-
1701.
+6bunları ben mi yazdım ? diye sordum.Tümünü Göster
el yazılarımız apayrı... sence ? dedi.
ufakta olsa yalan yalandır. hayatında hiç dostluk kuramamış bir adam olan muzaffer bu mesele hakkında kandırılmış olmanın sıkıntısını yaşıyordu,bu belliydi. zarureten söyleyemediğimi yine zarureten söyleyemezdim.bu da bir şekilde onun gözünde beni savunmasız bırakıyordu. insanlar her zaman çıkarı adına ya da oyun olsun diye yalan söylemez, bazen gerçekleri saklamak zorundadırlar ve bu yalan gibi kabul görür. dediğim gibi hafif kırgındı, bana karşı olan inancına şaibe düşmüştü fakat başımda bir bela olduğu belliydi, bunun adına da tedirgindi. tuhaf duygular içinde olduğu yüzünden belliydi.hem aldatılmanın öfkesi, hemde merhametli bir insanın hissebileceği acıma hissi.
müjgan benim annem dedi. sanırım ona gitmemiz lazım .henüz kısa süreli dostluğumuz adına bu biraz fazla samimi bir olay olacaktı.
belki bilinç altımdır dedim
annemin adını bilmiyordun, böyle bilinç altı mı olur... yeterince dürüst değilsin, sakladığın bir şeyler var ve bunlar açığa çıkmalı... emin ol ! yazdıkların bir tesadüf değil,bu meselenin burda açılması bir tesadüf değil. annemin adını yazman bir tesadüf değil. çaren onda diyerek ne kastettiğini anlayamadım ancak bir şekilde gitmeliyiz... annemi arayıp durumu bildireceğim dedi
çok mahçup oldum. gerçekten hem tedirginlik hem mahçubiyet. tüm bunların yanında ifritler yaşadığımız son diyalog ve vukuatlar, bugün duyduğum sesin tehditkâr tutumu... allak bullak oldum... hepsinden önemlisi erumi sakil yazmış olmam, beni çok etkiledi ...
annesini aramak için yurttaki büroya indik. yurt görevlisi adamdan özel olduğunu, biraz uzun sürebileceğini isterse ücret verebileceğimizden falan bahsettik. adam sıkıntı değil dedi ve ricamız üzerine odayı terketti.
ben ve muzaffer başbaşa kaldık. muzaffer numarayı çevirdi.bir yanda eli ile saçlarını karıştırıyor bir yandan da açılmasını bekliyordu. bazı anlar vardır her saniyesi beynine nakşedilir,bu da onlardan biriydi.her saniye bir dakika gibi.
annesi telefonu açınca 1-2 dakika kadar hal ,hatır sordu... akabinde anne sana anlatmam gereken birşey var diyerek sözün ,meseleye getirdi
kısa bir şekilde benden ve arkadaşlığımızdan bahsetti. böyle br iş yaptığımızı ,yaptığımz yöntemi ve yöntem sonucunda da kağıtta annesinin isminin yazdığını belirtti.
annesi sanırım onu biraz azarladı bu işi neden yaptığımız hususunda ... bir kere oldu anne,ilk kez denedik gibisine kendini savunup, durumu yatıştırmaya çalıştı. kağıtta yazan kelimeleri aynen okudu. annesi telefona beni istedi. ağzımda rahmet niyetine tükürük kalmamıştı, kalbim yerinden çıkacak gibi
kısa bir hal hatır sordu,ona karşı dürüst olmamı istedi. doğum tarihimi ve annemin adını istedi, doğum saatimin tahminen kaç gibi doğumun gerçekleştiğini sordu. bunları seri bir şekilde cevapladım
erumi ve sakil denilen şeyler ne diye sorunca ,o seriliğim kayboldu... ben kemküm edince, kısacası bu isimler, yerler ya da artık herneyse ; haberdar mıydın daha önce ?... bu isimleri duymuşmuydun ? dedi...
evet diyebildim. sadece .. -
1702.
+7tamam, endişelenme sen diyerek telefona tekrar muzafferi istedi, muzafferle konuştular ve telefonu kapadık. muzaffer'e ne konuştuklarını sordum
annem seninle görüşmek istiyor. gidene kadar mesele hakkında bana hiçbirşey anlatmayacaksın. şimdi gidip bir iki malzeme alacağız, onları bir şekilde kaynattıracağız ve içeceksin.3 gün sonra bize gidiyoruz dedi
durumumum farkındaydım, yardıma muhtaç olduğumu elbette biliyordum. ancak gerek çaycıda yaşadıklarım, gerek mustaf gibi bir adamın başına gelenler, gerek kegib başım beni gitmemeye sevk ediyordu. hiçbir çıkar yolum yokmuş gibi geliyordu ve yaptığım her hareketin beni bu bataklıkta sadece daha çabuk ölüme yaklaştıracağına inanıyordum. sana dayatılan bir çaresizlik, hiç bir hamle yapmanı öngörmeyen tehditkar tavırlar... kegib başın, trans halinde ölümü iliklerinde hissetmen...
müjgan ...senin çaren onda... kelimeleriacaba ? dedirtmiyor değildi.ilk kez oyunun bir parçası olan mustafa dışında biri sorunuma eğilmişti. acaba tüm riskleri göze alıp gidersem ; müjgan bana bir çözüm olabilecek miydi ?
tüm bunların yanında bu gidişim hakkında beni engelleyen bir hususta ailemdi... bahsedilen boşlukta, eve gitmem lazımdı ve ailem beni bekliyordu... onlara gelemeyeceğimi nasıl söyleyecektim ? hangi bahane uydurulabilirdi ? ... kaldı ki; bahsettiğim gibi babamın rahatsızlık serüveni sonunda ona karşı tarifsiz bir bağımlılık oluşmuştu bende...
sıkışmış bir vaziyetteydim, kapan kısılan fare ne hisseder dersen ? sanırımkesinlikle budur ! '' derim
bir taraftan yıllardır sadece isimlerini bildiğim erumi ve sakil tekrar aşikar olmuş,
bir taraftan ifrit beni daha önce olduğu gibi tekrar tehdit etmişti,
bir taraftan olayın içine müjgan dahil olmuştu. müjganda benim gibi çocukluktan gelen varlıklar görmüştü. kaderlerimiz ortak olduğundan,ona sebepsiz bir güven duyuyordum. damdan düşenin halinden damdan düşer anlar nihayetinde
ne kadar yazarsam yazayım,o anki duygu ve düşüncelerime tercüman olamaz. sanırım ancak empati kurarak hissedebilirsiniz.o an siz ne hissederseniz ? düşünün bunu... hemen hemen aynılarını hissettim sanırım... bazen sözler yeteri vurguyu sağlayamaz ve hisler tüm sözlerden öte bir manadır -
1703.
+6çok fazla duygu ve düşüncelere dalarak işi uzatmayı sevmiyorum, ancak kendime engel olamıyorum. hayatımda ilk kez öykümü anlatıyorum ve içimde hapsolan onca duyguyu kusabilmenin huzurunu yaşıyorum.o sebepten affedin. normal hayatımda kısa işi severim, gibiş hariç
aileme gelemeyeceğimi bildirmem lazımdı. biraz düşündüm, karar verdim gidecektim... sorunuma çözüm bulacaktım belki, fakat onları görmemekte içime oturdu. aradım.saat geç sayılırdı
baba benim skortak. nasılsınız ? dedim, moralimi iyi göstermek adına canlı bir tonla giriş yaptım
iyidir oğlum,sen nasılsın.bir yaramazlık yok inşallah ? ne zaman geliyorsun ,annen kardeşin falan seni çok özledik be oğlum
ne zaman geliyorsun deyince boğazım doldu. içim şişti
'' baba dersler ağır, burda kalmaya karar verdim .bende sizi çok özledim, ancak gelirsen çok kopukluk olacak. çalışacak vakit bulamayacağım' falan dedim. babam mesele 'ders' ve 'istikbal' olunca tüm duyguları bir yana iterdi
peki oğlum,o zaman gelme zaten dedi...
telefonu kapadım, başımı kapıya yasladım hıçkıra hıçkıra ağladım.o pgibolojiyi yaşayanlar bilir ne olduğunu. görevli geldi ( görevli dediğim o atarlı çocuk değil )
kardeşim ne oldu, kötü bir meselemi var dedi
hayır dedim,eve gidemeyeceğim... biraz teselli etti, çay ikram etti. işte dışarda okumak insana bunları öğretir vs dedi
odaya çıktım, muzaffere kaş göz işareti yapıp terasa çıktım. tamam geliyorum, yarın gidip bilet alalım bana da dedim
onun biletini de iptal edip, yanyana 2 koltuk aldık... benim çayı hazırlattık, adam cins cins bakıyordu bunla ne yapacaksınız,ne işe yarıyor diye... birine yaptırıyoruz dedik, örttük... çok pahalı tutmamıştı. yurda geldim eşyalarımı hazırladım ve uyudum, yine kuvvetli bir istifra hissi ile uyandım bu kez tuvalete kadar tuttum kendimi... bunlar normal, annem olacağını söyledi... gidene kadar içmeye devam edeceksin dedi muzaffer -
1704.
+4yola çıktık çok uzun bir yolculuktan sonra istanbula, ordan da başka bir vasıta ile onun şehrine ulaştık.eve gitmeden evvel bir kahvaltı yaptık dışarda. börek aldık bir çay bahçesinde yedik,eve koyulduk. annesi geceleri ritüeller ile uğraştığından ancak öğleden sonra uyanıyordu. amaçlı ritüellerin saatleri vardır, çoğu gece yarısında sonradır genelleme yapılamaz ama en bereketli zaman gece 3 civarındadır.eve geldik, kapıyı açtığımızda muzafferin köpeği karşıladı bizi.şu ufak olanlardan. muzafferin en yakın dostu ve arkadaşı oymuş, benden önce. sevecen bir köpek, hemen yanıma koştu. havlama huyu yok, böyle garip işler yapılan bir evde böyle garip bir köpek olması tuhaf. tenasühe inansaydım bunun önceki hayatında bir insan olduğuna inanırdım, manalı bakışları vardı. muzafferin odasına girdik, müstakil evde. yatağında uyumamı söyledi, kabul etmedim... yere bir döşek açtı ve uyuduk.
acı bir feryada uyandım, sarsılmıştım.yan odadan yakarışlar geliyordu. muzafferde fırladı yerinde. bana dönerek, korkma hasta vardır içerde dedi. sesin kesilmesini ve muhtemelen hasta olan kişinin ayrılmasını bekledik. muzaffer odadan ayrıldı bir iki dakika sonra kapıda annesi ile göründü.
eğilip annemden daha büyük,50 yaşlarındaki bu kadının eline öptüm. halimi hatırımı sordu, içeri gelin birşeyler yiyelim dedi. hiçbir mesele açmadan yemeği hazırladılar,hep beraber yedik. muzaffere sen git bir çay yap dedi, kayıtlarımızı eline aldı baktı kısaca sonra bana döndü
bahsettiğim gibi odada ikimiz başbaşa kalmıştık, çay bahane idi. rahat hissetmemi sağlamak adına muzafferi çıkarmıştı odadan
skortak, öncelikle bana karşı dürüst olacaksın. aksi halde hiçbir şey fayda etmez. medyumlar çoğu şeyi bilgiler doğrultusunda yaparlar.sen baştan yalan söylersen, yaptığımız tüm eylemler amacından sapar dedi
kadın oldukça kültürlü bir insandı bu arada
evet anlamında başımı salladım -
1705.
+2 -1yola çıktık çok uzun bir yolculuktan sonra istanbula, ordan da başka bir vasıta ile onun şehrine ulaştık.eve gitmeden evvel bir kahvaltı yaptık dışarda. börek aldık bir çay bahçesinde yedik,eve koyulduk. annesi geceleri ritüeller ile uğraştığından ancak öğleden sonra uyanıyordu. amaçlı ritüellerin saatleri vardır, çoğu gece yarısında sonradır genelleme yapılamaz ama en bereketli zaman gece 3 civarındadır.eve geldik, kapıyı açtığımızda muzafferin köpeği karşıladı bizi.şu ufak olanlardan. muzafferin en yakın dostu ve arkadaşı oymuş, benden önce. sevecen bir köpek, hemen yanıma koştu. havlama huyu yok, böyle garip işler yapılan bir evde böyle garip bir köpek olması tuhaf. tenasühe inansaydım bunun önceki hayatında bir insan olduğuna inanırdım, manalı bakışları vardı. muzafferin odasına girdik, müstakil evde. yatağında uyumamı söyledi, kabul etmedim... yere bir döşek açtı ve uyuduk.
acı bir feryada uyandım, sarsılmıştım.yan odadan yakarışlar geliyordu. muzafferde fırladı yerinde. bana dönerek, korkma hasta vardır içerde dedi. sesin kesilmesini ve muhtemelen hasta olan kişinin ayrılmasını bekledik. muzaffer odadan ayrıldı bir iki dakika sonra kapıda annesi ile göründü.
eğilip annemden daha büyük,50 yaşlarındaki bu kadının eline öptüm. halimi hatırımı sordu, içeri gelin birşeyler yiyelim dedi. hiçbir mesele açmadan yemeği hazırladılar,hep beraber yedik. muzaffere sen git bir çay yap dedi, kayıtlarımızı eline aldı baktı kısaca sonra bana döndü
bahsettiğim gibi odada ikimiz başbaşa kalmıştık, çay bahane idi. rahat hissetmemi sağlamak adına muzafferi çıkarmıştı odadan
skortak, öncelikle bana karşı dürüst olacaksın. aksi halde hiçbir şey fayda etmez. medyumlar çoğu şeyi bilgiler doğrultusunda yaparlar.sen baştan yalan söylersen, yaptığımız tüm eylemler amacından sapar dedi
kadın oldukça kültürlü bir insandı bu arada
evet anlamında başımı salladım -
1706.
+4bana hikayeni anlat fakat kısım kısım gidelim dedi... erumi ve sakil ? nedir, kimdir
- çocukken gördüklerimi anlattım, detaylıca.(hikayede bahsettiklerimi birebir tekrar etmemek adına böyle geçeceğim)
peki onları daha sonra hiç gördün mü ? dedi
hayır dedim
görmek adına bir çaba sarfettin mi ?
evet
ne mesela
ona mustafa olayını en incesine kadar anlattım. ifrit dediğiniz kadından ve yaşananlardan söz ettim
bu kadını en son ne zaman gördün,ya da haber aldın ? dedi
ona babamla yaptığım seyahatte duyduğum sesten,ve bu ritüel akabinde duyduğum sesten bahsettim..
bir aşama daha katettik hımm dedi ve not aldı. sonra söylediğim sözü de gülümseyerek yazdı açık etmemeliydin kısmını
aylardır görünmüyor değil mi ? dedi... sadece sesini duyuyorsun
evet dedim...
biraz daha sohbet ettik. tamam dedi,sen sakin ol yeter ki bakacağız... şimdi siz çıkın muzaffer sana biraz şehri gezdirsin. akşam uzun olacak -
1707.
+2muzaffer ile şehri gezdik,pek konuşacak mesele bulamadık. ikimizinde aklında aynı mesele vardı, kafa dolu olunca laklak için vakit kalmıyor. istenilen saatte eve döndük
-
1708.
+5akşam eve döndük. kadın odasındaydı, muzaffer içeri girmeye çalıştı ancak kapı kilitliydi. çalışırken hep böyle yaparmış kendisi. kaldığı oda aynı zamanda ofisi gibiymiş.
1 saat kadar sonra kapı açıldı, muzaffer içeri gelin dedi. tütsü yaktı, içine çek bunu dedi... muzafferin ise eline defteri tutuşturdu, sana önemli noktaları işaret edeceğim not alacaksın dedi.
bir süre sonra transa geçtim... çok farklı bir aleme yani...
ilk ritüelde bahsettiğim topluluğu gördüm. içlerinde benimki yoktu, hepsi birden bana döndü. çok çok farklı simalar. birisinin yüzü keçi suratına benziordu, kulakları ise bir fil kulağı gibi. vücudu kıllı fakat üstündeki kırmızı entari sebebi ile tam göremiyorum.ne insana ne hayvana benziyor simaları. ancak,duruşları bir insanı andırıyor.bu keçi suratlı bana hitaben ;
anlaşmayı bozdun !
ben hiçbir şeyi bozmadım diye haykırdım
yakalayın diye bağırdı...
bir anda hepsi üstüme hücumlandı... yaptıkları ise koşmak denemez, koşmuyorlardı.hızlı kuş sürülerini andırıyorlardı etrafımı sardılar... ellerimi arkadan tutarak diz üstü çöktürdüler, ardından yere kurbanlık gibi yatırdılar...
ellerinde bakırdan baltayı andıran aletle gelen birkaç varlık başımda dikildi.bu keçi suratlı bir taht üzerine oturarak izliyordu olan biteni.o esnada benim ifrit çıktı ortaya... eline bakır rengindeki baltayı aldı...
sana mustafanın akıbetini anlatmadım mı ? benden başkası ile görüşmeyeceksin demedim mi ?
ben kimse ile görüşmedim dedim, feryat figan yalvarıyordum
o yaptığın ritüel neydi o zaman ? kaybettin dedi..
tam baltayı başıma indirmeye hazırlanırken, tüm varlıklar o keçi suratlının ismini zikretmeye başladı... vialon... -
1709.
+5hep beraber bağırıyorlar.
vialon !!!...
bu aynı bizim dervişlerin zikrlerine benziyor, büyük bir coşku ve vecd ile bu ismi tekrarlıyorlar. artık ölmeme ramak kaldı, ifrit baltayı indirmek üzere bekliyorken; bir ses yankılandı Leyse lehâ min dûnillâhi kâşifeh (o esnada durumumu takip eden kadın okuyormuş. necm58)
vialon oturduğu tahttan ayağı kalktı hışımla... ellerini fil kulaklarına bastırarak durun diye bağırdı. hepsi adeta buz kesmişçesine sustular
vialon başını sürekli sağa sola sallayarak, yerine oturdu... elini alnına zütürdü... uzun süre böyle kaldı... serbest bırakın ! dedi
üstümden ayaklarını çektiler. ifrit ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
efendim, serbest mi bırakacağız ?
sana ne diyorsam onu yap
ama efendim, anlaşmam ?
beni mi sorguluyorsun !
pekidedi...
biraz sonra iki yaratık belirdi. bunlar erumi ve sakildi. vialon onlar gelince ayağı kalktı. birbirlerine hışım ile baktılar. -
1710.
+5erumi ve sakil bana doğru döndüler. dilim tutuldu.
peygamber efendimizin yaptığı senetten aldığım hakla, sana emrediyorum.onu serbest bırak dediler
vialon kaybetmiş bir ifade ile getirin dedi... beni tahtın önüne getirdiler...
oldu mu dedi vialon
ifritin hakkını da ver dediler
vialon istemeyerek te olsa ,tamam manasında başını salladı.
ifrit çığlık çığlığa kendini yerlerde sürüklenirken, erumi ve sakil kollarından tuttular bunu.
sen yargılandın hükmün idamdır dediler, hepsinin bedelini ödeyeceksin ! -
1711.
+6uyandığımda burnumdan kanlar fışkırıyordu, delirmiş gibi hissediyordum kendimi. muzaffer üstüme çökmüş halde, nerdeyse bedeninin ağırlığını kullanarak ile beni yere yapıştırma gayretindeydi. ondan iri yapılı olmam sebebi ile çok zorlandığı belli idi
müjgan muzaffere çekilmesini söyledi... bana elinden hazırladığı karışımı içirdi... hiçbirşey soracak durumda değildim
ardından büyük bir soğanı göğsümün üzerine koydu... bir çakmak yaktı ve toplu iğneyi ısıttı... 99 kere bir ismi zikretti,100.de ise tekbir getirerek iğneyi soğana sapladı.o an sanki kalbim yerinden sökülmüş gibi bir acı hissettim... kalkabilirsin dedi, geçmiş olsun... -
1712.
+3ne oldu bana dedim
git duş al ve gel dedi... yorgun ve perişan bir hali vardı onunda... banyoya gitmek adına valizimden çamaşır alırken muzafferin odasındaki saate gözüm takılmıştı, odaya girdiğimden bu yana 2 saate yakın zaman geçmişti. banyoya girdim, soyunurken iç çamaşırımda ve aletimde bir miktar kanla karışık sperm kalıntısı gördüm... boy abdesti aldım, hala titriyordu vücudum... saatlerce ağır bir işte çalışmış gibiydim. bilhassa belim ve göğsüm darbe yemişçesine ağrıyordu -
1713.
+9duş aldım ve çıktım. şimdi olayın aslını öğrenme zamanıydı... kadın uzunca anlattı,ben toplamaya çalışayım...
dedem, allaha inanan ve ibadet ehli biriymiş. allah'a sürekli maksudum sensin, hazine senindir bana imanımı arttıracak deliller ver dermiş... ona erumi ve sakil dediğin bu iki varlığı deneme vasıtası ile göndermişler.
erumi ve sakil dedeme ; bu işten vazgeç sana ün, şöhret ve mal verilecek diye teklif etmişler. oysa deden aynen peygamber efendimizin dediği gibi 'bir elime ayı,bir elime güneşi de verseler ben bu işten vazgeçmem' diye cevap vermiş...
onlarda sen kazananlardan oldun, allah bizi sana hizmetçi olarak yolladı. sana ilim öğreteceğiz. allah yolundan ayrılmadığın müddetçe seninle beraberiz demişler...
bir süre ilişkileri böyle devam etmiş, dedem onlardan sadece imanını arttıracak deliller ve işler istemiş. olayların içyüzüne vakıf olmuş.ona sürekli bizden istediğin halledilmesi mümkün bir iş var mıdır ? diye sorarlarmış ... dedem ise her seferinde imanımı arttıracak deliller dermiş...
ona bu güzel davranışından ötürü muhabbetleri artmış... ben doğduğumda, dedem çok mutlu olmuş. çünkü babamın abisinin yıllarca çocuğu olmamış, torun özlemine ben son vermişim. senin adını ilim sahibi peygamber olan peygamberin ismi ile şereflendireceğim demiş. adım süleyman olmuş.
bu varlıklarda süleymanına manevi bir hediye vermek isteriz,sen seç diye tebriğe gelmişler.
ona da bana verilen gibi hakikatı ve imanı arttıracak deliller verilsin demiş dedem...
allahın izni ile bu mümkündür,o saparsa felakete düşerse en azından imanı adına nispetince yardımcı olacağız, lakin inanıp inanmayacağı onun nasibi nispetincedir... allahın emirlerinden caymaz inşallah demişler... -
1714.
+8çevresinde çokça sevilen, temiz biriymiş dedem... her sabah namazını kılmak için camiiye gidermiş o kadar yol tepip... birgün camide çaresizce ve ağlayarak dua eden bir adam görmüş... ona derdinin ne olduğunu sorunca adam ;bir kızı olduğunu, bunun mecnun gibi olduğunu falan söylemiş... kız sürekli kendini damdan atmak için teşebbüs ediyormuş ancak şuuru yerinde değilmiş... çok sefer uyku vakti evden çıkıp koştuğu olmuş, allah bir şekilde engel olmuş ki her seferinde yakalamışlar kızı... ya kayıplara karışacak,ya da canından olacakmış kız... dedem düşünmüş, adamın haline acımış... bu derdine rağmen allaha isyan etmiyor ,camiye gelip dermanı yine allahtan istiyor buna yardım etmek lazım... alimin zekatı ilmidir diye geçirmiş içinden.
herşeyi veren allahtır ancak bunu dünya hayatında yine yaratılanlar eli ile yaptırır, yoksa bu hikmete aykırı olurdu. allahın hikmetinden sual olunmaz bu yüzden.
kızın yanına gitmiş, erumi ve sakil vasıtası ile kızın derdine baktırmış. kız cinli imiş,bu cin ise bana musallat olan ifrit dediğiniz varlık. erumi ve sakil onu uyarmışlar, insanların içine girmesinin yasak olduğundan bahsetmişler. kadın bu hangi inanca göredir diye sorunca
peygamberimizin sizlerle yaptığı senet üzeredir yanıtını vermişler.
kadın kahkaha atarak,düşmanı olduğumuz bir inancın senedi mi ? bu ancak sizi bağlar... biz onun yolu üstünde pusu kurup, insanlara azabı süsleyerek vaadedenlerinizdemiş ...
dedeme durumu iletmişler... eğer bu ilim bana allaha itaat üstüne verildi ise andolsun onu ordan çıkarın, sizin göreviniz hakkı savunmaktır demiş... ifrit çok büyük ızdıraplar çekip, tamam hükmünüzü kabul ettim beni öldürmeyin demiş ... serbest bırakmışlar, kızı da terketmek zorunda kalmış...
erumi ve sakil dedeme bunlar sözünde durmazlar yine geleceklerdir demiş.
dedem ise ben allaha inandım, beni koruyan ona olan imandır ve odur demiş...
erumi ve sakilancak sana olmasa dahi kanınla uğraşırlar demiş.
dedemkanımdan imanı varsa onlara da bulaşsa da bu bir kaderdir, lakin nihayete erdiremezler... eğer nihayete erdiriyorsa o zaten benden değildirdemiş...
kısa bir süre sonra ömrü vefa etmemiş,son konuşmalarında öleceğimi hissediyordum,ona sahip çıkın'' demiş -
1715.
+2allah allah subhanallah
-
1716.
+6küçüklükten itibaren erumi ve sakili görme sebebim işte tam olarak buymuş. gün gelirde ifritin tacizine maruz kalırsam diyeymiş. çünkü onları sevecen ve iyi olarak görmemden ötürü, içimde hep bir merak besleyecekmişim. onların gidişi ardından onları ararken ise bilgilenecekmişim. gitme sebepleri 6-7 yaşlarına ve duruma göre biraz daha geç yaşlarda çocukların göz perdesinin inmesindenmişTümünü Göster
ifrit zaten birgün ne yaparsam yapayım gelebilirmiş. kısacası onlara olan merakım yüzünden ifrit bana musallat olmamış.tek hatam mustafa üzerinden sırf güç kazanmak hissiyatını dile getirmesemde bu işlere girmem olmuş. allahın haram kıldığı bir usulle,ucu harama varacak işler yapmak. kısacası kılıfına uydurmaya çalışmakmış.
mustafa şerri işlerle uğraşan bir adammış, suriyeye gittiği ve bu işleri orda öğrendiği doğruymuş ancak suriyeli diye bir kimse yokmuş. mustafa daha öncesinde bulduğu ilk defineyi şansla bulmuş birazda. bugün nasıl ki define bulanlar var, aynen o şekilde bir bulmakmış bu.evet defineyi kaçırmak için suriyeye gittiği ve orda bu işleri öğrendiği doğruymuş. şamda kalmış mustafa, bilen bilir ki en çok olaylar şam ve mısırda görülür. manevi yaşanmışlıkları fazla, enerjisi yüksek yerlerdir. mustafa öğrendiği bazı şerri bilgiler ile nam salmış, ancak gücü asla ve asla define çıkarmaya yetmezmiş. diyeceksin ki bu şerri işler sonucu mustafa define bile çıkaramıyorsa şeytani varlıklar ona nden yardım etmişler de insanlara şifa dağıtmış...
çok basit, şeytani varlıkların eli ile deva bulan bu varlıklar mustafayı tıpkı benim yaptığım gibi ilahlaştırmışlar. bunu kabul etsemde etmesemde böyleydi. ilah kelimesini araştırır iseniz anlarsınız.her şirk açıktan allahı inkar ile olmaz. allahtan başkasından medet dilersen ve onun eli ile olduğuna inanırsan bu da bir şirktir. kısacası deva bulan insanlar da allahtan değil mustafadan bilmişler.
mustafanın kaydığı muhtarın karısı bile kocasını eve bağlamak adına kendini sunmuş mustafaya.var sen hesap et.
şeytanların amacı budur zaten, seni hakk yoldan alıkoyup bu tür harikaları rabb edinmeni sağlamak.
palada mustafadaki harikaları haber alınca, acaba bu işi yapar mı diye onu yedirmiş içirmiş maddi olarak beslemiş. mustafa bir yandan rahatın tadını çıkarırken öte yandan bu işi nasıl yapacağını kara kara düşünüyormuş. adam sakat, göster kerametini der mal gibi kalırsan; tatlı tatlı yediklerini acı acı kusturur sana. işte bu esnada o şehirde bulunmamı fırsat bilen ifrit mustafaya yaklaşmış onunla anlaşmış. -
1717.
+10mustafa ile tanışmamı sağlamak adına başkanı rahatsızlandırmış, hatırlarsan tahlilleri normal bir insandı. mustafanın başkanı iyileştirmesi ile ona tav olan ben onun gibi olmak tan şifayı kastetsemde amacım kibrimi yüceltmekmiş.(-ki öyleydi,her insan öyledir )
bu sebebple allahın haram dediği işlere girmişim ve ifritin ocağına düşmüşüm.bir anlaşma adına ortada imza gerekmez,bu işe girmek zaten kabul etmek demektir
mustafa hile ile çalacağı ganimet adına beni onlarla zütürmüş, hani bunu anlatmıştım önceden. muhtarın evinin önünde benimde bulunmamı sağlama amacı da gün gelir karıyı düzdüğü mesele açığa çıkarsa beni öne sürmekmiş. beni de türlü yalanlarla kandırmış, elindeki kitap dediğim gibi zaten yalanmış.
insanlara bir hazine sahibi gibi görünmek adınaymış bu kitap. kızın ırzına geçme arzusu da ; ne bahsettiği erkek ifrit ne de başka bir sebepleymiş, sadece hevesmiş ancak beni de susturmanın bir yoluymuş bu bahane. palanın olayını fırsat bilmiş ve girişmiş sonuda gebermiş.(kız ne haldedir haberim yok)
mustafa orda ölmüş çünkü bahsettiği üzere onu koruyan kimse yokmuş, ifritin uydurduğu gibi de ifritle olan anlaşmasını bozduğundan falan ölmemiş. sadece ifrit birinden yardım alırsam sonumum mustafa gibi olacağını göstermek ve benim çıkış yollarımı kapamak istemiş.
namaz kıldığım gece gerçekten zarar görmüş, allaha dönmem erumi ve sakil'i harekete geçirmiş. ifrit ise son bir oyun oynayarak çaycıda yaşadığım olayı gerçekleşmiştir.
otobüste bir aşama daha katettik demesi ise, iyice saplandığımı kabul edeceğim bu işin içinde kabullenme yaratmamı sağlamakmış. hatırlarsanız bir zamanlar aidsli insanlar başkalarına da bulaştırıyordu bu mikrobu.ha işte benimde aynı duruma düşüp, insanlara bulaştırmamı sağlamak adına imiş. özel bir durum yok,o şehri yazmam adına ondan kaynaklanan bir durum falan.
sınava hazırlanırken içimde beliren x şehrini yazma sebebimde erumi ve sakilin ilhamı ile olmuş, muzaffer ile tanıştıracaklar ve çözümüme vesile olacaklarmış. kısacası ilhama sebep olan erumi ve sakil iken, imanı ekgib olan ben bir aşama daha katettik diyen ifritin oyununa yine gelmişim. imanım ekgib olduğundan erumi ve sakille iletişime geçememişim. kısacası her olayı şerri işlerdeki mustafa ya da ifrit kendini yontmuş -
1718.
+18 -1senin çaren onda derken kastedilen '0' ben değilmişim.bu kişi muzaffermiş.Tümünü Göster
muzaffer küçük yaşlarda sıkça cin tacizlerine maruz kalmış. geçirdiği fiziksel rahatsızlıklarda bundamış. hakk işler yapsan dahi canını yaktığın şeytaniler sana bir şekilde bulaşır. kadından ötürü de muzaffer'i taciz etmişler.bu işlerle uğraşanlar kendi kanına hüküm edemezler, sorunlarını çözemezler. kadın benim sorunumu çözünce ,dedemden miras kalan erumi ve sakil de ona armağan olarak muzafferin perdesini kapamışlar.
kadın bana tüm bunları anlattı. yalnız dedi bunların bir bedeli oldu. hayatın boyunca evlenemeyeceksin, seni musallattan kurtardık ama onlar bu acı ile tahammül edemezler. evlensen de kanına intikal ederler. zaten hiçbir şekilde ciddi bir ilişki yaşayamayacaksın.bir de dikkatli olmalısın, maddi kayıplara sebep olabilirler. ancak yıkılmamalısın, allahtan dönmemelisin. aksine hayatında bir daha görmemen tüm bunlardan yücedir.en sonunda öldürecekti seni. haşa belki annene bacına sarkacak derece tuhaf işler yaptıracaktı sana. insanlara bir bak,ar ve namusun bu kadar kaybolduğu bir noktada herkes bunların etkisinde. hayvanlığın en ilersinde dedi.
o günden sonra ifriti bir daha görmedim. erumi ve sakil ile devam ettim yoluma.
onlarla inanç ekgibliği ya da bunalımda olan insanları teselli ettik. mustafa gibi onları şerre davet etmemiştim. insanlar merak ettikleri bazı şeyleri bildiğimi görünce ve inançlı olduğumun bilincine varınca bunu allah'a yordular. kısacası durumlarını düzelttiler.ve bunun allahtan olduğunu bilip hakk üzere oldular...
bana zararı oldu elbette bu ufak yardımların.şu şekildeki ; insanlar duygu ve düşüncelerimi değilde kısmi yeteneklerim sebebi ile dost olmaya çalıştılar.fal bakmadım, büyü yapmadım. sadece çok ama çok sıkıntıda olan kimselere erumi ve sakil yardımı ile faydam dokundu.
okul bittikten sonra müjganın bahsettiği olası bedelleri ödedim,bir kaza neticesinde sol bacağım büyük ölçüde hissiz kaldı.2008 de türlü emeklerle giriştiğim ilk binam çöktü. tüm bu olayları öc almak için bir kere yapma hakları vardı, aslında ölebilirdim bacağım kopabilirdi ancak erumi ve sakil'in vesilesi allahın yardımı ile bunla kurtuldum.mal kısmına gelirsen, giden mal olsun. kısmende olsa beni bu badirelerden en az hasarla kurtardıkları için, sonunda erumi ve sakil'i özgür bıraktım. birbrimizden razı olarak ayrıldık... hala mühendislik yapıyorum, çok param olmasa da yetecek kadar. ancak yaşadıklarım neticesinde insanlarla dost olamıyorum, hafif bir paranoya bıraktı bende. dışarıya çıkıp uzun süre takılamıyorum.
annem ve babamı kaybettim. kız kardeşim ile ise kırgınlık sebebi ile görüşmüyorum...
ben sözümü tuttum ve bitirdim, istediğine inanabilirsin... umarım zevk almışsındır. fakat hala yalan mı ? gerçek mi ? kısmında bana gelme.en başından beri sana söylüyorum. yalan demen beni incitmez, gerçek demen ise bana kazandırmaz. eleştiriye açığım ancak dalyaraklığın lüzumu yok.ne dediğimi dalyaraklar anlar, diğerleri alınmasın
saygılar...
... son... -
1719.
+1helal len yazmışın valla. hemen başlıyorum okumaya şuku şuku şuku
-
1720.
+1okudum çok güzel...
-
puberte o foto 300 tl
-
kayranin annesi ifsa hehoguehahhaha
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 17 11 2024
-
anani rusyada
-
melek gozlu oçun annesi
-
ateizm imkansiz dostum
-
hani turkuye yuzyili
-
babam akp kuran kurslarını açtı diye oy veriyor
-
siyasal islam diye bir şey yok sadece islam var
-
siyasal islamcıların çektiği çile
-
aradığınız karı bu şimdi rahat uyabilirsiniz
-
italya fransa maci ev 2 5 ust ve ya ms1 oynanir
-
bu sozluk putperest kemalik dolmus
-
nasıl yeneceksin soruyorum
-
beyler eski sevgilim 60 bin lira yolladı
-
allah nurunu biz gibi insanlar eliyle tamamlayacak
-
1 milyar dolarlık loto oynasanız
-
taş kebabı ile taşak kebabı
-
memati eziği ekşidemi takılıyorsun
-
zaragoza malaga ev iy 05 ust
-
memeati2008 ozelden beni israil
-
instagram ile pentegram arasında
-
ustad kadir misiroglunu taniyalim
-
taşaklarım harita gibii
-
dana gibi bir şeysin aga zaten
-
necati sasmazin mehdi olmadigina
-
size bu kisinin aslinda trans oldugunu
-
heykellerin yerlerde sürüklendiğini göreceksiniz
-
konstant dayı böyle bir vücudun olsaydı ne
-
10 milyon dolar ya da
- / 3