cinlerle ilgili herşeyi

normal bir insanın o kadar yüksek sesle bağırması imkansızdı. ama ece abla öyle bir bağırıyordu ki inanılır gibi değildi. eleman kibriti ateşledi ispirto dolu kabın içine attı. ece ablaya derin derin bakarak "son şansın ifriitttttt" diyordu "üridi ente" dedi ve bir anda gülmeye başladı. o acı çeker hali yoktu, yada korkmuş tavırları. kafasını duvarlara vuran hali gitmiş gülüyordu. eleman gülümsedi. önce kaşığı yanan kabın içersine bıraktı. ece abla bir anda yatağa kapaklandı. gögüsünü havaya kaldırıp sırtını yatağa vura vura "ya azazil, ya münrik, ya şerrik" diyordu. artık ellerimizin etlerini bile yer olmuştuk korkudan, stresten. eleman başını kaldırıp baktı. bağıra bağıra birşeyler söyledi. en son "ya allaah" diye bağırarak tüyü sardığı kağıdı ateşe attı. ece abla uzun süre kıvrandı acı çekti. bir anda duruldu. derin derin nefes almaya başladı binler. inanamazsınız. sanki vucudunun tum kanı tekrar vucuduna veriliyordu. vucudunun rengi geliyordu sanki. doğruldu saçlarına dokundu. bir anda kusmaya başladı. kanla karışık birşey kusuyordu. gözlerinden 2 damla kan çıkmıştı. biz hala ağlıyorduk. bildiğim tüm duaları okuyordum. elemana doğru başımı çevirdiğimde sanki nefes almıyordu. o devasa adam küçülüyordu sanki. titredi bir kaç dakika olduğu yerde. ece abla saçlarını yüzünden çekti. bacaklarının arasına kustuğu kanı görünce ağlamaya başladı. gözlerinin cukurlarında hala kan vardı. korkudan öyle ağlıyordu ki. artık bir hayvan gibi nefes almıyordu yada öyle bakmıyordu. eski ece ablaydı. dudakları hala kuru göz altları hala mordu ama düzelmişti. belliydi. yanına gitmeye korkuyorduk. eleman doğruldu dizlerinden destek alarak kalktı. başardık dedi. onunda gözlerinden yaş gelmişti.

+ bayanı güneşe çıkarmalıyız dedi. ece ablanın koluna girip balkona çıkarttık. sanki güneşi ilk defa görüyordu. o kadar içten bakıyordu ki etrafa. ağaçlara, güneşe, çocuklara. biraz hava aldıktan sonra başka bir odaya yatak hazırladı nigar teyze oda mutluydu. ece ablayı yatırdık. elemanla konuşma fırsatımız varken olayları soracaktım

+ birşey soracağım ensar bey
- buyrun
+ bize anlatır mısınız olayı, biz gördük hatta korkudan ağladık ama tam anlamıyla anlamadık neler oldu ?
- gözlerimizi kapadığında musallat olan cini gördüm. normalde cin öldürmem ancak bu cin değil ifritti. kabilesi virane yerlerde veya kiliselerde yaşar ve normalde böyle zararları yoktur. evet insana zarar verir ama sadece elini ayağını uyuşturur en kötü zararı felçtir. bu aşırıydı. yani bu işten çok iyi anlayan birisi tarafından kışkırtılmış belkide ödüllendirilmişti. öldürmek zorunda kaldım.
+ peki şimdi ne olacak ?
- o kabileden bir cin öldürüldü. öldüren kişi benim ama sebep olan bu büyüyü yapan kişi. yani hesabı ona sorulacak, hemde çok kötü bir şekilde.
+ hak yerini bulacak mı başka bir deyişle ?
- aynen öyle. şimdi çakra olayına bakacağız ancak onu yarına bırakalım. malum çok yorgun.
haklıydı. ece abla yeniden doğmuştu sanki yorgunluğu heryerinden belliydi binler. eve gelip yalandan birşeyler atıştırdım, inanın o gece gözüme uyku girmedi. sabaha kadar sigara içip müzik dinledim. sabah ece abla kesinlikle kurtulacaktı.

ece ablanın yada içindeki her neyse onun sorulan soruya cevap vermesi bizim resmen aklımızı çıkarmıştı. sanki birbirlerine rest çekiyorlardı. adam oldukça dik duruyor ve olabildiğince sert konuşuyordu. sürekli "ey ifrit seni yok edeceğim" diyordu ece ablada alaycı bir tavırla başını sağa sola yatıra yatıra bakıp kahkaha atıyordu. adam sanki birşeyleri çözmeye çalışıyordu olayın üzerine giderek. büyücü eleman ellerini duvara dayadı ve ece ablanın başını iki kollunun arasına aldı hiçbir şekilde dokunmuyordu ama oldukça yakındı. iyice yaklaştı artık resmen burun burunaydılar. biz buradan titriyorduk ama adamın gibinde bile değildi.
"iğrenç kokuyorsun pis ifrit" dedi tam dibindeyken. siyah bir bez parçası çıkardı cebinden. orta büyüklükteydi. onu ece ablanın yüzüne örttü. sürekli bağıran çağıran garip hareketler yapan kadın öylece duruyordu. örttükten sonra sol eliyle kendi gözlerini kapattı. ece abla çığlıkla karışık garip bir ses çıkardı. sanki frekans gibi ince bir ses. ses dalgası tarzında. ardından bayılmış gibi başını önüne eğdi.
biz olanlardan birşeyler anlamaya çalışıyorduk, ancak anladığımız tek şey birşey anlayamayışımızdı. adam ece ablayı yatağına yatırdı. bize eliyle işaret ederek çıkıyoruz dedi. odadan çıkıp kapıyı kapattık.

- şimdi size bir liste yapacağım istediğim şeyleri alıp geleceksiniz
+ alalım ensar bey ama bize durum hakkında bir açıklama yapmayacak mısınız ?
- yapacağım hatta yapayım. bu bayan arkadaşa kaşık büyüsü yapılmış, normal şartlarda sadece pgibolojik olarak etkiler ama gördüğünüz üzere bu bayan hem pgibolojik hemde bedensel olarak kendinden geçmiş bulunmakta. tabiki bununda bir sebebi var
+ nedir o ?
- bir akrabası yada bir arkadaşı varmı medyumluk bilen yada psişik güçleri olan ?
ben osmana baktım. bilmiyorum dercesine kafa salladı. benim aklıma hemen nigar teyzenin anlattığı simge geldi. olabilirdi.
+ bir dakika. ablası anlatmıştı
- adı s ile mi başlıyor ?
hasgibtir dedim içimden.
+ ev.ev.evet. simge, arkadaşıymış
- pekala biliyorum, sadece büyü olsaydı bu kadar ağır olmazdı durumu, bilerek ve istenelerek ne şekilde kandırıldığını bilmiyorum ama en az 1 ay boyunca sürekli seanslar yapılarak bu bayanın çakraları açılmış. bunun üzerinede büyü yapılıp bir cin musallat edilmiş. cinlerde bizim gibi toplu olarak yaşarlar. yani bizim dünyamızda göremediğimiz farklı farklı aileler veya kabilelere mensuplardır. size bir cin musallat olduysa ve sizin cakralarınız acıksa siz doğal olarak zaten hepsini görmek zorunda kalırsınız. size musallat olanla uğrasırken size normal şartlarda musallat olmayacak olanlarıda kendinize musallat etmiş olursunuz. basit bir örnek verecek olursak sokak kavganıza arkadaşınızın dahil olması gibi.

evet mantıklı konusuyordu. en azından sebepleri ve sonucları uyuşacak gibiydi zaten inanmaktan başka çaremiz yoktu. buna mecburduk. hemen küçük bir not defteri sayfasına bir sürü araç ve gereç yazdı. tavuk tüyü, bal mumu, tahta kaşık, yassı çelik kap vs. bunları acilen temin etmemiz gerektiğini söyledi. yanıma osmanı alıp dışarıya çıktım.