/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
  1. 20.
    0
    Yaz lütfen güzel gidiyor
    ···
  2. 19.
    0
    iyi gidiyorsun pampa devam et
    ···
  3. 18.
    0
    Okurum belki
    ···
  4. 17.
    0
    Okuyorum rez
    ···
  5. 16.
    0
    Rezz pampa
    ···
  6. 15.
    0
    Okuyorum ama 9uncusinifim bise oluormu
    ···
  7. 14.
    0
    Okuyorum birader
    ···
  8. 13.
    0
    Ben okuyorum
    ···
  9. 12.
    0
    Rezz aldım bro
    ···
  10. 11.
    0
    Rezerved
    ···
  11. 10.
    +10 -1
    Beyler okuyan yok takan yok, zaten nickimi de yanlış yazmışım düzeltemiyorum triplerdeyim. Okuyan olursa hikayeyi bitirip öyle gidicem sağlam hikaye uzun yazıyorum bekletmiyorum, okunmuyorsa koy züte gitsin.
    ···
  12. 9.
    +5
    18/02/2001

    Uyandım. Üzerimi değiştirip kahvaltıya indim. Babannemin yasını tuttuğumuzdan, evde televizyon vb. Şeyler açmıyorduk. Kahvaltıyı yapıp masayı toparladım. Odama çıktım, sahafın verdiği kitabı inceledim ve kağıda çizdiğim sembollerin anlamlarına bakmaya başladım. Çok tuhaftı ve çok korkuyordum. Dün gece yazdığım kağıdı aldım, kitaplarla beraber çantama attıktan sonra köyü araştırmaya başladım. izmir'in bir köyünde oturuyorduk. Rüyamda gördüğüm köy, Ağrı'daydı. Nasıl gidecektim? Ne yapacaktım? Babamlara ne diyecektim?
    Üstü kapalı anlatmaya karar verdim. Akşam yemeğinde babama yüzeysel şekilde anlattım. Neresi orası dedi, Ağrı'da bir köy, Ballıbostan köyü dedim. Der demez dedem bana bağırmaya başladı. Gidemezsin, edemezsin diye. Babam da işkillenmiş olacak ki, gidelim dedi. Üzerimizdeki kasvet dağılır. Yemeği yedik, masayı toparladım. Bulaşıkları yıkayacakken suların kesildiğini fark ettim. Tam çıkıyordum ki akmaya başladı, yanına varınca yine kesildi. Tabak çanaklar yere düşmeye başladı. Lan dedim yeter artık. Korkudan ölecektim, babam geldi ve bir anda gördüğüm her şey kayboldu. Şizofren olduğumu düşünmeye başladım içten içe, öğrenmenin tek yolu o köye gitmekti. Gece babamlarla tüm hazırlıkları yaptık, yarın erkenden yola koyulacaktık.

    Uyudum.

    Köye gidiyoruz, dedem ölüyor. Silindi.
    Yoldayız, yağmur yerine kanlar yağıyor. Silindi. Bir kadın, büyü yapıyor. Silindi.
    Bir kadın, doğuruyor. Silindi. Geliyorlar, boğuluyorum. Silindi.

    Uyandım. Her gece kabus görmekten uyku düzenim kalmamıştı. Çıldırmanın eşiğindeydim. Ta ki,
    Fısıldayana kadar...
    ···
  13. 8.
    0
    Yaz panpa
    ···
  14. 7.
    +6
    Beyler o kadar uzun uzun yazıyorum, okuyosanuz belli edin kendinizi ona göre devam edicem.
    ···
  15. 6.
    +5 -1
    Sahaftan çıkar çıkmaz eve geldim, tam odama çıkacakken dedem kızarmış ve onun olmadığı alenen belli olan tuhaf sesiyle, ver dedi. Neyi dedim, ver dedi. Sinirlendim, hayatımda hiç olmadığı kadar çok sinirlendim. Ellerim titremeye ve vücudum sarsılmaya başlayınca, arkamda iki kişi gördüm. Onlarla beraber dedeme bağırmaya başladık. Tutup duvarlara çarptım. Dedem burnundan kanlar aka aka yere yığıldı, sonra kişiler kayboldu. Dedem de yerde değildi. Hemen tüm odalara bakmaya başladım, hiç bir yerde bulamadım. Dedemi tuvalette buldum, elindeki bıçakla tıpkı babannem gibi vücuduna bir şeyler kazıyordu. Hemen okuduğum kitaptan bir korunma sözü okudum. Kendimi güvende hissedince salona koştum. Duvardaki kuran-i Kerim'i alıp sıkı sıkı tuttum. Oturdum, oturdum.

    Gözlerimi açtım, dedem ve babam mutfakta yemek yiyordular. Korkuyordum, çok korkuyordum. Elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim, aynanın arkasında bir şey fark ettim. Yine bir büyü. Hemen yaktım. Yakılması gerektiğini öğrenmiştim. Sofraya geçip bir şeyler atıştırdıktan sonra odama geçip uyudum.

    Salondalar, yürüyorum. Bu bir ayin, korkuyorum. Beni de davet ediyorlar, gidiyorum. Silindi, bu defa mutfaktayım, her yerde parçalanmış hayvan organları var, babaannem bu organlarla yemek yapıyor. Silindi. Annemi görüyorum. Annem ölmüyor, öldürülüyor. Silindi. Babamı görüyorum. Babamı öldürmek istiyorlar. Elimden bir şey gelmiyor. Babamı görüyorum, fısıldıyorlar. Silindi.
    Bir köy görüyorum, ballıbostan yazıyor tabelada. Karşımda bir isim beliriyor. Selçuk. Onu bulmam gerekiyor. Silindi.

    Gözlerimi açtım, kan ter içinde kalmıştım. Bu nasıl bir kabustu böyle? Hemen rüyamda gördüğüm köy ve ismi kağıda yazıyorum. Gece saat çok geç, uyumam gerekiyor ve uyuyorum.
    ···
  16. 5.
    +6
    Duaları hatırlamaya başladım ve içimden belki kırk kere tekrarladım. Gözlerimi sıkmaktan görüşüm bulanıklaşmıştı. Yanımda yoktular, çayı alıp hemen içeri geçtim. Babannem benimle konuşmak istediğini söyleyince babamla dedem odadan çıktılar. Koltuğu gösterip açmamı istedi, açtım altındaki kitabı aldım. Babannemin yanına oturdum ve az önceki gibi gözlerime bakmaya başladı. Hemen gözlerimi kaçırıp kitaba bakmaya başladım fakat hiç bir şey anlayamıyordum. Babannem ibranice yazıldığını söyledi, ve yine ibranice olduğunu tahmin ettiğim bir dilde bir şeyler okumaya başladı. Bittiğinde kitaba bakmamı söyledi ve baktığımda kitabı anlamaya başladım. Bilmediğim bir dili ana dilimmiş gibi okuyordum. Kitabın ismi;
    Cinlerin Fısıltısı'ydı.
    Az önce duyduğum fısıltılar aklıma geldi. Düşününce az önce anlamadığım fısıltıları anlamaya başladım. Bana hep bir ağızdan,
    Oku, onu kurtar diyorlardı. Hayatımda hiç olmadığım kadar şaşkındım. Babanneme baktım, bir şey söylemedi. Birini kurtarmamı istiyordular. Kimdi? Neden kurtaracaktım? Nasıl kurtaracaktım? Babaannem aklımı okuyormuşçasına baban dedi, kurtar babanı. Gözlerini kapadı sonra, kitabı alıp çantama koydum, ölmüştü. Babamları çağırdım, geldiler. Gece orada kaldık, yarın defin işlerini halledecektik. Babaannemi yıkayacaktılar. Ölmüştü ama içimden bir ses içeri girmemi söyledi. Babannemin giyisilerini çıkarınca vücüdunda garip şekiller olduğunu fark ettim. Kazınmış gibiydi, kızgın bir bıçakla kazınmış..
    Hemen bir kalem ve kağıt alıp bu şekilleri tek tek çizdim. Kağıdı alıp çantama koydum. Köyün kadınları onu yıkamak istemediklerini, cinli olduğunu söylediler. Korkudan hepsi kaçmıştı. Babannemi yıkadım, kefenine sardım ve babamları çağırdım. Gömmek için mezarlığa gittik. Babannemi defnetmiştik. Üzülemiyordum, babama endişeleniyordum. Dedem yalnız kalmasın diye onu da alıp eve döndük. Kimse konuşmuyordu. Odama geçip kitabı okumaya başladım. Cinleri, ak ve kara büyüleri, define yerlerini, musallat ve kontrol etmeyi anlatıyordu. Bir süre sonra bıraktım. Kağıdı yanıma alıp babamlara işim olduğunu söyledim ve çıktım. Köyün delisi bana hiç zarar vermezdi ama kağıdın içinde olduğu çantamı taşlayıp, git burdan diye bağırıyordu. Hemen uzaklaştım ve bildiğim iyi bir sahafa gittim. Kağıdı çıkarıp gösterdim, bir kaç saniye baktıktan sonra, gel dedi. Aşağıya indik, bir çekmeceyi açıp bana bir kitap verdi. Hemen git dedi, verdiğim parayı da istemedi. Korkmuş görünüyordu ve ben hiç bir şey anlamıyordum. Dikkat et dedi,
    Fısıldayacaklar...
    Tümünü Göster
    ···
  17. 4.
    +2
    bak bu tutmazsa zütüme cinler fısıldasın
    ···
  18. 3.
    +1
    Rezarvatullah şuku
    ···
  19. 2.
    +2 -1
    Okumayın fısıldıyorlar
    ···
  20. 1.
    +20 -1
    Her şey, Köyün cincisi, medyum babaannemin ölmeden önce bana verdiği, kara kaplı bilmediğim bir kitabı okumaya çalışmamla başladı.
    17/02/2001
    Annem beni doğururken ölmüştü. Bu süre içinde babam benim her şeyim olmuştu. Ufak ama huzurlu evimizde yaşıyorduk. Tam yemek esnasında biri babamı aradı, kötü bir haber olduğu her haliyle belliydi. Ne oldu der gibi bakıyordum babama, babaannemin hastalandığını söyledi. Durumu kötüymüş dedi. Annem olmadığından annem gibi olmuştu babaannem, garip davranışları olsa da, çok severdim. Hemen yola çıktık, eve vardığımızda dedem babaannemin başında bekliyordu. Sanırım ölüyordu, çok belliydi. içeriye çay koymaya gittim, mutfaktaki her şeyin yeri değişmişti. Kavanozu ararken rafların arkasındaki bir muska gözüme çarptı. Başıma sürekli dert açan merakım sayesinde korka korka elime alıp inceleledim. Kalın, siyah bir şeye sarılıydı, bıçak yardımıyla açtım. Açar açmaz anlatamayacağım kadar garip hissettim. Devam ettim, altındaki naylonu da açtıktan sonra yarısı silinmiş kötü kokan bir şeyle karşılaştım. içimden bir ses açma diyordu, dinlemem gerektiğini milyon kez tecrübe edinmeme rağmen yine dinlemedim. Açmaya başladıkça küçücük mutfağın dolduğunu hissediyordum. Kalabalıklaşıyordu.
    içeride ses seda yoktu, babamlar susmuştu ve sanki evde yıllardır kimse yaşamıyordu. Arkamı döndüğüm anda,
    Babaannem siyah bir çarşaf ve korkunç bir suratla bağırarak anlamadığım dilde bir şeyler söyledi. Kalbim göğüs kafesimi delecek gibiydi. Sonra sustu,
    Gözümü açtığımda arkamda babannem gibi görünen bir sürü varlıkla karşılaştım, bildiğim tüm duaları unutmuştum, gözlerime bakarak fısıldıyorlardı...
    ---
    Devamı gelecek rez alın ^^
    ···