/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +12
    Ruslar ateş etmeye başladılar. Otomatik ve makineli silahlardan ateş ediyorlardı. Bizde karşılık verdik. Ama bu daha başlanğıçtı. BMP üzerindeki 14 mm topunu bizim siper imize taraf döndürdü ve ateş etmeye başladı. Aracımı duvarın arkasında kalsada 50 kalibre duvardan üstte kalıyordu. O yüzden açık hedef haline gelmiştim. 50 kalibreyle BMP'nin zırhını delemezdim ama onun mermileri beni parça parça ede bilirdi. O yüzden hemen kendimi silahın başından yere attım. Çok zor durumdaydık. Ruslar hem sayı olarak bizden çoktu hem BMP sayesinde ateş üstünlüğü sağlamışlardı.
    ···
  2. 27.
    +14
    Gececi tayfa varmı okuyan ona göre part atıcam okuyan varsa şukulasın belli etsin kendini yoksada uyucam amk
    ···
  3. 28.
    +14
    50 kalibreyi kullanamadığım için ateş gücümüz düşman için etkisiz olmuştu. Böyle giderse fazla dayamazdık. Ne yapıp ne edip BMP'den kurtulmamız gerekiyordu. Ama elimizde onun zırhını delecek RPG yada benzeri bir şey yoktu. Bizde katılmış 3 kişiden birnin yanına geldim.
    -Neden bize saldırıyorlar, zombilerin içinde insanların birlik olması gerekmez mi?
    -Bunlar rus ordusunun kalıntıları, yağmacılar! Böyle grup halinde dolaşıp önlerine çıkanı yağmalarlar. Biz 9 kişiydik, kamyonumuz vardı. Önümüze aniden çıktılar. Diğerlerini öldürdüler, eşyalarımıza ve aracı aldılar. Biz bir şekilde kaçtık ama peşimizi bırakmadılar.
    -Peki şimdi ne yapıcaz.
    Bu sırada Mesut abi sürünerek yanımıza geldi.
    -Benim bir fikrim var. Şu BMP'nin yakıt deposu tam arkasında bulunuyor ve o noktada zırhı çok kalın değil. Oraya vurarsak hemen patlar. Ama elimizdeki silahlar o zırlı delmeye yetmez
    -Ne yapıcaz peki?
    Mesut abi 50 kalibreyi işaret etti. Aklındaki şey 50 kalibreyi araçtan söküp yanımıza almak, çevreden dolaşıp BMP'nin arkasına geçmek ve yakıt deposuna ateş etmekti. Diğer arkadaşlar ateş etmelerini ve dikkati üzerlerine çekmelerini söyledik. Mesut abiyle aracın üzerinden makineliyi söktük. Baya ağırdı. ikimiz güçlükle taşıyorduk. Rusların arkasına dolanmak pek zor olmayacaktı. Etrafta bir sürü küçük ev vardı. Onları kullanarak sessizce arkaya geçecektik. Öylede yaptık. 50 kalibreyi taşıyarak askerlerin tam arkasındaki bir eve girdik. Silahı pencereye monte ettik. BMP'nin arkadaki kocaman yakıt depoları tam hedefimizdeydi. Silahın başına geçtim. Hedef aldım. Derin bir nefes alıp bastım tetiğe...
    ···
  4. 29.
    +9
    Büyük bir patlama oldu. Gözümü kapamıştım. Açtığımda BMP alevler içindeydi, ona yakın bulunan bazı askerlerinde cesetleri yanıyordu. BMP'den kurtulmuştuk sonunda. Askerler neye uğradıklarını tam çözememişlerdi. Yine bastım tetiğe, Mesut abiden otomatik silahtan ateş ediyordu. Diğer arkadaşlarda ön taraftan destek veriyorları. Bu sefer ateş üstünlüğü bizim tarafa geçmişti. Ayrıca ruslar çapraz ateş altında kalmışlardı. Kayıp veriyorlardı. Çatışma 25 dakika falan sürdü. Sadece 6 rus askeri sağ kalmıştı. Geri çekilerek ara evlerin arasına girdiler ve kaçtılar. Evden çıkıp diğer arkadaşların yanına gittik. Ekibimize 3 kişi katılmıştı artık. Bunlardan 45-50 bir adamdı adı Aliydi. Diğer iki kişi 30 yaş civarındaydılar. Yerliye benzemiyorlardı hiç. Biraz sohbet ettiten sonra yanılmadığımı anladım. ikisi amerikalı karı-koca bir çiftdi. Adamın ismi Martinez, kadınında ismi Kaitlyn'di. Daha sonra Ali bey bana tüm durumu özetledi.
    - Biz Baküdeki ABD büyükelçiliğinin personeliyiz. Kaos ortaya çıktıktan sonra büyükelçiliğin bomba sığınağında saklandık. Ama gıda ve suyumuz bitiyordu. Ayrıca kuzeyde kamp olduğunu biliyoruz. Oraya gitmek için büyükelçiliği terk ettik.
    - Peki ya ABD vatandaşı elemanlar? Onları almak için ABD uçak falan yollamadı mı?
    Ali bey kafasını salladı sonra devam etti. Söylediği şeyler korkunçtu.
    -Bak evlat, ABD kimseyi almak için yardım yollamadı, çünki artık Birleşik Devletler diye bir şey yok. Başka devletlerde yok. Salgın heryeri vurdu. Kaos her ülkede. Şu rus askerleri var ya neden buradalar sanıyorsun? Çünki Rusya ordusu diye bir şey kalmadı artık, herkes bir tarafa dağılmış. Bunlar gibi ellerinde silah olan askeri birliklerde şehirleri dolaşıp önlerine çıkanı yağmalıyorlar, bu şekilde geçiniyorlar.
    - Peki 9 kişi olduğunuzu söylemiştiniz?
    -Evet 9 kişiydik. Büyükelçiliğin sağ kalan tüm elemanları sadece 9 kişi. 6 kişiyi yağmacılar öldürdü. Sadece 4 kişi kaldık.
    Ünsan hoca artık gitmemiz gerektiğini söyledi. Herkes gitmek için toparlandığında Ali bey bir ricada bulundu.
    - Arkadaşlar, yağmacıların öldürdüğü arkadaşlarımız burdan pek uzakta değil. Onları gömüp sonra gitmeyi rica ediyorum sizden.
    Herkes bu fikri kabul etti. Biz kendi aracımıza, yeni arkadaşlarda rusların bırakıp gittikleri kamyona oturdular. Cesetlerin olduğu yere gitmeye başladık...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    +14
    Ölen büyükelçilik çalışanlarını defnedip yola devam etmeye başladık. Kamp Zagatala şehrine yakın bir yerdeydi. Baya bir yol vardı daha. Mingeçevir şehrine yaklaşmıştık. Diğerlerine göre büyük şehirdi Mingeçevir. Ayrıca Mingeçevirdeki devasal su barajını korumakla görevli büyük bir askeri üs vardı. O askeri üsten silah falan bulmayı umuyorduk. Yağmacı askerlerle çatışmadan sonra mermimiz iyice azalmıştı. Özellikle 50 kalibre için çok az mermi kalmıştı. Askeri üssün yerini Mesut abi biliyordu. Ama daha önce şehirden geçmek gerekiyordu. Şehre girdiğimizde kötü bir hiss duydum içimden. Bu yerde bir şeyler vardı. Kötü birşeyler. Öncelikle diğer kentlerde olduğu gibi sokakta ceset kemirem köpekler gözükmüyordu. Şehrin sokaklarında ilerliyorduk. iki katlı bir maketin yanında sağa döndük ve Yeliz hoca aniden frene bastı. Arkamızdaki kamyonda durdu. ileride bir zombi bir insan cesetini üzerine çökmüş onu kemiriyordu. Bizi duyunca önce bize taraf baktı yerinden sonra kalkıp bize taraf koşmaya başladı. 50 kalibrenin mermisini harcamak istemiyordum o yüzden sırtıma geçirdiğim M4A1'i alıp iki el ateş ettim. Ama zombi bırakın ölmeyi, düşmedi bile. Az sonra korkunç gerçeği anladım. Zırhlıydı bu yaratık. Vücudunda askeri çelik yelek kafasında kask vardı. Demek eskiden askerdi. Virüse bu halke yakalanmış olmalı. Hemen 50 kalibreyle ateş ettim. isabet alıp yere yığıldı ama hala ölmemişti, garip garip sesler çıkarıyordu. Burdan defolup gitmeliydik. Ama geç kaldık. Silah sesini duyanlar olmuştu. Evlerin arasından, ara sokaklardan her taraftan zombiler çıkmaya başladı. Ve işin en korkunç yanı hepsi çelik yelekteydi. Mingeçevir üssünün askerleriydi bunlar. Tüm tabur zombiye dönüşmüştü. Ateş etmeye başladım. Araçtakilerde ateş ediyorlardı, ama her zombi için 6-7 mermi harcıyorduk. Böyle giderse kısa sürede mermimiz bitecekti. Yeliz hocaya hemen gaza basmasını söyledim. Üsse varıp silah almalıydık. Yoksa bu zırhlı yaratıklar bizi param parça edeceklerdi. Hızlı bir şekilde üsse taraf ilerlemeye başladık. Zombilerse araca yetişemeselerde bizi takip etmeye devam ediyorlardı. Sayıları gittikçe çoğalmıştı.
    ···
  6. 31.
    +13
    Sonunda üsse vardık. Girişler açıktı. içeriye girdik. Ama umduğumuzdan çok farklı bir şeyle karşılaştık. Üs bombardman edilmişti. Heralde devlet kontrolü tamamen kaybetmeden önce taburun zombiye dönüştüğünü öğrenip onlardan kurtulmak için üssü bombalamıştı. Ama gözüken şu ki bir faydası olmamış. Üs darmadağın olmuştu. Burda silah falan aramak anlamsızdı. Bizim olayın şokundayken ileriden bir sürü zombi çıkıp bize taraf gelmeye başladı. Arkadan bizi kovalayanlarda üsse ulaştılar. Bu sefer fena sıkışmıştık. Etrafımızı yüzlerle zombi çevirmişti ve hepsi zırhlıydı. Mühimmatımız iyice azalmıştı. Üssün yüksek duvarlarını aşmak için tek geçitte zombi kaynıyordu artık. Yani geriyede yolumuz yoktu. Anlaşılan etrafımız kuşatılmıştı. Ben hariç herkes araçtan indi. Ben 50 kalibrenin başında kaldım. Herkes elde silah araçların etrafında mevzilendi. Mermimiz bitene kadar çarpışacaktık. Zombilerin vücudunda zırhın kaplamadığı noktalara ateş etmeye özen göstererek savunuyorduk. Her saniye çember daralıyor ve mermilerimiz hızla azalıyordu. 50 kalibreye son mermi kutusunu takmıştım. Durmadan sıkıyordum. ileriye, geriye, sağa, sola, her tarafa. Çünki her taraftan geliyorlardı. Ve aniden korkunç bir ses duydum. Tetiğe basarken silahın çıkardığı çıt diye bir ses. Oysa ateşlenirken gürültülü bir ses çıkarması gerekti. Evet bu çıt sesi korkunçtu çünki silahta merminin kalmadığı anldıbına geliyordu. 50 kalibre sustu. Elimizdeki otomatik silahlar zombileri durdurmaya yetemezdi. 50 kalibre benim hayat sigortamdı ve artık işeyaramaz bir metal parçası olmuştu. Anlaşıldı, maceranın sonuna geldik. Kaybettik. Artık herşey anlamsızdı. Diğer arkadaşlar umutsuzca otomatik silahlardan ateş ediyorları. Benimde otomatik silahım vardı ama ateş etmiyordum artık. 50 kalibreye yaslanıp öylece durmuştum. Dua ediyordum. Ama kurtulmamız için değil. Çünki imkansızdı. Sadece eski günahlarımın bağışlanması için dua ediyordum. Kafamı silahın üzerine koyup gözlerimi kapadım. Etraftaki silah sesleri ve çığlıklar aldırış etmiyordum. Sanki hiç biri yokmuş gibi. Gözlerimin önüne eski günler geldi. Ailem, arkadaşlarım. Hatta şuan yanımda olan hocalarım. Ama böyle elde silah değil, üniversitede sınıf odasında. Yeliz hocayı koridorda her gördüğümde bana bakıp gülümsemesi. En sevdiği öğrencisiydim. Yada Ünsal hocanın fıkraları. Hiç komik değillerdi ama hoca kırılmasın diye yalandanda olsa gülerdik. Gittikçe dahada eskiye gidiyordu anılarım. O zamanlar ne kadarda güzeldi dünyamız. Ama biz yok ettik o dünyayı. Her türlü pisliği biz çıkardık! Sonundada bu salgın çıktı. Öyle güzel bir dünyaya sahipken o kadar iğrençlikler yaptık ki sonunda tanrı cezalandırdı bizi. Ve sonuna geldik işte... Gözlerimi açmak istemiyordum. Hayal dünyam gerçek dünyadan çok daha güzeldi şimdi. Bu yüzden son dakikalarımı hayal dünyamda geçirmeye karar vermiştim. Artık hiç bir şey duymuyordum. Ne silahları ne çığlıkları. Hafif ama gittikçe artan bir rüzgar duymaya başlamıştım. Hah... ölümün rüzgarıydı heralde. Vücudum bu yaratıklar tarafından parçalandıktan sonra ruhumu alıp zütürecek rüzgar...




    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +14
    Bu gece bu kadar yeter yarın öğlen devam edicem bu hikayenin sadece 3/1 lik kısmıydı şukuya göre devam edicem resmen 2-3 şukuya anlatıyorum hikayeyi diğer liseliler gibi 100 şuku gelmeden atmam deseydim nabıcaktınız amk
    ···
    1. 1.
      0
      Lan bitti zannettim
      ···
  8. 33.
    +13
    Şaka gibi ya hahahaha başlığın ilk entrysi'nim şuku sayısı 12 şu durumda anlatıyorum beyler biraz yüklenin şukuya değerlensin şuralar be
    ···
    1. 1.
      0
      La at gibi hem suçlu hem güçlü bu hikaye prim yaparsa bunuda satarsın insanlar bağlanmak istemiyo hakli olarak
      ···
  9. 34.
    0
    Geldim beylet yeni uyandım başlıyorum
    ···
  10. 35.
    +6
    2014 yılı Mayıs ayı. iran, Yezd şehri. iran Devrim muhafıları karargahına bağlı Ayetulla Humeyni adına biolojik araştırmalar merkezi.

    Dr. Firouz Simnani'nin günlüğü

    6.Mayıs. Bu gün inanılmaz buluşumuzun üzerinden 1 ay geçiyor. 1 ay önce farklı hastalık bakterilerinin virüslerle hibrileştirilmesi deneyimiz olumlu sonuç verdi. Oysaki tüm umutlarımız tükenmişti. Tüm hastalık yaratıcı bakteriler virüslerle hibritleşmeye olumsuz yanıt vermişlerdi. Biri hariç. Tetanoz bakterileri bazı retrovirüslerle deney sonucu olumlu yanıt aldık. Deneyleri gelişlettik ve sonuç olarak tamamen yeni bir mikroorganizma ortaya çıktı. Viral tetanoz hücreleri. Yeni biolojik silah yapımında bu buluş pahabiçilemez olacaktır. Bu virüs ve bakterilerin ilk hibriti. Böyle bir tür kimseye belli değil o yüzden düşmanlarımız buna karşı koyacak bir aşıya sahip değiller. Bu gün Devrim Muhafızları karargahından general Husseyn Rezazade gelicek. Toplantı yapıcalak. Toplantının içeriği tam belli değil ama önemli bir şeyler olacağı kesin.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi hikaye pnp
      ···
  11. 36.
    +4
    7.Mayıs. Dün general Rezazade ile toplantı yaptık. Viral Tetanoz deneyinin sonuçlarını çok beğendi. Uzun zamandır Karargahtan talep ettiğim isteğimi karşılayacağına söz verdi. Bir kaç gün içerisinde sevk edilecekler. Bu gün laboratuvardan ayrılmam gerek. Küçük oğlumun doğum günü. Onu kutlamalıyız, daha hediye almam gerek.

    14.Mayıs . Sevkiyat beklediğimden biraz geç oldu. Ama sonuçta burdalar. Viral Tetanozun etkilerini denemek için 30 insan. idama çarptırılmış mahkumlar bunlar. Hepsi büyük cinayetler işlemiş alçak insanlar bunlar. Zaten geberecekler bari bilime katkıda bulunsunlar. Viral Tetanoz'un insanlar üzerinde deneyimi 22 Mayısta başlayacaktır.

    16.Mayıs. Deney için hazırlıklar sürüyor. Viral Tetanozun sağlıklı insanlar üzerinde etkilerini görmek için mahkumların beslenmelerine falan dikkat ediyoruz. Deney sırasında tamamen sağlıklı olmaları gerekir.

    19.Mayıs. Büyük deneye sadece 3 gün kaldı. General Rezazade'den izin aldım, deneyden önce evime gidip dinlenmek istiyorum, yoğun çalışmalardan dolayı ailemi çok göremiyorum. Oğlumu ve karımı özledim. 3 günü şehir kenarında piknik yaparak geçireceğim. Sonrasında uzun ve yorucu çalışma beni bekliyor. Ama hepsi ülkemizin geleceği için! Hepsi büyük lider Ayetullah Humeyninin devrimini düşmanlarımızdan korumak için!

    22.Mayıs. Bu gün Viral Tetanoz deneyini başlatacağız. Mahkumlar hazır. Sırayla hepsine VTM (viral tetanoz molekülü) enjekte edilecektir. Bu arada beni rahatsız eden bir şey var. General Rezazadeden mahkumların deneye direnme ihtimaline karşılık laboratuvara daha çok silahlı muhafız göndermesini rica etmiştim. Ama nedense göndermemiş. Silahlı muhafız sayımız az. Bu mahkumlar hepsi korkunç suçlardan dolayı tutuklanmış insanlar. Herşey beklenir bunlardan... Neyse bunları düşünmemeliyim şimdi. General öyle uygun gördüyse öyledir. Önemli olan deney. Sonuç olumlu olursa benim için muhteşem bir başarı olacaktır, zira böyle bir şeyi daha önce kimse yaklaşamamış bile.
    ···
  12. 37.
    +4
    23 Mayıs. Mahkumların bulundukları hücrelere Viral Tetanoz molekülleriyle zengin hava bıraktık. Sonraki testler hastalığın hepsine bulaştığı gösteriyor. Şuan organizmalarında bir değişiklik yok. Heralde hastalık inkubasyon devrini geçiriyor. Yakında etkisini gösterir.

    24 Mayıs. Deneylerde bir değişiklik yok. Çok ilginç, hastalık şuana kadar etkisini göstermeliydi.

    25 Mayıs. Yine kaydadeğer bir değişiklik yok. Bu gün akşam labaratuvardan ayrılıyorum. Ailemle bir kaç gün geçirip dinleneceğim.

    27 Mayıs. Bu gün telefonla arayıp acil labaratuvara çağırdılar. Ters giden durumlar var. Deneylerden 3 ölmüş ama önemli olan bu değil. Sorun hayatta kalan mahkumlarda. Kas hücrelerinde garip değişimler var. Kaslar sertleşmiş. Göz bebeklerinde büyüme var. Ayrıca hastalardan biri ona yemek verirken güvenlik görevlisine saldırmış ama hayvani şekilde. Olayı görenler adamı ısırmaya çalıştığını söylemişler.
    ···
    1. 1.
      0
      prez
      errrvat
      ···
  13. 38.
    +8
    28 Mayıs. Hastalar saldırganlaşmaya başladılar. Hücrelerinin önünden insan geçerken kendilerini kapıya duvara vuruyorlar. Değişime uğradıktan sonra et dışında gıda yemiyorlar. Çok garip. Bunların hastalıktan ölmesi gerekirdi. Neden bu hale geliyorlar. General Rezazadeye durumu bildirdim. Ne yapılması gerektiğini benim üstlenmemi istedi. Bende deneyin devam ettirilmesine karar verdim. Bakalım ne olacak.

    30 Mayıs. Hastalardan birini alıp incelemek isterken asistanımın kolunu ısırmış. Ciddi bir şeyi yok. Kolu iyileşene kadar eve yolladım kendisini. Ama hastalar giderek dahada saldırgan oluyorlar. Hastalık vücutlarını zayıflatmıyor. Tam aksine giderek kasları sertleşiyor ve fiziksel olarak daha güçlü oluyorlar.

    2. Haziran. kolu yaralı asistanım işine döndü. Deney devam ediyor. Kayda değer değişim yok. Ben eve gidiyorum. 1 hafta dinleneceğim.

    9. Haziran. Laboratuvara döndüm. Yine değişiklik yok. Hastalar tamamen akıllarını kaybetmişler. Gördükleri her canlıya saldırmaya çalışıyorlar. Vücutlarında herhangi bir güçsüzleşme söz konusu değil
    ···
  14. 39.
    +6
    25 Haziran. Asistanım işe döndü. Geçen hafta kendini kötü hissettiği için izin almıştı. Neyse, işimize bakalım. Şuan durumlar normal. Bir değişiklik yok. General Rezazade dün laboratuvara geldi. 2 Temmuzda yine gelip durumları kontrol edeceğini söyledi.

    1 Temmuz. Yarın General geliyor. Bu sefer yanında bazı devlet adamları olucaktır. Heralde Viral Tetanoz deneyinin durdurulup yada sürdürülmesine karar verilecektir.

    2 Temmuz akşam. Kahretsin! Allahım böyle bir şey olamaz, be ne yaptım?! Asistanım aniden heyyete saldırdı. Sonra delirmiş gibi koşarak elektrik jeneratörlerine fırlattı kendini. Jeneratör bozuldu . Labaratuvar elektrikler kesildi. Deneylerin olduğu hücrelerin kapıları elektrikle çalışıyor. Hepsi açık kaldı. Dışarıya fırladılar. Önlerine çıkana saldırdılar. Kahetsin herkes öldü galiba. insanları gözümün önünde hayvan gidi kemiriyorları. Bu nasıl bir şey Allahım . Kendimi zor kurtardım. Labaratuvara askeri birlik yolladılar. Bu saatlerde operasyon yapılıyor.
    ···
  15. 40.
    +9
    Burda olup okuyanlar seri şukulasın ben kahvaltı yapıp geliyorum yeni kalktım amk
    ···
  16. 41.
    +1 -1
    Sıkıntısı olan bir arkadaş çalıntı diyo. Çaldığım hesaplar benim zaten yazanda benim mal adam okuyosan oku okumuyosan gibtir git...
    ···
    1. 1.
      -1
      huur çocu az mantikli konuş yazilan bi hikaye neden baştan buraya yaziyosun okadar guzel yaziosan yeni hikaye çikar buraya bu 1 2.si hikaye 2012de yazilmiş aq mali buda 2 eşittir çalinti
      ···
      1. 1.
        -1
        Hikayenin sonunu getiemişmiyim dh'de bak bakalım huur çocugu ağzımı bozduruyosum gibtir git şurda at cügünü gibtir git fazla konusma

        Edit: amacın kitleyi bozmaktı amacına ulaştın amk kıskanç huur çocuğu seni.. gibtir git başlıktan şimdi ben kalan 2 kişiyedr anlatırım hikayeyi
        ···
      2. 2.
        -2
        Yav âğlama orrrospu çocuğu anani mezarinin başinda gibeyim emek hirsizi huur çocu zaten 2 kişi okuyo 30 kişi okurken kitleni bozdum Hahaha huur emek hirsizi bin anani gibeyimm
        ···
  17. 42.
    +4
    3 Temmuz sabah erken saatlari. Ordudaki arkadaşım aradı. Durum felaket. Laboratuvara askeri birlik girmeden önce biber gazı bırakmışlar ama deneylere etkisi olmamış. Askerler içeriye girdikleride saldırıya uğramışlar. Çoğunu kaybettik. Sağ kalanların anlattığı bir durum var yanlız. Labaratuvar kıyafetinde olan kişilerde saldırmış onlara. Onları ölü olması gerekiyor. Lanet olsun neler dönüyor orda?! Bir çok hastanın labaratuvardan dışarıya sızdığını söyledi. Durumlar giderek kontrolden çıkıyor.

    5 Temmuz. Şehirde büyük bir panik var. Her tarafta askerler, zırhlı araçlar. Labaratuvara yakın mahallelerde saldırılar olmuş. Bir kaç askeri operasyon düzenlenmiş ama hepsi başarısız olmuş. Bizim arkadaşın belirttiğine göre 80 civarında asker kaybetmişler.

    7 Temmuz. Şehri karantinaya aldılar. Kahretsin hepsi benim yüzümden. Bu şeyi ben yarattım. Ben aşağlık bir herifim. Allah belamı versin!

    8 Temmuz. Şehrin hertarafından silah sesleri duyuluyor. Ordu durumu kontrol edemiyor. Kayıpları oldukça fazla. Bir çok mahalle ile iletişim kesilmiş. Sabah askeri birlik kuzeydeki bir mahalleye girmiş. Her tarafta cesetler varmış. Parçalanmış cesetler. Ordudaki arkadaşım daha önce böyle bir şey görmediğini söylüyor
    ···
  18. 43.
    +5
    9 Temmuz. Kuzeyde iletişim kesildiği bir caddede askeri birlik saldırıya uğramış. Kutrulan olmamış. Tam 120 asker. Hepsi öldü Allahım. Ben nasıl bir felaket getirdim ülkeme.

    12 Temmuz. Durumlar vahim. Devlet bazı mahalleleri temizlemek için ağır silahlar kullanıyor. Bu yaratıklar artık her yerdeler. Başka şehirlerdede hastalığın yayıldığını duydum. Umarım doğru değildir. Bir dakika o seste ne öyle? Karım Fernaz heralde, ah be kadın yine mi anahtarını evde unuttun...

    18 Temmuz. CNN Türk:
    Irand ortaya çıkan salgın giderek ülkenin her tarafına yayılıyor. iran devleti dün resmi olarak diğer devletlerden yardım istedi. Ama salgınla ilgili detaylı bilgi vermediği için henüz hiç bir devlet yardım kararı almış değil. Herkes iranda gerçekte nelerin olduğunu çok merak ediyor.

    19 Temmuz. CNN Türk: Az önce ABD dışişleri Bakanı Jonn Kerry basın açıklaması yaptı. Sayın Kerry, açıklamasında iranın bir çok kentinde yüksek askeri hareketlilik tespit ettikleri söyledi. Bazı istihabarat kaynaklarına göre askeri hareketliliğin yaşanan salgınla doğrudan bağlantısı ola bilir. Ayrıca uydu görüntüleri bazı noktalarda geniş çaplı çatışmaların olduğunu gösteriyor. Askeri birlikler kimle çatıştığı henüz belirlenemedi. iran yönetimi hala salgınla ilgili detaylı açıklama vermekten kaçıyor.

    Ve sayın seyirciler bir son dakika haberi: Gelen bilgilere göre ünlü iranlı bilim adamı, nobel ödüllü profesör doktor Firouz Simnani'nin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Doktor Simnani'nin salgın sonucu mu yoksa başka bir sebepten dolayı öldüğü henüz belli değil...
    ···
  19. 44.
    +2
    cxjoqos nickli gib kafalı kişiliği ciddiye alıp inanan varsa cügüsünü atıp gidebilir ben hikayeme devam ederim gerekli açıklamayı yaptım o üyelikte o hikayeyide yazan benim dh'de sonunu getiremedim burada getiricem inşallah beyler
    ···
    1. 1.
      -2
      GENÇLER DONANiM HABERDE 66 BOLUMDEN OLUŞAN BiR HiKAYE FiNAL 66 BOLUM YALANCi huur COCUNUN TEKiDiR KEMDiSi ZATEN 2 AYRi HiKAYE 2 AYRi NiCKLi KiŞi YAZMiŞ HiKAYELERi EMEK HiRSiZiNiN TEKi huur COCU
      ···
      1. 1.
        0
        Ben daha senle uğraşmıyorum birader okumak isteyen okur yoksa kendi kendime bile yazarım gibtir git şimdi
        ···
      2. 2.
        -1
        Noldu aq lafmi bulamadin huur çocuğu ugraş hadi ugraşamassin huur cocukluğun orraya çikti dimi
        ···
  20. 45.
    +5
    2015. Şubat. Azerbaycan. Mingeçevir askeri üssü.

    Hayal dünyamdan büyük bir patlama ayırdı beni. Gözümü açtığımda tam önümüzde alevler yükseliyordu. Sonra bir patlama daha oldu ve arkasınca birileri büyük çaplı bir silahla zombileri taramaya başlamıştı. Neler olduğu arkama dönünce anlamıştım. Kafamızın üzerinde Mil-Mi 24 Hind helikopteri vardı. Aniden tüm parçalar yerine oturdu. Gözlerimi kapadığımda duyduğum rüzgar aslında Mil Mi 24'ün kocaman pervanlerinin oluşturduğu rüzgardı. Helikopter bir kaç manevra yapıp yine zombilerin toplandıkları yere roket darbeleri indirdi ve geriye kalanları makineli silahlarla taradı. Yaratıkların bu uçan ölüm makinesi karşısında hiç şansları yoktu. Kısa sürede hepsi yok edildi. Şimdi helikopter yavaş yavaş karşıdaki boş araziye inmeye başlamıştı. Bu sırada içimdeki hafiflik hissi aniden kesildi. Helikopterin kuyruğunda RUS BAYRAĞI VARDI!
    Kahertsin yine mi yağmacı askerler? Artık bu sefer hiç bir şansımız yoktu. Mermimiz nerdeyse bitmişti. Hem mermi olsa bile Mil Mi 24 gibi ağır silahlara sahip makineye karşı hiç bir şansımız olamazdı. Tek çare sadece beklemekti. Belki üzerimizdeki eşyaları alırlarda canımıza dokunmazlar. Helikopter yere indi. Kapı açıldı, önce iki silahlı asker indi arkasında subay üniformalı bir adam arkasınca yine 5 asker indi. Ama bunlar daha önce karşılaştığımız askerlere benzemiyorları. Üniformaları değişikti. Sanki özel kuvvetlerdendiler. iki asker helikopterin yanında kaldı. Subayla beraber diğerleri yanımıza geldiler?
    -Ktoto iz vas znaet po ruskiy? dedi rus subay.
    Benim ruscam çok iyiydi. Adamın sorduğu soru herangi biriniz rusca biliyor muydu
    Rusca bildiğimi söyledim. Subay bana Rusya ordusu özel kuvvetleri olan Spetsnaz birliğinin son kalıntıları olduklarını söyledi. Helikopterle dolaşıp hayatta kalanlardan oluşan bir insan topluluğu arıyorlar. iyice rahatlamıştım. Bunlar soyguncu değillerdi. Tam aksine bize yardım bile ede bilirlerdi. Biraz konuştuktan sonra rus subaya-bu arada ismi Konstantin Molenkovdu- Zakataladaki kamptan söz ettim. Orayı hiç bilmediklerini, asla Zakatala üzerinden geçmediklerini söyledi. Oraya gitmeyi karara aldık. Yüzbaşı Molenkov bizi helikoterine alacaktı. Son iş olarak aracın üzerindeki 50 kalibreyi söküp aldım. Aracı bırakmak zorundaydık. Helikoptere bindik ve kocaman pervaneler dönmeye başladı. Kısa sürede Mil Mi 24 havaya kalkmıştı. En fazla bir buçuk saat sonra kampa varmış olacaktık. Sonunda kurtulmuştuk, rahat bir nefes ala bilecektik, yada bana öyle geliyordu...
    Tümünü Göster
    ···