+2
Okuyor gibi yaptığım kitabımı kapatıp doğruluyorum. Ayağa kalkmış, minik ve çekingen adımlarla ilerlerken, kurumuş boğazımı yutkunarak ıslatıyorum. Ona olan mesafem kısaldıkça vücut ısım artıyor. Alnımda birikmeye başlayan ter damlalarını hissedebiliyorum. Nihayet, aramızdaki uzaklık iki adıma düşüyor. Bir fısıltıyla, Merhaba, diyorum. Beyazlamış saçlarının bir devamıymış gibi görünen başındaki örtüyü düzeltirken bakıyor bana, Merhaba güzel yavrum, diyor. Ne yapıyorsunuz burada, diyorum, Bir başınıza? Bekliyorum, diyor. Kocasının ölümü ile derin acılara gömülmüş bu yaşlı kadının tuhaf beklentilerinden başka bir şey olmadığını telakki ediyorum; ta ki cümlesinin sonuna “Seni” sözcüğünü katana dek. Sezgilerinin gücünü tahmin edebilmiştim ancak yine de bu duruma şaşırmaktan kendimi alamıyorum. Bozuntuya vermemeye çalışsam da yüzümden okunuyor nasıl hayrete düştüğüm. Beni mi, diye soruyorum sesime de yansımış şaşkınlıkla. Günlerdir beni seyrettiğini anlamayacak kadar ölü değilim henüz, diye yanıtlıyor beni. Rahatsız olmadınız ya, diyorum. Pek bir hazır cevap olan ihtiyarımız, Rahatsız olsaydım sizden önce ben gelirdim, diyor. Bu kadar uysal olmasını yaşlılığına yoruyorum, yaşlandıkça yavaşlamasına. Elbette bütün ölçütüm, kendim ve deneyimlerimden ibaret. Belki de o en başından beri böyleydi. Onun hakkındaki yargılarım, yalnızca benim basit hayal gücümün ve yaşadığım saçma tecrübelerin topldıbına göre verilmişti. O da bunlara aldırmıyordu. Uysallığı aptallık boyutuna, hiçbir şeyi umursamayacak kadar derinlere ulaşmıştı. Bu uysal yaşlı, benim için neler yapabilirdi acaba?
Adınız nedir hanımefendi, diyerek hayatına dahil olmaya çalışıyorum. Pek itirazı yok bu duruma, Perihan, diyor, sizin neydi kızım? Jacqueline diyorum, efendim, hiçbir şey beni sizinle tanışmak kadar memnun edemezdi. Yarı ölü pembe dudakları kıvrılıyor ve yaşlılara özgü biçimde gülüyor. Çok hoşsunuz Jacqueline, diyor, ben de memnun olmuş görünüyorum. O halde dost muyuz sevgili Perihan, diyorum, sevinçten gözlerim ışıldıyor adeta. Hayran olduğum güzelliğinden ayıramadığım gözlerim, sıkmam için bana elini uzattığı sırada, kucağında bir kedi tutuyor olduğunu görüyor. Her yaşlı gibi yalnız o da, diye düşünüyorum. Hâlâ ayakta olduğumu görüp bana oturmam için ricada bulunuyor. Anlaşılan beni sevdi.
Tümünü Göster