1. 276.
    0
    şöyle böyle derken
    nazlını konuşurken ileriye çıkan dudaklarına uzanıp parmak uçlarımla dokunmak,
    hafifçe öpmek ğeldi içimden
    neredeyse kemilsiz ince parmaklarıyla saçlarımı tuttu
    kendi parmaklarımıda onun uzun saçları arasında dolaşırken buldum
    sevişmenin en sıcak yerinde saçlarımı avuçlayıp sıkardı kökünden koparacakmış ğibi
    saç diplerim anlatılmaz bir tadla acırdı
    terlemiş elleri boynumdan kaydı çarşafın üzerine düştü
    sonra var gücüyle dudaklarımı ısırdı...
    sonra yüzüme bektı
    -hayvan dedi hayvan gibisin...
    bu sözler hoşuma gitti...
    ···
  2. 277.
    0
    yine onun evinde uyandım duşumu alıp okula gittim
    o hala yatıyordu
    amerikada okumuş hoca tahtanın önünde kürsüden nutuk atıyordu
    yorgundum en son sırada uyuyakalmışım
    dersten sonra çıktım kampüste avare avare dolaştım
    boş ğezenin boş kalfasıyım nazlının parasını yemek agır geliyordu artık
    iş bulmalıydım ailemin parası yeterdi bana ama nazlıyla takılmak epey külfetli bir işti
    iş bulup çalışmaya karar verdim
    kantindeki arkadaşlara söyledim
    olur bir bakarız dediler
    sonra düşündüm acaba başkasının kapısında çalışmaktansa küçük bir büfe gibi
    bakkal gibi bir yer mi açsam dedim
    nazlıdan borç alıp açabilirdim duvarınada "allahın dediği olur" yazarım...
    belki iyi para kazanırım
    sonra düşündüm çekül ğibi adamım ben esnaflık yapamam
    teraziye parmak atamam, kötü malı iyiymiş gibi satamam çok sürmez sermayeyi kediye yüklerdim
    sosyoloğ charles marie tacir babasını bütün sırlarını müşterilerine anlatmış ve sonu çok kötü olmuştu
    sonrada"şerefli bir insan ticaret yapamaz demişti" ama ticareti ögrenmek lazımdı mecburdum öğrenmeye
    o doğuştan gelen bir yetenek degil tamamen insanları kandırma üzerine kurulu olmalıydı...
    bu işten vazgeçtim...
    hocanın yanına gittim
    odası tuvaletin yanındaydı, sidik kokusuyla kitap kokusu karışmıştı odasında
    çevresi ğeniş biriydi iş lazım dedim
    anlayışlı biriydi olur halletmeye çalışırım dedi
    gelene agam gidene paşam demek daha mantıklıydı benim gibi sermayesi olmayan biri için...
    ···
  3. 278.
    0
    nazlı artık temelli kendi evinde kalmamı istedi
    gittim benim eve pılımı pırtımı alıp çıktım evden
    ben çalışmak zorundayken
    nazlı uyanık mı uyanık dedesi sayesinde çalışmadan yaşayabiliyor
    herifin oğlu milli mücadele döneminde ankarada fen memuruymuş
    yabancılardan kalan toprakları parsellerken türlü dalavereler çevirmişler
    ohh ne ala memleket amk... günümüzde gördüğünüz zenginlerin çogu o dönemdeki
    dalaverecilerin torunları işte, siz çalışıp durun amk...
    ···
  4. 279.
    0
    rezerved
    ···
  5. 280.
    0
    izmir garip bir yerdi her duragın altında baskülcü çocuklar vardı
    dışarıda ipten kazıktan yeni kurtulmuş insanlar fink atıyordu...
    nazlının yan daireye yeni kız öğrenciler taşınmış
    kızla bir kez karşılaştım bu kadar açık saçık giyinen bir kız görmedim
    dantelli külotu ve kıçını bütün kıvrımları belliyli
    naylon sütyenin kavradıgı memeler birer bomba
    ama suratında iş yok hep öyle olur zaten...
    fazla bakmadım yavşamasın diye nazlı hemen kıskanır bilirim onu ben
    akşam nazlı sordu gördünmü yeni taşınanları kız tam bir piliç dedi
    -evet bayılırım pilice dedim
    -o kıza sarktığını görürsen barsaklarını dökerim dedi
    canım sıkıldı
    -nazlı dedim boş lafları bırak hadi meyhaneye gidelim dedim
    -ğidelim hep merak etmişimdir dedi
    cebimde para yok rakı içecez bizimki de tak yemek amk
    ama bu son olsundu bir daha nazlının parayı yemiyecektim
    anason ve tütün kokan bir mekana girdik burayı daha önceden biliyordum
    -tımarhanedeki düşünen adam heykeline benziyorsun neşelen biraz dedi
    doğru söylüyordu neşelenmek lazımdı da nasıl
    -rakı mı şarapmı dedi garson
    -nasıl olursa dedim
    ben votka isterim dedi nazlı
    daha çok ğençlerin takıldıgı bir yerdi burası yoksa nazlıyı getirmezdim
    bir süre sonra tamamen doldu masalar
    boş yer kalmadı...
    bir adam geldi, oturabilirmiyim dedi karşımdaki sandalyeyi göstererek
    benden önce nazlı atıldı tamam olur oyurun dedi
    kaba adama kibar bir sesle...
    adam işten çokar çıkmaz soluğu mayhanede alan tiplerden
    -mahmut neden geciktin dediler adama
    -ismail in mezarından geliyorum dedi
    -hagi ismail diye sordu yan masadaki adam
    -şarapçı ismilin ne çabuk unuttunuz zavallıyı dedi
    -ne işin var olum onun mezarında dedi
    -vasiyeti vardı ben ölürsem mezarıma gelip arkadaşlarınla şarap iç dedişti
    bende boş bulunup söz vemiştim
    namuslu adamım sözümden dönemem benim tayfayı toplayıp kimse görmesin diye akşam gittik
    birer şarap aldık yarısını içtim yarısınıda ismilin mezarına döktüm
    hayatı boyunca sokaklarda şarap içmiş bir adama mevlüt okutulcak degildi bari şarap dökmüşler
    nazlı şaşkın şaşkın bakıyordu adama neler var bu dünyada
    fazla durmadık nazlı biraz sarhoş olunca kalktık ben fazla içmedim araba kullanacam diye...
    ···
  6. 281.
    0
    panpalarım okuduysanız bir yorum yazın
    ···
  7. 282.
    0
    vaaay reyiz gelmiş gecmis olsun reyiz. halen daha hapishaneyi bekliyorum *
    ···
  8. 283.
    0
    yaz la beklioz...
    ···
  9. 284.
    0
    upupupup
    ···
  10. 285.
    0
    beni anlayışla karşılayın panpalarım sağlık problemlerim var. ama fazla bekletmeyeceğim sizleri, yazamadığım ğünler için özür diliyorum
    ···
  11. 286.
    0
    Sekmelere kaydettim her gün açıp bakıyorum Yaz artık bekliyoz. Sırf bu yüzden üye bile oldum ..
    ···
  12. 287.
    0
    günlerden sonra kendimi yazabilecek kadar iyi hissediyorum panpalarım orada mısınız
    ···
  13. 288.
    0
    1920 yılında hindistan da bir iktisat fakültesinin öğrencileri ormanda piknik yaparken
    bir kurt sürüsünün içinde insana benzeyen iki garip yaratık görürler, ögrenciler gidip daha yakından baktıklarında
    bu iki yaratıgın ormanda kurtlarla yaşayan iki kız çocugu oldugunu ve kurtlar tarafından
    büyütüldüklerini anlarlar, biri 6 diğeri 7 yaşında olan çocuklar
    öksüzler evinde büyütülmek istenir...
    ancak çocukların davranışında hiç bir insani yön gözlemlenemez iki ayaklarının üstünde degil
    eleri ve ayakları üstünde yürürler, yemeleri içmeleri tıpkı kurtlar gibidir
    insan bilincine ve duygularına heyecenlarına benzeyen hiç bir yan yoktur...
    gündüzleri uyuyup geceleri kalkarlar...
    yıllar geçer biri 57 diğeri 64 yaşında ölen bu çocuklar hiç bir insani davranış kazanamazlar
    yaşanmış bu olay bir çok filme konu olmuş bir çok sosyolog için de saglam bir tez konusu olmuştur
    yani tüm davranışlar çocukken kazanılır kazanılan hiç bir özellik yok edilemez...
    o gün meyhaneden çıktıgımızda düşündüm nazlıyla olan ilişkimi benim degişme çabamı
    o na olan duygularım ne kadar gerçekti ona karşı davranışlarım
    birazda yalandı galiba
    ben onun yaşadıgı dünyanın içinde büyümemiştim
    fiziksel özelliklerim nazlının kendi sınıfında ki insanlara benziyorsa da ben yinede bir kurt yavrusuydum...
    ···
  14. 289.
    0
    üç dört gün sonra hoca beni aradı bir iş bulmuş sonunda, bekçilik
    gece çalışacaktım, maaşım asgari ücret...
    bir adres verdi...
    ···
  15. 290.
    0
    gittim burası sahibi bulğar olan, şuan piyasadaki 10-15 liralık şarapların üretildiği
    büyük bir üzüm bagı ve tütün deposu olan bir işletmeydi siğarayı bırakmak isterken
    tam göl yerine düşmüştüm...
    işletmenin içine girdim ğiriş kapısında kimlik soran embesile kaşlarımı çatarak...
    betondan yapılmış uzunca bir yoldan idare binasına doğru yürüyordum
    her yan asma üzüm dolu koca koca manda gözü gibi üzümler...
    diryopitek gibi kolları uzun olan işçiler üzüm topluyordu
    asmalarda en son hasat üzümler kalmıştı
    bagların arka tarafında işçilerin kalması için küçük kır evleri vardı...
    sararan asma yaprakları en ufak bir rüzgarda sallanıp düşüyordu
    uzunca beton yolda yavaş yavaş yürürken işçi kızlarda yan gözüyle bir elleri işte gözleri oynaşta bana bakıyorlardı
    ama ben onlara fazla bakmamaya çalıştım ğözüm üzümlerdeydi.
    yolda yürürken biraz önümde asmaların içinden elinde üzüm dolu sepetiyle işçi kız çıktı
    biraz cılız sayılır ama uzun boylu soluk tenli bir kızdı
    sepetteki üzümleri çok canım çekmişti
    kızın arkasından seslendim
    -biraz üzüm verebilir misin diye
    kız birden durup bana göre gayet düzgüm olan ve ısırır gibi derinden bakan simsiyeh ğözleriyle baktı
    sanki aradıgı erkegi bulmuş gibi bir bakış attı...
    sert bir şekilde;
    -her yer üzüm dolu git al dedi
    -ben bu sepetten almak istiyorum, parası neyse veririrm dedim
    -bu üzümler satılık degil, bende satıcı kız degilim dedi
    kızın degişik bir güzelliği ve hareketleriyle nazlıdan daha farklı bir hamuru oldugu belliydi
    -doğru sen satıcı kızlardan degilsin dedim
    anlamadı ne demek istediğimi
    ğözlerim kızın eski buluzunda, soluk eteginde, çıplak küçük ayaklarına giydiği ayakkabıdaydı
    en az nazlının ki kadar biçimli ve bir bedeni ve canlı bir yüzü vardı güneşten kararmış kolları, sık ve omzuna kadar
    inen saçlarını topuz yapmıştı nedendir bilmem içimi garip bir keyif kapladı
    sepetini bana dogru uzattı
    -al dedi
    güneşten koları yanmıştı ama bilegi inceydi tırnakları temiz ve bakımlıydı
    irice bir salkım aldım
    -misket üzümüdür çok güzeldir dedi
    sesi yumuşamıştı biraz
    -neden geldin buraya dedi
    -iş için dedim
    -büyük ihtimal burada bekçilik yapacagım dedim
    -boş veren bir tavırla gülümsedi ve yoluna devam etti
    Üzümleri yiyerek müdürün odasına vardım
    adam sigara yakmış, sigaranın mavi dumanına bakıyor
    Merhaba dedim. Adamla tanıştık ve bir sigara uzattı bana, aldım.
    Yaktıktan sonra derin bir nefes çektim, çok sert bir sigaraydı
    kinin gibi bir tat bırakıyordu ağızımda
    Müdür elindeki sigaraya bakıp; Ne kadar garip değil mi? dedi
    -Garip olan ne dedim.
    -Hiç düşündün mü? Tütün diye bir bitki yetiştiriyoruz.
    -Sonra onu emek emek toplayıp kurutuyoruz ve bunu ince ince kıyıp bir kağıda sarıp yakıyoruz
    -Dumanını içimize çekip bundan keyif alıyoruz. Yada aldığımızı sanıyoruz...
    -Dünyada her dakikada 5 kişi sigaradan ölüyor. Bence sigara kızılderililerin insanlıktan intikamı. Dedi
    Ne diyeceğimi bilemedim herif manyak mı yoksa akıllı bir adammı bilemedim.
    beni mürsel hoca gönderdi dedim
    -Biliyorum sana bekçilik vereceğiz dedi. Akşamları bekçi kulübesinde kalacaksın dedi. Birde sana silah vereceğiz.
    Patron nerede dedim... Mürsel hocanın seldıbını iletmemi istedi
    Belçikaya gitti, işçi sendikalarını inceleyecekmiş
    bilinçli bir burjuva diye geçirdim içimden...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 291.
    0
    Hayat nazlının parasıı yiyerek geçmezdi, işsizlik garantili bir bölümde okuyordum...
    Belki burada patronun gözüne girip yükselebilir adam akıllı iş sahibi olurum diye içimden geçirdim...
    çalışacağımı nazlıya söylememiştim kızacağını biliyordum... Geceleri bekçi kulübesinde kalıp gündüzleri okula gidecektim...
    Kulübem deponun tam önündeydi
    Nazlıya hasret kalacaktım yine...
    Neden böyle yaptım bende bilmiyorum, aramızdaki ekonomik farklılıktan dolayıydı galiba...
    Ekonomik altyapı en büyük etkendi tabikide ideolojik üstyapıda...
    Ekonomi ve sonsuz rastlantılar hayatımızı belirliyor kendi tarihimizi kendimiz yazıyoruz ama bunu belli koşıllar ve öncüller içinde yapıyoruz
    Belirleyici olan ekonomik koşullardır hatta insan beynine yapışmış gelenekler...
    ···
  17. 292.
    0
    O gece bu klübede kaldım kalmaz olaydım tütün deposunun önündeki havalandırma borusundan savrulan zehir gibi bir koku havada uçuşan sarı küçük tütün tozları...
    Saç diplerime bile yapışmıştı...
    Ben böyle işin içine sıçayım burası adamın ömründen ömür zütürür insanın içini çürütürdü...
    insanı serseme çeviren meni kokusuna benzeyen kokular vardı...
    Neyse sonra alıştık, yatağın üstünde uyumuşum...
    Uyandığımda leş gibi olmuştum içimdeki kıyafetler sararmıştı, hemen duş almak istedim...
    Duş olduğunu düşünerek idare binasına doğru gittim...
    Saat 8:30 falandı... Müdür ortalıkta yokken ilk gün paydosunda bir banyo yapayım dedim...
    idare binasının koridorunda dikilen sarışın işçinin koluna dokundum...
    -Arkadaş bu gibik yerin duş yeri nerede? Diye sordum...
    -Gülerek, Yıkanacaksın ha? dedi
    -Ya sen yıkanmazmısın palyaço gibi olmuşsun... şu koridoru geç tam karşna çıkar dedi...
    Banyo varmış harbiden, içeriden su sesleri geliyordu... Bu şırıltıyı duymak bile beni rahatlattı...
    Nikotin terimle birleşip kıçımdan aşşağı sapsarı iniyordu...
    Kapıyı açmak için zorladım... içeriden bir ses kimsin lan ne istiyorsun dedi...
    Sustum bekledim, sonra kapı açıldı... iri yarı bir adam kucağında sırılsıklam bir köpekle çıktı banyodan...
    -Bu ne abi dedim...
    -Elinin körü. Görmüyormusun köpek işte... Patronun köpeği.her sabah duş aldırırım dedi...
    Banyonun içine bir adım attım ki
    -Şşştttt... Ne yapıyorsun sen öyle?
    -Ne yapılır burada? Yıkanacam dedim.
    -Yıkanamazsın. bu duş yerini patron sadece köpeğinin yıkanması için yaptırdı. Köpekten başkası yıkanamaz.
    Yıkanmakta yok amk... bu dünyada köpek kadar kıymetimin olmadığını o an anladım...
    ···
  18. 293.
    0
    yıkanmak için okuldan önce eve gittim...
    Evinin kapısına geldiğimde, her zamanki gibi feci yorulmuş olduğumu fark ettim.bir arabanın üzerine
    oturdum.
    nazlı çalıştıgımı bir duysa!
    tedirgindim,
    zile bastım ve pencerenin üstünde çıplak olarak baktıgını gördüm
    aptal aptal güldüm.Şimdi geri dönüp bir kez daha düşündüğümde, aslında yaptığının, aramızdaki
    ilişkide kimin kural koyucu, kimin kural uygulayıcı olduğunu saptamak içindi... balkona çıktı
    ve "tamam açıyorum" dedi. merdivenlerde mısırın sidiği kokuyordu. Kapının açıldığını
    duydum. okula geç kalmayayım diye merdivenleri ikişerikişer atlayarak çıktım. Kapıyı
    açık bırakmıştı, yavaşça seslendim. mutfaktan tıkırtılar geliyordu, banyoya yönelmek için odayı geçerken
    salonun önünde karşılaştık. çilek tadını anımsatan dudakları ile sertçe ama güzel bir öpücükle beni
    durdurdu.
    odasının Kapısını açtı, beni içeri çekti ve
    ardımdan kapıyı kapattı. perdenin arasından sızan ışıkla ancak aydınlanan odanın içinde,
    sırtımı kapıya dayadı ve tutkuyla dudaklarımdan, çilek renkli ve çilek gibi kokan dudaklarının tadına
    vardırarak öpmeye başladı. Ellerini kapıya dayamıştı ve o anda bedenimde dolanmaya başlayan elleri bana uygun hareket ederek,
    ellerimin, kol kaslarının gerginliğini
    hissediyordum. Sonra öpmeyi kesti, başımı ellerinin arasına aldı ve usulca, "Yapalım mı?
    tabi ki diye yanıtladım... (okula yetişecegim diyemedim)
    ···
  19. 294.
    0
    Özelden world dosyasının link verde indirelim panpa şimdi vakit yok
    ···
  20. 295.
    0
    @1
    yalanın iyisine bizim burada film derler.
    yalanın daha da iyisine bizim burada roman derler.
    yalanın en iyisine bizim burada gerçek derler.

    sen kendi hayatından kesitler anlatıyosun di mi?
    ···