1. 226.
    0
    rezerved
    ···
  2. 227.
    0
    üzerimde sadece donum kalmıştı… ellerim donumun önünde birleştirmiş, bekliyordum…

    esmer olanın o kurşun döven sesiyle irkildim…

    “gilotunu da çıkar”

    ne kadar da kolay söylüyordu…

    yapacak hiçbir şeyim yoktu, çıkaracaktım ama keşke sadece onu çıkarmakla kalsaydı…

    kalmayacaktı...
    ···
  3. 228.
    0
    buda yalanına sokuyumculara gelsin

    yalanına sokuyumculara gelsin,

    hayatı gibilen ben, içerideyken zulmün feriştahını yaşayan benim siz değil, itilen, kakılan, dövülen, dayak yiyen de benim, neden yalan söyleyeyim ki... hem kendimi olmadık durumlara neden sokayım ki, para mı veriyorsunuz bana? bir kazancım mı var da burada olmadık bir hikaye anlatayım...

    bazı şeyleri saklıyorum ki, saklamak da zorundayım; zira hikayede başımı ağrıtacak olaylar var ve kimliğimi ifşa ederek yeniden içeri düşmek istemiyorum...

    her neyse...

    dinlemek istemeyen dinlemez, bir kişi dinlesin bana yeter...
    ···
  4. 229.
    0
    ankara ha (ankaralı değilim, memleketimi yazmak istemediğimden ankara yazdım), vay puşt... hem de (ilçe)’li… ilçenin adını söylerken, ayak bileğime bir tekme de orada yedim…

    -hıdır, bah hele, bu puşt ankara'lı

    hıdır dediği sağ yanımdaki şişman ve kısa boylu olandı, sarı dişleriyle gülümseyerek görür o şimdi “ankara’yı... ” dedi o da sağ baldırıma sopasını indirdi…

    attığı sopaları, küfürleri umursamıyordum bile…

    uzunca bir koridordu, koridor, bir sığınağa benziyordu, soğuk ve kasvetliydi… koridorun en sonundaki bir odaya girdik… odanın ortasında ahşaptan yapılmış uzunca bir masa vardı, tam olarak masa değildi ama masayı andırıyordu…

    halı saha maçlarına giden varsa bilir, hani soyunma odalarında oyuncuların oturması için oturaklar olur, duvara dayalı olanlardan işte bu duvara dayalı değil de odanın ortasındaydı…

    esmer olan, sol omzuma sopasını indirerek beni odanın ortasında bulunan ahşap oturağa doğru itekledi…

    oturmamı istiyorlar diye düşünüp ahşap oturağa oturdum, oturmaz olaydım...

    esmer olan,

    “babanın yatağı mı lan o, yavşak, kalk oradan” diye hiddetlenerek üzerime doğru yürüdü, saçımdan tuttuğu gibi beni diğer gardiyan arkadaşlarının ayaklarının önüne fırlattı…

    hıdır, yani şişman olan karnımın iç kısmına tekme atarak,

    “kalk lan ayağa” diye bağırdı…

    sol gözümün tamdıbını, sağ gözümün ise yarısıyla görebiliyordum, dudağım patlak, üstelik aklım da başımda değildi…

    gardiyanların yaptığı hiçbir şey umurumda değildi, umursamıyorum ya da farkında değildim… sadece uyumak istiyordum, uyumak ve unutmak…

    ama kolay değildi uyumak, hele hele bayrampaşa’da…

    hiç değildi…

    istemsizce ayağa kalktım,

    esmer olan, yanıma yaklaştı, sopasını göğüs kafesime dokundurarak,

    “soyun” dedi…

    soyunmaya başladım, ince bir hırkam vardı, onu çıkardım, sonra gömleğimi, peşinden ayakkabılarımı ve pantolonumu çıkardım…
    ···
  5. 230.
    0
    ara verelim biraz bakınız bu yazdıklarım en önemli noktalar bu enrtylerim önemli herşeyin nasıl birşey olduğunu anlayacaksınız. kitapta herşey detayı detayına yazıyor .kitabı gerçekten tavsiye ediyorum şimdiden söyleyeyim bu kitabı yazmamda bana yardımcı olan
    hasan ali s.
    buğra ö.
    sibel t.
    hapishane ağamız (adını vermek istemiyorum)
    baş düşmanın hıdır
    hepsine teşekkür hikayenin devamında yani cassielin bıratığı noktadan sonrası çok farklı şeylerdi
    ···
  6. 231.
    0
    rezerved amk krosu
    ···
  7. 232.
    0
    burayı okuyun kardeşlerim önemli bir nokta burası

    cezaeviyle ilk tanıştığım gün. o gün, hayatımın dönüm noktasıydı. beş günlük gözaltı süresinin sonunda "istanbul ağır ceza mahkemesi", nöbetci hakimliğince tutuklanarak "bayrampaşa ceza evi"ne getirildim.

    bayrampaşa ceza evine adımımı atar atmaz işkenceyle tanıştım...

    üç gardiyan, ikisi uzun boylu, biri kısa boylu ve şişman... uzun boylulardan biri esmer, diğer beyaz tenli idi... esmer olan şiveli konuşuyordu, daha doğrusu şiveli küfür ediyordu... diğerlerinin konuşma şekli ve küfür şekli ona göre daha düzgündü... üç gardiyanın da elinde sopaları vardı.

    onlarca, ya da devletçe ellerindeki coptu ama bana göre sopaydı…

    işlemlerimin çabuk bitmesi için söyledikleri her şeyi yapıyordum, gerçi yapmasam ne olacaktı ki, onlar zaten yapmak istediklerini bir şekilde yaptırıyorlardı...

    gözaltında geçirdiğim o 5 gün insanlıktan çıkmıştım ve biran önce televizyonlardan izlediğim o sazlı, türkülü koğuşlara gitmek istiyordum...

    üç gardiyan, ortalarına beni alarak bir bilinmeze doğru yürüdük, cezaevindeki işkenceli günlerim o yürüme anına başlamıştı bile, sol yanımda yürüyen esmer gardiyan elindeki sopayla baldırıma vuruyor, küfürler savuruyordu…

    esmer olan memleketimi söyleyerek,
    ···
  8. 233.
    0
    "kimi" dedim sadece...

    "kimi"

    kimseyi öldürmemiştim ve öldüremezdim de ama keşke öldürseymişim...
    ···
  9. 234.
    0
    neyse her kim ne desin devam ediyorum.bu arada hikayemi çok yakın arkadaşlarımda okuyor. kitabın galası var 2 ay sonra. sabırsızlıkla bekliyorum o günü

    yanımdaki ayyaşa dönerek,
    -"cafer nerede oğlum ya" dedi...
    "içerde amirim"
    -"çağır da, gidelim... ne bekliyor hâlâ"
    yanımdaki ayyaş, arabadan inmeye hazırlanırken, uzun paltolu...
    "ismet burada kalsın, sonra da morga gitsin" dedi...

    ayyaş bir şey demeden ayrıldı...

    dikiz aynasından uzun paltolu polise bakıyordum, dikiz aynasından ona baktığımı görünce...

    biraz öncekinden daha sert bir ses tonuyla...

    -"arif nerede lan" dedi...

    "bilmem, evde yok mu amirim" dedim...

    arkasını döndü, gözlerimin içine bakarak...

    -"niye öldürdün lan" dedi...

    uzun paltolunun yüzünde de, sesinde de, bakışında da benim katilliğimin resmi vardı...

    oysa kimseyi öldürmedim ben...

    donup kalmıştım, ne cevap vereceğimi de şaşırmıştım...
    ···
  10. 235.
    0
    rezervuar
    ···
  11. 236.
    0
    ben devam ediyorum artık cassiel diye biri yok. hikayelerini yarıda bırakan biri yok.bu hikayeyi bitirmeden bir yere gitmeyeceğim.
    ···
  12. 237.
    0
    destek başlasın

    _________________________________
    |başlık canlandırma operasyonu
    |_________________________________|
    ···
  13. 238.
    0
    reservedleri alın kardeşlerim akşam devam edeceğim
    ···
  14. 239.
    0
    neyse ben devam ediyorum güzel kardeşlerim daha bu resimler ne ki ağlarken bile çekmişlerdi beni cezaevinde onları da atacağım yeter ki reservedleri alın hikayeyi takip edin
    ···
  15. 240.
    0
    atmışken şunu da atayım bu da kaldığım pis,tak kokan ,beni kan kusturan, sidik ve tak kokularından beni uyutmayan, bana kabus gördüren o pis hücre her kavgada ağzım burnum kırıla kırıla ,kanaya kanaya aldım
    link: https://encrypted-tbn2.go...0XRHoHdFHIe5d09aE55Iwth_Q
    ···
  16. 241.
    0
    rezerved
    ···
  17. 242.
    0
    sanki ölü gibiydi sessizdi. uyandığında beni tanımayacağına emindim belki hırsız bile sanabilirdi beni. dedemle çekindiğim bir foto var onu da caps olarak
    ilk önce şu fotoya bir bakın kaldığım işgence gördüğüm cezaevinin capsi beyler baktıkça bilgisayarı parçalayasım gelir
    link: https://encrypted-tbn2.go...H9vGzFDPEP64lnCMo-2UplBND
    not:daha bir sürü resimler gelecek ama siz bilirsiniz hala cassa inanacaksanız
    ···
  18. 243.
    0
    sanki ölü gibiydi sessizdi. uyandığında beni tanımayacağına emindim belki hırsız bile sanabilirdi beni. dedemle çekindiğim bir foto var onu da caps olarak
    ilk önce şu fotoya bir bakın kaldığım işgence gördüğüm cezaevinin capsi beyler baktıkça bilgisayarı parçalayasım gelir
    link: https://encrypted-tbn2.go...H9vGzFDPEP64lnCMo-2UplBND
    not:daha bir sürü resimler gelecek ama siz bilirsiniz hala cassa inanacaksanız
    ···
  19. 244.
    0
    @17 entry nick
    ···
  20. 245.
    0
    18 eylül 2003…

    elimde ekmek, içimde korku dedeme sesleniyorum ama öyle bir sesleniş ki, hani taş olsa sesimin çığlığından ikiye ayrılırdı ama yok sesime ses veren, sesimden başka hiçbir ses yoktu... mavi demirli kapıyı açar açmaz içeri koştum, kapıyı öyle hızlı açmışım ki, kapı önce duvara sonra omzuma çarparak durabilmişti... o an omzuma çarpan kapının farkında bile değildim ama günler sonra omzumdaki acıyı farkedecektim...

    duvarlara çarpa çarpa eve girdim; evin girişinde hemen sol tarafta mutfağımız vardı, önce acaba mutfakta mı diye baktım, orada da kimse yoktu, bir kez daha bağırdım orada "dedeeee" diye yine sesimden başka hiçbir ses yoktu işin taktan tarafı içinde korku olunca sesinden bile ürküyorsun artık. evin salonuna koştum... evet oradaydı dedem, başı eğik bir vaziyette çekyatta oturuyordu... üzerinde siyah ceketi, başında da kasketi vardı; öylece oturuyordu ama gelişimden haberi bile yok gibiydi...

    dedemi orada öyle görünce korkuyla karışık yaklaştım... tekrar "dedeee" diye bağırdım ama kısık bir ses tonuyla...
    ···