakalım nereye gidecek diye bekliyorum. beklemek kötüdür çoğu kez kafanızda kurar kurar lakin ,alıncak olası cevaptan ürküp soramazsınız. içiniz içiniz yer. düğün yerine geldik, bizi karşıladılar... uzun masalar ve üstleri yeşil tentelerle örtülü... hemen hoşgeldiniz faslından sonra masalara geçtik ,anında yemek ikramı başladı... yerken mustafa yine o alayacı sırıtmasını yapıyor... ancak kime neden yapıyor, kestirmek güç... çünkü o gemlik zeytini gözleri tabağındaki pilava bakıyor... bakıp bakıp hafif sırıtıp kafasını sallıyor...
    ···
  7. 107.
    +4
    bu halde yemek yerken ,muhtar denilen adam masamıza geldi... ister istemez düğün sahibi sayılır o da... tebrik ettik, sefa getirdiniz bir arzunuz var mı ? dedi... mustafa buna dönerek ya muhtar kusura bakma bende tansiyon var herhalde sıkıntı oldu... bana yatacak bir yer gösterirsen iki dakika uzanayım dedi. muhtar ne demek, emrim başım üstüne çekti.ben ise garipsedim ne alaka yahu ne oluyoruz diye daha demin etli pilava kaşığı sallayıp sırıtan mustafann ne ara tansiyon problemi çıktı. mustafa hafiften rahatsızmış moduna girip başını kolları üzerinden masaya dayadı.abi ne oluyor diye sorduğumda hala sırıtıyordu yarım ağız...
    ···
  8. 108.
    +4
    bir iki genç çocuk gelip 'abi hasta varmış, muhtar amcanın evinde dinlenecekmiş' diye haber verdiler.bu hafiften doğruldu,sen de gel ama şimdi düğün var içeri girme evin oralarda kamelya tarzı yapı var orda takıl,hem bunlar sana meyvedir, çaydır birşey ikram ederler, yemek masasında sıkılırsın tek dedi.. bende eyvallah abi çektim...
    ···
  9. 109.
    +17 -1
    geldiğime pişman olmadım değil o düğüne,bir sohbetdaşım mustafa idi o da öldüm, bayıldım belasına kendini attı bir köşeye... koca bir kamelya da tek başıma otururken bir kız geldi elinde meyve kasesi ile.o esnada sigara içiyordum, içimden garip birşeyler ona doğru akıp gitti. kız yaşıtımdı, giyimi kuşamı yerindeydi... haşa haddim değil köylü şehirli ayırmam ancak şehirliden şehirliydi... konuşması düzgündü... yahu dedim sen zahmet ettin bunu ikram ettin,ben de sana bir sigara vereyim tellendir... nasılsa üstte asmalar var görünnme... o dönem sigara içmek çılgın bir aktivite idi, hele ki kızlar adına... bilmem ki falan dedi tatlı tatlı gülümseyerek,bir taneden birşey olmaz diyerek uzattım sigarayı aldı ince parmakları pamuk elleriyle... nerden mi biliyorum, elif ve esen olayından hatırlayın çaktırmadan meme sıkmak konusunda ihtisas yapmıştım... neyse eline dokunmakla tutmak arasında bir hamle yaptım, ulan kız eli çok güzel birşey : ) içim bir tuhaf oldu... bu arada bu paragrafı okuyup asılan varsa hakkımı helal etmiyorum,ben onu çok sevmiştim aq sapıkları : (
    ···
  10. 110.
    +6
    kızla biraz okudu mu ? işte kaça kadar ? kostüm çok güzel prenses mi ? gibi muhabbetlere girdik... çok cevval bir adam değildim ama bugün bana bir haller olmuştu, sanki daha rahattım. normalde benden birkaç yaş büyük (hani teyze diye hitap edilmeyecek) bir akrabamız bile öpse kulaklarıma kadar kan kesilirdim. tanımadığım bir kızla sohbet muhabbet etmem zaten imkansızdı,ne diyeceğimi bilemezdim. ancak bu gün tuhaf bir gündü.ya bu kız senelerdir hayalini kurduğum 'görünce kanımın ısınabileceği' kişimiydi : ) sevgi neydi ? sevgi emekti ? samet'i kamyonla kaçırmaktı... (hep germeyelim, bazılarınızın kaskatı olacağı anlar da gelebilir)
    ···
  11. 111.
    +7
    kız muhtarın kızıymış... muhtar mustafadan 5 yaş kadar büyük bir adam... muhtarın karısı da en fazla mustafa kadar olsun... biz kızla oturur sohbet ederken işte bir 15-20 dakika sonra mustafa çıktı sallanarak içerden... böyle başını falan tutuyor,ne oldu dedim... ya hadi kalk gidelim başım beni öldürecek ilacım da evde kalmış, yola çıkalım senle bizim o tarafa giden bir otobüs, minibüs bulur döneriz. bunlar 3-4 saat daha kalırlar ben öleceğim falan dedi. peki o zaman dedim, kızla saçma sapan bir görüşürüz vedası ile ayrıldık. biraz yürüdük karayoluna çıktık, mustafa kaş göz yaparak avradını gibtim o amcık muhtarın dedi... lan nasıl aq,bi gibtir git diyorum içimden... olum dedi o kız senin yanına babasının hayrına mı geldi, bizimkiler sağolsun evi boşalttım, kusuyorum ayağına banyoda hallettim işimi dedi.

    hocam yeminle o an midem kalkmıştı... allah kitap diyorsun zina haram değil mi ? dedim... zina o demek değil ki vs karman çorman açıkladı yok işte onun da gönlü vardı vs.kısacası siz anlattığımı anladınız
    ···
  12. 112.
    +5
    kendi muhitimize döndük. mustafa yarın buluşmamızı istedi... sakın ha ! olanlardan kimseye bahsetmeyesin... sakın ha ! dedi, senin de payın gelir elbet dedi sırtıma vurup gitti. evime doğru yürümeye başlarken,o yaşın getirdiği romantiklikle ve daha önce böyle bir hıyanete göz ucuyla bile meyletmemiş olan benim yaşadığım tesirle hala midem bulanıyordu. uçkuru için bir haramı çiğneyen adam bana ne öğretebilirdi. daha önce konuşurken hep nefsten, şehvetin şeytanın oyunları olduğundan falan bahseden adama ne olmuştu 2 dakikada. peki benim sonumun böyle olmayacağı ne malumdu, benim de orjinim erumi ve sakilin özünü öğrenmek ile başlayıp daha sonra bunun erdiği noktaya ererse ? ebedi bir hayata inanan benim buna tahammül sınırım ne olurdu ? yoksa ben de mustafa gibi türlü kılıflar mı üretirdim yediğim nanelere... kadını tatmin edemiyordu, kadın onla evlenirken gönlü vardı,ben yapmazsam başkası yapacaktı belki kadın muhtarın kardeşi ile bu haltı yiyecekti gibi kelamlar benim içimi soğutmadı. sürekli düşünüyordum ? bu işlerin özü bu muydu ? bende herkes gibi bu işleri hacıların hocaların yapacağı işler olarak biliyordum. evet mustafa da kendini kısmen hacı hoca gibi tanıtmıştı, ilkin süslü kelimeler etmişti. hatta ben de girmek istiyordum dediğim vakit ; senin gibiler karı kız için, para için, şöhret için girer bu işlere ,şifa için istediğine emin misin falan deyip beni bozmuştu. içimde muhakemesini yapıyorum ve hani mustafa şifacıydı, bilemedin zorda kalana yardım ediyordu... bu kadını giberek mi şifa verdi diye hem öfkeleniyor hem de sinir bozukluğum sebebi ile acı acı gülüyordum...
    ···
  13. 113.
    +9 -1
    ilk çıkarken herşeyi kabul ederim dediğim yolda daha ilk ciddi manzara karşısında midem ağzıma gelmişti. aslında bu iyiye işaretti demek ki hala insanlığımı koruyordum ve hala vicdan ,ahlak sahibiydim.şu saatten sonra hele ki böyle bir olaya şahitlik ettikten sonra geliş gidişi kessem, adamın evinde karısını düdükleyen bana neler yapmazdı. hadi haberim olmasa neyse adam birebir olayı bana anlatmıştı.bir paranoya başladı ya bu olay duyulursa ya muhtar ikimizi de gelir bulur vurursa. öyle ya;mustafa ile aynı masada takılmış,o eve girerken ben bahçesinde oturmuş (-ve öğrenilmesi halinde adamın kızını oyalamış gibi görünmüş) akabinde de mustafa ile apar topar terketmiştim.bu acabalar adamın ömrünü çok kısaltır beyler... herşeyin birbiri ile ilintili olduğunu vurgulayan ben size şunu da tavsiye ederim ki her şey göründüğü gibi olmayabilir... kaybedecek neyim var dediğim bu yolda, beni ikaz eden mustafa'yı dinlemeliydim... ölümden beteri de var, sadakat zordur minvalinde ettiği kelamı şimdi daha iyi anlıyordum... mustafa şeytan'a hizmet ediyordu... bu lafımı şimdi farklı anlayacaklar olabilir lakin şeytana hizmet etmen illa satanist olman gerektiği anldıbına gelmez... şeytan ne diyor kovulduğu zaman 'elbet senin doğru yolun üzerine oturacağım ve onlara pusulara kuracağım, senin ayırdıkların hariç pek çoğunu şükreder bulamayacaksın''... aynı şeytan bugün dinde olmayan birçok meseleyi bidat'ı nasıl dinin içine soktu ise ve bu bidatları dini daha iyi yaşamak gayesi (daha doğrusu bahanesi) ile yaptırıyorsa, mustafa gibi adamlara da türlü kılıflar hazırlatıyordu... karısı tatmin olmuyormuş, belki gider kaynına verirmiş,hem karının adamda gönlü yokmuş... kısacası hatasını kabullenmeyi bırak, eylemini meşrulaştırıyordu... haşa ve haşa allah_u teala yerine koyuyordu kendini, karıyı bafileyerek faciaları önlemişti güya.
    ···
  14. 114.
    +16
    bütün gecem bu düşüncelerle geçti,bir bakıma da o kız geldi aklıma... insanca bir muhabbet hissettiğim kızın anasına kaymıştı mustafa... yahu şimdi okurken sana basit geliyor ancak pgibolojisi çok farklı... aklıma red'in bir parçasında sözler geldi...

    ne lanet badireler atlatırsan atlat koçum
    anlatanda bitmiyor iş , biz ne dersek dümen dicen...

    şimdi 35 yaşındaki adam rap müzik mi dinler diyeceksin... ben dinlerim... inanırım ki sözler yaşanmışlıkları ifade eder,ne kadar çok söz varsa o kadar yaşanmışlık... empati kurmaya çalışırım... 'yatcaz kalkcaz ' bana uygun değil : )
    ···
    1. 1.
      +1
      Adamsın abi :D
      ···
  15. 115.
    +4
    ertesi günü mustafanın takıldığı oyun salonu ile kumarhane tipli bir yere gittim... hani normalde tek ve büyük odalı dükkan tarzı olur ya bunlar, işte burası pek öyle değildi... bir apartman dairesiydi.. sıradan bir daire... illegal miydi ondan emin değilim lakin üstünden bunca yıl geçmiş herhalde illegal olsa dahi başıma bir iş gelmez yazdığımdan ötürü... arada bir masa var üstünde telefon eski tip metal küçük anahtarla açılan çekmeceler,iç odada ilgili adamın masası artık ne ile ilgiliyse bilemem orayı ama makam gibi bir koltuğu vardı... arka cepheye bakan 2 odada da oyun oynanıyordu... sanırım o bahsettiğim makam odası gibi olan ,arada daşşaklı abileri ağırlamak falan içindi... her neyse buraya geldim, orada sürekli bulunan 30 yaşlarında kutlu adında bir elemanın yanına çöktüm, mustafayı beklemeye başladım... o zaman telefon olmadığı için,ya da herkesin değil de sadece zengin ve üst düzey adamların olduğundan ötürü (-ki çağrı cihazı vardı sanırım) haberleşemiyorsun ben geldim şu bu diye. kutlu ise arada sırada 2 oda ya uğruyor birşey isteyip istemediklerini soruyor vs... kırk, kırk beş dakika sonra dış kapı açıldı mustafa ve yanında 3 kişi içeri girdiler... adamlar kutlu ile tokalaştı beni es geçti... mustafa yine o klagib alaycı tavrı ile elini omuzuma attı ve adamlara beni gösterek bu da benim çırak dedi... o muamele hiç hoşuma gitmedi... adamlar merhaba gardaşım falan dediler, hafif toka ettik ve peşlerinden o bahsettiğim makam odasına girdim...
    ···
  16. 116.
    +5 -1
    içlerinden kısa boylu, pala bıyıklı olanı gidip çöktü baş köşeye, kutluyu çağırıp bira falan almasını söyledi... soran olursa toplantıda falan dersin çekti... ben mustafanın yanına sandalye çekip oturdum. ayaklarım birbirine çengel gerdeğe yeni girecek kız çocuğu gibi. adam bana birkaç sual sordu, adın ne,nerelisin, baban ne iş yapıyor ,sen ne iş yapıyorsun gibisine... mustafa arada lafa girip beni övüyordu, işte çok değerli bir kardeşimiz falan ... benim hiç alışık olduğum bir ortam değildi o şehre çok yeni gelmemiştim fakat adamların kim yahut ne olduğunu zerre kestiremiyordum... tek bildiğim makam koltuğunda oturan kısa boylu pala bıyıklı adamın 10 kilo daşşak sahibi olma ihtimali idi... zütü yere yakın olandan korkacaksın derler ya ,doğrudur
    ···
  17. 117.
    +9 -1
    kutlu biraları getirdi yanına da 2 tane kızarmış piliç, lavaş falan yaptırmış. benim de önüme koydular ben içmem dedim... iç iç delikanlı falan yaptı pala bıyık,abi dedim ben kullanmıyorum... günahtır da diyemeiyorum, adamlar her halinden belli harama batıp çıkmış... günah dersen orda posta koymak gibi olur... bu tür hususlara maruz kalırsanız aklınızı başınıza alın... ortama illa katılmanız gerekmez lakin görüşlerinizi de çok ön plana çıkarmayın... midem yanıyor falan dedim... iç diyorum ula ! dedi... bu 'ula' hitabını sevmesemde ,onun benim çekinmemem adına samimiyete bağlama cümlesi olduğunu bildim, fazla aldırış etmedim... hanzolar böyle iletişim kurarlar birbirlerine... sevgilisine 'huurm' diye iltifat eden adam gördü bu gözler
    ···
  18. 118.
    +4
    güç bela elime aldım şişeyi,az yemekten yedim... yaklaşık 1 saat muhabbet döndü,hep atarlı konuşmalar... diğer elemenaların isimlerini versemde olur fakat çok önemli meselelerde yer almadılar, sadece 1-2 yerde geçerler... bahsettiğim kısa boylu, masaya çöken, beni ula diye çağırana 'pala' diyelim akılda daha kolay kalır... uzun boylu pörtlek gözlü olana hakan, diğer elemana da ali diyelim.bir de bizim barzo mustafa...
    ···
  19. 119.
    +4
    neyse, pala mustafaya dönerek o kadar muhabbet sonunda , ''hocam yarın öğleden sonra yozgat'a gidiyoruz o zaman'' dedi. mustafa'da gidelim abi,ben geceden gerekenleri hazırlarım, hakan da arabayı getirir 5 kişi gideriz dedi... adam delikanlı da mı gelecek deyince, mustafa elbet ya onsuz olmaz dedi... yozgat'a ne için gideceğiz haberim yok tabi.bu arada yozgat gerçek yozgat isim değişmedi burda. aralarında şöyle yaparız, böyle yaparız falan dediler... mustafa aslen yozgatlıydı... tahminen 3-4 saatte varırız falan dediler... pala dedektör tarzı birşeylerden bahsedince duruma uyandım... mustafa'nın o taraflara gömüye gidecektik... hocam çok tuhaf bir duygu hem heyecan hem korku hissediyorsun... define işine de hevesim var, mustafaya kitap getirmiş nihayetinde falan. bayağı heyecan yaptım. mustafayı zütürme amaçları bazı gömüler korunur, cinlerin ise onlarla irtibat halindeo olan adam hoca her ne taksa anlaşma yapar. onlardan müsade ister, karşılığında birşeyler verir... mesela bizim değerlerimizle o varlıkların değerleri bir değildir... senin dünyanda kıymetli birşey onun için anlam ifade etmez... örnek vermek gerekirse hayvan kemiğine ve et artığına yahut leşe bayılırlar... pirinç ya da bulgur artığını severler... hatta bunları peygamber bile hadisinde bildrmiş... eee peki skortak madem bunların aleminde değerli olan bizde aynı değerde değil o halde neden altına hevesliler... valla anladığım kadarı ile kıskançlar, çocuk gibi benciller... orda amaç verip almak değil,o gömüyü bırakan bunlara karşılığında bir şey vermiştir onlarda karşılık olarak onu muhafaza eder... ha anlaşmalara her zaman sadıklarmıdır ? eğer anlaşmayı yapan bahsettiğim gibi aslan gibi bir hoca değilse, anlaştığı adamdan dahi malını kaçırır... zarar görmekten ziyadesi ile korkar bu mahlukat... en korktukları canlarını yanmasıdır...
    ···
  20. 120.
    +4
    her neyse mustafa dedi ki bu senin için önemli olacak lakin biz bir pay almayacağız bu işten. eğer birşeyler çıkarsa pala karşılığında kahveyi bize verecek (kahvede denemez ya )... benim çıkarım ne olacak dedim, bende sana bu ilmi vereceğim dedi... yine bir pazarlık... görüyor musunuz... sürekli birşeyler el değiştiriyor... karşılıksız veren sadece allah_u tealadır... aslında bu herkesin bir şeyleri alması paylaşma usulünden çok, mecburiyettendir... mustafa ilmi gereği bu gömüyü şahsına alamıyor, pala ve arkadaşları gömüyü tek başına çıkaramaz korkuyorlar ya tılsım varsa diye, kaldı ki başka hoca zütürseler adam ihbar mı eder birşey mi olur bilemiyorlar... bu işler sakattır. seni oraya zütürür hoca dediğin adam, anlaştığı diğer adamlar gelir alır elinde... bilemezsin hiçbir şeyi...
    ···