-
1.
+11Bu ne huur çocuğu gözümü gibtin
-
2.
+7sola dönüyordum ama bir türlü uyuyamamıştım. Uykumdan kalkıp
su içmek için alt kattaki mutfağa indim. Dolaptan su doldurdum ve
içmeye başladım. O sırada evimizin bahçesinden sesler duydum...
Zıplama , adım atma sesleri geliyordu. Salona gidip gaz lambasını
aldım , sonuna kadar açıp bahçeye baktım. Bahçede 3 tane kız
çocuğu ip atlıyordu... ikisi ipi tutuyor bir tanesi ortada
zıplıyordu.Üçünün de saçı aynı şekilde örülmüş , aynı beyaz
elbiseyi giymiş ve aynı şekilde somurtarak bakınıyorlardı. Beni
farketmişlerdi... Geriye doğru adım atmaya başladım... Bir
tanesinin eliyle beni çağırdığını hatırlıyorum. Korkmuştum yukarı
çıkıp yatağa uzandım ve uyumaya çalıştım.
- Fuat Bey anlatmaya devam ediyor
Sabah uyandığımızda Füsun benden önce kalkıp kahvaltıyı
hazırlamıştı... Uykusuz duruyordu ve normalde asla bu saatlerde
kalkmazdı. Geçirdiği rahatsızlıktan sonra uyku düzeni bizim için
çok önemliydi. "Gece rahat uyudun mu Füsun" dedim. "Evet ,
rahattım." dedi. Füsun'un yalan söylediğini gözlerinden anlarım...
Dün gece uyuyamamıştı. "Bir şey olursa her zaman yanında
olduğumu biliyorsun değil mi ?" diye sordum. Aslında bu
söylediğime şaşırması gerekirdi ama şaşırmamıştı , belli ki
korkuyordu. "Biliyorum , iyi ki varsın dedi gülerek... " Kahvaltımızı
ettikten sonra o günü eşimle evde geçirmek istiyordum... Köy
bakkalına inip biraz çikolata , şekerleme , meşrubat falan
alacaktım... Günü evde geçirmek istiyorduk. Ben kapıdan çıkıp
köye doğru inmeye başladım. O sırada sağı solu inceliyordum...
Bu sefer farklı bir yokuşu kullanmıştım inmek için ve bir çıkmaz
sokak gördüm. Tabelasında "CiN ÇIKMAZI" yazıyordu...
Şaşırmıştım , sanıyorum daha önce böyle bir şeyi Bursa
Cumalıkızık köyünde görmüştüm.
Heralde pek çok köyde bu isimde çıkmaz sokak var diye düşünüp
bakkala indim... Erkek bir bakkal bekliyordum ama 60'lı yaşlarında
zayıf bir teyze bakkalda duruyordu. Alışverişi yaptıktan sonra bana
dönüp "Yeni evli çiftsin , ne güzel mesleğin elinde , kalma bu
köyde evladım... -
3.
+7 -1Amma zütünün kılı oldunuz feresin sizde
-
4.
+7 -1" diye
sordu. Söylentilere kulak asmadığımı , endişelenmediğimi
söyledim. "Ama bu taş atma olayı canımı sıktı biraz muhtar" dedim.
Muhtar biraz sıkılarak ; "Bu köyde evlerin pencerelerine , insanlara
, hayvanlara sürekli bir yerlerden taş fırlatılır... Kim fırlatır , neden
fırlatır kimse bilmez öğretmen bey" dedi... "Nasıl yani nasıl oluyor
bu" dedim... -Soruma cevap alamadan ara sokaktan genç bir
çocuk koştu... "Muhtar , Cemil ağanın evine koş" dedi... Sesi
korkmuş ve heyecanlı gibiydi. Apar topar kalktık , Cemil denen
adamın evine doğru koştuk.
Cemil ağanın da tıpkı bizimkine benzer sarı bir konağı vardı...
Konağın avlusunda paramparça edilmiş bir at yatıyordu. Zavallı
hayvan telef olmuştu. Adam atının başında ağlıyordu... Ailesi ,
özellikle çocukları da korkarak yerdeki atın parçalanmış bedenine
bakıyordu. Cemil ağa ayağa kalktı ve hanımına döndü... "Toplayın
eşyalarınızı , gidiyoruz bu köyden" dedi... Muhtar'ın yakasına
yapıştı , "Sana kaç kere söyledik onlarla mücadele etmek yerine
kaçmayı seçtin sen" diye muhtara çıkıştı... Ben çok dinlememeye
çalışıyordum ama dayanamadım. "Neylerle mücadele edecekti
Cemil bey?" dedim. "Bunlar... " dedi. "Bunlar geceleri evlerimize
taş atıyorlar , camide namaza gitmemize engel oluyorlar , gece
benim atıma binip geziyorlar" dedi... Ben adamı daha da dinlerken
muhtar koluma girip "Gel buraya öğretmen , Cemil ağanın aklı
yerinde değil şimdi" dedi.
Ordan dönerken muhtar sorular sorup onu rahat bırakmayacağımı
anladığı için kendine bir meşkale çıkarıp ofise gitti... Ben de biraz
köy kahvesinde oturduktan sonra karanlığım çökmesine yakın eve
gittim... Füsun evi tertemiz etmişti. Yemeklerimizi yiyip konuşmaya
başladık. Ona köyde bugün yaşananları anlatmamıştım...
Endişelenmesini istemiyordum. Yemeğimizi yedikten sonra
odamıza çekildik , o gün üstümde ayrı bir yorgunluk vardı hemen
uykuya daldım.
- ikinci Gece Yaşananlar (Füsun Hanım anlatıyor... )
Fuat biraz yorgun gibiydi , uykuya dalmıştı... Ben de bir sağa bir
sola dönüyordum ama -
5.
+5Beyler okuyanlar kendini belli etsin bölgede kendim çalıp kendim oynuyor gibi oluyorum
-
6.
+4Bu köyün insanı gariptir , bu köyün yeri tekin
değildir." dedi. "Teyzecim herkes öyle diyor ama ben okumuş
etmiş adamım , bunların hepsinin mantıklı bi açıklaması vardır
elbet" dedim... Kadın bir şey demedi , susup gülümsüyordu. Eve
doğru tekrar yokuş çıkmaya başladım , bu sefer de yine aynı Cin
Çıkmazı'nın olduğu bayırı kullanmak istedim. Bayırdan çıkarken az
önce duvarında Cin Çıkmazı yazan sokakta bir şey yazmadığını
farkettim. Elimdeki poşetleri yere bırakıp yakınına gittim... Çıkmaz
sokak aşırı dar ve uzundu... Ucu gözükmüyordu örülen
duvarlardan dolayı. Nerde bu tabela diye ararken kar yağışından
dolayı yere düştüğünü gördüm. Ama bu olayları kafama takmış
olmak bile beni geriyordu.
Eve vardığımda Füsun uyuyordu... Dün geceki uykusuzluğu belli ki
bugün çıkıyordu.Ben de ortalığı toparladım. Kitaplığımı
düzenledim. Okulların açılmasına zaten çok da fazla bir dönem
kalmamıştı. Füsun'un uykusu kısa sürmüştü... Aslında bu biraz iyi
olmuştu , uykusunu alamamıştı bari gece rahat uyuyabilecekti.
Birlikte karnımızı doyurduk , beraber kartlardan fal baktık ,
anlayacağınız iyi bi zaman geçirdik... Gece uykumuza çekilmeden
önce Füsun bana köyde kalıp kalmayacağımızı sordu... "Derse
girene kadar karar vermemekten yanayım" dedim. Peki der gibi
başını salladı , gaz lambalarını söndürüp kapıları kitleyip odamıza
çıktık ve uyumaya başladık.
- Üçüncü Gece Yaşananlar (Füsun Hanım anlatıyor... )
Fuat banyoda sakal traşı oluyordu... Ben de pencere önünde
saçlarımı tarıyordum... Aradan 10-15 dakika geçtikten sonra Fuat
geldi. Yorgunluğu gözünden belliydi ama bu gece uyumasını
istemiyordum.Bir önceki gece gördüğüm çocuklar beni hayli
korkutmuştu... Ama ona bunu anlatamazdım. Fuat uykuya dalmıştı
bile... Ve benim için kabus gibi bir gece yine başlamıştı... Ortalık
sessiz sakin olmasına rağmen , sokaktan insan geçmemesine
rağmen her yerden tıkırtı sesleri duyuyordum. Sanki kapımız
zorlanıyor gibi hissediyordum ama artık aşağı inmeye gücüm
yetmezdi. Ben uykuya dalmaya çalışıyordum -
7.
+3anlat" dedim.. "Bahçemizdeydi... Ata atlayıp gitti ama
yine gelicek" diye ağlamaya devam etti... iyice sinirlenmiştim ve
sağlıklı düşünemiyordum. "Kim o kim ? Füsun söylesene kim o ?"
diye bağırdım... "Adını bilmiyorum... Ne olursun gidelim burdan... "
dedi. Füsun'un uyku ilacını alıp onu bir şekilde uyuttum ama bütün
gece gözüme uyku girmemişti... Artık kabul etmiştim , bu köyde bir
şeyler vardı... Gecenin bir vakti gaz lambası elimde kapıdan çıkıp
muhtarın evine doğru yol aldım.Tam konağımızın kapısından
çıkacakken vazgeçtim gitmekten. Eşimi yalnız bırakmak
istemiyordum. Konağa geri döndüm ama bir sıkıntı vardı , elimdeki
anahtar bir türlü kapıyı açmıyordu.
Kapı bir türlü açılmıyordu... Ben evin dört bir tarafında turluyor ,
girebilecek bir yer arıyordum ama bir türlü bulamıyordum. O sırada
yatak odasındaki gaz lambasına gözüm ilişti... Evden çıkarken
kapattığıma emindim ama şimdi yanıyordu... Füsun diye
sesleniyordum duymuyordu... Kapıyı çaldım açan yoktu... Anahtar
hala kapıyı açmıyordu. Daha sonra tekrar yatak odasını izlemeye
başladım... Duvarda asılı olan gaz lambası birden yere düşmüştü..
Gölgesinden fark edebiliyordum. Ve perdelerin yavaş yavaş
tutuştuğunu gördüm. Odanın içindeki dumanların gölgesi dışarıdan
fark edilebiliyordu. Mutfak penceresini kırıp eve daldım... Füsun
Devam edecek... -
-
1.
0lan hepsine şuku verdim bitirecek misin
-
1.
-
8.
+3ama tıkırtı sesleri
arttıkça artıyordu... Daha fazla dayanamayıp aşağı inmeye
başladım. Merdivenlerden inince bahçede bembeyaz bir at
olduğunu farkettim. Hayatımda gördüğüm en güzel hayvandı
belkide... Bizim bahçemizde otlanıyordu. Öylesine güzeldi ki Fuat'ı
uykusundan kaldırıp ona göstermek istiyordum... Açıkçası uzun
zamandır hiç bu kadar mutlu olmamıştım.O hayvanı orda görmek
ilginç bir şekilde beni mutlu ediyordu ama gecenin karanlığında
elimde gaz lambası olmasına rağmen beni farketmemişti. Tek bir
noktaya odaklanmış , ordan kafasını ayırmıyordu..Ben de onun
baktığı noktaya baktım , hiç bir şey yoktu.Ama hayvan sanki ordaki
biriyle iletişime geçiyor gibiydi ve aniden şaha kalkıp ormanın
derinliklerine doğru koşmaya başladı... Ben de onunla birlikte
hemen üst kata koştum... Üst kat ormanı görüyordu. Ve sihirli bir
şey görmüştüm adeta... O beyaz at bembeyaz ışıkların arasında
ormana yürüyordu... Arkasından koşmak istedim ve o sırata
Fuat'ın beni tuttuğunu gördüm. Pencere açıktı , tek ayağım
dışarıdaydı ve belki Fuat 2 saniye daha geç kalsa pencereden
aşağı atlamış olacaktım.
- Fuat Erdağ anlatmaya devam ediyor
Füsun'a pencere önünde en az 20 kere seslenmiştim ve hiç
birinde de ses vermemişti. Sanki hipnotize olmuş gibi dışarıya
bakıyordu. Sırtı bana dönüktü , yataktan kalkıp yanına doğru
yaklaşmaya başladım. Bir şeyler mırıldanıyordu... Belki yıllar geçti
ama hiç unutmadım söylediği şeyi. "Le mehhüme bil lükateyş"
arka arkaya bunları mırıldanıyor , ben ona yaklaştıkça sesi daha da
artıyordu. Ve en son çığlık atarak pencereyi açıp atlamaya
yeltendi... Zorlukla tutuyordum. Eşim çok güçlü ya da yapılı birisi
değildi ama o an gerçekten çok güçlüydü... Bütün gücümle onu
tutmaya çalıştım ve içeri çektim.
Füsun yavaş yavaş kendine gelmişti... Söylediği şeyin anldıbını
sorduğumda bir şey demiyordu. Hiç bir şey söylemiyordu nefes
nefeseydi... Su getirdim , suyu içtikten sonra... "Fuat... Fuat ben
çok kötüyüm" diyip ağlamaya başladı... "Ne oldu hayatım , ne
olduğunu anla -
9.
+3-birinci gece yaşananlar (geceyi fusun hanım anlatıyor )
Fuat kütüphane gibi bir raf bulmuş kitapları yerleştiriyordu... Ben
de temiz çarşafları seriyordum... Yatak odasındaydım.Ona bugüne
kadar hiç bahsetmedim ama çalılardaki gülüşme sesleri yatak
odamızın baktığı bahçeden de geliyordu. Yatak odamız üst
kattaydı ama yine de duyuyordum... Heralde olanların etkisinde
kalmışım diye düşünüp fazla üstelememiştim... Fuat'ın işi bitip
yanıma gelmişti... Zor bir gün geçirmiştik. Yaşadığım hastalık
nedeni ile aramızda cinsel bir şeyler uzun zamandır geçmemişti.
Yine her zaman olduğu gibi uzun uzun birbirimize baktık ve
uyumaya başladık... O gece saat 2-3 sularıydı... Evin kapısı
çalıyordu. Gecenin bu saatinde kim gelmiş olabilir diye
düşünüyordum. Fuat'ı uyandırmaya çalıştım , uyanmamıştı. Kapı
ısrarla çalıyordu.Ben de geceliğimi üstüme giydim ,
merdivenlerden inmeye başladım. Kapıda bir erkek gölgesi vardı.
Kaçmıyordu. Elinde bir şey vardı... Yavaş yavaş gölgeye doğru
yürüdüm. Kapıyı açmadan "Kim o ?" diye sordum. "Öğretmen beye
hoşgeldiniz hediyesi getirmiştik yenge... " diye bir ses geldi. 20'li -
10.
+3yaşlarda bir çocuğun sesiydi bu... Kapıyı araladım. Güler yüzlü bir
gençle karşılaştım... Elinde bir vazo benzeri heykeli de andıran bir
şey vardı... "Köyümüze hoşgeldiniz" dedi. "Teşekkür ederiz ama
saat çok geç , neden bu saatte verdiniz" dedim. "Kusura bakmayın
, gaz lambanızı açık unutmuşsunuz.Biz de evdesiniz uyumadınız
sandık" dedi.. O gaz lambasının merdivenlerden inerken kapalı
olduğuna yemin edebilirdim...
- Fuat Erdağ anlatmaya devam ediyor ;
Aslında hafif bir uykum vardır... Çıt sesi duysam uyanırdım çoğu
zaman ama o gece ne kapı sesi ne de gülüşme sesi duymuştum...
Sabah olunca aşağı inip heykeli görünce anladım eve birinin
getirdiğini... "Füsun , bu nerden geldi" dedim... Olanları anlattı.
Allah Allah dedim , gecenin üçünde neden bizim evimizi izlesinler
ki diye düşünüyordum. Fazla üstelemeden devam ettim... Kahvaltı
için mutfağa geçtik. Karlar eriyince bahçede kahvaltı etmek keyifli
olacaktı. Füsun'a bir isteği olup olmadığını sordum , köy kahvesine
gidip köylü ile tanışacaktım. "Fazla geç kalma , uyuyabilirim belki"
demişti. Merak etmemesini söyleyip yokuşu inmeye başladım...
Sokakta kimse görmemiştim yine. Penceler kapalı perdeler
çekiliydi. Heralde yaşam belirtisi olan tek ev bizimkiydi... Ve köyde
sadece muhtarı , çay ocağında çalışan çocuğu ve Füsun'un
gördüğü hediye bırakan çocuğu görmüştük. Köy kahvesine
oturduğumda da ortalık yine sakindi. Bi çay isteyip beklemeye
başladım.
Yine kahveye ilk muhtar geldi... Ofisine geçmeden doğruca
yanıma gelmişti... Muhtar sıcakkanlı , sevecen , çalışkan bir
adamdı. "Nasılsın öğretmen bey , rahat uyudun mu gece" dedi.
"Çok şükür , evimizi aramadık muhtar bey." dedim. Geceler biraz
daha da serin olur ama alışırsınız dedi. Muhtar bir şey söylemek
ister ama söyleyemiyor gibiydi... Daha sonra dayanamadı , lafa
atıldı "Bu köye tayinin çıktığında hiç endişelenmedin mi ?" diye
sordu. Söylentilere -
11.
+2Nie caliyon lan feresten
-
12.
+2Bunu feres paylasmamismiydi?
-
13.
+1Devamı gelecek dusa girip geliyorum
-
14.
+4 -3Okuyan olmadığı için yaşamıyorum hadi eyw
-
15.
+2 -1Beyler ben ferres ten felan calmadim Allah kuran nimet carpsinki zaten olay bana ait demedim zaten sadece sizlere yazmak için yazdım he ayrıca anama bacima şoven bebekler maks yaslari 12 dır eğer benlede bir sorunu olan varsa da tel yada adres versin sıkıntısını aliyim
-
-
1.
0Ulan huur evladı 1 ay önce yazılmış hikayeyi çalıp koymuşsun işte artistlik yapma alırım ayağımın altına giberim belanı.
-
2.
0Amin çocuğu özele gel
-
1.
-
16.
+1Geldim yaziyorum
-
17.
0Faceden copy past tabi ya kimse fark etmez nasıl olsa demi en azından diyeydin şu sayfa böyle hikayeler paylaşıyor diye foto daki gruptan okuyabilirsiniz
http://c12.incisozluk.com.../11500/9/935779_o3944.png -
-
1.
0Oradan önce hikaye sözlükte paylaşıldı feres isimli yazar tarafından
-
2.
0Hadi ya feres ne zaman paylaştı lan kaçırmışım siliği kalkmış yeni hikaye yazcam diyodu
-
1.
-
18.
0KARDEŞ ÇOK ZEKISIN
-
19.
0Senin amuna sokarim orospi evladi gotelek
-
20.
0Yaz pampa okuyom
başlık yok! burası bom boş!