-
55.
0Rez aldıq
-
54.
0Rez
-
53.
0Rez panpa devam
-
52.
0Okuyacagim
-
51.
+13Şaka gibi ya hahahaha başlığın ilk entrysi'nim şuku sayısı 12 şu durumda anlatıyorum beyler biraz yüklenin şukuya değerlensin şuralar be
-
-
1.
0La at gibi hem suçlu hem güçlü bu hikaye prim yaparsa bunuda satarsın insanlar bağlanmak istemiyo hakli olarak
-
1.
-
50.
+14Bu gece bu kadar yeter yarın öğlen devam edicem bu hikayenin sadece 3/1 lik kısmıydı şukuya göre devam edicem resmen 2-3 şukuya anlatıyorum hikayeyi diğer liseliler gibi 100 şuku gelmeden atmam deseydim nabıcaktınız amk
-
-
1.
0Lan bitti zannettim
-
1.
-
49.
+13Sonunda üsse vardık. Girişler açıktı. içeriye girdik. Ama umduğumuzdan çok farklı bir şeyle karşılaştık. Üs bombardman edilmişti. Heralde devlet kontrolü tamamen kaybetmeden önce taburun zombiye dönüştüğünü öğrenip onlardan kurtulmak için üssü bombalamıştı. Ama gözüken şu ki bir faydası olmamış. Üs darmadağın olmuştu. Burda silah falan aramak anlamsızdı. Bizim olayın şokundayken ileriden bir sürü zombi çıkıp bize taraf gelmeye başladı. Arkadan bizi kovalayanlarda üsse ulaştılar. Bu sefer fena sıkışmıştık. Etrafımızı yüzlerle zombi çevirmişti ve hepsi zırhlıydı. Mühimmatımız iyice azalmıştı. Üssün yüksek duvarlarını aşmak için tek geçitte zombi kaynıyordu artık. Yani geriyede yolumuz yoktu. Anlaşılan etrafımız kuşatılmıştı. Ben hariç herkes araçtan indi. Ben 50 kalibrenin başında kaldım. Herkes elde silah araçların etrafında mevzilendi. Mermimiz bitene kadar çarpışacaktık. Zombilerin vücudunda zırhın kaplamadığı noktalara ateş etmeye özen göstererek savunuyorduk. Her saniye çember daralıyor ve mermilerimiz hızla azalıyordu. 50 kalibreye son mermi kutusunu takmıştım. Durmadan sıkıyordum. ileriye, geriye, sağa, sola, her tarafa. Çünki her taraftan geliyorlardı. Ve aniden korkunç bir ses duydum. Tetiğe basarken silahın çıkardığı çıt diye bir ses. Oysa ateşlenirken gürültülü bir ses çıkarması gerekti. Evet bu çıt sesi korkunçtu çünki silahta merminin kalmadığı anldıbına geliyordu. 50 kalibre sustu. Elimizdeki otomatik silahlar zombileri durdurmaya yetemezdi. 50 kalibre benim hayat sigortamdı ve artık işeyaramaz bir metal parçası olmuştu. Anlaşıldı, maceranın sonuna geldik. Kaybettik. Artık herşey anlamsızdı. Diğer arkadaşlar umutsuzca otomatik silahlardan ateş ediyorları. Benimde otomatik silahım vardı ama ateş etmiyordum artık. 50 kalibreye yaslanıp öylece durmuştum. Dua ediyordum. Ama kurtulmamız için değil. Çünki imkansızdı. Sadece eski günahlarımın bağışlanması için dua ediyordum. Kafamı silahın üzerine koyup gözlerimi kapadım. Etraftaki silah sesleri ve çığlıklar aldırış etmiyordum. Sanki hiç biri yokmuş gibi. Gözlerimin önüne eski günler geldi. Ailem, arkadaşlarım. Hatta şuan yanımda olan hocalarım. Ama böyle elde silah değil, üniversitede sınıf odasında. Yeliz hocayı koridorda her gördüğümde bana bakıp gülümsemesi. En sevdiği öğrencisiydim. Yada Ünsal hocanın fıkraları. Hiç komik değillerdi ama hoca kırılmasın diye yalandanda olsa gülerdik. Gittikçe dahada eskiye gidiyordu anılarım. O zamanlar ne kadarda güzeldi dünyamız. Ama biz yok ettik o dünyayı. Her türlü pisliği biz çıkardık! Sonundada bu salgın çıktı. Öyle güzel bir dünyaya sahipken o kadar iğrençlikler yaptık ki sonunda tanrı cezalandırdı bizi. Ve sonuna geldik işte... Gözlerimi açmak istemiyordum. Hayal dünyam gerçek dünyadan çok daha güzeldi şimdi. Bu yüzden son dakikalarımı hayal dünyamda geçirmeye karar vermiştim. Artık hiç bir şey duymuyordum. Ne silahları ne çığlıkları. Hafif ama gittikçe artan bir rüzgar duymaya başlamıştım. Hah... ölümün rüzgarıydı heralde. Vücudum bu yaratıklar tarafından parçalandıktan sonra ruhumu alıp zütürecek rüzgar...Tümünü Göster
-
48.
0Adamsin devam
-
47.
+14Ölen büyükelçilik çalışanlarını defnedip yola devam etmeye başladık. Kamp Zagatala şehrine yakın bir yerdeydi. Baya bir yol vardı daha. Mingeçevir şehrine yaklaşmıştık. Diğerlerine göre büyük şehirdi Mingeçevir. Ayrıca Mingeçevirdeki devasal su barajını korumakla görevli büyük bir askeri üs vardı. O askeri üsten silah falan bulmayı umuyorduk. Yağmacı askerlerle çatışmadan sonra mermimiz iyice azalmıştı. Özellikle 50 kalibre için çok az mermi kalmıştı. Askeri üssün yerini Mesut abi biliyordu. Ama daha önce şehirden geçmek gerekiyordu. Şehre girdiğimizde kötü bir hiss duydum içimden. Bu yerde bir şeyler vardı. Kötü birşeyler. Öncelikle diğer kentlerde olduğu gibi sokakta ceset kemirem köpekler gözükmüyordu. Şehrin sokaklarında ilerliyorduk. iki katlı bir maketin yanında sağa döndük ve Yeliz hoca aniden frene bastı. Arkamızdaki kamyonda durdu. ileride bir zombi bir insan cesetini üzerine çökmüş onu kemiriyordu. Bizi duyunca önce bize taraf baktı yerinden sonra kalkıp bize taraf koşmaya başladı. 50 kalibrenin mermisini harcamak istemiyordum o yüzden sırtıma geçirdiğim M4A1'i alıp iki el ateş ettim. Ama zombi bırakın ölmeyi, düşmedi bile. Az sonra korkunç gerçeği anladım. Zırhlıydı bu yaratık. Vücudunda askeri çelik yelek kafasında kask vardı. Demek eskiden askerdi. Virüse bu halke yakalanmış olmalı. Hemen 50 kalibreyle ateş ettim. isabet alıp yere yığıldı ama hala ölmemişti, garip garip sesler çıkarıyordu. Burdan defolup gitmeliydik. Ama geç kaldık. Silah sesini duyanlar olmuştu. Evlerin arasından, ara sokaklardan her taraftan zombiler çıkmaya başladı. Ve işin en korkunç yanı hepsi çelik yelekteydi. Mingeçevir üssünün askerleriydi bunlar. Tüm tabur zombiye dönüşmüştü. Ateş etmeye başladım. Araçtakilerde ateş ediyorlardı, ama her zombi için 6-7 mermi harcıyorduk. Böyle giderse kısa sürede mermimiz bitecekti. Yeliz hocaya hemen gaza basmasını söyledim. Üsse varıp silah almalıydık. Yoksa bu zırhlı yaratıklar bizi param parça edeceklerdi. Hızlı bir şekilde üsse taraf ilerlemeye başladık. Zombilerse araca yetişemeselerde bizi takip etmeye devam ediyorlardı. Sayıları gittikçe çoğalmıştı.
-
46.
+9Büyük bir patlama oldu. Gözümü kapamıştım. Açtığımda BMP alevler içindeydi, ona yakın bulunan bazı askerlerinde cesetleri yanıyordu. BMP'den kurtulmuştuk sonunda. Askerler neye uğradıklarını tam çözememişlerdi. Yine bastım tetiğe, Mesut abiden otomatik silahtan ateş ediyordu. Diğer arkadaşlarda ön taraftan destek veriyorları. Bu sefer ateş üstünlüğü bizim tarafa geçmişti. Ayrıca ruslar çapraz ateş altında kalmışlardı. Kayıp veriyorlardı. Çatışma 25 dakika falan sürdü. Sadece 6 rus askeri sağ kalmıştı. Geri çekilerek ara evlerin arasına girdiler ve kaçtılar. Evden çıkıp diğer arkadaşların yanına gittik. Ekibimize 3 kişi katılmıştı artık. Bunlardan 45-50 bir adamdı adı Aliydi. Diğer iki kişi 30 yaş civarındaydılar. Yerliye benzemiyorlardı hiç. Biraz sohbet ettiten sonra yanılmadığımı anladım. ikisi amerikalı karı-koca bir çiftdi. Adamın ismi Martinez, kadınında ismi Kaitlyn'di. Daha sonra Ali bey bana tüm durumu özetledi.Tümünü Göster
- Biz Baküdeki ABD büyükelçiliğinin personeliyiz. Kaos ortaya çıktıktan sonra büyükelçiliğin bomba sığınağında saklandık. Ama gıda ve suyumuz bitiyordu. Ayrıca kuzeyde kamp olduğunu biliyoruz. Oraya gitmek için büyükelçiliği terk ettik.
- Peki ya ABD vatandaşı elemanlar? Onları almak için ABD uçak falan yollamadı mı?
Ali bey kafasını salladı sonra devam etti. Söylediği şeyler korkunçtu.
-Bak evlat, ABD kimseyi almak için yardım yollamadı, çünki artık Birleşik Devletler diye bir şey yok. Başka devletlerde yok. Salgın heryeri vurdu. Kaos her ülkede. Şu rus askerleri var ya neden buradalar sanıyorsun? Çünki Rusya ordusu diye bir şey kalmadı artık, herkes bir tarafa dağılmış. Bunlar gibi ellerinde silah olan askeri birliklerde şehirleri dolaşıp önlerine çıkanı yağmalıyorlar, bu şekilde geçiniyorlar.
- Peki 9 kişi olduğunuzu söylemiştiniz?
-Evet 9 kişiydik. Büyükelçiliğin sağ kalan tüm elemanları sadece 9 kişi. 6 kişiyi yağmacılar öldürdü. Sadece 4 kişi kaldık.
Ünsan hoca artık gitmemiz gerektiğini söyledi. Herkes gitmek için toparlandığında Ali bey bir ricada bulundu.
- Arkadaşlar, yağmacıların öldürdüğü arkadaşlarımız burdan pek uzakta değil. Onları gömüp sonra gitmeyi rica ediyorum sizden.
Herkes bu fikri kabul etti. Biz kendi aracımıza, yeni arkadaşlarda rusların bırakıp gittikleri kamyona oturdular. Cesetlerin olduğu yere gitmeye başladık... -
45.
+1450 kalibreyi kullanamadığım için ateş gücümüz düşman için etkisiz olmuştu. Böyle giderse fazla dayamazdık. Ne yapıp ne edip BMP'den kurtulmamız gerekiyordu. Ama elimizde onun zırhını delecek RPG yada benzeri bir şey yoktu. Bizde katılmış 3 kişiden birnin yanına geldim.
-Neden bize saldırıyorlar, zombilerin içinde insanların birlik olması gerekmez mi?
-Bunlar rus ordusunun kalıntıları, yağmacılar! Böyle grup halinde dolaşıp önlerine çıkanı yağmalarlar. Biz 9 kişiydik, kamyonumuz vardı. Önümüze aniden çıktılar. Diğerlerini öldürdüler, eşyalarımıza ve aracı aldılar. Biz bir şekilde kaçtık ama peşimizi bırakmadılar.
-Peki şimdi ne yapıcaz.
Bu sırada Mesut abi sürünerek yanımıza geldi.
-Benim bir fikrim var. Şu BMP'nin yakıt deposu tam arkasında bulunuyor ve o noktada zırhı çok kalın değil. Oraya vurarsak hemen patlar. Ama elimizdeki silahlar o zırlı delmeye yetmez
-Ne yapıcaz peki?
Mesut abi 50 kalibreyi işaret etti. Aklındaki şey 50 kalibreyi araçtan söküp yanımıza almak, çevreden dolaşıp BMP'nin arkasına geçmek ve yakıt deposuna ateş etmekti. Diğer arkadaşlar ateş etmelerini ve dikkati üzerlerine çekmelerini söyledik. Mesut abiyle aracın üzerinden makineliyi söktük. Baya ağırdı. ikimiz güçlükle taşıyorduk. Rusların arkasına dolanmak pek zor olmayacaktı. Etrafta bir sürü küçük ev vardı. Onları kullanarak sessizce arkaya geçecektik. Öylede yaptık. 50 kalibreyi taşıyarak askerlerin tam arkasındaki bir eve girdik. Silahı pencereye monte ettik. BMP'nin arkadaki kocaman yakıt depoları tam hedefimizdeydi. Silahın başına geçtim. Hedef aldım. Derin bir nefes alıp bastım tetiğe... -
44.
0Rez devam okuyoruz birakma
-
43.
+14Gececi tayfa varmı okuyan ona göre part atıcam okuyan varsa şukulasın belli etsin kendini yoksada uyucam amk
-
42.
+12Ruslar ateş etmeye başladılar. Otomatik ve makineli silahlardan ateş ediyorlardı. Bizde karşılık verdik. Ama bu daha başlanğıçtı. BMP üzerindeki 14 mm topunu bizim siper imize taraf döndürdü ve ateş etmeye başladı. Aracımı duvarın arkasında kalsada 50 kalibre duvardan üstte kalıyordu. O yüzden açık hedef haline gelmiştim. 50 kalibreyle BMP'nin zırhını delemezdim ama onun mermileri beni parça parça ede bilirdi. O yüzden hemen kendimi silahın başından yere attım. Çok zor durumdaydık. Ruslar hem sayı olarak bizden çoktu hem BMP sayesinde ateş üstünlüğü sağlamışlardı.
-
41.
+8Bir şey duyuyor musunuz diye sordum.
-Evet bir uğultu var sanki dedi Ünsal hoca. Biraz rahatladım. En azından delirmediyime emin oldum. Ses artık gayet iyi duyuluyordu. Yeliz hanım bu nedir böyle diye sordu? Mesut abinin aniden verdiği cevap herkesi şaşırttı.
-BTR aracı bu!! Sesini çok iyi tanırım!
-Ne? BMP mi? Burda BMP ne arar? silah sesleri duyuldu. Hemde büyük çaplı bir silaha aitti öyle tabancaya falan değil. Hemen araca geri döndük.
-Geriye, şu duvarın arkasına sürün diye bağırdım. Araç geri geri gitmeye başladı. Tam bu sırada öndeki evin köşesinden 4 kişi çıktı. Biza taraf kaçmaya başladılar. Ellerinde silah vardı. En sondaki köşede bekleme yapıp birilerine ateş açmaya başladı ama cevap ateşiyle delik deşik oldu. Kalan 2 erkek bir kadın bize taraf koşmaya devam ediyorlardı. içlerinden biri bağırmaya başladı:
Yardım edin!!! Ruslar peşimizde yardım edin!!!
Bu sırada az önce 4 cü kişinin öldürü taraftan kamuflaj üniformalı adamlar çıktı. Bize doğru koşanlara ve bizim araca sıkmaya başladılar. Önce mermilerden korunmak için biraz eğildim sonra cevap ateşi için makinelinin tetiğine bastım. 3-4 kamuflaf üniformalı adam isabet aldı diğerleri hemen siper aldılar. Mesut abinin dediği BMP sesi artık çok yakından geliyordu. Bu arada şu 3 kişi bize ulaşıp tam yanımızdaki duvarın arkasına geçtiler ve siper aldılar. Bizde aracı oraya sürüp siper aldık. Araçtaki herkes silah alıp araçtan indi. Sadece ben 50 kalibrenin başında kalmıştım. Aralarında bağırarak konuşmalarından rus olduklarını anladığım askerler nedense ateş etmiyor sanki bir şeyleri bekliyorları. Kısa süre sonra neyi beklediklerini anladık. Evlerin arkasından üzerinden rus bayrağı olan bir BMP aracı çıkıp tam yolun ortasında durdu. Arkasıncada bir kamyon durdu ve içerisinden 8-10 akser indi.
Bahsettiğim BMP ;
-
40.
0Seri bro
-
39.
+9Yardım edin!!! Ruslar peşimizde yardım edin!!!
Kuzeye doğru ilerlerken Hızı kentine gelmiştik. Küçük bir şehirdi. Çoğu bahçeli evlerdi nerdeyse hiç apartman daire yoktu. Sokakta cesetleri kemiren köpeklerden başka canlılar yoktu. Onlarda aracı görünce etrafa kaçışıyorlardı. Yollar berbat haldeydi. Heralde bakımsızlıktan olmuştu yada büyük tahliye sırasında askeri araçlar geçmişti burdan. iyice gevşemiştim artık. Ellerimi tetikten çekmiştim ve 50 kalibreye yaslanıp hafif rüzgarın keyfini çıkarıyordum. Şehrin içinde ilerledikçe sanki bir ses duyuyorum gibi geliyordu bana. Boğuk bir araç sesine benziyordu. Ama etrafta bırakın aracı araç kullana bilecek bir canlıdan bile eser yoktu. Ama duyuyordum işte. Acaba bilincim benimle oyun mu oynuyor? Deliriyor muyum yoksa? Gittikçe ses artmaya başlamıştı. Aracın üzerine elimle vurdum. Yeliz hoca durdurdu aracı. içeridekiler indiler. Bana ne oldu sorusunu soruyormuş gibi bakıyorlardı. -
38.
+4Geldim beyler devam ediyorum seri bi şekilde
-
37.
+1Panpa devam
-
36.
+1Rezervasyon . Hikayen güzel zaten senin gibi düzgün hikaye yazan çıkmıyor artık . Sözlüğe senden lazım , daha fazla lazım. Haksızsam yazın