/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +5 -1
    insanları sonu beli dedi.. ne diyon lan sen? amk cini dedim karıya... oradan bir tane daha atladı beyler. bir zıplamada 100 metre geliyor. hafife almayın direk sırtımdaki 2. kılıcı çıakrdım. ve gardımı aldım. 2. cin dedi ki susar mısın kız ağlıyor şuan dedi ve 1. cinin yanına gidip üzülme dedi.. lan şaşırdım cininde kezbanı varmış neyse gittim ben bunların yanına ama gardımı düşürmedim tabiki...
    ···
  2. 27.
    +5
    Gidip yanına oturdum. Yanında Timuçinde dahil 3 kişi daha vardı biride yüzü yaralı kadındı.

    Patron Onları tanıttı işte yüzü yaralı kadın Zelihaymış Patronun karısı. Timuçinle diğer çekik çocuk olan Kubilay kardeşlermiş. Son kalan elemanın adı da Ahmetmiş.

    Patron bana dönerek
    Haritayı yakmamın akıllıca olduğunu bana ihtiyaçları olduklarını yaşamamı garantilediğini söyledi. Ama bu durumun hiç hoş olmadığını beraber yaşadığımız sürece birbirimize güvenmemiz gerektiğini anlattı.

    Sonradan öğrendim ki Zeynepte Zelihanın kızıymış Patronunsa üvey kızı. Zeliha meteorların düştüğü gün yüzüne yara almış sağlık hizmetleri aksadığı içinde dikişsizce iyileşmesini beklemek zorunda kalmış. Çok acı çekmiş ama dayanmış.

    Çok geçmeden yemekler hazırlanmıştı kızarmış karga eti ve patatesle beraber kavrulmuş yılan eti. Bu kadar adama yetmeyeceği kesindi ama az da olsa yemek zorundaydık.
    ···
    1. 1.
      +2
      bekle bizi huur zeynep
      ···
  3. 28.
    +5
    Saatler ilerlemiş etraf iyice kararmıştı. Yerde can çekişen son cinleride öldürdükten sonra arkama düştüler. Haritayı yaktığım için bana ihtiyaçları olduğunu biliyordum. Tabi patronda bunun farkındaydı. Neyseki 1-2 ay sürekli baktığımdan haritada yer alan her yeri karış karış ezberlemiştim.

    Timuçin ve diğerleri bana güvenmiyorlar hatta benim gibi kan emicilerden nefret ediyorlardı. Gecenin kör karanlığından uzunca yürüdük. Elimizde önümüzzü zor aydınlatan yağ kandilleri ve sürtünme enerjisini elektiriğe çeviren güçsüz fenerlerle delik deşik olmuş asfalt yolları zor kestirebiliyorduk.

    Her an saldırıya uğrayabilirdik. Korku ve dehşet vardı kalbimde. Biliyordum ki en ufak aksilikte beni bırakıp kaçarlar hatta onlara ayak bağı olmamam için kalbime bir ok saplayabilirlerdi. Temkinim her zamankinin iki katıydı. Artık hem önümü hem arkamı kollamak zorundaydım.

    Grubun yarısının gözü etrafta yarısınnınki de benim üzerimdeydi. Rahatsız oluyor fakat onların bakışlarını hissetmiyor gibi davranıp karanlıkta en önden ilerliyordum.

    Önceden kat kat yükselen binalar artık 2 insan boyunu aşmıyor, kapital yapının mabetleri avmler yerle bir olduğunu görüyorduk. Ne hale gelmiştik ne zaman bu kadar güçsüz kalmıştık.
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa "onları oyalamam için" demişsin ama bunlar cin değil mi?Yani zombi değil sonuçta ve bunlar muhafız asker vs.Bir düzelt bence.
      ···
      1. 1.
        +1
        Dikkatin için teşekkürler kardeşim eleştiri geliştirir. Hemen değiştiriyorum
        ···
  4. 29.
    +5
    O sırada Timuçin geldi ve beni yakamdan tuttuğu gibi çimlerin üzerine devirdi. Palasını tam vuracaktı ki. Patron kan dolu ağzını tekrar açtı

    -Timuçin! ardından acı bir öksürük... Timuçin bir anda durdu ve Elindeki palayı bana nefretle bakarak yere fırlattı hiçbir şey söylemeden Patronun başına geçti ve

    -Dayan patron sseni kurtaracağız
    -Timu-çin...
    -Evet Patron
    -Bu hırsızı izle-yin siz-i Kon-ya ya zütür-sün.
    -Emredersin patron.

    Zelihada Zeynepte hala ağlıyordu. Birkaç saniye sonra derin bir nefes akciğerlerden çıkıp dünyanın atmosferine karıştı ve bir hayat daha söndü.

    Daha sonradan öğrendim ki Patron dedikleri 2019 de terörle mücadele için kurulan aşırı imtiyazlı bir askeri birimin komutanıymış bu yüzden ona patron diyorlarmış grupta Hamza ve Zeliha hariç herkes o birimin bir üyesiymiş. Zeynep bile terörle mücadele timinin bir parçasıymış.Çokta şaşırmamıştım doğrusu bu kadar organize bir grubu ancak askeriynin çıkaracağı çok barizdi.

    Her neyse beyler hıçkırıklar içinde cesetlerimizi gömdük onlardan ayrılmak o kadar da kolay olmadı tabi benim için değil ben hala artan erzak ve suyu düşünüyordum her neyse beyler parkın bir köşesine isteksizce mezarlar kazıldı. Yıkanmadan cnaze namazı kılınmadan ölülerimizi ağır ağır gömdük.
    ···
    1. 1.
      0
      çok iyi gidiyor panpa devam
      ···
  5. 30.
    +5
    Bir sigaramı fırtlıyor bir suyumu içiyordum. Aslında bu grup işi pekte kötü sayılmazdı. Ama ya bana tam olarak güvenmezlerse. işte o zaman düşünmem gereken üzerime doğru fırlamış saatte 300 kilometreyle gelen bir oktan nasıl kaçılırdı.

    Birşeyler yapmalıydım. Zaman geçiyor semada güneşin ilk ışıkları kırılmaya başlamıştı. Artık önümü görebiliyordum. Zeynep yanıma geldi hadi kalk birşeyler avlamaya gidelim grup uyanana kadar birşeyler bulursak iyi ederiz dedi.

    Yanımızda bir oğlan daha geldi 20li yaşlarına yeni girmiş olmalıydı. Yaşamasına mucie gözüyle bakıyordum. Sarımtrak saçları uzadıkça uzamış teni tozla ve toprakla kaplanmıştı. Sonradan öğrendim ki ismi Hamzaymış.

    Elimizde yaylarımız kampüsü tarıyorduk. Çok sessiz ve bir o kadarda her anki bir saldırıya karşı hazırlıklıydık. Ayrılmamız gerektiğini söyledim beni tek başıma işemeye bile göndermeyeceklerini söylediler.
    ···
    1. 1.
      +9
      Sarışın Hamza mı olur amk
      ···
  6. 31.
    +5
    Az gittik uz gittik Gazi Mahallesinin dar bir sokağından ilerleyerek Gazi üniversitesinin içerisine sızdık. Hatırlıyorum 5 yıl önce buraya bir arkadaşımı ziyarate gelmiştim. Öğretmen olmak için yanıp tutuşan bir arkadaşımı. Rektörlük binasına imrenerek bakmıştım. Şimdi o gösterişli binadan geriye kalan sadece yıkık duvarlar ve etrafa saçtığı tuğla bloklar kalmıştı.

    Gecenin karanlığında etraftaki cinleri parıltımızla buraya çekmemek için ışıklarımızı söndürdük. Herkes susuyor kimsenin ağzından bir kelime çıkmıyordu.

    Son gördüğüme oranla çimleri orantısızca büyümüş, ağaçların dallarına asılan Türk Dünyası bayrakları etrafa savrulmuştu.

    Bu üniversitenin bile atfosveri tamamen bozulmuştu. Rengarenk dalların gölgesinde çay sigara yaptığım aklıma geliyordu. Ama bunları düşünme sırası değildi.

    Patron kalın sesiyle komutları vermişti. Dörder kişilik nöbetler halinde uyuyacak yarın sabah yapacaklarımız hakkında konuşacaktık.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa az gittik uz gittik sence de biraz keloglan masallarını andırmıyor mu hıkaye cok guzel devam ederken
      ···
  7. 32.
    +5
    -Öncelikle Celal Bayar bulvarından Gazi üniversitesi kampüsüne ulaşmalıyız orada ver çevresinde bir gece konaklayıp ihtiyaçlarımızı karşılar bölgenin kontrolünü ele geçiririz. Ardından Fevzi Çakmak Caddesinden ilerleyip Bahçeli Evler ve Beştepe birimlerine hiç görünmeyeceğiniz. Emek birimleri olsada Cadde Mahallenin öbür ucu olduğu için karşımıza zayıf ve sayısı az birlikler çıkacaktır. Ardından Akdeniz Caddessini kullanarak Milli Kütüphaneye sığınacağız orası dinlenmemiz ve tekrardan mevzi almamız için oldukça güvenli olacaktır.

    işimizi orada da bitirdikten sonra Ziyabey Caddesini kullanarak Mevlana bulvarına çıkacağız sonrası tabana kuvvet Haritaya uyarak yürüyeceğiz.

    -Güzel plan doğrusu
    -Patron kararlı mısın?
    -Evet
    -Tereddütlerin var sanırım
    -Elbette burada iyi kötü yaşıyorduk
    -Yaşam bitiyor Patron yiyecek içecek kalmadı yakında öleceğiz.

    Etraftan hışırtılar duymaya başladım. Ama Patron hala konuşuyordu.
    -Gideceğim --..-...

    Savaş çığlıkları duyuyordum. Haritayı tuttuğum gibi ateşe attım..
    -Ne yaptın lan sen hırsız bin
    -Cinler geliyor mevzi almalıyız.
    -Ne
    -Çabuk kaldır şunları
    -Kalkın!!!

    Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu
    -Pusuya düştük.

    Herkes kalkıyordu. Palalarını aldılar, oklarını yaylarına sürdüler. Elime bir yanan odun parçası alıp uzaklara atıyor oraları aydınlatıyordum. Kadınlar oklarıyla bir yuvarlak oluşturmuşlar erkekler ellerinde palarıyna onların önünde duruyorlardı.

    Benim aydınlattığım yerde eğer bir cin vaarsa oklar birbir vücutlarını parçalıyordu.

    Ama durduramıyorduk gittikçe yaklaşıyorlardı. Geneli küçük mavi cinlerden oluşsada muhafız cinlerde vardı. Sayıları oldukça fazlaydı. Ellerinde baltalarla kamalarla saldırıyorlardı. Bana albeletimi verin desemde herkes can derdinde beni gibleyen yok tabi mevzininde dışındayım.

    Biz muhafız cin beni gözünü kestirmiş koşarak üzerime doğru geliyor ben dururmuyum hemen topuk tabi ama ne olduğunu anlayamadan yere düştüm. Yüzüm ellerim her yerim çizilmişti. Muhafız cinde beni bırakacak değil ya hızla beni kesmeye koşuyor bin. Sarı zırhının altında yeşil iri vücuduyla elindeki baltayı kaldırdı tam vuracak.

    Vücuduna art arda 2 ok saplandı ve yere düştü. Hemen ayağa kalktım. O zaman kadar da bizimkiler mevziyi delmişler birazda olsa rahatlamışlar grubun yarısı kampı topluyor diğer yarısı gelen tek tük cini kesiyordu. Patron bana arbeletimi ve kılıcımı attı. Çantamı yerden aldım. Çarpışmalar tek tük devam etti herkesin eşyaları toplanmıştı.

    Patron
    -Geri çekiliyoruz. dedi
    Timuçin
    -Nereye diye sordu
    Beni takip edin dedim.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +5
    Başımı uzun şimlere koyup uyumayı denedim. Ama aklım hala o gündeydi. Okların önümdeki korkun yaratığı delip geçtiği günde.

    "Arkamı döndüm karşımda orta yaşlarını çoktan geçmiş bir adam gördüm Burak yanımda neler olduğunu anlamaya çalışırken Ben adamla birkaç saniyeliğine de olsa göz göze gelebilmiştim. Elinde siyah bir arbelet vardı. Sağ elinde ise 6 tane ok tutuyordu."

    "Ama korku ete kemiğe bürünmüş ve hayatımızı kurtaran adamın sırtına bir kama sokmuştu. Bir mavi cin adamın boynuna çıkmış göğsünü dehşet verici bir nefretle bıçaklıyordu."

    "Adama doğru hızla koştum ardından g3 mermilerinin etrafa kara kanlar saçtığına şahit oldum. Bizim adamı öldüren mavi cin paranparça olarak yere serilmiş adamla beraber yere serilivermişti."

    "Adamın yanına vardığım da çoktan binanın zemininde kara ve kırmızı kan birbirine karışmıştı. Yapacak hiçbir şeyim yoktu adamın sıkı sıkıya tuttuğu okları ve arbeleti alıp arkamı döndüm."

    "Burak binanın çıkışına doğru koşuyordu. Korkmuştu haklıydı. Ayağa fırladım binayı ayakta tutan gri dikiklerin arsından geçerek Buraka yetişmeye çallıştım. Kalbim olağanca hızıyla atıyor adrenalini tüm hücrelerimde en şiddetli haliyle yaşıyordum."

    "Burakla beraber aynı anda binadan çıktık. Dışarıda Tankların üzerlerine çıkmaya çalışan mavi cinler yerde yatan adamlara bile acımayan muhafız cinler vardı. Ve bir de biz gibi tek tük direnen yerel halk"
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam panpa
      ···
  9. 34.
    +5
    Yerimizden kalkmıştık ki Emir tanka girmek istediğini belki bir şeyler bulabileceklerini söyledi. Tabi aralarından bir gönüllü çıkmayınca gruba en son katılan hırsızı tankın paslı ve eğilmiş gövdesine sokmak istediler.

    Bu görevi hiç istemiyordum ama sırtıma değen bir pala benim fikrimi değiştirmeme neden oldu.

    Tankın kapağını Timuçin ve Emir kaldırdı ve yeşil basamaklara basarak tankın cehennem gibi yanan gövdesine dalıverdim.

    içeride 2 tane üniformalı iskelet bana bakıyor ve kemikli yüzleriyle baka gülüyorlardı. ilk gördüğümde korksam da sonradan onların birer ölü olduklarını bana bir halt edemeyeceklerini aklıma kazıdım. Etrafta işe yarar şeyler arıyordum.

    Tankın gövdesine yayılmış ve artık sararmaya başlamış kağıtlara bakıyor yazılanları hızlıca okuyordum ama ne var ki kayde değer bir bilgi yiyecek bir lokma bir şey yoktu artık kokmuş mataralarındaki su da kan rengine dönmüştü.

    Tam çıkıyordum ki önünde yere serilmiş, subayın kemikleşmiş parmaklarında ki bir colt m1991 gördüm. Hemen elime aldım ve şarjörü açtım içinde 4 fişek kalmıştı namluyu kontrol ettim namluda da bir mermi vardı hemen tabancayı kamuflaj gömleğim ve koyu siyah dar pantalonum arasına belime taktım ama bunu onlara söylemeyecektim.

    dışarı çıktım bir halt bulamadığımı kayde değer bir bilginin ve ne yiyeceklerinin nede içeceklerinin var olduğunu söyledim.
    ···
    1. 1.
      0
      başkan devam et be çok güzel gidiyordu
      ···
    2. 2.
      0
      vay be saglamdı bu hikaye
      ···
      1. 1.
        +2
        Pampa hikayeyi devam ettiriyo (bkz: kıyamete beş kala)
        ···
      2. 2.
        0
        adamsın lan züt lalesi saolasın
        ···
  10. 35.
    +4
    "Meteorlar kırıldı içlerinden kimisi ufak kimisi büyük değişik korkunç canlılar çıktı. Asker ve Polis karşılıklı olarak sokağı yaylım ateşine almışlardı. Meteorların içinden çıkan her yaratıık mermilerin vücutlarına girmesiyle parçalara ayrılıyordu."

    "Halk yeniden paniklemiş. Etrafa kaçışıyorlardı Burak ve bende çıktığımız hana tekrar girdik. Koşuyorduk. Gri sarkıtları açılmış pazar tezgahlarını hızla geçerek çıkışa doğru koşuyorduk. Ama karşımıza birden metorlardan çıkan yaratıklardan çıktı. Elinde boyunun yarısı kadar bir kama ve dev ağzıyla dudaklarını ıslata ıslata geliyordu. Birden arkamızdan bir ok fırladı ve önümüzdeki cüce yaratığı bir kirişe çiviledi."

    Birinin omzumu dürtmesiyle düşler aleminden çıktım.

    -Hırsız sana diyorum beni duyuyor musun?
    ···
  11. 36.
    +3 -1
    Herkes tvlere bakıyor ağlayarak birilerini arıyorlar. Aradıkları insanları uyarıyorlardı. Artık maddi ve bünyevi hiçbir şeyin anlamı kalmamıştı. Büyük son için dua edenlerde vardı canı için son gücüyle evine koşanlarda.

    Tv de dev yeşil ışıkların biraz önce Brezilya Yemen Endonezya gibi ülkere çarptığını gösteriyor onbinlerce yaralı ve ölü olduğundan bahsediyordu. Haberi sunan Star Tv muhabiri kadın Türk halkına güvenli noktalara erzak ve yağmaya karşı silah alarak sığınmamızı istiyor Ordudan destek istememizi söylüyordu. Kadının daha söyleyecekleri bitmemişti ki Tv yayını gitmiş. Ordu ülkenin her yanında sirenleri çalmaya başlamıştı.

    işte 23 yıllık hayatımda ilk kez korkuyu gerçekten yaşamıştım.
    ···
  12. 37.
    +3 -1
    Düşünceler ve o anki duygular dağıldı etrafımdan. Ölümleri tekrardan düşündüm geride bıraktıklarımı öldürdükleri mi ölüme terk ettiklerimi kalbim yeniden kasvetlenmişti.

    15-20 dakika geçmişti artık uyumuşlardır diye düşünüyordum. Sessiz bir hareketle ayağa kalktım ve uzayan sarı otların arasında ağır adımlarla kampa doğru ilerliyordum. Amaç nöbetçiyi bayıltmak ve erzakları çarpıp yoluma devam etmekti. işin iyi yanı nöbetçi dikkatsiz ve bana arkasını dönmüş bir aptaldı. Hafif hışırtılar ve tenimi okşayan ılık rüzgarla beraber ağır ağır ilerliyordum.

    Yavaşça gardımı aldım ve rüzgardan bile daha sessiz bir şekilde kampın içine sızmıştım. Şimdi adım attığımda ayağımın sağında solunda biri tulumuna girmiş uyuyordu. Ama beni tehdit eden uyuyan kızlar değil. Uyanık nöbetçiydi. Ağır adımlarla Nöbetçiye yaklaşmış artık aramızdaki mesafe birkaç metre olmuştu ki. Bir anda kendimi kaybettim ve yere yüzükoyun kapaklandım. Gözlerim bulanıklaşıp vücudumdan çekilen kanı hissetmeye başladım. Galiba bayılacaktım.
    ···
  13. 38.
    +4
    Sonra nöbetçi beni fark etti ne olduğunu anlamadan bana da bir dal ver kardeş aylardır içmiyorum dedi. Acıdım bi dal da ona uzattım grubu hakkında soru sordum. Önce sigaranın dumanından geldiğini söyledi. Hay amk nasıl unuttum dumanı. Neyse grubun kendini destekleyen başka insanlara yardım eden bir topluluk olduğunu ve herkesin deneyimli olduğunu söyledi. istersem bende girebilir mişim. Elinde ne var söyle makulsa girersin dedi. Winston Box kartonu yetti açıkçası. Beraber ateşe yürüdük. Herkesi uyandırıp beni tanıştırdı. 'gençler bu ahtapotnecmi' herkesle teker teker tanıştım tokalaştık derken omzumda bir el yüzümde bir bez hissettim. O an anladım yannanı yedik diye. Önce nefesimi tutup kurtulacam sandım ama bir huur çocuğu karnıma tekmeyi geçirdi. Mecburen eteri çektim. Uyandığımda kafamı taşa sıkıştırmışlardı her tarafım döl olmuştu. zütümden gibmişlerdi
    ···
  14. 39.
    +4
    Metro Hattını gerimizde bırakmıştık çoktan, hızı ve olabildiğince sessiz davranmaya çalışıyorduk. Uygun adım asker düzeni etrafı gözetleyerek ilerliyorduk.

    Yine en önde ben diğerleri arkamda beni izleyerek geliyorlardı.
    Ardımda bir ses duydum grup dinlenmek istiyordu. itiraz etmedim hemen bir kaldırım taşına toplandık etrafta çoktan hurdaya çıkmış rengarenk arabalar camları yollara kadar fırlayan mağaza ve galeriler görmek oldukça kolaydı.

    Kaldırımdan kaldırdım tüm grubu ve ilerde gördüğüm parka geçirdim herkesi. Artık anıt parktaydık. Yaklaşık 1 saat yol gitmiştik sonunda Fevzi Çakmak caddesi gerimizde kalmış Akdeniz caddesinin girişindeki Anıt parka gelmiştik.
    ···
  15. 40.
    +3 -1
    Benden hoşlanmadığını anlamıştım ama nefret etmesi gerçekten kötü olmuştu. Ama şuan son sorunum bir grupta yer edinmekti. Bana çantamı ve bir paket sigaramı verip salsalarda oldukça mutlu olurdum. Zeynep beni sert bir şekilde esmer binin önüne düşürmüştü.
    Sonra elemana dönerek ben yatıyorum dedi. Oda onaylayınca kampta ayakta olan bir biz kalmıştık ateşin başındaydık. Herkes tulumlarına girmiş uyuyorlardı ya da geçen gece bana yaptıkları gibi tetikte bekliyorlardı.

    Patron konuşmaya baladı. Bu adam 40lı yaşlarında olmasına rağmen oldukça fit ve atletik bir adamdı. Uzun beyaz sakalı ve kısa saçlarıyla emekli bir subaya benziyordu. Sanki endişeli ve birazda umutla bakıyordu bana. Korkuyor aynı zamanda bu işten sıyrılabileceğimi düşünerek konuşuyordum.

    -Hırsız
    -Efendim
    -Bana Konyadan bahset
    -Bende bir şey bilmiyorum birkaç ay önce bir cini öldürmeden önce konuşturdum. Konya da isyanların başladığını cinleri püskürttüklerini anlattı.
    -Oraya gidebilir miyiz?
    -Evet elbette.
    -Kuşağımın arasından haritamı çıkardım.
    -Onu nasıl sakladın seni iyi arayamamışlar -Aptallar-
    -Merak etmeyin başka her şeyimi aldılar
    -Haritayı ateşin yanına koydum. Bir sigara rica edip biraz su içtikten sonra. Ankara kalesinde kurduğum planı açıklamaya başladım.
    ···
    1. 1.
      +4
      zeynep ve ahtapot ilerde sevgili olurlar
      ···
    2. 2.
      0
      Jon snowla yabanilerdeki kızıl kızın oldugu gibi ayni durum amk
      ···
  16. 41.
    +4
    Herkes bir yere oturmuş bir elleri mataralarında bir elleri silahlarındaydı. Gördüklerim göreceklerim her bir bir gerçekleşiyordu. Yılların şokunu hala üzerimden atamamıştım. Aklım almıyordu olanları. Nasıl diyordum hep kendime nasıl? Nasıl.

    Herkes yayılmış soluklanıyordu. Bende bir köşeye geçtim, sırtımı bir ağaca verim düşüncelere tekrardan daldım. Etrafta Kışın ardından gelen baharı müjdeleyen yeşil yapraklar düzensizce uzayan çimler ve durmadan öten küçük kuşlar vardı. Evet belkide insanlar olmadan bu dünya çok daha sakin ve güzeldi ama yaşamdan vazgeçmek o kadar da kolay değildi

    Yaşamak istiyordum kıtlıklar olsa da açlık ve susuzluk tüm takatimi kısıtlasa da yaşamak istiyordum. Sadece yaşamak.

    Gözlerimi bir an için kapadım ve yine gözlerimin önüne o gün geldi.

    "Sokakta kılıç, balta ve art arda ateşlenen g3 sesleri. Yer kızıla ve siyaha bulanıyordu. Ateş sesleri çınlayan demirin içinde kaybolmaya başlamıştı. Asfalt delinmiş sokağa sızan lağam suyu tüm caddeyi iğrenç bir kokuya bulamıştı.

    Etrafta çocuklarını toparlamaya çalışan anneler, kaçışan genç erkekler görüyordum. Arabalar bir biri ardına ateş alıyor, Patlama sesleriyle tüm Ankara ağlıyordu.

    Çığlıklar, çınlamalar, mermilerin duvarlara saplanma sesleri ve ardı ardına çatlayan meteor sesleri kulaklarımı bir hayli yormuştu.

    Burak hızla caddeye daldı arkasında da ben,"

    "Koşuyorduk ara sokaklara giriyor çatışma seslerinden uzak durmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorduk. Çok ani yakalanmıştık bu saldırıya, yolların binaların çöküntüsü askeri ve eml-i kuvvetlerin işini zorlaştırıyor, hastane ve sağlık ocakları ağzına kadar doluyordu.

    Gördüğüm her sokak her bina hemen hemen aynı durumdaydı, Perişan bir halk ve çaresizce ateşlenen 7.65 ve 11mm mermiler.

    Sayıların çoktu hem de çok!"

    Patron kalkmamız gerekiyor demesiyle kendimi o cehennemden bir kez daha çıkarmıştım.

    Herkes birer yudum daha su aldı ve kalkmak için ayaklandık.

    Vızzzz! bir ok doğruca bacaklarımın arasından geçip gitti. Ardından birkaç daha ok sesi duydum ve Patronun yere serilişini.

    Kusura bakmayın beyler iş yerinde çıkan bir durum yüzünden 4 de çıkamadım.
    ···
  17. 42.
    +4
    wolfteam mi oynuyoz amk başlığa bak ahahahahha
    ···
  18. 43.
    +3 -1
    Birden telefonum deli gibi çalmaya başladı. Ev arkadaşım arıyordu. Telefonun hemen açtım, içimdeki şok ve endişe duygusu bir an içinde olsa dağılmıştı. Karşımda dehşet verisi bir ses tonu yükseliyordu.

    Ahtapot: A
    Burak:B

    B: Ahtapot, lan
    A:Efendim Burak
    B:Dışarıda mısın? Lan görmüyor musun olanları
    A:Görüyorum görüyorum. Kıyamet sanırım
    B: Değil daha kötüsü neredesin şu an
    A:Kızılayda sen
    B:Maltepe buraya gel çabuk
    A:Tamam.

    Bir anda üzerime toplanan ölü toprağını atmış koşarak Maltepeye doğru harekete geçmiştim. Sırtımda çantam cebimde biraz para ve sigaram vardı.

    Koşar adımlarla Maltepeye varmıştım. Hemen cebimden telefonumu çıkardım numaraları çevirdim ve aradım fakat telefon çalmıyordu bile. Demek ki tüm tv ve haberleşme yayını kesilmişti.

    Koca Maltepenin içinde koşuşturan insanların arasında Burakı bulmak hiçte kolay olmayacaktı. Gözlerimle kaldırımları taraya taraya hafif tempo koşmaya başladım. Maltepe pazarının önüne gelmiştim ki Biri kolumdan beni çekerek pazzarın içine soktu.

    Karşımda kirli sakalı ve büyümüş gözleriyle Burak vardı.
    -Neler oluyor lan Ahtapot
    -Bilmiyorum lan
    -Eve gitmemiz gerekiyor.
    -Ne evi lan Ordudan sığınma talep etmeliyiz
    -Sincan çok uzakta lan
    -Ne ya...

    Derken sokağa bir meteor düştü. Ardından bir başkası daha. Ardından dahada fazlası hızla aslaftı deliyorlarlardı. Melik Gökçek ne yapıyordu acaba şimdi düşündürücü hatta üzerine bir makale yazılabilecek güzel bir konuydu bu.

    Neyse beyler. Sokaklara düşen her meteor birkaç kişinin canını daha alıyordu sokaklar 1 buçuk metrelik yeşil meteorlarla doluyordu. Binanın üzerine çarpan her meteor etrafı biraz daha sallıyordu.

    Bunları düşünürken sigaramın bittiğini fark ettim artık harekete geçmek zorundaydım.
    ···
    1. 1.
      +2
      Yıl olmuş 2024 hala Melih Gökçek var ama şaşırmadım.
      ···
      1. 1.
        +2
        ibrahim Melih Gökçek 2023 yerel seçimlerinde yerini torunu Melih Gökçek'e bıraktı.
        ···
      2. 2.
        +7
        Sir II. Melih Gökçek Jr. desene. Yanlış anlaşılıyo.
        ···
  19. 44.
    +3 -1
    Dehşet içinde yavaş ve emin adımlarla metal tekerlekten aşağıya inmeye başladım. Dudaklarımda gri kabuklar oluşmuş, parmak uçlarım turuncu bir tozla kaplanmıştı. Ayağımı koyduğum demir parçası bazen büyük bir gürültüyle kopup yere çarpıyor bazende inatla turuncu yığına tutunuyordu.

    Bastığım demir parçası buraya onlarca yıl önce koyulmuştu. kabinlerin renkleri güneşte solmuş onları sabitleyen zincirlerin çoğu kopmuştu.

    Birkaç dakika içinde yere indim. Timuçin yanındaki azmanı dürterek. Baksana lan adam ölmedi dedi kahkahalar içinde. Sonra beni önlerine katıp kamp alanına kadar arkamda konuşarak takip ettiler. Bir yandan da sigaramı içiyorlardı binler.

    Yanındaki elemanında isminin Emir olduğunun öğrendim. Kısa saçlı, beyaz tenli bir adamdı Timuçine göre daha uzun ve daha yapılıydı. Konuşması ve mimikleri görünüşünün aksine daha çocuksaydı. Ama gözlerinde beni rahatlıkla öldürecek vicdansızlığı gözlerinde hissedebiliyordum.

    Çok geçmeden kampa girmiştik. Kendimi yavaşça bir yere bıraktım ve soluklanmaya başladım. Ama grup lideri olarak düşündüğüm esmer elemanın beni rahat bırakacağını belliydi gelip saçlarımdan tutarak beni kaldırdı.

    -Önce rapor sonra dinlenme. dedi kaba sesiyle
    -Önce su sonra rapor. dedim acıyla titreşen bir tonla. Bu cevabım onu sinirlendirmiş olacak ki saçlarımı daha sert sıktı.
    -Ön-ce su son-ra ra-por. dedim tekrardan. Esmer bininde benle uğraşacak zamanı yoktu. beni Timuçinin önüne doğru fırlatım hırsıza biraz su ve sigara verin ben birazdan gelirim dedi.
    ···
    1. 1.
      +1
      Panpa hikayen efsane olacak gibi geliyor yarıda bırakma giberim belanı
      ···
  20. 45.
    +3 -1
    filmi cekilir
    ···