Bu olayı yaşayalı neredeyse 3 sene oldu. O zamanlar 18 yaşındaydım. haziran aylarıydı. artık liseden mezun olacaktım. Sınavlar belirli bir süre önce bitmişti. mezuniyet kutlamasına birkaç gün kalmıştı. Birçok kız kendisine eşlik etmemi istiyordu. malum biriyle gitmem lazımdı. yoksa kerim, cengiz, emre, mert, batuhan ile sap gibi gidecektim amk. burak binine zaten milyon tane kız talipti aq. zaten tavlamadığı kız kalmadı onun da... malum adam 178 boyunda, mavi gözlü, sixpackli, lisanslı topçu amk. bayağı çapkın birisiydi. her neyse, o gün gece vaktiydi. babam ve annem işteydi. ablam ise o gün okuduğu üniversitenin mezuniyet kutlamasına gitmişti. o sırada evde laptopta cs go oynuyordum. o sırada bilgisayar birden kapanmaya başladı. birden bilgisayarın üstünde yazılar yazmaya başladı. yazıları görmez korkmaya başladım...

Okuyanlar kendini belli etsin 3-4 kişi okusa bile devam edeceğim.

yazıyı görür görmez korkmaya başladım. kim yazmıştı bu yazıyı ve neden yazmıştı aq? birisi şaka falan mı yapıyordu amk? bilgisayarımın ekranında kanlı bir efekt ile "sonun geldi deathburn yazıyordu. bu yazan kişi beni nerden tanıyordu ve kim yapmıştı? o korkuyla açma kapama düğmesine basılı tutmama rağmen kapanmadı. bataryayı çıkarma yeri bozuktu bataryayı da çıkaramadım. laptopun ekranını çevirerek kapattım ve hemen mahallenin bilgisayarcısı uğur abinin dükkanının yolunu tuttum. dışarı çıktığımda yürümeye başladım. O sırada takip edildiğimi hissettim.

zaten bilgisayarımda yazan şey beni iyice ürkütmüştü. koşa koşa gitmeye başlarken bir an daha da tehlikede olduğumu düşündüm. yokuştan yukarı çıkarken yorulmaya başladım. sonuçta hem korkmam hem de yokuşun dik olması beni yorup nefes nefese bıraktırdı. biraz kaldırımda oturup dinlenirken, birden ıslık sesleri gelmeye başladı. kalkıp yürümeye çalıştım fakat yürürken ıslık sesi iyice yakınlaştı ve birden arkamı döndüm.

Arkamı bir anda korkuyla dönmeye başladım. arkamı korkuyla dönme anım bir anda oldu ki ben bile hızımı fark edemedim. fakat arkama baktığımda boş yere korktuğumu anladım. arkamdakiler arkadaşlarım mert, cengiz ve kerimdi. cengiz "deathburn biz de sana yetişmeye çalışıyoruz. niye basıp gidiyorsun?" dedi. mert "şu mezuniyetten önce bir buluşalım diye düşündük." dedi. Ben "beyler kusura bakmayın. Şuan çok büyük bir sorunumuz var." dedim. cengiz "hayırdır? Ne oldu lan yine?" dedi. ben "oğlum durum bildiğiniz gibi değil bir durun. laptopta sorun var uğur abiye gidiyorum." dedim. mert "la oğlum sorun laptopsa hemen hallederiz. bilgisayarlarla büyümüş adamım." mert'in bilgisayarla arası çok iyiydi. zaten şuan üniversitede bilgisayar mühendisliği okuması da buna bir kanıttı. fakat mert laptopun kapağını kaldırır kaldırmaz hepsi birden irkilmeye başladı. bu sefer "sonunuz gelecek" yazıyordu...

Bu arada okuyanlar kendini belli ederse sevinirim.

Korkumuz gitgide artmaya başladı. zaten hiç olmadık bir zamanda böyle bir olaya denk geldik. mert "beyler durun ben bir şeyler deneyeceğim" dedi. bilgisayarı kurcalasa da bir şey yapamadı. ardından mahallenin bilgisayarcısı uğur abinin dükkanına doğru gitmeye devam ettik. yolda giderken birden whatsapp'tan mesaj geldi. mesajda "bilgisayarcı uğur'a fazla güvenmeyin deathburn ve arkadaşları. aynı zamanda mahallenin komiseri cemil'e de güvenmeyin" yazıyordu.

vay amk. bizi tehdit eden şerefsiz bin nereden biliyordu benim telefon numaramı? numarama whatsapptan mesaj atmış olması beni iyice korkutmaya başladı. biz korktuğumuzun üstüne daha da korkmaya başladık. cengiz korkuyla "lan oğlum ne yapacağız şimdi dıbına koyayım." dedi. kerim "beyler uğur abiye gitmeye devam edelim. başka çaremiz yok" dedi. Ardında mahallenin bilgisayarcısı uğur abinin dükkanının yolunu tuttuk.

Koşa koşa bilgisayarcı uğur abinin bilgisayarcı dükkanına gittik. korkuyla direk kapıyı açıp içeri girdik. Uğur abi bizi gördü. "Oo deathburn, cengiz, kerim, mert hoşgeldiniz hayırdır bu saatte. deathburn yoksa yone mi bilgisayarı bozdun amk?" dedi. ben "yok uğur abi bu sefer farklı bilgisayara çok tuhaf bir şeyler oldu." dedim. uğur abiye olayları anlattım ve gösterdim. uğur abi "oğlum bu virüs tanıdık geldi lan. başımız dertte." dedi korkarak incelemeye başladı. o sırada uğur abinin telefonu çaldı. Gizli numaradandı. açtı ve hoparlöre verdi. kalın bir ses "deathburn'u ver." dedi.

Beyler birazdan devam ediyorum okuyanlar ses versin.

Evet beyler devam ediyorum biraz işim var arada aksama oluyor o yüzden kusura bakmayın. Neyse uğur abi telefondaki şahısa sinirli bir şekilde "sen kimsin?" dedi. telefondaki kalın sesli adam "sana deathburn'u ver dedim uğur!" dedi. bu heriften iyice kormaya başlamıştık. kimdi bu ve amacı neydi? Ben sinirle telefonu aldım. "ne var ulan? sen kimsin?" dedim. adam gülmeye başladı. "Hahahaha! deathburn amacım sizden geçmişte yaşanan olaylara dair intikam almak." dedi. ben tam sövmek üzere iken, telefon aniden kapandı ve ardından elektrikler kesildi.

Beyler gerisini akşam vakti yazacağım.