-
76.
0oha reserveddeki suskunlar yarın okuyuceyim
-
77.
0uzun paltolu bıyıklı polis gözlerini gözlerime dikmiş kimi öldürdüğümü soruyordu, donup kalmıştım, öylece boş gözlerle öndeki adama bakıyordum… bu bir rüya olmalıydı, yaşadıklarım gerçek değil, olmamalı da zira bir insanı öldürebilecek kudrete sahip değildim… kim sahip ki?
kimdim ki ben, hayatı olmayan bir adamdım… tamam, kendi ailemin ölümüne sebep oldum belki ama bunun azabını yıllardır çekiyordum… kimseyi öldürmedim ben, öldürmedim… ön koltukta oturan uzun paltolu adamın gözlerinin içine baktım…
“kimseyi öldürmedim ben” dedim…
adının zaim olduğunu öğreneceğim cinayet büro amiri ön koltukta oturmuş, gözlerini bana dikmişti…
sağ elindeki sigarasından bir fırt daha alarak yüzüme doğru üfledi…
“arif, dedi…”
bıyıklarının ortasını kaşıyarak…
“arif nerede…”
“bilmiyorum amirim” dedim…
“bilmiyorum ki, arif mi adam öldürmüş… kimi öldürmüş” dedim… -
78.
0ne mi vardı fotoğrafta; bir tarafında cennet, bir tarafında da cehennem, bense omzumda cehennem ateşi, cenneti ateşe vermeye gidiyordum…
yaptım mı, yaptım...
cenneti, cehenneme çevirdim mi, çevirdim...
yalnız şunu bilin ki, şu an bunları yazarken bile kendimden utanıyorum... ölüm çare değil ve biliyorum öyle kolay da olmayacak benim ölümüm... -
79.
0devam ediyorum
-
80.
0bu arada ister 1000 kişi dinlesin ister 1 kişi dinlesin benim için fark etmez yeter ki dinlesin ben yazarı
-
81.
0yunus amcayı görünce daha şiddetli ağlamaya başladım, yunus amcamın o anki hali hiç aklımdan gitmiyor…
dedeme bakıyor, yüzünü çeviriyor… dedeme bakıyor yüzünü çeviriyor o da konduramadı belli ki… gitmekle kalmak arasında sabukluyordu…
yunus amca diyorum, dedem diyorum ağlamayla karışık, o hâla sessiz… dedeme yaklaştı, tek bir cümle çıktı ağzından…
ibrahim dedi…
“gittin ha”
o gittin kelimesi benim ağlama şiddetimi ve dedeme sarılma halimi kırbaçlamış gibiydi, daha şiddetli ağlıyor ve daha şiddetli sarılıyordum…
elimi dedemin sakallarından çekti, dedemi çekyata yatırmaya çalıştı ben öylece bakıyordum…
yunus amca dedemi çekyata yatırırken, çekyatın kenarından bir fotoğraf düştü…
o fotoğrafta dedemin bana yıllarca sakladığı konuşması vardı… kin miydi, nefret mi bilmiyorum ama ben kendimden utanıyordum, ona ve ailesine yaptıklarımdan ötürü de vicdan azabı çekiyordum…
kahrolası benliğim ve bencilliğim o fotoğrafın her karesinde gizliydi… -
82.
0telefonumu elime aldım, yunus amcayı arayacaktım… telefon rehberini baştan sonra tarıyordum ama yunus amcayı bir türlü bulamıyordum… yunus amca kayıtlıydı eminim ama ben bir türlü bulamıyordum…
birkaç denemeden sonra yunus amcayı aradım, telefonun çalma sesi yerini yunus amcanın “alo” sesine bırakınca istemsizce ağlamaya başladım…
dedem, diyorum… ağlıyorum… dedem diyorum ağlıyorum, allah kimseye yaşatmasın o anı… bir türlü konduramıyorsun ölümü, yakıştıramıyorsun…
yunus amca, benim ağlamayla karışık dedem sözlerinden sonra telefonu kapattı o telefonu kapatınca ben de salonun ortasına yığıldım…
iki elimle telefonu sıkıyorum ağlıyorum, dedeme bakıyorum ağlıyorum… dedemin başı sol omzunda dedemi o halde görünce yanına gidip başını omzuma koydum, ben de başımı onun başına yasladım… orada bir kez daha elini öptüm, çok geçmeden yunus amca girdi içeri… -
83.
018 eylül 2003…Tümünü Göster
elimde ekmek, içimde korku dedeme sesleniyorum ama öyle bir sesleniş ki, hani taş olsa sesimin çığlığından ikiye ayrılırdı ama yok sesime ses veren, sesimden başka hiçbir ses yoktu... mavi demirli kapıyı açar açmaz içeri koştum, kapıyı öyle hızlı açmışım ki, kapı önce duvara sonra omzuma çarparak durabilmişti... o an omzuma çarpan kapının farkında bile değildim ama günler sonra omzumdaki acıyı farkedecektim...
duvarlara çarpa çarpa eve girdim; evin girişinde hemen sol tarafta mutfağımız vardı, önce acaba mutfakta mı diye baktım, orada da kimse yoktu, bir kez daha bağırdım orada "dedeeee" diye yine sesimden başka hiçbir ses yoktu işin taktan tarafı içinde korku olunca sesinden bile ürküyorsun artık. evin salonuna koştum... evet oradaydı dedem, başı eğik bir vaziyette çekyatta oturuyordu... üzerinde siyah ceketi, başında da kasketi vardı; öylece oturuyordu ama gelişimden haberi bile yok gibiydi...
dedemi orada öyle görünce korkuyla karışık yaklaştım... tekrar "dedeee" diye bağırdım ama kısık bir ses tonuyla...
kötü giden bir şeylerin varlığı dedemin hareketsizliğinde gizliydi, ne bir hareket ne de ses vardı... duymuyor muydu beni, görmüyor muydu, bilmiyordum ama bilmek istediğim sadece uyuyor olmasıydı... elimdeki ekmeği dedemin yanına bıraktım, dedemin önünde eğilerek elini tuttum... ölümün soğuk yüzüyle o an tanıştım... parmakları buz kesmişti sanki... hayır dedim kendi kendime, hayır dedim, hayır... olamaz, olmamalı da... şu hayatta, yaşadığım onca acıya rağmen beni bir dakika olsun ekgib bırakmayan bu dağ gibi adam, bugün de beni ekgib bırakmaz, bırakmamalı da diyordum... "dede" diye bağırıyorum, "dedeem, dedem" diye ama sadece dediğimle kalıyordum, hiçbir hareket yoktu, yaşamsal belirti de... elini öperek sol tarafına oturdum... sakallarına dokundum, sarıldım... dedemin eğik başı omzuma düşünce bütün ev üzerime yıkıldı, tutamadım kendimi orada, dede diye ağlamaya başladım... daha sıkı sarıldım, beyaz sakallarına avuç içimle dokunuyordum, aç diyordum gözlerini aç, dede aç gözlerini, gözlerini aç... ben geldim dede, ben, hayırsızın... soğuk eli dudaklarımda, öylece yığıldım dedemin kucağına... öylece, ekgib yarım ve bir hiç olarak yığıldım…
şimdi ne yapacaktım ki? artık olmayacak mıydı? gömecek miydim dedemi, toprak mı olacaktı… olmamalıydı ama olacaktı… yine her zamanki gibi yapacak hiçbir şeyim yoktu diyecektim ki, hala öyle diyorum; ama aslında yapacak çok şeyim vardı… kendimden bile gizlediğim gerçekler… yapacak hiçbir şeyim yoktu, dedemi gömecektim hem de kendi ellerimle…
dedemin dizlerinde ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum, kendime geldiğimde ilk iş yunus amcayı aramak oldu, yunus amca dedemin ahretlik dediği arkadaşıydı…
şu an hala yaşıyor… -
84.
0reserve
-
85.
0@119 olmaz kardeşim zaten az kaldı cassielin kaldığı yere o muallak iyiki de en hayacanlı yerinde bıraktırdım kimsenin benim emeklerimle yazdığım anıları çalmaya hakkı yok şimdi de mafya ile uğraşıyor pekekent 2 kere topuğuna sıkıldı. inci sözlüğe de giremiyor girince zaten ilk anlatacağı şey kumar olacak.
-
86.
0@ikiyüzotuziki ilerde belgelerin hukuk dosyaların belgesi var hepsini atacam
-
87.
0@216 açıklamak için dilimde tüy bitti ama sen bilirsin kardeşim devam et
-
88.
0"yavruuum" dedi... yavaş adımlarla bana doğru geldi, yüzü çekyattaydı...
annem değildi, teyzem de değildi ama bir anne şefkati kadar yakındı bana...
hayriye teyzeyi görünce bir hışımla ayağa kalkıp hayriye teyzeye doğru gittim...
"hayriye teyze dedim... " başımı omzuna koyarak ağladım... o sarıldı ben ağladım...
hayat dedikleri buysa hayatım heba olmuştu artık... hayatta dek dayanağım olan dedemi de kaybetmiştim, artık dayanıksız ve kalkansızdım... ve biliyordum artık hiçbir söz getirmeyecekti geri, hiçbir söz, hiçbir söz dedemin gözlerine fer olamayacaktı...
toprak olacaktı dedem...
toprak...
keşke olmasaydı... -
89.
0Yinemi gib diyorsun peki öyleyse...
http://inci.sozlukspot.co ... anlat%c4%b1yorum/@cassiel
çalıntı ameke -
90.
0"hayat bir ağaca benzer, ölüm de gölgesine... ölüm sırası bugün ibrahim'de ise yarın da bana uğrayacak, sonra sana, sonra da diğerlerine... "
yunus amcanın yüzüne baktım, ellerini yüzümden çekerek "ama şunu da unutma" dedi, "ağaçlar her zaman bakidir... " "ibrahim" dedi sustu, yüzünü yüzümden çekerek... "sende de, bende de ömrümüz yettiğince yeşerecek... "
"ne yapacağım ben yunus amca" dedim,
"ne yapacağım"
"yaşayacaksın" dedi...
"dedeni de kendinle yaşatacaksın"
"yunus amca" dedim...
omzuma birkaç kez vurarak, haydi kalk dedi, "toprak, ağacı bekler... " omzumdaki yüzüne yanaklarıma dokunarak dur dedim, dur da ağlayayım şurada... dur da aklanayım, dur da af dileyeyim tabii bunları kendi içimden söylüyorum... o duymuyor...
tam o sırada "hayriye" teyze geldi feryat figan...
çekyata baktı, bana baktı...
hayriye teyze iki eliyle ağzını kapattı... feryat figanı kesilmişti ama yüzündeki ifade yeryüzündeki bütün ağıtların güftesi gibiydi... -
91.
0ağlamayla karışık "oradaysan" dedim, al canımı, dedemi yaşat, dedemi yaşat, yaşat dedemi... benden al ona ver, ona ver ömrümü... ömrümü ona ver... bunları söylerken istemsizce vücudum öne ve arkaya doğru gidip geliyordu... tavandan bir ışık ya da bir ses bekliyordum ama ne ses ne de bir ışık belirdi... tavana dikili olan yüzümü omzuma gömerek, "oradasın biliyorum" dedim... biliyorum... ona ver ömrümü... ömrümü ona ver... olmayacak bir şey istiyordum biliyorum ama yine de söylemek istedim ve galiba biraz da aklanmak istedim ve fakat kendim söyledim, kendim duydum... ha bir de yunus amca vardı...
yunus amca saçlarıma dokunarak yanıma oturdu...
eliyle yanaklarıma dokunarak kendine doğru çekti...
"yüzüme bak" dedi,
bakmadım...
"evlat" dedi... -
92.
0er de ağlasın gök de, öyle ya değirmenci ibrahim'in hayatı, öğütülmüş bir buğday tanesiydi şimdi...
toprağa verecektik ve toprak olacaktı bedeni... peki ya adı, o da toprak olacak mıydı? sanmam... değirmenci ibrahim'in torunu yani ben, vefasız bir adam, ailesinin katili... alnımda geçmişin kara izleri...
dedemin ak örtüsüne bakıyordum, sonra bıçağa...
saplasam mı kendime diye düşündüm, deşsem mi bağırsaklarımı? iyi de, kirli kanım hangi günahımı temizler ki?
öldürsem mi kendimi?
neye yarar, ölüm aklar mı ki beni?
peki ya vefa borcu?
vefa borcu dedikleri neydi ki?
dedemi toprağa vermek mi? böyle mi aklanacaktım ben, böyle mi af dileyecektim değirmenci ibrahim'den...
bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum, zihnimle adeta bir savaşa girmiş gibiydim, ölüm bana yakışırdı da dedeme asla diyordum...
salonun ortasına öylece yığıldım...
ellerimi bacak aramda birleştirip odanın tavanına baktım... -
93.
0esmerdi adam...
ve kel...
ama bu adamda farklı bir hava vardı, yürüyüş şekli ve yüz hatları kötü bir adama benzemiyordu, "hem belki de kötü değildir... bütün esmerler kötü olacak değil ya" diye geçirdim içimden...
geçirmez olaydım... -
94.
0rıfat, önce hıdır'a sonra da bana baktı ki, benim istediğim de buydu...
rıfat bana bakınca göz işaretiyle pantolonları gösterdim...
"dudaklarını altlı üstlü dışarı kavisleyerek, başını salladı" bu, "pantolonlarını giyebilirsin" manasına geliyordu...
mühendis adamdı, anlayacaktı tabii...
ben tam pantolonları giymiş atleti beklerken, içeriye elinde çantayla bir adam girdi..
kısa boylu, hafifçe şişman, kel, bıyıklı ve esmer bir adamdı...
kel ve bıyıklı olması sorun değildi de esmer olması korkmama yeterdi...
"iso" dedikleri bu olsa gerek... elindeki çantada ne vardı bilmiyordum ve az da olsa tedirgindim aslında az da değil çok...
acaba ne yapacaklar bana... elindeki çanta neydi peki, bir gözüm adamda bir gözüm de hıdır'ın elindeki atletteydi...
ne olur ne olmaz diye hemen hırkayı giydim...
adam yaklaştıkça çift kale maça top olmak korkusu ağır basıyordu... -
95.
0yalandan öksürüğüm işe yaramış rıfat bana bakıyordu ama hesapta olmayan bir şey olmuştu, hıdır ve diğer gardiyan da bana bakıyordu...
hıdır, öksürük sesime geçmiş olsun mahiyetinde "geber" dedi; ama öyle bir söyleyiş şeklini aylarca denesem de yapamam... ve eminim ki hıdır'dan başkası da yapamaz...
neden derseniz şöyle açıklayabilirim...
"g" harfi, sarı dişlerinin arasından dökülürken ses telleri tarafından tecavüze uğradığı barizdi...
"e" harfine gelince, "i" harfini kendine metres yapmış, "y" adında da bir veled-i zinası olduğu aşikardı...
"b" ve "e" harfleri meskun mahalledeki efendi kızlardı...
"r" harfine gelince bunu tarif etmek gerçekten zor, ama şöyle anlatayım sanki biri "r" harfini dağa kaldırmış da ki, bu dağ da toros dağları olsun, orada adını söyleye söyleye ırzına geçiyordu...
nasıl yazabilirim diye çok düşündüm ama az çok bu şekle benziyordu...
"gieyeberrrrrrrrrrr" tabii buna bir de hıdır'ın ses tonunu ve şivesini eklemekte fayda var...
diğer uzun boylu esmer gardiyan hıdır'ın "geçmiş olsun"una sırıtmakla yetindi...
-
siteye ddos atan or
-
aynen bi an düşündüm kayra atatürk e sövmez
-
bu adam karşıma çıksa korkarım amk
-
vikings bir arkadaşlarla kendi aramizda konuştuk
-
yannan kafalı kayra
-
ınsanın hayatında az kişi olunca
-
kamilin turkiyedeki hayattan haberi yok
-
parasi hic eksilmiyor korkudan harciyamiyor
-
konstant dayı bize kötü örnek oluyor
-
şikayetvarda inci sözlük
-
iyi çocuk ama kürt
-
ukraynayi nedne yahudi yonetiyoe
-
pampalar dm den şikayet alabilriim
-
bir karı ayy gtumu elledi diye bağırsa
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 28 12 2024
-
akp şuanda güç zehirlenmesi yaşıyorrr
-
babacim 16 sene sonunda elde ettigin bilgi
-
3 derce hvada şort gyen kıza kahbe denmez ne denir
-
keske ben de futbolcu olsaydim
-
gwynplaine adlı yazarınn kadın olmasıı
-
ne gariplik var ben cozemedim
-
odlwk topal eksiye musallat olmus
-
benim unide afgan arkadasim vardi
-
düşünsenize bu adam sizin babanız
-
turkiye de okumak seni oyalamaktan ibaret
-
kayranın hayali dostlar mekanı
-
yozgat belediye başkanı
-
aleviye kibrit çaksak alev alır mı
-
diyelim ki uzaylılar geldi orta doğuya indi
-
605k parası olan davar
- / 2