/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +148 -31
    Merhaba, anlattıklarımın gerçek olup olmadığını hikayeyi anlatırken anlıcaksınız zaten. Hikaye uzun soluklu olucak ve yarım kalmıcaktır. 5-6 kişinin okuması kafi. Şuku atarak kendinizi belli edebilirsiniz.

    Benim hikayem din eğitimi almak için gittiğim bir yüksek öğrenim yurdunda başladı. Henüz orta okulu yeni bitirmiştim ve imam Hatip lisesine gitmek istiyordum.

    Hazırlık yapmak için okuldan tanıdığım bir kaç arkadaşımın gittiği ve bana överek anlattıkları o yurda gitmeye karar verdim. Tabi o zamanlar bunun hayatımın en büyük pişmanlığı olacağından haberim yoktu. Okullar kapandıktan yaklaşık bir hafta sonra kaydımı yaptırdım ve başladım. ilk zamanlar her şey gayet iyiydi. Bir sürü arkadaş edinmiş ve ortama tam anlamıyla uyum sağlamıştım.

    Cumartesi ve pazar günleri dışınde hep yurtta kalıyordum. ilk iki hafta içinde aynı yatakhanede kaldığım altı arkadaşımla can ciğer olmuştuk. Her gece yatmadan önca bir araya toplanıp sohbet ederdik, bu sohbetlerin vazgeçilmez konusu korku hikayeleriydi.

    Öyle ki, bu artık bizim için bir tür oyun haline gelmişti en çok korkutanın kazandığı bir oyun. Bir çarşamba günü yine klagib gece sohbetimizi yaparken dalmışız, saat ikiyi geçmişti tam yatmak için hareketlendiğimiz sırada Onur "Durun, size göstermek istediğim bir şey var." dedi. Çantasından eski kalın bir kitap çıkarırken "Bunu dedemin kitaplığında buldum. eskiden define işleri ile uğraşırken kullanırmış."

    "Senin öylece almana izin verdi mi yani?" dedi. Tahsin şüphe ile Onur'a bakarken.  Kitapı getirip yanımıza oturdu ve yere bıraktı."Aldığımdan haberi yok".

    kitap siyah kaplıydı, üzerinde Gizli ilimleryazıyordu. Bu başlığı görür görmez " Al bunu geri çantana koy, okumayalım" diye çıkıştım Onur'a. Çünkü daha önce bir kaç kez bu kitabın ismini duymuştum ve içindekileri tam bilmesem de bir kaç tahminim vardı. Bu kitap bilgisi yetersiz olanların başa çıkamayacağı tehlikeli şeyler içeriyordu. Herkes benim ani tepkime şaşırmış olacak ki aval aval suratıma bakıyorlardı.

    Yanımda oturan Ömer "Bu ne heyecan oğlum altı üstü bi kitap." deyince herkesten onu onaylayan mırıltılar yükseldi. Ömer devam etti "Beş dakika bi göz atsak ne olur ki?". Her ne kadar itiraz etsem de önümde duran bu eski kitap çok ilgimi çektiğinden ısrarlara dayanamayarak kabul ettim.

    Elime alıp içini karıştırmaya başladım. Herkes başıma toplandı ve benimle birlikte onlar da göz gezdirmeye başladı. içerisinde şifadan hazine bulmaya kadar birçok bölüm vardı hepsini hızlı hızlı geçerken gözüme bir bölüm takıldı. Bölümün başlığını kısık bir ses ile söyledim "Davet". Bu başlığı görünce ben hariç herkesin yüzünde tuhaf sinsi bir gülümseme belirdi.

    Bölümün içeriğini okuduktan sonra hemen kitabı yere bıraktım. Benim kaskatı suratımı görünce hepsi birden beni bu denli korkutan şeyin ne olduğunu anlamak için kitabın başına üşüştü. içinde yazanları okuyunca onlar da benim kadar korktu ancak denemek istediklerini söylediler. Orada yazan şey bir cin davetiydi.

    Daha önce bazı derselerimizde hocalarımız üstünkörü  bir biçimde bizi bu canlılara karşı uyarmıştı. Onların mukayese becerilerinin olmadığını, çok kurnaz olduklarını, insanları kandırmayı sevdiklerini ve nadiren doğru bilgilendirdiklerini söylemişti. Kısacası bunlar sağı solu belli olmayan güvenilmez varlıklardı ve arkadaşlarım onlardan birini yanımıza çağırmak istiyordu.

    Bu fikre katı bir şekilde karşı çıkmıştım "Oğlum siz kafayı mı yediniz, daha geçen günlerde hoca bize bunların şakaya gelmiyeceğini çok tehlikeli olduklarını söylemedi mi !"

    Benim bu tutumuma karşı diğerleri çok kararlıydı. Onur ve Yücel yanıma gelip beni ikna etme çabalarına başlamışlardı bile "Lan o kadar korkucak ne var? Hem okumadın mı gelecek olanın müslüman olduğunu söylüyor kitap!"

    "Kitapta yazanın doğruluğu kesin mi ki bu kadar rahat söylüyorsun bunu!"

    "Ya korkaklık etme işte yalansa da zaten gelen giden olmaz."

    Bir an bunu düşünsem de hemen eski tavrıma geri döndüm "Olmaz!"

    Onur'u desteklemek için hemen Yücel devreye girdi ve egoma oynamaya başladı " Ahmet bu işleri en iyi bilenimiz sensin, bir şey olursa da sen bizi kurtarırsın." Her ne kadar gaza gelmiş de olsam yine "Olmaz!" dedim. Bu sefer hep bir ağızdan benimle dalga geçmeye başladılar.

    "Korkaksın oğlum sen."
    " Korkak, korkak, korkak... "

    En sonunda buna dayanamayarak "Tamam lan yapalım! " dedim ve bu hayatımın en büyük pişmanlığı oldu.

    Ortamı kitapta yazdığı gibi hazırladık ışıkları kapattık hepimiz abdest aldık dört mum yaktık ve duvara dayadığımız aynanın karşısına geçtiğimizde sözleri okumaya başladım. Sözler bittiğinde sağa dönüp "Selamın Aleyküm." dedik. kitapta yazdığına göre sağ taraftan selamımıza karşılık veren müslüman cinin sesini duymalıydık ancak hiç bir şey olmamıştı.

    Boş verip yataklara  uykuya daldığım sırada karşımda yatan Tahsin'in yatağımın altında hareket eden bir beyazlık gördüğünü söylemesi ile kan beynime sıçramıştı.
    ···
  1. 2.
    +1 -6
    https://www.youtube.com/watch?v=oEq249rlx9E
    ···
    1. 1.
      0
      @1 anana yannanımın şerri bulaştı
      ···
  2. 3.
    +12
    Çay içmeye mi çağırdınız bu nasıl başlık amk
    ···
    1. 1.
      -3
      yalanını gibiyim cin ne amk bebesi

      gibtirgit burdan giberim o genç ananı
      ···
  3. 4.
    +3
    Okumadim
    ···
  4. 5.
    0
    Rezerve
    ···
  5. 6.
    +6 -1



    http://c12.incisozluk.com...11506/8/2610918_oab6a.jpg
    ···
    1. 1.
      0
      Kim bu Evlad?
      ···
    2. 2.
      +1 -1
      Evlad sen yenisin galiba anan desem üzülür müsün ?
      ···
    3. 3.
      0
      Ehehehe
      ···
    4. 4.
      0
      Benim anam ve senin babaannen Evlad.
      ···
    5. 5.
      0
      18 saattir cevap mı düşünüyorsun Evlad..
      ···
    6. 6.
      0
      Hayır Evlad çalışıyoruz iş var, senin gibi işsiz değiliz.
      ···
    7. diğerleri 4
  6. 7.
    0
    Rezerve.
    ···
  7. 8.
    +36 -1
    Tahsin'in bunu söylemesi ile yüzüm kaskatı kesildi, ne olduğunu tahmin edebiliyordum ancak bunun gerçek olmaması için dua ediyordum. "Poşet falandır ne olacak?" diyerek hem kendimi hemde onu kandırmak istiyordum"Lan bu hareket ediyor!" bunu söylemesi ile eş zamanlı olarak domuz homurtusuyla köpek hırlaması arası bir ses duydum.

    Hemen ardından bütün oda zangır zangır sallanmaya başladı. O kadar şiddetli bir sarsıntıydı ki iki katlı ranzalar bile devrilecekmişcesine sallanıyordu.

    Herkes yataklarından dışarı fırladı odanın ortasında toplandık ve hep bir ağızdan bağıra bağıra nas ve felak okumaya başladık. Biz okudukça sarsıntı daha da artıyordu.

    Devamında ışıklar hızlı hızlı açılıp kapanmaya, camlar kapalı olmasına rağmen sanki odanın içinde fırtına kopuyormuşcasına perdeler havalanmaya defterler ve kağıtlar uçuşmaya başladı.

    Biz artık ağlamaya başlamıştık hep birlikte dua ediyor, "Allahım yardım et, Allahım yardımet."diye bağırıyorduk.

    Barış yanımızdan ayrılarak kapıya koştu ancak ne kadar uğraşsa da kapı bir türlü açılmıyordu. Can havli ile bir yandan "Kurtarın bizi!" diye bağırırken bir yandan da kapıyı bütün gücü ile yumrukluyordu.

    Barış bunu yapmaya devam ederken kapı öyle bir şiddetle açıldı ki onu yere düşürdü. Ardından yine büyük bir şiddetle kapandı. Bu durum üç dört kere tekrarlandı.

    Bütün bunlar yaşanmaya devam ederken gözlerim Onur'u arıyordu. Bütün bunlar onun başının altından çıkmıştı. Yanımdaki arkadaşlarıma baktım ve o aramızda değildi. Gözlerim odayı tararken onun yatağına takıldı. Onur yatağın üstünde başını dizlerinin arasına almış bir ileri bir geri sallanırken bir şeyler söylüyordu ancak bu gürültüde ne olduğunu anlayamıyordum.

    Büyük bir öfke ile yanına koştum o herifi gebertecektim. Bu durumda benden çıkmasını beklemediğim kadar gür bir ses ile bağırdım ona doğru giderken. " Allah belanı versin Onur! Bunlar hep senin yüzünden başımıza geliyor."Yanına vardığımda bütün gücümle onu sarsmaya başladım. Kafası duvara çarpıyordu ancak hiç tepki vermiyordu. Hâla aynı pozisyonda sayıklamaya devam ediyordu.

    "Ben dedim sana okumayalım, çağırmayalım diye ama illa başımıza bir musibet saracaktın değilmi! Mutlumusun şimdi? Konuşsana lan konuş!" duvara vurulmaktan kafası kanamaya başlamıştı ama hala tepki yoktu. En sonunda suratına sağlam bir yumruk indirdim. Ellerini kafasından çekip bana bakmaya başladı.

    "Lâilaheillallah." Bunu o kadar yüksek bağırarak söylemiştim ki herkes ortamdaki karmaşadan ziyade bana odaklanmıştı. Onur'un bana bakan gözleri bembeyaz olmuştu ve artık mırıldanmayı kesmişti sadece bana bakıyordu. Birden odadaki herşey durdu, sesler kesildi, lamba patladı. Oda zifiri karanlıktı ancak o nefretle bakan bembeyaz gözler çok net görünüyordu.

    Ben korkarak bir iki adım geriledim ve birine çarptım ancak çarptığım kişi de bu anın şokunu yaşıyor olacak ki çıt bile çıkarmadı. Hepimiz donmuş gibi sadece o beyaz gözlere odaklanmıştık. Onları göremiyordum ancak arkamda olduklarını biliyordum. yaklaşık beş dakika bu pozisyonda durduk.

    Başımıza neler geleceğini düşündükçe kalbim göğüs kafesimi yarıp çıkacakmış gibi hissediyordum. Onur yavaşça ayağa kaltkı, fısıltı tonundaki sesi bize yaklaştıkça bağırmaya dönüşüyordu. Bilmediğim bir dilde bir şeyler söyleyerek üstüme geliyordu.

    Deli gibi bağıra bağıra dua ediyordum her cümlemde bana biraz daha sinirleniyormuş gibiydi. O bana yaklaştıkça dilim dolaşıyor elim ayağım titriyordu. Neredeyse dua okuyamaz hale gelmiştim ki aklıma Ayet-el Kürsi ve Cin suresi geldi. Ayet-el Kürsi'yi okumaya başladığımda birden durdu ancak gözlerindeki o öfke hala katlanarak artıyordu.

    Beni öldürmek istediğini anlamak çok da zor değildi ama ben sureyi okumaya başlayınca birşey onu tutuyormuş gibi davranıyordu. ilerlemeye çalışıyordu ancak yapamıyordu. Ayet-el Kürsiyi bitirip hemen ardından Cin suresini okumaya başladım.

    Ben devam ettikçe o acı çekiyordu ancak ben düzeliyordum. Dilim açılmıştı, el ve ayaklarımdaki titremeler ise bitme noktasına gelmişti. O sureyi de bitirmemin hemen ardından bağırmaya başladı. Bu bağırma insan sesinden çok manda sesine benziyordu. Zar zor "Bitmedi!" diye bağırdı ve ardından yere yığıldı. Sesi boğuluyormuş gibiydi. Gitmeden önce söylediği bu kelime bile bana neredeyse kalp krizi geçirtecekti. Daha önceden duyduğum ve okuduğum şeylerin yarısı bile doğruysa bir insanın başına açabileceği en büyük bela cin belasıydı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Hay ananızı cinlerle birlikte gibeyim bi bana musallat olmadı bu amk cinleri
      ···
      1. 1.
        0
        cin gibmek nasıl birşeydir lan anal yapıcaksın filan ahahaha
        ···
    2. 2.
      0
      sizin hoca bunlar olurken 31 çekiyodu sanırım bina sallanıyor ampuller patlıyor falan hoca ortada yok. serin hikaye biraderim.
      ···
  8. 9.
    0
    Rezerved by nakreb00m
    ···
  9. 10.
    0
    Rez devam
    ···
  10. 11.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 12.
    0
    Rezerve
    ···
  12. 13.
    0
    Reserve
    ···
  13. 14.
    0
    Rezervasyon ücreti
    ···
  14. 15.
    0
    Rezerved
    ···
  15. 16.
    0
    Rezzersöç
    ···
  16. 17.
    0
    (bkz: toplama pc önerin bana beyler lütfen)
    ···
  17. 18.
    +81 -4
    Arkadaşlar biliyorsunuz ki rez e değil şuku ya göre yazıyorum. Boş duvara anlatmak istemediğim den dolayı şuku atarak gösterin kendinizi.

    Odadaki hareketlilik artık durmuştu. Savrulurken kornişlerinden kopan perdeler sayesinde camdan giren ay ışığı biraz olsun odayı aydınlattığında arkadaşlarımı görebilmiştim.

    Hepsi aynı dehşet dolu ifade ile yerde yatan Onur' a bakıyorlardı. Ben camın önünde duruyordum ve sırtı bana dönüktü bu yüzden suratını göremiyordum. Zaten görmekte istemiyordum. Ona bakınca bana nefretle bakan o beyaz gözler önümde beliriyordu sanki.

    Tahsin bana onu işaret ediyor ve bir şeyler söylemeye çalışıyordu ancak konuşamıyordu. Korkudan dili tutulmuştu. Neler olup bittiğini anlamaya çalışırken bir yandan da yavaş ve ürkek adımlarla arkadaşlarımın yanına gidiyordum. Yanlarına vardığımda Tahsin'in titreyen elleri ile gösterdiği Onur'a dikkatlice baktım.

    Onun bu halini görüdüğümde yaşadığım korkuyu anlatabilecek bir kelime yoktu. Kalbim korkudan göğüs kafesimi parçalayacakmışcasına atarken bütün gücümle bağırdım " Allahım sen yardım et!" Onurun gözlerinden ve ağzından akan kanlar yere damlıyordu, ağzı yukarı doğru kaymış, elleri ters dönmüştü.

    Tahsin sara krizi geçirir gibi durmadan titriyordu, ne kadar çabalasa da konuşamıyordu. Diğerleri ise bütün suratlarını kaplamış olan dehşete düşmüş ifadeleri ile tepkisizce onu izliyordu. Doğru düzgün hareket edebilen tek kişi bendim bu yüzden birşeyler yapmam gerekiyordu. Aklıma mesut hoca geldi; ilmi sağlam, iyi bir hocaydı. Odası bulunduğumuz koridorun hemen sonundaydı, eğer ona gidebilirsem belki bir şeyler yapabilirdi.

    Odanın çıkışına doğru hızlıca ilerledim ve zifiri karanlık koridorda göz gezdirdim. Gecenin geç saatleri olduğu için her yerin ışığı kapalıydı. Cebimden telefonumu çıkardım ve fenerini açtım, bütün cesaretimi toplayıp yalnız başıma karanlık koridora daldım. Bu koridorlar daha önce hiç bu kadar ıssız ve uzun görünmemişti. Sırtımı duvara yaslayıp dua etmeyi kesmeden elimden geldiğince hızlı yürümeye çalışıyordum. Etraftan gelen tıkırtılar ve izleniyormuş hissi yüzünden kalp krizi geçirmenin eşiğine gelmiştim ama duramazdım hemen Mesut hocaya ulaşmalıydım bu durumdan kurtulmamız lazım dı.

    Koridorun karanlığı her saniye içime daha fazla işlerken gözüm karşı tarafta bulunan banyo ve tuvalet kapılarına takıldı. Kapının üstündeki camdan dalgalanan turuncu bir ışık yayılıyordu ve bir takım gölgeler camın önünden hızlıca geçiyordu. Bir an kuvvetli bir iç güdü ile oraya gitmek istedim. Işık resmen beni çağırıyordu. Zayıf bir ışık olmasına rağmen duş kabinlerinin bulunduğu kısmı tamamen aydınlatıyordu.

    Elimi yavaşça duvardan çekip o ışığa ilerlemeye başladım. içimden bir ses bana oranın güvenli olduğunu söylüyordu oraya varabilirsem bütün bu sıkıntıdan kurtulacakmışım gibi hissediyordum. Ağır adımlarla ışığa yaklaşmaya devam ediyordum tam o koridora girecekken ışık birden bire kayboldu ve ayak bileğimde bir el hissettim. Bu el kuvvetlice beni çekmeye başladı ve yere kapaklandım. Soğuk banyo zeminine sertçe kafamı çarptım, ıslak zeminde sürüklenirken alnımdan gözüme doğru akan sıcak kanı hissettiğimde bir transtan çıkmış gibi birden kendime geldim.

    Bütün gücümle çırpınıp bağırıyordum "Allahım yardım et. Allahım yardım et." Dua etmeye çalışıyordum ancak Besmele bile çekemeden gırtlağımda bir ağırlık hissettim ses çıkaramıyordum ve nefes alamıyordum. Görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı artık gözlerimi bile açık tutmaya gücüm yoktu, tamamen hareketsiz bir şekilde kafam duvarlara çarparken banyonun içinde oradan oraya sürükleniyordum.

    Artık vakti geldi diyordum kendi kendime, ölüyordum. insanlar ölmeden önce hayatlarının film şeridi gibi gözlerinin önünden akıp gittiğini söylerler ancak ben hiç bir şey göremiyordum sadece zifiri karanlık ve korku.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  19. 20.
    +1
    Rez okunacak
    ···