Yavaş adımlarla yurda girdi. Kapıdan geçene kadar arkasına baktım. Kaybolunca geri döndüm.Her sokak başı yeni düşünceler ekiyordu beynime. Aklımda böcekler gibi dolaşan sorulara cevap bulma umuduyla hep yaptığım şeyi yaptım:Düşündüm.Biz nereye gidiyoruz? Nereye kadar uzayacak bu hikaye.Bir sigara... Sonra her şey uçup gitti kafamdan.O tütün gibi eridi küle dönüştü. Hayat neden böyle ? insanlar kendi hayatını neden çok önemsiyor ? Hepimiz aynı amaç uğruna yaşıyoruz. Lana Del Rey'in de dediği gibi "We born to die"(Ölmek için doğduk.)Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz ama bilmiyoruz ki o yılan büyüdüğünde zütümüzden girip ağzımızdan çıkacak. Kendi çıkarınız için insanlara sahte samimiyetlerinizi gösteriyorsunuz. Mide bulandırıcısınız. Garip düşünceler arasında eve girdim .Dama çıktım ve gibişen beynimin arasında ki düşüncelerden kurtulmak için bir sigara daha yaktım. Biraz hayaller evresinde takıldıktan sonra aşşağı indim. Dışarı çıkıp yürümeye başladım. Adres belli:Sahil. Oturdum bir banka.

Az sonra bir dayı geldi. Elinde şarap şişesi.Zom belli ki.Direk konuya başladı. Karısı aldatmış bunu. Elinde ne varsa alıp gitmiş. Dinledim adamı çünkü dinlenmemek nedir iyi bilirim. Adam sordu.ne yapayım diye elindeki şişeyi alıp kafaya dikerek başladım konuşmaya.Git.Git burdan kimsenin bilmediği bir yere. Kendinden ne kadar uzaksan aslında kendine o kadar yakınsın be dayı. Yertüzünde sana en uzak nokta sırtındır. Bazen büyük farklılıklar insanları birbirlerine daha da yakınlaştırır.Bir kürenin üzerinde yapılan tüm yolculuklar aslında başlangıç noktasına yakınlaştırır seni. Hayat nedir dayı? Hayat doğru zamanda doğru yerde olmamaktır. Hayat sen onun hakkında hayaller kurarken başına gelenlerdir. Epki dedi peki madem başa döneceksem neden gideyim ki ? Çünkü dedim Çünkü gitmen gerekiyor. Beyinin her kıvrımlarına kadar etki eden bu düşüncülerden arınmak için gitmen gerekiyor. Nereye? dedi. Kimesem yok başka yerde. daha güzel dedim.Git buradan. Mesela Bartın'a git mesela Uşak'a git. Ama git ve gücünü topla. Sonra çık karşısına sen bana tüm gücünle vurdum ama yine karşındayım ve gel gücünü göster bana şimdi diye haykır. Emin ol alacağın en büyük intikam bu olacak. Giden malın önemi yok. Olan oldu artık. Dünü değiştiremezsin. Geleceğin ne getireceği belli olmaz. Elinde olan tek şey bugün.Sen bugünü yaşa. Eğer gerçekten sen iyi birisi isen o kaybettiğini anlayacak. Kabullen dayı. Tanrı ne sevdiği erkeğin gururuyla oynayan kadın ne de sevdiği kadına başkasının dokunmasına izin verecek kadar ileri gidecek erkek yaratmadı henüz. Unut sana ne dedi giderken Yalan seviyorum'lar Ama'lar Çünkü'ler... Seni sevmediler. Bağır dayı beni sevmediler.(Nursen yıldırım şiiridir)

insanlara kendimizi kullandıracak cesareti biz veriyoruz aslında. “Sen ne yaparsan yap, ben kabul eder, seni sevmeye devam ederim.” mesafesinde duruyoruz. Elde etmişlik hissi ve hazzı yaşatıyoruz onlara. Bize öyle çok güven duyuyorlar ki hiçbir gidişlerinde, dönüp bizi bulamama korkusu duymuyorlar. Kabul edilmeme telaşı yaşamıyorlar. Sınırlarımızı aşmalarına izin veriyoruz, gözlerimizin içine bakarak söyledikleri yalanların bile elimizden gelse bahanesini biz uydurup, özrünü biz dileyeceğiz. Hayatımızın merkezine öyle sağlam yerleştiriyoruz ki onları, onlarsız devam edemeyeceğimizi, hiç olduğumuzu bağırıyoruz. Kendimize olan saygı ve güveni bir başkasının egosuna yem ediyoruz. Göğsünü gere gere bizi umursamadığını söyleyebilen insanları, yere göğe sığdıramadığımızı öyle bir ciddiyetle söylüyoruz ki lağımın dibinde olan, zirvede sanıyor kendini. Her istediklerinde ellerinin altında olmamızdan tamamen sıkıldıklarında ve yine karşılarında yalvararak ağlayan bir çift göz gördüklerinde de başlarına bela olmamızı istemediklerinden şöyle diyorlar “Amma da gurursuz çıktın!” * Bir nefes al ve senin sularını kirleten, sana bir obje gibi davranan herkesi hayatından kov! Sevilmeye olan ısrarının, biraz sevilsen iyileşecekmişsin gibi hissedişinden olduğunu biliyorum. Seni bu hale getirenin gurursuzluğun değil, biraz sevilsen kurtulacakmışsın gibi hissedişin olduğunu biliyorum. Bunun için birilerinin ayaklarına yol olmaya gerek yok, seni gerçekten seven biri ile tanıştığında sana şöyle dedirtiyor; “Daha önce yaşamıyormuşum!” Sizi gerçekten seven birinin kollarında uyandığınızda şöyle dedirtiyor; “Daha önce hiç uyumamışım

Bilmiyorum belki biraz saçmaladım.Bir iki dert var başımda. Kafam hafif zom. rakı içtim biraz. Eğer Çiğlide olan varsa 50'lik rakım var gelsin iki duble atalım. Sizi seviyorum. * Sevin Sivilin ve tabii ki sevişin..

Gecenin Şarkısıdır:

https://www.youtube.com/watch?v=eHAUuadjPiU

Gece saat ilerlemiş. Dayıyla sohbet harika. Zamanında Selçuk ecza bölge müdürlüğünü falan yapmış. Adam janti yani naif falan konuşuyor ama dışardan bakınca tipsiz biri gibi gözüküyor klagib berduş tipi. Neyse saaat 3 oldu bir şişe bitmiş diğeri açılmış sohbet her yere gidiyor. Gideyim ben dedim dayı. Otur dedi biraz daha sohbet edelim.Yok dayı sağol yarın staj var ama senle muhabbet etmek gerçekten harikaydı. Vedalaştık ama gitme der gibi gözleri vardı. Bilirim o hissi derdini dinleyen birini buldukça bırakmak istemezsin.Üzgün olsamda gittim.Eve vardığımda saat 4-4:30 civarıydı. Uzandım.Ulan amk ben söz vermiştim sedaya bir daha içmeyeceğim diye.Üzüldüm lan binler ilk defa bu kadar çok üzüldüm. Alkolünde verdiği etkiyle uykuya daldım. Ertesi gün zar zor yetiştiğim staj yerinde yürüyen uyku olarak düşündüm. Nasıl diyeceğim amk. Neyse saat 12 oldu aradım sedayı. Açtı efendim bitanem dedi.Ne yapıyorsun dedim yemek yiyorum dedi.iyi dedim yemek bittikten sonra beni ara.Bir şey mi oldu falan filan dedim ara işte bir şey anlatacağım sana. Neyse bu aradı bi 15-20 dk sonra.Özür dilerim diyerek başladım konuşmaya.Ne oldu diye heyecanlanıp sormaya başladı. Dün gece dedim. Dün gece sahildeydim.Ee ? içtim.Ne içtin ?Şarap.Ne diyip telefonu suratıma kapattı.

Geceye şarkıyla başlayalım

https://www.youtube.com/watch?v=Z3DKKBQMH9o

O kadar yazdım sözlük çöktü anasını avradını gibeyim. Kolum koptu yazmaktan ya.Bundan sonra worda yazıp atacağım kusura bakmayın

iyi geceler beyler.Bu gece Caps gecesi. Caps isteyen yolla diyerek entry girmesi yeterli...

evet beyler geldim ve capsi attım. Adını duymadığınız iki kişi ilerde hikayede karşınıza çıkacak yabancılık çekmeyin diye attım.

Neyse arıyorum arıyorum açmıyor.Öğlene kadar o ambulans istasyonunda kafayı yedim.En son bunun sınıftan bir kız arkadaşı var adı şule.Onu aradım. Seda dedim yanında mı ?Evet dedi.Bi verir misin dedim.iyi değil şu an dedi.Ver dedim verdi. Titrek bir sesle Alo dedi. Ağladıpı belli oluyordu. Nasılsın dedim. Nasıl olmamı beklersin dedi.Özür dilerim. Dileme.Gerçek ten unutmuştum canım aklımdan tamamen çıkmış. Bugün bunu unurtursan yarın benide unutursun. Ulan anlamadığım bi insan bunun için ağlar mı? Ağlarmış demekki. Bundan belki 100 defa özür diledim yemin ettim anca öyle biraz düzelir gibi oldu. Perşembe görüşürüzdiyip kapattım telefonu. Neyse o perşembeye kadar bir sıkıntı yok arada sedayla konuşuyoruz falan. Perşembe günü yusuf abinin orada sigara içiyorum kübra geldi. Kanka bir şey diyeceğim ama kızma. Söyle kübra.Bak sinirlenmeyeceksin tamam mı ?Kübra uzatma bak şimdi kızıyorum.Sen sedaya bakire olup olmadığını sordun mu? Şaşırdım amk hiç böyle bir şey beklemiyorum. Evet sordum diyebildim. Bakire miymiş? Evet bakirede ne alaka bu şimdi. Kanka benim bir arkadaşım var adı gamze cansu oda 10.sınıfta sedayla aynı odada kalmış.Ee dedim. Seda'nın bir sevgilisi varmış mut'lu(Mersinin merkeze 3 saat uzaklıkta bir ilçesi).Seda bir gün yurttan izin alıp onun yanına gitmiş.Ee ?O gece orada kalmış. Emin misin bakire olduğuna cansu farklı şeylerde anlattı. Bunu demesiyle birden düşünemediğimi farkettim. Elimdeki sigara yere düştü. Kübra karşımda bir şeyler anlatıyor ama algılayamıyorum. Arkamı döndim ve gidiyorum. Kübranın sesini duyutorum ama ne dediğini bilmiyorum. Yürüdüm sınıf koridoruna çıktım. Baktım seda kendi sınıfının önünde beni bekliyor. Yüzü gülüyor ama ben yaklaştıkça bir şey olduğunun farkına vardı. Suratı asıldı.Ne oldu demeye kalmadan kolundan tutarak - daha doğrusu sürükleyerek- koridorun sonundaki yangın merdivenine zütürdüm. Arkamdan kapıyı kapayıt kapatmaz niye diye bağırdım. Sonradan farkettim ki ağlıyor muşum.

iyi geceler beyler. Sevin sevilin Sevişin *

Kimseler yok galiba burada atıyor parti

Ne niye ne diyorsun Ömer dedi. Yaşlı gözlerle neden bana ihanet ettin? Ben sana ihanet etmedim. Seda dedim biraz daha sessiz bir tonla. Mert dedim. Mertin evine gittin mi? Orada kaldığın doğru mu ? Evet dedi titrek bir sesle. O an hiç olmayan dünyam başıma yıkıldı. Sanki yaşama bağlayan hayat damarlarından biri kopmuş gibi. Sürekli kanıyor ve acı çekiyormuşsun gibi. Ama en kötüsü de ne biliyor musun? Ölmüyorsun. Neden bekaretin bu kadar önemli olduğunu sorabilirsiniz. Şurdan 4 kişi  çayınıza elinize soksa iğrenip içemezsin ama 50 kişinin terli vücudu  altında inleyen kadına aşk deyip sarılabiliyorsaniz helal olsun. Neyse sustum ve sedaya bakıyorum. Ağlıyor... Üzülüyorum ağlamasına çünkü seviyorum. Hani nasıl  diyeyim sizin için çok önemli olan bir şeyi  sizin için çok önemli olan birine sevdiğiz birine  vermişsinizde hiç yüzüne bakmadan alıp duvara vurmuştur. Ama size bir şey olursa ilk gelecek kişide odur. Bunu bilirsiniz. Elimi uzatıyorum gözyaşlarını silmek için elinin tersiyle elimi itti. Ağlaması artıyor ve sarılmak için yanaştım. Yüksek sesle dokunma bana diye bağırdı. Çıktım merdivenden arkamdaki kapıyı sertçe  vurarak. Adres belli : erkekler tuvaleti. Gittim ve sardım bi tütün. O zamandan beri tütün  içerim  beyler  parasızlıktan ziyade daha çok hoşuma gidiyor. Artık arda 3 tane içtim. Ders saati rahatım. Telefona baktım Kübra aramış bir kaç kere bir iki tanede mesaj atmış bakmadım hiç. Gittim tekrar yangın merdivenine. Hala orada ama tek bi farkla. Merdivene oturmuş boş boş gözlerle duvarın yerle kesiştiği yere bakıyor. Hiç bir şey demeden oturdum yanına. O duvara ben ona bakıyorum. Birden döndürdü kafasını. Eğer merak ettiğin şey onunla yatmamsa hayır hiç bir şey yapmadım. Gerçekten de bu beni rahatlamıştı. Yıllar sonra şunu farkettim ki Can Yücel haklıymış. "Erkek şöyle düşünür başkasını sevsin ama yeter başkasıyla sevişmesin. Kadınsa isterse başkasıyla sevişsin ama yeterki başkasını sevmesin. Çünkü kadına göre ruhun merkezi yürek, erkeğe göre etek"

Hayır dedim. O da bir etken ama beni asıl üzen bu değil bana yalan söylemen bana bunu anlatmaman. Ya anlatsaydim benim hakkımda ne düşünürsün?  Beni yanlış anlamandan korktum dedi. Eğer söyleseydin emin ol- derken kapının açılma sesiyle irkildik.

Bide amk neden bu kadar yaş merakı var anlamadım anlattığım yıllara bakarsanız anlarsınız yaşımı zaten. 21 yaşındayım. 1 ay sonra 22 olacağım içiniz rahatladı mı amk. Neyse sevin sevilin ve tabiki sevişin *

Karşımızda Abdullah bahadır. Kendisi bu gibindirik okulun gibindirik müdürü. Ak parti sayesinde daha doğrusu kankası milli eğitim il müdürü olması sebebiyle öğretmen olarak çalıştığı okula müdür oldu. Sedayı ağlarken gördü tabi direk bana yürümeye başladı. Ne yapıyorsunuz burada diye bağırdı. Hiç istifimi bozmadan oturduğum yerden oturuyoruz dedim. Kızım bir şey mi var. Niye ağlıyorsun? Bir şey yok hocam. Ee niye ağlıyorsun? Bu mu bir şey yaptı dedi. Atıldım birden istemsizce. Ben ona zarar vermem. Sus lan sen dedi. Korkma kızım sana hiç bir şey yapamaz söyle. Yok hocam bir şey yapmadı. Ben yurtta kalıyorum ailemi özledim sağolsun arkadaşım teselli ediyordu. Peki dedi öyle olsun. Oğlum gel sen benimle kızım sende git sınıfına dersine gir. Müdür önde ben arkasında yürüyoruz. Yüce hocanın  (kendisi müdür yardımcısı) odasının önünde durduk. Burada bekle sen dedi. içeri girdi rahat bi 10 dk durdu. Sonra çıktı içeri geç dedi. Girdim.

O an gözlerime inanamadım .Arkamdan bi darbe hissettim.
Bayılmışım. Uyandığımda bilmediğim bir yerdeydim. Tanımlıyamıyordum mekanı. Kollarımı kaldırmaya çalıştım. Bağlıydı. Eski bir masaya bağlandığımı farkettim. Üzerimde bir şey yoktu. Ulan beni kim soydu derken sağ taraftan göremediğim yerden kapı sesi geldi. Ooo uyanmış küçük huur diye bir ses işittim. Hayır olamaz bu yüce hocanın sesiydi. Görebileceğim yere gelince üstünün çıplak olduğunu farkettim. Gözüm istemeden gibine kaydı. Rahat 35 cm vardı. Ayak sesleri gelmeye başladı . Müdür teknik işlerden sorumlu servet abi ve okulun bekçisi Musa dayı vardı. Hepsi çıplak ve gibleri sonuna kadar kalkmıştı. Anlaşılan bana anatomi çalıştıracaklardı. Servet abi elindeki kırbaçla bacaklarıma vurmaya başladı. Musa dayı şırdana benzeyen gibini ağzıma sürtmeye başladı. Boşluk bulduğum bir an durun yapmayın diye bağırdım ama kimse dinlemedi beni. Bir ara musa dayıdan Kiss my dick bitch lafını duydum. Yine boşluk bulduğum bi an durun diye bağırdım. Durdular. gibmeyin beni parçalayın dedim. Ama ellerimi çözün ki handjob yapabileyim dedim. işte bizde böyle delikanlıyız. Yaptığımız işin hakkını veririz. O gün o 4 yannan gibe gibe parçaladilar ve sedayı terkettim. Artık her istediğimde gibiyorlar beni.
---SON---

Beyler bu akşam yazmayacağım. Çok uykum var sabah 6:30 da uyanıyorum. Alışmayın mutluluğa dönüşmeyin düzene hoşçakalın yarın görüşmek üzere. Sevin,sevilin ve sevişin *

Geldim beyler worda yazdım atıyorum şimdi.