-
51.
0Rez ₺₺₺₺₺
-
52.
0Rezullahu akber
-
53.
0okurum yaz
-
54.
0Okuyorum
-
55.
+34 -2"Siz nasıl bir belaya bulaştığınızı biliyormusunuz kısas istemişler." Yaşadığımız olayların üstünden yaklaşık bir saat geçmişti, artık üzerimizdeki şokun küçük bir kısmından da olsa kurtulmuştuk ve daha mantıklı düşünebiliyorduk. Mesut hoca ile yatakhanemizde oturup bu olaylar hakkında konuşuyorduk. Bütün arkadaşlarım kısasın ne olduğunu bilmediklerinden hocanın yüzüne boş boş bakıyordu. Hocadan cevap gelmeyince ben dahil oldum "Onlara her ne yaptıysak bundan zarar görmüş olmalılar, aynı şekilde onlar da bize zarar vermek istiyorlar."Tümünü Göster
Durumun vehametini anlayamayan arkadaşlarım hâla gözlerindeki umut ışıklarını kaybetmemişlerdi. Ben ise çoktan mezar yerimi düşünmeye başlamıştım bile. "Şimdi bana neler yaptığınızı hiç bir detay atlamadan anlatın, belki bir yolunu bulup büyümeden meseleyi çözeriz." Hoca kendi umutsuzluğunu gözlerinin arkasında saklamaya çalışırken bize umut vermek için uğraşıyordu.
Tahsin ve Barış yaptığımız daveti detayları ile hocaya anlatırken benim gözlerim yatağında hala hareketsiz yatmakta olan Onur'a odaklanmıştı herşeyin sorumlusu olan oydu belki de kısas için onu önermeliydik. Fikrimi dillendirmek üzereyken bunun ne kadar acımasızca olduğunu fark ettiğimden vaz geçtim. Her ne kadar cehennemin köpeklerini üzerimize salmış olsa da onu öylece kurban etmek doğru olmazdı herhalde. "Oğlum siz farkında olmadan büyük iş açmışssınız başınıza. Davet yaparken gerekli koşulları yerine getirmemişsiniz. Müslümam değil kafir cin çağırmışsınız üstüne birde onlara beden olan ateşi söndürünce içlerinden birinin canını almışsınız. Bu şerliler intikamdan vazgeçmez, benim de ne ilmim ne gücüm bunlarla uğraşmaya yetmez."
Hoca'nın anlattığına göre onlarla konuşmuş ve bunları öğrenmiş gitmelerini istemiş ama cana can diye diretmişler ve hocaya zarar vermeye çalışmışlar. Dua ederek onları kendinden uzaklaştırmayı başarmış ama bunlar tehlikeli biz kabileden olduğu için dua sadece anlık bir çözüm getirmiş. Bu cinnilerden kurtulmak için bir hüddamın yardımına ihtiyacımız vardı, eğer hocanın söylediği kabile doğruysa bizi anca esaslı bir hüdam bunların ellerinden alabilirdi.
• **
Olayın üzerinden iki gün geçmişti bu süre içerisinde geceleri remen işkence görüyorduk fiziksel bir hasar bulunmuyordu ancak piskolojik olarak bitmiştik. Mesut hoca o gün bir kaç ayet yazıp odanın kapısına ve pencerelerin üzerine olmak üzere onları astı. Bunların doğal bitkilerden yapılan özel bir mürekkeple yazıldığını ve o şerlilerin odaya girmesini engelleyeceğini söylemişti. Bunda haklıydı da fakat yatsı ezanı okunduktan sonra biz de dışarı çıkamıyorduk.
Ne yaparsanız yapın adımımızı dışarı atmayın diye sıkı sıkı tembihlemişti bizi. Tuvalet için bile dışarı çakamıyorduk, gözümüze bir damla uyku dâhi girmediği yetmezmiş gibi birde sürekli kapımız çalınıyor, çığlık sesleri duyuyorduk. Hatta bazen bizi çağıran yakınlarımızın seslerini bile duyuyorduk.
ilk başlarda gayet nazik ve inandırıcı olan sesler biz çıkmayınca adeta birer yılan tıslamasına dönüşüyor ve küfürler yağdırıyordu. Yaşantımız gündüz den ibaretti sabah ezanı okunduktan sonra insanlar bir şey anlamasın diye rutin işlerimizi elimizden geldiğince yapmaya çalışıyor ve beynimizin bize kalan son kısımlarını da derslere harcıyorduk. Yorgunluk bizi esir aldıkça tavırlarımız farklılaşıyor ve insanlar şüpheleniyordu eskisine kıyasla her birimiz aşırı agresif davranıyorduk hatta bu gün neredeyse bir çocuğu sadece bana baktığı için dövecektim.
Bu durum bir hafta kadar devam etti durumumuz düzelmiyor aksine daha kötüye gidiyordu, artık kendimiz diğer insanlardan soyutlamıştık sadece derslerde ve yemeklerde diğerleri ile aynı ortama giriyorduk. Tek destekçimiz olaylardan haberdar olan Mesut hocaydı onun derslerinden çıkmamıza ve uyumamıza izin veriyordu kendi dertlerini bırakmış bize yoğunlaşmıştı derslerinden arta kalan zamanlarda tanıdıkları ile konuşup ilmi kuvvetli bir hüddam bulmak için uğraşıyordu ama bulduğu herkes o kabilenin ismini duyunca yardım etmeyi reddediyordu herkes bizi kaderin kollarına atıyordu hiç bir çıkar yol bulamıyor ve günden güne eriyorduk.
YN: Uğraşmam gereken bir kaç problem olduğundan biraz sönük bir bölüm oldu ancak yakın bir zamanda bomba bir bölümle karşınızda olucağımın garantisini veririm. Şuku ve yorumlarınızla desteklerinizi belli ederseniz sevinirim * -
-
1.
0Bu gün neredeyse çocuğu bana baktığı için dövecektim
Bu cümleden hikayenin bir yerden alıntı olduğunu anlayabiliriz, muhtemelen wattpad uygulamasında yazılmış bir kitap olabilir
-
1.
-
56.
0Rezerve
-
57.
0Wkyeşuşıdşıepeıepırşışrı
-
58.
0Rezervasyon
-
59.
0Rez okurum belki
-
60.
0Rezz aldım bro
-
61.
0rezervasyonn
-
62.
+2Rez yarim kalirsa anani cinle giberim
-
63.
0Rez (herşey yalan aq)
-
64.
0Yalan ama rez
-
65.
+1Kesin yaşanmıştır bu
-
66.
+39Bir ormandaydım sanırım gecenin geç saatleri etraf zifiri karanlıktı. Orman olmasına rağmen tek bir hayvan sesi bile yoktu, belki insanları delirtebilecek kadar koyu bir sessizlik. Bakışlarımı gökyüzüne çevirdiğimde renginin tuhaf bir kırmızı olduğunu gördüm sonük ve ürkütücüydü ay bile yoktu. Burası bizim dünyamız değildi sanki.Tümünü Göster
Etrafta mide bulandıran pis metalik bir koku hakimdi bu sanki çürümüş et ve kanın kokusuydu. Aklımda beliren bu ihtimal ile mantığıma veda ettim ve deli gibi çığlıklar atarak sağa sola koşturmaya başladım neden kaçtığımı ve nereye gittiğimi bilmiyordum ancak beni izleyen bir şeyler olduğunu tüm benliğim ile hissediyordum. O şeyin bana olan yoğun öfkesini iliklerime kadar hissediyordum tek istediğim koşmaktı ayaklarım artık beni taşıyamaz hale gelene kadar kaçmalıydım.
• **
Ne zamandır koştuğumu bilmiyordum ancak fena halde yorulmuş ve susamıştım devam etmek istiyordum ama vücudum çoktan sınırına ulaşmıştı. Boğazım öylesine kurumuştu ki nefes almak bile canımı yakıyordu bağırmaktan helak olan ses tellerim artık işlevlerini yitirmişti ve bacaklarım artık üzerlerindeki yükü taşıyamaz olmuştu.
Yerde sürünerek devam etmeye çalışıyordum ellerime ve karnıma batan taşlar canımı çok yakıyordu ve derimi parçalıyordu. Devam etmemi sağlayan tek şey eğer durursam başıma geleceklerin daha kötü olacağını söyleyen o sesti.
Arkamdan gelen ayak sesleri duyuyordum birden fazla gibiydi can korkusu bütün ruhumu ele geçirirken var gücümle tekrar kalkmaya çalışıyordum ama olmuyordu vücudum beni yarı yolda bırakmıştı olduğum yere yığıldım. Ayak bileğimde hissettiğim bir el ile irkildim, bu hissi biliyordum tenime temas eden elin soğukluğu ve çaresizliğin acısı çok tanıdıktı. Ben bir avdım ve avcım tam arkamdaydı.
Ayak bileğimdeki el giderek sıkılaşırken ben cesaret edip arkama bile bakamıyordum resmen buz kesmiştim ruhumun her zerresi özgürlük için savaşmamı haykırırken bedenim iş birliğine yanaşmıyordu parmak uçlarımı zar zor oynatabiliyordum. Beni tutan soğuk eller tarafından sürüklenmeye başlamıştım içimde bulunan zayıf yaşam isteğinin son damlasına kadar kullanıyor ve tırnaklarımla toprağa tutunmaya çalışıyordum.
Direndikçe daha hızlı çekmeye başlamıştı parmak uçlarım paramparça olmuştu çabalarımın boşa olduğunu bilsem de vazgeçmiyordum vazgeçemiyordum.
Çığlık bile atamayacak hale geldiğimde durdum beni sürükleyen şey tarafından sırt üstü çevirildim, üstüm başım kan içinde kalmıştı, kendi kanım.
Sadece gözlerimi oynatabiliyordum, bulunduğum açıdan görebildiğim kadarıyla büyükçe bir ateşin yanına getirilmiştim. Düzinelerce bedensiz gölge ateşin etrafında dönüyordu, bedenlerinin görebildiğim tek kısmı kan arzusu ile yanıp tutuşan kırmızı gözleriydi, eğleniyormuş gibilerdi. Ateşin tam yanına yatırılmıştım ve yanımda beni buraya getiren cinni olduğunu tahmin ettiğim şey duruyordu ama bu diğerlerinden farklıydı bedenini görebiliyordum simsiyah derisi alev alev gözleri vardı, burnunun olması gereken yerde sadece iki tane delik vardı kolları cılızdı fakat elleri vücuduna oranla çok büyüktü, uzun sarımsı tırnakları vardı ve boyu tahmini altmış-yetmiş santim civarıydı.
Direkt olarak gözlerimin içine bakıyor ve bir şeyler söylüyordu ama ne dediğini anlayamıyordum bana göre sadece tuhaf homurtulardı. Elini kaldırdı ve işaret parnağının tırnağını alnıma bastırdı tırnak çok derine gitmemişti ancak bana hissettirdiği acı tarif edilemez boyuttaydı.
Çarpık ve çürümüş dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi ve tırnağındaki kanı ağzına zütürüp siyah çatal dili ile yaladı yüzündeki vahşi ifadeden ve çıkardığı homurtulardan bu durumdan hoşlandığı belli olıyordu.
Elini bir kez daha kaldırdı ve bu sefer dör tırnağını da kullanarak karnımda boydan boya bir yarık açtı gülmeye başlamıştı tekrar ve tekrar vurdu.
Acıyı hissediyordum hemde iliklerime kadar ancak tepki veremiyordum sadece gözlerim hareket edebiliyordu onlarda bu durum karşısında yuvalarından fırlayacak kadar açılmışlardı. Yaratık bana vurmayı bıraktığında gözle farkedilemeyecek bir hızla ayak bileklerimden tekrar yakaladı ve ateşe yürümeye başladı beni ateşe atacaktı!
Elimden geldiğince çırpınıyor ve kurtulmaya çalışıyordum ama o benim bu halimden daha çok keyif alıyordu ve iğrenç sırıtışı yüzünü kaplıyordu. Ateşin içine girmek üzereyken cin konuştu " Kaçış yok!"
Bu sefer onu anlamıştım ama hiç anlamamayı diledim. Bana sonumum ateşler içinde olacağını kurtulmanın mümkün olmadığı söylemek istiyordu. Beni sert bir hareketle ateşin içine savurduğunda hayatım hiç hissetmediğim kadar keskin bir acı hissettim yanıyordum. Ateş sadece beni değil ruhumu da yakıyordu çünkü direnme isteğimi kaybetmiştim. Acı dolu çığlıklarıma son verip gözlerimi kapattım ve ateşin bütün varlığımı silmesini istedim. Tek çıkış yolum buydu ölümüm kollarını açmış beni bekliyordu.
• **
"Ahmet, Ahmet kendine gel oğlum AHMET !" Mesut hocanım beni sarsması ile gözlerimi yavşca aralayıp gün ışığının ve oksijenin içime dolmasına izin verdim nefessiz kalmış gibiydim aldığım nefesler yetmiyordu, sanki ciğerlerimde hiç hava kalmamıştı. Gözlerimi açtığımda Mesut hoca başımı doğrulttu ve sırtımdan destek vererek doğrulama yardımcı oldu sırtımı duvara yaslayıp biraz rahatladığım anda karnımda hissettiğim keskin acı ile tekrar iki büklüm oldum ve kollarımı karnıma bastırdım.
"Ne oldu bana böyle." "Rüya görüyodun oğlum seni zaptedene kadar canımız çıktı tekmelemediğin adam kalmadı" içerideki arkadaşlarıma göz gezdirince hepsinin bana ters ters baktığını görmüştüm sanırım bu Hocanın söylediklerinin kanıtıydı.
" Ne rüyası gördün de böyle korktun?" "Ben rüya gördüğümü hatırlamoyorum hocam!" Rüya falan hatırlamıyordum ama bahsettikleri bu durum korkmama yol açmıştı ayağa kalkmaya çalışırken karnımdaki ağrı ben burdayım dercesine tekrar geldi. Üzerimdeki lacivert uzun kollu geceliği biraz yukarı kaldırınca gördüğüm manzaranın şokuyla rüya gözlerimin önünde canlandı Karnımda boydan boya morluklar vardı benim dehşet içindeki ifademi fark eden hoca karnıma bakınca bir adım geriledi ve besmele çekti. Ben kafayı yemek üzereydim gördüklerim sıradan bir kâbus değildi bana gerçekten de zarar vermişlerdi eğer ben uyurken bana böylesine zarar verebilmişlerse öldürebilirlerdi de. Bu ihtimalin düşüncesi bile beynimde birazcık kalmış olan sağ duyuyu bıçakla kazır gibi çekip almıştı. Sinir krizi geçiriyordum bangır bangır titremeye ve bağırmaya başladım " Onlar yaptı, kaçış yok hepimiz öleceğiz." -
-
1.
0rezzervasyonnn
-
2.
0rezzervasyonnn
-
3.
0Seri at reis
diğerleri 1 -
1.
-
67.
0Rez ulan yaz hadi
-
68.
+1 -1Ulan bari profilden Atatürkü çıkar aq cincisi
-
69.
0Ahahhagagagahhahshahs
-
70.
-2imam hatibe giden huur çocuğu
-
-
1.
+1 -1Birader umarım hikayenin mantığı için imamhatip koyulduğunu biliyorsundur. Yoksa imamhatipler kapansın :I
-
-
1.
0Konuşacağına yaz panpa hadi omg
-
1.
-
1.
başlık yok! burası bom boş!