cinlerin musallat olduğu dedemin hikayesi

biz rahmetliyi yarı üşütük şekilde kaybettik sanarken aslında adamın tavırlarının arkasında büyük bir trajedi varmış teyzelerimden öğrediğim kadarıyla.

içine doğru sıçmak isteyenler
reservelerinizi alın

sadece benim yazdıklarım:
http://inci.sozlukspot.co...kayesi/@ananiza%20talibim

olay 1930larda eskişehirin ismi lazım olmayan bir ilçesinin yine ismi lazım olmayan bir köyünde gerçekleşiyor

dedemgilin ailesi böyle alabildiğince fakir.

öyle fakirler ki dedem rahmetlinin ilkokulda diğer çocuklar gibi bir forması yok. rahmetlinin anası yani benim büyük büyük annem orda burada bulduğu öteberilerde ilkokul çocuklarınınkine benzer bir forma dikiyor. ayakkabı boyası ile siyaha boyuyorlar. rahmetli dedem bunu giyip gidiyor okula.

yoksulluk perperişanlık dizboyu

dedemin babası köyün müezzini. sesi güzel rahmetlinin. ama maddi imkan filan sıfır. ne tarla var ne tapan. orda burda milletin bağında tarlasında reçberlik amelelikle geçiyor günler.

dedem ilkokul 3ü bitirip ilkokuldan mezun olunca (o devirde zorunlu eğitim 3 yıl) başklıyor babasının yanında orada burada milletin tarlasında çalışmaya

çalıştığı tarlalardan biri de köyün öğretmeninin tarlası adam kavun ekiyor. dedemi de dürüstlüğünden dolayı (ve maddi durumlarının kötülüğünü bildiğinden dolayı) tarlada çalıştırıyor. adamın kötü bir at arabası var. kavunları buna dolduruyorlar. dedem öğretmenin kavunlarını eskişehirin pazarında satıyor. ama yol ne yol. at arabasıyla 7 saat sürüyor. dedem geceden çıkıyor yola. at yolu biliyor. yolda uyuyor dedem sabahın erken saatlerinde eskişehire varıyorlar. kavunların satışı bitince hasılatla birlikte köye dönüyor dedem

dedemin adı ishak. bazı bu uzun karanlık ıssız gecelerde ishaaaaaaaak diye bir sesle uyanırmış rahmetli. atın olduğu yerde durur huysuzlanır. atın tüyleri böyle diken diken olurmuş havaya dikilirmiş. ilk göründüklerinde kefenlilermiş. dedem çocuk kapatıp gözünü dualar edip. gitsinler diye bekler atın hareket etmesiyle rahat bir nefes alırmış.

dinleyenler ses verin lo

günler günleri kovalıyor hayat devam ediyor. dedem bir gün yine gündüzden yükledikleri arabaya atı koşuyor. bir bakıyor atın yelesi örgülü. böyle kız saçı gibi örülmüş. öğretmeninin yaptığını düşünüyor ama bir anlam da veremiyor. yine aynı yol yine aynı musibetler. kavunlar satılır köye dönüş. ee gün içinde atın yelelerindeki bağ çözülmüş tabi. yolda yine geliyorlar ishak bağı niye çözdün diye kızıyor beyazlılar. hava karanlık ıssız. yine uyuyor dedem. at tedirgin. at hareket ediyor. dedem bembeyaz kesilmiş bet beniz kireç. 15 dk sonra dfilan gözünü açıyor. beyazlının bir tanesi ata binmiş. olduğu yerden kocaman kafasıyla dedeme dönüyor, gözler kocaman, dişler sivri ve büyük (dedemin tasvirine göre insana benzemiyor) ishak diyor bağı çözme sakın. dedem ağlaya ağlaya kendinden geçiyor. gözünü köyde açıyor, at köye gelmiş atın yeleleri örgülü

öğretmenin evine geliyorlar. dedem kireç gibi surat "ishak diyor öğretmen ne oldu yavrum neden böyle oldun" hiçbirşey anlatamıyor dedem. konu açmak istiyor çok güzel örmüşsün yelelerini diyor sultanın (sultan atın adı bu arada) ben örmedim diyebiliyor sadece dedem. öğretmen yutkunuyor bildiği birşeyler var. peki ishak diyor hadi evine git geç oldu diyor parayı alıyor dedemin harçlığını cebine koyuyor, dedemi eve gönderiyor.

dedem olayları babasına anlatıyor, babası olmaz öyle şey dese de o da tırsıyor gariban. gece boyu hatim indiriyorlar evde yapacak birşey yok. sabaha kadar kul euzu bir rabbin nas melikin nas ilahin nas böyle gidiyorlar

ertesi gün öğretmene anlatmaya karar veriyor dedem öğle namazından sonra öğretmenin evine gidiyor.

öğretmenin geçmişi çok iyi bilinmiyor köyde, 10 küsür sene köyde öğretmen doğudan biryerden tayinle geldiği biliniyor, adam tek başına önce arsa alıyor ev tarla öğretmenlik köye yerleşip orada yaşamaya devam ediyor. aydın cumhuriyetçi bir adam, köyün yobazları tarafından sevilmiyor. ama sosyal bir adam da değil köyde ya kahvede sosyalleşirsin ya da camiide. ikisine de takıldığı yok. bol bol kitap okur bir tip.

öğretmen kapıyı açıyor dedem şaşırıyor hiç nböyle görmemiş öğretmeni böyle tipi kaymış alkol kokusu herif zil amk ishak diyo bugün gelme sonra konuşalım diyor. dedem çaresiz dönüyor rahmetli.

arkadaşlarına anlatıyor yaşadıklarını her kafadan bir ses mk köy içinde hızlı bir şekilde yayılıyor öyle ki civar köylerde bile dedemin yaşadıkları konuşulmaya başlanıyor. eski zaman işte insanların işi gücü yok muhabbet dedikodu olsun. komşu köyden bir imam geliyor dedemi sorup buluyor. evladım diyor sana cin musallat olmuş. ama herif hokkabaz. köydekiler de ne yavşak olduğunu bildikleri için itibar etmiyorlar bir de başta dedemin babası, köyün imamı cami ön saf tayfa adamı köyden yaka paça gibtir ediyorlar

yatsıdan sonra köyün imamı, dedemin babası, ahaliden bir iki bıçkın tip ve dedem olayı çözmeye karar veriyorlar. öğretmenin ahırına gidiyorlar. bir at bir inek küçük bir ahır burası, sultanın yelesinde örgüleri yok. öğretmen evde yok bu arada. örgü olayını çözmek için ahırda bekliyorlar. saat muhabbet ilerliyor böyle artık gecenin bilmem kaçı dedem filan ahırda sızmış, imam ayakta. vuuuuuuvvvv vuuuuuuvvv diye sesler duymaya başlıyorlar

ilk önce imam görüyor. gaz lambası titrek alevinde gözlerinin önünde olanlar olmaya başlıyor. birbirlerini dürtüyorlar. dedem uyanıp direkt bu olaya şahit olmaya bAŞLIYOR. YALANIM VARSA huur ÇOCUĞUYUM CÜMLE ALEM gibSiN BENi

SULTANIN YELELERi HAVALANIP ÖRGÜ OLMAYA BAŞLIYOR, iMAM başlıyor kolları açıp fatiha okumaya, resmen tören gibi amk atın yeleleri örülürken kollar açılmış içerde yanık ve titrek seslerle dualar okunuyor, dedem altına işiyor amk zaten uyku sersemi

örgü bitiyor iki tanesi görünür oluyor suretleri hepsine aynı görünmüş, böyle uzun beyazlı çiroz denilebilecek incelikte kafalar kocaman gözler kocaman insan formundan çok uzakta ahırın kapısından yavaş yavaş çıkıyorlar. imam dışındakiler taku bırakmış içerde yerlere çökmüşler. imam tam inanmış bir adam el ayak derman kalmamış görüdklerinden sonra ama kesintisiz dua okumaya devam

sabahın ilk ışına kadar terkedemiyorlar ahırı, sabah diğer köyün ezanını duyuyorlar, hava yavaş yvaş aydınlanmaya başlıyor. yemin ediyorlar birbirlerine gördüklerimiz burada kalacak diye ama cemaatten gelen bir tanesi çok çok yıllar sonra olayı anlatıyor. zaten bu ahır olayı öyle deşifre oluyor.

ahırdan çıkıp herkes evine dönüyor.

imam aynı zamanda muhtar aşağı köyden bir çocuk göndermişler muhtarı çağırıyorlar. imam dedemin babasını da alıyor yanına beraber köye diğer köye gidiyolar. iki köyün kenarından geçen dere var bir tane. aşağıdaki köyün dere kısmına doğru ilerliyorlar