-
276.
0Hizli yaz cin gibişi varmi ona gore
-
277.
0Yaz la yaz
-
278.
+22Yaklaşık on beş dakikadır bekliyorduk ama hâla hüddam dan haber yoktu. Odanın bize en uzak köşesinde ayakta dikilen çarşaflı kadın resmen ödümü koparıyordu. Bunca zamandır hareket etmemiş hatta gözünü bile kırpmamıştı. Onun bir insan olmayabileceği konusunda ciddi şüphelerim vardı.Tümünü Göster
Gözlerini takip ettiğimde Onur'a bakıyor olduğunu gördüm. kehribar rengi gözlerinde en ufak bir duygu dâhi göremiyordum ancak her an Onuru öldürebilecekmiş gibi bir hali vardı. Onur da onun gözlerinin içine bakıyordu ancak kadının aksine onun gözlerindeki öfkeyi net bir şekilde görebiliyordum.
• **
Bir süre sonra aşağıdan kapı sesi geldi ve tuhaf kadın ilk defa bir tepki vererek gözlerini merdivenlerden yukarı çıkmakta olan orta yaşlardaki kır saçlı uzun sakallı adama çevirdi. Adam bastığı yerleri titrete titrete büyük bir öfke ile geliyordu.
Sağ elini havaya kaldırdı yüzük parmağında kırmızı taşlı üzerinde arapça yazılar olan büyükçe bir yüzük vardı daha ilk bakışta dikkati üzerine çekiyordu. Havaya kaldırdığı elini yumruk yaptı ve odadaki herkesin küçük dilini yutmasına sabep olacak şekilde bağırdı.
"Defol ey melun şeytan! Sana burada yer yok !"
Biz daha ne olduğunu anlayamadan elinin tesi ile Onur'un suratına sağlam bir tokat indirdiğinde hepimiz panikle ayağa fırladık. Onur yere kapaklanmıştı ve tahminen yüzüğün çarptığı yer kanıyordu.
Mesut hoca bir hışımla ayağa fırladı "Aklın yerindemidir hoca! Sana bu çocukları kurtar diye getirdim kötek at diye değil! " Adam aynı hiddetle karşılık verdi " Otur oturduğun yerde oğul! Bilmediğin işe burnunu sokma! " ihtiyar bir daha vuracaktı ki Mesut hoca kolundan yakaladı. " Senden bize hayır yok! Gidiyoruz! "
Bu sırada çarşaflı kadın olağan üstü bir hızla hocanın karşısına geçti ve omzuna elini koyar koymaz sanki Mesut hocanın dizlerinin bağı çözüldü. Olduğu yere yığıldı. Kadın hocaya doğru eğildiğinde ihtiyarın ikaz dolu sesi duyuldu " Hafsa! " Kadın bir süre sabit kaldıktan sonra tekrar doğruldu ve bu sefer Onur'un yanına ilerledi. Baş ucuna çöktü ve tuhaf bir dilde aşırı hızlı konuşmaya başladı ancak konuşurken ağzı oynamıyordu.
Hepimiz korkudan dona kalmıştık olanlara bir anlam veremiyorduk. Her şey çok hızlı gelişiyordu. Kadın konuşmayı bitirdiğinde onur acıyla kıvranmaya başladı, boynunda ve alnında damarlar belirdi. Teni kıpkırmızı oldu ve ağzından köpükler gelmeye başladı bağırmak istiyor ama yapamıyor gibiydi.
Kadın duygudan yoksun gözlerini Onur' un kan çanağına dömüş gözlerine dikti ve alnına elini koydu. Hemen ardından şiddetli bir kadın çığlığı resmen yeri göğü inletti. O kadar yüksek ve tiz di ki sağır oluyorum sandım.
Ses kesildiğinde hâlâ kulaklarım çınlıyordu. ihtiyar eğilip yerden Onurun Hareketsiz bedenini kaldırdı ve hemen karşıda bulunan odaya taşıdı. Çarşaflı kadın da tekrar ayağa kalkıp odanın en uzak köşesine gitti ve beklemeye başladı.
Olanları aklım mantığım almıyordu. Kalbim korkudan deli gibi atıyordu, diğerleri de benden farklı değildi. Hatta biraz olsun kendime gelip başımı arkama çevirebildiğimde Yücelin bayıldığını gördüm.
• **
ihtiyar odadan çıktıktan sonra hocanın yanına gelip elini onun yüzüne sürdüğünde Mesut hoca ayağa kalktı. Daha donra aynı işlemi Yücel için tekrarladı. Pişman gibi bir hali vardı sanırım içimizde olanları anlayan tek kişi oydu.
"Kusura bakmayın hocam, ama öyle ani bir hareket yapınca neye uğradığımı şaşırdım."
" Önemi yok oğul ben alışkınım bu durumlara. (Ona korku dolu gözler ile bakan bizleri görünce ) Arkadaşınızın bedeninde size musallat olan kabileden bir cinnia vardı. Korkmayın Allah'ın izni ile yaktık onu."
ihtiyar teker teker hepimize okuyup üfledikten sonra olanları açıkladı. Onur'un vücudunda saklanan cini Hafsa aracılığı ile uyardıktan sonra cin gitmeyi reddettiği için onu yakmış. Hafsa da onlardanmış şüphelerim doğru çıktığı için kendime bir madalya takmak istedim ama burada görebildiğim bir cin olduğu gerçeği ile korkum tavan yaptı. Gece tuvalete bile gidemeyecektim. Barış büyük bir beklenti ile hüddama bakarken "Yani bittimi? Şimdi eskisi gibi olabilecekmiyiz? " dedi. Hepimiz ihtiyarın ağzından çıkacak sözleri bekliyorduk.
" Keşke o kadar kolay olsa oğul. ( Yüzümüze yansıyan hayal kırıklığını gördüğünde) Ama merak etme Allahın izni ile kurtaracağız sizi bu şeytanlardan!" -
279.
0bREZzers
-
280.
0Rezzz hızlı yaz kardeşimm
-
281.
0Ee nerde aq
-
282.
0az daha seri yaz kardeş paydosa kadar okuyayım aq
-
283.
+24AhmetTümünü Göster
Kapının arkasında soluk soluğa beklerken sesim duyulmasın diye ellerimle ağzımı kapatmıştım. Sırtımla kapıyı tutarken bir yandan da oda da göz gezdiriyordum. Saldırmak için kullanabileceğim herhangi bir şey arıyordum ancak oda bomboştu.
Kafamı biraz yukarı kaldırdığımda kapının üstünde duran eski bir gaz lambası ilişti gözüme. Eğer onu kırarsam cdıbını kullanabileceğimi düşünüyordum.
Uzun uğraşlar sonucu o gaz lambasını almayı başarmıştım. Gizli bir ajan edası ile yavaşça kapıyı aralayıp dışarıya bakındım. Ortalıkta kimse yoktu odadan çıktıktan sonra kapıyı mümkün olduğunca ses çıkartmadan kapattım, sırtımı duvara yaslayarak ilerlemeye başladım. Anladığım kadarı ile iki katlı ahşap bir evdeydim.
Şu an alt kattaydım bulunduğum katta sadece benim biraz önce çıkmış olduğum oda vardı. bu yüzden şimdilik güvenliydi. Gözümü yukarı çıkan merdivenlerden ayırmadan ilerlemeye devam ediyordum.
Çıkış olduğunu tahmin ettiğim kapıya iyice yaklaşmıştım ki arkamda birinin varlığını hissettim. Enseme çarpan soğuk nefes tüylerimi diken diken ediyordu ve korku kalbimin en ücra köşelerine kadar işliyordu.
Arkamdaki şey her ne ise kesinlikle insan değildi. Elini omzumda hissettiğimde vücudum kilitlendi. Elim havada kalmıştı, gaz lambasını ona doğru savurmaya çalıştım ama bedenim benim komutlarıma uymayı kesinlikle reddediyordu.
Sadece gözlerim oynuyordu, onlarda şu an yuvalarından çıkacakmışçasına hareket ediyordu. Varlığın elini omzumda hala hissederken bu tarafa gelen ayak sesleri duydum. Kesinlikle birden fazlaydılar.
Ayak sesleri durduğunda omzumdaki el de gitti. Hareket edebileceğimi anladığım anda benim bile şaşıracağım bir hızla elimdeki lambayı duvara vurup kırdım, arkadan gelebilecek saldırıları engellemek adına sırtımı kapıya yasladım.
Görebileceğim manzaraya karşın gözlerim kapalıydı, gaz lambasını tuttuğum elimi ileri uzatarak " Bırakın da gideyim! Yoksa benden çekeceğiniz var! ".
Kahkaha sesleri duyuyordum bu sesler insan sesi gibiydi ama hala gözümü açmıyordum. Bana yaklaşan bir ayak sesi duyduğumda " Uzak dur benden! Defol!"
" Gaz lambası ile adam öldürmeye çalışan ilk insan olabilirsin."
Bu ses, bana tanıdık gelmişti " Tahsin ?" bunu soru mahiyetinde söylemiştim. " Hatırlatta bir kavga falan olursa seni ve gaz lambanı çağırayım." Bu sözlerin ardından bunun gerçekten o olduğunu anlamıştım. Başka kimse bu kadar zevzek olamazdı.
Gözümü Temkinli bir şekilde açtığımda karşımda orta yaşlı bir adam ve onun yanında duran çarşaflı bir kadın vardı. Onların arkasında ise şaşkınlık ile bana bakan Mesut hoca ve tepine tepine gülen Tahsin duruyordu.
Biraz zaman alsa da durumu çözmüştüm. Burası Mesut hocanın bulduğu hüddamın evi olmalı. Sanırım karşımda duran yaşlı adam da hüddamdı. Yanında ki çarşaflıyı işaret ederek "Sizin cinlerinizden biri mi? " Aklıma gelen ilk soru öylece ağzımdan çıkıvermişti. Az önceki durumdan sonra bu denli sakin oluşuma başta ben olmak üzere odadaki herkes şaşırmıştı.
"Nerden anladın cin olduğunu?" Soruma soru ile karşılık verdiğinde bir-iki saniye o varlığın üstünde göz gezdirdim ve kafamın içinde bir kadın sesi yankılandı "Hafsa. Adı bu mu ?" Adam önce Hafsa'ya sonra bana baktı " Doğru. Nerden biliyorsun!"
"Kendisi söyledi. Yani öyle sanıyorum." -
-
1.
0Hadi devam
-
1.
-
284.
0eeh, fena değil. #rez.
-
285.
0DevAM et rezZA zarba bey
-
286.
+25Bu cümleyi söylerken ki rahatlığım kendimden ürkmeme sebep olmuştu. Başka boyuttan şekil değiştirmiş bir canlı zihnime fısıldıyordu ve ben bu denli rahattım. Hafsa ve adam doğrudan bana bakıyordu. ikisinde de hiç hareket yoktu ama hüddamın gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyordum.Tümünü Göster
Tuhaf ve sessiz bakışmanın ardından hüddam bizi yukarı yönlendirdi. Merdivenlerin başına geldiğimizde elimdeki kırık lambayı fayans masanın üstüne bırakıp özür diledim." Mühim değil oğul, sıkma canını." Bu duruma sevecen bir şekilde yaklaşıyor oluşu ona kanımın ısınmasını sağlamıştı.
Yukarı kata çıktığımızda bize oturmamızı söyleyip odanın orta duvarında bulunan şöminede ki çayı getirdi. Bize ikram ettiği çayı yudumlarken kıssaca kendinden ve durumumuzdan bahsetti. Adının Mustafa olduğunu ve küçük yaşlardan beri bu işlerle uğraştığını anlattı.
Bize musallat olanlar büyük bir kabiledenmiş ve bu kabile ifritleri ile nam salmış. işimizin zor olduğu ama allahın izni ile bizi kurtarabileceğini söyledi.
• **
Oturduğumuz yerin hemen karşısında bulunan tamamen boş ve aşırı geniş bir odaya geçmiştik. Mustafa hoca safran kekik ve çeşitli dağ bitkilerini ezerek yaptığı tozu bir suya atıp karıştırdı ve bu karışımdan geniş bir çember çizerek bizi ortasına oturttu.
Bize musallat olan cinleri çağırıp vazgeçirmeye çalışacağını söylemişti. Hepimiz çemberin içinde yerlerimizi aldıktan sonra Mustafa hoca yaklaşık iki metre uzağımızda bağdaş kurmuş, önünde duran içi su dolu bakır leğene birşeyler yazdığı kağıtları atıyordu. Hafsa ise sağ tarafında hiç kımıldamadan ayakta duruyordu, gözleri benim üzerimdeydi ama nedense beni ürkütmüyordu.
" Birazdan o şerlileri buraya getireceğim. O çemberde kaldığınız sürece size dokunamayacaklarından dışarı çıkmanız için oyunlar oynayacaklardır. Kıyamet kopsa oradan çıkmayın!"
Hepimiz onu başımızla onayladıktan sonra Mustafa hoca okumaya başladı. Başlar başlamaz odanın siyah perdeler ile kapatılmış camları titredi ve duvarlarda dumansı gölgeler belirdi. Hoca sesini daha da yükselterek okumaya devam etti.
O okudukça gölgeler cisimleşiyor gibiydi. Hepimiz korkudan titremeye başlamıştık, Odada yanan iki gaz lambasının alevi birden harlayınca gölgelerin hepsi duvardan yere inmişti. Gaz lambaları bir an için o kadar parlak olmuştu ki gözlerimizi kapatmak zorunda kalmıştık.
Parlaklık azaldığında gözlerimizi açtık ve gördüğümüz manzarayla hepimiz ayağa kalktık. Odanın her yerinde siyah yılanlar dolaşıyordu. Akın akın üzerimize geliyorlardı ve çembere yaklaşınca durup tıslamaya başlıyorlardı. Hepimiz aşırı derecede paniklemiştik.
Recep kaçmak üzereydi ki Mesut hoca Kolundan tutup aramıza aldı.
Oda büyük bir deprem oluyormuş gibi sallanırken. Arkamızdan gelen hastalıklı bir kahkaha ile hepimiz o yöne döndük. Gördüğüm şey ile artık düşünmeyi bırakmıştım. Rüyamda gördüğüm, beni ateşe çeken yaratık tam karşımda duruyordu. Çarpık sarı dişlerini göstererek kahkahalar atıyordu.
Arkadaşlarımdan yükselen çığlıklara bakılırsa onu gören yalnız ben değildim. Yaratık ağır adımlar ile bana doğru yaklaşırken karnıma saplanan ağrı ile iki büklüm oldum. O şey hâlâ gelmeye devam ediyordu.
Çembere geldiğinde ise bir an duraksadı ve yere çizilmiş olan çembere baktı yüzündeki gülümseme kayboldu. Bağırarak bir şeyler söylemeye başladı. O bağırdıkça Mustafa hoca da bağırmaya başladı ama cin hiç oralı değildi o çembere bakarak bağırmaya devam ediyordu.
En sonunda Çemberin üzerine bastı ve çember alev aldı, çemberi geçmişti. Onun ardındam bütün yılanlar çembere doluştu ve üzerimize tırmanmaya başladılar hepimiz kendimizi yerlere attık.
Yılanlar bedenimi öyle bir sıkıyorlardı ki kemiklerim çatırdıyordu. Nefes alamıyordum içimden dua bile okuyamıyordum. Nutkum tutulmuştu, yılanlardan biri boynuma çıkıp beni ısırdığında tarifi imkansız bir acı dalgası bütün bedenime yayıldı. Boğazımdan aşağı iki kızgın demir saplanmış gibiydi.
Her şey bitmek üzereydi vücudum şiddetle titremeye başlamıştı. Ruhumun bedenimden ayrılmak için çırpındığını hissediyordum. Havasızlıktan ciğerlerim iflas ediyordu. Yavaşlayan kalp atışlarım ölümün senfonisi gibi geliyordu kulağıma! -
-
1.
0Ölmedin mi aq
-
1.
-
287.
0Rezzerss
-
288.
0Çok sürükleyici buraya kadar geldim devam et
-
289.
0Rezzers
-
290.
0Seri ol lan
-
291.
0O zaman napıyoruz rez aliyoruz
-
292.
0yerimi alayım
-
293.
0Rezzers
-
294.
01 saat oldu olacak lan yazsana inek
-
295.
0Reserved
başlık yok! burası bom boş!