topun biri ucaga biniyor bunun yanına kasları yapılı bi adam oturuyor.
top tutturuyor illa bana cakarsın yoksa bagırır bana sarkıntılık etti derim diyor. adam yok olmaz yapmam yapamam derken top tam bagıracakken tamam tamam diyor. ancak bi şartım var ucak havalansın havada kararacak o zaman hostesten su istersin getirirse uyumamıstır gibmem ,getirmezse olur demiş.. neyse ucak havalanır bi müddet sonra top hostesten su ister kimse gelmez neyse ucak inene kadar bu adam topu haşat eder evire çevire giber. ucak iner hostes herkese sorar yolculuk nasıl gecti diye bunların arkadasındada bi yaslı amca vardır . hostes: amca yolculuk nasıl gecti
amca : kızım iyi gectide biraz basım agriyordu.
hostes: benden ağrı kesici isteseydin ya amca.
amca : olur mu kızım öndeki adam bi bardak su istedi sabaha kadar gibtiler adamı ..

Bu efsanedir..

serkan inci evcil maymunu ferrarisini satan muallak ile bir bara gitmiş. Bir içki ısmarlamış, o sırada da ferrarisini satan muallak ortalıkda dolaşıp eline ne geçirirse ağızına atıyomuş.
Son olarak bilardo masasındaki bir topu mideye indirince barmen bağırmaya başlamış.

-"Yav naapo bu hayvan bilardo topumu yedi". serkan da
-"Ya o yer ,parası neyse veririm." demiş.

Parayı verip çıkmışlar. Aradan bir hafta geçtikten sonra serkan ferrarisini satan muallakyi yine bara getirmiş. bir içki ısmarlamış. Bu arada ferrarisini satan muallak de barda duran eriklere elini uzatmış. Barmende bir yandan seyrediyomuş.
Ferrarisini satan muallak önce eriği arkaüne sokmuş sonra çıkarıp ağzına atmış. Barmen serkan'a dönüp

-"Bu ne yaptı şimdi" demiş.
- inci: "Senin şu bilardo topu olayından sonra herşeyi ölçüp de yiyor."

Serkanın birgün şiddetli karın ağrısı başlamış.. gitmediği doktor üfletmediği üfürükçü kalmamış,.ama bir türlü geçmiyormuş..en sonunda çok yakın arkadaşı olan orginal behlül ona bu konuda uzman birini tavsiye etmiş.. beraber yola koyulmuşlar ve kapıyı çalıp içeri girmişler.. içerideki doktor orginal behlülü 1 demet pırasa alması için pazara göndermişSerkana başlamış nasıl bir tedavi uygulayacağını anlatmaya.
-bakınız serkan bey şimdi şimdi orginal behlülün alıp gelmiş olduğu pırasalardan 1 adedini makatınıza sokacagım ve ardından bir tane özel bir yapım sipariş hapımdan yutturduktan sonra karın ağrınız geçecek demiş..
Ve bunu uygulamışlar. serkanın karın ağrısı geçmiş.. aradan 3-5 gün geçmeden tekrar başlamış ağrısı.. çağırmış karısını yanına
_bak hanım şimdi doktora gidip onca para vermektense evde neyli olsa pırasa var..hap da var sen şu pırasadan bir tane makatıma sok hapı yutuncageçsin demiş
Neyse serkan domalmış pantolonu indirmiş. karısıı bir elini serkanın omzuna koymuş diğer elinde pırasa tam sokacakkken serkan duuur demiş
_noldu demiş karısı
-senin bir elin nerde?
_omzunda
_diğer elin?
_pırasa var onda da
_vay mk doktorunun iki eli de omzumdaydı..

Adamın biri abazalıktan kırılıyormuş.. herif çok tipsiz olduğu için kimse ona vermiyormuş.. yine bir gün evde oturup osbir çekmeye tam niyetlenmişken cadde de gezen bir kedi görmüş.. ulan hep osbir hep osbir birazda farklı bir aksiyon yaşayayım demiş içinden.. hemen üzerini değiştirdiği gibi çıkmış sokağa tutmuş kediyi yolun ortasında patara kütere gibmiş.. daha sonra allahım beni affet şeytana uydum demiş
Neyse aradan 3-5 gün geçmeden yine azmış bu adam..bu sefer aynı kediyi duvarın üzerinde yakalayıp oracıkta bir güzel gibmiş.. sonra allahım beni affet şeytana uydum demiş
Bu sefer aradan 2 hafta filan geçmiş o süre zarfında adam osbir bile çekmemiş.. kendince bi fantezi düşünerekten kediyi yakalamış ve kuyruğundan ağaca bağlayıp sallaya sallaya bi güzel gibmiş.. sonrasında allahım şeytana uydum beni affet derken tam o arada şeytan oracıktan kafayı uzatmış
_be amk evladı yolun ortasında gibtin üzerime attın tamam, duvarın üzerinde gibtin üzerime attın tamam ama kuyruğundan ağaca bağlayıpta gibmek benim bile aklıma gelmedi huur çocuğu demiş

bir amerikalı, arap, türk ve suriyeli trende beraber yolculuk etmekteymiş. amerikalı birden cebinden dolarları çıkarıp pencereden dışarı saçmaya başlamış ve eklemiş... bizde bunlardan çok var. arap da dayanamamış cebinden bir avuç kum çıkarıp pencereden dışarı saçmaya başlamış ve eklemiş... bizde bunlardan çok var. gözler türke çevrilmiş. türk olan kişi yüzünü suriyeliye dönüp tam iki eliyle omuzlarından tutacakken suriyeli... aklından bile geçirme bin demiş

Kahvede çıkan amlı ormanda Tarzan Serkan'la ilk karsılaştıgında ondan cok etkilenir ve
yaşdıbını sürdürüş şekli üzerine uzun bir sohbete dalar.
Sonunda konu cinselliğe gelir ve kahvede çıkan amlı sorar:
- "Peki, ciks konusunu nasıl hallediyorsun?" Tarzan serkan;
- "ciks, ne olmak?" der. Bunun uzerine kahvede çıkan amlı detayli bir şekilde anlatır. Tarzan serkan:"Haaa",der
"ben ağac deliği kullanmak."
Kahvede çıkan amlı ,bunun yanliş olduğunu söyler ve zaten etkilendiği Tarzan serkan'a
dogrusunu göstermek için soyunur. Çırılçıplak kalinca yere uzanır,
bacaklarını ayırır ve:
- "O iş için doğru yer burasıdır, Tarzanım ." der.
Bizim tarzan serkan da soyunur, kahvede çıkan amlı'ya yaklaşır ve kahvede çıkan amlının dam dıbına doğru korkunç bir tekme atar. Kahvede çıkan amlı acıyla fırlar, dakikalarca inler.
Sakinleştikten sonra sinirle tarzan serkan'a döner ve sorar:"Neden yaptın bunu Tarzan serkan"
- "Tarzan kontrol etmek; içerde arı var mı..

ali ile ayşe birbirini seven iki gençtir. yakında evlenme kararı alırlar. ali ise evleneceği kızın bakire olmasına önem verir. bu durum ayşe için sorun teşkil eder. ali'den ayrılmamak için ali'ye yalan söyler. ama evlenince foyası çıkacağı için telaşlıdır. mahallelerinde oturan yaşlı bir teyzeye gider ve durumu anlatır. yaşlı kadın evlenirken bende senin durumdaydım ama bir plan yaparak o işi hallettim. sanada bu planı anlatacağım. kadın başlar anlatmaya: gerdek gecesi yatağın kenarına kırmızı mürekkep koy ilişkisi sırasında bu mürekkebi yatağa dökersin. erkekler salaktır anlamaz der. neyse ayşe hemen planı uygulamaya başlar ve evleneceği gün kırmızı mürekkebi yatağın kenarına koyar. o günde evin küçük kızının ödevi vardır. kırmızı mürekkeple yazı yazacaktır. yatağın kenarındaki mürekkebi alır kimse anlamazsın diye yerine yeşil mürekkebi koymuştur. neyse çift evlenir gerdeğe girerler. kız planı aynen uygular. iş bitince erkek ışığı yakar. durum ortadadır. her yer yemyeşil olmuştur. kız şimdi yandım derken, ali gururlu bi şekilde ayağa kalkarak biz bu işi yaptı mı safra kesesini bile patlatırız.

bir gün bizim serkan papağan almak için bir petshopa gider.. içeri girer ve gözüne bir papağan kestirir. çok hoşuna gider bu papağan.. fiyatı öğrenmek için oradaki görevli arkadaşa gider ve fiyatını sorar
_ne kadar fiyatı?
_100 dolar
_'ayol çok ucuzmuş' der bizim serkan..
daha sonra petshop görevlisi başlar anlatmaya.. ucuz olmasına ucuz ama bi problem var..bu papağana sakın olaki isminizi söylemeyin der görevli arkadaş.. serkan da tamam deyip alır kafesiyle birlikte papağanı evine zütürür..eve geldiklerinde papağan başlar konuşmaya..
_'adın ney? adın ney adın ney? adın ney?' diye sürekli aynı şeyi tekrarlar durur..
serkan en sonunda dayanamaz ve söyler adını..
_serkan ulan serkan..
_arkaünü gibeyim serkan, arkaünü gibeyim serkan, arkaünü gibeyim serkan
serkan bu hakaretlerden çok rahatsız olur ve papağanı tutar halının altına sokar..1 gün durur 2 gün durur 3 gün durur papağandan ses soluk çıkmamaktadır...
bunu üzerine serkan galiba bu şerefsiz öldü deyip halının kenarını hafifçe kaldırırken oracıktan papağan hafifçe kafayı serkana doğru uzatır..
_noldu serkan arkaın mı kaşındı?

pederin biri apandist ameliyatı olmak için hastaneye yatmış.bu esnada doğum yapmak üzere bir hayat kadını acile gelmiş ve doğum yapmış.. doktorlara "ne olur bu çocuğa bakın,ben onu büyütemem! " demiş ve hemşire yanında yokken hastaneden kaçmış.

doktorlar ne yapalım diye düşünürlerken akıllarına bir fikir gelmiş. bebeği rahibe kakalamak.
ameliyatından sonra rahip kucağında çocuğu görünce şok olmuş.ama ben erkeğim falan dese de doktorlar ona bunun bir mucize olduğunu, erkek olmasına rağmen doğum yaptığını söylemişler.
peder de çocuğu alıp büyütmüş. çocuk ona yıllarca "baba","baba" dedikçe rahibin yüreği sızlıyormuş.bir gün dayanamamış ve çocuğu bi kenara çekmiş.
-"yavrum bak ben senin baban değil, annenim... senin baban başrahip jones.."

evli bir kadınla sevgilisi birgün sevişiyorlarmış. kadın çok azgın olduğundan sevgilisine dönüp "benimle kocamın yanında sevişebilir misin?" diye sormuş. adam da o anda cevap verememiş ve "sana yarın cevabını vereceğim" demiş. ertesi gün olmuş adam sevgilisini aramış ve "şimdi kocanı al sahile in denize gir ve yengeç kaçtı diye bağır. ben senin yanına geleceğim" demiş. kadın söyleneni yapmış ve kocası denize girip karısını sahile çıkarmış. o sırada da sevgilisi "ben doktorum sorun nedir beyefendi yardımcı olayım" demiş. adam "yengeç kaçtı doktor bey ne yapabiliriz" deyince doktor "çok kolay ilişkiye gireceksiniz" der. adam "riski var mı?" diye sorar. o da "tabi ki var ucundan biraz gider." der. adam düşünür ve "doktor bey o zaman sen yap" der... onlar yapmaya başlarlar. bir iki üç derken adam "ya kardeşim! çıkmıyor mu? madem çıkmayacak bari boşal da boğularak ölsün" der...

uzunca bir süredir evli olan adminlerden serkan ve ferrarisini satan muallak varmış. serkan karısı olan ferrarisini satan muallak ile sevişirken, ışıkların açık olmasına kesinlikle izin vermiyormuş. ferrarisini satan muallakye bunun nedenini sormamasını tembihliyormuş. günlerden bir gün bizim ferrarisini satan muallak, kocası serkanın bunca yıllık sırrını öğrenmek için, sevişirken ışığı bir anda açıp merakını gidermeyi kafasına koymuş ve öyle de olmuş. çift gene şehvetli bir sevişme yaşarken kadın, ışığı bir açmış ve ne görsün! kocasının elinde bir vibratör, karısını kürdanlıyor. kadının gözleri yerinden fırlayacakmışçasına açılmış ve kocasına dönüp;
"bunu bana nasıl yaparsın? bunca yıldır beni nasıl da kandırmışsın! çabuk açıkla bunu."
bizim serkan da kendinden gayet emin bir edayla;
"bunu açıklamakta ne var karıcığım, sen önce şu bizim 3 çocuğumuzu bi açıkla da... "

bizim serkan ormanciymiş ve bir gözü körmüş. bir gün ormani teftiş ederken ciks yapan iki kişiyi görmüş ve izlemeye başlamiş . adam kadina yüklendikçe kadin;
_ooohhhh gönlüm gözüm açildi demiş
ertesi gün yine ayni adam yine kadinin birini beceriyormuş adam kadina bidaha yüklenmiş kadin ;
_oohhh gönlüm gözüm açildi demiş
bunu duyan serkan aklindan "acaba adam benide becerse gözüm açilirmi ?" diye düşünmüş sonra adamin yanina gitmiş. kadin serkan'ı görünce kaçmiş serkan adama demiş ki ;
_benide becer
adam olmaz demiş serkan tabancasi ile tehdit yağdirmiş mecburen adam kabul etmiş serkan'a sağlam yüklenmiş ciğerlerine kadar geçirmiş..
serkan acıyla
_duurrr dıbına koduğum duuurr öteki gözümüde kör edicen demiş

iki eşek dertleşiyorlarmış. biri diğerine sormuş:
-nasılsın hacı abi, halin ahvalin nicedir?
öteki gamsız:
+valla yediğim önümde yemediğim arkamda. karışan görüşen yok, akşama kadar aşnafişneylen ömür tüketiyorum. sende vaziyet nedir? pek bi harapsın.
beriki dertli:
-sorma be bilader. akşama kadar eşşek gibi yük taşıyom, ne doğru dürüst yem ne karı kız. içtiğim suyun bile hesabını yapıyorlar.
keyfi yerinde olan demiş ki:
+ne kasıyon bilader, çek git aq. daha kötüsü olmaz ya.
-öyle de hacı abi, şimdi bizim evde bi kocakarı var, geline her gün 'dıbını eşşekler gibsin!' diyor. ben de bi umut bekliyorum.

bizim kahvede çıkan amlı hayatında ilk kez partiye gidecekmiş.
annesi uyarmış:
aman kızım, çapkın erkek olabilir ve seninle yatmak için her şeyi yapar. böyle bir şey olursa ona çocuğumuzun adı ne olsun? diye sor. hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır.
kız partiye gitmiş. dans ettiği genç hafifçe okşadığında, çocuğumuzun adı ne olsun? demiş ve genç uzaklaşmış. sonraki genç de aynı soruyu duyunca panik halinde uzaklaşmış.
üçüncü genç olan serkan, dans ederken kızı okşamış. aynı soru ama serkan da ses yok. kızı ıssız bir yere sürüklemiş, okşarken yine aynı soru ve yine ses yok. ardından kızın üzerindekileri çıkarırken kahvede çıkan amlı serkana yine sormuş çocuğumuzun adı ne olsun? yine ses yok. başlamış kahvede çıkan amlı ile sevişmeye. bir süre sonra sevişme bitmiş kahvede çıkan amlı yine sormuş; çocuğumuzun adı ne olsun?
serkan, prezervatifi çıkarıp bir düğüm attıktan sonra; buradan çıkabilirse david copperfield olsun demiş.

"günaydın hanımefendiler" demiş, sherlock holmes parkta oturan üç kadına..
ilerlemişler.. doktor watson "tanıyor muydun onları" demiş.. "hayır" demiş, holmes.. "bu evde kalmış kızı(testester10), fahişeyi(kadın virtuozu) ve yeni gelini(serkan) tanımıyorum.."
"tanımıyorsun da, onların ne olduklarını nasıl biliyorsun" diye sormuş, doktor..
"mantık" demiş, dedektif.. "mantık..
dikkatle bak onlara, ellerindeki muzu nasıl yiyorlar?.."
"yani?.."
"evde kalmış kız(testester10), muzu sol elinde tutuyor, sağ eliyle hafif hafif soyuyor, küçük bir parça koparıyor ve ağzına atıyor."
"ne demek istediğini anladım. harikasın, ya fahişe(kadın virtuozu)..?
"muzu iki eli ile kavramış, sonuna dek ağzına tıkıyor.."
"holmes, kendini de aştın bu defa..
peki ya yeni gelin(serkan)..?
"çok basit.. muzu sol eli ile ağzının hizasında tutuyor. sağ eliyle başını arkadan muza doğru bastırıyor!..

bu daha efsane mk..

birgün polis inci sözlüğün tüm gençlerini toplamış tecavüz soruşturması yapıyorlarmış. serkan'ı getirmişler odaya,
başkomiser gel bakalım serkan kızım demiş teşhis et!
kız:
-komserim gözlerimi bağladılar ama elimle dokunarak anlayabilirim.
komiser serkan'ın gözlerini bağlatmış sonrada erkeklerin hepsini çırılçıplak soydurmuş ve sıraya dizdirmiş.
-hadi bul o zaman demiş.
serkan başlamış en baştan önce eline almış sonra ağzına dönmüş:
-bu değil!
-buda değil!
-bu hiç değil!
-bu bizim sözlükten değil!..

bir kadının kocası iş gezisine yurt dışına gider. kadın eve hemen bir erkek alır. koca havaalanında iken bazı evrakları evde unuttuğunu farkeder ve eve geri döner.
kocası zile bastığında kadın hemen içerdeki adama döner ve "bu kocamın zile basma şekli hemen saklan" der. adam "nereye" diye sorar, sağa sola bakan kadın dolabı gösterir.

kadın kapıyı açar. kocası bir hışımla içeri girer ve "hanım bu ne hal uzun zamandır zile basıyorum, yeni açtın ve çırılçıplaksın" der ve durumdan işkillenir. hemen yatak odasına girer ve yatağın incin olduğunu görünce iyice işkillenir. sağa sola bakınca ne görsün? dolaptan bir şey sarkmaktadır.

adam dolaba girmiştir ama taştaşları dolap kapaklarının arasında dışarı doğru sarkmaktadır.

koca "hanım bu ne?" diye sorar, kadın gayet pişkince "o dolap zili kocacım yeni taktırdım. basınca çalıyor." der.

"hmm.. öylemi" der koca ve dolabın yanına gider ve avuç içiyle taştaşa hafifçe vurur. ses gelmez. adam "hanım bu çalışmıyor heralde" der ve sertçe bir yumruk atar. hala ses gelmemektedir. adam "allah allah" der ve gerilip ayakkabının topuğuyla sertçe vurur.
içerden acı bir ses...
çınnnn... huur çocuğu çınnnn..

2 tane kaşarlanmış huur tartışmaktadır. biri der kısa kalın makbul, diğeri buna itiraz eder yok uzun ince makbul. birbirlerine girerler. mahalledeki aileler bunların kavgasından artık bıkmıştır, en sonunda polise şikayet ederler bunları. karakola gittiklerinde komiser sorar nedir derdiniz diye. kavga gene başlar, komiser bunları susturamaz, baş edemeyince ve işin içinden çıkamayınca bunları mahkemeye yollar.
mahkemede hakim serkan'ın karşısına çıktıklarında serkan'a anlatırlar kavgalarını ve eklerler 'kararı sen ver hakim bey, kısa kalın mı makbul yoksa uzun ince mi makbul'
bizim hakim serkan demiş ki 'tamam ben size hangisinin makbul olduğunu söyleyecem ne var ki bunda? mahkemeyi 30 gün sonraya erteliyorum'. huurlar e hadi görecez bakalım çözümünü demişler.
serkan başlamış düşünmeye, 1 gün geçmiş, 10 gün geçmiş, 25 gün geçmiş yok, bulamıyor çözümü. huurlara rezil olmakta istemiyor. son gece kara kara düşünürken bi de karıma sorayım demiş.
+karıcım sence uzun ince mi makbul, kısa kalın mı makbul?
-ikiside değil.
+ee makbul olan ne?
-en makbul olanı içerde en çok kalanı.
doğru ya demiş içinden serkan. sevinmiş bulunan çözüme. ertesi gün mahkemede huurlar sormuş.
-eee hakim bey, bize artislik yaptın çözümü bulurum diye, neymiş çözümün söyle bakalım şimdi?
+ne kısa kalın, ne de uzun ince. en makbul olanı içerde en çok kalanıdır.
huurlar cevabı hemen yapıştırmış.
-40 yıllık huuruz, hangi kaşarlanmış huur bu aklı sana verdiyse helal olsun ona

basketbolcu bir gece evine bir kız atar. muhabbet faslı geçtikten sonra
yatak odasına giderler. kız soyunur basketbolcu da gömleğini çıkarır. kolunda bir puma dövmesi vardır. bunu gören kız sorar :
- o dövme de ne öyle ?
- puma'dan sponsorluk almıştım. o yüzden yaptırdım,
daha sonra pantolonunu çıkarır. bacağında nike dövmesi vardır. kız sorar: "peki bu ne ?"
- o da sponsorumdu. o yüzden yaptırdım , der.
sonunda basketbolcu anadan doğma soyunur. gibinin üstünde aids
yazmaktadır. bunu gören kız delirir ve bağırmaya başlar: 'hayvan herif ben asla aidsli biriyle yatmam, niye bana söylemedin aids'li olduğunu, ben gidiyorum der. bunu duyan basketbolcu gayet sakin cevap verir.
- dur ya merak etme, birazdan adidas olacak!

beyaz tenli bir adam olan namık zencilerin bulunduğu bir adaya düşmüş. ada halkı bu namık'a çok sıcak davranmış, kalacak yer vermişler filan. sonra bir yıl geçmiş, bakmışlar ki köyde doğan çocukların bir kısmı beyaz doğuyor, diğerleri de tam siyahi değil. kabilenin lideri serkan beyaz adam namığı çağırmış. oğlum demiş, bak biz seni sevdik. iyi de bir insana benziyorsun, bunca zamandır da aramızdasın. ama sen geldikten sonra çocuklarımızın ten rengi açılmaya başladı, beyaz çocuklar türedi?
namık: efendim, demiş. şu ineklere bakın, ana da baba da beyaz olduğu halde yavruları siyah. böyle şeyler olabilir.
reis serkan'ın rengi atmış: tamam evlat demiş. ben bizim çocukları soruşturmayayım, sen de danaları karıştırma!