cinlerle ilk iletişimim ve yıllar sonra 2

belli ki ruhum kurtulmak istiyordu ve sanırım çaba da sarfediyordu . belki yaradanda kurtulmam adına ruhumu daha çok sıkıyordu . hayatımda ilk ve son kez denediğim bağlama büyümün akibeti ortadaydı . özetle tüm çabalarım nihayete eremedi ve ben sıfırı tüketmiş gibi hissetmeye başladım . bir yanım deli gibi öfke içinde , diğer yanım çaresizlikle hala varolan umut kırıntılarımı harmanlamıştı . o dönem alkole de başladım . her haltı tekrardan sorgulamaya . uyuşturucuya hiç bulaşmadım ama alkole ciddi anlamda sardım . o dönem bana hikaye yazsana deseydiniz ' bu ellerle mi ? ' diyecek duruma gelmiştim , hayatım türk filmindeki sevdiği tarafından terkedilen beyin cerrahlarının kine benzemişti . elimi eteğimi hala paranormalden alamıyordum ki , normale döneyim . hayata olan bağım sanırım birtek bu kalmıştı . bir taka yaramadığı gibi büşra ve begüm isimleri ile kafamı gibmiş , ayşe'ye umursamaz davranmamı sağlamıştı . acaba ' tüm bunlarda oyunun parçası mı ? ' diye düşünmeye başladım . ciddi anlamda paranoya hali .

hikayemi yazmaya başladım , damarlarımda gezinen kan benim için mürekkep . mesele bulmama gerek yok , hayatım meseleler müzesine dönmüş . darb_ı mesel'e misalim ben nasılsa . herkesin uğradığı kiminin bir damla kiminin bir umman bulduğu , oysa kendi içinde kendini gözlerken 'hiç'ten ötesine şahit olmayan bir adam . beni en iyi anlayan benim , başkalarının anlamasını beklemek yersiz . neticede zihnime giremez ve beni yaşayamazlar . ben gerçekten önemliyim , sakin ol senin için değil . senden bir değer beklemiyorum ve beklesem dahi bulamayacağımdan eminim . tüm sevgin , tüm ilgin bana 1 beden küçük gelecektir . ben kendime hakettiğim ve ihtiyacım kadarını temin edebiliyorum . 'o' olduktan sonra bu kaynak tükenmez .

bir zaman acı ile debelendim durdum ama her olay unutulduğu gibi bu olayında etkileri tam unutulmasa da zayıflamaya başladı . bu seferde boşluğa düştüm . bu tip olaylardan sonra tutunacak bir dal , bir uğraş arıyorsun . bende tekrar bu işe bir yakınlık doğdu . ister istemez bir cazibe merkezi oluyorsun, ancak tüm bunların boş olduğunu anladığın şu gününde ise yalnızlık ve birkaç dost ile yetinmenin bile ne derece asil olduğunun farkına varıyorsun . hatalar olsa dahi çıkarımlar sağlıklı ise kendini lanetlememeli insan bunu öğreniyorsun ilerledikçe zaman

deniz kenarına gittim . kızla olan fotograflarımızı ve bende kalan şeylerini imha ettik muzaffer ile . aklımı sürekli sorular kemiriyordu , derin bir pişmanlık yaşıyordum her zerremde . yemeden içmeden kesildim kısmen çöktüm . okula uğramaz oldum . ya uyuyor ya boş boş tavanları izliyordum . saf sevgim sonucu bir taka batmıştım , kendi ellerimle belki de onu başkasına vermiştim . bu işlerde cinden , hüddamdan ummanın yanlışlığına şahit oldum olmasına ancak inancım sarsılmanın eşiğindeydi . neden ben ? düşüncesi beynimi kemiriyordu . iyi insan ile kötü insan arasında bir seçim yapma gereksinimi duyuyordum . yaptığım hatanın farkına kısmen varıyordum ancak yine de kabullenmiyordum . onu benim sevdiğim kadar kimse sevemezdi ki , hala da iddialıyım . ha işte durum böyle iken sevgi bazen kör eder seni . bende suçu kader dediğin karmaşık ifadeye yüklüyordum . hırsımı birşeylerden almam gerekiyordu , ben de kötü insan olursam yaratıcıdan öç alabileceğim gibi saçma bir hissin gafletine düştüm . haşa tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali bir durum . yine haşa allahın tutumu yaratılanlara benzemez o çok merhametlidir ve aslında her birimizin onun katında bir kıymeti vardır . buralara girmeyeceğim amacım meseleyi bir din diyaloguna dönüştürmek değil .sadece ruh halimi anlamanız açısından özetledim

şakağımdaki işaret parmağımı bir silah gibi tuttum . booommmm dedim , hala gülüyordum . haşa isyan değil , başımı tavana kaldırdım . aslında allah her yerdedir ancak bu insanlarda bir huy gibi olmuş .

'mirac gecesi bir tokat daha attın ve ben sana yine küsmedim rabbim ' diyebildim

sanırım kondisyon takviyesi yapılıyordu bana : ) ne kadar kaldıracağımı görmek adına bir tür mukavemet testi . çekme deneyindeki çelik çubuk gibi büyük bir uğultu ile kopmama ramak kalmıştı . hala yerdeydim , ayağı kalkmak adına son şanslarımdı hakem sayıyordu ...

1... 2... 3... 4... 5... 6...

iplere tutundum . kalkmalıydım , istenilen şey kalkmamdı . son rauntta rocky balboa gibi bir şansım olabilirdi belki , hayat denen müsabakada .

rocky , oğluna der ki ;

'şimdi , şimdi sana zaten bildiğin şeyleri söyleyeceğim . dünya her zaman güllük gülistanlık değildir . acıması ve kötü bir yerdir . ne kadar güçlü olduğun önemli değildir ! izin verirsen seni dizlerinin üstüne çökertir ve sonsuza kadar orda kalmana sebep olur . sen , ben , hiç kimse hayat kadar güçlü darbe vuramayız ! ama önemli olan ne kadar güçlü vurabildiğin değil , önemli olan o darbeyi yedikten sonra ileri gidip gidemediğindir . kaç darbe alıp hayatta yoluna devam edebiliyorsun ??? işte kazanmak böyle bir şey .

şimdi eğer ne hakettiğini biliyorsan , gidip hakettiğin şeyi al ama o darbeleri almaya hazır olmalısın . birilerini suçlayıp ; 'istediğim yere gelemedim . sebebi oydu , ya da buydu , herhangi biriydi diyemezsin .bunu korkaklar yapar ve sen bu değilsin ! sen bundan iyisin !

bu serinin hastasıydım bu sözler ise son filminden . duygularımı tercüme edebilecekti paylaşmak istedim . bu yüzden kalkmalıydım . kimseyi suçlayamazdım .

Allah'ı anlama çabam devam ediyordu ve sanırım sürekli bir kademe daha ileri taşıyordum . bir işle meşgul olunca ve ona haddinden fazla emek verince diğer meseleler artık boş ve yavan gelmeye başlıyor . kendimi tamamen işe vermeye başladım , ilk defa bariyerleri ' geliştirmek' maksadı ile inceledim : )

kız bu sürede kısmen bir yumuşama yaşadı , x gün sonunda ritüeli sona erdirmiştim . karşımda bana karşı daha duyarlı bir kimse vardı kısa bir süre için , bu süre çok kısa daha sonra ansızın 'adaşım' olan başka bir kimse ile beraber herşeyi bırakıp kaçarak evlenene kadar ... hem de bu ritüelden 1 ay sonra ... çocukla 1 aydır tanışması sanırım büyük bir tesadüf olamaz ... kanım aksın ki tek kelimesi ile bu gerçektir ve yaşadım . büyülerin çift taraflı olması ile ilintili ve bu benim lanetlenmemdi... kısacası alaya alınmıştım

işlem ciddi anlamda enerjimi emiyordu , beynim duruyormuş gibi hissediyorum gündelik hayatıma etkileri oluyordu . aşırı bir yoğunlaşma yaşıyordum , ses veya görüntü şeklinde görmüyordum onları fakat bacaklarımdan başlayan bir güçsüzlük hissi beliriyordu bu ritüellerde . parmak uçlarımdan tüm gövdeme yayılan bir tür hissizlik , sadece uyuşma tipi bir durum hafif bir ısınma hissediyordum kademeli olarak .

belki diyorum bazı geceler , belki değişir ha birşeyler . şu şöyle olsa , bu böyle olsa , elbette o da şunun gibi olabilir . baksana bir dakika , aslında çok karamsar bir tablo yok be süleyamn ... sonra gerçekler sırıtıyor köşeden , hayalle yaşayanın ta dıbına koyayım diyorum... varsayımlardan vazgeç süleyman ... unut artık 'sen istediğin değil , istenilensin' . burda konuşacak pek fazla zaman olmaz , ama bazen börtü böcekle konuşursun . geceleri yorgunluktan bayılmamışsa işçiler bazen laflarsın onlarla . burda da paranormalden açılır mesele . falanca usta varmış bizden önce işte al karısı görmüş bilmem ne , hepsi efsane . kulaktan kulağa yayılan , kendi canavarını yaratma ritüelleri . bu sohbetlerde dişlerimi sıkarak , bir taktan haberleri olmadığını haykırmak istiyorum bazen , ancak bu onları yanlışa iyice bağlar biliyorum . o yüzden düşünmelerini sağlayacak sorular ile yaklaşıyorum onlara . korktukları şeyleri falan anlatıyorum ama abartısız . anlattıklarımın kendi canavarlarına benzemediğini görünce ' ya sen ne bilirsin aq ' bakışları atıyorlar : ) ama zamanla hak veriyorlar . hayır onlara bu işlerdeki maceralarımı anlatmıyorum , sadece gerçekleri araştıran biri olarak anlatıyorum . bir şekilde misyonuma devam ediyorum . hatta mezhep işlerine de el atıyorum .

Muzaffer'in bana kıyasla daha sosyal ve girişken olduğu söylenebilirdi . mor giyenin 'muallakyim' , sarı giyenin ' ilişkim var' , mavi giyenin 'belki veririm ama belli de olmaz' , beyaz giyenin 'özgürüm kır kemiklerimi yiğidim' modunda takıldığı , günümüzün ergen partilerine benzemese de , bizim de ufak çaplı eğlencelerimiz vardı . gerçi ben pek sevmezdim hatta hiç sevmezdim . muzaffer ise dilediğinde kafası üstünde döner , dilediğinde kasap havasına bağlayabilirdi . sıkılgan bir adamdı ama bu konularda rahattı . işte bu dönemlerde o partilere gider ben ise adi ısıtıcımdan çıkan bulanık suya poşet çayımı bandırır , bu kızı düşünürdüm .

bu jestinden ötürü ona derin bir minnet duydum . ciddi anlamda onu mutlu edecek şeyler söylemek istedim . yine ciddi anlamda 'hepsi aynı değilmiş , evet evet kesinlikle değilmiş ' dedim .

- şu hayatta 2 kişiye güveniyorum . biri sensin

- bana fazla güvenme

bir an sendeledim . ne demek istedi anlamadım . ancak deşelemek istemedim , fazlası ile şok etti zaten sadece 'peki' dedim

- bilyorum şimdi aklına binbir şey geldi

- hayır gelmedi ( ohaaa yalan bak )

- sana anlatmadığım şeyler var

- anlatırsan dinlerim

- zamanını bekliyordum

- belki şimdidir

- sana kendim hakkında anlattıklarım tamamı doğru . bir konu dışında

- evet

- benim ilişkim sıradan bir ilişki değil süleyman . ben evleneceğim

dolmalara baktım , kalan kek parçalarına baktım . saçma bir tebessüm ile yere baktım , şakağıma dayadım işaret parmağımı . içimden sadece gülmek geldi . sadece gülmek . bir sigara yaktım , 'bu ne aq ' diye mırıldandım . derin bir nefes çektim .kış günü kısa süreli tebessüm eden güneş gibiydi gülçiçek

kızla buluşmam gerekiyordu ama içimde türlü tedirginlikler vardı , hafif paranoya diyelim . ya kız buluşmayı zorla kabul ettiyse gibi garip düşünceler . velhasıl ilkin telefonla konuştuk , he şu ahizeli olanlarla . uzunca bir süre kızın karşısına çıkamadım , sürekli telefonlara para bayıyoruz . seni seviyorum diye mesaj atmak , soru işareti yollamak . siz çok şanslısınız aq , onun için hepsi kıymetsiz geliyor size . ha işte zengin bini gibisiniz çoğunuz zengin olmasa da . çünkü her istediğiniz için parmağınızı şıklatmanız yeterli . 10 saniye de seni seviyorum yazıp yollayabilirsiniz mesela , peki sabit bir telefondan arama beklemek nasıldır tattınız mı ? tatsa idiniz o sesin kıymetini anlar ve sevmek denilen haltın müptelası olurdunuz beyler , bayanlar ... çabucak tüketilince herşey böyle olur . ilk gün mesaj ikinci gün eline üçüncü gün beline dördüncü gün diline diye gidersen yapacak bir tak kalmaz ve sıkılırsın . şeker gibi kokan kızlar var şimdi ama içleri çürümüş çoğunun . bizim zamanımızda hacı şakir beyaz sabun kokarlardı ama iştahlılardı

şimdi yazarken ne kadar kolay ve okunurken bir çırpıda bitirilebiliyor değil mi ? oysa yaşarken ne kadar acıydılar . ne varki bunda diyorsun değil mi ? oysa neler yoktu ki , bin emekle inşaa edilip bir anlık zelzeleye kurban giden anlam bloklarım . duygusla enkazın başına çok gittim , 'sesimi duyan var mı ? ' diye bağırdım defalarca . ruhumun boğuk iniltisinden ötesini duyamadım ve anladım ki ; ruhsuz kimselerle ömür çürütmüşüm . enkazın altında benden ötesi yokmuş ...

zaman içinde kızla aslında çok farklı kimseler olduğumuzun farkına vardık , o kadar çok seviyordum ki sürekli düzelebileceğini düşünüyordum . hali tavrı sınırlandırılamaz bir noktaya kayıyordu . kontrol edemiyordum , inatlaşmalar başladı bu bahsettiğim süreç uzundur tahminen 2 seneyi aşkın . bir yanın bu işin olmayacağını söylerken , diğer yanın sonunu görmeyi arzuluyor . gitmek çok zordur , hemde çok zor . bazen gitmek ölüm gibi gelir ancak onda yaşam vardır , işin içindeki kimse ise hedefine o kadar şartlanmıştır ki gözlerini kapamıştır . sonra güm diye duvara toslar , hayal kırıklıkları içine batar

işte bu bir dargın bir barışık dönemde , aklıma lanet olasıca yöntemlerden yardım alma fikri yerleşti... evet tahmin ettiğiniz varlıklardan . insanoğlu cidden aptaldır . çaresizlik , ellerinin arasından kayıp gittiğini seyretmek adama her türlü haltı yaptırır

kader aslında sert hatlarla çizilen birşey değildir . çoğu şeyde mücadeleden vazgeçip kader deriz aslında . ben yılmıştım . ne o rüya , ne o resim ne başka birşey . eldeki ile mutlu olmak bile bana yersiz geldi , ben 'anı yaşayacaktım ' . para kazanmam lazımdı . herşeyi açan kapının para olduğu gerçeği yüzüme çarpıyordu her ne kadar gözlerimi kapatsamda . ailemin zorla rızasını alarak askerden sonra ırak'a çalışmaya gittim . yeni bir hayat başladı . aslında eskişehirli begüm ihtimalini de kendi elimle öldürdüm , esnek olduğunu kabul ettiğim kaderin bu sapağına büyük bir ağaç devirdim . artık oyalanacak vaktim yoktu...

o büyük güçlü aile kurulmalıydı . o ailede bir tek ben olmalıydım . duygusal ilişkiler ya da çabalar beni yıpratıyordu buna emindim . o bahsettiğim kitap , o hazırlık aşamasından öteye gitmedi ve basılmadı .artık ırak'taydım . her gönülden ırak olduğum gibi . geçmişi gölgeye teslim ettim : )

muzaffer'le en etkili yöntem üzerine tartışmaya başladık . o bu işlerin içinde çocukluktan beri bulunmuş bir kişiydi , ben ise bizzat yaşayarak daha açıkçası kullanılan varlıkları bilerek , onları görerek . teori ondan pratik bendeydi . en sonunda şu an çokça bilinen basit bir yöntem üstünde karar kıldık . hem yapımı basitti hem 1 aydan kısa sürede tesir edebiliyordu yaklaşık olarak yarım sene etkiliydi ve bunu büyücüler bile göremeyebiliyordu . kısacası çözdürmesi bir hayli zordu ancak kullanılan varlıklara erişmek çok çok daha zordu. ne olduğu hususunda kimse birşey sormasın cevapsız kalacak , sadece dinleyin .

para ... en masum kadını etini satabilecek eşiğe getiren mahluk , hayallerin üzerine çekilen demir perde , dün ile bugünü kıyaslamanın yegane sebebi . seni kazanacağım ve fahişem olacaksın . tercih hakkın olmayacak , ne yazık . yeni müşterin benim küçük beyinli huur , 7 numaralı odana çıktım ve gönlümü eğlendireceksin . üzülme ben seni gibeceğim ve sen insanları daha fazla gibemeyeceksin . seni her zerrene kadar , yoksula muhtaca harcayacağım . sen tükeneceksin , onlar değil .

zütünde şaklattığım her kırbaçta , yanlış ellerde neye dönüştüğünü anlayacaksın . seni yok etmek adına kazanıyorum . bir somun ekmeğe muhtaçken ordaki , dudağındaki boyaya servet harcar burdaki . ben süleymanım , adalet getireceğim kendi küçük dünyamda , elimin yettiği hayatlara . sen maddesin ama manaların önünü tıkamanın cezasını ellerimle çekeceksin . sen lüksü , israfı seversin . seni sevmediğin işlere zorlayacağım ve tüketeceğim sürtük

yalnız bir diğer husus göz ardı edilmemesi gereken hayati bir öneme sahipti . sevgi ve muhabbet kat kat artacaktı , lakin olursa sıkılırsan vazgeçmen halinde muhtemelen o sevgi sınırındaki bir insan kendini rahatlıkla öldürebilirdi . bir diğer önemli husus , ki o dönem benim için önemli değildi aslında aynılarını sende yaşayabilirdin , kısacası ters etki yapabilirdi . kız umursamaz kalabilirdi ve sen ciddi anlamda mecnun olabilirdin

daha ne kadar olacağım diye düşündüm . insan cidden gerizekalı bir varlıktır , hatırlarsınız bu işlere girerken en kötü ölürüm diye girmiştim ... laf ağızdan çok kolay çıkar

olmayacağını bile bile kafamdaki ihtimalleri yoklardım . good luck chuck filmini izledi iseniz ben aynen oyum . tek farkımız o cidden yakışıklı , ben yolda görseniz gardaşım diyeceğiniz sıradan bir adamım , ama bahtımız benzer . çok kez bu filmden telif alıp alamayacağımı muhasebe ederken yakaladım kendimi . herifler birebir beni anlatmışlar gibi geldi , elime dokunan evlendi , küsler barıştı , bitirmiş olanlar pişman oldu , kararsız olanlar 'evet ,evet, evet' diye bağırdı . ben ise birini sevmekten korkar hale geldim zamanla. her neyse ihtimallerimi yokluyordum , o zamanlar saf bir delikanlısın ya kafamdan bu kıza denk bir bütçe çıkarıyorum . züğürtlük garip bir şeydir arkadaşlar , henüz açılamadan onun sevip sevmemesi 2.planda geliyorsa ve ilişkinizde ilk iş olarak beyaz eşya fiyatlarını araştırmaya başlıyorsanız aramıza hoşgeldiniz . zenginlere saygım elbette var ama zengin binlerine asla . hele hele sert çocuğu oynayan zengin binlerine saygıyı bırakın tahammülüm bile yok , o bebe pudrası ile hassaslaşmış zütüne odaklanıp 'ona kim olduğunu göster seni zenci' diye kendimi motive ettiğim zamanlar olmadı değil . sokak güzeldir , sokak samimidir , orta halli adam güzeldir , köprü altındaki varoştan sor sen hayatı . hayatın altın tepside sunulduğu binlere kanım hiç ısınmadı benim .

kızın ailesi hayli zengindi . çoğumuzun arzuladığı ve uğruna ömrümüzü tükettiğimiz maddi olanağa sahipti . ailesi ona pek karışmazdı kısacası oğlan isteseydi verme ihtimalleri de vardı diye düşünüyorum . oysa kaçmışlardı , herif benim gibi şuraya x lira buraya y lira şeklinde hesap kitap adamı olmamış ufak bir eve , olmayan eşyalar ile gelin etmişti . aşk 3 harfli bir sözcüktür tıpkı tak gibi ... yere düşen ilişkimi toplamak adına eğildiğim de bu fırsatı kaçırmayan hayat bana pandiği atmıştı.