1. 51.
    0
    rizörvıd.
    ···
  2. 52.
    0
    ed panpa anlat bklm
    ···
  3. 53.
    0
    devam et panpa
    ···
  4. 54.
    0
    dinliyok
    ···
  5. 55.
    0
    Velhasılkelam abimin arkadaşları geldi. iki kişiydiler. isimlerini vermem mümkün değil, lakin birisini ahmet birisini de mehmet olarak varsayabiliriz. daha önce bir iki kere görmüşlüğüm vardı bu tipleri, fakat ne muhabbetim oldu, ne de samimiyetimiz. zaten arada epey yaş farkı vardı, ortak bir şeylerimizin olması pek mümkün değildi. ayrıca ben çok içine kapanık, daha doğrusu çok sessiz birisiydim. bana dokunmayan yılan bin yaşasın modunda takılıyordum o yıllarda ( pek farklı değilim hala ).

    Arkadaşları gelince başladılar bizimkiler hemen gırgıra, şamataya. Boş muhabbetler dönmeye başladı gene. yaşım ufak da olsa, o yıllarda dahi konuştukları muhabbet çok salakça geliyordu. bir insanın tüm hayatı karı-kız, dal-daşak muhabbeti olmaz, olmamalı agalar. bu kadar boş yaşamamalı insan. ulan pekekente bak hayat dersi mi veriyorsunuz demeyin. gerçekten de öyle. hayatı karı kız denkleminde süren insanlar var. evlerine ateşler düşe neyse. o akşam şampiyonlar ligi maçı vardı. Hatta barcelona maçı vardı. Yanlış mı hatırlıyorum emin değilim, zihnim benimle kafa bulmuyorsa Kleivert vs oynuyordu o dönem Barcelona'da.
    Maçı izledik, gırgırımızı yaptık derken abimin Ahmet isimli bin arkadaşının aklına bir şey geldi. aralarında sinsice bir gülümseme geçti. ben tabi anlayamıyorum ne olduğunu, fakat onlar daha önce böyle bir şey yapmış olacaklar ki mimikleriyle anlaşıyorlardı.
    ···
  6. 56.
    0
    Reserved bitir de okuyak
    ···
  7. 57.
    0
    anlat bakalm
    ···
  8. 58.
    0
    abisi cin gibmiş beeyler dağılabilirsiniz
    ···
  9. 59.
    0
    Okumadim
    ···
  10. 60.
    0
    akşam okucam. korkunç yaz biraz ama
    ···
  11. 61.
    0
    amk sozlugunde herkes cinci
    ···
  12. 62.
    0
    ben hala ne olup bittiğini çözememiştim. Mehmet abi belki de olacakları hissetmişcesine burada olmaz, çocuk var diyordu abime ve ahmet'e. ben hala ne olduğunu anlamadan, ne çocuğu koca adam olduk triplerine girmiştim bile. başıma gelecekleri bilmeden atarlı bir ergen olmuştum o anda. mehmet'i dinleseymişiz belki de böyle olmayacaktı. her neyse... ahmet ve abim üç harfli çağıracağız, korkarsan komşu'ya git dediler bana. bense göğsümü kabartmış, ısrarcıydım. kalacaktım, ben hiç bir şeyden korkmam! allah belamı vermesin. kork lan kork gerizekalı. ne lüzum var ki kabadayılığa, külhanbeyliğine? bak hayatın avuçlarından kayıp gidiyor, ama sen hiç bir şey yapamıyorsun. insanlara anlatsan derdini, kim inanacak ki sana? hasgib... der kime anlatsam yaşadıklarımı. inanmaz, gülüp geçerler. nitekim bir iki kere böyle bir girişimde bulundum. en samimi arkadaşlarıma durumu anlatmaya çalıştım. bak en samimi arkadaşlarım diyorum. ama daha üç harfli der demez hepsi bana aynı tepkiyi verdi. gülüp geçtiler. üç harfli yok, inanma dermişcesine dişlerini göstererek sırıttılar. halbuki ben gözlerimle şahit olmuştum varlığına, ötesi var mı arkadaşlar? konuyu gene saptırdım kusura bakmayın, ama kendimi ifade edebildiğim tek yer burası. ara ara böyle çıkışlarım olabilir kusura bakmayın. blog açıp orada paylaşmayı bile düşündüm yaşadıklarımı ama çekindim, birileri ben olduğumu anlar da deli muamelesi yaparlar diye.
    ···
  13. 63.
    0
    Devam Beybi
    ···
  14. 64.
    0
    arkadaşlar kusura bakmayın bir işim çıktı bilgisayar başından ayrılmam gerekti. bu arada geç yazdığım için kusura bakmayın fakat olayı yanlış anlatmamak adına, yaşadığım her anı, her saniyeyi düşünerek yazıyorum.
    ahmetin sessizliği epey korkutuyordu bizi ki bir anda yanınızda demesiyle donup kaldım. ahmet tam karşı koltuktaydı. ben abim ve mehmet ise yan yana oturuyorduk. abim ve mehmet yerlerinden fırladılar, ben ise hareketsiz kalmıştım. ne ahmete bakabiliyordum, ne de kafamı yana çevirebiliyordum. abim ve mehmet zaten şok içindeydiler. ahmetin yanınız da demesinden sonra korkudan ne yaptıklarını bilmiyorlardı. ben de bir anlık refleksle kalktığım yerden. ahmet ise sürekli şurada burada diye kafa bulur gibi yer bildirimi yapıyordu. anlatması kolay da, yaşaması bir o kadar ızdırap vericiydi. bir süre sonra gitti dedi ahmet. mutfağa gitti dedi. hepimiz yan yana oturduk. ömrümden ömür gidiyordu. neden bulaştım diye kendime sitem ediyordum. alt komşumuz da namazın da niyazında, çok ilimli bir abimiz oturuyor. o korkuyla onu aradık. durumu anlattık, adamın yüzü değişti. korktuğunu anladık onunda. nasıl korkmayacaksın ki. ortada normal olmayan bir şeyler var. adam dua edin, bir şey olursa zemine bile vursanız hemen ayak sesinizle gelirim dedi. anladık ki o abimiz de bize yardım edemeyecekti. evden çıksan bir dert, nasıl geri gireceksin ki içeri tekrar? bir gazla evden dışarı attık kendimizi. hava yağmurluydu. binadan çıkarken ayak izleri gördük. gırgır geçmiyorum, şaka yapmıyorum, tüm samimiyetimle söylüyorum çıplak ayak izleri gördük. binanın iç kısmında. tesadüf müydü yani tam biz çıkarken? bir şey bizden önce geçmişti oradan. ama garip olan ayak izinin ters değil, düz olmasıydı. üç harflilerin ayaklarının ters olduğu söyleniyor hep. ortada yanlış bir şeyler vardı. biz kuruntu yapıyorduk belki de, ya da beynimiz nasıl bir ruh halinde ise oyun oynuyordu bizimle.
    ···
  15. 65.
    0
    Çok Geç Yazıyorsun
    ···
  16. 66.
    0
    bir iki kez daha gönderme girişimin de bulundular fakat üç harfli gitmemekte ısrarcıydı. musallat dedikleri şey herhalde buydu. sonun başlangıcı da buydu benim için. ahmet işin ehliydi. böyle olmayacak dedi ve abimden bir kağıt istedi. kağıdı fincanın altından sokarak, fincanı kaldırdı ve camdan aşağı atarak kırdı. hayatımda daha önce görmediğim, olağan dışı şeyler yaşıyordum. neden böyle bir şey yapmıştı ki ahmet? neden fincanı kırma gereği duymuştu? ters bir durum mu vardı. aynen böyle düşünüyordum ve heralde insanın yaşayabileceği korku eşiğinin sonuna gelmiştim. yaşadığım o anın, o huzursuz edici o dakikaların daha üst noktası olamazdı. bu gibi ters durumlar da fincanı kırıyorlarmış. musallat olmasın diye yaptığını söylüyordu, ama o kadar rahattı ki bunları söylerken. benim betim benzim atmışken, o hala büyük bir soğukkanlılık içindeydi. her neyse. ne olduysa bu dakikalardan sonra olmaya başlamıştı zaten. herkesin içinde bir huzursuzluk oluşmuştu. kağıtları yırtıp dışarıya attık, yer masasını kaldırdık ve evi eski haline getirdik hiç bir şey olamamış gibi. lakin ters giden bir şeyler vardı. lavabo'ya gitmemiz gerekirken, korkudan gidemiyorduk. salona tıkılıp kalmıştık. ahmet ise sessizleşmişti. tepkisiz bir hale bürünmüştü. hani boş boş bakar ya insan, ahmette öyle bakıyordu işte bize. o bakışlar da yaşadığım rahatsız ediciliği anlatamam arkadaşlar.
    ···
  17. 67.
    0
    devam et
    ···
  18. 68.
    0
    fincana parmağımı koymak istediğimi söyledim. tamam dediler. parmağımı koydum ve bir soru sormamı istediler. özel bir soru sordum, abimin dahi bilemeyeceği. fincan ilk hareket etmeye başladığı anda, gittiği ilk harfte cevabın doğru olacağının farkındaydım. ve fincan gerçekten de abimlerin etkisi olmadan hareket ediyordu. nasıl olabilirdi ki? nasıl mümkün olabilirdi böyle bir şey? o ufacık beynim, ruhumu kemiriyordu. mantıklı bir cevap arıyordum tüm bu yaşananlara. ama yok, gözümle şahit olmuştum. bilmediğim bir varlık, bir güç o fincanı hareket ettiriyordu. belki de yanımızdaydı, bizi izliyordu ama biz göremiyorduk. benim korkmuş olduğumu fark etmiş olmalılar ki, bu kadar yeter dediler. göndermeye çalıştılar. gittin mi? diye soruyordu ahmet. ne kadar salakça bir soru gibi duruyor değil mi? biraz süre geçti, gitmiştir diye düşündüler ki fincan hareket edip harflere yönelmeye başladı. h-a-y-ı-r diyordu. benim korkumun bir kat daha artmış olmasını bir tarafa bırakın, bu işi meslek haline getirmiş abim ve tayfası bile korkmaya başlamışlardı. onların birbirlerine kuşkulu bakışları, beni daha da tedirgin ediyordu.
    sanırım daha önce böyle bir şey başlarına gelmemişti. bu arada üç harflinin de ismini hala hatırlıyorum, unutamadım. nasıl unutabilir ki insan? ama yazamam arkadaşlar. siz korku deyin adına, ne derseniz deyin fakat elim gitmiyor...
    ···
  19. 69.
    0
    reserved
    ···
  20. 70.
    0
    emin olmamakla birlikte üç kulhü bir elham okunduğunu hatırlıyorum. bana okutmadılar. dua okuma işlemi bittikten sonra fincanı yer masasını üzerine koydular ve ahmet sesli bir şekilde ruhlar aleminden bir ruh istiyoruz demeye başladı. belki de 5 dk bu şekilde devam etti fakat hiç bir tepki yoktu. bu konuda epey tecrübeli olmalılar ki yeri değiştirelim dediler. evin salonuna geçtik. aynı düzenek orada da kuruldu ve aynı işlemi tekrar yaptılar. bu arada unutmadan ekleyeyim, parmakları da fincanın üstünde fakat ben hala olaya müdahil değilim. sadece etraflarında oturuyorum, onlar da çağırıyorlar. bir süre daha denediler. yaşananları görünce gözlerime inanamamıştım. bugüne kadar duyduğumuz, ala edip gırgırını yaptığımız şey gerçekmiş. arkadaşlar 13 14 yaşındasınız. düşünsenize o an yaşadıklarınızı. bütün tüylerim diken diken olmuştu. korkudan bir süre konuşamadım. fincan hareket ediyordu. zikzak çiziyordu fincan. abimler hiç bir şey yokmuşcasına, çok soğukkanlı bir şekilde fincanı izlerken, ben korkuyla onları izliyordum. içimde besmele çekmeye çalışıyorum, ama o korkuyla onu da beceremiyordum. abimler bir takım sorular sormaya başladılar. sordukları her soru da fincan hareket ediyor, üç harfli cevap veriyordu. onlar şahsi olarak ne sordu hatırlamıyorum. fakat benimle ilgili sordukları sorulara hep doğru cevabı verdi. o zaman beni seven bir kız vardı. onu sordular üç harfliye. Allahım gerçekten de doğru bilmişti. korkum iki kat daha arttı o an. ömrümden ömür gidiyordu. o yaşadığım saniyeler hiç çıkmıyor aklımdan nasıl bir etki bıraktıysa üstümde. fakat bir yandan da aklımı kemiren bir şey vardı. abimler hareket ettiriyor olamaz mıydı fincanı?
    ···