-
26.
0gece okurum rezerved
-
27.
0yalan olduğunu anlamama 1-2 entry var hadi bakalım inşallah yalan değildirde zevkle okuruz
-
28.
0@21 yalancı oldukları içindir panpa
-
29.
0@23 yalan dedektörü amk
-
30.
0hadi lan
-
31.
0şu konuda anlaşalım arkadaşlar. kimse yazdıklarımı okumak zorunda değil. saçma sapan buluyorsanız, dikkat çekmeye çalışan, ilgi meraklısı birisi olarak görüyorsanız lütfen defolup gidin başlıktan. kimseyi yaşadıklarıma inandırmak zorunda değilim. yaşadığım zulmü bir ben bilirim bir de ben. yoğun ısrarlarım sonucunda abimler kalmamı kabul ettiler. özellikle de uyarıda bulundular gördüklerine şaşırma, ani tepkiler verme diye. ben olacakların farkında olmadan onaylarmışcasına kafamı sallıyordum, hala ciddiye almıyordum. içimde zerre de korku yoktu. üç harfli konusunda tek bildiğim, bir çok insan gibi anlatılan hikayeler. benim için oyun gibi bir şeydi belkide. ne olabilirdi ki? hazırlıklar yapılıyordu. bir yer masası kurduk. abimler kağıda bütün alfabeyi ve 0'dan 10'a kadar rakamları yazdılar. bir de evet ve hayır diye iki ufak kağıdı masaya koydular. daha sonra beni de yanlarına çağırdılar ve yuvarlak kurduk. ilk korkuyu ne zaman hissettim biliyor musunuz? işte tam o anda. gerçekten içimde bir şeyler yapma! diyordu bana. olur ya hani hissi güçlü insanlar zaman zaman dejavu yaşarlar, olacak bir şeyi zaman zaman önceden hissederler. bu bana da arada olur. o anda öyle bir hisse kapıldım işte. kötü bir şeyler olacaktı. ama içimdeki merakta beni yeyip duruyordu. artık iş işten geçmişti başlamıştı abimler. ahmet denen hergele işin başındaydı. fikirde ondan çıkmıştı zaten. ortaya konan fincanı alarak içine dua okumaya başladı. okuduktan sonra fincana üfledi. aynı işlemi mehmet ve abim de yaptılar. tipik üç harfli çağırma ritüeli gerçekleşiyordu. filmler de izlediğimiz manzarayla karşı karşıyaydım.
-
32.
0Devam Et Konuyu SAptırma
-
33.
0emin olmamakla birlikte üç kulhü bir elham okunduğunu hatırlıyorum. bana okutmadılar. dua okuma işlemi bittikten sonra fincanı yer masasını üzerine koydular ve ahmet sesli bir şekilde ruhlar aleminden bir ruh istiyoruz demeye başladı. belki de 5 dk bu şekilde devam etti fakat hiç bir tepki yoktu. bu konuda epey tecrübeli olmalılar ki yeri değiştirelim dediler. evin salonuna geçtik. aynı düzenek orada da kuruldu ve aynı işlemi tekrar yaptılar. bu arada unutmadan ekleyeyim, parmakları da fincanın üstünde fakat ben hala olaya müdahil değilim. sadece etraflarında oturuyorum, onlar da çağırıyorlar. bir süre daha denediler. yaşananları görünce gözlerime inanamamıştım. bugüne kadar duyduğumuz, ala edip gırgırını yaptığımız şey gerçekmiş. arkadaşlar 13 14 yaşındasınız. düşünsenize o an yaşadıklarınızı. bütün tüylerim diken diken olmuştu. korkudan bir süre konuşamadım. fincan hareket ediyordu. zikzak çiziyordu fincan. abimler hiç bir şey yokmuşcasına, çok soğukkanlı bir şekilde fincanı izlerken, ben korkuyla onları izliyordum. içimde besmele çekmeye çalışıyorum, ama o korkuyla onu da beceremiyordum. abimler bir takım sorular sormaya başladılar. sordukları her soru da fincan hareket ediyor, üç harfli cevap veriyordu. onlar şahsi olarak ne sordu hatırlamıyorum. fakat benimle ilgili sordukları sorulara hep doğru cevabı verdi. o zaman beni seven bir kız vardı. onu sordular üç harfliye. Allahım gerçekten de doğru bilmişti. korkum iki kat daha arttı o an. ömrümden ömür gidiyordu. o yaşadığım saniyeler hiç çıkmıyor aklımdan nasıl bir etki bıraktıysa üstümde. fakat bir yandan da aklımı kemiren bir şey vardı. abimler hareket ettiriyor olamaz mıydı fincanı?
-
34.
0reserved
-
35.
0fincana parmağımı koymak istediğimi söyledim. tamam dediler. parmağımı koydum ve bir soru sormamı istediler. özel bir soru sordum, abimin dahi bilemeyeceği. fincan ilk hareket etmeye başladığı anda, gittiği ilk harfte cevabın doğru olacağının farkındaydım. ve fincan gerçekten de abimlerin etkisi olmadan hareket ediyordu. nasıl olabilirdi ki? nasıl mümkün olabilirdi böyle bir şey? o ufacık beynim, ruhumu kemiriyordu. mantıklı bir cevap arıyordum tüm bu yaşananlara. ama yok, gözümle şahit olmuştum. bilmediğim bir varlık, bir güç o fincanı hareket ettiriyordu. belki de yanımızdaydı, bizi izliyordu ama biz göremiyorduk. benim korkmuş olduğumu fark etmiş olmalılar ki, bu kadar yeter dediler. göndermeye çalıştılar. gittin mi? diye soruyordu ahmet. ne kadar salakça bir soru gibi duruyor değil mi? biraz süre geçti, gitmiştir diye düşündüler ki fincan hareket edip harflere yönelmeye başladı. h-a-y-ı-r diyordu. benim korkumun bir kat daha artmış olmasını bir tarafa bırakın, bu işi meslek haline getirmiş abim ve tayfası bile korkmaya başlamışlardı. onların birbirlerine kuşkulu bakışları, beni daha da tedirgin ediyordu.
sanırım daha önce böyle bir şey başlarına gelmemişti. bu arada üç harflinin de ismini hala hatırlıyorum, unutamadım. nasıl unutabilir ki insan? ama yazamam arkadaşlar. siz korku deyin adına, ne derseniz deyin fakat elim gitmiyor... -
36.
0devam et
-
37.
0bir iki kez daha gönderme girişimin de bulundular fakat üç harfli gitmemekte ısrarcıydı. musallat dedikleri şey herhalde buydu. sonun başlangıcı da buydu benim için. ahmet işin ehliydi. böyle olmayacak dedi ve abimden bir kağıt istedi. kağıdı fincanın altından sokarak, fincanı kaldırdı ve camdan aşağı atarak kırdı. hayatımda daha önce görmediğim, olağan dışı şeyler yaşıyordum. neden böyle bir şey yapmıştı ki ahmet? neden fincanı kırma gereği duymuştu? ters bir durum mu vardı. aynen böyle düşünüyordum ve heralde insanın yaşayabileceği korku eşiğinin sonuna gelmiştim. yaşadığım o anın, o huzursuz edici o dakikaların daha üst noktası olamazdı. bu gibi ters durumlar da fincanı kırıyorlarmış. musallat olmasın diye yaptığını söylüyordu, ama o kadar rahattı ki bunları söylerken. benim betim benzim atmışken, o hala büyük bir soğukkanlılık içindeydi. her neyse. ne olduysa bu dakikalardan sonra olmaya başlamıştı zaten. herkesin içinde bir huzursuzluk oluşmuştu. kağıtları yırtıp dışarıya attık, yer masasını kaldırdık ve evi eski haline getirdik hiç bir şey olamamış gibi. lakin ters giden bir şeyler vardı. lavabo'ya gitmemiz gerekirken, korkudan gidemiyorduk. salona tıkılıp kalmıştık. ahmet ise sessizleşmişti. tepkisiz bir hale bürünmüştü. hani boş boş bakar ya insan, ahmette öyle bakıyordu işte bize. o bakışlar da yaşadığım rahatsız ediciliği anlatamam arkadaşlar.
-
38.
0Çok Geç Yazıyorsun
-
39.
0arkadaşlar kusura bakmayın bir işim çıktı bilgisayar başından ayrılmam gerekti. bu arada geç yazdığım için kusura bakmayın fakat olayı yanlış anlatmamak adına, yaşadığım her anı, her saniyeyi düşünerek yazıyorum.
ahmetin sessizliği epey korkutuyordu bizi ki bir anda yanınızda demesiyle donup kaldım. ahmet tam karşı koltuktaydı. ben abim ve mehmet ise yan yana oturuyorduk. abim ve mehmet yerlerinden fırladılar, ben ise hareketsiz kalmıştım. ne ahmete bakabiliyordum, ne de kafamı yana çevirebiliyordum. abim ve mehmet zaten şok içindeydiler. ahmetin yanınız da demesinden sonra korkudan ne yaptıklarını bilmiyorlardı. ben de bir anlık refleksle kalktığım yerden. ahmet ise sürekli şurada burada diye kafa bulur gibi yer bildirimi yapıyordu. anlatması kolay da, yaşaması bir o kadar ızdırap vericiydi. bir süre sonra gitti dedi ahmet. mutfağa gitti dedi. hepimiz yan yana oturduk. ömrümden ömür gidiyordu. neden bulaştım diye kendime sitem ediyordum. alt komşumuz da namazın da niyazında, çok ilimli bir abimiz oturuyor. o korkuyla onu aradık. durumu anlattık, adamın yüzü değişti. korktuğunu anladık onunda. nasıl korkmayacaksın ki. ortada normal olmayan bir şeyler var. adam dua edin, bir şey olursa zemine bile vursanız hemen ayak sesinizle gelirim dedi. anladık ki o abimiz de bize yardım edemeyecekti. evden çıksan bir dert, nasıl geri gireceksin ki içeri tekrar? bir gazla evden dışarı attık kendimizi. hava yağmurluydu. binadan çıkarken ayak izleri gördük. gırgır geçmiyorum, şaka yapmıyorum, tüm samimiyetimle söylüyorum çıplak ayak izleri gördük. binanın iç kısmında. tesadüf müydü yani tam biz çıkarken? bir şey bizden önce geçmişti oradan. ama garip olan ayak izinin ters değil, düz olmasıydı. üç harflilerin ayaklarının ters olduğu söyleniyor hep. ortada yanlış bir şeyler vardı. biz kuruntu yapıyorduk belki de, ya da beynimiz nasıl bir ruh halinde ise oyun oynuyordu bizimle. -
40.
0evde yalnızım sıçmak üzereyim lan hızlı yaz
-
41.
0dışarıda bir süre gezdik. herkes ruh gibiydi. yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışıyordu muhtemelen herkes. çünkü benim tam olarak yaptığım buydu. fincanın ilk hareket edişinden bu yana, sürekli kendimi rahatlatmak adına bir şekilde yaşadıklarımızı mantığa vurmaya çalışıyordum. ama neresinden tutarsan tut elinde kalıyor. yaşadığımız her şey gerçekti. biraz hava almak iyi gelmişti. eve tekrar döndük. abimlerin üzerinde ki tepkisizlik devam ediyordu. içeri girdik ve abim televizyonu açtı. televizyon izlemeye başladık. daha sonra vakit çok geç olunca uyuyalım dedik. salon'da uyuyabilir misiniz? mümkün mü olayların gerçekleştiği yerde uyuyabilmek? evin ufak odasına geçtik. 4 kişi iki koltuğa tıkıştık. kimsenin gözüne uyku girmiyordu. bir şeylerin olmasından korkuyorduk. ya yeniden ahmet görürse? ya biz uykudeyken bir şeyler olursa. gece geç saatlere doğru abimler uyuya kalmıştı. bense hala gözlerim açık ortalığı kol açan ediyordum. içlerinde en küçük bendim, olaylarından en kolay etkilenebilecek yapıya sahip olanda bendim haliyle. onlar az çok biliyorlardı. bense, benim yaşımda birisinin yaşamaması gereken şeylere şahit olmuştum. daha ne olabilirdi ki? diye düşünüyordum. elbiselerimin olduğu dolaptan sesler duymaya başladım. allahım nasıl bir korkuydu öyle. hani dolap kapaklarını açıp kapatırsınız ya arkadaşlar, tam olarak öyle sesler duyuyordum. her saniye sesler artıyordu. garip olan ise abimlerin bu sese hiç tepki vermemesiydi. tüm bu yaşananları zihnim de kendim mi kuruyordum, yoksa gerçekten bu sesleri duyuyor muydum. insanların bu olaylar karşısında neden şizofreniye varan derecede rahatsızlandıklarını daha iyi anlamıştım. insan nasıl dayanabilir ki böyle bir şeye? şundan çok emindim ki o sesler gerçekti.
-
42.
0devam et devam
-
43.
0Devamet
-
44.
0anlatılanların yalan olduğu nicke bakarak anlaşılır
-
45.
0sesler arttıkça, daha da kötü oluyordum ama bağırsam ne yarar. ağlamak istiyordum, ama korkudan ağlayamıyordum da. sanırım üç harfliler zayıf insanlara musallat oluyormuş daha çok, belki de ben zayıf bir ruh halindeydim. bu yüzden bana musallat olmuştu, beni korkutmak istiyordu. artık kapakların açılıp kapandığını görüyordum arkadaşlar. seri bir şekilde kapaklar açılıp kapanıyordu, bense o insanın içini ürperten sesi duyuyordum. ama hala nasıl diğerleri duymuyor da sadece ben duyuyorum diye yaşadıklarımı sorguluyordum. hakikaten aklı başında bir insanın bunlara bir yorum getirmesi mümkün değildi. tutun ki ben 13 14 yaşındaydım. saatlerce yaşadım bunu, ya da yaşadığımı düşündüm bilmiyorum. ama ben gerçek olduğundan emindim yaşadıklarımın. sabah olduğunda sanki hepsi yaşadıklarından arınmış gibiydiler, hiç bir şey olmamıştı gece sanki. bense yaşadıklarımın etkisinde kalmıştım. gözüme uyku girmemişti. bedeni yaşayan, ama boşa nefes alan birisi gibiydim. Beni bu olaydan bir gün önce ve bir gün sonra diye fotoğraflasanız, bir insan bir günde bu kadar değişebilir mi derdiniz herhalde. 13 yaşında bir çocuk için çok fazlaydı tüm bunlar. o günden sonra hep keşke dedim, keşke o gün orada olmasaydım, annemler ile gitseydim de hayatımı kabusa çeviren bu olaya müdahil olmasaydım. dedim ya sonun başlangıcıydı bu yaşananlar benim için. kahvaltı yaptıktan sonra abimin arkadaşları ahmet ve mehmet gittiler. abimle yalnız kaldık evde. dedim ya abimler olayın etkisinden çıkmış gibiydiler sanki. nitekim arkadaşları gittikten sonra abim hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu. neydi bir önceki gece yaşananlar, hayal miydi? hayır hepimiz tanık olduk yaşananlara, her anı, her salisesi gerçekti. belki de içinde yaşıyordu korkusunu abim, rahatlamaya çalışıyordu. soğukkanlı olmaya çalışıyorduysa da, epey başarılıydı. en azından ben öyle hissediyordum. peki ben? hala olayların etkisindeyim. lavaboya gidemez olmuştum. o gün akşama doğru annem geldi. babam yoktu yanında. bizim peder bey teyze oğluyla hala gençlik modunda yaşıyorlardı hayatı. teyzesinin oğlu yaşını başını almış bir adam. bekardı. babam arada gidip kalıyordu ona sırf stresini atmak için. tam iki kafadardırlar. evli barklı adamın ne işi var demeyin bekar evinde, bizimki de öyle rahat bir adamdır. abim de o gün annem geldikten sonra arkadaşına gitti, gece arkadaşında kalacağını söyledi. abim de etkisinde kalmıştı. o an hissettim tüm ne kadar korktuğunu. evden çıkarken bana attığı bakışla hissettirmişti. korkuyorum, ama söyleyemiyorum der gibiydi. özür dilerim diyordu sanki, sana yaşattıklarım için özür dilerim. abimin o kapıdan çıkıp gidişi daha da kötü yaptı beni.Tümünü Göster
-
ucan kedi senle öpüsecek adama yazık la
-
28 yaşındayım hala motivasyon videosu izliyorum
-
özürlü olduğum için allah bana 24 cm mal vermiş
-
ucan kedi hangi pedi kullanıyorsun
-
3 ayda bir motorun bakımı mı olur mq
-
sürekli gerginlik stres kalp çarpıntısıi
-
birinden ayrılmak onu öldürmektir
-
bir kızın arka deliğindeki muazzam tat
-
ahtapotlar züt deliğinden girebilecek
-
ben de iciyorum ama kafam cayda lipton
-
beni ilgilendiren sorunları düşünmek istemiyorum
-
uçan kedi iticiliğii
-
ucan kedi gel sosislimi ye
-
sabah sabah ikinci sışçmam
-
kacmaya calısıyorsun ama kacabileceğin 1 yer yok
-
anal oral vs vs aldatma sayılmaz cidden
-
silinsin dediğim herkes silindi
-
fomo sahibiyiz
-
efe kaygısız vermeyeceğim adamdır
-
ayşe tokyaz
-
cemre demirel volkan demirel
-
ne yaparsak yapalım bunu
-
lan bura hala acıkmı
- / 1