1. 1.
    +14 -3
    “Bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. Bana asagıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karsımdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz”
    beni yadırgamadan okumanızı diliyorum.

    “Vay be, hakikaten uçtum.” bu sözü bir seri katil, kardeşini öldürdükten sonra elinin kanını yalarken söylemiş.
    Bir kitaptan okumuştum bunu yanılmıyorsam 16 yaşındaydım, tüylerim diken diken olmuştu acaba bir insan nasıl bu hale gelebiliyordu.ben o zamanlar dünyanın benim için yaratıldıgını düşünüyordum.
    lisede felsefe dersinde bu insanlar tıpkı benim gibi düşünmüş diyordum.ne büyük bir aptallık.
    Ben ceza evinde kaldım 8 yıl. içeriye ilk düştügünüz an yani demir kapının ilk kapandıgı an işte, dünyada daha taktan bir duygu yoktur.
    koguşlar tam dolu oldugu için beni boş olan sadece koguşlarda sorun çıkaranların 15 gün ceza için kondugu hücreye koydular.
    allahım dedim neredeyim ben karanlık, pencere o kadar yüksekte ki.duvarlardan sızan sular var galiba lagım suları, duvarda benden önce kalan adanalı bir adamın yazdıgı şiir var mor bir
    kalemle yazmış, öyle bir yerdir ki orası katilleri bile şair yapar. yalnızlık diye bir şey yokmuş yalnızlıktan daha kalabalık bir yer yok.
    ilk gün çok zorluydu neredeyse aglayacaktım ama nedense aglamamak için kendimi tuttum.
    sonra beni boşalan koguşa koydular. neler yok ki içerde, yan kesiciler, ablasının kırıgını öldüren ,uyurken annesinin boynunu kesen üniversite mezunu adam,
    uyuşturucu satanlar, sokakta yaşayan ve kışın çok soguk bir gün donmayayaım diye ışıkları yanmayan bir eve giren sonra ev sahibinin gelmesiyle yakalanan adam
    bu insanları objektif olarak bir dinleyin hepsi haklı geliyor insana.ve kader mahkumları onların hikayeleri ister zengin ol ister fakir ister okumuş
    ister kara cahil herkesin başına gelebilecek hikayeler...
    burada kendi hayatımdan kesitler anlatacagım umarım sizin için bir vakit kaybı olmak yarine size yaşama dair bir fikir verebilir.
    ···
  2. 2.
    +12 -1
    *Tek istedigim neydi biliyormusunuz? Bir papatya yapragı daha.
    Karslıyım. hani plaka numarası 36 olan. hani memurların gitmek istemediği, memleketin en dogusunda olan kışın zehir gibi oldugu,
    taştan evleri olan,90 000 askerin dagında donarak öldüğü, kendine has bir kültürü olan ,piti yemegi meşur, ortasından taklu bir dere geçen,
    ancak kazların mecburiyetten ugradıgı, kışın gelmesinin zorunlu oldugu. alabildiğine kar yagan ve ilk baharda karlar eridigin de alabildigine yeşil olan
    her yerin papatyalarla bezeli oldugu şehir ama çok ciğerli insanlarada rastlarsınız ,tandırda ekmek kokusu, tuzlanmış kazların kurutuldugu iplerle çevrili
    köyleri olan. insanlıga beşik olmuş en mistik şehirdir burası. dışarıdan gelen biri için yaşamak zordur elbet.
    ···
  3. 3.
    +10 -1
    ** Sadece çocukken güler insan, diğerleri palavra. "Çünkü insan büyüdükçe komikliklere değil, acılara gülmeyi öğrenir aslında".
    kagızmanlıyım köyde büyüdüm ilk okulu taşımalı egitim le yakındaki nispeten daha büyük olan köydeki okulda okudum.
    çogunluk gibi bizde hayavancılık yaparak geçinmeye çalışıyorduk. çocuklugum çok güzel geçti köydeki bütün çocuklar bilya oynar, çaglaya dalmaya giderdik.
    en sevdiğimde yan evin bahçesindeki iğde agacına dalmaktı çok büyük iğdeleri vardı.7 yaşındaydım o zamanlar
    hasan diye bir arkadaşım vardı şimdi savcı oldu kendisi dedesinin cebinden çaldıgı sigaraları getiridi bize. kimse görmesin diye gibtir edilmiş bir yerde ki tarlaya
    kadar yürüyerek gider en kuytu yeri bulur oturup siğara içerdik sigara dediğimde bafra. evet 7 yaşında içtim ilk sıgarayı bizim oralarda çocuklar kendi başına büyür yol göstereni yoktur.
    büyükler işiyle perişandır çünkü yaşamak zordur bu şehirde kadınlar tezek yapar kasnaklarla sonra buldukları duvarın üstüne koyup kuruturlar
    kibrit çöpü bile degerlidir burada köyde büyüyen varsa aranızda bilir çocukken köy güzeldir. okula giderken çogumuzun önlüğü yoktu, benimde .olanlara imrenirdik
    kıskanırdık, bir önlüğü kıskanmak şimdi garip geliyor. ayagımızda kara lastikler içinde kat kat giydigimiz çoraplar karda buzda gidip geliyoruz okula.
    okul da iki sınıf var iki ögretmen var karı koca biri müdür biri müdür yardımcısı toplam iki sınıf var. aynı sınıfta 1. 2. 3. sınıflar diger sınıfta 4. 5. sınıflar var
    şimdi bakıyorumda özel okullara giden koleje giden kaç paraya özel ders lan evinde tablet bilğisayarı olan cep telefonu olan çocuklar var bizim olmadı
    pastel boyamız bile olmadı. şimdi size egitim sistemimizden bir kesit anlatacagım: ben sınıfta birlerin oldugu sırada otururdum dogal olarak. okuma yazmayı ilk ben ögrendim sınıfta
    hocada beni birlerin oturdugu sıradan aldı hemen yandaki sıraya yani ikilerin oturdugu sıraya geçirdi evet 2.sınıfa geçmiştim aynı sınıfta olmama ragmen...
    işte size egitmde fırsat eşitliği...
    okulda ögle aralarında o köyde oturan arkadaşların evine giderdik yemek yemeye. hiç unutmamam o günleri herkes iyi arkadaştı. anneleri okadar işin gücün arasında birde yemek yapardı bize
    her gün başka bir arkadaşın evine giderdim ayıp olmasın diye. azcık yerdim, karnımı hiç tam doyurdugumu hatırlamıyorum çocuk aklım la böyle yapardım görgüsüz gibi olmayayım diye.
    bunca yokluğa ragmen ilk okuldaki ilk yılım ğüzel geçti şimdi arkadşlar nerede bilmem. onca zaman geçti. herşey çok anlamlı ve güzeldi çok sevdiğim bir müzisyenin dediği gibi
    Para hayatı satın alamaz.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +4
    o gün eve zütü gibtirmeden sag salim geldik biraz da bira aldık. kız iki tane içti dili çözüldü amk
    başladı anlatmaya ev arkadaşının bir sevgilisi var mış herif askermiş çarşı izinlerine çıkınca buluşurlarmış kızla
    herif çocugu koymuş kıza amk herif aldıralım diyor ama para yok.
    -para lazım dedi
    günaydan para istiyor, günay bana baktı
    sinirlendim
    -gibişirken bana mı sordu dedim
    kız yalvardı yakardı ailesi duyarsa kızı öldürür dedi. düşündüm, dogru öldürürler valla
    kız bide karşımda aglamaya başladı dayanamadım.
    -bakarız bir çaresine dedim
    kız o ğünde bizde kaldı. ertesi ğün bizimkileri aradım
    anne dedim bilğisayar alacam para lazım. bizimkilerde ikiletmeden gönderdi.
    birazda günay verdi.bir kaç gün sonra duydumki aldırmışlar çocugu, dünyaya bir huur çocugunun gelmesini engelledik.
    yani ben muhafazakar biri degilim. ama ne bu şimdi binolar siz söyleyin anaları babaları görücü usulüyle evlenmiş kızlara bak sen ..
    hepsi birden ab ye entegre olmuş durumda ben bu kadar çabuk yayılan toplumsal bir degişim görmedim. bütün kızların bir anda sevgilisi olu verdi.
    lisede siğara içmeyenler, üniversitede alkolik otçu hapçı oluverdi bu nasıl bir degişme istegidir. benim gördüğüm bunu yapmayı
    özgürlük sanıyorlar amk salakları zaten özgürsünüz...
    ···
  5. 5.
    +3
    nazlı bize erkek arkadaşlarından bahsetmezdi
    ilk defa seni tanıştırdı bize dedi babası
    yine mal gibi takıldım konuşamadım.
    -hangi takımı tutuyorsun diye salakça bir soru sordu.
    evet şimdi benim bu adamla aynı takımı tutmam gerekiyordu.
    dört büyüklerden birini söyleyip yüzde yirmibeş sansımı kullanamazdım.
    liverpool tutuyorum dedim güldüler.
    -demek kızımın kalbini sen çaldın dedi annesi
    cevap veremedim. bunlar benim cevap verebilecegim sorular degildi
    soru degildi ki bunlar amk
    -sakın üzme benim kızmı sakın kavga etme dedi annesi
    rakıyı yudumlayarak.
    -kavgalar hayatı resetlemek içindir dedim
    kavgalardan sonra ilşkiler yeniden başlar dedim
    -babası vayy nelerde biliyor dedi
    bu arada hilmi denen yavşak
    suratından üçkagıtçılık akan pekekent, muallak kılıklı, huur çocugu
    -hadi damat şerefe dedi
    ne diyorlan bu huur çocugu dedim
    bacısını gibtiğim bir de gülüyor
    kızın anası babasıda kadeh kaldırıyor bu lafa soyunu gibtiklerim.
    utanmakla kızgınlığı aynı anda yaşattı bu hilmi bana
    -ben damat olmuşumda haberim yokmuş dedim
    gülüyor zütoşlar...
    nazlıda bana bakıyor şıllık gibi aynı
    o da gülüyor.
    sinirlendim birde düşündüm ne garip bir aile sanki topal bir atı satmaya çalışıyorlar.
    bu kadar basitmi şimdi bu işler...
    -ben evlenmeyi düşünmüyorum dedim
    -ama bilmiyorum evlenmek garip birşey
    -evlenen çogu insan pişman aksi ğibi evlenmeyenlerde sonradan pişman oluyor dedim
    -evlensen pişman olacaksın. evlenme... yine pişman olacaksın.
    yani iki ucu taklu degnek dedim hepsi ğülüyor muallaklerin.
    hilmi denen yavşak maymun daşşagı gibi yanakları olan şerefsiz
    -bu çocuk akıllı bir şeye benziyor dedi.
    -evet ailem bir salak yetiştirmek için para göndermiyor bana dedim
    bozuldu suratnı gibtiğim.
    kızgın oldugumu anladı
    kızma hemen bu sizin flört döneminiz olabilir belki dedi
    biraz düşündümde adam haklıydı galiba
    evet olabilir, bende görücü usulüyle evlenecek degilim dedim
    -neden diye sordu annesi ğüya beni konuşturacakalar amk salakları
    -görücü usulü ile evlenmek tam bir sürpriz yumurta, yani iyi bir kadınlada evlenebilrsin,
    sana hiç uymayan bir kadınlada.
    yani büyük bir risk dedim
    düşünceli düşünceli baktı hilmi yavşagı, bu salak galiba öyle evlenmiş...
    -yanlış bir eşle dogru bir hayat yaşanamaz dedim.ve konunun kapanması için dua ettim.
    bir müddet sesizlik oldu bunlarda sarhoş olmak üzereydiler.
    hallerine şöyle bir baktım
    bunlar hiç bir taka yaramayan insanlardı benim ğözümde. doktor olamlarına ragmen öyleydiler bence,
    doktorluk kutsal bir meslektir ama kutsal bir meslek yapıyor diye onlarında kutsal birer insan oldugu anldıbına gelmiyor.
    dededen zengin bunlar.
    yiyeceğin bol olduğu yere gitmek isteyen aç gözlüler
    büyük paralar ödeyerek, büyük teknelerle,
    kimliksiz yolculuklara çıkan ve
    uçakların birinci mevkilerinde şampanyalarını yudumlayarak zenginliğin tadını çıkaranlar...
    bense parasını idareli harcamak zorunda olan bir ögrenciyim şimdi bu insanlar bana kutsal mı gelsin...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +3
    neyse lafı uzatmayalım kazandık türkiyenin öbür ucunu. korkarak geldim izmire ama güzel şehirmiş sevdim sonraları
    hayatımda ilk defa kadına benzer kızlar gördüm. belki yaptıklarımdan pişmanlık duydum ama izmire geldiğim için asla.
    şair demiş ya izmirin kızı deniz
    denizi kız gibidir diye valla öyle ya biz dogdugumuz yerden başka memleket görmedik ondan...
    ···
  7. 7.
    +3
    bunca uykulu uykusuzluktan sonra...
    memleketime yaklaşırken, ateş hırsızı promethe nin ateşi
    kafkas daglarında degil sanki benim içimde yanıyordu...
    hilmiye üzülmekten, çevreye aptal aptal bakıyordum, bütün bir hayatı sorguluyordum.
    tam olarak anlayamadıgım sebeplerden dolayı, bütün suçu kendinde bulup,
    incildeki domuz gibi kendini uçurumdan atmıştı...
    evime vardıgımda annem, sarılıp öptü hemen,
    elini cebine attı
    -hani karnen nerede dedi
    -doğdugu yerden başka bir yer görmemişti, çocuklugundan beri
    koyun sagmıştı elleri...
    -anne üniversitede karne vermiyorlar dedim
    -zayıfın yok degilmi dedi
    yok anne dedim, cebinden çıkarıp harçlık verdi.
    peder tarla sürmeye gitmişti, hemen annemin hazırladıgı sofraya oturdum.
    nazlının yaptıgı yemeklerden sonra, annemin yemekleri...
    çayını bile özlemişim, köyde degişen pek fazla bir şey yoktu...
    peder o yıl, tarla kiralayıp baya bir pancar ekmişti,
    şimdi tarlada çalışmak ne zor olurdu, nazlının yanındayken ekmek elden yaşıyordum.
    yemekten sonra, kaltım çantadan elbiselerimi çıkarıyorum, hepsine nazlının kokusu sinmiş
    benim için dünyadaki en pahalı parfümden daha ğüzeldi o koku.
    yol yorgunluğuyla, hemen yataga girdim,
    hilminin son söyledikleri aklıma geldi
    allah beinm yolumu açtı demişti,ne demekse...
    kaç yaşında adam sürekli çocuklugundan bahsetmişti, ğünümüzde hüküm süren etrafına ve kendine zarar verme,
    kader alın yazısı, bunları çocukluğumuzda üretmeye başlıyoruz
    sorunun temelleri hamilelikte ve doğumda atılıyor.
    doğumu istenmemiş çocuğun,ki bence hilmide böyleydi, yaşamayı haketme savaşı daha rahimdeyken başlar
    sonra etrafındaki insanları sevebilme ve güvenebilmenin körelmesi ve en nihayetinde kaçınılmaz son.bu süreçte kendine zarar verme olgusu devreye girer
    çocukluğumuza ait acı gerçekleri inkar etmekten vazgeçersek,bu geçekleri ğizlemezsek durdurabiliriz bunu.
    ertesi ğün hemen tarlaya gittik, dagı taşı ekmiş bizimkisi...
    urfadan, maraştan gelen mevsimlik işçiler,o güneşin altında gün dogumundan gün batımına kadar ara vermeden çalışıyor.
    üstelik çadırda kalarak. günümüzde hiç bir insanın hak etmadiği yaşam koşullarında çalışıyorlar... yedikleri yemek bulğur pilavından başaka bir şey degil.
    bir de kadınlar var, sırtında daha yeni doğmuş, kedi yavrusu kadar çocukla çalışıyor, elleri nasır tutmuş herkesin... çadırın kenerında okadar çok çocuk varki
    bu çocukların gelecegi yine bu tarlalardı, kendi memleketinden uzakta,bir başkasının mülkünde çalışmak...
    o an küferettim kendime, nasıl bir dünya iki keskin ucu aynı anda görmek zorundamıydım,ne güzel yaşayıp gidiyorduk işte...
    nazlı geldi aklıma o an alaçatıda teknede güneşleniyor olmalıydı.
    akşam oldu yine yastıga başımı koyar koymaz nazlı geldi yine aklıma
    bir tek saç teli bile olsa onu koklayıp, sarılacaktım...
    bazen arardı kuzenleriyle, striptiz bara gitmişler bana onu anlatıyor...
    neyse pancarın sulama zamanı geldi, sucu bulamadıgımızdan ben sulayacaktım, pederle
    su motoruyla sulardık, saatte 2 litre mazot yakardı motor, mazot dünyanın parasıydı, tarla kiraydı,ve pancarın kilogram fiyatı
    hala ecevitin yaptıgı zamla duruyordu, halada öyledir...
    bu şartlar altında üretim yapmak aptal yerine konmaktan başka bir şey degildi,
    ama başka ne yapabilirdik, tarlayı süren, ancak tarlayı ekerdi...
    biz üretim yapıp en kötü şartlarda yaşarken, üretimle alakası olmayanlar sefasını sürüyordu.
    neyse panpalar biz pederle çadırda kalarak,su motorunun dayanılmaz gürültüsünde uyumaya çalışıyoruz.
    bir de yaban domuzları dadandı tarlaya,bu hayvanlar doymak bilmez,bu kadar sıkıntının
    arasında ürünümüzü, allahın,hükümetin ve domuzun elinden zorla alıyorduk...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +3
    yanılmıyorsam mayıs ayıydı sabahın 8 inde uykumu almış bir sekilde uyandım. içim kıpır kıpır amk hemen radyoyu açtım beatlesden and ilove her çalıyor.
    milli piyango tutturmuş ğibi sevindim amk şarkıyı dinledikten sonra dedim kendi kendime olum degişme sırası sende. kahvaltıyı hazırladım .umutu, günayı kaldırdım
    güzel bir kahvaltı yaptık zihnim okadar açıktı ki.belki bu hayatta daha mutlu oldugum bir an yoktur. yani binolar insan doguyor ve ölüyor bu iki nokta arasında ne yap
    tıysan o amk. kahvaltı bittikten sonra günay sabah sabah 2 tane bira içti. kırk yıllık alkolikler içmez. adamlar aşmış, bende bir siğara yaktım
    içme falan dediler ya biz kendimizi bi takta sanıyoruz hafiften, bırakırım ben diye düşündüm size benzemem... yannan bırakırsın.o gün bi içtim hala
    yanımdaki küllükte yanıyor. siğaraya elinizi sürmeyin sürdüysenizde bırakın, hepiniz mantıklı insanlarsınız içmeyin amk...
    ···
  9. 9.
    +3
    neyse lafı uzatmayalım evde mal mal içerdik bizim binler boş durmaz barlardan falan kız düşürmeye çalışırlardı düşürürlerdi de.
    umut sınıfından kızın birine aşık olmuş ama kıza açılamıyordu. günayda umuta binlik olsun diye kızı tavlamış biraz gezmişler, tozmuşlar. kız beyin korteksinden
    biraz mahrum, bu kızı umutun evde olmadıgı bir gün eve getirdi kızı hemen tanıdım umut göstermişti bir kaç defa. günay kızı umutun odasına aldı bin bide onun yatagında gibecek
    bunlar girdi içeri ben mal mal gazete okuyorum evde öyle bir gürütü varki sanırsınız evde ferre çekiliyor daha fazla dayanamadım çıktım dışarı
    ben yokken umut eve gelmiş bunları yatakta bulmuş neyseki işlerini bitirmişler. umut çıkıp gitti 3 4 ğün kayıp gelmedi herifin dünyası başına yıkıldı
    günay anlattı kız öyle bir gibişiyormuş ki kırk yıllık huur eline su dökemezmiş vay be; adama bak ev arkadaşının aşık oldugu kızı gibiyor birde marifetmiş ğibi anlatıyor
    bu getirdikleri kızda bir garip diyarbakırlı amk burda yedikleri takları bir duysa ailesi aşiret peşine takılır şerefsizim. insanlar ana babalarından çok yaşadıgı çaga benzermiş .
    günay bini yakışıklıydı tutugunuda giberdi onun mu çekiciliği var yoksa kızlar mı orosuydu çözemedim.
    bunlar evde nereyse sex partileri verirken ben elim gibimde gezerdim. içine kapanık biri sayılırdım. benim binler sanada bi kız ayarlayalım
    canın sıkıldıkça soyup soyup gibersin dediler yok dedim.ben ozamanlar agır felsefe kitapları takılıyorum bir sayfasını anlamak için belkide yılların geçmesi gerek.
    eger hayatı irdeleyip anlamaya çalışırsanız çok taktan bir cinsel hayatınız olur. bana göre sevmeden gibilmezdi.bir sevgilim yoktu ma mal okula gider gelirdim binlerden arta kalan
    içkileri içerdim. hemen hemen herkesin sevgilisi vardı okulda. benimde olmasını isterdim ama öyle bedavadanda bir kız istemiyordum biraz peşinden koşmak, macera degil yaşamak istiyordum
    yani seviştkten sonra kıza sarılı uyumak istiyordum.Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyumak bir erkek için iki ayrı tutkudur,
    birbirinden farklı değil aynı tutkulardır
    Aşk çiftleşme isteginde oluşmaz, uykuyu paylaşma isteginde oluşur yani tek bir kadınla sınırlı olan bir istektir bence. belkide bu yüzden ev arkadaşlarım gibi
    gibip gibip atmıyordum, yapamzdım bunu.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +3
    gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoksa... neden bu acıların tadını biliyorum...
    neden üst üste geldi ölümler, allah benimi sınıyordu... sanmam
    allah iyi insanları çabuk yanına alırmış... bu zalimlik
    olabilecek en taktan durumdaydım en azından öyle düşünüyordum
    yemeden içmeden kesildim,
    nazlıya olanları anlattım, yine gelmek istedigini söyledi
    yine istemedim, okul açılmak üzereydi, hava soğumuştu artık...
    pancarın söküm zamanı gelirken, gitmek zorundaydım...
    yeniden düşmüştüm yollara, hayatın tadıda kalmadı artık diyordum
    eğer allah beni yaşamaya zorladığı hayatı kendisi yaşamak zorunda kalsaydı ne yapardı bilmiyorum, belkide hilmi ğibi kafaya sıkardı...
    beni bu büyük acılar olgunlaştırdı...
    ···
  11. 11.
    +3
    günay yakışılıydı matematiğe fazla kafası basmazdı ama fizikte okumasına ragmen notları iyiydi bunu takıldıgı harbiden güzel bi kız vardı.bu kız
    hafta sonları mutlaka bize gelirdi bu kızda evde kalıyor haftanın 4 günüde günay onda kalırdı bu kızda gram ahlak yoktu yani amerikan romantik komedi
    filmleri izleyip etkilenen tipleerdendi saglam kalça vardı binolar bir gün okuldan çıktım duraga dogru gidiyorum, günayla kız yolun kenarında
    yiyişiyorlar herkesde bunlara bakıyor amk özentileri. ogün kız gene bize geldi günay yine buna çakışta, kız istedigini alınca gitti. günay :
    -olum gibmişken ğüzel kız gibeceksin dedi
    -güzel kızlar varken neden çirkin kızları gibeyim.
    o an nereden aklıma geldiyse
    -demek güzel kızları gibmek hoşuna gidiyor, seninde güzel bir kızın olursa görürsün dedim.
    ertesi gün okuldan çıktıktan sonra günay ben ve bu kız bi cafeye gittik oturduk muhabbet falan akşam olmuş
    eve yürüyerek ğidelim dedik yolda giderken dükkanlardan laf atanımı arasın kıza gibecek gibi bakanı mı ararsın memleketin her yeri abaz dolmuş
    izmirin bile şundan eminim biz olmasaydık kıza orada tecavüz ederlerdi.
    ···
  12. 12.
    +2
    eve yaklaştıgımda kasıklarımda kasırga kopuyordu.
    ben bu eve sevişmeye geldim.
    sevişmek öylesine derin bir ihtiyaç ki onsuz yaşayamazsınız
    ya kendisi ya da yedeğini ararsınız. yedegi masturmasyondur.
    yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine tatmin olduğunum hissine kapılabilirsin.
    sahtesi bile keyiflidir.bir süre sonra
    eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın.
    o zaman sahte olanı gerçeğine dönüştüremezsin bu çok buruk yapar adamı, işte bu yüzden pişman olursun
    o zaman sevgili ararsın.
    iki olasılık var, sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin.
    sahte olanı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin.
    diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir.
    aklımızın seçtiği yol budur. erkek bu yollardan birini seçer...
    ···
  13. 13.
    +2
    yine hayatım rutinleşmişti okula gider gelir
    akşamları film izlerdik benimkilerle.
    günayın zütü, benimse kalbim yaraydı
    izlediğim bir filmden çok etkilendim
    filmde bir insan taciri bir grup türkü isveç e zütürüyor ve paralarını alıp arazi oluyordu
    filmin bir sahnesinde bu zavallılardan biri isveçte ne tak yiyecegini bilmez bir halde köprü korkulugunda duruyordu
    dengesini kaybedip buz gibi suyun içine düştü, benim binler buna kahkaha atarak güldü...
    benimse içim parçalandı... çok duygusallaşmıştım bundan etkilenmek için aşık olmak gerekirdi belki
    akşamları hemen mutsuz bir şekilde uyuyor ve uyanmak istemiyordum uyanınca yine acı çekecegimi biliyordum çünkü
    ben mutlu olmak isteken dahada acı çeker olmuştum, belkide bu dünyaya acı çekmeye geldim ben... diye düşünüyordum
    bir şeyde yolunda gitsin amk...
    dışarı çıkmamaya çalışıyordum, dışarıdan korkuyordum çünkü
    nazlı vucudunun bir parçasını verdi belki ama, bende ruhumun bir parçasını onda bıraktım...
    erkek olmak çok zordu, çünkü kadınları anlamaya çalışmak ve onlarla bir ömür geçirmek zorundaydık...
    ···
  14. 14.
    +2
    kapısının önüne geldim.
    biraz soluklanıp
    zile bastım...

    ben nazlıyı beklerken kapıyı
    bir kadın açtı
    -geldin mi buyur buyur diyor.
    yanlış geldim galiba dedim içimden
    -ben nazlıya gelmiştim üst katta galiba o dedim
    özür dileyip gidecekken,
    -ben nazlının annesiyim dedi
    mal gibi kala kaldım.
    içimden nazlı senin sürprizini gibeyim dedim.
    içeri ğirdim çekinerek
    nazlı geldi yanıma o arada
    -aşkım hoş geldin dedi
    salonda koltukta iki adam oturuyor
    durumu anladım tabi
    ailesi gelmiş amk
    beni tanıştırmak istiyor
    başımdan sular indi
    planım suya düştü.
    asla plan yapmayın çünkü mutlaka bir aksilik çıkar... demişler
    çekinerek salona ğirdim.
    adamlar beni ğörünce ayaga kalktılar, kendimi bir tak sandım.
    göbekli olan nazlının babası adı cengiz, doktor.
    yanda oturanda babasının arkadaşıymış.
    adı hilmi adam adını söyleyince gülecektim neredeyse hilmi adı bana hep komik gelir.
    amk.. .ailesinin geldiği bir şey degil birde misafirleri var.
    geri zekalı nazlı, desene ailem gelecek tanışırsın gel diye
    bizde o na göre gelelim...
    anneside geldi onunlada tanıştık adı naciye fazla güzel bir kadın degil hatta bu kadından nazlı nasıl çıkmış dedim içimden.
    -hadi madem yemege geçelim orada konuşursunuz dedi annesi
    gündüz gözüne biraz içmiş iki adamda hafif sendeliyorlar.
    ben biraz arkadan gelip nazlıya baktım o anladı bakışlarımdan ne demek istedigimi amk salagı
    neyse... yemege oturduk.
    biliyordum bir sürü soru yagmuru başlayacak
    -nazlı bana senden çok bahsetti dedi babası
    ses çıkarmadım anlaşılan mezhebi geniş bir adamdı bütün görmüş geçirmiş zenginler böyledir.
    ne okuyorsun sorularından sonra
    -okul bitirecekmisin zamanında dedi
    -diplomamı aldırım ama okuldan bir şey ögrenecegimi sanmıyorum dedim.
    yemegi yavaş yavaş yiyordum bunlara bakmadan ama bakışlar benim üzerimdeydi hissediyordum.
    bu gün ki oyunun başrolü bendim...
    görgüsüz gibi olmaktan korkuyordum. köyde okurken arkadaşların evindeki ğibi hissttim
    annesi güler yüzlü bir kadındı sempatikti zarifti hareketleri aynen nazlıya geçmiş.
    yemek faslı bitti çok şükür fazla soru sormadılar.
    içeri salona geçtik
    -hanım bizim nevaleyi getir de faslı tamamlayalım dedi babası
    çoğu doktor gibi bunlarda alkolikti galiba
    yanlarına kedi yavrusu gibi oturdum.
    nazlıda geldi oturdu masaya
    sonra anneside geldi oturdu.
    o nela dedim ne oluyor ne manyak bir ortam ilk defa anam yaşında bir kadının içki içtiğini görecektim
    o an aklıma kendi anam geldi. şimdi ahırda çalışıyordur dedim içimden
    bu kadınsa ojeli tırnaklarıyla rakı içecekti
    bunlar biraz çakırkeyfti amk larım keyiften içiyorlar öglen vakti...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    +2
    ne zaman konuşmaya başlasam, sözümü yarıda kesiyor, hemen kendi fikrini söylüyordu. fikride ben ne dersem aksini idaa etmek amk..
    anladım bu da benim kafadan her ortamda üstün olma herkesin onu dinlemesini isteyen bunalımlı bir manyak ama işveli
    ama cilveli. sözümün yarıda kesilmesi her insan gibi benide rahatsız ediyordu. Gizliden gizliye üstün olma isteği besleyen kızlar,
    genellikle güçsüz, sakat ya da kendi toplumsal konumlarının altındaki erkeklere yönelirler.
    Aynı şekilde, hemen el altındaki birinin veya bir akrabanın seçilmesi de, kendinden çok genç veya çok yaşlı bir erkeğin seçilmesi de
    güçsüzlük duygusunun belirtisidir. saydıgım kriterlere uyuyordum yani aslında bu kız astislik yaparak konuşurken, sevilladaki yazlığından bahsederken
    amacı beni ezmek çünkü kendiside bir ezik yani hor görülmüş bir insan bunu hemen zihinmde çözümledim...
    ···
  16. 16.
    +2
    siğara içio olm karıştırdın sen...
    ···
  17. 17.
    +3 -1
    Gelecek ne getirecek?
    Bilmiyorum,
    hiç bir tahminim de yok.
    Bir örümcek sabit bir noktadan düşerken önünde hep boş bir mekan vardır ve hiç bir yere tutunamaz,
    her ne kadar çırpınsa bile.
    Ben de kendimi öyle hissediyorum; önümde hep boş mekan;
    ileri doğru sonuçlara doğru yol almamı sağlayan arkamda kalmış nedenler var.
    Bu hayat korkunç, dayanılacak gibi değil. nasıl kafayı yemedim , bazen düşünüyorum acaba kafam yok mu diye.
    ···
  18. 18.
    +1
    arkadaşlar sizlere anlatmak istediğim o kadar çok olay oldu ki
    bu yüzden bunları anlatmanın çok vakit alacagını düşünerek ve sizinde çok ilğinizi çekmeyecegini bilerekten
    biraz atlayarak anlatacagım sürekli nükseden hastalıgım buna engel oluyor biliyorsunuz
    sizlere ancak bazı günler yazabildim.
    orada işçilerle aram çok ğüzeldi
    sohbetler ettik uzun uzun konuşmalar yaptım
    günlerce ajitasyon eflasyon salivasyon konuştuk
    benim yaptıgım çok hümanize bir davranıştı
    artık tohum ekilmişti topragın bagrına
    yeşermesi için yolların alınması gerekiyordu
    bilmem benim anlatmak istedigimi anlayan anlar...
    arkadaşlarımla yaptıgım konuşmalarda işe yaradı
    bu anlatacaklarım uzunca bir süreden sonra gelişti...
    ···
  19. 19.
    +1
    alahını seven şuraya bir yorum yazsın amk
    ···
  20. 20.
    +1
    kardeşim ben okuyorum ama yorum atcak zaman olmuo geriden geliolarum zaten ama bil yani takip ediliyosun
    ···