1. 1.
    +1
    okulların kapanmasına yakındı arkadaşım kader korkunç hikayeler anlatalım dedi bende onu kırmamak için kabul ettim ama birazda korkuyordum o yüzden ben anlatmayacağım hem hikaye bilmiyorum benim yerime kader anlatsın dedim arkadaşım çok korkunç hikayeler anlattı en sonunda bir tane daha anlattı ama bu hepsinden dahada korkunçtu ve dahada gerçekçiydi olay şöle:
    olay
    birgün nihal(kaderin ablası) sahura kalkmışlar annesi yatmadan önce hamur yapmış mayalanmış sohur olmadan önce hemen kalkıp pişirivermiş ama ekmekleri tandırda unutmuş nihali yollamış o da ekmekleri tandırdan almaya gitmiş tam merdivenlerden çıkacakken uzakta oturan çok iyi bir eski komşularını görmüş fatma teyze senin burada ne işin var demiş saçlarıda açıkmış nedense normalde hep kapalı olurmuş hiç cevap vermemiş kadın üstü başı dağınlıkmış kız korkmuş ve hemen tezeklerin üstüne atlamış kızın önüne çıkmış kız o korkuyla hemen dama çıkmış şişko haliyle nasıl çıkabilir ki kız korkmuş yere atlamış gene önündeymiş hemen gözlerini kapatıp bismillahirrahmanirrahim demiş yok olmuş kız korkmuş eve çıkmış annesine ne dediysede bir türlü inandıramamış sonra kadın ertesi gün kızının ısrarı üzerine onlara gitmiş olanları anlatmış kadın çok şaşırmış ve korkmuş ben öle bir şey yapmadım demiş zaten öle iyi bir insanmış ki asla ondan böle bir şaka beklenemezmiş sonradan anlamışlar ki gelen cin miş!!
    almamiz gereken ders
    arkadaşlar cinlerin şerrinden korunmak için ayetel kürsü okuyun mutlaka sabah akşam yedikerede okuyun ününüze arkanıza sağınıza solunuzayukarıya aşağıya ve içinize okuyup çekin her defa için ayrı ayrı okumalısınız unutmayın bu olay gerçek
    ···
  2. 2.
    0
    http://imgim.com/img6512715cin.jpg
    ···
  3. 3.
    -2
    17 yaşındaydım ve annemin memleketi olan giresun'daydık. döndü abla o sıralarda 22 yaşında falandı (annemin amcasının kızı). o'nu her gece cinler döverdi ve üzerinde taşıdığı kuran'ı çıkartması için baskı yaparlardı. birlikte yatıyorduk onlarda kaldığım zamanlarda ama sabahları vücudunun her yerinde morluklar oluyordu bende ise hiçbirsey olmuyordu ve hiçbirsey hissetmiyordum... bir gece döndü, ablası, ablasının akrabası emine ve onun nişanlısı epey geç saate kadar oturduk. döndü'nün annesi ise saat 11 gibi yattı uyudu başka odada. biz hala sohbet ediyorduk. saat gece 02.00 olmustu.. ben cin çağırmayı önerdim. bu onlara da cazip gelmiş olacak ki kabul ettiler. ki̇ki̇ adında kibrit cinini hepiniz duymuşsunuzdur. bir kutudan 4 tane kibrit çöpü aldık ve cin çağırdık dualarla. bu işlerden çok iyi anlıyordu döndü. sorular soruyorduk kibritlerde sağa sola hareketle bize cevap veriyordu. ben yaşımında küçük olmasından dolayı bayağı zırvalamaya başlamıştım. cin ile dalga geçiyordum. yanımdakiler ise iyice korkmuşlardı benim cine ileri geri konuşmamdan! beni sürekli sus diye uyarıyorlardi. neyse bir müddet sonra ışık kendiliğinden kapandı kalktım düğmesine bastım açtım, arkamı döndüm ki tekrar çat!! diye düğmeden kapandı ışık.. bulunduğumuz oda köy evi olduğundan mutfak ve oturma odası bir kullanılan bir oda.. mutfak dolabi zangır zangır titremeye ve tabaklar birer birer yere dökülmeye başladı.. hepimiz korkudan sapsarı olmuştuk tv açık değildi birden tv açıldı. o zamanlar sadece trt 1 gösteriyordu köy yerinde. bilmediğimiz yabancı kanallar fişek gibi açılıp kapanıyordu.. biz binbir dua okuyarak cini göndermeye çalışıyorduk. artık yorulduk ve kibrit çöplerini masanın üzerine bıraktık. aman allah'ım cin gitmemişti, ve masanın üzerindeki kibrit çöpleri kendiliğinden hareket ediyordu. döndü'nün akrabası olan kadın bayıldı bayılacak. saat 04.00 olmuştu artık ve döndü'nün akrabası olan eminenin nişnlısı eve gidecekti. köy yerlerini bilirsiniz acayip sessiz ve ürkütücü olurlar. evine gideceği yol da ormanın içinden geçen ve derenin olduğu bir yer. neyse bu çıktı gitti ve biz cini göndermek için uğrasmaya devam ettik.. tabi ki başaramadik öyle kızdırmışım ki onu her yeri darmadağın etti diyebilirim... ve işin ilginç yanı yan odada yatan yengemin çıt bile duymamış olmasıydı.. sabah ezanı okunurken hepimiz korkudan ve uykusuzluktan uyuyakalmışız.. yengemin sesiyle uyandık, ortaliğin hali̇ ne böyle diye soruyordu. ona anlattık o da ürperdi ve kızdı bize.. emine'nin nişanlısı da ertesi günü geldi ve gece eve gittiği yolda onu taşlamıştı cinler, bu taşlar pek bir yerine isabet etmemişsse de omuzuna ve alnına çarpmış ve oldukça morarmıştı.. aynı gece ben ananemin evine gittim yatmaya ve o gece döndü ablamı da çok sıkıştırmışlar ve acaip dövmüş cinler. kız günlerce vücudu ve yüzü morluklar içerisinde gezmek zorunda kaldı... komşumuz olan bir hocaya olanları anlattık! hoca bile dehşete kapıldı ve cinin beni yaşım küçük olduğu için affettiğini yoksa yetişkin bir insanın cinle o şekilde dalga geçse çarpılacağını, ağzının burnunun ters döneceğini söyledi...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +1
    i̇ngiltere'de okuyan iki türk kızı yurttta aynı odada kalıyorlarmış. bir gece kizlardan biri arkadaşının evine ders çalışmak için gidecekmiş.

    diğer kızla vedalaşıp çıkmış ama daha yurttan 100 metre falan uzaklaşmış ki ders kitaplarından birini unuttuğunu farketmiş. odaya geri dönmüş tabiyatıyla. kapıyı açtığında ışıkların kapalı olduğunu görmüş. "banu yattı heralde" diye düşünüp ayaklarının ucuna basa basa karanlıkta kitabını aramış. bulamayınca da, "şimdi kızcağızı rahatsız etmeyim, nasılsa arkadaşımda aynı kitaptan var. i̇dare ederiz artık" deyip çıkıp gitmiş. ertesi sabah sınavdan sonra odasına döndüğünde bir de ne görsün! oda baştan aşağı kan içinde! arkadaşının vücudu da parçalar halinde oraya buraya dağıtılmış.

    duvarda da (muhtemelen kızın kanıyla yazılmış) bir yazı varmış:
    "aren't you glad, you didn't turn on the lights?"

    (ışıkları açmadığın için memnun musun?)
    ···
  5. 5.
    -2
    şeytan
    yıl 1994 temmuz ayı cumartesi akşamı.. ben ve kardeşim o akşam yemek yiyorduk ve aniden zil çaldı, kapıyı annem açtı. kapıda olan kişiler arkadaşlarımdı ve bizi aşağıya çağırıyorlardı saat 10.00'na geliyordu sofradan kalkar kalkmaz aşağıya indik arkadaşlarımızla her gece korkunç hikayeler anlatırdık, (gece dedim çünkü sabahlara kadar oturur hikayeler anlatır oyun oynardık) her kafadan bir hikaye çıkardı ortaya ama birbirimizi korkutmak için yarış yapardık.o akşam herkez hikayesini anlattıktan sonra oyun oynamaya karar verdik, o zamanlar 11 yaşındaydım ve saklanbaç oynamayı çok seviyordum. ebe saymaya başladığında herkes yerini almıştı ve bende, tabiki ben o anki olacak olaylardan haberdar değildim, kim bilirdiki şeytanı karşımda göreceğimi neyse konuya geçelim ben yerimde ebenin saymayı bitirmesini bekliyordum ebenin saydığı binanın yan tarafındaydım ebebin sayması bitmediği için sıkıntıya girmiştim o, an arkamı dönmemle dona kalmam bir olmuştu şimdi şeytanla karşıkarşıyaydım o herkesin bildiği gördüğü bir tipten değildi (tabii ki görenler için..) 2 metre boyu, yumruğum kadar iri ve kıpkırmızı gözleri çatal biçiminde uzun asası 2 adet iri buynuzları ve üstünde siyah birşeyi vardı ama ayakları yoktu evet yanlış okumadınız ayakları yoktu adeta uçuyordu o, anda vücudum çözülü vermişti hemen bahçenin ortasındaki kuyunun arkasına saklanmıştım ebe ağladığımı duyunca hemen arkadaşlara haber verdi bu şeytanı yakın arkadaşımda görmüş ve oda çok korkmuştu. (ismini vermeyeceğim.) ve bu olaylardan sonra her pisliğin yanında cinlerin olduğuna şaitlik ettim. ertesi sabah şeytanı gördüğüm yere geldik orada bulunan ev bomboştu evin içinde bir el vardı ve sanki el bizi seyrdiyordu önce inanmadık sonrada banyoda gördük ev zemin kattaydı banyonun penceresinden içeri yumurta kartonu attık ve karton geri geldi ve bu olay bi kaç defa gerçekleşti ne zaman oraya gitsek üst kattakilerin kızını yerde baygın buluyorduk ve bu olaydan sonra bişey farkettimki ne zaman korkunç hikayeler anlatsak ozaman kötü şeyler oluyordu ama anlatmayıda seviyorduk. bu yüzden siz siz olun sakın korkunç şeylerden bahsetmeyin eğer cinlerden bahsedecekseniz kötü varlıklar diye konuşun, bunu sakın unutmayın..
    ···
  6. 6.
    0
    tırsan sivilceliler bi sonrakini okumasınlar o zaman:
    ···
  7. 7.
    +2
    tavla
    genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri "hadi cin çağıralım" demiş. ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: "i̇çinizde bana inanmayan biri var. yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!" kızlar feci tırsmışlar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.

    bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. öğlene doğru telefon çalmış. arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, "bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. dertleşelim biraz" demiş. kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, "hemen gel, ben de seni çok özledim" demiş.

    kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. kız, "teyzeciğim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım" demiş. teyzesi de "o zaman tavla oynayalım. ne zamandır seninle oynamadık. kafam dağılır biraz" demiş. kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, "meğer benim teyzem cinmiş" deyip gülümsemiş.

    kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. o içerdeyken telefon çalmış. arayan kızın babasıymış. adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: "kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. durumu çok iyi değildi ama allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun.."
    ···
  8. 8.
    -1
    balıkesir'deki bi kız lisesinde yatakhanenin birinde, kızları gece uyku tutmayınca birbirlerine hikayeler anlatmaya başlamışlar. bunların çoğu da okullarına ait korkunç olaylarmış. güya şeytan çok eski zamanlarda burada yaşayan bir ailenin fertlerine dadanmış ve onların ruhlarına giriyomuş. i̇nanışa göre şeytanın ayakları terstir ya, o insana da şeytan girince doğal olarak ayakları ters dönüyormuş.

    aradan bi kaç saat geçmiş. gruptakilerin uykusu gelince herkes yatağına gitmiş. kızlardan biri accayip sıkışmış. tuvalete gidecek ama anlatılanlardan epey bi korktuğu için gidemiyomuş. alt ranzada yatan arkadaşını dürtüp uyandırmış. diğer kız da bu hikayelerden en çok etkileneniymiş. zaten zar zor uyuduğundan hiç kalkmak istememiş. ancak arkadaşı ısrar edince onunla tuvalete gitmek zorunda kalmış. arkadaşı tuvalete girince o da kapının önünde beklemeye başlamış.

    diğer kız tuvaletten çıktığında bi tuhaf bakıyomuş. bizimki anlatılanların etkisiyle de olsa gerek direkt kızın ayaklarına bakmış. bi de ne görsün! arkadaşının ayakları ters dönmüş. parmakları arka tarafa bakıyomuş. kızcağız çığlık çığlık kaçmaya başlamış. koşarken de ara sıra arkasına bakıyomuş. tam bu sırada koridorda belletmen öğretmenle çarpışmış. kız nefes nefese başına gelenleri anlatmış. sonunda, "hocam inanamıyorum, ayakları resmen ters dönmüştü" demiş. öğretmen, "benimkiler gibi mi yani?" diyerek ayaklarını göstermiş. kız kafasını aşağı indirince belletmenin ayaklarının da 180 derece arkaya baktığını görmüş. napsın kızcağız, bu manzarayla beraber oracıkta aklını yitirmiş..
    ···
  9. 9.
    -1
    lan dalyaraklar biliyom çoğu gibko bunların. yaşayan varsa kendi anlatsın daha etkili olur. mesela çok bahsedince geliyormuş derler doğru mudur acaba?
    ···
  10. 10.
    -1
    @21 bu senin için ipne

    musalla taşı
    köyümüz, tipi köy i̇ç anadolunun en eski köylerindendir. köyümüzün mezarlığı evimizin tam karşısındaydı. komşumuzun bize orada garip şeyler gördüm, demesi bizi ne kadar ürkütsede inandırmıyordu.ta ki burak arkadaşımın sünnet gecesine kadar. birden arkadaşımın hediyesini evde unuttuğumu farkettim. gece garip olayların olduğunu bildiğim için eve gitmeye korkuyordum.eve yaklaştığımda bazı çığlıklar duymaya başladım. musalla taşının üzerinde garip ışık büzmelerinin daire biçiminde döndüğünü gördüm ve birden at sesleri gelmeye başladı.i̇leriye doğru baktığımda atın üzerıne binmiş bir gelinin hızla musalla taşına doğru geldiğini gördüm. gelin bir süre musalla taşının etrafında dolaştıktan sonra mezarlığa girerek ağıt yakmaya başladı. ben bu arada korkudan ne yapacağımı şaşırdım. daha sonra bir düğün alayının gelip gelini alarak oradan hızla uzaklaştığını gördüm. bende düğün yerine koşup olanları dedeme anlatmaya başladım. dedem bana inanmadı. ertesi sabah mezarlığa bakmaya gittiğimde bir gelin duvağının bir mezara bağlı olarak buldum.bu duvağı dedeme gösterdiğimde dedemin ağladığını ve bu duvağın savaşta gelinken şehit olan ablasına ait olduğunu ve mezarınsa sevdiğine ait olduğunu söyledi.bir kaç yıl sonra akşehir gölünün taşmasıyla köyümüz sel altında kaldı, bir daha böyle bir olay görülmed
    ···
  11. 11.
    +1 -1
    dedem öldükten (daha doğrusu gömüldükten) sonra teyzemler komşularıyla ona kuran okuyorlarmış... bunu bana teyzem kendi anlattı bu arada, neyse bir komşusu dua okurken karşı koltuğa bakıyormuş, teyzem de bir yandan dua okuyup, bir yandan etrafına bakınıyormuş, ezberindeymiş dualar herkesin neyse, bu komşu dua okurken birden donakalmış... dudakları kıpırdamıyormuş, kadın koltukta geri geri gidiyormuş ve bembeyaz olmuş... tabi teyzem duayı bitirip amin dedikten sonra kadının yanına gitmiş ne oldu falan diye sormuş kadında tık yok...
    teyzem kadını dürttüğü anda kadın tekrar eski haline dönüp duayı bitirmiş, amin deyip yüzünü sıvazlamış ve direkman ağlamaya başlamış... teyzem yine sormuş kadına nooldu diye, kadın yanıtlamış:
    "ben dua okurken birden karşı koltukta kahverengi pijamalı bir adam belirdi, dua okuyordu aynı benim gibi... sonra sen dokununca kendime geldim ve duayı bitirdim, adam kafasını kaldırdı, baban olduğunu anladım" demiş. ve devam etmiş:
    "ben yüzümü sıvazladıktan sonra adam kafasını kaldırdı, eminim babandı", demiş. "gülümsedi, el salladı ve kayboldu, bende kendimi tutamadım demiş"

    neyse ben detayları anlatım, dedem sigara yüzünden damarları tıkandığı için öldü ve diyaliz makinasına bağlı yaşıyordu, son sözleri de "diyaliz" olmuş zaten... dedem hastanedeyken bir kahverengi pijama giyiyordu hep ve dua okuyan kadın dedemin hiç ziyaretine gitmedi hastanede, yani bilinçaltı olamaz...
    ···
  12. 12.
    0
    @26 inanmak değil corç varsalar bulalım diye uğraşıyorum yoksa işim olmaz hayatta. içerden tıkırtılar gelmeye başladı şerrefsizim
    ···
  13. 13.
    +1 -1
    alın lan ipneler yoğun istek üzerine sizin için geliyor:

    anlatmaya ilk baştan başlayacağım. patronum yakışıklı oldukçada sempatik biri ama evli. ben ise 1,70 boyunda sarışın ve oldukça sexi bir bayanım. patronumla ilk başta patron eleman ilişkimiz oldu. belli bir zaman geçtikten sonra bu ilişki daha samimi bir havaya girmişti. patronumla artık her konuda konuşabiliyorduk.
    bir gün patronumla öğle yemeği için dışarı çıkmıştık ve ilk defa baş başa yemek yiyecektik. yemeklerimiz geldiğinde patronum birer kadehte şarap içermiyiz diye sordu. olabilir dedim ve birer kadehte şarap söyledik. yemeğimiz bitip şaraplarımızı yudumlarken patronumun bana her zamankinden farklı bir gözle baktığını hissettim. önce rahatsız oldum ama sonra şarabında vermiş olduğu keyifle rahatladım. birbirimizin sadece gözlerine bakıyorduk konuşmuyorduk. patronum ne kadar güzelsin diye sözlerine başladı ve ekledi sana bakmaya doyamıyorum dediğinde biraz utanmıştım. ama cesaretimi toplayıp sizde çok yakışıklısınız dedim. bu sözler bi anda ağzımdan çıkıvermişti. bunları söylediğime ben bile inanamıyordum.

    patronum bu sözlerimden cesaret almış olacak ki keşke evlenmeden önce tanışmış olsaydık dedi. ben yeni bir şok daha yaşıyordum ve keşke dedim. yine ortalığı bir sessizlik kaplamıştı. i̇kimizde birbirimizi istiyorduk bu her halimizden belliydi. patronum evliydi ama çok yakışıklı ve sempatik biriydi. kara verdim, bu gece ne pahasına olursa olsun onun olacaktım. sessizliğimizi garsonun birer kadeh daha şarap alırmısınız sözleri bozdu. i̇kimiz aynı anda evet demiştik. sonra birbirimize baktık ve gülüştük.

    garson kadehlerimizi doldurduğunda kedehi bir dikişte içip bir kadeh daha alabilirmiyim dedim. patronum ooo çok hızlısın dediğinde kızarmıştım. niyetimi anladığını düşünmüştüm. ben üçüncü kadehimi yudumlarken patronum gülümseyerek sadece beni izliyordu. kızgın bir ifadeyle “gülme hepsi senin yüzünden başımı döndürüyorsun” dedim. patronum sende benim başımı döndürüyorsun çok güzel ve sexisin ve şuan benimle birlikte olman için neler vermezdim dediğinde, o zaman ne bekliyoruz bende seni çok istiyorum hadi otele gidelim dedim.

    bi anda kendimizi otel odasında bulmuştuk kapıdan içeri girer girmez dudaklarımız birleşmişti ve çılgınlar gibi öpüşüyorduk. öpüşürken bi yanda da birbirimizi soyuyorduk. bi anda kendimizi çırılçıplak ve yatakta bulduk. patronum dudaklarımı bırakıp önce boynumu sonra göğüslerimi yaladı ve yavaş yavaş aşağılara doğru iniyordu. göbeğime ulaştığında ben kendimden geçmiş durumdaydım. göbeğimi oradan da daha aşağılara inerek amımı yalamaya başlamıştı. dilini içine sokup çıkarıyor sonra dışında gezdiriyordu müthiş bir zevkti. o yaladıkça ben daha çok kuduruyordum ve daha fazla dayanamayarak boşaldım. bütün sıvılarımı yalayıp yutmuştu. kasılmalarım bitip tamamen boşalıp kendime geldiğimde hemen gibini yakalayıp ağzıma aldım. önce başını ağzıma ağzıma alıp yalıyor öpüyordum. sonra yavaş yavaş daha derine inmeye başladım ama ağzıma sığmıyordu. çünkü çok büyüktü yaklaşık 20 cm gibi vardı, çok kalındı ve hepsi ağzıma sığmıyordu.

    sonra beni yatırdı ve 69 pozisyonunu aldık ben o koca gibi yalarken oda beni yalıyordu. dilini amıma sokup çıkarıyor sonra bızırımdan başlayıp arka deliğime kadar yalıyor ve tekrar amıma sokuyordu. dilinin zütüme değmesi beni çok tahrik etmişti. daha önce amımdan gibilmiştim ama zütüm hiç yarak yememişti. bi an bu kalın yarağı arka deliğimde istedim ve bu beni aşırı tahrik etmişti. çok zevk alıyordum hadi aşkım sok artık bana seni istiyorum diyerek kucağına oturdum ve gibini kavrayıp amıma yerleştirdim ve kendimi onun kollarına bıraktım. beni kalçalarımdan sıkıca kavramış kucağında zıplatıyordu. kalçalarımdan kaldırıp bırakıyordu ve laap diye amımın derinliklerine giriyordu. müthiş zevk alıyordum çok kalındı ve içimi dolduruyordu. ama az önceki zütten gibilme fikri hala aklımdaydı ve arkadaşlarımdan acı verdiğini duymuştum. acaba alabilirmiyim diye düşünürken patronum geliyorum dedi ve beni daha hızlı kaldırıp bırakmaya başladı. hadi aslanım ayır kalçalarımı parçala amcığımı derken bende boşalmaya başladım. ama ne boşalma gümbür gümbür geliyordum.

    boşalmamız bittiğinde hemen üstünden kalkıp tekrar ağzıma aldım hala gibilmek istiyordum ve bu koca yarağını zütümde istiyorum dedim. bu sözlerim patronumu da azdırmış olmalı ki hemen sertleşti. bu zütü gibmeyi bende çok istiyorum harika kalçaların var dedi. o zaman ne duruyorsun dediğimde canını yakmaktan korkuyorum dedi. acısa da zütümü parçalasa da o yarağı zütümde istiyorum dedim. bu sözlerim üzerine patronum dudaklarıma yapıştı. dudaklarımı parçalarcasına emiyor ısırıyordu. sonra beni domaltıp zütümü yalamaya başladı. dilini içine sokup çıkarıyor arada da amıma dil darbeleri atıyordu.

    ben ise hadi sok artık parçala zütümü diye yalvarmaya başlamıştım. acele etme diyerek parmaklarını ağzıma verdi ve ıslatmamı istedi ben parmaklarını yalarken oda zütümü yalamaya devam ediyordu. sonra gibini ağzıma verip ıslanmış olan parmaklarını birer bire zütüme sokmaya başladı. önce bir parmağı girip çıkarken sonra iki ve üç oldu. çok zevk alıyordum ve daha fazla dayanamadım. önünde domalıp hadi sok dedim. gibini tutup arka deliğime dayadığında heyecandan ölecektim. zütüm ilk defa bir yarak tarafından gibilecekti hemde kalın bir yarak.

    yarağını zütüme dayamış bastırıyordu ama girmiyordu. hadi sok bana, parçala zütümü dediğimde daha hızlı yüklendi ve başı girmişti. başının girmesiyle birlikte müthiş bir çığlık attım eminim sesim recepsiyondan bile duyulmuştur. çok canım yanıyordu ama alışacağını biliyordum. patronum canımı yakmamak için hemen içimden çıkmıştı. onu yatırdım ve gibini tekrar ağzıma alarak iyice ıslattım. bu yarağı almalıydım, gövdesinden tutarak zütüme hizaladım ve kendimi üzerine bırakarak oturdum. bir hamlede hepsi girmişti ama çok canım yanmıştı. patronum sesim duyulmasın diye ağzımı kapatıyordu. bir süre tamamı içinde olarak üzerinde oturdum. canımın acısı geçmeye başlamıştı ve yavaş yavaş oturup kalkmaya başladım. oturup kalktıkça zevk almaya başlamıştım. patronumda doğrularak beni kaçalarımdan tutup oturup kalkmama yardımcı oluyordu. artık acı yerini zevke bırakmıştı. hadi aşkım ayır kalçalarımı, parçala zütümü sok hepsini diyerek üzerinde zıplıyordum. bir yandan da öpüşüyorduk çığlıklarımız oda da yankılanıyordu ve patronum ben kucağında iken ayağa kalktı. ayaktaydık ve ben hala kucağındaydım kalçalarımı ayırmış beni gibinin tepesinde zıplatıyordu. bense boynuna sarılmış zütten gibilmenin zevkini çıkarıyordum.

    kalçalarımı iki yana ayırmış gibinin üzerinde zıplatıyordu beni ve ikimizde zevkten uçuyorduk geliyorum dediğimde içimdeki gibin daha da kalınlaştığını hissettim artık beni daha hızlı zıplatıyordu kucağında. i̇kimiz aynı anda boşalıyorduk ve müthiş zevk alıyorduk. gibi küçülene kadar kucağındaydım ve çok zevk almıştım.

    birlikte banyoya girdik ve birbirimizi yıkamaya başladık. patronumun gibini elimde sıvazlayıp yıkarken yeniden hareketlendiğini gördüm ve ağzıma alarak yalamaya başladım. yeniden kazık gibi olmuştu ben yalarken oda sabunlu parmaklarını zütüme sokup çıkarıyordu. anlaşılan daracık zütüm hoşuna gitmişti ve önünde domalarak gib zütümü dedim. beni kalçalarımdan tutarak öyle bir geçirdi ki oohhh diyerek zevkini çıkarmaya başladım. sonra onu duvara yaslayıp kalçalarımı ona doğru bastırmaya başladım. artık o gibmiyor ben gibtiriyordum. o sabit duruyor ben önünde domalmış kalçalarımı ileri geri oynatarak keyifle zütümü gibtiriyordum.

    geliyorum dediğinde hemen önünde diz çöküp üzerime boşalmasını söyledim. gibini tutarak sıvazlıyordum oda gümbür gümbür yüzüme göğüslerime doğru fışkırıyordu. boşalması bittiğinde ağzıma alıp emerek kalan son damları da yalayıp yutmuştum.

    o gün yemekten sonra işe gitmemiştik ve akşama kadar defalarca gibişmiştik.

    ertesi gün işyerinde kıçımın üzerine oturamıyordum. hala yarak istiyordum ve üzerimde kısa bir etek vardı ama içine don giymemiştim. yerimden kalkıp patronumun odasına gittim. kapıyı çalmadan içeri girdim ve girer girmez kapıyı içeriden kilitledim. patronum gülümseyerek sanırım sende benim gibi tadına doyamadın dedi. evet dediğimde önünde diz çökmüş fermuarını indiriyordum. gibini dışarı çıkarıp yalamaya başladım ve kısa sürede kazık gibi olmuştu. hiç vakit kaybetmeden eteğimi kaldırıp üzerine oturdum ve kendimi gibtirmeye başladım. beni kalçalarımdan tutmuş kucağında zıplatıyordu. i̇kimiz aynı anda boşalmıştık artık patronum her canı istediğinde beni odasına çağırıyor ve saatlerce gibiyordu.

    bazen de ben ona sürpriz yapıp işe dalmış çalışırken odasına girip saatlerce yalıyor sonra ağzımda patlatarak bütün sıvılarını yalayıp yutuyordum. bazende akşamları fazla mesai yapıyorduk. mesaide ne yaptığımızı da siz tahmin

    özet: adam kızın dıbını zütünü bir ediyo
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    @32 oku lan züt. ben okudum şimdi bi posta atmaya gidiyorum
    ···