-
251.
0bu olay sürekli olmaya başladı. mustafa'ya danışma ihtiyacı hissettim. bende ne malzeme var ne birşey.se-le-na deyince gelmiyor bunlarda yardıma. saati var ,ona uygun tütsüsü var,otu tak ,taku var.
karar verdim gittim mustafa'nın evine bulamadım yerinde. doğaldır,pek şaşırdığım da söylenemez hani. oyun salonuna gittim sadece kutlu var görmediğini söyledi mustafa'yı uzun zamandır. derneğe uğradım, adamlar sitem etti nerelerdesin diye. başkan çekti kulağımı 'o adamın peşine takılma demedim mi ? ' falan diye fırçaladı. onlar da bilmiyordu. birkaç yere daha baktım orda da yok ve bilen gören yok adamı.bir ara ciddi ciddi düşündüm şizofreni falan mıyım diye.bu adam yok olmadı ya.üstelik mustafa nerde diye sorduğum an bakışlar değişiyor. pala ve arkadaşları zaten nerde oldukları belirsiz adamlar. -
252.
0eve döndüm aldım kitabı, olmayan malzemeler ile büyük ruhani varlıkları çağırmaya giriştim,bir sonuç alamadım. yavaş yavaş aklımı oynatma noktasına gelmiştim. rüya dışında tuhaf bir durum yoktu lakin sürekli bir boşluk,bir bıkkınlık içine girmiştim. sanırım anladınız neleri demek istediğimi.1-2 gece sonra yeniden bu geldi rüyama. ancak şuna dikkat çekmek isterim ki ben normal hayatında çok sık rüya gören bir kimse değilim ve bu rüyadan öte birşey. teninin sıcaklığını falan hissedebiliyorum.'ne istiyorsun benden ? ' diye sordum, kırk yıllık ahbabım gibi... 'bir şey mi istiyormuşum senden ? ' dedi gülerek...
'korkuyorum dedim,ama seviyorum seni... gerçek değilsin halbuki... keşke gerçek olsan' yine aynı şekilde boşalttı beni kardeş... uyandığımda gerçek mi hayal mi anlayamıyorum...
tıpkı 'onlar insansa biz neyiz ? biz insansak onlar ne ? ' diye haykıran nihat doğan sendromu yaşıyorum... bunu sanırım ne yaparsam yapayım tarif edemeyeceğim... çok sonra anladım ki onlar rüya değilmiş... çoğu zaman uyumuyormuşum bile... -
253.
0tüm bu olaylarla meşgulken , ortaokuldan beri bahsettiğim hedefimden yani okuyup bir meslek sahibi olmaktan da o derece uzaklaşmaya başlamıştım. lise bitmişti . bahar ayları ve yaz tatilinde girdiğim bu ipsiz sapsız mücadele neticesinde derslere de pek alaka göstermemiştim. zaten iyi bir okul kazanabilecek puana sahip bile değildim. aklımı başıma alıp eğitimime dönmeye ve ailemi de ikna ederek kursa yazılmaya karar verdim. babam öyle baskıcı bir adam değildi,o dönem lise mezunları da abartılı olmasa dahi çeşitli memuriyetlere atanabiliyordu. aklını başına al ve sende benim gibi memur ol,sırtını devlete yasla demişti.ben ise hem yaşadığım duygusal açlığı tatmin etmek,hem de dışardan çok ışıltılı anlatılan üniversite hayatını tatmak adına tercihimi şansımı denemekten yana yapmıştım. allah razı olsun çok diretmedi ,sonradan beni suçlamasın düşüncesi ile gereken ücreti vererek kaydımı yaptırdı.
-
254.
0meseleden uzaklaşınca rüyalarımda ve sıkıntılarımda azalmalar oldu. sadece ara ara gelen ani sıkkınlıklar, öfleyip pöflemeleri saymazsak. onlarda her insanda olurdu her ne kadar sınırına erişsemde hala ergen sayılırdım. dediğim gibi tüm gücümü ve konsantrasyonumu derslere vermeye niyetlendim.bu işime de yaradı, kursta yeni arkadaşlar edinip farklı meselelerden sohbet edip ufkumu genişletmeme yaradı. kozmopolit bir şehir olması hasebiyle çok farklı kültürlerden arkadaşlarım oldu. mustafa ile bu süre zarfında çok ama çok nadir görüştüm.ona geçen yaşadıklarımdan zerre_i miskal bahsetmedim. çünkü onun konuşmalarının beni bir şartlandırmaya ittiğine inanmıştım.ne kadar çok sohbet edersek,ne kadar ilginç mevzular anlatırsa bilinç altı bunları emiyor ve uyku gibi durumlarda da kusuyordu. yıllardır görmediğim bir rüyayı görmüş, belki de hafızamda yarattığım ideal kadın tipi ile beraber olmuştum. bunların hepsi olasıydı. insanın fiziki uzuvları rahatsızlandığı kadar ruhu da türlü rahatsızlıklar geçirebilirdi. mustafa ile artık paradan puldan, kadınlardan bahseder olmuştuk.o malları ne yaptığını sorduğumda, okuttuğunu söyledi bir şekilde. palalar ile görüşüp görüşmediğini sordum, pala dükkanı mustafaya devretmiş ve odun işine girmişti. fakat bu devretme işlemi tam olarak gerçekleşmemişti, arada sırada bir şekilde haracını yiyordu. işletmesini mustafaya vermiş diyelim. pala kendi payını nerde nasıl bozdurdu o konuda bilgisi yoktu mustafanın. hakan ve ali'de pala ile beraber oduncu ile ilgileniyordu. oduncu derken aklınıza ufak bir yer gelmesin. cidden o dönemler sağlam para vardı bu tip işlerde
-
255.
0biraz oturduk ne günlerdi ya belamız gibildi falan dedi... hala meraklımısın bu yola vereyim mi payını dedi... biliyorsunuz benim payım ilimdi... abi dedim açıkçası cesaret edemiyorum senin o halini gördükten sonra... o zaman dedi sana bır sır... ben kendimi o moda kasten soktum... adana'da hoca falanda yok... seninle adanaya gidip bunları okutacağız... abi hani dedim sen ganimetten pay alamazdın,bu ganimet değil zaten ortaya çıkmış sonra saklanmış onun artık üstünde hüküm yoktur dedi..
-
256.
0palaya tekrar sordu abi dedi burdan doğru adanaya gidelim, yoksa gazabını falan çekeriz... ben buralardan gelemem dedi pala, sana itimadım tam... kendi şehrimize dönelim sen ordan git otogarla... peki dedi mustafa transa falan geçti, güya cinleriyle o hocaya payını yolladı... üstad getiriyoruz emanetini, bırrrrrr falan yapıyor arabada... korkuyoruz ama gülesi de geliyor insanın... lakin pgibolojimiz dağılmış... şehre geldik... bizi indirdiler mustafa kitabı ve hocanın payını aldı... gel gitme eve takılalım dedi... abi çok yorgunum dedim... kaş göz yaptı, peki dedim ve beraber ilerledik... evine ilk kez beraber gittik...
-
257.
0ilk çıkarken herşeyi kabul ederim dediğim yolda daha ilk ciddi manzara karşısında midem ağzıma gelmişti. aslında bu iyiye işaretti demek ki hala insanlığımı koruyordum ve hala vicdan ,ahlak sahibiydim.şu saatten sonra hele ki böyle bir olaya şahitlik ettikten sonra geliş gidişi kessem, adamın evinde karısını düdükleyen bana neler yapmazdı. hadi haberim olmasa neyse adam birebir olayı bana anlatmıştı.bir paranoya başladı ya bu olay duyulursa ya muhtar ikimizi de gelir bulur vurursa. öyle ya;mustafa ile aynı masada takılmış,o eve girerken ben bahçesinde oturmuş (-ve öğrenilmesi halinde adamın kızını oyalamış gibi görünmüş) akabinde de mustafa ile apar topar terketmiştim.bu acabalar adamın ömrünü çok kısaltır beyler... herşeyin birbiri ile ilintili olduğunu vurgulayan ben size şunu da tavsiye ederim ki her şey göründüğü gibi olmayabilir... kaybedecek neyim var dediğim bu yolda, beni ikaz eden mustafa'yı dinlemeliydim... ölümden beteri de var, sadakat zordur minvalinde ettiği kelamı şimdi daha iyi anlıyordum... mustafa şeytan'a hizmet ediyordu... bu lafımı şimdi farklı anlayacaklar olabilir lakin şeytana hizmet etmen illa satanist olman gerektiği anldıbına gelmez... şeytan ne diyor kovulduğu zaman 'elbet senin doğru yolun üzerine oturacağım ve onlara pusulara kuracağım, senin ayırdıkların hariç pek çoğunu şükreder bulamayacaksın''... aynı şeytan bugün dinde olmayan birçok meseleyi bidat'ı nasıl dinin içine soktu ise ve bu bidatları dini daha iyi yaşamak gayesi (daha doğrusu bahanesi) ile yaptırıyorsa, mustafa gibi adamlara da türlü kılıflar hazırlatıyordu... karısı tatmin olmuyormuş, belki gider kaynına verirmiş,hem karının adamda gönlü yokmuş... kısacası hatasını kabullenmeyi bırak, eylemini meşrulaştırıyordu... haşa ve haşa allah_u teala yerine koyuyordu kendini, karıyı bafileyerek faciaları önlemişti güya.
-
258.
0ertesi günü mustafanın takıldığı oyun salonu ile kumarhane tipli bir yere gittim... hani normalde tek ve büyük odalı dükkan tarzı olur ya bunlar, işte burası pek öyle değildi... bir apartman dairesiydi.. sıradan bir daire... illegal miydi ondan emin değilim lakin üstünden bunca yıl geçmiş herhalde illegal olsa dahi başıma bir iş gelmez yazdığımdan ötürü... arada bir masa var üstünde telefon eski tip metal küçük anahtarla açılan çekmeceler,iç odada ilgili adamın masası artık ne ile ilgiliyse bilemem orayı ama makam gibi bir koltuğu vardı... arka cepheye bakan 2 odada da oyun oynanıyordu... sanırım o bahsettiğim makam odası gibi olan ,arada daşşaklı abileri ağırlamak falan içindi... her neyse buraya geldim, orada sürekli bulunan 30 yaşlarında kutlu adında bir elemanın yanına çöktüm, mustafayı beklemeye başladım... o zaman telefon olmadığı için,ya da herkesin değil de sadece zengin ve üst düzey adamların olduğundan ötürü (-ki çağrı cihazı vardı sanırım) haberleşemiyorsun ben geldim şu bu diye. kutlu ise arada sırada 2 oda ya uğruyor birşey isteyip istemediklerini soruyor vs... kırk, kırk beş dakika sonra dış kapı açıldı mustafa ve yanında 3 kişi içeri girdiler... adamlar kutlu ile tokalaştı beni es geçti... mustafa yine o klagib alaycı tavrı ile elini omuzuma attı ve adamlara beni gösterek bu da benim çırak dedi... o muamele hiç hoşuma gitmedi... adamlar merhaba gardaşım falan dediler, hafif toka ettik ve peşlerinden o bahsettiğim makam odasına girdim...
-
259.
0içlerinden kısa boylu, pala bıyıklı olanı gidip çöktü baş köşeye, kutluyu çağırıp bira falan almasını söyledi... soran olursa toplantıda falan dersin çekti... ben mustafanın yanına sandalye çekip oturdum. ayaklarım birbirine çengel gerdeğe yeni girecek kız çocuğu gibi. adam bana birkaç sual sordu, adın ne,nerelisin, baban ne iş yapıyor ,sen ne iş yapıyorsun gibisine... mustafa arada lafa girip beni övüyordu, işte çok değerli bir kardeşimiz falan ... benim hiç alışık olduğum bir ortam değildi o şehre çok yeni gelmemiştim fakat adamların kim yahut ne olduğunu zerre kestiremiyordum... tek bildiğim makam koltuğunda oturan kısa boylu pala bıyıklı adamın 10 kilo daşşak sahibi olma ihtimali idi... zütü yere yakın olandan korkacaksın derler ya ,doğrud
-
260.
0güç bela elime aldım şişeyi,az yemekten yedim... yaklaşık 1 saat muhabbet döndü,hep atarlı konuşmalar... diğer elemenaların isimlerini versemde olur fakat çok önemli meselelerde yer almadılar, sadece 1-2 yerde geçerler... bahsettiğim kısa boylu, masaya çöken, beni ula diye çağırana 'pala' diyelim akılda daha kolay kalır... uzun boylu pörtlek gözlü olana hakan, diğer elemana da ali diyelim.bir de bizim barzo mustafa...
-
261.
0neyse, pala mustafaya dönerek o kadar muhabbet sonunda , ''hocam yarın öğleden sonra yozgat'a gidiyoruz o zaman'' dedi. mustafa'da gidelim abi,ben geceden gerekenleri hazırlarım, hakan da arabayı getirir 5 kişi gideriz dedi... adam delikanlı da mı gelecek deyince, mustafa elbet ya onsuz olmaz dedi... yozgat'a ne için gideceğiz haberim yok tabi.bu arada yozgat gerçek yozgat isim değişmedi burda. aralarında şöyle yaparız, böyle yaparız falan dediler... mustafa aslen yozgatlıydı... tahminen 3-4 saatte varırız falan dediler... pala dedektör tarzı birşeylerden bahsedince duruma uyandım... mustafa'nın o taraflara gömüye gidecektik... hocam çok tuhaf bir duygu hem heyecan hem korku hissediyorsun... define işine de hevesim var, mustafaya kitap getirmiş nihayetinde falan. bayağı heyecan yaptım. mustafayı zütürme amaçları bazı gömüler korunur, cinlerin ise onlarla irtibat halindeo olan adam hoca her ne taksa anlaşma yapar. onlardan müsade ister, karşılığında birşeyler verir... mesela bizim değerlerimizle o varlıkların değerleri bir değildir... senin dünyanda kıymetli birşey onun için anlam ifade etmez... örnek vermek gerekirse hayvan kemiğine ve et artığına yahut leşe bayılırlar... pirinç ya da bulgur artığını severler... hatta bunları peygamber bile hadisinde bildrmiş... eee peki trendedogru madem bunların aleminde değerli olan bizde aynı değerde değil o halde neden altına hevesliler... valla anladığım kadarı ile kıskançlar, çocuk gibi benciller... orda amaç verip almak değil,o gömüyü bırakan bunlara karşılığında bir şey vermiştir onlarda karşılık olarak onu muhafaza eder... ha anlaşmalara her zaman sadıklarmıdır ? eğer anlaşmayı yapan bahsettiğim gibi aslan gibi bir hoca değilse, anlaştığı adamdan dahi malını kaçırır... zarar görmekten ziyadesi ile korkar bu mahlukat... en korktukları canlarını yanmasıdır...
-
262.
0her neyse mustafa dedi ki bu senin için önemli olacak lakin biz bir pay almayacağız bu işten. eğer birşeyler çıkarsa pala karşılığında kahveyi bize verecek (kahvede denemez ya )... benim çıkarım ne olacak dedim, bende sana bu ilmi vereceğim dedi... yine bir pazarlık... görüyor musunuz... sürekli birşeyler el değiştiriyor... karşılıksız veren sadece allah_u tealadır... aslında bu herkesin bir şeyleri alması paylaşma usulünden çok, mecburiyettendir... mustafa ilmi gereği bu gömüyü şahsına alamıyor, pala ve arkadaşları gömüyü tek başına çıkaramaz korkuyorlar ya tılsım varsa diye, kaldı ki başka hoca zütürseler adam ihbar mı eder birşey mi olur bilemiyorlar... bu işler sakattır. seni oraya zütürür hoca dediğin adam, anlaştığı diğer adamlar gelir alır elinde... bilemezsin hiçbir şeyi...
-
263.
0yozgata yola çıkacağımız günün sabahında mustafa ile buluştuk. çarşıdan yiyecek, içecek türü erzaklar aldık öğleden sonra pala ve arkadaşları bizi meydandan aldılar ve yozgata doğru yola koyulduk. üstünden epey bir sene geçmiş olduğundan ötürü mustafa ile evvela köyüne uğradık, babası anası vefat etmiş o geçen sürede fakat küçük kardeşi ve bacısı hala köyde. ikisi de evlenmişler vs.tarlaları falan yok sadece hayvancılık şu bu,birde erkek kardeşi yakın bir mevkide çalışıp akşamları köyüne dönüyor. bacısı ile selamlaştı tabi araya yılların soğukluğu girmiş, erkek kardeşinin evinde kaldık mustafanın. milletin avradına atlayan mustafa yengesini, bacısı gile yolladı tabi.az biraz yemek yedik, sonra planlaştık akşam saatleri olduğundan şimdi çıkmamızın bir anlamı yoktu. mustafa daha evvelden kazdığı yerde bir miktar daha bulunacağını düşünüyordu. eğer o ilk olayında onda pay isteyenler mevkiiyi öğrenip deşelemedi ise, artık ilmi var olan mustafa kalanını bir şekilde çıkarttıarabilirdi. benim hiçbir işe karışmamamı sadece birkaç parça eşyamızı taşımamızı istediler... gece saat 3 te oralar gidecektik... diğer köyleri bilmem fakat burda jandarma falan gibine takmazdı köylüyü... ne terör bölgesi,ne başka bir tak,ne de çok sakini var
-
264.
0ben ilmi, mustafa kahveyi, pala ve arkadaşları ise parayı bulacaktı. gittik elimizde 2 adet şu kuvvetli yanan fenerlerden vardı. saçmalığa bakarmısın... ağzımızı eski elbiselerle çaputlarla kapadık... hafif ay ışığı vardı... ancak gibtiğimin bölgesinde hayvan bile yok... hafif bir tepenin dibinde kalmış bir yer... mustafa fenerleri aldı yere çöktü bize uzaklaşın az dedi, kitabını çıkardı... birşeyler yaptı,bir takım malzemeleri kullandı... bakır malzemelerle bir işler etti durdu... en son palaya döndü,abi dedi bunda korkulacak birşey yok aramızdan biri elini falan kesecek kanını bu levhanın üstüne bulayacaz... amaç malın kime gideceğini belirtmek minvalinde laflar etti... hakan arabada idi farlar kapalı biz de hemen arabanın dibinde sigara içip izliyoruz... bilmiyorum size ne kadar korkunç gelir, insanlar neden korkmadığımı sorguluyor fakat orda sizde korkmazdınız... adam cebinde ufak bir jilet çıkardı hafifte el içine vurdu avucunu levhaya bastırdı... mustafa tamamdır dedi, sonra pala da yanımıza geldi... hakan ve pala mustafanın dedikodusunu yapmaya başladı... mustafa bir oraya bir buraya gidip geldikçe, hele bak hareketlere falan diye kıs kıs gülüyorlardı... pala ; bu kadar para harcadık bir bulamazsın gibecem ecdadını falan diye tatlı sert söyleniyordu... dedektör tarzı aleti neden kullanmıyorduk anlamadım... mustafa rahat yarım saat gitti geldi, arada yere yattı... görseniz koparsınız ancak adam bildiğin transa girmiş vaziyette. hala korkmuyoruz çünkü ortada birşey yok
-
265.
0pala öne oturdu hakan direksiyon geçti... mustafa ben ve ali arkadayız, mustafa ortamızda adam bildiğin normal duruyor ancak hareketle çok ağır çekim... pala sordu hocam nereye gidiyoruz falan düz sür dedi mustafa... yaklaşık 5 dk sürdü hakan... bildiğin düz yola çıktık hani karayolu eee daha nereye kadar gideceğiz arkada mustafa başını öne eğmiş, uyuyor mu iletişimde mi belli değil... pala yine huysuzlanmaya başladı, olum yoksa birşey oyalama bizi dedi... mustafa biraz yükseltti sesini 'biraz sus' falan mırıldandı... tuhaf bir şekilde isimler seslenmeye başladı mustafa çok çok tuhaf isimler, karıştıranlarınız varsa eğer muhakkak okumuştur bir yerlerde... isimleri tekrarlıyor ve her seferinde daha kuvvetli bir nara,tam ortamızda oturduğundan korktum cinnet mi geçiriyor ne oluyor buna diye... içine kuvvetlice nefes çekiyor avazı çıktığında böğürüyor... harbi ağlamaklı oldum, pala bile lan ne oluyora bağladı sen hesap et ki adamın belinde emanet var... hani mustafa bir tak yese ne bileyim saldırsa çeker vurur o tip bir adam,ona rağmen herif tedirgin oldu... allahım ne naralar atıyor ben ve ali bildiğin camdan çıkacağız o derece uzaklaşmaya çalışıyoruz artık ne kadar mümkünse sanki
-
266.
0beyler gözünden boncuk boncuk yaşlar dökülüyor adam zaten iri hulk'a dönüştü... dur dur dur diye bağırdı, feryat etti... hakan çekti sağa... inin dedi mustafa, hocam deli gibi koşmaya başladı yolun kenarındaki ıssız araziye ama nasıl gidiyor, çarpıldı herhalde dedik pala da eli belinde koşuyor ben ne gidebiliyorum ne kalabiliyorum... ne tak yedim dedim içimden... yahu öyle bir durum ki tek tanıdığın adam mala bağlamış diğeri de ödü takuna karışmış korkusundan her an vurabilir bunu...
-
267.
0içinde bir yüzük,2 kolye ,5-6 altın çıktı... hay anasını gibeyim bunun için mi geldik buraya kadar dedi pala... mustafa baktı abi dedi bunlar kıymetli şeyler... birisi bulmuş muhtemelen sonra yerini değiştirip saklamış.. çünkü kırdığımız yer bildiğin ek gibi duruyordu zaten... eee nasıl yapacağız dedi pala, senin adanalı hoca bunun için mi gibti belamızı... abi dedi ganimet hakkıdır 4 e böleceksiniz 1 ini ona vereceksiniz... o halde sen seç dedi hangi parçayı verelim... mustafa baktı bence yüzükle,bir altını verelim dedi... pala kabul etti diğerleri zaten ses edemez... benim konuşma hakkım zaten yok : )
-
268.
0peki dedi pala... hele bir çıkaralım da kolay... diğer akşam doğrudan sulağın oraya gittik... gerçekten mustafanın sahiplileri için bıraktığı emanet orda yoktu... mustafa, şurayı kıracaksınız dedi... ali ve hakan kırdılar arka taraftan içi boş beton tabakasını... minik bir sanduka gibi... ancak dış yüzeyi yağ içinde.. allah allah dedim hadi muhafaza adına yağlamışlarda bu kadar süre nasıl kalmış burda... mustafa üzerine yine palanın kanını akıttı ve aldık... kimse ellemesin dedi mustafa çuvala koyduk bagaja attık eve döndük
-
269.
0hepimiz kalktık içeri girdik mustafanın etrafına dizildik yerde bağdaş kurup... bakın abi dedi dün bize çok öfkelenmişler... hediyemizi kabul ettiler ,bugün gidip çıkaracağız fakat karşılığında falan yerde bir hoca var ona payını verecekmişiz... ona bağlılarmış vs dedi... pala sordu vermezsek ne olur diye... abi vermezsek sen ve ben pek yaşamayız, yaşasakta bir tat almayız dedi... peki kim olum bu hoca falan dedi pala... hakan ve alinin gibinde değil mesele, korkuyorlar fakat mustafa palayı muhattap alıyor... abi dedi adana'daymış... adı şu şu... ona zütüreceğiz... isterseniz beraber zütürürüz isterseniz ben... orayı koruyanlar bize ses etmese dahi, benim tarafıma geçse dahi o hoca alayımızı giber vs dedi
-
270.
0mustafa uyandı birkaç saat sonra, pala ve diğerleri sohbet ediyorlar ama neşe kaçmış dünkü manzaradan sonradan öğrendim ki onlarda ilk kez giriyorlarmış bu işe... mustafa geldi hortlak gibi... abiler birşey konuşmamız lazım dedi uykumda ziyaret ettiler falan... mesaj ilettiler... palanın deliği o an 5 cm e yaklaşmamışsa bende birşey bilmiyorum... hakan ve ali rahat kan onun kanı diye... ne oldu lan dedi pala... valla önemli be abi dedi...
-
5 ocak 2025 bugün de göd koklamadım
-
internetten müşteri bulayım dedim
-
30da kaldı feyzi hocamın ilmi ışığında
-
kaslı vücut 190 boy yakışıklı yüz çok para
-
squat deadlift yapa yapa
-
şükürler olsun emekli oldum
-
6905 papel gelir vergisi kesilmiş amg
-
adam gelmis siyasi gorusnuz ne diyo
-
kırmızı tuborg 105 lira olmuş
-
online 23 yazardan 2 çügü yedim
-
bu saatte incide online olmak
-
ah uh ohhh ay yavaşş diyen kadın
-
eskort a para vermek mallık
-
beni iznim olmadan videoya alanlarla
-
kendımı oldurucem nefret efıfmrotum
-
son 10 sene içerisinde sadece 1 sene
-
durup dururken ben küçükken evde yalnızken aniden
-
popo deliğimin iç kısmı ve çevresi çok acıyor
-
hataları bende aradınız yıllarca
-
bugun disari ciktim cok korktum
-
homelander anneni arkadan becerdim
-
ayyy popo deliğimin içi rahadladııı
-
tırnak batması nedeni ile oluşan
-
yaş 25 20ye yakın kızdan çıkma teklifi aldım
- / 1