1. 1.
    +4
    adam tatar ramazan.
    ···
  2. 2.
    +4
    esaretin bedeli terk.
    ···
  3. 3.
    +2
    BU YiNE ÜFLEDiMi LAN
    ···
  4. 4.
    +1
    panpa ben üzgün surat işaretine basıyorum üzüldüm :(
    ···
  5. 5.
    +1
    güney idim kuzey oldum..
    ···
  6. 6.
    +3 -2
    çok uzun bir hikaye umarım dinleyen olur...

    aslında başlığa altı sene, sekiz ay ondört gün kodeste yaşadım diye isim verecektim ama uzun diye vazgeçtim; neden kodes dedim, ben de bilmiyorum ama yaşadığım onca zulmü "cezaevi" olarak adlandırmak istemezdim...

    her neyse,

    orada yaşadığım zulmü hiçbir yerde yaşamadım, hem de aylarca veya günlerce değil, senelerce... ailem yoktu ama mahalleden tanıdıklarım geliyordu, görüştürülmedim... hücre cezası yedim, dayak yedim, kan kusturuldum, kulaklarımdan kan gelinceye kadar dövdüler beni , öldürmeye çalıştılar, ölmedim... yediğim dayaklardan ötürü, günlerce yarı baygın yattım. çay verdiler, çayıma işediler, yemek verdiler, yemeğime tükürdüler. sigara verdiler, dişlerimi döktüler...

    dışarıyla, yani hayatla bütün ilişkimi kestiler, yıllarca televizyon seyredemedim, radyo dinleyemedim, gazete okuyamadım...

    tam yirmibir kez, firar girişiminde bulundum, çorba kaşığıyla tünel kazıdım, çatalla duvar deldim, yakalandım. saatlerce falakaya çekildim, dövüldüm... tünel kazıdığım çatal-kaşığı tutamaz hale geldim,. haftalarca yürüyemedim ama direndim, direnmeliydim de zira yaşamalıydım...

    bir gün için, tek bir gün için yaşamaya çalıştım... ta ki lokman abiyle tanışana kadar... onunla tanıştıktan sonra yaşadım, hep yaşadım...

    Hikayeyi bu linkten okuyabilirsiniz...

    http://inci.sozlukspot.co...anlat%c4%b1yorum/@cassiel

    bu bana...

    http://fizy.com/#s/126c94

    bu da dedeme...

    http://fizy.com/#s/1aite5
    ···
  7. 7.
    +1
    @262 doğru konuş, edepli ol... muallaklik yapacaksan gibtir git gibiş sokuşlu hikayeler oku...

    adamın ahsabını bozma, küfür edeceksen de bana et...
    ···
  8. 8.
    +1
    yer de ağlasın gök de, öyle ya değirmenci ibrahim'in hayatı, öğütülmüş bir buğday tanesiydi şimdi...

    toprağa verecektik ve toprak olacaktı bedeni... peki ya adı, o da toprak olacak mıydı? sanmam... değirmenci ibrahim'in torunu yani ben, vefasız bir adam, ailesinin katili... alnımda geçmişin kara izleri...

    dedemin ak örtüsüne bakıyordum, sonra bıçağa...

    saplasam mı kendime diye düşündüm, deşsem mi bağırsaklarımı? iyi de, kirli kanım hangi günahımı temizler ki?

    öldürsem mi kendimi?

    neye yarar, ölüm aklar mı ki beni?

    peki ya vefa borcu?

    vefa borcu dedikleri neydi ki?

    dedemi toprağa vermek mi? böyle mi aklanacaktım ben, böyle mi af dileyecektim değirmenci ibrahim'den...

    bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum, zihnimle adeta bir savaşa girmiş gibiydim, ölüm bana yakışırdı da dedeme asla diyordum...

    salonun ortasına öylece yığıldım...

    ellerimi bacak aramda birleştirip odanın tavanına baktım...

    ağlamayla karışık "oradaysan" dedim, al canımı, dedemi yaşat, dedemi yaşat, yaşat dedemi... benden al ona ver, ona ver ömrümü... ömrümü ona ver... bunları söylerken istemsizce vücudum öne ve arkaya doğru gidip geliyordu... tavandan bir ışık ya da bir ses bekliyordum ama ne ses ne de bir ışık belirdi... tavana dikili olan yüzümü omzuma gömerek, "oradasın biliyorum" dedim... biliyorum... ona ver ömrümü... ömrümü ona ver... olmayacak bir şey istiyordum biliyorum ama yine de söylemek istedim ve galiba biraz da aklanmak istedim ve fakat kendim söyledim, kendim duydum... ha bir de yunus amca vardı...

    yunus amca saçlarıma dokunarak yanıma oturdu...

    eliyle yanaklarıma dokunarak kendine doğru çekti...

    "yüzüme bak" dedi,

    bakmadım...

    "evlat" dedi...

    "hayat bir ağaca benzer, ölüm de gölgesine... ölüm sırası bugün ibrahim'de ise yarın da bana uğrayacak, sonra sana, sonra da diğerlerine... "

    yunus amcanın yüzüne baktım, ellerini yüzümden çekerek "ama şunu da unutma" dedi, "ağaçlar her zaman bakidir... " "ibrahim" dedi sustu, yüzünü yüzümden çekerek... "sende de, bende de ömrümüz yettiğince yeşerecek... "

    "ne yapacağım ben yunus amca" dedim,

    "ne yapacağım"

    "yaşayacaksın" dedi...

    "dedeni de kendinle yaşatacaksın"

    "yunus amca" dedim...

    omzuma birkaç kez vurarak, haydi kalk dedi, "toprak, ağacı bekler... " omzumdaki yüzüne yanaklarıma dokunarak dur dedim, dur da ağlayayım şurada... dur da aklanayım, dur da af dileyeyim tabii bunları kendi içimden söylüyorum... o duymuyor...

    tam o sırada "hayriye" teyze geldi feryat figan...

    çekyata baktı, bana baktı...

    hayriye teyze iki eliyle ağzını kapattı... feryat figanı kesilmişti ama yüzündeki ifade yeryüzündeki bütün ağıtların güftesi gibiydi...

    "yavruuum" dedi... yavaş adımlarla bana doğru geldi, yüzü çekyattaydı...

    annem değildi, teyzem de değildi ama bir anne şefkati kadar yakındı bana...

    hayriye teyzeyi görünce bir hışımla ayağa kalkıp hayriye teyzeye doğru gittim...

    "hayriye teyze dedim... " başımı omzuna koyarak ağladım... o sarıldı ben ağladım...

    hayat dedikleri buysa hayatım heba olmuştu artık... hayatta dek dayanağım olan dedemi de kaybetmiştim, artık dayanıksız ve kalkansızdım... ve biliyordum artık hiçbir söz getirmeyecekti geri, hiçbir söz, hiçbir söz dedemin gözlerine fer olamayacaktı...

    toprak olacaktı dedem...

    toprak...

    keşke olmasaydı...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +1
    reserved amık finallerde bitti

    edit: okudum beyler bildiğin palavra. çorba kaşığıyla tünel falan ahaahaha
    ···
  10. 10.
    +1
    arkadaşlar geriye dönüşlü anlatıyorum diye çok şikayet geliyor,

    düz anlat derseniz dedemden devam edeyim, ama o zaman da cezaevi bölümü bayağı gecikecek...

    ne dersiniz bilmiyorum?
    ···
  11. 11.
    0
    yazsana lan bekliyoruz
    ···
  12. 12.
    0
    beyaz torosun arka koltuğundan dışarıyı izliyordum... arada bir de telsiz sesleri geliyordu... daha önce de binmişliğim vardı polis arabalarına ama o zamanlar ne halt yediğimden haberdardım ve ne olacağını az çok kestirebiliyordum ama bu sefer her şey başkaydı, arabaya oturuşum, yanımdaki polisler, telsiz sesleri, şehir, şehir bile farklıydı... yanlarından geçtiğimiz arabalar, arabanın içindekiler hepsi tek ağız olmuş "taku yedin oğlum sen" diyordu... bir şey de yapmamıştım üstelik, ama yine de korkuyordum ve mutlaka yanlış bir anlaşılma vardır diye de ümit ediyordum..

    iyi de silah neyin, nesi? nerede bulmuşlar ki, bilmiyordum... içim içimi yiyordu... o an kaç dakika gittiğimizi, nerede olduğumuzu bile kavrayamıyordum artık... dışarı bakıyordum ama gördüklerimin sadece gözlerimin önünden geçiyordu, zihnimin kenarına dahi ulaşmadan gözden kaybolurdu...

    silah'ı sorsam mı diye düşündüm? ya terslerse...

    zaim komisere baktım, koltukta yan oturmuş, tespihini sallıyordu...

    "amirim" dedim...

    zaim komiser dikiz aynasından bana bakarak...

    "ne var lan" dedi..

    "silahı nerede bulmuşlar ki" dedim...

    benim evde mi? diye de ekledim...

    gözlerini kapatıp, ağzını yamultarak...

    "yok" dedi,

    bir anlık rahatladım ama o da çok sürmedi..

    zaim komiser arkasını dönerek bana baktı... o bakışta bana ana avrat gittiğinin farkındaydım ama o küfürlü bakışın daha da ilerisine giderek...

    "ebenin amında bulmuşlar" dedi..

    "amirim" dedim...

    "vallahi benim silahım yok, ben hiç silahım olmadı ki, kullanmasını da bilmem, benim ne işim olur silahla amirim, yemin ederim amirim" dedim...

    zaim komiser, tespihini avuçlarının arasına aldı, yumruğunu alnımın çatısının hizasına getirerek...

    "sana buradan bi korum, görürsün amirini, dön lan önüne lale... " dedi, ama öyle bir söyledi ki, bakışı ettiği küfürden daha tesirliydi...

    tam yine "amirim" diyecektim ki yanımdaki ayyaş dirseğini böğrüme indirerek...

    "şşşş" dedi...

    ayyaşa baktım,

    yüzüyle, yönümü çevirmemi istedi...

    zaim komiser önüne dönünce ben de kapının camından dışarıyı izlemeye başladım...

    yanımızdan sari bir taksi geçiyordu, müşterisi kim acaba? bana bakıyor mudur? bakıyorsa nasıl bakıyordur diye taksinin arka koltuğunda oturana baktım...

    bakmaz olaydım...
    ···
  13. 13.
    0
    rezerved
    ···
  14. 14.
    0
    reserved
    ···
  15. 15.
    0
    ayrıca artık uzun değil de kısa kısa yazacağım...
    ···
  16. 16.
    0
    geldim güzel kardeşlerim...

    bu gece birkaç part daha atarım...
    ···
  17. 17.
    0
    http://www.seslikeyif.net/ site

    http://sohbet.seslikeyif.net/crystal/kayitol üyelik buradan

    http://sohbet.seslikeyif.net/crystal/seslichat # giriş burdan

    adım byumt beyliyoruz tüm panpalar burda sende gel panpa
    ···
  18. 18.
    0
    reserved
    ···
  19. 19.
    0
    reserved
    ···
  20. 20.
    0
    reserved bi ara okurum.
    ···