[Derin nefes alış verişler]
-Dostum Nerdeyiz böyle?
+...
-Planın ne peki, Silahlılar.
[inciye başlık açıp ne yapmam gerektiğini sorayım]
+Bekle şimdi öğreniriz.
[Kurşun Sesleri]
-Nalet olsun çabuk ol Carl
+[Mırıldanarak] Taharet nasıl mı alınır? Geeç
-Dostum Şu garip paneli görüyor musun? Bakalım Şu Mavi büyük düğmeye basınca ne oluyor?

-Carl Bu Fo rte piyano yu tanıyor musun?
+Bizdendir. Yardıma geldi herhalde
~Benden 1 Şey dileyin
+Çıkart bizi burdan
~hee dileğiniz güzel, planı olan?
-Gaza 83'ün şişesini bunlara atsak kokudan kaçarlar belki?
+Hıaaaa [şişeyi karşıdaki binaya fırlatır]

O da ne?

Ani reflex ile Cam kenarından zıplayarak çekilen Ekip, camdan içeri giren bir molotof ile haritanın Yanışını izler.

Ama bir dakika...

Altımdaki yazar harita ile ilgili çok önemli bir detayı hatırlıyordu...

Bize şöyle dedi:

Ceres Yolcusu Namik'a pm atar ve Kahramanlarımız beklemeye koyulur...

Orjinden geçen penis gözlerini araladı, Işık gözlerini kamaştırıyordu. Kendine geldiğinde elinde bir mantar gördü. Hayal kırıklığına uğramıştı.

Bizim maceracı ekip yerde uyuyordu, sanırım onun nöbet tutması gerekiyordu.

Olamazzz! Tam zamanında kendime geldiğini fark etti. Çünkü dağın eteklerinden kocaman bir toz bulutu kendilerine geliyordu. Biraz daha yaklaşınca onun toz bulutu olmadığını fark etti

Üstümdeki o ne biçim rüyaydı derken Namik'in onu dürttüğünü fark etti.

Acilen burdan gitmemiz lazım!!!

Onlar..
Onlar...
Makarnalar her yerde!

Şu dağın tepesindeki Ak sakallı ulu dedeyi bulup insanları nasıl kurtaracağımızı düşünmemiz lazım der ve gerçek macera başlar.

Sonrasında ne olacaktı?