1. 326.
    0
    bu arada, restorandaki mekgibalılar bana yiyecek gibi bakıyordu her gün. 3 temmuz'da uno'daki off günümdü, akşam doğrudan bulaşıkçılığa gittim. yine jason vardı, yine bulaşık esnasında fırsat buldukça konuştuk iyice kaynaştık. telefon numarasını aldım. günün sonunda eşi ve bebeği geldi. lan türkiye'dekinin aynısını söyledi ne çok güldüm: "where is my smile little man!!!" dedi resmen lan. ben de bebeklerinin çok güzel olduğunu söyledim, gelecekte önemli yerlerde bulunmasını gönülden istediğimi umduğumu belirttim.

    buradaki kültür biraz farklı binler. bir babanın ya da annenin çocuğuyla yapacağı işlerden ötürü gurur duyması gerekmez. burada ebeveyn ve çocuklar arasında bizdeki kadar sıkı bir bağ yok. küçükken çocuklarıyla aşırı ilgileniyorlar, dışardan bir yabancı çocuklarını sevmeye kalkışsa hemen tehtid olarak görüyorlar. büyüdüğünde ise salıyorlar.
    ···
  2. 327.
    0
    jason wisconsin'de doğmuş, 18 yaşında ise önünde iki seçenek varmış: üniversiteye gitmek ya da hayata atılmak. ailesinin durumundan ötürü o hayata atılmayı tercih etmiş ve birkaç yıl kendi şehrinde çöp biriktiricisi olarak(ne yaptığını sormayın ben de bilmiyorum, garbage collector dedi valla) çalışıp new york'a gelmiş. burada evlenmiş ve bir de bebeği var. ülkesine vatanına sadık.
    ama 18 yaşındaki o seçimden bahsederken gözleri doluyordu adamcağızın. şimdi olsa üniversiteyi seçerdim diyor.

    misal veriyorum bir hata yapıldığında buradakiler "my bad!" der. adama gidip demiştim ki(zaten koyu sohbet bundan sonra başladı): "my bad ifadesinde bad sözcüğünü isim olarak mı kullanıyorsunuz?" o da bana "isim nedir, sıfat nedir bilmiyorum kusura bakma, okuyamadım." dedi kısacası. sonrasında konuşma başladı, ben ona kendi hikayemi anlattım o da bana kendi hikayesini anlattı. çok iyi 2 dost oluverdik ki jason dediğim adam 30'lu yaşlarda punisher gibi bir adam.
    ···
  3. 328.
    0
    2 temmuz'da uno'dan çıkıp bulaşıkçılık için işe gittiğimde yeni schedule'de bir şey dikkatimi çekiyor. miguel'in ismi yok. işten ben değil, miguel atılmış. ukraynalı da yanıma gelip mekgibalılara karşı dikkatli olmamı söylüyor. teşekkür edip bulaşıkların başına geçiyorum. jason'ı görüyorum o arada. ilk kez merhabalaşıyoruz belki de. bulaşıkları çok hızlı yıkayan makine gibi bir adam. bir eliyle 4 tabağı birden alıp tabakları koyduğumuz kutuya dizebiliyor. böylece 4 defada bir kutuyu tamamen dolduruyor.
    bu arada, ukraynalı terfi etmiş. 1 aydır orada çalışıyormuş ve onu meyve, sebze hazırlama bölümüne yollamışlar. saati 9 $ ama bizden az çalışıyor. bir diğer ukraynalı nikita'yı görüyorum. selamlaşıyoruz, o da garson ama haftanın 1 günü bulaşık bölümünde çalışıyor. bugün de çıkan temiz tabakları ulaştırma görevini o yapıyor, bense gelenleri düzenleyip jason'a veriyorum.
    o gün jason ile koyu bir sohbete dalıyoruz. jason'ın hikayesine hazır mısınız?
    ···
  4. 329.
    0
    motele döner dönmez duşa giriyorum, midemdeki ülser fokurduyor. o gece dolaptan tekilayı alıp 5 shot atıyorum. üstüne bir de bira içiyorum. 10 dakika sonra kafam dönmeye başlıyor, yatağa bırakıyorum kendimi. kendimdeyim, sadece yarı sarhoşum.
    sabah alarmın sesiyle gibilmiş bir halde uyanıyorum, uno'ya gidiyorum. gözlerim kan çanağı. işyerindekiler halimi soruyor, ne oldu falan diye o eski gülüp etrafına neşe saçan adam gitmiş, somurtuk ve silik birisi gelmiş sanki... o günü bir şekilde idare ediyorum ama eve erken gönderiliyorum. öğlen 12 civarı punch out yapıp çıkıyorum. akşama doğru kendime geliyor ve bulaşıkçılık yaptığım işverene mail yolluyorum. olayları bir güzel açıklıyorum, ne yaşadıysam hepsini bir bir açıklıyorum ki writing en başarılı olduğum becerimdir, deli essay yazarım.
    öbür gün cevap geliyor, özetle: "haklı olman bir başkasına zarar verebileceğin anldıbına gelmiyor. ancak yine de anlattığın özel durumdan ötürü çalışmana izin veriyorum. yarın gel ve tekrar işe başla." buruk bir mutlulukla uykuya dalıyorum. bu arada, yazdığım özel durum özetle şu: "work and travel proğrdıbına ielts'ye çalışmak, speaking ve listening becerilerimi geliştirmek için katılmıştım ama beklentilerimi karşılayamadı. ağustos'un 10'unda ülkeme dönmek istiyorum, beni buraya yollamak için birçok zahmete katlanan aileme de para zütürmek istiyorum."

    unutmayın, ailesi için savaşan bir adam asla vazgeçmez.

    işveren de böyle düşünmüş olacak ki işi bana verdi. 2 temmuz'da yeniden işe döndüm.
    ···
  5. 330.
    0
    bro ps3de nasıl halo olur ? xbox olmasın o
    ···
  6. 331.
    +1 -2
    tadı damaklarımdayken içeri gidiyor ve biraz yatıyor. olm bildiğiniz yattı uyudu lan. tek başımayım evde, biraz evi incelemek istiyorum. evi çok şık, içerde lcd ekran tv var, ve bakıyorum o da ne? ps3 amk. açıp rastgele birini takıyorum, halo 4. hatun bunu mu oynuyormuş diye düşünüyorum, 1 saat kadar mal mal oynuyorum ak yapacak bir şey yok. şaka gibi.
    tuvalete giriyorum, mutfağı araştırıyorum buzdolabının üstü not dolu ak. gece boyunca alkol almamıştım, 4 shot tekila atıyorum hafiften beni sallıyor. 1 saat de öyle geçiyor. koridorda ilerlerken kaptanınkiler kadar ciksi iki göz görüyorum.
    ···
  7. 332.
    +1 -2
    bir cinsel ilişkide üstünlük bende olmalıdır. o kafayla bunu düşünüyorum ve kızı yatağa atıyorum, yavaş yavaş, çok ama çok yavaş bir şekilde dantelli külodunu indiriyorum. karşımda kocaman esmer bir amcık. ona bakıp gülümsüyorum ve çok güzel olduğunu söylüyorum. ilk dil darbelerini yavaş ve nazikçe atıyorum. yavaş yavaş hızlanıyorum, yaklaşık 10 dakika yaladım hatunu. 8. dakikada çarşafları çekiştiriyor, havale geçirecek kadar sıcak, suları ağzıma boşalıyor hiç durmaksızın. ekşi tatlı arası hoş kokulu sularını yudumluyorum. o ise artık sokmam için yalvarıyor, malesef sakso yok...
    ···
  8. 333.
    +1 -2
    jfk ve makedonyalı stojanche, oradaki en iyi dostlarım oldu. öte yandan alicia adındaki garson da bana karşı sıcak ve pozitif davranan garsonlardan biriydi. ancak jfk ile iyice tanışıp kaynaşmıştık. geceleri işten hep beraber çıkıyorduk, arabasıyla beni evime bırakana kadar sohbet ediyorduk.
    arabasını başta güzel sanmıştım, ancak bana külüstür olduğunu söyledi. abd'de araba fiyatları çok ucuz ve kendi ülkemize göre kötü bir araba görmeniz imkansız. jfk ne derse desin, bence taş gibi araba.
    eğitilen garson olarak sonuncu günüm, 40 sayfa civarı not çıkarmışım; menü üzerine çalışmışım, 3 gün expo olarak mutfakta çalışmışım, artık profesyönelliğe doğru ilerliyorum. bazı yemekleri şu an bile bilmiyorum çünkü gerçekten aşırı yemek çeşidi olan bir restoran.
    her neyse, son gün, jfk heyecanla yanıma geldi "bu gece hazır ol, klube gidiyoruz. charmine aradı."
    ···
  9. 334.
    +1 -2
    gibtiniz başlığı anlatmıyorum.

    bu arada, başlıkta geçen restoranın uno olduğunu sananlar yanılıyor. bulaşıkçı olarak çalıştığım, mekgibalılarıyla sokak kavgası edip burnumu kanattığım bir restorandaki garsondan bahsediyorum.
    ···
  10. 335.
    +1 -3
    hayatımda bir dişiden böyle teklif almadım, haliyle birkaç kroşeyle afallamış bir taksör gibi şaşırdım. jfk tamam dedi, zenci olan "aslında tam olarak sana sormadım." dedi. beni işaret etti. ben heyecanlandım ve "bu gece için müsait değilim." dedim. halbuki evet demiş olsam o kızı o gece gibecekmişim. ama nasip bu, başka güneymiş. telefon numaralarımızı ve facebook adreslerimizi aldık. kızın adı charmine.
    ···
  11. 336.
    +1 -3
    evvela baştan alalım.
    eğitilen olarak çalışmaya başladığım ikinci gün, kennedy adında ganalı bir garson bana yardımcı oldu. cidden komik ve taşaklı bir arkadaştır. masalara kendini jfk olarak tanıtır, insanlarla sohbet edip onları güldürür. abd'de hizmet sektörü apayrı bir dünya'dır. konuğunuzu, müşterinizi mutlu tutmak zorundasınız. (mutlu tutmasanız bile kalkarlarken en kötü 3 $ tip bırakırlar.)
    o dönem akşam çalışıyordum. geç saatlere doğru restoran hafif tenhalaşırken 2 kız geldi. bizim jfk özel ilgi gösterip onları en kral masaya çekti. birisi zenci ama at gibi bir hatun, öteki ise kilolu sarışın, yüz olarak güzel bir kız. jfk'nin ingilizce'si de biraz bozuk, nesne koyması gereken yere fiil koyan bir herif, dolayısıyla kızlarla ne konuştuğunu anlayamıyorum. ulan kim bu kızlar?!
    ···
  12. 337.
    +1 -3
    sarışın olan biraz espriyle karışık atarlandı: "haha bütün erkekler mi?" dedi. jfk hemen uzaklaştı. ben de onun peşinden gittim. sordum kimdir bu güzeller, nereden geldiler? sarışın kilolu hatun bunun eski kız arkadaşıymış, o yüzden öyle atarlanmış * bu arada olayı söylemeyi unuttum, o gün zenci olanın doğum günüymüş. jfk bunlara özel olarak pasta hazırladı, getirdi. kızlar yemeye başladı, zenci olan bana kaplan gözleriyle bakıp pastadan bir kaşık alıyor, sakso çekercesine kaşığı sömürüyor. bilerek yaptığını anlıyorum, tepkisizim o anda.
    sonra zenci olan sordu "siz çocuklar bu gece müsait misiniz?"
    ilk şoku o an yaşadım.
    ···
  13. 338.
    +3 -7
    server dediğim, waiter-waitress yani garson. work and travel için hazırlık okulu biter bitmez new york'a fırladım. umduğumu bulamadım, ama bulduğumu yiyorum.
    özet geçeyim: 10 haziran iş başlangıcı. 18 haziran garsonluk eğitim bitişi. bu sırada tanıştığım birçok insan ve onlarla aramdaki ilişkiler hem beni gerçek bir hayata hazırladı hala da hazırlıyor, hem de ilişkiler bazında bana bir tecrübe oldu, hala da olmakta. 24 haziran'da ise ikinci işimi buldum. birisi akşam işi, bulaşıkçılık. ilki ise garsonluk. garson olarka çalıştığım yer uno chicago grill adında kaliteli bir restoran. insanlar akın ediyor, central park yakınlarında olduğundan bayağı kalabalık oluyor.
    neyse. gelelim olaya.

    reserved alın.

    edit: beni okuyun http://ccc.incisozluk.cc/...riyorum/@kendinibilenadam
    ···