-
1.
+1bir kişide okusa devam beyler.
Uzun bir süredir hoşlandığım ve dün sohbet etme cesareti bulduğum kızın o olduğuna artık emindim. Vücudunda şiddet gördüğüne dair izler vardı.
Birden bire korkuya kapıldım ve cesedi orada bırakarak odama döndüm. Odamda uzun uzun düşündüm, Bay K. Nın söylediklerini hatırladım.
Böylesine tehlikeli bir işe girerek kendimi nasıl bir belaya bulaştırdığımı fark ettim. En sonunda konuyu ertesi gün sınıf asistanıyla konuşmaya karar verdim.
ismi Wolfe Macfarlane olan bu asistan genç bir doktordu. Bütün öğrencilerin örnek aldığı, çalışkan, başarılı ve yerinde duramayan biriydi. Ne zaman elimizdeki denekler bitse Macfarlane ile birlikte köydeki ıssız bir mezarlığa gider, şafak sökmeden önce elimizde cesetlerle birlikte kadavra odasına dönerdik. Geçirdiğim o kötü gecenin sabahında Macfarlane kampüse her zamankinden geç geldi. Onu görür görmez başımdan geçenleri anlattım. Büyük bir soğukkanlılıkla; ‘‘Bu konuyu ne kadar az konuşursak, o kadar erken kapanır’’ dedi.
‘‘içimizden biri kızı tanıyabilir’’.
‘‘Böyle bir şey olmayacağını umalım. Olsa bile bunu sen yapmadın, o yüzden sorun yok. Bu olayı kurcalarsan K.’ nın başına bir sürü dert açarsın ve onunla birlikte sen de çamura batarsın. Sonuç olarak bende batarım. Benim bildiğim bir tek şey var, o da bütün deneklerin masamıza cinayet yoluyla geldiğidir.’’
‘‘Macfarlane! Ne diyorsun sen?’’
‘‘Yapma! Sende bundan hiç şüphelenmedin sanki.’’
‘‘Şüphelenmek başka kanıt başka şey…’’
‘‘Bizim yapabileceğimiz tek şey bu bedeni tanımamak. K. Bizi boşuna mı bu iş için seçti sanıyorsun? Diyerek bastonuyla cansız bedene vurdu.
Vicdanım rahat olmasa da Macfarlane’nin dediğini yapmaktan başka çarem yoktu. Zavallı kızın bedeni kadavraya girdi, paramparça edildi ve kimse onu tanımadı.
O günün akşamın da Macfarlane’yi tanımadığım bir adamla otururken gördüm. Yanlarına gittim, birlikte sohbet etmeye başladık. Adamın ismi Gray’di. Ufak tefek, solgun ve oldukça esmerdi. Macfarlane Gray i gezdirmek için yanımdan ayrıldı. Ben de eve döndüm.
Sabah dörtte o tanıdık kapı sesiyle uyandım. Kapıyı açtığımda karşımda Macfarlane’yi görünce çok şaşırdım. Arabasıyla gelmişti ve yanında son derece tanıdık gelen büyük paketlerden biri vardı. -
2.
+1Sen yaz Bro #rezz
-
3.
+1tutmadı galiba * okuyan varmış gibi yazıyorum bende, ama devdıbını merak eden 1 kişi varsa yarın devam etmeye çalışacağım.
-
4.
+1Bütün gece korkunç diş ağrısıyla kıvranıp durmuştum. Odanın içinde biraz dolandıktan sonra kendimi yatağa atmıştım. Rahatsız bir uykuya dalmamın üzerinden çok geçmeden. Kapımın hızlı hızlı çalmasıya uyandım. Ay parlaktı. Hava çok soğuk ve rüzgarlıydı. Kasaba henüz uyanmamıştı ama havadaki belli belirsiz uğultu olacakları haber veriyordu.
Adamlar her zamankinden daha geç gelmişlerdi. Ama bian an önce buradan uzaklaşmak istiyormuş gibi bir halleri vardı. Uyku sersemi bir halde adamları yukarı aldım. Yarı uyanık bir halde adamların irlanda aksanıyla konuştuklarını fark ettim. Adamlar ellerindeki torbadan cesedi çıkardıklarında başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bir iki adım yaklaşınca; ‘‘Aman Yarabbim! Bu Jane Galbraith!’’ diye bağırdım.
Adamlar gayet soğukkanlılıkla hiçbir şey söylemeden kapıya doğru ilerlediler.
‘‘Onu tanıyorum. Daha dün yaşıyordu ve son derece sağlıklıydı. Bu bedeni yasal yollardan elde etmenize imkan yok, kız normal bir şekilde ölmüş olamaz’’ dedim.
‘‘Yanılıyor olmalısınız bayım’’ dedi adamlardan biri.
Fakat diğerleri pis pis yüzüme bakıp parayı istediler. Yarım yamalak bir şekilde özür diledim, parayı verdim ve nefret dolu ziyaretçilerimi gönderdim. Yaşadığım şok bana dişimin ağrısını bile unutturmuştu. Adamlar çıkar çıkmaz cesedin başına döndüm. -
5.
0Yarramın başı
-
6.
0Önlerden yer alam
-
7.
0Tutabilir lan belki rez
-
8.
0Tutarrrey
-
9.
0Okuyabilirim
-
10.
0Özet: Tıpa girmek isteyen ama edebiyat tutturan arkadaşın gibilmiş bilinçaltısından sıçmıklar
başlık yok! burası bom boş!