1. 1.
    +2
    ey gönlüm,
    ben sana "bugün" ve "bir gün" ve "eskiden" demeyi ve her bura ve ora ve öte üzerinden hora teperek geçmeyi öğrettim.
    ···
  2. 2.
    +2
    ey gönlüm,
    içsin diye bütün bilgelikleri senin toprağına verdim, bütün yeni şarapları ve bilgeliğin bütün o eski dedikçe eski, sert şaraplarını.
    ···
  3. 3.
    +2
    ey gönlüm,
    sana yeni adlar ve renk renk oyuncaklar verdim, sana "yazgı" ve "çevreler çevresi" ve "göğe ! çan" dedim.
    ···
  4. 4.
    +2
    ey gönlüm,
    her türlü boyun eğmeyi ve diz kırmayı ve "efendim" demeyi elinden aldım; sana "zorunluğa boyuneğdiren" ve "yazgı" adlarını ben taktım.
    ···
  5. 5.
    +2
    ey gönlüm,
    kandırmayı sana öyle bir öğrettim ki, ta dipleri dahi sana gelmeye kandırırsın: denizi bile yüksekliğine ağmaya kandıran güneş gibi tıpkı.
    ···
  6. 6.
    +2
    ey gönlüm,
    sana, güve kemirmesi gibi gelen horgörüyü değil, büyük, seven, en çok gördüğü yerde en çok seven horgörüyü öğrettim.
    ···
  7. 7.
    +2
    ey gönlüm,
    sana fırtına gibi hayır deme, açık göğün evet demesi gibi evet deme hakkını verdim: ışık gibi durgun durursun işte-yadsıyan fırtınalar içinden geçersin.
    ···
  8. 8.
    +2
    ey gönlüm,
    seni küçük utançtan ve kuytular erdeminden arıttım, seni güneşin önünde çıplak durmaya kandırdım.
    kabaran denizin üstünden estim "ruh" denen fırtınayla; bütün bulutları üfleyerek kovdum ordan; "günah" denen boğucuyu bile boğdum.
    ···
  9. 9.
    +2
    ey gönlüm,
    seni bütün kuytulardan kurtardım, üzerinden tozları ve örümcekleri ve alacakaranlığı sildim.
    ···
  10. 10.
    +1
    - altın harikaya, özgür istem kayığına ve onun efendisine doğru: fakat bu efendi, elmas bağ bıçağıyla bekleyen bağbozumcusudur. -
    - senin büyük kurtarıcındır, ey gönlüm, adsız kişidir. - ancak gelecekteki türküler ad bulacak ona! gerçek, soluğunda gelecekteki türkülerin kokusu var şimdiden, -
    - parıl parıl yanıyor, düşlüyorsun şimdiden, bütün derin yankılı avuntu pınarlarından kana kana içiyorsun şimdiden, karadüşüngünü gelecekteki türkülerin mutluluğunda dinlendiriyorsun şimdiden ! -
    ···
  11. 11.
    +1
    "her ağlayış yakınma değil midir ? her yakınma da suçlama değil mi ?" böyle dersin kendi kendine; bu yüzden, ey gönlüm, gülümsemeyi yeğ tutarsın acını boşaltmaya -
    ···
  12. 12.
    +1
    - dolgunluğundan ileri gelen, asmanın bağbozumcusuna ve bağ bıçağına duyduğu özlemden ileri gelen acıyı, gözyaşı sellerince boşaltmaya !
    ···
  13. 13.
    +1
    bir var ki, ağlamak istemezsen, kızıl kuruntunu gözyaşına dökmek istemezsen, o zaman şakıman gerekir, ey gönlüm ! - bak, sana şunları söylerken, ben de gülümsüyorum:
    ···
  14. 14.
    +1
    - kükreyen bir türküyle şakıman, bütün denizler senin özlemini dinlemek için duruluncaya dek, -
    - durgun, özleyen denizlerde o kayık yüzünceye dek, altınına bütün iyi, kötü ve harika şeylerin üşüştüğü o altın harika: -
    - ve nice irili ufaklı hayvanlar ve menekşe rengi yollarda koşabilecek yeğni, harika ayakları olan her şey. -
    ···
  15. 15.
    +1
    Ey gönlüm,
    her şeyimi sana verdim artık, en son şeyimi de; senin yüzünden bütün ellerim boşaldı: - şakımanı söyledim ya, işte o, sana verecek son şeyimdi benim !
    ···
  16. 16.
    +1
    dolgunluğun, kükreyen denizlere bakıyor, arıyor, bekliyor: aşırı dolgunluğun özlemi bakıyor gözlerinin gülümseyen göğünden !
    gerçek, ey gönlüm !
    kim senin gülümseyişini görür de, gözyaşını tutabilir? gülümseyişindeki aşırı iyilik karşısında melekler bile gözyaşlarını tutamazlar.
    senin iyiliğin ve aşırı iyiliğindir yanıp yakılmak istemeyen yine de, ey gönlüm, gözyaşı özler gülümseyişin, titreyen ağzında hıçkırık özler.
    ···
  17. 17.
    +1
    ey gönlüm,
    karadüşüngündeki gülümseyişi anlıyorum: kendi aşırı zenginliğin eller uzatıyor ileri doğru !
    ···
  18. 18.
    +1
    ey gönlüm,
    her şeyimi sana verdim, ellerim senin yüzünden boşaldı: - şimdi de kalkmış soruyorsun bana, gülümseyerek ve karadüşüngüyle yüklü: "hangimiz teşekkür borçluyuz ?" -
    - alan aldı diye, veren teşekkür borçlu değil midir ? armağan etmek zorunluluk değil midir ? almak, acımak değil midir ?
    ···
  19. 19.
    +1
    ey gönlüm,
    hiç bir yerde senden daha çok seven, daha çok kavrayan, daha çok kuşatan gönül yoktur ! geçmişle gelecek, sende olduğu kadar, nerde yaklaşır birbirine ?
    ···
  20. 20.
    +1
    ey gönlüm,
    taşkın ve yüklü durursun işte: dolgun memeleri, sık salkımlı boz altın üzümleri olan bir asma: -
    - mutluluğun ağırlığı altında kalmış ve sıkışmış, bolluktan ötürü bekleyen, bekleyişinden de utanç duyan.
    ···