-
1.
+159 -40Selamun Aleyküm arkadaşlar.Tümünü Göster
Sizlere de merhabalar herhangi bir dine mensup olmayan arkadaşlar.
öncelikle belirtmek isterim ki bu yazacağım hikaye %100 yaşanmış olup hiç bir kurgu yoktur. benle özelden konuşan panpalarım beni bilir. aklı başında işi gücü olan eğitimli biriyim.
aramızda bazı arkadaşlar vardır. paranormal olaylara ve hikayelere inanmayan. CSB diyecekler lütfen seriyi takip etmesinler. her part\'ta bir olay anlatmayı planlıyorum. takipte kalın. rezlerinizi alın pcye geçince çok hızlı bi şekilde partlar gelecek. Olaylar tamamen yaşamış olan kişilerin ağzından tarafımda anlatılacaktır. iyi okumalar...
PART 1- BAŞLIYORUZ REZ VE ŞUKUNUZU EKgib ETMEYiN.
Hayatım boyunca ben ve ailem birden fazla paranormal olaya şahit olduk. bu seride bunları sizlerle paylaşacağım. bu paranormal olayların başlangıcı teyzemin oğlu mehmet\'in görücü usulü evlenmesiyle başladı. 90ların başındaydık. teyzemler gurbetçiydi. fransada yaşıyorlardı. tek oğullarının evlenme yaşı gelince memlekete tokat\'a gelip sağa sola sorarak uygun bir kız olarak Esma\'yı buldular. izinleri fazla olmadığı için hemen düğün dernek kuruldu. köy usulü yapılan düğünden sonra 1 ay içinde çift fransadaki evlerine taşındılar.
aradan geçen zaman içerisinde şiddetli geçimsizlik ve anlam veremedikleri garip olaylar yaşanmaya başlamış. evden gelen esrarengiz tıkırtılar, evin içinde yılan görmeler, eşyaların yerinin değişmesi ve düşmesi, kendi kendine yanıp sönen ışıklar gibi küçük ama korkutucu olaylar. bunların en ilginci ve ürkütücü olanını esma\'nın ağzından dinliyoruz;
\"Mehmet evde değildi. gece mesaisine kalmıştı. evde yanlızdım. biraz televizyona baktım. saat 12yi geçiyordu. tuvalete gidip yatacaktım. evimin düz bir satıh üzerinde tek kaltı müstakil bahçeli bir evdi. düz satıh diyorum çünkü evin bir köşesinden bakınca evin odalarını görebiliyordun.
tuvalette iken evin içinden bir ses duydum. evde garip seslere alışmıştık. ev zaten ahşap olduğu için bu tür olayları tahtalardan gelen seslere bağlıyordum. ama bu sefer farklıydı. sanki evin içinde birileri yürüyordu. çok korktum. Mehmet erken geldi sanarak ona seslendim kimse cevap vermedi. tuvaletten kalktım. kapıdan kafamı çıkarıp içeri baktım. şok olmuştum.
evin içinde onlarca uzun boylu, sakallı ve siyah cübbeli adam vardı. çok yavaş hareket ediyorlardı. kendi aralarında sessizce uğultu biçiminde birşeyler konuşuyorlardı. ses çıkaramadım. dnmuş kalmıştım. sonrasını hatırlamıyorum.
uyandığımda Mehmet yanımdaydı. sabah olmuştu. beni tuvalet kapısında baygın halde bulmuş. saat 7 ye geliyormuş eve geldiğinde. yani bi 6-7 saat orada öylece kalmışım.\"
bu olay üzerine ilk fırsatta memlekete döndüler. eşe dosta soruldu. herkesin verdiği cevap aynıydı. \"büyü\" yapılmıştı. çözüm, hocalardan geçmekteydi. trabzonda bir hoca olduğunu öğrendik. babamlar ve teyzemler hemen yola koyuldular. trabzondaki hoca bu büyüyü bozabileceğini fakat öncelikle henüz ergenlik yaşına girmemiş bir sabinin kendisine getirilmesi gerektiğini söylemiş. bu kişi de bendim. işte benim paranormal dünyaya girmemin başlagıcı tam da o olaydı...
söz konusu hoca ben \"bu büyüyü bozarım ama bana inanmazsınız, siz bana henüz ergenliğe girmemiş bi çocuk getirin ona bozduracam\" deyince ailede uygun olarak ben vardım. 8-9 yaşlarında filandım yanlış hatırlamıyorsam. aldılar beni ailecek trabzona gittik. aslında trabzonun içi değil de böyle bi köy gibi bi yerdi. ismi filan neydi tam hatırlayamadım şimdi. epeyce küçüktüm. neyse, girdik oturduk. 2 katlı eski ve ahşap bi evdi. hocayla tanıştım. temiz yüzlü bi adamdı. hani böyle yüzüne bakınca \"bu adamdan zarar gelmez\" diyeceğiniz adamlar var ya hoca onlardandı.
velhasıl, babamlar teyzemler filan böyle koltuklara oturdular. daha çok somya gibiydi eski evlerde olan. çok gerilmiştim. hoca \"korkma oğlum sana hiçbirşey zarar veremez sadece benim dediklerimi söyle dedi.\" tamam dedim. \"dizlerinin üstüne otur diz çök\" dedi. yaptım. yüzüm annemlere dönük. sonra hoca eline bi a4 kağıt aldı ortadan ikiye böldü ve önüme bıraktı. arkama geçti bana göre arka sağ çaprazıma oturdu.
önce kendi arapça olduğunu tahmin ettiğim benim bilmedim ve anlamadığım bir dilde bişeyler okudu. sonra bana \"oğlum hiç birşey düşünme. sadece kağıda bak. birazdan orada bişeyler göreceksin görünce bana haber ver\" dedi. önüme eğdim başımı ve kağıda bakmaya başladım. hoca okudukça gerçekten 1-2 dakika sonra kağıtta bi şekiller enteresan varlıklar görmeye başladım. korktum. gördüm hocam dedim. \"aferin oğlum\" dedi. okumaya devam etti. yine 1-2 dakika içinde herşey netleşmiş sanki televizyon izler gibi kağıtta sahneler görmeye başladım. hoca \"hoca benim dediklerimi tekrarla\" dedi. tekrarladım filan bi anda esma\'yı gördüm. dedim yengemi gördüm hocam. tekrar \"aferin oğlum dedi.\" tabi ben hocayı görmüyorum. daha sonra annemlerin anlattığına göre hoca baş parmağının tırnağından benim neyi görüp görmediğimi takip ediyormuş.
neyse, ben anlatmaya başladım, hocam işte yengemi görüyorum dedim. evde yemek yapıyor. \"yanında kimler var dedi\" ben kimse yok dedim. \"dediklerimi tekrarla\" dedi yaptım. \"şimdi ne var\" dedi. dedim hocam böyle diz boylarında 10-12 adam var yengem nereye giderse peşinden gidiyorlar dedim. gerçekten de öyleydi. şimdi tam net hatırlamıyorum ama normal insan forumda küçük küçük adamlar yengemi takip ediyorlardı. hoca \" şimdi okuyacağız kovacağız onları\" dedi hoca bana. dediklerini terarlarken bir bir eksilmeye başladılar. sonra kimse kalmadı. kimse kalmadı hocam diyecekken biri geri geldi. çok sinirlenmiş gibiydi. çıktı yengemin omuzlarına oturdu. hocayla birlikte 1 saate yakın onu göndermek için uğraştık. her seferinde geri geldi. \"tamam oğlum. onunla ben bu gece uğraşacağım senin gücün yetmedi\" dedi.
sonra kağıtta mehmet abiyi gördüm. motorda gidiyordu. kendimi de motorun ardında oturmuş gördüm. onun yanında kimse yoktu. \"tamam\" dedi hoca \"hadi ona dua edelim\" dedi. kendimi ellerimi göğe kaldırırken gördüm. hocayı tekrar ettim. sonra hoca beni okudu ve kağıdı önümden aldı.
annemlerle bişeyler konuştular. işte çok sağlam bir büyü yapıldığını filan söylemişler. benim başım felaket ağrıyordu. \"40 gün çocuğa dikkat edin. tuvalette banyoda fazla kalmasın küle pisliğe basmasın 40 gün sonunda getirin bi daha okuyacam ayrıca bu gece o gitmeyenle uğraşacağım bana yarın sabah telefon edin\" dedi. ben herşeyin bittiğini sanmıştım ama aslında herşey daha yeni başlıyordu. eve doğru yola çıktık...
Evet arkadaşlar yarım saattir mobilden yazıyordum bu kadar yazabildim şimdi pc ye geçiyorum yerinizi alın bomba gibi geliyorum. Şukumu esirgemeyin yeter ben burda size birşey anlatıyorum doğal olarak iletişimde etki - tepki meselesi önemli eğer etki ediyorsa tepki verin şukuyla - cuguyla - veya bir yorumla belli edin kendinizi. -
2.
+60Aynı gece eve yorgun argın vardık. odama gidip yattım. hemen uyumuşum. gecenin ilerleyen saatlerinde bi fısıltıyla uyandım. kulaklarımda bi fısıltı vardı. çok yakında geliyordu ama oda da kimse yoktu. yarı uyur yarı uyanık bi haldeydim. gözüm bi anda oda kapısına takıldı. kapının altından odama koridorun ışığı sızıyordu. bizimkiler yatarken kapatmayı unutmuşlar diye düşündüm. ışığa bakarken halen anlam veremediğim bir "şey" kapının altından içeri girdi. çok korktum. yataktan doğruldum. kapıya attım elimi. açtım baktım koridorda ışık filan yok. halbuki 5 saniye önce bariz ışık süzüyordu kapının altından. karanlığı görünce ilk anda duraksadım. sonra duvarda anahtarı ararken o uyanırken duyduğum fısıltıyı yeniden duydum. bu sefer ses netti. arapça olduğunu düşündüğüm bişeyler söylüyordu o fısıltı. 3 kere "fen humilis men hamileki" diye anlayabildiğim/hatırladığım cümle tekrarlandı. o korkuyla anne diye bağırmışım. bizimkiler çıktı geldi odalarından işte korktun bugün diye geçiştirdiler. ben sabahta üzerimden o korkuyu atamadığım için erkenden babama hocayı arattım. o da tam o sırada bizi arayacakmış.Tümünü Göster
Hoca "o gitmeyen tek kalanı gönderemedim kızın başından" dedi. dedi bizim oğlan böyle böyle oldu. "olabilir korkmasın. ben şimdi onu bi daha okuyacağım bi de muska göndereceğim onu hayatı boyunca hiç çıkarmasın" dedi. tamam dedik. sabaha kadar hiç uyumamıştım. o gün akşama kadar deliksiz bi uyku çekmişim.
o günden sonra bir çok hocaya gidildi. hiç birinden bi sonuç alamadık maalesef. hepsi çok güçlü bir büyü yapıldığını ve güçlerinin yetmediğini söyleyip durdular. içlerinden bi hoca "ben bunu çözemem ama bu işi kimin yaptığını size gösterebilirim eğer kaldırabilirsiniz" demiş. teyzemin kocası ben korkarım diye istememiş fakat teyzem ben yapmak istiyorum diye atılmış hemen.
hoca ona bi kağıt vermiş. demiş ki " bunu yatarken yastığının altına koy, sabah ezanında kimin yaptığını göreceksin" . teyzem dediği gibi yastığının altına koymuş bi kaç da hocanın veridği sureyi okuyup yatmış. aynen hocanın dediği gibi, sabah ezanında uyanmış. zaten o saatlerde pek uyumazdı namazında niyazında bi kadın. velhasıl, yataktan doğrulurken bi anda geri düşmüş. gözleri hayri ihtiyari bir şekilde kapanmış.
"çok kalabalık bi yerdeydim... "
"çok kalabalık bi yerdeydim. büyük bi insan topluluğu vardı. ben bu topluluğa arkasından bakıyordum. kalabalığın içinden bi kadın bütün kalabalığı yararak sırtı bana dönük şekilde uzaklaşıyordu. biz aile içinde esmanın ayşe halasından süpheleniyorduk. çok şirret bi kadındı ve esma ve ailesini hiç sevmezdi. kesin bi kötülük yapıldıysa o yapmıştır diye konuşuluyorduk. sonra o insan topluluğu birden parmaklarıyla kadını işaret ettiler. kadın durdu şöyle bi arkasına bakacak gibi yaptı tam yüzünü göremedim sonra kafasını çevirip yoluna devam etti. o kalabalık hep bir ağızdan "bunu yapan ayşe halası değil hayriye halası" diye üç kere yüksek sesle tekrar ettiler. bi anda uyanmışım... "
hayriye halanın esma yaşlarında bi oğlu vardı ve evelden beri oğluna istemekteymiş esmayı. fakat esmanın gönlü olmadığı için bu iş gerçekleşmemiş. fakat kadın hiç bir şekilde açıktan ne kin gütmüş ne başka bişey yapmış.
velhasılı, ertesi gün esmanın ailesiyle birlikte bu hayriye halanın evi basıldı. kadın inkar etti tabi. yemin billah etti filan filan. sonuçta o işten hiç bişey çıkmadı.
devam eden senelerde türkiyenin 4 bir tarafından hocalara gidildi. hani bu göz neler gördü neler. söylemek isterim ki bu ben hacıyım hocayım diyen kitlenin %90ı felan hep yalancı dolandırıcı üçkağıtçı. neyse uzatmayacağım. o kadar uğraştık maalesef hiç bir sonuç alınamadı fakat evlilik şiddetli geçimsizlikten boşandı. daha sonra esma başka bi adamla evledi fakat evliliğinden kısa bir süre sonra pankreas kanserinden genç yaşında hakkın rahmetine kavuştu. Allah günahlarını affetsin.
teyzemin oğlu ise başka bi kadınla evlendi. şimdi çocukları filan var. herşey yolunda onun için.
bu "büyü" mevzusu ailemiz açısından bitti.
ben de uzun yıllar herhangi bir paranormal olay yaşamadım. taa ki üniversite yıllarıma kadar... Bu dıbına kodumun büyüsü öyle bişeymişki dededen toruna cin ölse başka bi cin üstleniyor amk...
2006 ya da 2007 senesiydi tam hatırlamıyorum şuanda. üniversiteden sömestr tatili için memlekete gelmiştim. hava karlı ve soğuktu. tatil için geldiğim ilk gün liseden filan arkadaşlarla gece geç vakte kadar takıldık. alkol filan değilde kahvede batak filan çevirdik. ordan bi kokoreççiye gittik. falan fıstık.
saat gece yarısını geçmişti gece 1 civarlarıydı yanlış değilsem. arkadaşları bıraktım eve doğru yola koyuldum. memleket konya'nın bir ilçesi 40.000 nufuslu küçük bi yer. neyse, bizim ev daha önce okuduğum lisenin biraz üstünde bi yerde. eve gitmek için okulun üstündeki yoldan gitmek gerekiyor. o yoldaydım işte.
yerler karlı-buzlu olduğu için dikkatli bir şekilde gidiyordum. okulun bahçesinin bittiği yerden yukarı dönmem gerekiyordu. gece vaktiydi. yolda sadece sokak lambaları vardı. epeyce soğuk olduğu için bi de o vakitte dışarıda kimse yoktu.
sola sinyalimi verdim ve bir an gözümü yoldan ayırdım dikiz aynasına baktım. araba kullananlar bilirler dönüş sırasında o aynaya ne kadar bakılır. anlık yani. geriye önme baktığımda arabanın hemen 1-2 metre önünde duran bişey fark ettim. insan boylarında, insan silühetinde fakat insan değil. yani o an öyle hissettim. bi anlık refleksle frene asıldım. karlı yol olduğu için kızaklamaya başladı araç ve bodoslama daldım o şeye.
önce ona çarptım. sonra kaputa düştü. oradan cama vurdu kendini. tavanda yuvarlandığını duydum. daha sonra arakaya düştüğünü duydum. araba bi 2-3 metre daha kızaklayıp durdu. şok olmuştum. herşey 3-5 saniye içinde olup bitmişti. kanım çekildi. bi 30 saniye filan kafamdan hesap yaptım. kaçayım mı diye düşündüm. gören oldu mu diye düşündüm fakat ne olduysa oldu bari hastaneye zütürürüm diye korkarak araçtan indim. bari ölmese filan diyorum kendime.
arabanın arkasına dolandım, kimse yok. etrafını döndüm yine kimse yok. lan arabanın etrafında yolun etrafında deli gibi dönüyorum. yok yok yok. arabaya baktım hiç hasar yok. kafayı yiyecem. anlam veremiyorum. gözümle görüp kulağımla duydum herşeyi. 3-5 dakika aradım etrafı. canlı sinek bile yok. yoldan geçen bazı arabalar bana bakıyorlar filan. yolda sadece benim fren izim var. korkmuştum. eve geldim yüzüm kar gibi beyaz korkudan. annem karşıladı. olayı anlattım inanmadı tabi. sarhoş filan olduğumu düşündü.
duş alıp yattım. ertesi gün sabah erkenden kalktım gittim baktım. yine aynı senaryo. sadece fren izim var ama bu sefer başka bişey dikkatimi çekti. tam o şeye çarptığım anda yerde bi iz vardı. 1-2 metre öteden gelen ve tam benim ona çarptığım yerde biten bi iz. sanki bişeyi sürüklemişler gibi. ama sadece ayaklarını. kendini değil. ya da ben ona benzettim. belki de başka bişeydi o iz.
hiç bir zaman orada ne oldu bilemedim.
Zaten oturduğumuz mahallede pek aklı başında bi yer değildi herkes kırıktı. birazda mahallemizden bahsedeyim sizlere. Mahallemizin üst tarafının mezarlık olması, her ölü gömülmesinden sonra mahalledeki köpeklerin tedirgin olduğu, havlamaları ve ulumaları ile yeni gömülmüş ölülerin mezarlarından kalkacağı inancı, o yıllarda(1990'LARDA.) sıkça anlatılan hortlak hikayeleri, teneşirde yıkanırken dirilen ölü hikayeleri, Durmuş'un cin ve muska hikayeleri, evimizdeki yılan ve cin hikayesi, karşımızdaki evde gece sabaha kadar kişneyen ve dört nal koşan at hikayeleri ile mahallemiz sanki bir kabus şatosu gibiydi.
Arkadaşlar 16 saat mesaisi yapıyorum fırsat buldukça laptopta yazdım biriktirdim ustabaşı olduğum için sıkıntı yok da gözlerim ağırmaya başladı böyle bir uzun part geceye doğru gelir olmadı sabah eve gelirken bol bol yazarım sıkıntı etmeyin siz buraya yazamasamda laptopta biriktircem partları. -
-
1.
0Reszzzler
-
2.
0Eee hadi devam
-
3.
0Kaaç saat oldu
-
4.
0Üni okuyupta nerde ustabaşısın aq
-
-
1.
0Rezerve efsane gidiyor önlerden alayım yerimi.
-
1.
diğerleri 2 -
1.
-
3.
+20Günaydınlar arkadaşlar bugün izinliyim merak etmeyin bol bol yazacağım.Tümünü Göster
Durmuş vardı yan komşumuz başıma gelenleri ona soracaktım. Sanki bişeye vurmuştum ama o şeyi bulamamıştım sabah gittiğimde ise yerde cesedi sürüklenmiş gibi bir iz vardı...
Durmuş ufak yapılı, çenesinde hafif sakalı olan, çabuk konuşan biriydi. Karılar Pazarı'nın biraz ilerisinde bahçe içinde yıkılmaya yüz tutmuş, penceresinde teneke kutular içinde çiçekler olan ahşap bir evde otururdu. ismini çok duymama rağmen kendisi ilgimi çekmemişti ta ki karısı öldüğü güne kadar. O gün ne tesadüfki onun karısı ölmüştü evet. Yine mahalleden dumanlar yükselip bahçedeki kara kazanda su ısınmaya başlayınca birinin öldüğünü anladım. Durmuş'un karısı dediler. Biraz sonra biri biraz aşağıdaki Ali Osman Ağa camisinden bir teneşir sırtlanıp getirdi, bahçede ağaçların altına koyup etrafına görülmesin diye çarşaf gererek yıkadılar ölüyü. Gideceğim gidemiyorum acaba benimle bi alakası olabilirmiydi ama benim çarptığım şey yok olmuştu. Peki bu olanları büyüyle ilgilenen dursuna sorsam ne olurdu o bişeler çıkartabilirmiydi ya başım belaya girerse dıbına koyim ben böyle işin diye aklımda binlerce soruya cevap veremeden o günü atlattım ertesi gün dursuna taziyeye gidecektim...
O yıllarda camilerde ölü yıkama yeri (gasilhane) yoktu, yazın ölenler ağaç diplerinde etrafa çarşaf gerilip kapatılarak, kışın da ev altlarında yıkanırdı. Mahallenin meraklı çocukları da çarşaf aralığından bu ölü yıkama işin seyrederdi. Durmuş'un karısını biraz ilerideki Türbe mezarlığına defnettiler. Mahalleli, çocukları yetim kaldı diye üzüldü.
Benim bildiğim zamanlarda üç çocuğu vardı Durmuş'un.
inek beslerlerdi, tavuk beslerlerdi, bahçelerinde çeşitli meyve ağaçları vardı mahalleye süt, yoğurt ve yumurta satarlardı. Kış yaklaşınca Durmuş yukarılarda bir yerlerden sırtında odun, çalı çırpı taşırdı eve ısınmak için. Ve birde büyü muska işleriyle uğraşırdı bildiğim kadarıyla.
Mahalledeki adı, Cinci Durmuş, veya Muskacı Durmuş'tu. Cin, muska, büyü, kurşun dökme efsunlama gibi işlerle uğraşır ve öyle tanınırdı. Ağlayan çocuklardan, yemek yemeyen bebeklerden kabız olan yaşlılardan tutun da nazar değen, başı ağrıyan, işi ters giden veya gündelik hayatta benzer olumsuzluklarla karşılaşan herkes Durmuş'a koşardı.
Durmuş gelenlerin derdine göre en uygun çareyi bulmaya çalışırdı, muska yazar, kurşun döker, okur üfler, cinleri ile geçmişten haber verir ve bazı dertlere çare bulduğuna, yaramaz çocuklara, gece altını ıslatan çocuklara yazdığı muskaların iyi geldiğine inanılırdı.
Ertesi gün taziyeye gidip başsağlığında bulunduğumda ise ters giden pekde birşey olmadı. Sadece dursunun bakışları Beni kandıramazsın var sende bişeyler der gibiydi ama yüzüme karşı tebessümlü idi.
Bu adamın geçmişle ilgili bilgi verdiğide bütün mahalleli tarafından doğrulanıyordu bende geçmişime dair bilgi almak istedim. Aslında pek inanmazdım ama yaşam şartlarım ve başıma o zamana kadar gelen büyü olaylarından sonra içimden bakayım ne sallıycak desemde ondan geçmişimle ilgili bişeyler söylemesini istedim.
Oda içimden dediğimi anlar gibi tebessüm ederek geçmişinle ilgili kimsenin bilmediği bi olayını anlatıyorum sana dedi.
Hikayeyi dinlerken tüylerim diken diken oldu."Sen dört yaşlarındaydın.. Baban ikinci askerliğine gitmişti. Soğuk fırtınalı bir geceydi.Çok kar yağmıştı. Sana lazımlığa (eskiden küçük çocukları üzerine oturtarak çişlerini yaptırdıkları çömlekten yapılma bir kap, oturak ta derlerdi, kenarında bir de sapı bulunurdu.)Annen küçük tuvaletini yaptırdı ve pencereden aşağıya döktü, eviniz çok eskiydi baban olmadığı için korkuyordun. Ertesi günler evde garip olaylar olmaya başladı, geceleri sesler duyuyordun. dışarıda salonda insanlar yüksek sesle konuşuyor kavga ediyorlardı. Kapılar çarpılıyor çamlara vuruyorlardı. Çıkıp baktığında kimseyi göremiyordun.
Sık sık bayılmaya başlamıştın, aşrı sevinince ve heyecanlanınca bayılıyordum. Sende de değişiklikler olmaya başlamıştı, aşırı yaramaz her şeyi kırıp döken, köpeklerle kedilerle böceklerle akreplerle şıçanlarla yılanlarla uğraşan, onları yakalayıp öldüren fareleri kuyruğundan tutup kedilere atan bir çocuk olmuştun. Annen seni xxxxx mahallesindeki Arap Hafız diye tanınan biri vardı ona zütürdü. Doğrumu bunlar dedi. Bende korkudan tir tir titreyerek başımı öne doğru eğip onayladım ve anlatmaya devam etmesini söyledim.
Arap Hafız dedi ki, Oğlunuza hristiyan bi cin kabilesi musallat olmuş ve bu cinler çok güçlü bi kabilenin öde gelenleri ben bunlara karşı etkisiz kalırım onun için sizi Dursun hocaya yönlendiriyorum. Ve bir kağıda arapçanot yazıp sizi yanıma yolladı. Şimdi anlıyordum annemin neden trabzondan geldikten sonra tekrar buraya taşınmamız gerektiğin söylediğini. Bu sırada durmuş hoca devam etti. "saçağın, pencerenin altında cinler toplantı halindeymiş ve annen lazımlığı onların kafasına boşaltmış çocuklarından biri zarar görmüş annene ve sana musallat olmuşlar". Bu tür olaylara Sübyan denilir. Size musallat olan cin Hıristiyan sübyan. işte senin devamlı buldum dediğin muskalar başına sidik döktüğümüz ve o nedenle bize musallat olan cinlerin sana zarar vermemeleri için yapılan ve içinde Kuran ayetlerinin yazılı olduğu hamaylulardı, Bunları çocukluğundan ergenlik çağına kadar ben yapıp yapıp annene verdim. Onun için bunları uzun yıllar taşıman lazımdı, Annen kurtuldu. ama Sen hala kurtulamadın, halen bazı rahatsızlıkların devam ediyor. Tıpkı geçen gece çarptığın cin gibi. Sözünü keserek nee o olayda kimseyi görememiştim hayal falan gördüm sanıyordum gerçekten bi cinemi çarpmışım dedim. Evet dedi gerçentekde geçmişe dair bilgiler verebiliyormuş. Şaşkınlıkla dinlemeye devam ettim. Durmuş hoca sözüne devam etti Bu cinler bizden çok uzun ömürlü oldukları için Annenden alamadıkları intikamlarını gelecek olan soyunuzdan alırlar. Sana efsun hamaylusu da yaptırdım. Çocukken yılanlarla çıyanlarla akreplerle böceklerle çok oynardın, düşer sık sık kolunu bacağını kırardın, kedi köpek ısırırdı. Bütün bu musibetleri uzaklaştırmak için, yılanların çıyanların akreplerin seni sokmaması için annen seni bana efsunlattırmıştı. Sana Efsun hamaylusu yaptım sakın atma derdim". Efsunun bazen belirli bir uzva yapıldığını o uzuvla yılanların ve akrep gibi zehirli hayvanların tutulmasını sokmasını önlemek için de yapıldığını geçmişim hakkında ufak bir bilgi almak isterken beni ağlıyacak duruma getiren durmuş hocadan öğrendim.
Gözümde mazinin canlanmasına sebep olan dumuş hocaya teşekkür ettikten sonra yarın tekrar geleceğimi söyledim. Ve eve giderken aklıma kesit kesit çocukluğumdan kareler gelmeye başlamıştı bile daha küçük en küçük hallerim bile aklıma geliyordu. Eve gittim bir duş aldıktan sonra yatağıma geçip uyudum ve o gece bir rüya gördüm hatta rüya değil kabustu adeta ağlayarak uyandım. Rüyamda Bizim evimiz de bir yılan vardı çocukken. Annem bu yılandan çok korkardı. Evin sahibi derdi. Bu yüzden bayılma hastalığı vardı yılanı görünce bayılırdı. Bize bu yılanın sokmasını ve dokunmasını önlemek için de bizi efsun muskası yaptırmıştı. Oysa yılan bize bir şey yapmazdı. Evimizin altındaki taş sahanlıkta sıcak yaz günlerinde serin taşın üzerine kıvrılır yatardı, bir buçuk metre kadar boyu vardı. Yılan bir gün evimizin yanındaki incir ağacına çıkmıştı. Annam görünce çığlık çığlığa bayıldı. Komşular koştular yılanı öldürdüler. Yataktan öyle bi zıpladımki ağlıyordum rüyalar 7 saniye derler ama ben bütün bi yaz ayını görmüştüm rüyamda adeta. O kadar uzundu ki amk film yapsak 2. sezonu çekerdi aslında ama uyandığımda nerdeyse rüyanın %90 ını hemen unuttum unutmamak içiin hızlıca olanları düşündüm. Aklımda kalanlar yukarda anlattıklarımdı... Ertesi gün durmuş hocaya rüyamı anlatmak için yola koyuldum.
(Hay karakter sınırını gibeyim 2. part geliyor hemen.) -
-
1.
+1Buna da rizörvıd.
-
1.
-
4.
+18 -1Beyler Ertesi gün hocaya gittiğimde gece gördüğüm rüyayı anlattım ve bunun neyi işaret ettiğini sordum. Bana bir kara büyü olan yılan büyüsü yapıldığını söyledi peki bu nedir dedim kim yapardı niye yapardı. Büyük ihtimalle annenin öldürdüğü cinin yakın derecede bir akrabası bir büyücünün hizmetinde çalışan cindi ve bu olaydan sonra büyücüye vesvese vererek sana Yılan büyüsü yapmasını söylemiş. Peki bu nasıl bir büyüydü hocam bundan nası kurtulabilirim yokmu bir çözümü çaresi dedim. Bu büyü daha çok birbirini çok seven 2 kişiyi ayırmak için kullanılsada büyü vakalarının sonucu hep ölümle sonuçlanan aşırı derecede tehlikeli bir karabüyüdür dedi durmuş hoca.Tümünü Göster
Ve bu büyüyü bozmamız ne kadar zor olsada senin için bir şeyler deniyeceğiz dedikten sonra bana yan taraftaki odaya geçmemiz lazım diyerek kaşınıda kaldırarak ima ettikten sonra yan odaya geçtik.
Yan tarafa geçtiğimizde durmuş hoca sordu bana nasıl hissediyorsun? Hocam çok kötü hissediyorum dedim. Bu kötü hissin kaynağını öğrenmemiz lazım dedi bana daha sonra her ne kadar bu kaynağı bilmesekte şansımızı deneyeceğiz.
Daha sonra hoca içerden birtakım ismini bilmediğim kuru ot türleri getirdi bir tepsi içinde çömlekten bir tas ve bir şişe saf su getirdi.
Daha sonra şişedeki suyu çömleğin içine döküp ayağa kalktı ve bana suya bakmamı söyledi ben suya bakarken o ibranice birtakım sözler söyleyerek etrafımda dönüyordu. Beynimde muazzam bir baskı hissediyordum sanki kafamın içinde bir tokmak vardı ve ortada kilisedeki çan gibi bi ileri bi geri geliyordu. Gözlerim yerinden fırlayak gibi derken beynimin arka kısmı aşure kazanı gibi olmuştu.
Hoca sözlere devam ederken ben bi anda kendimi çömlekteki suda buldum ve orda bulut hüzmesi şeklinde havadayken baygın şekilde suyun başında duran bedenime bakıyordum. Hoca benimle bağırarak birşeyler konuşuyordu ben ise olan biteni izliyordum. Yani sanki ruhum bedenimden ayrılmış gibiydi ve ben dışardan kendi bedenimi izliyordum o sırada bağırdığımı gördüm çok yüksek basınç vardı bir yandanda gerçekteki bedenimde kulaklarımın patlayacak noktada çınladığını hissedebiliyordum çok garip bir olaydı. Dayanamayıp bayılmışım...
Uyandığımda sanki körkütük sarhoş olup uyumuş ve o günün sabahı uyanmış gibiydim. Durmuş hocaya ne olduğunu sorduğumda sana musallat olan cini çağırdım ve ona bedeninden gitmesini söyledim dayanamadın bayılmışsın dedi. Ve cinin halaa bana musallat olduğunu onu bedenimden gitmesine iknaa edemediğini söyledikten sonra bu gece eve git bu dualarıda oku yat Allahın izliyle bişe olmaz sabah erkenden gel beni al ve tekrar size gidelim. Beni en son rüya gördüğün odaya zütür. Dedi o sırada sözünü kestim hocam en son gördüğüm rüya size yorumlattığım rüyadır. iyi ozaman yarın beni al burda birtakım malzemelerimi aldıktan sonra tekrar gidelim o rüyayı gördüğün odaya bir bakmak istiyorum dedi ve Selamlaştıktan sonra eve gidip bir duş alıp televizyonun başına geçtim. biraz televizyon izledikten sonra uyumaya karar verdim sabah erken kalkacaktım. Beyler benim bir fantezim vardır sigara yakıp o sigara eşliğinde tuvalet ihtiyacımı görmeden uyuyamam. Sigaramı yaktım ve tuvalete girdim.
Sigaramı yaktım ve tuvalete gittim büyük bir şehvetle betona 2. bir deliği açmaya uğraşıyorum. Meğerse bu cinler sigara dumanı ve benzeri duman kokusundan tadından büyük bi haz alıyormuşlar. Bide tuvalet, banyo ve hamamlarda, terkedilmiş harabelerde geziyorlar. Ben ne anlarım bilmiyorum.
Tabii bunu daha sonraki araştırmalarım sonucu öğrendim elimede telefon almışım yılan büyüsü nedir nasıl bozulur tarzı araştırmalar yapıyorum tam o esnada telefon kendiliğinden kameraya girdi. Ve benim fotoğrafımı çekti. Noluyor falan derken çıkıcam o esnada kendiliğinden bir video açıldı yüksek sesle ibranice birşeyler söylüyor korkudan telefonu duvara vurdum tam o sırada fayansa baktım arkamda bi gölge var kafamı çeviriyorum yok fayansa bakıyorum tam yüzümün arka kısmında Kafası yumurtaya benziyen, hafif sakallı ve kırmızı renkte ışık yayan bir silüet var. Tam o esnada ensemde bi sıcaklık hissettim belkide sıcaklığın son noktasıydı anlatamam tarif edilecek birşey değil. Böyle -1000 derece gibi soğuk bi sıcaklık. Yani yakıcı bir soğuk... enseme üfledikten sonra bağırmaya başladım birden ayaklandım kafamı duvara vurmuş bayılmışım.
Ve baygın halde yatarken bir rüya gördüm rüyamda yine aynı şekilde sigara yakmış tuvalete doğru gidiyorum. Ve birden rüyada olduğumu anlıyıp arkamı dönüyorum arkamda o yumurta kafalı top sakallı kırmızı silüeti tekrar görüyorum sağ tarafında sağında insan görünümlü ama insanlıktan eser kalmamış. 80li yaşlarda hafif bıyıklı uzun burunlu kambur kapkara çarşaflı bir nine var. pek nine gibi gelmesede o an başka bişeye benzetemedim. 2 si üzerime doğru geliyorlar nine bağırıyor sen benim oğlumu öldürdüüüüüüüün. Seeeen benim oğlumu öldürdüüüüüüüün. Sen benim oğlumu öldürdüüüüüüüün. Korkudan hemen tuvalete girdim uyanamıyorumda amk rüyasından kapıyı kitledim arkamı bi döndüm dönmez olaydım dışardan ninenin sesi geliyor içerde o yumurta kafalı şeytanımsı varlık... Oda üzerime geliyor Gelmesine gerek bile kalmadı ağzını bi açtı ahan 2 metre bağırıyor ama öyle bi bağırıyorki deprem oluyor tavanki ampul patladı heryer dökülmeye kırılmaya başladı Elini kaldırıp bi işaret yaptı üzerime birden kaynar sular yağmaya başladı tavandan damla damla 100 derece sıcaklıkta kaynar sular dökülüyor üzerime yerde çırpınıyorum bağırarak üzerime geliyor halaa. Dışarı çıkıcam ordada nine bağırıyor. Tam ellerini gırtlağıma attı ki birden herşey normale döndü ve sanki bişey onu yer altına çekti. Ezan sesiyle uyandım şansım varki sabah ezanı beni her zaman uyandırmıştır... Ah be kardesim neden durmuş hocanın verdiği duaları okuyup uyumazsınki senide sigara fantazinide diyerek sövüyorum içimden. Bir yandanda kalbim patlayacakmış gibi atıyor heryerim titriyor etraf halaa tak zütümü bile yıkıyamamışım hemen yıkadım sağı solu temizledim kalkıp bi duş aldım abdest aldıktan sonra 2 rekat namaz kılıp Hocanın evine doğru yola çıktım.
Durmuş Hocanın evine vardım. O kadar korkmuşumki rengim bezim atmış elim ayağım titriyor. Hoca beni görür görmez oğlum noldu sana gel hele içeri gel dedi ve içeri geçip bütün olan biteni anlattım. Ah be evladım duaları okuyup uyusaydın keşke son yaptığımız cin kovma ritüelinden sonra sana sinirlenmişler musallatıda çıkaramayınca gece saldırmışlar. Hocam düşünemedim.
Neyse evladım bekle şimdi gerekli malzemeleri alayım dedikten sonra yandaki odadan bir ayna birkaç tılsımlı olduğunu söylediği dua,. bakır tepsi, folyo bant ve biraz bulgur aldı. Daha sonra Bu rahatsız ruhani varlıkların kaynağını bulmalıyız dedi ve bizim eve doğru yola çıktık eve vardığımızda uyuduğum yatağı sordu. Gösterdim eline folyo bant yapıştırdıktan sonra tepsiyi eline aldı. Ve birtakım ibranice dualar edip elindeki bulgurdan her adımda 1 tane yere düşürerek, ibranice sözlerle birlikte bir tur attı yatağımın etrafında. Gözü ise elindeki tepsideydi Daha sonra eli yandı tepsiyi yere attı o kadar kızmıştı ki tepsi hocada bunu biliyor olacak ki eline folyo bant yapıştırdı. Hemen yorganımı yastığımı kaldırıp attı en alttaki döşşeğide kaldırdı ve bazamın üstündeki tahtaya yazılmış olan ibranice sözleri görür görmez kafasını çevirdi.
Evet tahtanın üzerinde kanla Allah'a ve Hz. muhafazide Küfürler yazıyordu bunun nasıl olduğuna halaa anlam veremiyorum... Durmuş hoca bazayıda kaldırdıktan sonra yine bişe bulamadı tepsi burayı gösteriyordu nasıl olur burda bi kötü ruhani enerji kaynağı olması lazım buralarda olmalı işte. Diye söyleniyordu en son eğildi ve bazanın altına baktı, üzerinde pentagram boğa - yılan resimleri olan tahminimce ibranice yazılar olan 2 kağıt ve etrafı dikili bir muska çıkardı.
Durmuş Hoca resmen bembeyaz olmuştu. Hocam bir şey mi oldu diyerek dürttüm. 3-4 kere dürtünce kendine geldi ve bu kadar güçlü bir büyü beklemiyordum dedi. Tamam o zaman hemen yapılması gerekenleri yapalım dedim. Durmuş Hoca önce bu yazıları temizlememiz gerektiğini ve sonra çıkardığımız 2 kağıdı ve muskayı ritüellere uygun şekilde yakmamız gerektiğini söyledi. Yazıyı nasıl temizlemeliyiz hocam dedim. Bana bu yazıları çıkarabileceğimiz her hangi bir şeylerin iş göreceğini söyledi. Bende hemen köpürttüğüm bir bez getirdim ve bazadaki yazıları iz kalmayacak şekilde sildik. Kolay oldu hocam dedim. Bana doğru dönerek bu daha hiç bir şeydi evlat asıl işimiz kağıtları ve muskayı yakmak dedi. -
-
1.
+11-2 Tane parazit çalıntı demiş gibleme reis çalıntı olsa analarını gibtirir yine de o linki atmayı ihmal etmezdiler.
-
2.
0Demek ki banyoda sigara eşliğinde fantazi yapmıyomuşuz
-
1.
-
5.
+9Durmuş Hocayla beraber sağı solu toparladık, cebindeki folyo bandı çıkardıktan sonra 2 elimede 10 tur civarı sarıp bantladı, daha sonra tepsiyi vererek bunu sımsıkı tut ne kadar sıcak olursa olsun bırakma unutma bırakırsan ve ritüelin yarısında tepsi elinden düşerse. Bizi öldürebilirler.Tümünü Göster
Tamam dedim daha sonra Durmuş hoca elimdeki bakır tepsinin ortasına kağıtları yan yana koydu. Yakma işlemine başlamadan önce Ayet-el Kursi, felak ve nas surelerini okudu önce koruma amaçlı.
Peşinden ibranice birtakım sözler söylereyerk kağıtların ortasına bulgur taneleri atmaya başladı sözlerin belli yerlerinde bağırıyordu. Kusura bakmayın sağlığınız açısından bu sözleri buraya yazmıyacağım.
Her bağırışında biraz biraz bulgur döktü 2 kağıdın ortasınada ellerim ısınmaya başlamıştı. Tepsi yavaş yavaş kızarıyordu.
Bir anda hocanın arkasında o yumurta kafalı silüeti ve nineyi gördüm yanlarındada 2 tane kara çarşaflı suratları görünmeyen buğulu varlıklar vardı hocaya doğru yaklaşmaya başladılar tepsi git gide ısınıyordu ellerimin takati kalmadı. Artık bırakmakta istemiyorum patlama noktasına geldim hocayada bişe diyemiyorum ritüelin parçası falan sanıyorum. Cinler hocanın sağına soluna üşüşünce Benim elim yandı ve tepsiyi yere attım atmamla birlikte hocanın hasgibtir dediğini duydum. Cinler hocaya doğru yaklaşıyordu gülerek ben korkuyla izliyordum. Durmuş Hocaya yaklaşan cinlere hocam hızlı bi şekilde Hz. Süleymanın anlaşmasını okudu ve bize zarar veremezsiniz diyordu. Ama cinlerin bir anda içine doğru bildiğiniz böyle içine girdiğini gördüm ağlıyordum korkudan. Kaçacaktımki kapıyı 80li yaşlardaki ninenin tuttuğunu gördüm. Ve sen oğlumu öldürdün, Seeeeeen oğlumuuuuuuuu öldüüürdüüüün diyerek üstüme gelmeye başladı kafam allak bullak oldu çıldırmak üzereydim kendiimi 2. katın camından koşarak aşşağı attım. Korkudan öyle bi koşmuşum ki camı açmadan atlarken kırıp geçtim..
Evde kimse yoktu sadece ben ve durmuş hocaydık onlar... o ooo o onlarrr. Evet onları gördükten sonra cama doğru koşmaya başladım memur bey.
-Memur bey: Devam et seni dinliyorum.
O sırada cama doğru koşarken en son arkama baktığımda Durmuş hocanın ağzından ve burnundan kan gelir bi vaziyette yerde yattığını gördüm memur bey. Tamam bize söylemek istediğin veya söylemekten çekindiğin başka bişey varmı diyerek imalı imalı yüzüme baktı.
Tabii yok efendim anlattıklarım olan herşey budur sizden sakladığım veya söyleyecek başka bişeyim yok çok yoruldum artık beni yalnız bırakırmısınız dedikten sonra odamdan çıktı polis memuru.
Ben ise ayağımdaki ve kafamdaki kıırıkla derin bir yorgunluğun vermiş olduğu orgazm duygusu ile uykuya daldım.
dıbına koyayım yinemi siz ya yeter yeteeeeeer... Allahım sen yardım et nasıl kurtulucam ben bunlardan diyerek söylene söylene ıssız bir ormanda yürüyordum rüyamda. Çünkü birazdan olacakları biliyordum...
O dıbına kodum top sakallı yumurta kafalı silüeti tekrar yanındaki nineyle beraber göründü. Aklıma bir sitede önceden okumuş olduğum yazı geldi. Eğer bir lucid rüyada iseniz(rüyada olduğunu anlama hali)
rüyanızı istediğiniz gibi yönetebilirsiniz. Bu aklıma gelir gelmez onlara zarar vermeye çalıştım önce araba falan hayal ettim kaldırıyorum üstlerine atıyorum falan. Sonra baktım bişe olmuyor bunlara bin bin gülüyorlar. Bende bütün duaları bildiğimi hayal ettim ve enteresan bir şekilde bilmediğim duaları edip onların kaçmasını sağladım... O kadar yorgun ve bitkin düşmüşümki. 2.5 Gün uyumuşum artık hemşire geldi dürtüklüyor benim uykum biraz ağırdır sövmüşüm dürtükleyip durma a*ına kodum die. Sonra beyefendi taburcu oluyorsunuz uyanın diye bir ses geldi çok ince ve nazik bir sesti. Evet az önce o sese küfür etmiştim kafamı kaldırdım salak salak kızın suratına baktım. Sonra ne bakıyorsun sapık şey hem küfür ediyor hem taciz ediyor diyip odadan çıktı amk kezbanı. Bende taburcu oldum evime doğru gidiyorum...
Hastaneden çıktım eve vardım Ritüeli yapamamamızın vermiş olduğu rahatsızlık beni çileden çıkarıyor. Yetmiyor ritüel denemesinde Durmuş hocanın ölümü aklıma geliyor bir yandan üzülüyyorum bir yandan kendimi suçlu buluyorum. Diğer yandan bu takun içinden nası cıkacagımı düşünüyordum. Bir ara intiharı düşünmedim değil evet intihar etmeliydim yoksa bu cinlerden kurtuluş yoktu. Teras kata çıkıp kalın bi halat vardı onu aldım ve çatımızdaki kulübeye benzer tahtadan inşa edilmiş bölüme girdim. Tahtanın üzerinde sac var demirden tahta ile saçın çivilendiği yerde boşluklar var sac kıvrımlı olur ya hani. O aradan geçirdim halatı. Çıktım sandalyenin üstüne uzuuun uzuuun mal gibi yere baktım biraz bişe düşünmeye calıstım ama düşünemedım daha sonra sandalyemi düşürdüm yaklaşık 30 saniye geçti nefesim tükenmek üzere idi... !
Gözlerim kararmıştı hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu git gide halim tükeniyordu. Nefes borumdaki son nefesi dışarı salmak üzereydim. Artık bu yolun geri dönüşü yoktu.
Boğuluyorum ulan çok garip bir his dıbınakoyim ama en güzel ölüm şekli sadece ciğerdeki nefes bitimine doğru zorlanıyorsun biraz yani bana göre öyleydi. Neys gözlerim karardı tam gittim gidiyorum çırpınmaya başladım herşey sona ermek üzereydi artık . -
-
1.
+1Olum efsane lan amk.
-
1.
-
6.
+12Diyeceğim biri sarıldı belime kaldırdı beni. içimden vay ananı avradını ... dedim. Ne gelirki elden gelen ev sahibiydi bu adam ara sıra sorardı nasıl gidiyor diye muhabbet ederdik. yanı olayları kısmen biliyordu. (Bu kısımlar biraz küfür içerir) Hatta bayaa bayaa.Tümünü Göster
Oğluum napıyorsun sen dedi 50li yaşlarda amca bu arada ev sahibi dediğim halatda onun nakliye aracının haladı yüklediği malı bağlıyormuş araca. Neyse hayatımı kurtardı diye teşekkürmü edeyim cinlerin gelmişimi geçmişimi gibmesine yardımcı oldu diye onu terastan aşşağıımı atayım bilemedim abi bırak ben ölücem diyorum haketmiyorum yaşamayı beni rahat bırakmıyolar diyorum oğlum olurmu öyle şey in aşşagı benim evimde benim terasımda yapma gibtir git nerde yapıyosan yap dıbına kodum muallağı diyor bana dayı bırak ananı giberim diyorum yok dinlemiyor amk itişe kalkışa yürüyoruz bir yandanda tartışıyoruz neyse bu bana tekme attı gibtir git aşşağı boşalt binayı diye bende dedim sen kime tekme atıyosun dıbına kodumun çocuğu top sakalını s*kerim senin buna zaten ayağım kırık. Acıdan duramıyorum bi kafa koydum kafayı yemesiyle yaralı baykuş gibi geri geri gidiyor. Koştum hızımı alamadım tabi sinirlenmişim adamında karşılık verse gibceğini biliyomo sinirle Yumruğu kaldırıp kafasına koymamla bu geri geri gözünü tutarak yürümeye başladı 4. kattan aşşağı düştü. Aha dedim şimdi yannanı yedin... !
Hemen merdivenlerden halatı alıp merdivenlerden aşşağı indim ayağım kırık mırık o korkuyla varya nası koşuyorum girdim içeri parmak izi almasınlar diye halatı koltuğun altına koydum.
Sonra televizyonu açıp ayak ayak üstüne atıp ambulansı aradım abi dedim 4. kattan adam düştü adresi verdim.
Neyse polis falanda geldi kim yapmış nasıl olmuş aaaa tarzında konuşuyor millet aşşağıda ben camda olan biteni izliyorum. Binaya girdiler herkesi tek tek sorguya alacaklar sıra bizim kata geldi vurdular. Usulca yavaş yavaş gidiyorum topal ayağımla.
Neyse kapıyı açtım buyrun memur bey hayırdır inşAllah diyorum hiçbişey olmamış gibi girdi içeri ifadenizi almamız lazım beyefendi dedim ne ifadesi görmüyormusunuz ayağım kırık kafam yarık. Neyin ifadesi doktor bana 1 hafta ayaağa kalkmayacaksın istirahat edeceksin dedi diyerek savuşturdum zaten yeni uyandım ben bişe bilmiyorum dedim.
Tamam ozaman beyefendi rahatsız ettik iyi günler diyip gitti.
Televizyonun karşısına geçtim ulan bu benmiydim nası bunları yapıyorum sanki bişey beni yönetiyor bu ben olamam diyorum kendi kendime halat geldi tekrar aklıma alıp assammı kendimi dedim boşver şimdi yine kendimizi asacam ayağına başkasını öldürürüz. Vicdan azabının vermiş olduğu orgazm duygusu ile yavaş yavaş uykuya daldım.
Ohh bee uzun bir aradan sonra rahat bir uyku çekmiştim amk nedense o gece çok rahattım belkide Cuma gecesi olduğu için onun hikmetidir Allah bilir artık.
Sabah geç uyanmıştım ve söylene söylene üstümü değiştirip markete doğru yol almaya başladım küçük bir marketti daha doğrusu bakkal içerde çok tatlı ton ton bir teyze vardı selam verip alıcaklarımı aldım ve kasaya yöneldim amk cinler benle uğraşmıyınca ne kadar mutlu ne kadarda sosyal biri olmuştum bir gece iiçinde. ayak üstü sohbet ettik her zaman olduğu gibi sorularla paramı ödeyip çıktım eve doğru yürümeye başladım...
içeriye girip pijamalarımı giydim evet evde rahat olmayı seven bi yapım var ne yapayım mutfağa yönelip raftan tavayı çıkardım 2 tane yumurta koyup pişirmeye başladım tam bu sırada kapı çaldı ocağın altını kısıp kapıya yöneldim kapıyı dışarda kimse yoktu. Hayırdır inşAllah pek inanmasamda kendimi kandırmak için çocuklar basıp kaçtı heralde dedim.
Mutfağa geri döndüm ama garip olan şuydu yumurta yanmış ve ocağın altı sonuna kadar açıktı...
Pek üstüne düşmedim uyku sersemiydim herhalde diyerek yeniden yumurta kırıp pişirdim ve afiyet ile yedim. Tam sofrayı toplarken tekrar zil çaldı bakmaya gittim kapıyı açmamla beraber 8-9 yaşlarında bir çocuk ağzını 1 metre açarak Giiiiiiiiiiiğt buuuuğrdaaaaaan diye haykırdı. O Sırada yine deprem oluyormuş gibi hissettim ve çocuk ekledi. Eğer gitmezsen annem intikamımı alacakkkk. Kapıyı kapadım ve içeri girdim. Ağlıya ağlıya sofrayı topladım ve internetten ünlü hocaların ismini araştırmaya başladım. Belki durmuş hocadan daha iiyi bu işi ölmeden yapacak bir hoca bulabilirdim.
Daha sonra gözüme bir isim takıldı. Duş alıp kazasız belasız bu günüde atlattıktan sonra uykuya daldım. Rüyamda (Rahmetli)babamın köyünün bahçesinde yatıyordum etrafı iğrenç bir et kokusu kaplamıştı sanki 10 yıl bekleyip çürümeyip kokan et gibi ayağa kalktım kokunu kaynağına doğru ilerledim bodrumumuzdan geliyordu okadar iğrençtiki bayılacak gibiydim babam elinde bıçakla bişeyler kesiyordu kafasını bana doğru çevirdi ve yerde yatan anamın cansız bedeniydi babam onun bacaklarındaki etleri kesiyor bide üstüne üstlük onları yiyordu birden uyandığımda sabah ezanı okunmaya başladı gözlerimden yaşlar süzülürken hayırdır inşallah deyip televizyonu açtım ve saate bakmak için kanalları gezmeye başladım...
Saat 6 ya geliyordu dün internette gördüğüm Turgay hocayı aradım ve hocam sizinle yüzyüze bi konu konuşabilirmiyiz dedim. Hocada tabikide memnun olurup dedikten sonra adresini sordum. Ne kadar ilginçtir ki verdiği adres babamın memleketi ve babamın köyüydü bildiğim için fazla uzatmadan tamam gün içinde oraya varmış olacağım diyip kapattım. Vaaaaay dedim Allahım nereye gidiyor bu işin sonu takatim kalmadı kurban olayım bi çıkış yolu göster bana...
Sabahın erken saatlerinde köye vardım köy kahvesindeki ahaliye Turgay hocanın evini sordum tabi hocasını seven ve destekleyen köylü. ilk başlarda tedirgin oldu köyün ağası beni karşısına aldı hayırdır gardaş napacan Turgay hocayı dedi.
Onunla dün bi telefon görüşmesi yaptık ve bana kendisi adresini tarif etti ona bişey danışacağım dedim. Ağa yüzüme imalı imalı baktıktan sonra devam etti bah gardaş yıllardır bu köye senin gibi delikanlılar gideeer gelir. Köyümüzün başı musibetten beladan kurtulamaz oldu şu sıralar eğer inle cinle işin varsa musallatlıysan terket bu köyü yeter istemiyoruz senin gibileri ortalığı karıştırıp gidiyorlar. Bende musallatlıyım diyip devam ettim ama benim babam bu köyde büyüdü adı tanırsınız adı Mehmet ağadır. Kimseye bi zararı olmamıştır hocadan yardım alıp gideceğim dedim. Ağa pek memnun olmasada bana babanı tanırım iyi adamdı onun hatrına seni hocaya zütürüyorum ama köylüye bi zarar gelmeden işinizi halledin dedi. Tamam dedikten sonra hocanın evinin yolunu tuttuk ağayla beraber.
Hocanın evine vardıktan sonra ağa kapının önünde bile durmadan gitti. içeri girdim Selam verdikten sonra durumu anlatacaktım ki. Hoca anlatmana gerek yok geç otur biliyorum herşeyi dedi. Tamam hocam diyip oturdum karşısına. Hoca bak dedi evladım senin baban bu köyde yaşıyordu değilmi. Evet hocam. Senin baban bu köyde sözü geçen herkesle muhabbeti olan samimi ve sevecen aadamdı değilmi. Evet hocam.
En azından öyle tanınıyor ama öyle değil baban yıllaaaaar yıllaaaar önce bu köye yeni taşınan bir köylüye hoşgeldine gitti. Bu ziyaretinde taşınan köylünün irandan gelmiş güçlü bir büyücü ailesi olduğunu bilmiyordu daha sonra bu büyücü kadın babana kafir cinlerinden birini musallat etti baban evden çıktıktan sonra kendi evine doğru giderken. 14 Yaşındaki bir kız çocuğunu dereyatağından alıp kimseler görmeden dağa zütürdü tecavüz edip kafasını taşla ezerek öldürdükten sonra kız çocugunu gömdü. Aslında baban böyle biri değildi ama kadının yaptığı büyünün tesiri çok güçlüydü bu olaydan sonra baban kimseye bişe söylemeden yıllarca vicdan azabı çekti bana geldi ve beraber babana musallat olan cini öldürdük. Daha sonra sana ziyarete geldiği yıllarda bu büyücü kafir cinlerini babanın peşine takıp taaa senin evine kadar yolladı bir gün balkonunuzun altında toplantı yaptıkları sırada. Annen bilmeden kafalarından aşşağı senin yaptığın sidiği dökerek birini öldürdü bunlar sizede musallat oldular annen Durmuş hocanın verdiği tılsımlarla kurtuldu baban bu köye geri döndüğünde bir gün evinde ölü bulundu. Ve halaa senin peşindeler. Öyle değilmi...
E eee ee...
Evet. hocamda nerden biliyorsunuz siz bunları?
Orasını karıştırma şimdi sen beni ve yapacaklarımızı dinle. -
-
1.
+1ilk partları yazan ile son iki partı yazan kişi farklı. Bariz belli fark olduğu.
-
2.
0Hadi pmp be
-
3.
0öldün mü bin izinli günüm diyodun
-
4.
0Devam pampaa
-
5.
0Adam yazmayi birakti aq.. Niye cunku huur cocu
-
6.
0Yazicaksan yaz artik sunu
-
7.
0Hadi artık, yazsan
-
8.
0Hadi bro yazsan artık
-
9.
0Yaz artık
-
10.
0Amk gavatı yaz
-
11.
0Orspu çocuk devam etsene
diğerleri 9 -
1.